Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : AV.MERT ERYILMAZ, Tarih : Dün 23:45
Merhabalar, tecrübem olmadığı icin soruyorum.
Başka bir sehirdeki icra dosyasinda hacze çıkmak için talepte bulunacağım.Bulundugum şehir icra dairesinde mi talepte bulunup yolluğu yatirman gerek.Yoksa hacze çıkacağım şehre giderek sabah adliye açılır açılmaz talepte bulunarak masrafı orda yaptırsam da olur mu.Bir keresinde bu şekil yapmış, gittiğim şehirde sabah erkenden talep açıp masrafı yatırarak aynı gün hacze çıkmıştım.Tesekkurler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :60, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Toy Avukat, Tarih : Dün 13:27
Meslektaşlarım merhabalar, bir müvekkil önceki işyerinden ayrılarak aynı alanda faaliyet gösteren kendine ait işyerini açıyor. İş akdinde işçinin sözleşme sona erdikten sonra, 2 yıl boyunca işyerinin müşterileriyle iş yapmayacağı ve görüşmeyeceği; yasağın ihlali halinde ise 3 aylık net ücreti cezai şart olarak ödeyeceği ve aşkın zararı talep etme hakkının saklı olduğu düzenlenmiş.

İlk defa böyle bir uyuşmazlıkla karşılaştığım için konuya çok hakim değilim. Araştırdığımda işçinin cezai şartı ödeyerek yasaktan kurtulabileceğini gördüm. Arabuluculuk süreci anlaşmama şeklinde sona erdi. Bu kapsamda bilgisi olan meslektaşlara sormak istediğim bazı hususlar var.

1- Aşkın zarar iddiası ne şekilde ispat edilebilir ya da ne aşkın zarar olarak değerlendirilir? Zira müvekkil önceki müşterilerle arkadaşlığını sürdürdüyse bile herhangi bir ticareti söz konusu olmadı.

2- Önceki müşterilerin müvekkilin işyerinin açılışına katılması yahut arkadaş olarak destekte bulunması yasağı ihlal olarak değerlendirilir mi?

3- Bu dosyalarda mahkeme yalnızca yasağın ihlal edilip edilmediğini tespit edip cezai şartın ödenmesine mi karar veriyor yoksa örneğin 2 yıllık yasağın 5. ayında ihlal gerçekleştiyse mahkeme kararından itibaren 19 ay daha yasak mı öngörüyor ya da yasağın dava süresi içerisinde sona ermesi halinde dava devam ederken müvekkil özgürce çalışabilir hale gelir mi?

4- Arabuluculuk aşaması son tutanakla beraber sona erdi fakat henüz dava açılmadı. Bu durumda işverenin hesabına cezai şartın ödemesini sağlayarak (karşı tarafın aşkın zarar iddiası da olmaz ise) vekalet ücretinden ve dava tehlikesinden kurtulabilmek adına yasağı sona erdirebilir miyiz? Bilgisi olan meslektaşlar yardımcı olabilirse çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :125, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukat.fks, Tarih : 12-12-2025 19:14
Merhaba meslektaşlarım,
Babalık davası açmak üzere adli yardım görevi aldım. Çocuk iki yaşındaydı. Annenin 1 yıllık hak düşürücü süresi geçtiğinden çocuğa kayyım atanmasını sağlayıp çocuğu temsilen kayyım ile davayı açtık. (Dosyada adli yardım kararı da verildi.)

Soy bağının tespiti, iştirak nafakası ve "doğum giderleri, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri, gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler" için maddi tazminat talebinde de bulunduk.

1 - TMK'nın "ananın mali hakları" başlıklı 304. maddesinin lafzına göre dava hakkının çocukta değil de annede olduğunu ve bu nedenle tazminat talebimizin reddedilmesi gerektiğini söyleyebilir miyiz? Aksi görüşte yani lehimize bir Yargıtay Kararı var mıdır?

