Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
23.08. Takı Konusunda Önemli İçtihat Değişikliği - Av.Habibe YILMAZ KAYAR
Haber Ekleyin

Yazan : imsel, Tarih : Dün 18:07
merhabalar meslektaşlarım,
trafik kazası ile ilgili bir ceza davasında sanık müdafiiyiz.keşifteki bilirkişi raporunda müvekkil kusrsuz bulundu.katılan tarafın itirazı üzerine dosya ATK ya gönderildi.bu kez müvekkil asli kusurlu bulundu bu halde ATK raporu kesin midir? aradaki çelişki nedeniyle başka bir rapor alınması istenebilir mi?teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :76, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.m.elif, Tarih : Dün 13:41
Merhaba meslektaşlarım,
Açılan tapu iptal tescil davasında devam eden yargılama esnasında taşınmazın dava dilekçesinde belirtildiği şekilde anne olan murise değil de baba olan murise ait olduğu bilirkişi raporlarında tespit edilmiştir. Ancak açılan davada davalı da taşınmazın anneden kaldığına ilişkin tam kabul beyanı olmasa da annenin bakımını yaptığına dair beyanlarda bulunmuş ve tanık dinletmiştir. Bu durumda yine de tapu iptal tescile karar verilir mi yoksa davanın reddine karar verme ihtimaline binaen vakıayı değiştirmek adına ıslah yapmak gerekir mi
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :75, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.CengizEge, Tarih : Dün 00:34
Merhaba üstatlar.

Davalı vekili olarak takip ettiğim "Ortaklığın Giderilmesi" konulu davada davaya konu parsel "Tarla" vasıflı, İstanbul ili, Esenler ilçesinde bir taşınmaz.

Parsel içerisinde müvekkilimin 1994 yılından beridir maliki olduğu bir bağımsız bölümü mevcut. Yapıya ilişkin herhangi bir kayıt yok fakat abonelikler bağlatılmış, kira gelirleri vergi dairesine beyan ediliyor ve yakın tarihte aynı binada bir daire satışı yapılmış. (Arsa payında hak sahibi ve 256 metrekarede 4,5metrekare payı mevcut)

Ortaklığın giderilmesi satış suretiyle istenilmektedir. Burada sorun yaşadığım kısım ise;

Tarla vasıflı taşınmazda bulunan binada müvekkil 2. kattaki dairenin maliki. Bunun tek ispatı 1994 tarihinde müteahhit ile imzalanan ve adi yazılı olarak düzenlenen Daire Satış Sözleşmesi. Ön tarafında şahit ve tarafların imzası ile birlikte yalnızca "..... parselde bulunan .... binasının 2. katı ......'ya .... bedel ile satılacaktır/satılmıştır.

Arka sayfada ise ödeme planı ve belirtilen paraların ödendiğine ilişkin tarafların imzası mevcuttur. Ayrıca bir de şahit imzası mevcut.

Fiili taksimin tam olarak yapıldığı, tüm paydaşların kendi paylarında malik olduğu ve herhangi bir taşkınlık olmadığı, taşınmazın zaten bina olduğu ve bağımsız bölüm olarak fiiliyatta ayrıldığını hakime ifade ettim burada niyetim ortaklığın giderilmesinin reddini sağlamaktı fakat hakim "Muhdesatın aidiyeti" davası açmamız için kesin süre verdi.

Kaçak olarak gözüken, fiili taksimin mevcut olduğu taşınmaza ilişkin olarak bu davayı açmamda hukuki yarar olup olmadığını kafamda bir türlü oturtamadım.

Müvekkil binayı yapan kişi veya daireyi inşa eden kişi değil. Yalnızca satış yoluya almış akabinde tarla tapusunda kendisine arsa payı teslim edilmiş.

Davayı açmasam da hakim keşif ile fiili taksimi belirleyebilir veya her halükarda satışına karar verecek ise de taşınmazın değerlemesini yaptırtacaktır. Buradaki en büyük sıkıntı müvekkilin ve diğer daire sahiplerinin paylarının 5/256 olması. Müteahhit ve altsoylarının payları ise %50'den fazladır.

Görüş ve önerileriniz önemlidir. Değerli vaktinizi ayırdığınız için şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :117, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : dermez, Tarih : 11-01-2025 17:00
Meslektaşlarım, 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu Geçici Madde 84 ile 50/d'den 33/a ya geçiş için 6 aylık bir süre verildi biliyorsunuz. Ama bu süreden sonra atanan araştırma görevlileri bu haktan yararlanamadı. Ben bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ve hakkaniyetsiz olduğunu düşünüyorum.

