Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : Av.Yalçın Berk AKGÜNEŞ, Tarih : Dün 22:29
Merhaba meslektaşlarım iyi günler. Yaptığım araştırma ve icra edilemez özel düzenlemeleri uyarınca her ne kadar hükmedilen tazminat icra takibi vasıtasıyla başlatılabilir ise de bu hususta bir yargıtay kararına ulaşamadım. Emsal kararı olan varsa paylaşabilir misiniz.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :23, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Actio06, Tarih : Dün 21:21
Merhabalar. Bir müvekkilin yakınına ilişkin Uluslararası Koruma Statü Belirlemeye İlişkin Bilgi ve Tebliğ Formu ile il göç idaresi, korumadan yararlanmak için gerekli kriterlere uymadığından başvurunun reddi kararı verilmiş. Esasen bu hiç ilgilenmediğim bir konu ancak ısrarla bakmamı istediler. Anılan formu incelediğimde il göç uzmanı tercüman ve başvuru sahibinin imzası var. Ancak formun dava açmaya yeter yürütülebilir bir işlem olup olmadığı konusunda tereddüt yaşıyorum. Bu tarz kararlarda valilik onayı olması gerektiği yönünde kanun maddesi var ancak getirilen belgede böyle bir onay yok. Bu forma dayanarak dava açabilir miyiz? Dava açılabilir durumda ise yürütmeyi durdurma talep edilmeli mi, yoksa göç idaresi dava sonunu bekliyor mu? Bu konuda bilgi verecek meslektaşlara şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :24, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Naeryndam, Tarih : Dün 18:39
Meslektaşlarım merhaba. Borçlular ve lehdarın senet üzerinde ihtilaf halinde yetkili kıldıkları yerde kambiyo takibini yaptık. Borçlular tacir olsa da müvekkil tacir olmadığı için sanırım bu itiraza ilişkin davayı kazanacaklar. Dosya üzerinden yapılacak inceleme sonucunda hakim karar verirken dosyada iki borçlu için ayrı ayrı mı vekalet ücretine hükmedecek? Davayı kabule ilişkin beyan verirsek yarıya düşer mi? Teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :36, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Burçin Yılmaz, Tarih : Dün 16:13
İrtifak hakkı şerhli parsel ile tüzel kişiye ait kamulaştırılmamış parsel imar uygulaması sonucunda birleştirilmiş ve tek bir parsel haline getirilmiş. Müvekkilin de hissedarı olduğu bu yeni parsel üzerinde de irtifaklı parsellerden de oluştuğu için irtifak hakkı şerhi var. Müvekkilin bu şerh dolayısıyla kamulaştırmasız el atma hakkı mevcut mudur ? Konu hakkındaki görüş ve önerilerinizi rica ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :39, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avfatosay, Tarih : Dün 14:09
Meslektaşlarım merhabalar,
10 örnek icra takip dosyasında alacaklı vekiliyim. Borçlu ödeme emrini tebliğ aldığı gün icra dairesine giderek borca itirazı olmadığını, borca itiraz süresinden feragat ettiğini ve emekli maaşından kesinti yapılmasına muvafakat ettiğini, maaşından her ay 3000 TL kesinti yapılmasını istediğini beyan eden dilekçesini dosyaya ibraz etmiş. Borçlunun muvafakati ile birlikte her ay emekli maaşından 3.000TL kesinti yapılmış ve son birkaç taksit kalmıştır. Ancak borçlu, 11.07.2024 tarihinde icra hukuk mahkemesine başvurarak memur muamelesini şikayet yoluna giderek, takibin kesinleşmeden muvafakatin verildiğini ve sonuç doğurmayacağını iddia etmiştir. İcra hukuk mahkemesi tedbiren dosyaya ödenen paraların alacaklıya ödenmemesine karar vermiştir.

