| Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
|
|
|
|
Müvekkilin dolandırıldığı iddia ve şikayeti ile savcılığa başvurmuştuk ancak savcı suç vasfının güveni kötüye kullanma olduğuna kanaat getirerek dosyayı uzlaşmaya yönlendird, neticeten uzlaşılamadı ve güveni kötüye kullanma iddianamesiyle asliye cezada dava açıldı.
katılma talebi ve beyanda bulunacağız ancak halen suç vasfının dolandırıcılık olduğunu düşünmekteyim. Bu aşamada suç vasfının dolandırıcılık olduğu yönünde beyanda bulunmam aleyhime bir sonuç doğurabilir mi? böyle bir iddiamız olması durumunda usulü ne şekilde olmalı?
|
|
|
|
|
|
|
MERHABA SAYIN MESLEKTAŞLARIM
Müvekkilim uzun süreli kiralanan bir araç şöförünün trafik kazası sonucunda zarar görmüştür.
Dava açarken zararının teminat altına alınması için bence İhtiyati Tedbir talep edilmeli.Ama bu tedbir talebini neye ve kimden talep edebilirim.
Veya müvekkilimin alacağını teminat altına almak için ne yapabilirim
şimdiden teşekkürler ve iyi günler
|
|
|
|
|
|
|
Merhabalar meslektaşlarım, geçtiğimiz hafta ilk defa çocukla kişisel ilişki kurulması talepli dava ikame ettik. Müvekkil ile eşi ayrı ve davalı eş müşterek çocuğu göstermiyor. Müvekkil de boşanma davasını açan taraf olmak istediği için böyle bir yol izledik. Fakat dosya yazılı yargılama usulüne tabi olduğundan uzun sürecek. Davayı açarken böyle bir talepte bulunmamış olsak da tedbir talep etmem mümkün mü?
Daha önce velayetin değiştirilmesi talepli bir dosyamızda tedbiren velayet istemiştik fakat hakim davanın konusu zaten bu olduğundan tedbiren böyle bir karar veremeyeceğini ifade etti. Kişisel ilişki dosyalarında nasıl bir yol izleniyor? Amacımız olabildiğince kısa süre içerisinde müvekkilin çocuğuyla görüşmesini sağlamak olduğundan ne yapacağımı bilemedim. Kıdemli meslektaşlar yol gösterirse sevinirim. İyi çalışmalar.
|
|
|
|
|
|
|
Merhabalar, velayetin değiştirilmesi talepli davamızda dava dilekçemizde ve sunduğumuz delil listesinde Banka Kayıtları yazıp parantez içerisinde istenmesini talep ettiğimiz kayıtları belirtmiş idik. Fakat davalının hesap kayıtlarının celbi diye talepte bulunmayı unutmuşuz.
Son celsede tanıklarımız dinlendi. Önümüzdeki celsede ise davalı tarafın tanıkları dinlenecek. Gelinen noktada banka kayıtlarına delil olarak dayanmış olmamız sebebiyle, açıklamamızda yer vermemiş olsak dahi mahkemeden davalının hesap kayıtlarının celbi talebinde bulunmamızda herhangi bir sakınca var mıdır? Şimdiden teşekkürler.
|
|
|
|
|
Yazan : öz87,
Tarih : 26-12-2025 23:29
|
Merhaba üstadlar;
Yerel mahkemede kazanmış olduğumuz hukuk davamızda vekalet ücretine hak kazanıldı . Karşı taraf istinafa gitti ve karar aleyhemize geldi. Müvekkil tarafınca azledilmedik ancak yargıtay aşamasında dilekçeyide biz yazmadık açıkça davadan çekilmedik. Müvekkilde başka bir avukata sadece temyiz dilekçesini yazdırdı. Dosya henüz yargıtay da sormak istediğim konu da dava kazanılırsa çıkacak vekalet ücretine kim hak kazanır? Davayı uzunca bir süre takip eden biz mi? Yoksa temyiz dilekçesi yazan ikinci avukat meslektaşım mı? Farklı görüşler olduğu için sizlere sormak istedim.
