Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : Avukatt2121, Tarih : Bugün 17:43
Merhaba meslektaşlarım ,
Müvekkilm tarafından açılan boşanma davasının dava dilekçesinde velayet talep edilmiştir. Maddi vakıalara neredeyse hiç yer verilmemiş,deliller belirtilmemiştir.
Cevaba cevap dilekçesinde ise maddi vakıalara biraz olsun değinilmiş, tanık, delil vs bildirilmemiştir.Tazminat türü ve miktarı belirtilmeksizin tazminat ,nafaka ve velayet talep edilmiştir.
İlgili davayı ıslah etmeye yönelik hazırlık yapmaktayım. Ancak edindiğim bilgilere göre yerleşik görüş velayet,maddi manevi tazminat ve nafakadan feragata dair bir söylemde bulunulmadı ise ıslaha gerek olmadan her aşamada talep edilebildiği yönünde.
Boşanma sebebi konusunda bir sorunumuz bulunmamaktadır. Islah sebebim maddi vakıalara değinilmemesi tanık ve delil belirtilmemiş olmasıdır. Ve yukarıda bahsetmiş olduğum gibi tazminat türü ve miktarı da belirtilmemiştir.
-Hazırlayacağım ıslah dilekçesinde delillerimizi, tanıklarımızı ve maddi vakıaları ayrıntılıca açıkladıktan sonra velayet talebini, maddi manevi tazminat miktarlarını ve nafaka miktarını belirtmek mi mantıklı olan olur?
-Yoksa delillerimizi tanıklarımızı ve maddi vakıaları ayrıntılıca açıkladıktan sonra ayrı bir beyan dilekçesi ile velayet, maddi manevi tazminat ve nafaka taleplerini bildirmek mi? Şimdiden yardımcı olacak meslektaşlarıma çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :28, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : hukuker158, Tarih : Bugün 16:03
Görüş bildirecek herkese şimdiden çok teşekkürler

Malik olmayan kiraya veren tarafından imzalanmış bir kira sözleşmesinde (malik, kiraya verenin eşi) kira süresi 1 yıl ve kira başlangıç tarihi ise 02/06/2022 tarihidir.
İhtiyaç nedeni ile tahliye davası açmak istiyoruz.Normal şartlarda ihtar şartı yok 02/07/2024' e kadar davayı açabilirdim.Ancak ''Kontratın sona ermesinden 1 ay evvel taraflar yazılı olarak ihtarda bulunmadıkları sürece kontrat yenilenmiş kabul edilir.'' şartın dan*dolayı şuan*ihtarname göndersem dahi*1 aylık süreye uymadığımdan*kontratın yenilenmesini engelleyemiyorum. Aklıma şöyle bir çözüm geldi
Bu davayı kiraya veren adına değil de MALİK adına açsam. Yine ihtar çekmem gerekir mi? Yoksa 02/06/2024-02/07/2024 tarihi arasında arabulucuya başvurarak direkt malik adına dava*açabilir*miyim?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :44, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : bettercallme, Tarih : Bugün 14:46
Sayın meslektaşlarım merhaba,

Emeklilik sebebiyle işten ayrılan işçinin kıdem tazminatı ve bakiye yıllık izin ücreti ödenmiş, tüm alacakları tasfiye edilmiştir. İşçi, emekli olduktan sonra aynı işyerinde çalışmaya devam etmek istemiş ve işveren de bu talebi kabul etmiştir. Bildiğiniz üzere, kıdem tazminatı ve bakiye yıllık izin ücreti ödenerek emeklilik öncesi çalışma döneminin tamamen tasfiye edilmesi halinde, emeklilik öncesi çalışma dönemi tamamen sona ererek yeni bir iş sözleşmesi yapıldığı kabul edilmektedir. Peki, yeni çalışma döneminde hak kazanılan yıllık izin süresi nasıl hesaplanır? 10 yıldır aynı işyerinde çalışan işçinin yıllık izin hakkı 14 güne mi düşer?

