Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
|
merhaba,
bir anonim şirkete ödeme yapılıyor tüketici olarak. ödeme de bir kısmı şirketin banka hesabına bir kısmı da şirketin tek yetkilisinin banka hesabına yatırılıyor. bir sebeple paranın geri verilmesi gerekirken geri verilmiyor.
icra takibi yapıyor tüketici.
takipte de hem şirketi hem temsilciyi borçlu olarak gösteriyor.
şirket temsilcisi de takibe itiraz ediyor.
normalde anonim şirketlerde şirketin temsilcisi şirket borçlarından kendi malvarlığıyla sorumlu değil ancak bu olayda şirket adına tahsilat yaparken kendi banka kanalıyla tahsil ediyor.
örnek yargıtay kararı bulamadım ancak
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2012/15-1091, Karar: 2013/398 sayılı kararda( https://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=15379):
"taraflar arasındaki istisna sözleşmesi davacı ile davalı şirket temsilcisi tarafından, kendi adına imzalanmış olmasına rağmen; şirket aleyhine açılan davanın husumetten reddinin gerekip gerekmediği; burada varılacak sonuca göre davalı şirkete yemin teklif edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davada husumetin sözleşmeyi kendi adına imzalayan şirket temsilcisine yöneltilmesi gerekmektedir. Buna rağmen sözleşmenin tarafı olmayan şirkete husumet yöneltilmesi ve şirkete yemin teklifi isabetli olmamıştır." diyor.
"kendi adına imzalamış olmasına rağmen" lafzının mefhumu muhalifinden anlaşılan şirket adına almış olsa husumet yöneltilebilir şeklinde anlıyorum. dolayısıyla hem icra takibinde borçlu hem de itirazın iptali vs davalarında davalı olarak gösterilmesinde bir sakınca olmaz diye düşünüyorum.
sizce ödenen toplam bedel üzerinden hem şirketi hem de temsilcisini beraber sorumlu tutmak doğru mudur?
not: şirket adına tahsil ettiğine ilişkin banka dekont açıklamaları mevcut.
şimdiden teşekkür ediyorum. herkese iyi çalışmalar.
|
|
|
|
Merhaba meslektaslarim,
Guncel enflasyon karsisinda alacakli vekili oldugumuz dosya hesaplarinin cok komik rakamlara ulastigi malumunuzdur.
Bu durumda denklestirici adalet ilkesine basvuru yolu akla gelse de bu yolun sadece gecersiz satislarda uygulandigi konusunda bilgi sahibiyim.
Ornegin ceke dayali icra dosyalarinda durum ne olacaktir?
Yetersiz kalan islemis ticari faiz ile mi yetinecegiz?
Tecrube ve onerilerinizi paylasirsaniz sevinirim.
Simdiden tesekkur ederim.
|
|
|
|
Merhaba sayın meslektaşlar.
Müvekkil belediye ile yaptığı anlaşma gereği çevre düzenlemesi ve mimari tasarım kapsamında işlemler yapmış ve bu işlemleri tamamlayarak belediyeye teslim etmiştir.
Fakat belediye tüm taleplere rağmen ödeme yapmaktan kaçınmaktadır.
Bu durumda doğrudan belediyeye karşı alacak davası açarak alacağımızı temin edebilir miyiz?
Dava Ön Şartı Bulunmakta mıdır ?
Şimdiden bilgilerini aktaran meslektaşlara teşekkür ederim.
|
|
|
|
Merhaba;
Muris kat irtifakına tabi 4 katlı binadaki daireleri mirasçıları arasında paylaştırmıştır. Binanın çatı katına kaçak olarak yaptığı 3 daireden bir tanesini( müvekkilimin gidişatının iyi olmadığı ve yolda kalma ihtimaline karşılık ) paylaşma niteliğinde müvekkilime vasiyet etmiştir.
Zaman içinde murisin öngörüsü gerçekleşmiş ve müvekkilim dışarıda kalmıştır. Müvekkilim ilgili dairenin mirasçı kardeşlerden kendisine teslimini talep etmiştir. Fakat buna yanaşmamaları üzerine bu dairenin teslimini talep etmektedir.