2 - Doğum ve geçim gideri talebimizin reddedilmesi ihtimaline karşılık ıslah yolu ile taleplerimiz arasına babalık görevinin yerine getirilmemesi nedeniyle manevi tazminat talebi ekleyebilir miyiz, yoksa bunu soybağı kurulup karar kesinleştikten sonra ayrı bir dava konusu mu etmeliyiz?

3 - Tazminat talebinin reddi halinde karşı vekalet ücretine hükmedilir mi, yoksa babalık davası ile birlikte istenildiğinden feri nitelikte olarak değerlendirilip karşı vekalet ücretine hükmedilmez mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :243, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Zamane, Tarih : 12-12-2025 15:26
Merhaba meslektaşlarım,

Yerel Mahkeme, TCK 51/7 uyarınca ertelenen hapis cezasının ‘tamamen infaz kurumunda çektirilmesine’ karar verirse, bu karar denetimli serbestlik hakkını ortadan kaldırır mı? İnfaz hakimi Bu kararı nasıl uygular?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :277, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avrecepefe, Tarih : 12-12-2025 11:50
Meslektaşlarım merhaba,
3 aracın karıştığı Ölümlü trafik kazası nedeniyle müvekkillerimiz adına maddi ve manevi tazminat davası açmıştık. İşbu dava sigorta şirketleri dahil 7 davalıya karşı müştereken ve müteselsilen tahsil talepli olarak açılmıştı.
Yerel mahkemede alınan kusur bilirkişi raporunda kazaya karışan araçlardan birisinin sürücüsü ve malikinin kusuru bulunmadığı tespit edildi. yine bilirkişi raporundaki zarar miktarına göre tüm davalılar (kusursuz araç sürücüsü ve maliki dahil) hakkında talep artırımında bulunduk. Mahkeme yargılama neticesinde davalılardan ikisini sorumlu tutmadı ve davayı bu iki kişi yönünden reddedip diğer 5 davalı yönünden kabul etti. Davanın reddedildiği iki davalının vekili yoktu. Karara en yakın asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiği için dosyayı istinaf ettik. BAM taleplerimizi haklı bularak kararı bozdu ve dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.
Yerel mahkemede yeniden bir hesaplama yapıldı. Red kararı verilen iki davalı için dosyaya vekalet sunuldu. Biz yeniden yapılan hesaplamaya göre davamızı ıslah edeceğiz. Ancak red kararı verilen iki davalının vekiline vekalet ücretine hükmedilme durumu var. Biz sadece bir kısım davalılar yönünden (5 davalı) ıslah yapabilir miyiz? Bu konu hakkında bilgisi olan elinde Yargıtay kararları olan bir meslektaşımız varsa ve görüşlerinizi paylaşırsanız minnettar oluruz
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :292, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : GKHNÇLT, Tarih : 10-12-2025 23:13
İyi akşamlar..2023 yılında açılan bir boşanma davasında istinaf aşamsında dahil olduğum boşanma davsında verilen hüküm davacı tarafça telefon kayıtlarının talep edilmesine rağmen yerel mahkemece bu durum gözardı edilerek karar verilmesi sebebi ile istinaf mahkemesince kaldırıldı.Ancak istinaf kararından sonra düzenlenen tensiple davalı adına kayıtlı numaranın boşanma davası açılma tarihi olan 2023'ten önceki 1 yıllık telefon kayıtları,mesaj dökümlerinin gönderilmesine dair ilgili operatöre yazılan müzekkere,operatörce kayıtların 2 yıl saklandığı gerekçesi ile gönderilemedi..Her ne kadar dava zina hukuksal nedenine dair açılmamış olsada güven sarsıcı eylem olarak şiddetli geçimsizlik olarak değerlendirilmesi gerektiği düşünüldüğünde telefon kayıtları/mesaj dökümleri için ne yapılabilir
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :462, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Naeryndam, Tarih : 10-12-2025 16:06
Meslektaşlarım Merhabalar;
Müvekkilim hakkında çok sayıda devam eden Dolandırıcılık dosyası bulunuyor. Zarar giderimi yapraak HAGB almaya gayret ediyoruz. Ancak davalar devam ederken bir kısım HAGB kararı kesnileşti. HAGB takdiri yapılırken suç tarihindeki adli sicil kaydının temiz olması yeterli midir? Çok teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :488, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Hatun Olguner, Tarih : 09-12-2025 21:08
İyi akşamlar.

