Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2008/12-547 E, 2008/622 K İçtihat

Üyemizin Özeti
Alacaklının, genel haciz yoluyla başlattığı takibin dayanağı Kredi kartı ve Bireysel Kredi Sözleşmesidir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun ( İİK ) 68/b maddesi koşullarında borçluya tebliğ olunan kat ihtarına borçlu, herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Durum bu olunca, kat ihtarındaki asıl alacak miktarı ve talep edilen faiz oranı kesinleşmiş; itiraz edilmeyen hesap özeti İİK.68.maddede yazılı belgelerden sayılma niteliğine dönüşmüştür.

Dar yetkili icra mahkemesinde yapılan itirazın kaldırılması davasına ilişkin yargılamada uygulama yeri olan hüküm yukarıda da açıklandığı üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 68/b maddesidir.
(Karar Tarihi : 15.10.2008)
Dava, itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 68/b maddesi gereğince süresinde hesap kat ihtarına itiraz edilmemesi durumunda hesap özetinin gerçeğe aykırılığı ancak borç ödendikten sonra genel mahkemede açılacak davada ileri sürülebilir. İcra mahkemesinde görülmekte olan itirazın kaldırılması davasında ise bu hususların değerlendirilmesi olanaklı değildir.

Mahkemenin tartışıp, hükmüne dayanak yaptığı 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinin bu davada tartışma yeri bulunmayıp, bu hükümlerin ancak Tüketici Mahkemesine açılacak dava sırasında ele alınıp tartışılması olanaklıdır. Dar yetkili icra mahkemesinde yapılan itirazın kaldırılması davasına ilişkin yargılamada uygulama yeri olan hüküm yukarıda da açıklandığı üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 68/b maddesidir. Eldeki davanın bu yasal hüküm çerçevesinde incelenip sonuca bağlanması gerekir.

Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6.icra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 28.09.2007 gün ve 2007/1228-2007/1697 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 21.01.2008 gün ve 2007/22594-2008/714 sayılı ilamı ile;

(... Alacaklının tüketici kredisi sözleşmesine dayanarak borçlu hakkında genel haciz yoluyla takip başlatmıştır. İİK.nun 68/b madde koşullarında borçluya ihtarname tebliğ edilmiş, yasal süresi içerisinde borçlu, ihtarname içeriğine itiraz etmemiştir. Bu durumda Mahkemece anılan madde koşullarında kesinleşen borcun esasına yapılan itiraz nedenleri incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken Tüketici Mahkemesine açılacak dava sırasında tartışılması gereken hususların bu aşamada İcra Mahkemesince tartışılarak İİK.nun 68/6 (b) maddesine aykırı biçimde itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi doğru değildir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.

Yerel Mahkemece dava reddedilmiş; davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçeyle bozulmuştur. Mahkeme önceki kararda direnmekle bu hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca işin esasının incelenmesine geçilmeden evvel, bozma ilamının okunmasından sonra davacının "bozmaya uyulmasını" istemesi, bozma ilamı aleyhine olan davalının ise "Bir diyeceğim yoktur. Dava devam etmektedir." Şeklinde beyanda bulunmuş olması karşısında, mahkemece direnme kararı verilip verilemeyeceği ön sorun olarak ele alınmış; yapılan oylamada davalı beyanının direnme kararı verilmesine engel nitelikte olmadığı oyçokluğu ile kabul edilerek ön sorun reddedilip, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

Davacı Citibank ile davalı asıl borçlu arasında 22.10.2006 tarihli "Citibank Kredi Kartı ve Bireysel Kredi Sözleşmesi" akdedilmiştir. Alacaklı banka 15.08.2006 tarihinde Beyoğlu 7.Noterliğinden kat ihtarını tebliğe çıkarmış; davalı borçluya 18.08.2006 ve 21.08.2006 tarihinde ev ve iş adreslerine ayrı ayrı olmak üzere tebligat gerçekleşmiştir.

