Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
|
Merhaba sayın meslektaşlarım.
Bir arsada 5 kişi hissedar konumunda. A ve B kişileri bağımsız hissedar(her biri 100 er metrekare) . C,D,E ise elbirliği halinde. (Yine herbiri 100 er metrekare) C kişisi B kişisinin payını da alıyor.
Web tapu da son durum şu şekilde: A kişisi 100, C,D,E 100 er metrekare elbirliği halinde. En alt satırda C 100 metrekare ayrı olarak belirtilmiş.
Böyle bir durumda A kişisi önalım hakkını kullanabilir mi? Yani elbirliğindeki C kişisi için zaten hissedardı o yüzden şufa hakkı oluşmaz mı demeliyiz yoksa elbirliği olanları tek bir kişi olarak mı düşünmeliyiz?
Tüm aramama rağmen emsal bir karar bulamadım bununla ilgili olumlu ya da olumsuz. Şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
Yazan : drako,
Tarih : Dün 14:33
|
Boşanma davasını kendisi yürüten ve çekişmeli olarak devam eden davada davalı ile davacı davayı anlaşmalı olarak yürütmek için anlaşma sağlıyorlar ve ortak olarak aldıkları bir ev mevcut.
Davacıyla davalı evin satımı konusunda anlaşıyorlar ancak alıcı yok. Ev de davalının üzerine kayıtlı şuanda da tapuda aile konutu şerhi var.
Anlaşmalı boşanmada ise evin satışından gelecek parayı nasıl güvenceye alabiliriz? Hisseli tapuya geçmek gibi bir durum çözüm olabilir mi? Eş evi satarsa ve parayı kaçırırsa uğraşmak istemiyoruz dava yolu ile. Daha garanti çözüm hisseli tapuya geçmek olabilir mi?Veya başka bir çözüm ne olabilir?
|
|
|
|
Merhabalar değerli meslektaşlarım.
1-Bilirkişi raporu geldikten sonra talep arttırım dilekçesi vermek için hakim duruşma günü süre veriyor mu? Yoksa rapor geldikten sonra hemen talep arttırım dilekçesi verilmesi mi gerekir? Ek bilirkişi raporu talebi varsa bu rapor beklenebilir mi?
2- Harcın tamamlanması için yine aynı şekilde eksik harcın tamamlanması için süre veriliyor mu yoksa dilekçeyle beraber harcın tamamlanması mı gerekir?
saygılarımla
|
|
|
|
Merhaba herkese. Sarkıntılık düzeyince cinsel istismar suçuna ilişkin ceza davasında, müştekinin şikayetten vazgeçmesi nedeniyle düşme kararı verildi ancak beraat kararına hükmedilmesi gerektiği nedeniyle hükmü istinaf etmek istiyorum. Ancak hükmü istinaf etmem halinde istinaf mahkemesi "Suç sarkıntılık düzeyini aşmaktadır, bu sebeple suçun niteliği değiştiğinden şikayete tabi değildir ve müştekilerin şikayetten vazgeçmesinin bir hükmü bulunmamaktadır, yargılamaya devam olunup mahkumiyet veya beraat kararı verilmelidir." şeklinde gerekçeyle düşme kararını bozabilir mi? Teşekkür ederim herkese.
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba,
Müvekkilin kiracı olarak oturduğu konut satılmış olup, yeni mülk sahibi vekili aracılığıyla bir ihtar göndermiş.
Bu ihtarda ihtiyaç nedeni ile tahliye talep edilmiş ve bu sürede aylık kira bedellerinin vekilin IBAN numarasına yatırılması istenmiştir. Ancak vekilin aylık kira bedelini kabule/tahsile özel yetkisi yoktur. Aynı zamanda vekil edenin taşınmazlarını kiraya verme gibi bir özel yetkisi de yoktur. Bu sebeple kiralama yetkisi verdiyse aylık kira bedellerini tahsil yetkisi de vardır gibi bir yorum da yapamıyorum. Vekil ile görüştüğümde özellikle müvekkilinin IBAN numarasını göndermek istemiyor.
Açıkçası müvekkilin özel yetkisi olmadığı için kira alacağını genel dava vekaletnameli vekile ödemekle kira borcundan kurtulamayacağını düşünüyorum.
Bu sebeple Ptt aracılığı ile konutta ödemeli olarak kira bedelini göndermeyi ve akabinde tevdii mahalli talebinde bulunmayı düşünüyorum. Çok kararsız kaldım bu konuda düşüncelerinizi merak ediyorum.