Bir müvekkil üniversiteye kendi için 2023 eylül sonu gibi başvurduğunda sürenin geçtiğinden bahisle red kararı verildi. İptal davası açmak istiyorum ama halihazırdaki kanuni düzenlemeye göre kabul verilmesi pek olası da görünmüyor.

Ayrıca aklıma gelen bir husus da bu geçici maddeye dayanmadan direkt olarak şartların sağlandığından bahisle 33/a'ya geçmek için başvuruda bulunulması. Bu durumda 2020 öncesi çeşitli kabul kararları buldum.

Sorum, bu şekilde 50/d'den 33/a'ya geçiş için başvuru yapıp iptal davası açan meslektaşımız var mıdır? Veya bu konuda elinde emsal karar olan, konu hakkında detaylı bilgisi olan varsa biraz aydınlatabilirse çok sevinirim.

Herkese İyi Çalışmalar Dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :112, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avhanim, Tarih : 10-01-2025 17:54
Merhaba meslektaşlarım, zamanaşımı yaklaşırken elimdeki bir dosya hakkında sizlerden fikir almak istedim.

Kahramanmaraş depreminde 131 m2’lik taşınmazı orta hasarlı hale gelen müvekkilime DASK 94823₺ ödeme yapmış, poliçe bedeli normalde 197548₺. Müvekkilin taşınmazına güçlendirme yapıldı, yıkılmadı. Bu takdirde sizce sigorta tahkime gidip metrekare bedeli 1508 TL yerine 3016 TL olmalı şeklinde başvuruda bulunmak arabuluculuğa gitmekten daha mı mantıklıdır? Elinde bu hususta örnek dosya mevcut olan var mı acaba?
Sigorta tahkime gidildiğinde, ödenen miktarın zararını karşılamadığına dair deliller yoksa eğer 3016 TL üzerinden ek tazminat ödemesi yapılmasına karar verilir mi?

Değerli görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim...
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :197, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 10-01-2025 17:16
Merhaba meslektaşlarım,
Kıymet takdiri yapıldıktan sonra taşınmaza haciz koyan dosya alacaklılarına da raporu tebliğ etmek gerekli midir?
-Kıymet takdiri raporunu mevcut alacaklılara tebliğ ettirdikten sonra 2 ay kadar satış talebinde bulunmak için beklemiştik. O sırada 7 -8 alacaklı daha haciz eklenmiş onun için kararsız kaldım.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :188, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : sailor1981, Tarih : 07-01-2025 17:34
Kira alacağına ilişkin tahliye ihtarli takip başlattık borçlu itirazında " borca,takip dayanağı belgeye, imzaya itiraz ederim" demiş ,sizce bu itiraz kira akdine ve kira akdindeki imzaya açıkça itiraz sayılır mı? İcra mahkemesine itirazın kaldırması ve tahliye yoluna başvurulabilir mi?

Konu ile alakalı emsal karar varmıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :418, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Hatun Olguner, Tarih : 07-01-2025 14:15
Feto Teror Orgutune Uye Olma davalarinda Emniyet Mudurlugunun veri inceleme raporlarindaki A5,say gibi kodlamalar baskaca delillerle desteklenmedikce mahkumiyete esas alinmamaktadir. Yerel Mahkemelerin beraat kararlarini onayan Yargitay 3. Ceza Dairesinden,

Ornek İctihatlar:

Yargitay 3. CD.2022/1072 Esas 2023/2055 Karar
Ayni Daire 2023/18605 esas

Ayni Daire 2024/2009 karar
Ayni Daire 2024/5914 karar
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :423, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Kutay Kağan Özen, Tarih : 07-01-2025 14:12
Sayın meslektaşlarım, gerek forumda gerekse de Yargıtay/Danıştay kararlarında cevabını bulamadığım birkaç soruyu yönlendirmek istiyorum.

Müvekkil 15 yıldır aynı lisenin kantininin işletmecisi ve ihale şartlarından dolayı yeni ihaleye giremiyor, dolayısıyla ihale 3. bir kişi tarafından kazanılıyor. Şartnamede belirlenen sabit tesis masrafı, 50.000-TL tutarında ve yapılan masraflar göz önüne alındığında bu bir hayli düşük. Müvekkil bu 50.000-TLlik sabit tesis masrafını alıyor. Ardından bu bedeli çok düşük bulduğu için, bize danışıyor.

Burada ilk adımımızın Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde bir tespit istemi olması gerektiğinin farkındayız fakat davalı olarak kimi göstermemiz gerektiğinden emin değiliz. Zira tespit davasında davalı sıfatı aleyhinde tespit istenenindir, ancak burada aleyhinde tespit istenen sabit tesis masrafını 50.000-TL olarak belirleyen okul aile birliği (kendilerine izafeten il milli eğitim müdürlüğü) midir yoksa yeni işletmeci midir?