Borçlu vermiş olduğu dilekçede borca itirazı olmadığını ve itiraz sürelerinden feragat ettiğini bildirdiği için takibin kesinleştiğini düşünmekteyim. Bu nedenle, her ne kadar aynı dilekçede bu beyanlar yer almaktaysa da muvafakatinin geçerli olduğunu, yaklaşık 1.5 yıl sonra yapılan bu şikayetin iyiniyet kurallarına uygun olmadığı kanaatindeyim. Bu hususa ilişkin bilgisi olan ve elinde Yargıtay kararı bulunan meslektaşlarımın yardımını beklemekteyim. Saygılarımı sunarım.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :57, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : hukuki_mülahazalar, Tarih : 25-07-2024 14:07
Merhabalar meslektaşlarım,

Sorudan önce olay ile ilgili kısaca bilgi verecek olursam;

2021 yılında yaşanan bir olay sebebiyle müvekkilin özel hayatının gizliliğini ihlal eden ve bu nedenle görevi kötüye kullanan memuru savcılığa şikayet ettik. Soruşturma aşamasında olaya karışan birkaç memur daha olduğu ortaya çıktı. Memur suçları olduğu için soruşturma biraz uzadı, henüz iddianame de yazılmadı.

Şimdi esas sorum şu; biz bu olay sebebiyle bir tazminat davası açmak istiyoruz. Sanıklar memur olduğu ve görev sebebiyle yaşanan bir olay olduğundan davayı idare mahkemesinde açmalıyız diye düşünüyorum. İdare mahkemesinde açılacak tam yargı davasında zamanaşımı " zarara uğrayanların haksız ve hukuka aykırı eylemi öğrenmelerinden başlayarak (1) yıl ve herhalde eylem gününden başlayarak (5) yıldır."

Bu durumda biz olayı her ne kadar olayın yaşandığı 2021 yılında öğrenmiş olsak da, henüz iddianame yazılmadığı için dolayıyla memurların bu suçu işlediği konusunda bir iddia (bizim dışımızda) olmadığından ve yine suça karışan diğer memurları da bilmediğimizden bu 1 yıllık öğrenme süresinin aslında başlamadığı, yani iddianamenin tarafımıza tebliği ile başlayacağı düşünülebilir mi? Veya dava açılıp ceza aldıklarında?

Yoksa zamanaşımı süresi geçmiş midir? Bu durumda başka bir öneriniz var mıdır?

Cevap verenlere şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :132, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : GZMGLSN, Tarih : 25-07-2024 11:55
Merhaba ;
Araç mahrumiyet bedeline ilişkin bir icra takibi başlattım borçluların takibe itirazı neticesinde bende itirazın iptali davası açacağım. Davalılardan biri araç ruhsat sahibi olan anonim şirketi diğeri ise sürücü olan gerçek kişi .
Müvekkilimde şahıs şirketi olan gerçek kişi tacir. Kazaya karışan araç ise şahıs şirketinde kullanılan şirkete kayıtlı bir araç.
Açılan itirazın iptali davasını asliye hukukta mı yoksa arabuluculuk yapıp asliye ticarette mi açmalıyım ? Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :144, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Kübra Elif AYDIN, Tarih : 24-07-2024 12:03
Sayın meslektaşlarım, idari yargıda süre kuralını aşabileceğim ya da tespit davası açabileceğim bir yol var mıdır?

Bir müvekkilim reşit değilken doğum gerçekleştirdi, akabinde çocuk devlet korumasına alındı. Öğrendiğime göre kurumun bunu yapabilmesi için mahkeme kararı gerekiyor. Olayda bu kararın mevcut olup olmadığı ile ilgili henüz bilgi sahibi değilim. Bununla birlikte, çocuk kurumdayken sürekli hastalık geçiriyor ve yaklaşık 3-4 ay sonra hayatını kaybediyor. Çocuğun kurumda kaldığı bu kısa süre içerisinde müvekkilimin çocuğunu görme talebi çeşitli bahanelerle (örneğin çocuğun hasta olması) kabul edilmiyor ve müvekkilim çocuğunu yalnızca bir kez görebiliyor. Gördüğünde çocuğunun kirli ve üstünün ıslak olduğunu farkediyor. Birlikte olduğu bu kısa sürede emzirmesine izin verilmiyor ve bunun gibi birkaç davranış daha mevcut. Özetle çocuğa iyi bakılmadığı ortada.