İkinci sorum ise yerel mahkemede çıkan vekalet ücreti sonrası yargıtayda da vekalet ücreti çıkınca iki vekalet ücreti mi alınır? Yoksa son aşama yargıtayda ki vekalet ücretimi yalnızca alınabilir?
|
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba, müvekkil şirketin bir idari kurum ile karşılıklı olduğu bir davada idare lehine vekalet ücretine hükmedildi. Şirket tarafından hükmedilen ödeme yapıldı ancak idari kurumun müşavirliği yapılan ödemelere ilişkin makbuz kesme uygulamalarının olmadığını beyan etti. Başkaca bir açıklamada bulunmadı. Bu uygulama doğru mu ? Hukuki bir dayanağı var mıdır ? Müvekkilim bir şirket olduğu için onlar da yaptıkları ödemelere karşılık bir makbuz talep ediyorlar. Bu konuda ne yapılabilir ?
|
|
|
|
|
|
|
|
Türk Medeni Kanun'da 216.madde de envanter talebinden bahseder, lakin uygulamada envanter talebi nasıl yapılmalı, ihtar yolu ile mi olmalı aile mahkemesinden mi talep edilmeli? yardımcı olabilirseniz çok memnun olurum. Taşrada avukatlık yapmaktayım burada olan hakimlerden yardım istedim en son Ankara'da var olan dosyam sebebi ile Ankara' daki bir hakime danıştım lakin cevap bulamadım. Yardımcı olabilen olur ise çok sevinirim.
|
|
|
|
|
|
|
Saygıdeğer meslektaşlarım;
Müteahhit müvekkilimin yapmış olduğu bir binada açık teraslıdır. Binanın iskanı alınmış açık terasla alakalı olarak ilgili daire sahibi tarafından sonradan imar barışı ile imarı da sağlanmıştır.
Bu açık terasın alt katında bulunan daireyi 2018 yılında satın alan kişi dairede tavandan su sızıntısı olduğunu belirtmiş, müvekkil tarafından 2 kez kendi ustasına 3. Kez de daire sahibinin istediği ustaya masraflarının tamamını karşılamak suretiyle tamirat yaptırmıştır.
Son tamirattan itibaren 3-4 yıl geçmiş olup şu an daire sahibi tarafından tüketici mahkemesinde dava açmak üzere arabuluculuğa başvuru yapılarak 120.000 TL zarar ve çatı yapılması talep edilmektedir.
Sizce zamanaşımı gerçekleşmiş midir?
Tamirat yapılması borç ikrarı anlamına gelir mi?
Borç İkrarı anlamına geliyorsa daire sahibinin seçimlik hakkını kullanmış olması nedeniyle tekrar talepte bulunma hakkı var mıdır?
Yardımcı olacak olan meslektaşlara şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
|
Yazan : tegese,
Tarih : 25-12-2025 17:15
|
Sayın Meslektaşlarım
Basit yargılamaya tabi dosyada savunma dilekçesi sunacağım. Dilekçede HAGB talep etmediğimizi belirtirsem, dosya genel mahkemede görülmeye devam ederse burada yeniden HAGB talep edebilir miyim?
|
|
|
|
|
Yazan : avukat57,
Tarih : 25-12-2025 15:42
|
|
Merhabalar, bir müvekkilin dijital bir banka üzerinden üvekkilin bilgisi olmadan kişisel verileri kullanılarak kredi çekilmiş ve bu şekilde haksız menfaat sağlanmış. Müvekkil de banka tarafından gönderilen ihtarnameyle bu durumdan haberdar oluyor. Savcılığa konu hakkında suç duyurusunda bulunuldu ancak devam eden süreçte bankanın KREDİ alacağını müvekkilden tahsil etmesini önlemek için savcılık tarafından tedbir vb. bir karar çıkartılabilir mi?
|
|
|
|
|
Yazan : tegese,
Tarih : 25-12-2025 14:22
|
Sayın Meslektaşlarım
Müvekkil fide satışı yapan şahıs işletmesi. Borçlu tacir. Faturada ödeme tarihi belirtilmemiş, taraflar arasında sözleşme yok. İhtarname yok. Faturaya dayalı ilamsız takip açacağım. Faiz başlangıcı ne olmalı? Öncesinde temerrüt olmadığı için takip tarihinden mi yoksa TTK 1530 gereğince Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonundan itibaren mi faiz başlamalı?