Hukuki bir alacağı tahsil amacıyla yağma suçuyla ilgili yargılama sonunda mahkeme
Tehdit ve yaralama suçlarından teşdiden ceza
Verdikten sonra verdiği cezayı TCK madde 62 ile indirmiştir. Bu uygulama
Gerekçede çelişkiye düşülmesi olup bozma nedenidir.

Örnek içtihatlar...

Yargıtay 1. CD
2018/3412 esas,

Yargıtay 3.Ceza Dairesi
2020/2296 Esas

Yargıtay 4.CD
2017/14605 Esas
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :606, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avkavak, Tarih : 05-12-2025 11:35
Sayın meslektaşlarım,

Birkaç ay önce bir meslektaşımızın internet sitesinde eser sözleşmelerinde işin görüleceği yerin teslimi ili ilgili bir Yargıtay kararı görmüştüm ancak şu anda bulamıyorum.

İlgili kararda belirtilen husus: Eser sözleşmelerinde iş sahibi tarafından işin görüleceği yerin tesliminin yeterli olup tüm alanın işin görülmesi için yükleniciye teslim edilmesine gerek olmadığı ile ilgiliydi. Bu konu ile ilgili doktrin görüşüne veya o görmüş olduğum yargıtay kararına bir türlü ulaşamadım.

Belirttiğim husus ile ilgili bir doktrin görüşünü veya Yargıtay kararını paylaşmanızı rica edecektim. Şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1033, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Fatih Kurucu, Tarih : 04-12-2025 08:41
"İşe iade davası sonucunda işverence işe başlatılan işçiye, İş Kanunu madde 21 uyarınca ödenmesi gereken en çok dört aylık boşta geçen süre ücreti ile, daha önce kendisine yapılmış olan kıdem ve ihbar tazminatı ödemesinin mahsup işlemi hangi esaslar üzerinden yapılmalıdır?

Ödenecek Brüt Tutarlar Üzerinden mi (Brüt boşta geçen süre ücreti, brüt kıdem ve ihbar tazminatından mı mahsup edilir)?

Ödenen Net Tutarlar Üzerinden mi (Net boşta geçen süre ücreti net kıdem ve ihbar tazminatından mı mahsup edilir)?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1177, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Balkesavukat10, Tarih : 03-12-2025 14:13
Merhabalar meslektaşlarım.
İzmir otobüs terminalinde yap işlet devret modeli uyarınca işletmeci olan şirket ile belediye arasında bilindiği üzere bir takım hukuki ihtilaflar var. Müvekkil şirketinde bu terminalde yazıhaneleri var. Bildiğim kadarıyla şu an işletmeci şirket ile belediye arasındaki davada tedbir kararı verilmiş ve dava derdest olduğundan işletme hakkına sahip şirkete halen kira ödemeleri yapılıyor. Geçtiğimiz günlerde belediye bütün yazıhanelere haciz ihbarnamesi gönderdi, buna istinaden şirket YD kararı alarak yazıhanelere bunu tebliğ etti ve ödemeleri şirkete yapmaya devam etmelerini bildirdi.

