| Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
|
|
|
|
|
Merhabalar bir dosyada müvekkilimizin dedesi bir derneği mirasçı olarak atamış ve saklı paya ilişkin dosyamız hala derdesttir. Olaya ilişkin şöyle bir nüans söz konusu kök mirasçı dede müvekkillerimizi mirasçılıktan ıskat etmiştir fakat bu vasiyetname düzenlenirken henüz doğmamış bir torun var. vasiyetnamede de bu toruna ilişkin bir düzenleme mevcut değil , dosyada da taraf olarak ekli değil eğer bu derneğe miras geçerse vasiyetname de mirasçılıktan çıkarılmayan kişi ne gibi hukuki taleplerde bulunabilir , bilgisi olan varsa yardımcı olursanız çok seviniriz.
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım kolay gelsin,
Davacı muhdesatın aidiyeti davasını fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla açtı. Rapordan sonra taleplerini belirtmesi ve ne harcı olduğu belli olmayan 'harcını tamamlaması' için 2 hafta verildi. Davacı 'ara karara beyan' dilekçesi*+ Tamamlama harcı yatırmış. Dava konusu A,B,C iken; beyan dilekçesinde A'daki hakkı saklı kalmak üzere sonra dava açacakmış(A reddedilecekti, muhdesat olmadığını fark etti). B ve C için talepte bulunmuş ama B ve C'nin harcını da eksik yatırmış. İstinaf sınırının altında kalsın diye mi az harç yatırmış, ıslah ederse A'dan feragat etmiş olacak diye mi ıslah kelimesinden kaçınıyorlar. Ne yapmaya çalıştıklarını anlayamadım. Bu kısmi bir davadır, ıslah için süre verilsin diye mi itiraz etmek lazım, eksik harç tamamlansın mı diye mi?
İyi çalışmalar
|
|
|
|
|
|
|
Öncelikle iyi geceler meslektaşlarım. Uzun süredir bu platformu takip edip faydalanıyorum. Ancak aktif çalışma imkanım olmadığı için detaylı araştırmalarımı yapmama rağmen uygulamaya hakim olamadığımdan ara ara gelen küçük işler için tecrübeli meslektaşlarımız yardımcı olur ümidiyle sorular soruyorum. Şimdiye kadar cevap alabildiklerim oldu bazıları için olmadı.Ama yine de bir umut buraya da yeni bir konu hakkında danışmak istedim. Tecrübeli meslektaşlarımız yardımını esirgemezse memnun olurum.
İlçe sınırlarında olan inşaatı hemen hemen 2024 ün 12. Ayında bitmiş olan apartmana ilişkin iki üç gün önce bir tebligat geliyor Büyükşehir Belediyesinden. 08/04/2024 tarihindeki tutanağa istinaden atık taşıma ve kabul belgesi olmadığından bahisle encümen kararıyla 400 bin küsür lira ceza kesilmiş. İnşaat sahibi 30.12.2024 tarihinde altyapı tesisi açım ruhsatını almış belediyeden atık taşıma ve kabul belgesine ilişkin hiçbir uyarıda ve talepte bulunulmadığını söylüyor. Zaten cezaya ilişkin tutanakta da kazı çalışması olduğu atık taşıma kabul belgesinin olmadığı herhangi bir taşımanın görülmediği ancak taşıma yapıldığı takdirde ilgili belgenin alınması gerektiği yazılmış. İnş teknikeri kepçe operatörü imzalamış
Benim aklıma takılan bu içerikteki tek bir tutanak bu kadar yüksek meblağlı ceza için yeterli mi?
Diğer ruhsatlar alınırken bu belgeye dair neden herhangi bir uyarı da ya da istemde bulunulmamış?
İnşaat biteli bir sene geçmiş tutanağın üzerinden neredeyse bir buçuk yıl geçmiş neden şimdi ceza tebliğ ediliyor?
İlçe sınırındaki bir inşaat için büyükşehir belediyesinin denetim ve ceza yetkisi var mı?
Bu aşamada cezayı indirimli ödeyip sonra itiraz etmek mantıklı mı yoksa itiraz sonuçsuz kalabilir mi?