Hukuk sitelerindeki çoğu görüş, İş Kanunu’nun 54. maddesinin: “Yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır” düzenlemesine dayanarak yıllık ücretli izin süresi hesaplanırken önceki ve sonraki çalışma sürelerinin toplanacağını, sürelerin birleştirileceğini savunuyor. Yargıtay'ın da bu yönde kararları var.

Ancak, Yargıtay başka bir kararında "4857 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir." şeklinde hüküm kurmuştur. (7. HD., E. 2015/4478 K. 2015/6713 T. 9.4.2015)

Bu hususta değerli görüşlerinize ve varsa elinizdeki emsal kararlara ihtiyaç duymaktayım. Şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :52, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : nerminn, Tarih : Bugün 09:47
Merhaba sayın meslektaşlarım,

Deprem sebebiyle az hasar alan konuta yapılan ödemelere ilişkin işlem yürüten meslektaşlarım yardımcı olabilirse sevinirim. 18.01.2022-18.01.2023 tanzim tarihli dask poliçesinin sigorta bedeli 190.000 TL. Sigortalının almış olduğu ödeme ise 57 bin küsür TL. Elde bir adet eksper raporu mevcut. Raporda ise "kişinin eksper talebi olmaması ve %15 üzerinden ödemeyi kabul etmesi üzerine dosya kapatılmıştır." gibi bir beyan mevcut, sadece muafiyet indirimi yazıyor. Şimdi anlamadığım nokta şu ki; sigortalı, ödemeyi fazla mı almış? Metrekare başına birim fiyat hesaba katılmıyor mu? Benim anladığım kadarıyla ödeme yeni tarifeden yapılmış yani 1508 TL yerine zaten 2 katı olan 3016 TL üzerinden hesaplanarak ödenmiş ancak istediğimiz şey aynı zamanda az hasarlılara yapılan %20lik ödeme olması. O yüzden aradaki fark için arabuluculuğa başvurabilir miyiz? Yoksa bu ödemenin hesaplanması daha mı farklı olmalı?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :87, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : sailor1981, Tarih : Bugün 07:19
Davacı baba ve 2 çocuğuna velayeten açtığımız haksız fiil nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı davası kabul ile sonuçlanmıştır. Kararda tüm davacılara ( çocuklar lehine velayeten babaya)tazminat takdir edilmiş ve tüm tazminat davalıdan tahsil edilmiştir.

Temyiz sonrası ilam BOZULMUŞ kısmen red kararı verilmiştir.Sorum şu; çocuklar bu arada yetişkin oldular ,davalı ödediği fazla paranın iadesini Babadan mı? Yoksa Ergin çocuktan mı? talep edecek?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :101, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Farya, Tarih : Dün 16:39
Değerli üstatlarım merhabalar,

TMK 166/4 kapsamında açılan boşanma davasında davacı yan ilk davanın reddi tarihinden bugüne evlilik dışı ilişki sürdürmüş olup bu ilişkisi devam etmektedir.

Müvekkilin açmış olduğu karşı (evlilik birliğinin temelden sarsılması- sadakat yükümlülüğünü ihlal sebepli)davada nafaka ve maddi- manevi tazminat talepleri mevcuttur.

Davacı yanın ilk davasının ret sebebi kendi kusuruna dayanamayacağı gerekçesi. Dava reddedildikten sonra davacı eş evi terk etmiş ve hiç gelmemiş

Bu kapsamda sormak istediğim bir kaç sorum olacak.
-her ne kadar TMK 166/4 kapsamında boşanma şartları sağlanıyor olsa da sadakat yükümlülüğünü ihlal gerekçesi ile kendi kusuruna dayanamayacağından açılan davanın reddi ve karşı davanın kabulü mümkün mü?