Bununla ilgili aklımda birkaç soru var :
Bahsettiğim yazıhanelerden birinde müvekkil şirket alt kiracı konumunda. Asıl kiracı ile otogar işletmecisi arasındaki kira sözleşmesinde alt kira yasağı olup olmadığını da henüz teyit etmedik.
1- Hukuk davası sona erip belediye tarafından yazıhane işletmecilerine "otogar işletmecisinin işletme hakkının sona erdiği"ne ilişkin ihtar yapılana kadar ödemelerin otogar işletmecisi şirkete yapılmasında herhangi bir sakınca yoktur diye düşünüyorum. İleride herhangi bir ecri misil talebi ile karşılaşır mıyız ?
2- Alt kiracı olduğumuz yazıhanede asıl kiracıya kira ödemesi yapılacak fakat bahsettiğim üzere alt kira yasağına dair bir bilgimiz de yok . Şayet eğer burada alt kira yasağı var ise haksız işgal sebebiyle ne gibi olumsuzluklarla karşılaşabiliriz ?

Çok teşekkür ederim....
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1253, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : drako, Tarih : 03-12-2025 12:49
Müvekkilin müteveffa babası kooperatife yazılarak kredi çekip dükkanı için ödemelere başlıyor. Bu arada müvekkil kardeşi ile birlikte çalışmaktalar. Ve dükkan ödemeleri kendisi gerçekleştiriyor.

Sonrasında müvekkilin babası vefat ediyor. Ve sonrasında öğreniyoruz ki tapuyu müvekkilin kardeşi üzerine almış.

Elimizde bu hususa ilişkin SGK kayıtları ve kooperatife ait ortaklık cüzdanı mevcut. Ortaklık cüzdanında ise kredi miktarı vadesi vs. belirtmekte. Mahkemeye bunları sunduk.

Ancak kooperatif ve sgk müzekkerelere cevap olarak SGK evrakların zamanaşımı nedeniyle silindiğini, kooperatif ise hiçbir şekilde müteveffanın kaydının bulunmadığı veyahut kredi çekilmediğini beyan etmekte.

Bu durumda ne yapmak lazım? Mahkeme bizim evraklarımız üzerine karar verebilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1234, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : lwayse.gul, Tarih : 03-12-2025 10:04
Merhabalar Meslektaşlarım
Meslekte henüz yeniyim ve ilk defa icra dosyam oldu. Sizlerin tecrübeleri ve kıymetli bilgilerinden faydalanmak isterim.

Kiracı tarafından ödenmeyen 1 yıllık kira borcu için Örnek no 14 ile taşınmazın tahliyesini yaptırdık. Ayrıca aynı olaya Örnek no 13 ile takip de başlattık.
Kiracı yurt dışına kaçmış, ne yediemindeki eşyaları alacak ne de borcunu ödeyecek. Örnek no 13 ile yediemindeki eşyaların satışını talep edebilir miyim? Yoksa satışını hiç talep etmesem ve 6 ay sonra haciz düşse mi?
6 ay sonra haciz kalkarsa yediemindeki eşyaların akıbeti ne olacak?

Ne tavsiye edersiniz bana?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1222, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.ilknur aksu, Tarih : 03-12-2025 02:14
Değerli Meslektaşlarım
içinde bulunduğum bir durum konusunda yardımlarınıza ihtiyacım var. tapu tescil davası dava değeri oldukça düşük. Sadece tapu tescili talep edilmiş. Aslında müvekkil kandırılmış ve kandırdığı kişi habersiz satmış. sonra tekrar satılmış. 3 kez el değiştirmiş bir tapu var. Sebebini değiştirerek Hileye dayanacağım ve son alıcı iyi niyetli olduğuna hükmederse hakim hileyi gerçekleştiren ara maliklerden bedelini talep edeceğim tescil kabul edilmezse. dilekçeler aşaması tamamlanmış Tam ıslah yapacağım Sorun şu ki dava değerini arttırmadan tam ıslah yaparsam ve dava hileyi yapan ara malik açısından bedelin tazmini şeklinde lehe sonuçlanırsa dava değeri bilirkişi raporundan sonra belirlendiğinde ıslah etmeden eksik harcın tamamlanması ile düzelir mi? zira bir daha ıslah yapamayacağım.

Yapamayacağımı söyleyen meslektaşlarım var ama eminde değiller. 107 olmaz tapu iptali belirsiz alacak davası değil diyorlar.