İdare hukukuna hakim değilim umarım yardımcı olabilecek bir meslektaşım vardır.
|
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım. Tahliye taahhüdüne dayalı itirazın iptali davasında mahkeme davayı kabul etti ve itirazın iptalini kabul etti ancak gerekçesine emsal koyarak bu davalarda ayrıca tahliye hükmü verilmediğini, "itirazın iptali ile takibin aynen devamına" hükmünün tahliye için yeterli olduğu belirtildi kararda. Bu durumda itiraz üzerine duran takip talebinde icra müdürlüğünden ne talepte bulunacağım? Doğrudan ilamı sunup tahliye mi talep edeceğim yoksa yine örnek 2 tahliye emri düzenlenip kiracıya tebliğ mi isteyeceğim? Teşekkürler.
|
|
|
|
|
Yazan : Av. C001,
Tarih : 04-11-2025 17:56
|
Merhaba iyi günler,
Tarafımızca başlatılan icra takibine borçlu itiraz etmiş, ancak itiraz sebebini bildirmeyerek herhangi bir borcu olmadığını bildirmiştir. İtirazın kaldırılması davası aşamasında borçlu eski malike ödeme yaptığını öne sürebilir mi?
Şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba,
Asliye hukuk mahkemesinde görülen alacak davamız karara çıktı. Karara karşı istinaf yoluna başvurduk ancak aynı zamanda icra takibi de başlatmak istiyoruz.
1-) Dosya şu an istinaf aşamasında olduğu için ihtiyati haciz talebini kararı veren mahkemeye mi sunmamız gerekir? Yoksa yeni bir değişik iş davası olarak mı açmalıyız?
2-) İhtiyati haciz kararını aldıktan sonra icra takibini uyaptan açarken takip talebi ekine ihtiyati haciz kararını eklememiz yeterli midir?
|
|
|
|
|
Yazan : avhanim,
Tarih : 04-11-2025 15:34
|
Merhabalar,
İki kişi (x,y) bir giyim firmasının bayiliğini almak istiyorlar. Ancak giyim firması yalnızca bu firmayı tanıyıp görüşme sağlayan x kişisinin kurduğu şirket üzerinden bayilik vermeyi kabul ediyor. Bu durumda her iki kişinin de hakkı korunacak şekilde ortaklık planlansa nasıl bir yol izlenebilir? Görünüşte yalnızca X’in bayinin kurucusu olacağı, ancak Y’nin de ortaklığı sağlanarak tüm hukuki geçerliliği sağlanacak şekilde nasıl sağlanır?
|
|
|
|
|
|
|
1-İlk verilen tanık listesi mahkemece taraflara henüz süre verilmeden sunulmuş ise ön incelemede verilen kesin süreden sonra ıslah ile verilen dilekçe 2.tanık listesi değildir.
2-ıslah usul sürelerine tabi değildir.ıslah ilk bildirimle aynı hak ve süreyi devam ettirir.Islah dilekçesiyle süre sorunu ortadan kalkar,ARTIK SÜREYE BAKILMAZ.
Bu hususta elinde yargıtay veya istinaf kararı olan meslektaşlarım paylaşırlarsa çok sevinirim.İyi çalışmalar diliyorum.
|
|
|
|
|
Yazan : Turan B.,
Tarih : 03-11-2025 14:09
|
|
Tarım ve Orman Bakanlığında çalışan, şoför, sözleşmeli personel kişi, masa başı işe nasıl geçebilir? Görevini yapamadığı ile alakalı fiziki veya zihni heyet raporu alması yeterli midir?
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım.
Müvekkilin satın almış olduğu evdeki ayıpların giderilmesi için dava açtık,mahkeme ücretsiz onarıma karar verdi.
İcra takibi başlattığımızda karşı taraf evi onarmadı ve yükümlülüğünü yerine getirmnedi,biz de meblasının ödenmesi için bilirkişiden rapor aldırdık.Raporda tespit edilen onarım ücretine karşı taraf itiraz etti ve İcra Hukuk Mahkemesine dava açtı.Bilirkişilerce normal değerinin çok çok altında bir değer belirlendi ve Mahkemece bu şekilde hüküm kuruldu.
Müvekkil bu süreçte evinin tadilatını yaptırdı elinde faturalar mevcut ve tespit edilen rakam neredeyse dörtte biri kadar.