yani 166/4 kapsamında ne sebeple olursa olsun evlilik birliği kurulamamışsa ibaresinde sadakat yükümlülüğünü ihlal nasıl değerlendirilecek.
ilk davada boşanmak istemeyen müvekkilin şimdi karşı dava açıp tazminat talebinde bulunması ne yönde değerlendirmeye tabi olabilir?
sadakat yükümlülüğünü ihlal TMK 166/4 e göre açılan davanın reddi ile karşı davanın kabulü açısından etkili olabilir mi?

yardımcı olabilirseniz çok sevinirim. Şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :163, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Tuba A., Tarih : Dün 11:04
Merhabalar, muris vefat edince geriye uc kardes mirasci olarak kalmistir ve kira sozlesmesinin tarafi haline gelmislerdir. Ancak kira bedelini iki kardes almis ve ucuncu kardes olan muvekkile payi bugune kadar verilmemistir. Bu durumda kira parasinin muvekkilin payi nispetinde diger mirascilardan tahsili icin dava acilacaktir. Bu dava arabuluculuga tabi midir?

Simdiden tesekkur ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :178, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avkavak, Tarih : 12-05-2024 20:03
Meslektaşlarım merhaba,

İhtiyaç nedeniyle tahliye davası açan davacının Müvekkilime dava açmadan çok kısa bir süre önce diğer taşınmazlarını kiraya verdiği bir dosyam var. Belirttiğim durum nedeniyle ihtiyacın samimi olmadığını gösterir mahkeme içtihadı, tez, makale arıyorum. Elinde olan meslektaşlarım paylaşabilirler mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :267, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Ömer YÜCEL, Tarih : 11-05-2024 15:50
Sayın Meslektaşlarım merhaba,
Bir devre mülk şirketinde vekil olarak çalışmaktayım. Devre mülk satın alan vatandaşlardan bazıları devre mülk sözleşmelerinin feshi için mahkemelere başvurup davayı kazanmaktadırlar. Bu kazanılan davalardan bazılarında ise vatandaşların ödediği bedelin iadesine karar verilirken vatandaş adına tescil edilen tapular yönünden hüküm bulunmamaktadır(davacı şirket adına tescil yönünde bir beyanda bulunmamış, şirkette o dönemde bunları fark etmemiş). Kararların bir çoğu ise bu şekilde kesinleşmiştir. Şu an ise şirket parasını ödemiş olduğu vatandaşlardan tapu iptal ve tescil davası yoluyla tapuyu iade almak istemektedir. Benim bu noktada şüpheye düştüğüm konu ise vekalet ücreti ve yargılama gideri hususudur. Kişiler mahkemece kararıyla bazıları 5 yıl bazıları 4-3-2-1 yıl gibi süreler kadar öncesinde paralarını iade almış ise de tapular kendilerinde kalmıştır. Kendilerine bir ihtaratta/temerrüde düşürme gayesiyle bulunulmamıştır. Böyle olunca mahkemece "zaten vatandaşlar haklı nedenle sözleşmeyi feshetmiştir, sonrasında tapu üzerlerinde kalmış ise de şirketiniz fesih sürecinde kusuru olması nedeniyle ve vatandaşın temerrüde düşürülmemiş olması sebebiyle tapu tesciline karar versem de yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden karar vermiyorum" gibi bir gerekçe yazması mümkün müdür? yoksa vekalet ücreti ve yargılama giderleri parasını iade almasına rağmen tapuyu şirkete teslim etmeyen vatandaş üzerinde mi kalır?
Değerli görüş ve önerilerinizi beklerim.
Saygılarımla
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :357, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avbusranur, Tarih : 10-05-2024 12:43
Muhdesatın aidiyeti iddiası ile açılan davada, müvekkilimiz taşınmazı icradan ihale yoluyla satın almış. Yani taşınmaz üzerindeki muhdesat ile birlikte alınmış. İcradan ihale yoluyla yasal şekilde malik olunan taşınmazla ilgili böyle bir dava açılabilir mi? Elinizde bununla ilgili örnek karar mevcut mu?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :464, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avsila, Tarih : 10-05-2024 11:52
meslektaşlarım bir olay ile karşılaştım ve düşüncelerinizi merak ediyorum. Hizmet kusuru ile igili tam yargı davası açılıyor ve maddi tazminat miktarı belirlenirken bilirkişi raporunda davacının ek hizmet ödemelerinin hesaplaması 30 gün değil 5 günden yapılıyor. Rapora birkaç kez itiraz ediliyor fakat idare herhangi bir harekete geçmiyor. Akabinde ıslah ile dava değeri arttırılarak dosya karara çıkartılıyor ve istinaf edilmiyor. Tekrardan idareye kalan miktar için başvuruda bulunulmuş ve idare cevap vermemiş. Benim sorum bu şekilde bilirkişi raporunda dikkate alınmayan hususlar için tekrardan tam yargı davası açılıp açılamayacağıdır? İyi çalışmalar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :447, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Buğra YILDIZ, Tarih : 09-05-2024 14:31
Merhaba;