26.09.2006 tarihinde alacaklı banka borçlu hakkında ilamsız takibe girişmiş, ödeme emri borçluya iki ayrı adreste olmak üzere 02.10.2006 ve 06.10.2006 tarihinde tebliğ edilmiş; borçlu 08.10.2006 tarihinde verdiği dilekçeyle, borcun tamamına ve tüm ferilerine açıkça itirazını bildirdikten sonra borcunu ödediğini , herhangi bir borcu olmadığını ve ayrıca takibe dayanak yapılan 15.08.2006 tarihli tüketici kredisi kullanmadığını, böyle bir sözleşme olmadığını ve imzalamadığını bildirmiş; ayrıca işlemiş faize, faiz oranına ve BK 84 istemine de itirazda bulunmuştur.

Takibin durması üzerine alacaklı tarafından eldeki dava icra mahkemesine itirazın kaldırılması ve icra inkar tazminatı istemiyle açılmış; mahkemece talep "davacıya gönderilen ihtarname 4077 sayılı Kanunun 10.maddesine uygun olmadığından" gerekçesiyle redle sonuçlandırılmıştır.

Davacı/alacaklı banka vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece karar sonuçta " Borçlunun ihtarname içeriğine yasal sürede itiraz etmemesi karşısında kesinleşen borcun esasına yapılan itiraz nedenlerinin incelenmesi gerekirken, Tüketici Mahkemesine açılacak davada tartışılması gereken hususların İcra Mahkemesinde tartışılmasının doğru olmadığı" Gerekçesiyle bozulmuş; mahkeme önceki kararda direnmiş; hükmü alacaklı/davacı banka vekili temyiz etmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Kredi Kartı ve Bireysel Kredi Sözleşmesine dayalı ilamsız takipte borçlunun kat ihtarının tebliğine herhangi bir itirazda bulunmayıp borca, ferilerine, BK .84 istemine, takip talebinde hesaplanan işlemiş faize ve ayrıca faiz oranına itiraz etmiş olmasına göre, itirazın kaldırılması istemini inceleyen dar yetkili icra mahkemesinin 4077 sayılı Yasanın, 4822 sayılı Yasayla değişik 10 ve 10A maddelerine dayanarak itiraza konu edilmeyen hususları resen inceleme konusu yapıp yapamayacağı ve sonuçta; borçlu açısından genel mahkemede açılarak aydınlanması yargılamayı zorunlu kılan hususların alacaklı yanın itirazın kaldırılması talebine etkisinin ne olacağı noktasında toplanmaktadır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olduğu yönünde görüşler ileri sürülmüşse de davanın hukuki nitelikçe itirazın kaldırılması olması ve bu dava türüne bakma görevinin yasa gereği İcra Mahkemelerine ait bulunması karşısında çoğunlukça bu görüş kabul görmemiş; işin esası incelenmiştir.

Alacaklı banka, Kredi Kartı ve Bireysel Kredi Sözleşmesi uyarınca borçluya tüketici kredisi kullandırmış, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle hesabı kapatarak sözleşmeyi feshetmiş ve Beyoğlu 7.Noterliğinden gönderdiği 15.08.2006 tarih ve 23693 yevmiye sayılı kat ihtarnamesi ile hesabı kat etmiştir. Kat ihtarnamesi borçluya 18.08.2006 tarihinde tebliğ edilmiş; herhangi bir itiraz ileri sürülmemiştir.

Ödemenin gerçekleşmemesi üzerine borçlu hakkında icra takibine girişilmiş; borçlu süresinde verdiği itiraz dilekçesiyle borcun tamamına ve ferilerine açıkça itirazını bildirdikten sonra borcunu ödediğini, herhangi bir borcu olmadığını ve ayrıca takibe dayanak yapılan 15.08.2006 tarihli tüketici kredisi kullanmadığını, böyle bir sözleşme olmadığını ve imzalamadığını bildirmiş; ayrıca işlemiş faize, faiz oranına ve BK 84 istemine de itirazda bulunmuştur. Eldeki dava bu itirazın kaldırılması istemlidir.