Kaldı ki tespit istediğimiz gibi olursa bunun ardından bir de alacak davası/icra takibi adımı gerekecek, bu dava/takibin borçlu tarafı da ilk tespit davasında aleyhinde tespit istenen olmalı diye düşünüyoruz.

İlgili içtihatlarda, benzer olaylarda tespiti istemli davalar açıldığını, ardından ihalenin iptali konulu idari davalar açıldığını, ve bu davaların tümünün reddedildiğini ve karar kısmında adli makamların çözüm olarak gösterildiğini gördük.

Örneğin : ""...Bu itibarla; tesise eski kiracı tarafından yapılan masrafların yeni kiracıya bir bedel karşılığı bırakılacak olmasının, ihale sürecinden bağımsız olarak, mülkiyet hakkını ilgilendiren yönü bulunduğu, eski kiracı ile idare ve/veya yeni kiracı arasında, tesis masraflarına ilişkin ortaya çıkabilecek ihtilafın adlî yargı yerlerine başvurulmak suretiyle kesin olarak çözüme kavuşturulabileceği...""

Ancak görüldüğü üzere bu kararlarda her ne kadar adli yargıya yönlendirme söz konusu olsa da, taraflar konusunda bir muğlaklık olduğu gözüküyor.

Dolayısıyla kısaca:
1- Bedel tespit istemini kime yönelteceğiz, burada aleyhinde delil istenen taraf yeni işletmeci midir yoksa idare midir?
2- Bedel tespitinin ardından alacak davası/icra takibini kime yöneltmemiz gerekir?

Zaman ayırıp görüşlerini bildiren meslektaşlarıma şimdiden çok teşekkür ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :404, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Toy Avukat, Tarih : 06-01-2025 20:29
Kolay gelsin meslektaşlarım
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :420, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Furkan Terzioğlu, Tarih : 06-01-2025 02:32
Soruşturma dosyasında yaptığı/yapmadığı işlemler sebebiyle Cumhuriyet savcısının Hâkimler ve Savcılar Kuruluna şikayet edilmesi halinde Cumhuriyet Başsavcılığından dosyanın yeniden tevzi edilerek başka bir Cumhuriyet savcısının görevlendirilmesi istenebilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :417, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : nisanur, Tarih : 03-01-2025 16:22
merhabalar,

bir simsar alıcıdan aldığı kaporayı satıcıya gönderdikten sonra aralarındaki alım-satım ilişkisinin bitmesiyle ödenen kaporadan sorumlu mudur? kendisinde olmayan, satıcıya gönderdiği kaporadan sorumluluğunun bulunmadığına ilişkin bir karar var mıdır?

teşekkürler..
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :486, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av_yda, Tarih : 02-01-2025 12:36
Merhabalar Sayın Meslektaşlarım,
Müvekkil aleyhine açılan kamulaştırma bedel tespit ve tescil davasında kamulaştırma bedeli müvekkilin hesabına depo edildi, müvekkile derhal ödenmesi için bankaya mahkemece yazı yazıldı ve gerekçeli kararlar da sunuldu. Fakat buna rağmen banka şubesi sorumluluğu genel merkeze atıp yüklü bir meblağı 20 gündür ödemiyor. Bu 20 günün faiziyle ilgili hukuken ne yapılabilir? Ve ayrıca ödemeyi sağlamak için nasıl bir yola başvurabilirim?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :531, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : mburakbasaran, Tarih : 31-12-2024 13:31
Herkese merhaba,

Alacaklı vekili olduğum kambiyo takibinde, artış hacizli taşınmazların satış aşamasına geldik. Bu noktada borçlu vekili icra müdürlüğüne reddedilecek hani tabiri caizse uyduruk bir talep atıyor ve icra müdürlüğü bu talebi reddiyor. Bunun üzerine borçlu taraf icra muamelesini şikayet yoluna başvuruyor. Buradan da 2 gün içinde ret kararı veriliyor (talebin ne uyduruk olduğunu ve hukuki olmadığını buradan anlayın).

Bunun üzerine borçlu taraf bu kararı istinafa taşıyor ve icra müdürlüğünden de iik 363 gereği satışın durdurulmasını talep ediyor.

Şimdi sorum şu, satış günü verilecek aşamaya gelmiş bu dosyada bu şekilde satışı durdurmak mümkün mü ? Çünkü mantığım almıyor eğer mümkünse hiç bir icra dosyasından satış yapılamaz.