Çocuğun ölüm tarihi 22.02.2023. İYUK 13. hükmüne göre idare aleyhine tam yargı davası açmak için idareye başvurma süresi zararın öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl. Zararın öğrenildiği tarih için açıklama olarak zararın ve sebebinin öğrenilmesi (yani idareden kaynaklandığının) yapılmış. Ölüm tarihinin üzerinden 1 yıldan fazla geçti ancak sebebin idareden kaynaklandığını ispatlamak adına tespit davası gibi bir imkan olup olmadığını öğrenmek istiyorum. Tespit halinde 1 yıllık süre tekrar işlemeye başlar mı? Bilgileriniz ve yorumlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :210, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AVUKAT2549, Tarih : 23-07-2024 22:03
Merhaba Sayın Meslektaşlarım,
Bir arsa var. Arsada 2 tane malik var. Bu malikleri A ve B olarak isimlendiriyorum. A'nın 3/4 payı var. B'nin 1/4 payı var. Bu arsa 20.000 Metrekare. Bu arsanın üzerinde iki tane yan yana yapı var. Bir tane yapının olduğu yer tahliye ediyor. Biz burasını kiraya vermek istiyoruz. Bu sebeple pay ve paydaş çoğunluğunu yakalamamız gerekiyor. Fakat tapuyu incelediğimde bu arsanın üzerindeki yapılara ilişkin ise bir bilgi yok. Kiraya vermek istediğimiz yapının tapusu olmaması bir sorun teşkil eder mi ? Bu üzerindeki yapılar fabrika bunların ayrı bir tapusu olmuyor mu ?

Yardımcı olursanız memnun olurum. İyi çalışmalar
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :271, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : sailor1981, Tarih : 23-07-2024 20:55
Kiracı hakkında yaptığımız kira alacağına ilişkin 1.icra takibine kiracı itiraz etti,(kira borcum yok şeklinde)akabinde icra mahkemesi itirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verdi.

Borçlu kiracı hakkında tahliye sonrası yaptığımız 2.kira alacağı takibine borçlu kira akdindeki imza bana ait değil şeklinde itiraz etti.

İlk icra takibimize yaptığı itiraz ve tahliye kararı gereği ikinci takibe itiraz hakkında icra mahkemesine itirazın kaldırılması davası açılabilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :261, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.tugcekk, Tarih : 23-07-2024 19:38
Ülkesi İran'dan siyasi sebeplerle Almanya'ya sığınan müvekkilim şu an geçici pasaporta sahip. Türkiye'de hastane kayıtlarına ulaşabilmemiz için acil bir şekilde tarafıma vekaletname çıkarması gerekiyor.

TC vatandaşı olmadığı için Türk konsolosluğu'na başvuramıyor. Henüz Alman vatandaşı olmadığı için ve vatandaşlık süreci devam ettiği için noter aracılığıyla vekaletname çıkarması da kabul edilmiyor.

Türkiye'ye vize alarak gelebiliyor, fakat daha önce Türkiye'de yasa dışı bulunmasından kaynaklandığını tahmin ettiğimiz şekilde başvurusu reddedildi. Bu durumda vekaletname çıkarabileceğimiz bir yöntem var mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :258, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.tugcekk, Tarih : 23-07-2024 19:13
Ülkesi İran'dan siyasi sebeplerle Almanya'ya sığınan müvekkilim şu an geçici pasaporta sahip. Türkiye'de hastane kayıtlarına ulaşabilmemiz için acil bir şekilde tarafıma vekaletname çıkarması gerekiyor.

TC vatandaşı olmadığı için Türk konsolosluğu'na başvuramıyor. Henüz Alman vatandaşı olmadığı için ve vatandaşlık süreci devam ettiği için noter aracılığıyla vekaletname çıkarması da kabul edilmiyor.

Türkiye'ye vize alarak gelebiliyor, fakat daha önce Türkiye'de yasa dışı bulunmasından kaynaklandığını tahmin ettiğimiz şekilde başvurusu reddedildi. Bu durumda vekaletname çıkarabileceğimiz bir yöntem var mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :237, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : merdogan, Tarih : 23-07-2024 16:33
Sayın meslektaşlarım merhaba sorum şu şekilde,
Müvekkil 1991 işe başlangıç tarihli olarak SGK kaydı olan birisi..1365 gün ödenmiş prim günü Fakat o zamanlar SGK kartına bilgileri yazan memur müvekkilin adını yanlış yazmış.. Müvekkilin adı Nadire iken memur Basiret yazmış müvekkil o zamanlar işten çıkınca tazminatını bu isim yanlışlığı nedeniyle alamamış şu an ise SGK ya ödenmiş 1365 günlük primin iadesini talep ediyor bu durumda iki isim var sigorta kayıtlarında biri doğru olan diğeri yanlış yazılan isim..Bu durumla ilgili olarak ne yapılabilir müvekkilin primlerinin iadesini alabilmesi için? Şimdiden yanıtlayan meslektaşlara teşekkür ederim..
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :248, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Yusuf Sanlı, Tarih : 23-07-2024 13:26
Herkese merhaba,