Şimdiden teşekkür ediyorum.:
|
|
|
Yazan : av.buğra,
Tarih : 20-03-2023 11:31
|
istirdat dava dilekçesinin ,(..alacaklının yurt dışında ikamet
ediyor olması sebebi ile...) takip dosyası alacaklı vekiline tebliğe çıkartılması hali...
|
|
|
|
Vekaletnamenin kötüye kullanılması nedeniyle vekil ve vekil ileişbirliği içersindeki ara malike karşı açılacak tazminat ( bedel) davasında;
Dairenin dava tarihindeki mi?
Akit tarihindeki? Değeri mi talep edilebilir?
Bu hususta emsal karar rica ediyorum.
|
|
|
|
Borçlunun haline münasip evinde haczedilmezlik şikayet süresini kaçırdık bu durumda yapabileceğimiz başka bir şey var mıdır?
|
|
|
Yazan : Aysu.E,
Tarih : 19-03-2023 15:45
|
Resmi evrakta sahtecilik suçunda bilirkisi imzası taklit dese bile taklit edilen imza benim derse sonuç ne olur?
|
|
|
|
Merhaba,
Adli yardımdan yararlanan davacı müvekkil, anlaşmalı boşanma protokolünde "tarafların birbirinden yargılama gideri talebi yoktur" şeklinde düzenlenmesi ve imzalaması halinde yargılama sürecinde ödemediği yargılama giderlerini ödemek durumunda kalabilir mi? protokolü nasıl düzenlemek gerekir?
|
|
|
|
Merhaba,
Eşler yurtdışında evlenmiş, evlilik birliği içerisindeyken tapuda 1/2'şer pay oranı ile (kredi çekerek) Türkiye'de taşınmaz satın almışlar. Müvekkil evin bedelinin 2/5'ini ödemiş. Bu sırada yurtdışında anlaşmalı boşanma gerçekleşmiş, ayrıca sahip oldukları yurtdışındaki bir ev ve arabayı anlaşarak karşı taraf müvekkilime satmış ve karşı taraf müvekkilimden aldığı para ile Türkiye'de aldıkları evin kalan 3/5'lik kısmını ödemiş. Türkiye'de bulunan ev için aralarında anlaşma sağlanamamış, karşı taraf evin kendisinin olduğunu iddia etmiş ancak tapuda eşit oranda malik gözüküyorlar. Boşanma kararının tanıma tenfizi yapılıyor. Türkiye'deki evde şuan karşı taraf oturmakta, müvekkilim ise yurtdışında yaşamakta. İki taraf da yeniden evlendi. Müvekkilim evi satıp payını almak istiyor başka bir talebi yok.
Bu halde;
1) doğrudan ortaklığın giderilmesi davası mı açılmalı yoksa mal rejimi tasfiyesi mi?
2) ortaklığın giderilmesi davası açılması halinde karşı taraf, karşı dava olarak mal rejimi tasfiyesine gidebilir mi?
3) karşı taraf mal rejimi tasfiyesi davası açarak evi alırken fazladan ödediği (3/5 oranında ödeme yapmıştı) miktarı talep ederse alabilir mi?
Hangi yoldan gitmek bizim yararımıza olur karar veremedim, bu konuda bilgisi olan bir meslektaşım yardımcı olabilirse çok sevinirim.
|
|
|
|
Merhaba,
Daha öncesinde tecrübem olmayan bir konu hakkında yazıyorum. Gerçekleşen maddi hasarlı trafik kazasında eksper raporunda "tazminat talep eden sürücülerin her ikisinin de birbirlerine çarptıklarını beyan ettiklerinden kaza tespit tutanağında kusur dağılımı yapılamamış, kusur durumunun mahkeme bilirkişi raporu ve kararı sonucuna göre hasar tazminat talebinin değerlendirilmesi arz olunur." şeklinde açıklama yer almakta. Sigorta şirketi kusuru belirleyin ödeme yapalım demiş. Bu durumda araç ruhsat sahibi tespit davası mı açmamız gerekiyor?