1-Miras nedeniyle istihkak davası sonunda olumlu sonuç alınabilirmi? Veya bu konuda izlenmesi gereken farklı bir yol varmı?
2-Müvekkilimi mirasçı kardeşleri binaya sokmadıklarından noter aracılığı ile yapılan ihtar ve taleplere rağmen kendisine bu dairelerin hangi mirasçı veya mirasçılar tarafından kullanıldığı veya kiraya verilmiş ise kim tarafından verildiği konusunda bilgi verilmediğin edinme ihtimali de olmadığından davayı kim ve kimlere karşı açması gerekir?
3-Dairelerde kiracı varsa kiracılarda davada taraf olarak gösterilmesi gerekirmi?
teşekkür ederim.
|
|
|
|
Merhabaşar, boşanma davamızda ziynet eşyalarına yönelik bilirkişi raporları tamamlandı başta ziynetlere yönelik formalite olarak belirttiğimiz miktar içni ıslah yapmayı düşünüyoruz ama ilk kez yapacağız. Hakim ziynetlere yönelik yemin teklif etmişti tanıklar fotoğraflar vs olmasına rağmen. Biz de yemin delilinden vazgeçtik. Bunun aleyhe karar çıkacağı anlamına geldiğini söyleyenler var yine de ıslah yapmalı mıyız tavsiyeleriniz neler teşekkür ederiz.
|
|
|
Yazan : Actio06,
Tarih : 19-09-2023 23:04
|
Merhaba sayın meslektaşlarım. Çok ilginç bir olayı paylaşacağım. Fikirlerinize açığım. Müvekkil aleyhinde alacaklı vekili tarafından kira borcunun ödenmesi için ilamlı takip yapılıyor. Ekine kira sözleşmesi, tahliye taahhütnamesi, ihtarname ekleniyor. İcra müdürlüğü talebi kira borcu için örnek 13, tahliye taahüdü için örnek 14 yapılması gerektiği, bu takipte kira borcu için örnek 13 talebi gönderilirse örnek 13 ödeme emri düzenleneceği gerekçesiyle reddediyor. alacaklı vekili örnek 13 takip talebi düzenleyip, açıkça da örnek 13 ödeme emri gönderilmesi talebinde bulunuyor. Bundan yaklaşık 10 gün sonra da adi yazılı tahliye taahhüdüne dayalı olarak ayrıca ilamlı takip yapıyor. Yaptığı ilamlı takip ilam olmaması nedeniyle şikayetimiz üzerine duruyor. Örnek 13 için başlayan takipte kira borcu süresi içinde ödeniyor. Bu defa alacaklı vekili aynı takipte aslında örnek 13 talep etmediği, ekine tahliye taahhüdü eklediği gerekçesiyle örnek 14 tahliye emri düzenlenmesini talep ediyor. Bu defa icra müdürlüğü örnek 14 tahliye emri düzenliyor. henüz müvekkile tebliğ edilmedi. ancak açıkça örnek 13 talebiyle başlayan takipte borç dahi ödendikten sonra örnek 14 gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu bu konuda da şikayet yoluna gidilmesi gerektiğini, bunun itiraza konu edilemeyeceğini düşünüyorum. Dediğim gibi fikir ve görüşlere açığım. Şimdiden tüm meslektaşlara teşekkür eder, iyi forumlar dilerim
|
|
|
Yazan : av.cv,
Tarih : 19-09-2023 14:56
|
Değerli meslektaşlarım, müvekkilin paydaşı olduğu bir vasıta söz konusu. Ancak bu vasıta üzerinde toplamda 10 paydaş var ve bir paydaşın borçları yüzünden vasıta üzerinde haciz var. Tüm paydaşlar anlaştı ve bu aracı müvekkile satmak istiyor ancak müvekkil satış sonrası vasıta üzerinde haciz ve yakalama kalmasın istiyor. Tüm paydaşların ortak kararı ile ortaklığın giderilmesi yoluyla bu araç müvekkile satılabilir mi? Satılırsa haciz nasıl kalkar? Yada bu haczi borçlu üzerine bırakarak aracı satın almanın bir yolu var mıdır?
|
|
|
Yazan : mamafi48,
Tarih : 19-09-2023 12:16
|
Merhabalar Sayın Meslektaşlarım herkese iyi çalışmalar dilerim.