Müvekkilin da malikler arasında yer aldığı, elbirliği mülkiyetine konu bir adet taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası açmış bulunmaktayız. Yargılama sürerken, maliklerden birinin kısıtlı olduğunu ve diğer bir malikin de bu malike vasi olarak atandığını öğrendik ve bu husus iki taraf arasında menfaat çatışması meydana getirebileceğinden ayrıca bir temsil kayyımı davası ikame ederek kısıtlı için bu davada temsilen bir temsil kayyımı atanmasını sağladık. Ancak daha sonra malikler bir araya gelerek taşınmazın haricen satılmasının daha uygun olacağına kanaat getirdiler. Şimdi benim burada sorularım şu şekilde;

1- Harici satış için halihazırda derdest olan davadaki hakimden bir izin almak ya da bildirimde bulunmak gerekli midir?

2- Taraflardan biri kısıtlı olduğu için harici satışta nasıl hareket etmek gereklidir?

3-Taraflardan biri kısıtlı olduğundan dolayı belirli bir kişiye bu taşınmazın satışı mümkün müdür?

4- Kısıtlı adına aynı zamanda bu taşınmazın maliklerinden biri olan vasinin, satışa izin davası açması mümkün müdür yoksa yine menfaat çatışması mı gündeme gelecektir?


Hem ortaklığın giderilmesi, hem vasinin atandığı dosya, hem de temsil kayyımının atandığı dosya aynı mahkemede yer almaktadır. Ancak mahkeme hakimi ile bir türlü iletişim kuramadığımız için bir türlü doğru yolu bulamamış durumdayız. Benzer konuda tecrübeleri olan meslektaşlarımın bilgilerine ihtiyacım var.

Şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :258, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : gbahsi, Tarih : 23-07-2024 12:23
Merhabalar meslektaşlarım iflas konusunda hiç karşılaşmadığım için yardımlarınızı bekliyorum.

Müvekkil, müflis şirkete dükkanını kiraya vermiştir. Şirketin ayrıca kira borçları bulunmaktadır.

Sorum şu; şirketin dükkanı tahliye etmesi için nasıl bir yol izlememiz lazım? Müvekkil kendisine teminat bedeli verilmediğinden bahisle dükkanın tahliyesi için talepte bulunmuş. Benzer şekilde diğer alacaklılar da talepte bulunmuş, onların taşınmazları tahliye edilmiştir.

Ayrıca müvekkil alacak kaydı yaptırmamış. Yalnızca dükkanını kiraya verdiği için dosyaya dahil olmuş. Alacak kaydını bu aşamada yapabilir miyim? Alacak kaydı için icra takibi başlatmış olmamız mı gerekmekte? Kira sözleşmesi ve ödenmeyen kiralara ilişkin beyan içerir talep dilekçesi yeterli olacak mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :264, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : gbahsi, Tarih : 23-07-2024 10:01
Meslektaşlarım merhaba. Müvekkilimin 1991 senesinde vergi kaydı bulunmakta ayrıca yine aynı tarihlerde ticaret odasına kayıtlı. Geriye dönük sigorta primlerini ödeyerek emekli olmayı istiyor. Konu ile ilgili güncel durum nedir bilgisi olan var mıdır? Şimdiden teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :260, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : pinaryy, Tarih : 22-07-2024 22:00
Değerli Meslektaşlarım Merhabalar;

Elimde birçok fatura var. Borçlu kısmi ödemeler yapmış ancak hangi faturadan ne kadar bedel ödedi belli değil. Bu durumda takibi nasıl açabilirim? faturaları dayanak belge olarak eklemek istiyorum ancak sunacağım faturaları nasıl belirleyeceğimi bilemedim. Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :313, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. İbrahim Cem GÖKDUMAN, Tarih : 22-07-2024 15:49
Merhabalar Sayın Meslektaşlarım.