Bir boşanma davası dosyamızda mahkeme toplu ve tek seferlik 20.000 TL nafaka ödenmesine hükmetti. Aynı zamanda maddi tazminat ve manevi tazminata, ziynet eşyası alacağına ve karşı vekalet ücretlerine hükmetti. Karar kesinleşti.

Bu alacakların hepsine yönelik tek bir dosya üzerinden icra takibi başlattık.

Borçlu taraf sadece mahkemece hükmedilen toplu nafakayı icra dairesinin hesabına ödedi. Açıklama kısmına toplu/birikmiş nafaka ödemesi yazdı.

Bilindiği üzere icra vekalet ücreti ve dava vekalet ücreti alacağım bulunuyor. Avukatın alacağının rüçhanlı olması nedeniyle dosyaya yatan bu parayı icra vekalet ücretine ve diğer vekalet ücreti alacaklarıma mahsup edebilir miyim? Yani bu alacağımı öncelikle alabilir miyim? Bilindiği üzere diğer dosyalarda öncelikle avukat alacağını alıyor, daha sonra borçlunun ödemelerine geçiliyordu. Burada borçlu tarafından icra dairesine ödeme yapılırken birikmiş/toplu nafaka ödemesi yazması biraz kafamı karıştırdı.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :490, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ŞenolFurkan, Tarih : 08-05-2024 15:03
Meslektaşlarım merhabalar, müvekkil işci A firmasında çalıştığı sırada çalıştığı mağaza B firmasına devredildi.
İşten ayrılmasını takiben kıdem tazminatı için açtığımız davada devreden firma olan davalı a'yı da davalı olarak gösterdik. Davamızı kazandık. İş mahkemesi tarafından verilen kararın hüküm kısmında 60.000 TL kıdem tazminatının davalılardan müşterek ve müteselsilen (davalı a yönünden 10.000 TL ile sınır olacak şekilde) diye hüküm kuruldu.
Tüm alacak kalemleri yönünde müşterek ve müteselsil borçlu oldukları yönünde hüküm kurulduktan sonra davalı B yani son işveren aleyhine yalnızca icra takibi başlattık. Davalı A'yı takibe eklemedik. İcra müdürü her ne kadar müteselsil borçlu hakkında icra takibi başlatmış olsanda bu durumu takip talebinde belirtmek zorundasın diyerek icra emrini çıkartmaktan imtina ediyor. Daha önce böyle bir durumla karşılaşmadım, müteselsil borçlu olması sebebiyle yalnızca B firması hakkında icra takibi başlatabileceğimi düşünüyorum. İlam gayet açık olup ayrıca müteselsil borçlu olarak belirtmem gerektiğini düşünmüyorum. Sizin görüşleriniz nelerdir? İcra müdürü beyanında haklı mı?
İyi çalışmalar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :660, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 08-05-2024 12:34
Meslektaşlarım merhaba müvekkil 3 aracın çarpıştığı trafik kazası gereği sanık olarak asliye ceza mahkemesinde yargılandı ve tali kusurlu bulunduğu için HAGB aldı. Ayrıca kendisine maddi manevi tazminat davası da açıldı ancak ceza mahkemesinde ATK raporunda asli kurulu olan diğer araç sahibine karşı tazminat isteminde bulunulması gerekmez miydi? Davalı olarak nasıl bir savunma yapabiliriz içtihat var mı bu konuda müvekkil tali kusurlu çünkü, teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :587, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Hacer SEVİM, Tarih : 08-05-2024 12:23