Islah dilekçesine bilirkişi raporuyla taşınmazın dava tarihindeki değeri belirlendiğinde harç tamamlanmak üzere diye bir ifade yazsam acaba bir faydası olur mu?

tapu tescili olmazsa taşınmaz bedelinin ödenmesine hükmederse ara malikler açısından mı hükmedecektir acaba. hileyi yapandan hile yapandan alan malikte hileye karışmış gibi görünüyor. talep bölümünde 2 si açısından bir müteselsilen bir durum oluşturulabilir mi ?

yardımcı olursanız çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1273, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 27-11-2025 23:07
Müvekkilimiz X , YVARLIK YÖNETİM A.Ş. (Temlik Eden) ile yaptığı Temlik Sözleşmesi uyarınca, borçlu/ipotek borçlularına ait olan alacakları devralmıştır. Bu alacaklar, aslen T.C. Türkiye Z Katılım Bankası A.Ş.'den ilk temlik edilen, ipotekle teminat altına alınmış alacaklardır.
Mevcut Durum:
Temlik edilen alacak, ipotek teminatlıdır ve bu alacakla ilgili Adana Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyası üzerinden başlatılmış bir ipotekli icra takibi mevcuttur.

Mevcut ..E. sayılı icra dosyası, tarafımızca yapılan incelemede henüz kapatılmamış durumdadır ve takip devam etmektedir.
Sorularım:
Temlikin İcra Dosyasına Bildirimi ve Taraf Sıfatı: Müvekkilimiz Temlik Alan olarak, takibi eski alacaklının (Y Varlık Yön. A.Ş.) başlattığı ... E. sayılı dosyadan devam ettirebilmemiz için izlenmesi gereken usul nedir? İcra dairesine Temlik Sözleşmesi'nin ibrazı ve taraf değişikliğinin kayda alınması talebi yeterli midir, yoksa alacağın devralındığına dair borçluya yeni bir tebligat çıkarılması zorunlu mudur?

-İpotek teminatlı bu alacak için, sadece mevcut icra dosyasına vekalet sunarak takibe devam etmek mi, yoksa temlik sözleşmesini dayanak göstererek borçlulara karşı yeni bir ilamsız takip başlatmak mı daha sağlam bir hukuki zemin oluşturur?

Amacımız satış değildir. İlk sırada yerimizi almaktır.

Elimizdeki belgelerde alacak miktarına ilişkin üç farklı tutar göze çarpmaktadır:
Temlik Edilen Alacağın Ana Para ve Faiz Toplamı (Sözleşme Başlangıcı): tarihi itibarıyla 77.000 TL + tüm faiz, masraf ve fer'ileri.

Temlik Bedeli (Müvekkilin Ödediği Tutar): Müvekkilimizin Y Varlık Yön. A.Ş.'ye ödediği tutar: 95.000,00 TL.
İpotek Bedeli : 115.000 TL.
-İcra Takibine Konulacak Talep Miktarı: Müvekkilimiz Temlik Alan sıfatıyla, mevcut ... E. sayılı dosyadan takibe devam ederken veya yeni bir takip başlatırken, alacak talebini hangi hukuki esasa dayandırmalı ve hangi tutarı talep etmelidir?
-İpotek (100.000 TL) ve bu limit içindeki işlemiş faiz ve masraflar var mı?
-Temlik Sözleşmesinde belirtilen 77.000 TL ana para üzerine işleyecek faiz ve fer'ileri mi? (Temlik sözleşmesinde alacağın, temlik eden tarafından ödenen bedele bakılmaksızın tüm fer'ileriyle devredildiği ilkesi gereği.)

-Müvekkilimizin ödediği 95.000 TL Temlik Bedeli mi? Temlikli ipotekli alacak takibinde, Temlik Alan'ın alacak talebinin sınırını belirleyen kesin kriter nedir?

