Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas: 2005/10749, Karar: 2007/677 İçtihat

Üyemizin Özeti
Kooperatif üyesinin borcundan dolayı ihraç kararı verilebilmesi için; söz konusu borcun kooperatif genel kurulu tarafından belirlenmiş olması gerekir. Kooperatifin tasfiye halinde olması, genel kurulun işlevini ortadan kaldırmaz.
(Karar Tarihi : 23.01.2007)
"Taraflar arasında görülen davada Kadıköy Asliye 2.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 23.05.2005 tarih ve 2003/197 - 2005/350 sayılı kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 23.01.2007 gününde davalı Tasfiye Halinde S.S.T____ Konut Yapı Kooperatifi Tasfiye Memuru N____ G____ gelip, tebligata rağmen davalı vekili ve davacı vekili gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan davalı Tasfiye Halinde S.S.T____ Konut Yapı Kooperatifi Tasfiye Memuru N____ G____ dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi A____ A____ tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife 10.03.1980 tarihinden itibaren üye olduğunu, tasfiye kurulunun keyfi olarak belirlediği ve talep ettiği borcun ödenmediğinden bahisle 05.06.2002 tarihli kararı ile müvekkilinin ihracına karar verildiğini, 76 üyeye tapularını veren tasfiye kurulunun müvekkilinin de içinde bulunduğu bazı ortaklara karşı kötüniyetli tutum sergilediğini ileri sürerek, davacı hakkında verilen ihraç kararının iptaline, davacı adına kısmi tahsisi yapılan A Blok 10 numaralı konutun davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, birleşen dava ile de davacının davalı kooperatife borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, Kadıköy Asliye 1.Ticaret Mahkemesi'nin 1999/437 Esas 1999/656 Karar sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile davacının ve diğer ortakların borçlu olduğu miktarın belirlendiğini, borcunu ödemeyen davacı hakkında da ihraç kararı verildiğini, borcunu tümü ile ödemeyen ortağın tapuda tescil isteyemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı kooperatifin mahkemenin 1992/124 sayılı kararı ile 1992 yılında tasfiye haline girdiği, davalı kooperatifin davacıya gönderdiği 21.03.2002 tarihli ihtarname ile `inşaat borcu olarak 1.647.344.000 TL, şerefiye borcu olarak 2.268.956.000 TL, gecikme faiz borcu olarak 1.762.335.000 TL` istendiği, istenen paraların genel kurul kararına dayanmadığı, ayrıca ikinci ihtarnamede istenen rakamın birinci ihtarnamede istenen rakamdan daha fazla olduğu, yasal koşulları içermeyen ihtarnameye dayanılarak verilen ihraç kararının iptali gerektiği, genel kurul kararına dayanmadan istenen bedelden davacının sorumlu tutulamayacağı, A Blok 10 nolu bağımsız bölüm tapusunun halen davalı kooperatif adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kabulü ile davacı hakkında verilen 25.06.2002 tarih 46 sayılı ihraç kararının iptaline, dava konusu A Blok 10 sayılı konutun davalı kooperatif adına olan tapunun iptali ile davacı adına tesciline, davacının davalı kooperatife borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve genel kurul tarafından belirlenmemiş alacağın konu edildiği ihtarnameler sonrasında davacı hakkında ihraç kararı verilemeyecek olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davacı, davalı kooperatife borçlu olmadığının tespiti ile kendisine tahsis edilen konutun kooperatif adına olan tapusunun iptali ile adına tescilini istemiştir. Davacının, adına tahsis edilen konutun tapusunu isteyebilmesi için öncelikle kooperatife bir borcunun olmaması gerekmektedir. Mahkemece davalı kooperatif tasfiye kurulunun konut tahsis, inşaat maliyeti belirleme ve tahsiline ilişkin karar ve işlemlerinin yetki aşımı olduğu, bu hususların genel kurulca kararlaştırılabileceği, kooperatifin tasfiye halinde olmasının genel kurulun işlevini ortadan kaldırmayacağı yönündeki gerekçeleri yerindedir. Ancak, dosya kapsamından, yargılama sürerken tasfiye kurulunun kararı ile kooperatif genel kurulunun 15.10.2004 tarihinde toplantıya çağrılarak genel kurul toplantısının yapıldığı ve gündemde yer alan davaya konu hususlar görüşülerek kabul kararları ile onaylandığı anlaşılmaktadır. Ancak, sözü edilen genel kurul kararlarının kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır. Bu bakımdan, mahkemece genel kurul toplantısı ve alınan kararların eldeki davaya etkisi üzerinde durulması, genel kurul kararlarının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, eğer iptal davasına konu edilmişse o davanın birleştirilerek her iki davanın birlikte görülüp sonuçlandırılması zorunlu görüldüğünden, kararın bozulması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarını REDDİNE, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, davalı vekil ile temyiz olunmadığından vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.01.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Kooperatifler Kanunu MADDE 16 :(Değişik fıkra: 06/10/1988 - 3476/4 md.) Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.

       Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Anasözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir.

       Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.

       Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmiyen çıkarılma kararları kesinleşir.

       (Ek fıkra: 06/10/1988 - 3476/4 md.) Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 18-04-2012

THS Sunucusu bu sayfayı 0,04108500 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.