Merhaba,
Müvekkilin hamili olduğu çekin kaybolması sebebiyle açtığımız çek zayi davası devam ederken müvekkil çeki buldu. Bu durumda davadan vazgeçme dilekçesi mi sunmalıyız?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :599, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : sadekahveee, Tarih : 08-05-2024 10:10
Müvekkilim kepçe operatörü ve bir firma ile anlaşıp belirli bir süre çalışıyor. daha sonra bu taşeron firmaya 150 bin tlye yakın bir fatura kesiyor ancak taşeron ödeme yapmıyor ve işi bırakıp kaçıyor . asıl işverense 90 bin tl bir ödeme yapıp gerisine karışmam diyor. kalan 60bin tl için direkt icra takibi başlatmayı düşünüyorum ancak asıl taşeron ve asıl işvereni birlikte mi borçlu olarak göstermeliyim ? sadece brine başlatmam doğru olur mu ? ( icra takibi dışında başka bir hukuki yol tavsiyelerine de açığım) şimdiden teşekkürler..
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :582, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.alperşener, Tarih : 06-05-2024 23:57
Merhabalar;
Taraf sayısı kalabalık olan bir davada (227) (ortaklığın giderilmesi davası) gerekçeli karar 2018 yılında yazılmış gerekçeli kararda adının geçmesi gereken mirasçılardan birisinin adı sehven yazılmamış dolasıyla tebligat çıkmamış. Bu noktada mirasçının vekili 2023 yılının 11. ayında kararı istinaf etmiş gerekçeli kararda müvekkilinin adının yazılmaması sebebiyle. Bu noktada istinaf etmek yerine tashih, tavzih yoluna gidilebilir miydi. Açıkçası konuyu uzun uzadıya araştırdım genç bir meslektaşınız olarak bir çözüm yolu bulamadım. Şimdiden hepinize teşekkür eder iyi çalışmalar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :684, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AHMET01, Tarih : 06-05-2024 01:12
Katılma alacağı ve değer artış payı hesaplaması yapan veya bu konuda bilgi sahibi olan siz meslektaşlarıma mümkünse bir hususu danışmak isterim.

Muris Erkeğin, geride sağ olarak eşi, bu eşinden 2 çocuk, diğer eşlerinden 3 çocuk ve 2 torunu vardır. Sağ kalan Eş, bu 7 kişiyi davalı gösterip; bir evden ve arabadan dolayı katılma alacağı ve değer artış payı davası açar. Yargılamanın sonuna doğru kendisi de vefat eder. Öz iki çocuğu yani mirasçıları halefiyet sistemi noktasında ayrı ayrı vekilleri aracılığıyla bu davayı bu sefer davacı sıfatıyla sürdürürler. Davacı murisin katılma alacağı ve değer artış payları toplam 214.000,00 TL. hesaplanır. Bu iki çocuklarının vekilleri bunu aralarında eşit paylaşarak 107.000,00 TL olarak ayrı ayrı ıslah ederler. Hakim de kararında bu iki kişi için ayrı ayrı 107.000,00 Tl. Katılma alacağı ve değer artış payı alacağının davalılardan miras payları oranında alınarak davacı.......'a verilmesine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiline ve davacı .....a verilmesine şeklinde karar verdi.