-Eğer .. E. sayılı dosyada daha düşük bir miktar üzerinden takibe başlanmış ve bu miktar ipotek limitinin altındaysa, Temlik Alan olarak dosyaya iştirak ettikten sonra, alacak miktarını yasal limitler ve temlik kapsamı içinde ıslah yoluyla artırma (güncel faizli tutara çıkarma) imkanımız var mıdır?
Faiz Hesaplaması: İpotekli alacak takibinde faiz hesabı yapılırken:
-Faiz oranı olarak icra komisyon kararında yazan oran mı, yoksa yasal faiz mi uygulanır?

Faizin başlangıç tarihi olarak asıl borcun muacceliyet tarihi mi, yoksa temlik sözleşmesi tarihi mi esas alınmalıdır?

Tecrübeli meslektaşların görüşlerini rica ederim.

Saygılarımla.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1795, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 27-11-2025 22:36
Altın ve para alacağı için ilamsız icra takibi başlatmam gerekiyor; ancak bazı noktalarda tereddüt yaşıyorum.
Kararda ve protokolde altının ayarı yazılmamış. Takibi ayar belirtmeden başlatırsam ileride sorun yaşar mıyım?
Hakim gerekçeli kararda faize hükmetmemiş. Buna rağmen kararın kesinleşme tarihinden itibaren alacağa faiz işletmek gerekir mi?
Tek bir icra takibinde iki alacağı birlikte talep edeceğim. Asıl alacak kısmına alacağın tamamını yazarken altın alacağının da para karşılığını mı girmem gerekir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1820, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Tuba A., Tarih : 27-11-2025 13:01
Merhabalar sayın meslektaşlarım,

1) Kat maliki müvekkiller müteahhit ile KKİS imzalıyorlar ve müteahhit 23.03.2023 tarihindeki teslim taahhüdüne uymuyor. Taşınmazı %95 tamamlıyor, oturma ruhsatı almıyor ve taşınmazda ayıplar var.
2) Müteahhit şirket yetkilisi binada kendisine kalan bir taşınmazı mal kaçırmak için 08.12.2023 tarihinde düşük bir bedel gösterilerek ve gösterilen bedel de ödenmeyerek evlilik dışı çocuklarının babaannesine devrediyor.
3) 13.05.2024 tarihinde taşınmazdaki ayıplar bilirkişilerce tespit ediliyor. Bu rapor müteahhite de tebliğ ediliyor.
3) 10.06.2025 tarihinde KKİS çevre ve şehircilik bakanlığı tarafından müteahhit aleyhine feshediliyor.
5) Ortak alanlardaki ayıplardan kaynaklanan tazminat davası açılması ve müteahhit aciz halinde olduğu için tahsilat amaçlı madde 2 de bahsedilen taşınmaz için tasarrufun iptali davası açılması planlanıyor.

SORULAR:

-Tasarrufun iptali için hak düşürücü süre 2 yıl (08.12.2025) mi yoksa 5 yıl(08.12.2028) mıdır?
-Tazminat davası mı açılmalıdır, tazminat için delil tespiti niteliğindeki bilirkişi raporu dayanak alınarak icra takibi mi başlatılmalıdır? (Tasarrufun iptali için mutlaka açılmış bir icra takibi olmalı mıdır yoksa açılmış dava yeterli midir)
-Tazminat davası ile birlikte hemen ayrı bir dosya ile tasarrufun iptali davası açılabilir mi?

Değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1941, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : umutlaw, Tarih : 27-11-2025 12:40
Sayın meslektaşlarım,
Bildiğiniz gibi TBK 323. maddesine göre kiracı kiralayanın yazılı ve sözlü izni olmadan kira sözleşmesini devir edemez,
X noter Y malik ile anlaşıp bir iş yeri kiralar, X noter görevi bittiğinde X1 notere devir eder, X1 hakkında malik tahliye davası açar, savunmada ben bilmem noterlerbirliği 4. Maddesine göre atandım der, davayı kaybeder dosya istinafta, konu noterlerbirliğine açıklamalı olarak anlatılır izin almadan kiracı devir yapamaz, iş yeri notere kiraya verilmiş noterlerbirliğine değil, noterlerbirliği yine aynı yere başka notere atama yapar şaşkınlık içindeyiz! yani Y nın malı sanki noterlerbirliğininmış gibi elden ele dolaşıyor!