Ücretsiz tadilat hakkı kazanmışken,elimizde evin onarımını yaptırırken ödediğimiz dekontlar varken (tespitlerden sonra yaptırıldı dosyaya bu sebeple sunamadık) dörtte biri kadar bir rakam ile icra dosyasına devam etmek zorunda kalıyorum.Bu aşamada yapabileceğimiz başka bir yol var mıdır ?
|
|
|
|
|
|
|
Merhabalar,
Alt - Üst işveren noktasında mevcut bir iş kazası dosyamda takıldığım bir husus var. Sizlerin fikrini merak etmekteyim
Olay: Okul Yapım işi
İhaleyi alan: A firması
Anahtar Teslim işi yapan: B firması
Alt Taşeron: C firması
Olay şu şekilde:
A firması Okul Yapım ihalesini kazanıyor ve Valilikle İhale Sözleşmesini imzalıyor. İhale sözleşmesinden sonra A Firması ve B Firması arasında sözleşme yapılıyor ve bu sözleşmeye göre anahtar teslimi işi B firması devralıyor.
Sonrasında B firması ile C firması arasında Okul İnşaatının sıva işinin yapımına ilişkin alt taşeron sözleşmesi imzalanıyor. Müvekkil işçi ise C firmasında çalışırken iş kazası geçiriyor.
SGK kayıtlarına göre C firması, A firmasının alt taşeronu gözükmektedir. Hatta alt taşeron dosyası açılsın diye A firması ile C firması arasında sözleşme yapılıp SGK ya sunulmuş. Biz de bu kayıtlara güvenerek A ve C firmasına dava açtık. Fakat A firması, sunduğu delillerle ben işi anahtar teslim B firmasına devrettim, C firması benim değil B firmasının alt taşeronu demektedir.
Yargıtay` ın süreklilik kazanan kararlarında "Anahtar teslimi işi veren firma işten elini çektiğinden ve işçi çalıştırmadığından asıl işveren değildir." demektedir.
Fakat bizim olayda SGK kayıtlarına göre C firması, A firmasının alt işvereni. Fakat dosyaya sunulan sözleşmelere bakılırsa B firması anahtar teslim olacak şekilde işi A firmasından devralmış ve B firması ile C firması arasında da alt taşeron sözleşmesi bulunmaktadır.
Bu durumda hangi firma üst işveren konumunda olacak ve müvekkil işçinin iş kazasından kaynaklı tazminat talebinden sorumlu olacaktır? Fikirlerinize açığım...
|
|
|
|
|
|
|
Merhabalar Sayın Meslektaşlarım.
İlamlı takip dosyasında kesin aciz vesikası alınması halinde akdi vekalet ücretinden bağımsız olarak karşı yan ilam ve icra vekalet ücretleri müvekkilden talep edilebilir mi?
"Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2012/31068 K. 2013/9425 T. 14.03.2013:"Avukat olan kişi, vekili olduğu kişiden kendisi ait olan vekelet ücretini ayrı bir ilamla, ya da ayrı bir takiple isteyebilir."
Yukarıda yer alan karar somut olaya uygulanabilir mi?
Ek olarak; ilamlı takip dosyasında borçlu taraf, tarafımızla iletişime geçmiş, ödeme yapmak istediğini beyan etmiş, toplam borç miktarından indirim yapılıp yapılamayacağı ve haczedilen menkul malların akıbetini sormuştur. Bunun üzerine müvekkil kuruma yazılı dilekçe ile başvurular yapılmış ancak müvekkil kurumun ödeme aşamasını sürüncemede bırakması nedeniyle tahsilat yapılamamış, akabinde ise dosyada kesin aciz vesikası alınmıştır. Bu durumun karşı yan ilam ve icra vekalet ücretinin talebi için ispatlanması gerekir mi?