Alacaklının, genel haciz yoluyla başlattığı takibin dayanağı Kredi kartı ve Bireysel Kredi Sözleşmesidir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 68/b maddesi koşullarında borçluya tebliğ olunan kat ihtarına borçlu, herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Durum bu olunca, kat ihtarındaki asıl alacak miktarı ve talep edilen faiz oranı kesinleşmiş; itiraz edilmeyen hesap özeti İİK.68.maddede yazılı belgelerden sayılma niteliğine dönüşmüştür.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 68/b maddesi gereğince süresinde hesap kat ihtarına itiraz edilmemesi durumunda hesap özetinin gerçeğe aykırılığı ancak borç ödendikten sonra genel mahkemede açılacak davada ileri sürülebilir. İcra mahkemesinde görülmekte olan itirazın kaldırılması davasında ise bu hususların değerlendirilmesi olanaklı değildir.

Mahkemenin tartışıp, hükmüne dayanak yaptığı 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinin bu davada tartışma yeri bulunmayıp, bu hükümlerin ancak Tüketici Mahkemesine açılacak dava sırasında ele alınıp tartışılması olanaklıdır.

Dar yetkili icra mahkemesinde yapılan itirazın kaldırılması davasına ilişkin yargılamada uygulama yeri olan hüküm yukarıda da açıklandığı üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 68/b maddesidir.

Burada artık mahkemece yapılacak iş; davanın hukuki nitellikçe itirazın kaldırılması olması da gözetilerek, anılan madde koşullarında kesinleşen borcun esasına yapılan itiraz nedenlerini inceleyip, sonuca varmak olmalıdır.

Hal böyle olunca, eldeki davanın bu yasal hüküm çerçevesinde incelenip sonuca bağlanması gereğine işaret eden bozma ilamına uyulması gerekirken, davanın niteliğine uygun düşmeyen gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davacı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.10.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 68 :(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/38 md.)

(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./16. md.) Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilamsız takip yapılamaz.

Borçlu itirazını varit gösterecek hiçbir belge ibraz edemezse icra mahkemesi itirazın kaldırılmasına karar verir.

İtiraz birinci fıkrada gösterilen senet veya makbuz yahut belgeye müstenit ise itirazın kaldırılması talebi reddolunur.

Borçlu murisine ait bir alacak için takibedilmekte olup da, terekenin borca batık olduğunu ileri sürerse bu hususta ilam getirmesi için kendisine münasip bir mühlet verilir. Bunun dışında itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddi için ileri sürülen iddia ve savunmalar bekletici mesele yapılamaz.

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/2 md.) Borçlunun gösterdiği belge altındaki imza alacaklı tarafından inkar edilirse hakim, 68/a maddesinde yazılı usule göre yaptığı inceleme neticesinde imzanın alacaklıya ait olduğuna kanaat getirdiği takdirde alacaklının itirazın kaldırılması talebini reddeder ve alacaklıyı sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Alacaklı genel mahkemede dava açarsa bu para cezasının infazı dava sonuna kadar tehir olunur ve alacaklı bu davada alacağını ve imzanın kendisine ait olmadığını ispat ederse bu ceza kalkar.

Alacaklı duruşmada bizzat bulunmayıp da imza vekili tarafından reddolunduğu takdirde vekil mütaakıp oturumda müvekkilini imza tatbikatı için hazır bulundurmaya veya masraflarını vererek davetiye tebliğ ettirmeye mecburdur. Kabule değer mazereti olmadan gelmiyen alacaklı borçlunun dayandığı belgede yazılı miktar hakkındaki itirazın kaldırılması talebinden vazgeçmiş sayılır.

(Ek fıkra: 06/06/1985 - 3222/6 md.; Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/2 md.), (Değişik cümle: 17/07/2003-4949 S.K./16. md.) İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.12) "yüzde yirmiden" aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.


C) İTİRAZIN GEÇİCİ OLARAK KALDIRILMASI :
MADDE 68/a.

(Ek madde: 18/02/1965 - 538/39 md.)

(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./17. md.) Takibin dayandığı senet hususi olup, imza itiraz sırasında borçlu tarafından reddedilmişse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın geçici olarak kaldırılmasını isteyebilir. Bu halde icra hakimi iki taraftan izahat alır.