Muris Davacının çocuklarından birinin vekili, lehlerine hükmedilen bu 107.000,00 TL. nin tamamını sadece üvey durumunda olan üç çocuk ve iki torundan tahsili için icra takibi başlattı. Ben bu 5 kişini miras payları toplamı 8/16 dır. Dolayısıyla bunun yarısı takibin konusu yapılmalıdır. Bu 107.000,00 TL. den annelerinin vefatı nedeniyle halefiyet sistemi gereği onun haklarının alacaklısı ve takipçisi olan iki kızı da (Bunların Miras payları toplamı da 8/16, hem baba hem de annelerinden dolayı) sorumludurlar diye icra hukuk mahkemesine şikayet yoluna gittiysem de işin ilginç tarafı hakim şikayetimi kabul etmedi. Şimdi bu 107.000,00 TL sadece bu beş kişiden tahsil edilecek. Kanaatimce bu uygun değil. Görüşlerinizi almak isterim.

Son olarak bu tür davalarda vekalet ücreti ve yargılama giderinden davalılar müteselsilen mi sorumlu? Miras payları oranında sorumlu olmaları gerekmez mi?

Verilecek cevaplar için şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :757, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AHMET01, Tarih : 05-05-2024 18:22
Değerli Meslektaşlarım Merhabalar

Miras kaynaklı Katılma alacağı ve değer artış payı talepli davada hakim asıl alacak yönünden davalılardan miras payları oranında; Yargılama masrafları ve vekalet ücreti yönünden ise davalılardan müteselsilen tahsiline dedi. Bu feri alacaklar için de miras payı oranında tahsili denmesi gerekmez miydi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :942, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Hatun Olguner, Tarih : 03-05-2024 23:50
Bir karı koca birlikte hareket ederek tacir olan muvekkilimizden 29.040 USD bedelle iki makina satın alıyor. Makinalar Ocak ayında fatura alacaklısi olan kadın esin talimatıyla kocasına teslim ediliyor. Fatura kadına tebliğ ediliyor. İtiraza uğramadan kesinlesiyor. Faturaya mallarin teslim edilmiş olduğu şerhi yaziliyor. Yargıtay HGK 2006/642-571 sayılı kararına göre fatura alıcısının talimatıyla işçisine yapılan teslim tanıkla ispat edilebilmektedir. Olayimizda koca malların bedelini ödeyeceğini WhatsApp mesajlariyla taahhüt etmiş ve öncesinde faturanın karısı adına kesilmesini istedigini muvekkile ileterek faturanın karısı adına kesilmesini sağlamıştır. Faturaya dayalı icra takibimize alacaklıya hiçbir borcum yoktur takibe borca ferilerine faize itiraz ediyorum diye iki satırlık itiraz dilekçesi sunulmuştur. İtirazın iptali davasında ispat yükü bizde olduğundan alıcının talimatı ve rızasıyla malların davalı kadının eşine teslim edildiğini taniklarla ispat edebileceğimize dair HGK kararı yanında başkaca Yargıtay kararları aramaktayım.Yargitay 19. HD 2017/1501 Esas 2019/308 karar sayılı kararı alıcının calisanlarina yapılan teslimin geçerli olduğunu hükme bağlamıştır.Hatta sigortasız çalışanlara yapılan teslimin geçerli olduğuna ilişkin 19.HD 2016/19685 esas 2017/6013 k. Ve 2014/15281 esas 2015/1120 karar sayılı kararları mevcuttur.Ayrica 19. HD 2018/2832 esas 2020/700 karar sayılı ilami eşi adına hareket eden,eşi adına mailler atan ve eşi ile birlikte sigortasız çalıştigini kabule elverişli davranışlar sergileyen ese yapılan teslimin geçerli olduğunu hükme bağlamıştır. Sitede itiraza ugramayan faturanın yazılı delil başlangıcı sayılacağına dair eski bir ictihada da rastladım İlgilenen ve yardımcı olabilecek meslektaslara şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :908, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06300902 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.