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba. İki tarafın da tacir olduğu ve birtakım ürünlerin imalatı için aralarında yapılmış bir eser sozlesmesi var. Davacı muvekkil şirket, davalı şirkete kapı imalatı için başvuruyor, bir sozlesme yapılıyor,muvekkil ödemelerini eksiksiz yapmış. Davalı şirket, ürünleri başka bir şirkete yaptırıyor. Bu konuyla alakalı muvekkilin bilgisi ve onayı yok, sözleşmede de böyle bir cevaz yok. Üretim aşamalarında sürekli hatalar oluyor, gelen ürünler kusurlarından dolayı 3 4 kez iade oluyor ve tekrar teslim alınıyor. Bu süreçte muvekkil iade olup gelen ürünlere en baştan işlem yapmak zorunda kalıyor. Sonuç olarak anlaşılan süreden sonra tüm ürünler muvekkile teslim olmuş ve muvekkil belli kısım ürünlere ekstra maliyet yapmak zorunda kalmış, kendi müşterisine de bu ürünleri geç teslim edip parasını geç alarak maddi anlamda sıkıntıya düşmüştür. Ticaret mahkemesinde dava açtık ancak muspet ve menfi zararları beraber istedik. Muspet anlamda muvekkilin katlanmak zorunda kaldığı ekstra maliyetleri, menfi anlamda da tespit edilebilirse müşterisine geç teslimden kaynaklanan ve ödemesini alamamasindan doğan zararı istedik ancak ikisinin bu anlamda istenmesinde bi sakınca var mıdır? Menfi zararın reddi halinde muvekkil aleyhine bir husus doğar mı ? Henuz on inceleme aşamasına gelmedik ilk duruşmadan önce menfi zarar isteminden vazgeçmek gerekli midir, uygun olur mu ? Teşekkür ederim.
|
|
|
Yazan : ytmgl,
Tarih : 16-03-2023 12:41
|
Değerli meslektaşlarım, herkese iyi çalışmalar.
Açılmış olan bir muris muvazaası sebebiyle tapu iptali ve tescil davamız mevcut. Davadaki talebimiz tapunun iptali ve tescili, aksi takdirde tenkis. Dava konusu arsaya sahip olan mirasçılar, dava açıldıktan sonra bir müteahhit ile anlaşıp noterde kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenliyorlar ve inşaat bugüne kadar neredeyse tamamlanmış durumda. Dava açıldığı esnada taşınmaz arsa vasfındaydı ancak şu anda üzerinde kat irtifakı mevcut. Hatta müteahhit inşaatı yaptıktan sonra davaya asli müdahil olarak katılıp tapudaki ihtiyati tedbir şerhinin kaldırılarak kat irtifakı tesisi için mahkemeye dilekçe veriyor ve mahkeme de sadece kat irtifakı kurulması için teminat karşılığında bu talebi kabul ediyor ve devamında davalılara düşecek bağımsız bölümler ile asli müdahilin birkaç bağımsız bölümü üzerinde yeniden ihtiyati tedbir konulması şartıyla tedbiri kaldırıyor. Şu anda davamız derdest ve son duruşmada hakim talebimizi açıklamak üzere bize süre verdi.
Dava konusu olan taşınmazın niteliği şu anda dava açıldığı tarihte olduğundan farklı. Bu taşınmaz üzerinde bir bina var ve taşınmazın değeri anormal şekilde artmış durumda. Mahkeme bu durumda dava dilekçemizdeki gibi tapunun iptaline karar veremez diye düşünüyorum çünkü artık tapu arsa niteliğinde değil üzerinde kat irtifakı mevcut.
Bu durumda biz davadaki talep sonucumuzu ne şekilde açıklayabiliriz? Mahkemenin tapu iptali ile müvekkilin payı oranında arsa payına karşılık gelen bağımsız bölümün müvekkil adına tesciline karar vermesi durumu söz konusu olabilir mi? Buna ilişkin bir talep yaparsak, dava tarihinden sonra meydana gelmiş bir durum olsa bile bu iddia ve savunmaların genişletilmesi yasağına tabi olur mu? Teşekkürler...
|
|
|
|
Merhabalar,
Müvekkil şirket lehine keşide edilmiş birisi 03.01.2023 diğeri ise 05.01.2023 vade tarihli iki adet çek bulunmaktadır. Bu çekler vade tarihlerinde ibraz edilmiş olup karşılıksız çıkmışlardır. Bunlarla ilgili icra takibi açılmış olup, borçlu vekili imzaya itiraz etmiştir, derdesttir. (İmzalar resmi belgelerdeki imzalarla birebir aynı gibi gözükmekte ama asistanlar, sekreterler günümüzde taklitle imza attığı için akıbetten yine de emin olunamamaktadır.)
Bir yandan da karşılıksız çek şikayet zamanaşımı yaklaşmış, kapıdadır. Böyle bir durumda karşılıksız çek dosyalarını ikame etmek ne kadar mantıklıdır? (karşı tarafın avukatı olduğundan bir de başımıza karşı vekalet ücreti çıkmasından çekinmekteyim.)