Müvekkilim bir şahıs şirketi olup tamirat işi yapmaktadır. Başka bir tüzel kişi şirketin bir aracını tamir etmiş olup söz konusu tamirat işlemi sonrasında da belli bir miktar bakiye alacak kalmıştır. Söz konusu bakiye alacak ise borçlu şirket tarafından ödenmemektedir.
Müvekkil ise yapmış olduğu işe karşılık borçluya haziran ayı içerisinde 3 gün vadeli ve geciken her ay için %5 faiz işleyeceği ibareleri bulunan bir e-fatura düzenlemiştir. Söz konusu e-fatura sistem üzerinden şirket muhasebesine otamatik olarak düşmüştür. Aradan 2 ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen yapılan kısmi ödeme dışında müvekkil hesabına herhangi bir ödeme yapılmamıştır.
Meslektaşlarım bu konuyu baya bir araştırdım ne yazık ki işin içerisinden çıkamadım. Sorum şudur aslında;
1- Söz konusu olayda borçlu şirkete karşı icra takibi başlatmak istersek eğer TTK 18 md. "Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır." hükmü uyarınca icra takibi başlatmadan önce borçluyu temerrüde düşürmek için ihtarname keşide etmem gerekli midir?
2- Yine aynı kanunun 1530. maddesinde ise " Sözleşmede öngörülen ödeme süresi, faturanın veya eş değer ödeme talebinin veya mal veya hizmetin alındığı veya mal veya hizmetin gözden geçirme ve kabul usulünün tamamlandığı tarihten itibaren en fazla altmış gün olabilir. Şu kadar ki, alacaklı aleyhine ağır bir haksız durum yaratmamak koşuluyla ve açıkça anlaşmak suretiyle taraflar daha uzun bir süre öngörebilirler. Ancak alacaklının küçük yahut orta ölçekli işletme (KOBİ) veya tarımsal ya da hayvansal üretici olduğu veya borçlunun büyük ölçekli işletme sıfatını taşıdığı hâllerde, ödeme süresi, altmış günü aşamaz." uyarınca ihtarname keşide etmeden doğrudan icra takibi başlatılabilir mi?
Bu konuda yardımcı olabilirseniz meslektaşlarım çok sevinirin. Herkese iyi çalışmalar dilerim.
|
|
|
|
İyi akşamlar diliyorum. Müvekkilimiz bir bağımsız bölüm alacağını üçüncü bir şahsa devretmiş. Buna karşın kendisi de aynı alacağı aynı üçüncü şahsa devretmek için aynı kişiye dava açmış. Bunu ise başka bir sözleşme ile yükümlü kılındığı için yapmış. Yükümlü kılındığı sözleşmeyi, alacağı temlik ettiği sözleşmeden daha sonra yapmış. Davalı olan taraf husumet itirazında bulundu. Alacağın temlik edildiğini ve dava açma hakkının bulunmadığını ifade etti. Burada izlenecek herhangi bir yol, karşıt geliştirilebilecek bir savunma var mıdır? Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ediyorum.
|
|
|
Yazan : tegese,
Tarih : 18-09-2023 14:25
|
Sayın Meslektaşlarım
Resmi şekilde yapılması gereken mirastan feragat sözleşmesinin, mirasçı tarafından tek taraflı bir beyan ile vasiyetnamenin açılması dosyasına beyan yazmak suretiyle yapılmış olması şekil şartının gerçekleştiği sonucunu doğurur mu?
Özetle resmi şekil kesinlikle noter huzurunda yapılmak suretiyle mi sağlanmış olur?
|
|
|
|
Merhaba,
Müvekkilin hisseli tapusunda malik hanesinde 0/1 paylı iki adet malik bulunmakta. Bu kişiler payları olmamasına rağmen, sırf malik hanesinde isimleri olması nedeniyle ortaklığın giderilmesi davasına dahil edilmeli mi?