Şimdi:

Biz yeni gelen kiracıyı savcılığa verdık sonuç vermez eminim, işgaliyeden şikayet ettik ihtar gönderdik tın demiyor, gelen kira paralarını sizi tanımıyoruz böyle kiracım yok diye geri gönderdik yine tın etmiyor ve X1 noter burası benim diye tam gaz işyerini işgal etmeye devam diyor, tahliye davasına gitmek bana doğru görünmüyor çünkü bir dava ilk notere karşı kazanılmış ancak istinafta, kazansakta noterler birliğinin dinlediği yok sanırım, peki bu aşamada müdahelenin men i davasını hem noterler birliği hemde yeni notere karşı açmak mümkün mu bu konuda fikirlerinizi paylaşmanızı dilerim.
Teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1828, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.bilall, Tarih : 27-11-2025 08:49
Merhaba meslektaşlarım. Müvekkilin Tüketici Hakem Heyetine kendi yaptığı başvuru sonucu ilgili karar GİB e-tebligat üzerinden 12.10.2025 tarihinde gönderilmiş. Ancak kararın tebliğinden haberi yok. Bizim 26.11.2025 tarihi itibariyle haberimiz oldu ve tebligatı açtık. 6502 Sayılı Kanunun m.70/2 " Tüketici hakem heyeti tarafından tebliği gereken evrakın taraflara veya vekillerine 213 sayılı Kanunun 107/A maddesi hükümlerine göre elektronik ortamda tebliği yapılır, bu kapsamda elektronik ortamda tebligat yapılamadığı durumlarda 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır." diyor.
Heyet kararı 7201 sayılı kanuna göre mi tebliği yapılması gerekiyor yoksa 213 sayılı Kanun'un 107/A maddesine göre 17.10.2025 tarihinde tebliğ edilmiş mi sayılacak? Müvekkilim vergi mükellefi değil.
Şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1820, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : bettercallme, Tarih : 26-11-2025 16:21
Sayın meslektaşlarım merhaba,

Vergi mahkemesinde döviz cinsinden tam yargı davası açmıştık. Adli yargıda olduğu gibi harca esas değeri, dava açılış tarihindeki kur üzerinden belirttim ancak alacağın fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden tahsilini talep ettim. Mahkemece "maddi tazminat istemine ilişkin talebin ülke parası olan TL üzerinden ya da yabancı para birimi olan 7.600,00 GBP'nin TL üzerinden davanın açıldığı andaki kur üzerinden cinsi belirtilmek suretiyle dava açılması gerekirken dilekçenin ilk kısmında dava açılış tarihindeki kur üzerinden hesaplanan tutarın, sonuç ve talep kısmında fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden karşılığın talep edildiği görülmüş olup, bu hâliyle 2577 sayılı Kanun’un 3. maddesine uygun bulunmayan dava dilekçesinin kabulüne olanak bulunmamaktadır." gerekçesiyle dilekçe ret kararı verildi.

Davanın değerinin döviz cinsinden belirtilmesi, sonuç kısmında ise fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden tahsilinin talep edilmesi hatalı mıdır? Bu kararın dayanağı nedir? İdari yargıda farklı bir uygulama mı var, davayı açarken döviz cinsinden olan alacakların kurunu sabitlemek zorunda mıyız? Islah yaptığımda da ıslah tarihindeki kur üzerinden mi hesaplama yapacağım? Ülkemizdeki döviz dalgalanmaları düşünüldüğünde bu uygulama bana çok hakkaniyetsiz geldi.

Böyle bir dosyası olan ya da bu konuda bilgisi olan bir meslektaşım varsa, tecrübelerini paylaşması beni çok büyük bir dertten kurtaracak. Şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1885, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04919100 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.