|
|
|
|
|
|
|
sayın meslektaşlar merhaba,
ön ödemeye bağlı bir suçtan yargılanan sanık (tck 125) suçu , bildiğim kadarıyla bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği kasım 2024 tarihinden önce işlemiş soruşturma da yine bu tarihten önce başlamıştır. ancak gelinen noktada mahkeme ön ödeme ihtaratıyla dosyayı düşürmüştür. sanık lehine olmakla yürürlük tarihinden önce soruşturulan bu dosyada mahkemenin bu yola gitmesi hukuka aykırı değil midir
|
|
|
|
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhabalar, bir müvekkilimin kurmuş olduğu marka kötü niyetli bir şahıs tarafından tescil ettirilmiş ve bu markanın hükümsüzlüğü için dava açmayı planlıyoruz. Daha doğrusu daha önce bu hususta dava açmadığım için zannediyorum izlenmesi gereken yol bu davayı açmak. Şahsı tanıyoruz, şahsın kötü niyetli olduğuna ve tescil tarihinden önce markanın müvekkil tarafından kullanıldığına dair delillerimiz mevcut. Bu durumda nasıl hareket etmemiz gerekiyor? Davayı kazanabilir miyiz? Bilgisi olan meslektaşlar yardımcı olursa çok sevinirim.
|
|
|
|
|
Yazan : GZMGLSN,
Tarih : 12-10-2025 23:35
|
Kıymetli meslektaşlarım merhabalar;
İş kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemi ile açılan bir dosyamda bilirkişi tarafından hazırlanan raporda tazminat miktarı hesabında %5 artış %5 iskonto oranı uygulanmıştır. Bilirkişi tarafından hazırlanan rapor gerekçesinde bu oranın SGK uygulamasına paralel olarak yıllık %5 artış ile her yıl için peşin değer iskontosu 1/kn formülü ve %5 iskontolama uygulanarak hesaplama yapılmıştır. Bildiğim kadarı ile uygulanacak artış ve iskontolama oranının %10 olması gerekmektedir. Bu hususta yargıtay kararlarında bir içtihat birliği oluşup oluşmadığı hakkında bilgisi olan bir meslektaşımın bilgisine ihtiyaç duymaktayım. Keza yine yapılan hesaplamada %10 iskonto %10 artış oranının uygulanması tazminat miktarında bir değişiklik meydana getirir mi?
Ayrıca destek gören çocuklardan biri kaza tarihinde 10 yaşında (kız) olup diğeri ise 17 yaşındadır(erkek). Yine bilirkişi tarafından yapılan hesapta çocukların destek ihtiyaç sonu 22 yaş olduğu belirlenmiştir. Bazı Yargıtay kararlarında bu yaşın 25 yaş olduğu kabul edilmiş.(bkz: YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ'NİN 17.10.2019 T. 2017/1522 E. 2019/9586 K. "Somut olayda; 1997 doğumlu davacı ... dava tarihi itibariyle 14 yaşında, 2000 doğumlu davacı ... ise dava tarihi itibariyle 11 yaşında olup; yüksek öğrenim görecekleri olasıdır. Bu durumda, mahkemece; davacı çocukların halen eğitim görmeleri bulunduğu sosyal çevreye nazaran öğrenim süresinin 25 yaşına kadar devam edeceği ve 25 yaşına kadar babalarından destek göreceklerinin kabulü ile ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.)Bu hususta da destek ihtiyaç sonuna ilişkin yaşın ne olduğu hususunda net bir görüş birliği,doktrin,makale var mıdır ?
Konuya ilişkin bilgilerini paylaşan tüm meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
|
|
|
|
Herkese iyi çalışmalar dilerim. Müvekkil İngilizce derslerinin sunulacağı bir eğitim platformu kurdu. Bu platformda ders verecek öğretmenler hazır durumda. Öğretmenler ile akdedilecek sözleşmenin tipi konusunda tereddüt yaşıyorum. Baktığım örneklerde genelde sözleşmeler atipik nitelikte. Fakat müvekkil, ders verecek öğretmenlerin vergi yükümlüsü olma konusunda tereddüt ettiklerini, bu sebeple kısmi süreli iş sözleşmesi düzenlenmesi konusunda bir talepte bulundu. Daha önce bu konuda tecrübesi olan meslektaşlarımın fikirlerine ihtiyacım var. Yardımcı olan herkese teşekkürlerimi sunarım. (Öğretmenler ile iş akdi imzalanması durumunda bu platformun sahibinin yükümlülüklerinin artacağını, ileride sıkıntılı durumlar yaşayabileceğini düşünmekteyim. Öğretmenler, her dersin ücreti üzerinden komisyon alacaklar.)