Teşekkürler.
|
|
|
Yazan : drako,
Tarih : 18-09-2023 08:28
|
Müvekkile eşi şiddet uyguluyor ve müvekkil akrabalarının yanına dönüyor. Bu arada eş evlilik birliği içinde alınmış ev ve arabayı arkadaşına satış gösteriyor ve devrediyor. Arabayı ise yine önce arkadaşına ardından başka birine satıyorlar.
Bu durumda araba ile alakalı isteğimin diğer kişi iyiniyetli ise ancak bedel olacağını düşünmekle beraber, taşınmaz için ne yapabiliriz?
Tasarrufun iptali mi yoksa BK 19 a mı gitmek gerekir? Eşin devrettiği kişinin arkadaşı olması halinde ben BK 19 a gitmem gerektiğini düşünüyorum ama emin olamadım.
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba, bir konuda bilginize başvurmak istiyorum.
Müvekkilim trendyol sitesinden Mayıs ayında bir bahçe salıncağı satın alıyor. Ürün kendisine teslim ediliyor ancak bir parçanın ayıplı olması sebebiyle bunu satıcıya bildirip gönderdi. Satıcı da ayıpsız bir benzerini gönderdi.
Sürat Kargo ile Malatya'ya gelen ürün 1 ay dağıtıma çıkmamış. Akabinde Sürat Kargo hiçbir gerekçe göstermeden ürünü teslimata çıkarmadan satıcıya gönderiyor. Bu süreçte Müvekkil defalarca Sürat Kargo ile görüşüyor ve aldığı yanıt "Gelin kendiniz alın." oluyor.
Satıcı tekrar ürünü gönderiyor ve Sürat Kargo'nun aynı şubesi Malatya'da yine yaklaşık 1 ay olarak dağıtıma çıkmıyor. Neredeyse her gün genel merkezi arıyor ve gerekli işlemlerin yapılacağı belirtiliyor. Bahçe salıncağı olduğunu belirtti defalarca, yazın kullanabileceğini ve derhal teslim edilmesini talep etti. Ancak hiçbir işlem gerçekleşmedi.
Akabinde ürünün teslim edildiğini sorguladığı ekranda görmüş. Yani Sürat Kargo göz göre göre yalan beyanda bulunmuş. Bunun üzerine Müvekkil kargo firmasına gidiyor. Oradaki görevliler de yoğunluktan şikayet ediyor, teslim edildi ibaresinin bölge müdürlüğü tarafından girildiğini söylüyorlar. Söz konusu kargo parçası ise camın önünde "Dağıtıma çıkmayacak olan" alanda yer almaktaydı.
Müvekkil yaklaşık 2,5 ay bu süreçle uğraştı. Defalarca şikayet talebi oluşturdu ve Kargo firmasını aradı. Kargo şubesi zaten telefonu açmıyordu hiçbir zaman. 2-3 ay boyunca yazın o bahçe salıncağını kullanamadı (değeri 7500 Türk lirası). Kargo firması hakkında dava açmak istiyor.
Siz olsaydınız ne yapardınız? Ürün değeri kadar maddi tazminat davası mı yoksa X değerinde manevi tazminat davası mı? Doğrudan Asliye Hukuk Mahkemesinden mi açılması gerekir yoksa Tüketici Hakem Heyeti ve devamı prosedürü mü uygulanmalıdır?
Şimdiden hepinize çok teşekkür ederim,
Saygılarımla...
|
|
|
|
Merhabalar meslektaşlarım, 1994 yılında Belediye tarafından bir bölgede düzenleme yapılıyor. Müvekkilin de bu yerde bulunan arsa üzerinde bir taşınmazı mevcut. Belediye müvekkilden taşınmaz yerine o tarihte düzenleme ortaklık payı karşılığında para ödenmesi için tebligat gönderiliyor. Şuan için dop kesintisi %45 oranına çıkartılmış ve hali hazırda 300.000 TL civarında bir meblağ isteniyor.
İlk olarak Belediye tarafından 1994 tarihindeki dop oranı günümüze yönelik olarak %45 oranına çıkartılabilir mi?