Cevaplarınızı büyük bir merakla bekliyorum. Herkese kolay gelsin mutlu yıllar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :616, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 31-12-2024 13:19
Merhaba meslektaşlarım. Müvekkil emlakçı ile alıcı arasında emlak ücret sözleşmesi imzalanıyor. Sözleşmede taşınmazın satın alma bedeli olarak tutar yazılıyor. Devamında da: "Satın alma olayı emlakçı saf dışı bırakılarak gerçekleştirilirse satın alma bedelinin %4'ü oranında komisyon alıcı tarafından emlakçıya ödenecektir." maddesi sözleşmede yer alıyor ve alıcı, müvekkil emlakçıyı saf dışı bırakarak başka bir emlakçı aracılığıyla aynı taşınmazı satın alıyor.

Sormak istediğim soru ise şu: Alıcı bu taşınmazı noterde yaptığı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile alıyor ve oturuyor şu an içerisinde, ikamet adresi de orası. Henüz tapu kendisine geçmemiş ancak proje tamamlandığı için tapular henüz çıkarılmasa da anahtar teslimi müteahhit tarafından yapıldığı için dairede oturuyor. Sözleşmede ise %4 komisyon ödemesi için "satın alma olayı gerçekleşirse" dendiği için, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalanarak taşınmazda oturulması satın alma olayı kabul edilir mi yoksa tapuda mülkiyetin devri mi gerekir satın alma olayının gerçekleştiğinin kabul edilmesi için? Teşekkürler şimdiden.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :606, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.yasinakbulut, Tarih : 31-12-2024 10:35
Değerli Meslektaşlar,

Öncelikle sorum biraz uzun olacak, bu nedenle okuyup cevap veren tüm meslektaşlara şimdiden teşekkür ederim.

Müvekkil ev sahibinin taşınmazını 3 yıldır ailesiyle (anne, baba ve 2 çocuk) birlikte kullanan kiracı ile 2 ay önce arabuluculuk aşamasında tahliye konusunda Tahliye tarihi 30 ARALIK 2024 olacak şekilde anlaşmaya varmıştık.

Başlangıçta belirtmek isterim ki yazılı bir kira sözleşmesi bulunmamaktadır.

Dün, müvekkilim kiracı ile önce gündüz saatlerinde anahtar teslimi konusunda konuşmuş, ancak kiracının gecikmesi sebebiyle teslim saati 18.30 olarak belirlenmiştir. Müvekkilin taşınmaza gitmesi ile birlikte yaklaşık saat 19.00 civarında kiracının kendisi değiş kardeşi gelerek anahtarı teslim etmiştir. Taşınmazda elektrik aboneliği sonlandırıldığı için müvekkil ancak telefon kamerasının flaşıyla evi gezebilmiştir.

Taşınmazdaki Durum:
14 yaşındaki taşınmazda, olağan kullanım dışında olduğuna kanaat getirdiğimiz ciddi hasarlar mevcuttur:

-3+1 evdeki dış kapı dahil 6 kapının 2’sinde yumruk izine bağlı göçükler vardır. (Kiracı, bu kapıları değiştireceğini belirtmiştir.)
-Diğer 4 kapı ise son derece kirli ve kilitleri bozuktur.

-İki odanın duvarları çift taraflı bantlarla kaplıdır.
-Duvarlarda yağ lekeleri ve kir izleri mevcuttur.
-Prizlerin tamamı hasarlıdır.

-Alaturka tuvaletin kapısı kilitlidir ve açılamamıştır; içerisi bilinmemektedir.
-Taşınmazın iki yerinde, biri 3 parmak diğeri 1 parmak genişliğinde, karşı duvarı gösterecek şekilde delikler bulunmaktadır.
-Elektrik duyları sökülmüş ve sarkar vaziyettedir.
-Duşakabin ve klozet oldukça kötü durumdadır, temizlenerek kullanılabilir hale getirilmesi mümkün görünmemektedir.
-Lavabo taşında kırıklar vardır.

-Mutfak dolapları diğer hasarlara kıyasla nispeten olağan kullanım içinde değerlendirilebilir, ancak yine de kötü durumdadır.

Bunlara ek olarak, başka irili ufaklı hasarlar da tespit edilmiştir.

Müvekkil, taşınmazı kiracıya teslim ederken boyalı ve düzgün bir şekilde teslim ettiğini iddia etmektedir. Ancak kiracı, bu durumu reddetmekte ve taşınmazdaki hasarların büyük kısmının zaten taşınmaz kendisine teslim edildiğinde mevcut olduğunu savunmaktadır.