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba, henüz tasfiye olmamış ama ferdileşmesi yapılan bi koop. var. Bu kooperatifin arsa sahiplerine borcu var, mahkeme kararıyla tespit edildi ve ilamlı icraya konuldu. Bu borç dolayısıyla bazı daireler arsa sahiplerince kooperatife devredilmedi. Devir davaları açıldıysa da hepsi sonuçsuz kaldı.
şimdi sorum şu ki, ortada mevcut bir mahkeme kararı var. Tasfiye olmamış bir koop. var. Vergi borçları falan var. Koop. üyelerden bu borçları toplayabilir mi? (ana sözleşmede ek bir sorumluluk maddesi yok.) bir yanda, "koop. borçlara karşı mamelekiyle sorumludur." maddesi var. Kooperatifin mal varlığı yok. Ama öbür yandan da bu kooperatif tasfiye olacak. Tasfiye işlemleri için kayyım atandı hatta. Tasfiye işlemlerinde de "Koop. alacakları tahsil eder, borçları öder." maddesi var sözleşmede. Üyenin aidat ödeme borcu kapsamında bir şey düşünülebilir mi acaba? Yardımlarınız için teşekkür ederim.
|
|
|
|
|
Yazan : slnn,
Tarih : 01-10-2025 09:50
|
Merhaba meslektaşlarım
Müvekkilin annesinden, kendisine ltd şti hissesi miras kalıyor. 4/1-b kapsamında sigortalılık için Kurum, ölüm tarihini değil de hisse devrinin tescil edildiği tarihi esas alıyor. Gerekçe olarak da 2013/1 nolu özelgeyi gösteriyor.
Sigortalılık başlangıcının, murisin ölüm tarihi olmasını gösteren, elinde Yargıtay kararı olan meslektaş varsa ve paylaşırsa sevinirim.
Teşekkürler
|
|
|
|
|
|
|
Merhabalar.
A ve B iki ticari şirket, aralarında mal alıp satıyorlar. Vergi Dairesi A şirketine diyor ki "sen riskli gruptaki B şirketiyle ticaret yaptın, gel bize açıklama yap". Bunun üzerine A şirketi B'ye "sen riskli gruptasın, bundan sonra senle iş yapmayacağım" diyerek ticari ilişkisini sonlandırıyor.
Araştırmalar sonucu B hakkında herhangi bir inceleme olmadığı, şüpheli işlemde de bulunmadığı ortaya çıkıyor. Fakat Vergi Dairesi'nin işlemi sebebiyle B şirketi hem maddi zarara uğruyor hem de ticari itibarı zedeleniyor.
Bu durumda B şirketi olarak Vergi Dairesi'ne karşı ticari itibarın zedelenmesi ve maddi zarara uğraması sebebiyle dava açılabilir mi?
Görüşlerinizi merak ediyorum.
|
|
|
|
|
|
|
Merhabalar, herkese iyi çalışmalar. Müvekkilin torununun engelli olması sebebiyle kızı tarafından, ÖTV indiriminden faydalanılarak alınmış bir araba mevcut.
Geçtiğimiz günlerde bu arabayla bir trafik kazası yaşıyorlar ve arabayı kullanan şahıs, kullanma yetkisi olmayan müvekkilin diğer kızı.
Kaza neticesinde araba perte çıkıyor ve raporda %50 müvekkilin kızına, %50 ise karşı taraf sürücüsüne kusur çıkıyor. Böyle bir durumda kaskonun ödeme yapmadığını biliyorum fakat karşı tarafta yer alan sürücünün sigortasından kusuru oranında maddi hasar talep etmemize engel herhangi bir durum var mıdır? Aynı şekilde kaza sebebiyle müvekkil ve kızının vücudunun bazı yerinde yaralanmalar meydana geliyor. Bedeni hasarlar için sigortaya başvurabilir miyiz? Ya da bu gibi durumlarda ne şekilde hareket edilmesi gerekiyor, haklarımız neler? Yardımcı olabilecek meslektaş varsa çok memnun olurum. İyi çalışmalar*diliyorum.
|
|
|
|