Senet altındaki imzayı reddeden borçlu takibi yapan icra dairesinin yetki çevresi içinde ise, itirazın kaldırılması için merci önünde yapılacak duruşmada, mazeretini daha önce bildirip tevsik etmediği takdirde, bizzat bulunmaya mecburdur. İcra dairesinin yetki çevresi dışında ödeme emri tebliğ edilen borçlu, istinabe yolu ile isticvabına karar verilmesi halinde, aynı mecburiyete tabidir.

Tatbika medar imza mevcutsa bununla, yoksa borçluya yazdıracağı yazı ve attıracağı imza ile yapılacak mükayese ve incelemelerden veya diğer delil ve karinelerden merci, reddedilen imzanın borçluya aidiyetine kanaat getirirse itirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verir. Hakim lüzum görürse, oturumun bir defadan fazla talikine meydan vermiyecek surette, bilirkişi incelemesi de yaptırabilir.

İmza tatbikında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bilirkişiye ait hükümleri ile 309 uncu maddesinin 2 nci, 3 üncü ve 4 üncü fıkraları ve 310, 311 ve 312 nci maddeleri hükümleri uygulanır.

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/3 md.) Yapılacak duruşmada, yukarıda yazılı mazerete dayanmaksızın, borçlunun hazır bulunmaması halinde mercice başka bir cihet tetkik edilmeksizin itirazın muvakkaten kaldırılmasına ve borçlunun sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkumiyetine karar verilir. Duruşmaya gelmeyen borçlunun itirazının muvakkaten kaldırılmasına ve hakkında para cezasına karar verilebilmesi için keyfiyetin davetiyeye yazılması şarttır.

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/3 md.) Merci hakimi, imzanın borçluya aidiyetine karar verdiği takdirde borçluyu sözü edilen senede dayanan takip konusuna alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Borçlu, borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası açarsa, bu para cezasının infazı dava sonuna kadar tehir olunur ve borçlu açtığı davayı kazanırsa bu ceza kalkar.

Borçlu inkar ettiği imzayı, itirazın kaldırılması duruşmasında ve en geç alacaklının senedin aslını ibraz ettiği celsede kabul ederse, hakkında para cezası hükmolunmaz ve kendisine yargılama giderleri yükletilmez. Şu kadar ki, kötü niyetle takibe sebebiyet veren borçlu yargılama giderleri ile mülzem olur. Senedin aslı takip talebi anında icra dairesine tevdi edilmiş ise, icra dairesinin yetki çevresi içinde ödeme emri tebliğ edilen borçlu hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz.

(Ek fıkra: 06/06/1985 - 3222/7 md.; Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/3 md.) İtirazın muvakkaten kaldırılması talebinin kabulü halinde borçlu, bu talebin reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.13) "yüzde yirmiden" aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.


BORÇLU CARİ HESAP VEYA KISA, ORTA, UZUN VADELİ KREDİ ŞEKLİNDE İŞLEYEN KREDİLERDE İTİRAZIN KESİN OLARAK KALDIRILMASI:

MADDE 68/b.

(Ek madde: 09/11/1988 - 3494/4 md.)

Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./18. md.) Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.

Süresi içinde gönderilen hesap özetinin muhtevasına, alındığından itibaren bir ay içinde itiraz etmeyen krediyi kullanan taraf, hesap özetinin gerçeğe aykırılığını ancak borcunu ödedikten sonra dava edebilir.

Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge ve makbuzlar bu Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen belgelerden sayılırlar. Krediyi kullanan taraf, itiraz etmediği hesap özetinin dayandığı belgelerde kendisine izafe edilen imzayı kabul etmiş sayılır. Bu hüküm bu Kanunun 150/a maddesinin söz konusu olduğu hallerde de aynen uygulanır.

(Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./18. md.) Krediyi kullanan tarafın kredi hesabının kesilmesine veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarname içeriğine itiraz etmiş olması, kredi hesabının kesilmesi ve borcun ödenmesine ilişkin ihtarnameden önce tebliğ edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşmiş bulunan faiz tahakkuk dönemlerine ilişkin hesap özetlerinin muhtevasına itiraz edilmemiş olmasının sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Bu durumda, önceki dönemlere ilişkin kesinleşmiş hesap özetleri hakkında ikinci fıkra hükümleri uygulanır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Selen ŞAVLI
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 20-08-2011

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02962303 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.