Bu noktada, taşınmazdaki “hor kullanım” iddiasını ispatlama yükümlülüğü bizdedir. Evin bu şekilde teslim edilmediğini ortaya koymamız gerekmektedir.

Yarın sabah taşınmaza giderek apartman yöneticisi ve komşulardan birini de yanımıza alarak detaylı bir video kaydı yapmayı ve bir tutanak hazırlamayı planlıyorum. Akabinde, delil tespiti talebinde bulunmayı düşünüyorum.

Sorularım:

1)Taşınmazın bu şekilde teslim edilmesi, “hor kullanım” gerçekleştiğine dair yeterli bir ispat olarak değerlendirilebilir mi?

2)Yetişkin bireylerden oluşan bir ailenin 3 yıl boyunca bu şekilde bir ortamda yaşadığını kabul etmek, sizin kanaatinize göre mümkün müdür?

3)Eğer imkân oluşursa, taşınmazın eski kiracısının tanık olarak dinlenmesi, diğer hususlarla birlikte ispat açısından yeterli olur mu?

4) Konuyla ilgili başka önerileriniz varsa memnuniyetle değerlendirmek isterim.

Şimdiden teşekkür eder, iyi çalışmalar*dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :614, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : WinterBird, Tarih : 30-12-2024 13:52
Merhaba. Ben stajyer avukatım. Bir hükümlüye vasi olarak atanmışım. Daha önce kayyım olarak atanmıştım duruşmaya beni çağırmamışlardı fakat ben kendim gitmiş ve davaya küçükler adına katılmıştım.
Burada vasi oldum ergin birine ve ne yapmam gerekiyor açıkçası bir fikrim yok. Kişinin infazının olduğu yer benim yaşadığım yere çok uzak. Ben bu vasilikle ne yapacağım? Daha önce vasi olanlar olayı çok da gözümü korkutmadan anlatabilirse sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :667, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. FGuldali, Tarih : 28-12-2024 19:21
Merhaba, müvekkile ait iş yerinin bulunduğu site yönetimi tarafından aidat borcuna ilişkin icra takibi başlatılmış. Bir kira dönemi içinde iki defa aidat borcundan dolayı icra takibi başlatılması halinde mülk sahibi site yönetimin yaptığı bu icra takiplerine dayanarak iki haklı ihtar nedeniyle tahliye davası açabilir mi? Yardımlarınızı rica ederim.

Not: Aidat borçları icra dosyasına ödenmiştir.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :66, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Sezgin Aydın, Tarih : 28-12-2024 12:32
Herkese merhaba, ihtiyaç nedeniyle tahliye davası neticesinde verilen tahliye kararı kesinleşti. Tarafımızca tek dosya üzerinden hem örnek no:4-5 hem de örnek No:2 tahliye emri gönderildi. Taşınmaz tebliğden sonra haricen tahliye edildi. Sizlere sormak istediğim buradaki vekalet ücretinin nasıl hesaplanacağı hususudur. Örnek no:4-5 için maktu (veya tutar uyarınca nisbi) olmakla birlikte tahliye talebimize yönelik ise AAÜT İkinci Bölüm 4. Mad. kapsamında tahliyelere dair icra takiplerinde icra vekalet ücreti asgari 13.500 TL olarak belirlendiğinden ayrıca bu tutarın da vekalet ücreti olarak eklenmesi gerektiği düşüncesindeyim. İcra Dairesi tarafından görüş farklılığımız mevcut. Tek icra dosyası olduğundan tek vekalet ücreti olacağını iddia etmektedir. Konu hakkında desteklerinizi rica ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :736, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Fatih ARICI, Tarih : 27-12-2024 16:34
A kendisine ait aracı B'ye, B de daha sonrasında C'ye satmıştır. C tarafından B'ye yönelik ayıplı mal sattığı iddiasıyla tazminat davası açılmıştır, dava A'ya ihbar edilmiştir. B davanın aleyhine sonuçlanması halinde önceki satıcı A'ya dava açmak istemektedir. B'ye karşı açılan dava devam etmektedir ancak A İle B arasındaki alım satım sözleşmesinin üzerinden 2 sene geçmek üzeredir. A'ya şu an dava açılırsa halihazırdaki dava devam ettiğinden ve B'nin henüz bir zararı doğmadığından davanın usulden reddedilme tehlikesi olduğu değerlendirilmektedir. Ancak bir yandan da TBK 231. maddesinde satış tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı öngörülmüştür. Olayımızda B, olası zararını ilişkin davasını A'ya hangi zamanaşımı süresine tabi olarak yöneltebilir? TBK 73. maddesinde düzenlenen rücu hükümleri uygulanabilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :837, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06915689 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.