Ayrıca şuan için uygulanan yeniden değerleme oranı çok yüksek. Buna yönelik verilen herhangi bir Yüksek Mahkeme kararı var mıdır? İlgilenen olduysa daha önce yardımcı olabilirse çok sevinirim.
|
|
|
Yazan : Defi-Def,
Tarih : 15-09-2023 16:02
|
Usulüne uygun olarak güçlendirme kararı alınmış ve güçlendirme işlemlerine fiilen başlanmış bir apartmandan kat maliklerinden biri güçlendirme işlemlerini aksatmakta ve dairesine giriş izni vermemektedir. Bu durumda ilgili kat malikine karşı nasıl bir yaptırım ve dava yoluna gidilebilir?
|
|
|
|
Merhaba arkadaşlar , bir fatura takibim vardı itiraz edildi. Daha önce anlaşılan işle ilgili ödemeler yapilmis ancak hepsi ödenmemiş. Ödenmeyen kısım için fatura kesmiş müvekkil. Yapılan ödemelerde bir açıklama yok. Dava yoluna gitsek kazanma şansimiz nedir?( Yapılan iş eve yapılan demir doğrama işlemleridir.)
|
|
|
|
Ortaklığın giderilmesi davası kesinleştikten sonra davacı satış talep etmezse, tüm masrafları satış talep eden davalı mı karşılar? Gazete ilan masraflarını satış talep eden karşılıyor bildiğim kadarıyla. Ancak sonrasında keşif, bilirkişi, vb diğer masraflar da davalıya mı aittir? Yoksa davacı mı karşılar?
Teşekkürler
|
|
|
Yazan : nerminn,
Tarih : 14-09-2023 19:40
|
Sayın meslektaşlarım bir çıkmazın içerisindeyim yardımınıza ihtiyacım var. Dayım 2014 yılında Yalova Termal Akköyden devremülk sözleşmesi imzalamış, bedeli peşin ödeyerek tapuyu almış. Tapuda şu an 7/3650 oranında hisseye sahip ancak sözleşme çıkan bir yangında yok olmuş. Tanzim tarihi aynı gün ve vade tarihleri ise 2018-2019 arasında olan 10-15 senede dayalı aleyhine icra takibi başlatılmış. Miktarlar düşük olduğu için aidat borcu olduğunu düşünüyorum. Benzer konularda tapu iptal ve tescil davası açıldığını duydum ama hepsi de sözleşmeye dayanmış. Ben sözleşmeye nasıl ulaşabilirim onu bile bilmiyorum. Bir yerde sözleşmenin verildiğinin ispat yükü satıcıdadır diye gördüm ama bu benim için ne kadar faydalı olur bilemedim. Bu arada dayım, devremülkü hiç kullanmadığını söylüyor. Asıl sorum ise şu ki ELİMİZDE SÖZLEŞME OLMAMASI DURUMUNDA TAPU İPTAL TESCİL DAVASI İLE SENETLERİN İPTALİ DAVASI AÇABİLİR MİYİM?
|
|
|
|
Merhabalar meslektaşlarım
Ortaklığın giderilmesi davası karara çıktı ve kesinleşti. Davacı henüz satış talep etmedi. Bu yüzden davalı vekili olarak dosyanın satış müdürlüğüne gönderilmesini talep etmeyi düşünüyorum.
1)Bu durumda satışı biz talep ettiğimiz için masraflar bize mi ait olacak? Eğer öyleyse bu aşamada yapmam gereken bir masraf var mı, varsam nedir?
2) Miras payları oranında satış bedeli üzerinden binde 11 tutarında karar ve ilam harcına hükmedildi. Bu harç hangi aşamada ödeniyor? Ödenmeden satış talep edilebilir mi?
|
|
|
Yazan : gbahsi,
Tarih : 14-09-2023 14:10
|
Merhabalar meslektaşlarım. İşverenin, işçisinin istifa etmesi nedeniyle açacağı ihbar tazminatı talepli dava ne şekilde açılmalıdır? Örneğin, miktar olarak işçinin maaşını belirleyebilecek durumda olduğundan dolayı belirsiz alacak davası olarak açamayacağı kanaatindeyim. Kısmi dava olarak açılabilir mi? Daha önce bu şekilde dava açmış meslektaşların yardımını dilerim. Şimdiden teşekkürler.
|
|
|