Son olarak diyelim ki açacağıZ; keşidecisi ve lehtarları aynı, iki ayrı takibe konu, iki ayrı çek aynı dosyada karşılıksız çek şikayetine konu edilebilir mi? Her biri için ayrı ayrı şikayet dosyası mı açılmalıdır?
Şimdiden değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım,
İbraz günü gelmeyen çek için ihtiyati haciz kararı alınabilir mi ? Henüz vade gününe daha var ancak borçlu şirkete düzenlediği çeklerden dolayı sadece bir hafta içinde- bir adliyeden- 8 tane icra takibi başlatıldı. Aynı zamanda şirketteki tüm paylar geçen ay başka bir kişiye devredilmiş. Bu durumda ihtiyati haciz kararı almak mümkün müdür ?
|
|
|
Yazan : yarimelf,
Tarih : 14-03-2023 17:56
|
Öncelikle tüm hukukçulara selamlar. Sizlere soru yöneltmek istediğim olay şu şekilde gerçekleşiyor:
Mağdur ve sanık beyanları alınırken (ilk celse) , tanık da duruşma salonunda bulunuyor. Daha sonra bu kişinin tanık olarak dinletilmek istendiği söylendiğinde, dışarıda kalmış olması gerektiği ve usule aykırı olacağı belirtilerek dinlenmiyor. Bu esnada tabii duruşmanın sonunda, mağdur artık katılan sıfatını alıyor.
Benim aklımı kurcalayan, mağdurun tanık olarak dinlenmesine ilişkin yemin dışında tanıklığa ilişkin hükümlerin uygulanacağını söyleyen bir hüküm var. Mağdur şimdi tanık olarak dinlenmiş oldu mu?
Ve ek olarak, artık sonraki duruşmalarda da bu tanık dinlenemez mi?
Ceza Genel Kurulu 2019/371 E. , 2020/422 K. kararında bunu bozma sebebi yazarak ayrı ayrı dinlenmesi gerektiğini belirtmiş. Yine zaman zaman bu yönde kararlar görüyorum ama bu içtihata konu olayda doğrudan tanıklar beraber huzura alınıp yemin ettirilip dinlenmiş. Benim sorduğum olayda mağdur dışında tek tanık zaten bu tanıktı.
Sizin düşüncelerinizi de duymak isterim,
Şimdiden çok teşekkürler ve herkese iyi çalışmalar dilerim.
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba, müvekkilim bir iş yerinin kira alacaklarını usulüne uygun şekilde temlik alıyor. Ancak belli bir süre sonra mal sahibi kiracılarıyla iletişime geçerek kiraların kendisine ödenmesini talep ediyor. Kiracılar ise mahkemeden tevdi mahalli talebinde bulunuyor. Mahkeme "mahkememiz adına hesap açılarak" ibaresi ile hesap açtırıyor. Biz bu hesaba yatırılan parayı almak için nasıl bir yol izleyebiliriz.
|
|
|
|
iyi günler meslektaşlar,
Müvekkil yaklaşık 3 ay önce bir galeriden araba satın alıyor. Eksper raporu da alıyor. Daha sonra arabada hava filtresinin hiç olmadığı anlaşılıyor. Müvekkil hava filtresi taktırıp faturalandırıyor. Yaklaşık 15.000 tl masraf çıkıyor. öncelikli olarak:
1- satıcıya ihbarda bulunmamız şart mı?
2- arabuluculuk başvurusu yapmamız gerekir mi? olayda uyuşmazlık miktarı 15.000 tl mi yoksa arabanın satım bedeli mi?
(Müvekkil yaptığı masrafı istiyor. Eksik parçayı taktırdı zaten)
3- bu uyuşmazlık için tüketici hakem heyeti bir seçenek mi?,
cevaplar için şimdide teşekkür ederim
|
|
|
Yazan : yabgu,
Tarih : 14-03-2023 00:50
|
İyi günler Sayın meslektaşlarım,
Müvekkilin Babası, trafik kazasında hayatını kaybediyor. KTK 68/c sebebiyle asli kusurlu. Yaya olarak taşıt yolunda güvenliği sağlanmadan bulunuyor.
Karşı taraf da hız kurallarına uymamaktan dolayı tali kusurlu. Ceza yargılamasında HAGB aldı.
Karşı taraf aracını kaskosuna yaptırmış. Kasko firması da bu zararı rücuen vefat eden yayanın mirasçılarından icra takibiyle talep etti.
Burada vefat eden yayanın, kaza sebebiyle araçta oluşan zarardan sorumluluğu var mıdır?
|
|
|