Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2010/13062 Esas 2010/30377 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
Mahkemece her ne kadar, davacının eylemi genel müdürün görev süresi sonlandığı için işverenin bir başka işçisine sataşma olarak değerlendirilemeyeceği değerlendirilmiş ise de, davacının burada kastı giden genel müdür ve bir yerde onun şahsında işvereni küçük düşürmedir. Görevi ile hiçbir ilgisi olmayan bir yerdeki fotoğrafı çıkartıp, yırtıp, yırtık hali ile takılması, başka türlü izah edilemez. Eylemin diğer çalışanlar üzerinde yapacağı etki de düşünüldüğünde, davacının bu eylemi doğruluk ve bağlılıkla da bağdaşmaz fesih haklıdır.
(Karar Tarihi : 25.10.2010)
Dava: Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Karar: Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi R____ T____ tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.

Davacı, davalı işverende 08.12.2003 tarihinden 08.02.2008 tarihine kadar hizmet akdi ile çalıştığını, davalı işyerinde geçen 4 yıl 2 aylık hizmetini layıkı ile görev ve sorumluluklarını yerine getirdiğini, her iş günü sabah saatinde işe başlayıp gece 24:00'da iş sonu yaptığını ve özveri ile çalıştığını, buna rağmen hiçbir hukuki neden yokken iş akdinin, davalı şirket tarafından hiçbir tazminat ve işçilik alacakları ödenmeden feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı isteğinde bulunmuştur.

Davalı vekili davacının müvekkil şirkette çalışmakta iken personel koridorunda bulunan işyeri çalışanları panosundaki müvekkil şirketin Genel Müdürü olan H____K____.'ya ait fotoğrafı "panodan çıkartarak baş bölgesini yırtıp tekrar panoya astığı işyeri güvenlik kameraları tarafından tespit edilmiş olup, bu konuda alınan savunmasında da suçunu kendisinin de kabul ettiğini", bunun sonucunda iş akdi disiplin kurulu kararı ile iş akdinin işverence haklı nedenlerle fesih edildiğini savunarak kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece "… davacının 08.12.2003 tarihinde davalı iş yerinde çalışmaya başladığı bu çalışmasını çıkış yapılan 08.02.2008 tarihine kadar sürdürdüğü, davacının en son günlük brüt ücretinin 41,17 TL olduğu, iş yerinde davacı tarafından imzalı SSK işe giriş bildirgeleri, hizmet cetveli, aylık bildirgeler ve iş müfettişliği raporuna göre davalı iş yerinde 08.12.2003-08.02.2008 tarihleri arasında toplam 4 yıl 2 ay süre ile çalıştığı, iş akdinin ihbar ve kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde son bulduğunu ispat külfeti davalı iş verene ait olmakla tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, tanık beyanlarından da anlaşılacağı gibi davacının çalıştığı otelin Genel Müdürünün değiştiği yeni Genel Müdürün 08.02.2008 tarihinde göreve başladığı eski Genel Müdürün fotoğrafının davacı tarafından asılı bulunduğu panodan yırtılarak çıkartıldığı, bunun üzerine davacının işten çıkarıldığı, davalının hizmet akdinin iş kanununun 25. maddesinin 2. fıkrasının b ve d bendleri uyarınca feshedildiğinin belirtildiği ancak bu bendler incelendiğinde işçinin işveren veya aile üyelerine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler sarf etmesi veya davranışlarda bulunması yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması ile işveren veya onun aile üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması veya 84. maddeye aykırı hareket etmesi haklı fesih sebebi olarak sayılmış, eski Genel Müdürün görevi sona erdiğinden kendisinin işveren vekili veya başka işçi sıfatı kalmamış olup fotoğrafının yırtılmış olması adı geçen bendler kapsamına girmeyeceğinden davacının ihbar ve kıdem tazminatı taleplerinin yerinde olduğu," gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı isteklerini kabul etmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır.

Somut olayda davacı davalı otel işyerinde animatör olarak çalışmıştır. Davacının iş akdi 07.02.2008 tarihli tutanakla tespit edildiği ve tanık beyanları ile de doğrulandığı gibi, personel koridorunda bulunan yöneticiler panosundaki, eski genel müdürün fotoğrafını çıkartıp, yırtıp, yırtık şekli ile tekrar panoya takması nedeni ile 08.02.2008 tarihinde feshedilmiştir.

Mahkemece her ne kadar, davacının eylemi genel müdürün görev süresi sonlandığı için işverenin bir başka işçisine sataşma olarak değerlendirilemeyeceği değerlendirilmiş ise de, davacının burada kastı giden genel müdür ve bir yerde onun şahsında işvereni küçük düşürmedir. Görevi ile hiçbir ilgisi olmayan bir yerdeki fotoğrafı çıkartıp, yırtıp, yırtık hali ile takılması, başka türlü izah edilemez. Eylemin diğer çalışanlar üzerinde yapacağı etki de düşünüldüğünde, davacının bu eylemi doğruluk ve bağlılıkla da bağdaşmaz fesih haklıdır.

Bu sebeple, haklı nedenle ve süresinde yapılan fesih sebebiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde bulunmayan gerekçe ile kabulüne hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine 25.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : İş Kanunu MADDE 25 :İŞVERENİN HAKLI NEDENLE DERHAL FESİH HAKKI

Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:

       I- Sağlık sebepleri:

       a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa (Değişik ibare: 25.04.2013-6462 S.K. m.1/55-a) “yakalanması veya engelli hâle gelmesi durumunda”, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi,

       b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması durumunda.

       (a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17 nci maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre 74 üncü maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez.

       II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:

       a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.

       b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.

       c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.

       d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması (Değişik ibare: 20.06.2012-6331 S.K. m.32/b), işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması,

       e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.

       f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.

       g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.

       h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.

       ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.

       III- Zorlayıcı sebepler:

       İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması.

       IV- İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17 nci maddedeki bildirim süresini aşması.

       İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21 inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 03-10-2012

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03032494 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.