Müvekkilimin yaklaşık 100 yıldır atalarından kalan 70.000,00 m2 tarlasının yarısı 08.01.1998 tarihinde Orman Komisyonu kararı ile hazine adına tescil edilmiştir. Diğer yarısı ise yine 08.01.1998 tarihinde Kadastro Tesisi işlemi ile müvekkil adına tapulanmıştır. Bu işlemden önce taşınmazın resmi kaydı bulunmamaktadır.

Tapulama işleminden önce müvekkil tüm tarlasını ekip biçmekte iken tapulama sonrası orman olarak bırakılan yerde tarımsal faaliyetlerini kesmiştir.

Sorum şu: Mülkiyet hakkına dayanılarak açılan tapu iptal ve tescil davası ile tanık beyanları doğrultusunda bu yerin kazanımı mümkün müdür?

Aksi halde ise kamulaştırmasız el atma davası açılabilir mi?

Her ikisinin de olmaması halinde nasıl bir hukuki yol izlenebilir?

Değerli görüşleriniz için teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :305, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Mr. Kök, Tarih : 22-07-2024 10:15
Saygıdeğer meslektaşlarım öncelikle merhabalar, umarım sağlığınız ve huzurunuz yerindedir.



Somut Olay: Müvekkilin kardeşleri ve murisin eşi vefatın ardından X kooperatifinde yer alan hisselerini ADİ yazılı bir biçimde KOŞULSUZ ŞARTSIZ müvekkile devrediyorlar. Müvekkil bu hisselerin devri sonucunda elde edilen B1 Blok 51 Nolu daireyi bir üçüncü kişiye satış yapıyor. Başka bir ilden başka bir taşınmazı bir üçüncü kişiden satın alıyor. Bu taşınmaza kardeşlerini bedelsiz ve süresiz kira sözleşmesi ile kiralıyor. Daha sonra kardeşlerin miras arasında ki uyuşmazlıktan dolayı diğer taşınmazlar için ortaklığın giderilmesi davası açılıyor. İşbu taşınmaz için ise arada ki kira sözleşmesi bedelsiz ve süresiz olmasından mütevellit Haksız El Atmanın Önlenmesi davası açılıyor. İŞbu dava da tam son aşamaya gelinmiş iken karşı taraf inançlı işlemden kaynaklı tapu iptal davası açarak bu davanın bekletici mesele yapılmasını talep ediyor. Somut olay yukarıda ki gibi üstadım.

Soru 1: Bilindiği üzere miras payı devri mirasçılar arasında adi yazılı olma şartı aranmaktadır. Olayımız bu şarta uymaktadır. Ancak inançlı işlemden kaynak işbu dosyaya bu pay devri sözleşmesini sunmam aleyhimize bir delil başlangıcı oluşturur mu ?

Soru 2: İnançlı işlemden kaynaklı tapu iptal davasında davacı taraf müvekkilin 3. kişiden satın aldığı taşınmaz için tapu iptal talebinde bulunuyor ? Ortada inançlı işleme dair tek bir yazılı bir husus yok müvekkilin 3. kişiden aldığı bir taşınmaz için hem tedbir hemde tapu iptal tescil mümkün mü ?

Soru 3: Dosya bu haliyle fikrimce sadece haksız el atmanın önlenmesini engellemek amacıyla açılmış bir dosya gibi gözükmektedir. Ancak gerek mesleğin başında oluşum gerekse de gözden kaçırdığım ve dikkat etmem gereken bir hususun olması ihtimaline karşı dönüşlerinizi en kısa zamanda bekliyorum esen kalınız.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :314, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Hukukçu3566, Tarih : 21-07-2024 17:02
Merhabalar. Konu acil biraz.
İdareye karsi İYUK M 13 'e göre açılacak tam yargı davasında idarenin kesin cevap vermemesi durumunda kesin cevabi bekleme sürelerini düzenleyen İYUK m10 hükümleri uygulanır mı?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :607, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06748199 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.