TTK Md. 1530 si Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde uygulama alanı buluyor. Aşağıdaki kararda havuç satışını bu kapsamda değerlendirmemiş olarak algıladım. Mal tedarik ile Mal alım arasındaki fark nedir?
Yargıtay 19. HD | 2017/ 3266 E. 2018 / 4228 K.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında sözlü yapılan anlaşma uyarınca davacının davalı tarafa 3 adet fatura ile toplam KDV dahil 341.390,10 TL tutarında havuç tedarik edip teslim ettiği, davalı tarafından alınan mal karşılığı davacı tarafa toplam 162.702,98 TL ödeme yapıldığı, bu konularda tarafların defterlerinin örtüştüğünün belirlendiği, davalı tarafın havuçların ayıplı olduğu konusunda usulüne uygun ihbar bulunmadığından ayıp savunmasının yerinde görülmediği, TTK.nın 1530. maddesine göre davacının fatura tarihlerine göre davalının temerrüdüne göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 199.914,76 TL alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasında mal alım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. TTK’nın 1530.maddesi mal tedarik sözleşmesine ilişkin olup olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117.maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. Taraflar arasında da sözleşme ile ödeme günü kararlaştırılmadığı için davacı alacaklı icra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizi talebinde bulunamaz. Mahkemece bu husus göz önüne alınarak bilirkişiden alınacak ek rapor ile karar verilmesi gerekmekte olup yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
|
|
|
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba.
Müvekkil bir işletmenin devri için karşı tarafla uzun süren görüşme ve sözleşme hazırlığı sürecine giriyor (ancak sözleşme imzalanmıyor ama elimizde ödeme planına dair taraflarca hazırlanmış ve altında karşı tarafın imzasının yer aldığı el yazılı bir kağıt - müsvette mevcut.). Bu süreçte müvekkil karşı tarafa detaylı bir dekont açıklaması ile 50.000 TL kapora bedeli gönderiyor. Ancak karşı taraf sebepsiz olarak işi bozuyor devir gerçeklemiyor, kapora bedelini iade etmiyor. Bu bedele ilişkin ilamsız icra takibi başlatıldı ve itiraz geldi. İtirazın iptali davası açacağız ancak öncesinde arabuluculuk gerekir mi? Her iki taraf da şahıs ancak kapora konusu şey işyeri devri olduğu için emin olamadım. Ya da direkt olarak sebepsiz zenginleşme davası açılması daha mı uygun olur? Birde ilamsız takibi alacaklı yerleşim yerinde açtık, itirazın iptalinde de para borcu olmasından dolayı alacaklı yerleşim yerinde açmayı düşünüyoruz ancak bir problem yaşanır mı?
|
|
|
|
|
Yazan : akrd61,
Tarih : 25-12-2025 12:30
|
Değerli meslektaşlar
-Aracı 10.6.2024 tarihinde servise bıraktık
-Ayıplı mal ve Zamanında onarılmaması nedeni SATICI ve İTHALATÇI ile misli ile değişim yada bedel iadesi talepli zorunlu ARABULUCULUK başvurumuzu yaptık, ve görüşmeler anlaşamama ile sonuçlandı.24.11.2025
- Yani Araç 10.6.2024 tarihinden beri serviste, servis kaydı ve ithalatçı ile yapılan yazışmalar ile sabit.
- Henüz davamızı açmadık, açma arifesindeyiz
Bugün elimize SATICI tarafından ihtarname yollandı “aracınız süresinde onarıldı, 2 gün İçinde teslim alınız, aksi halde zamanında onarılan araçınız ile ilgili her hangi bir hukuki sorumluluk kabul etmiyoruz”
diye
Ortada ARABULUCULUK TALEBİ , GÖRÜŞMELERİ, ANLAŞAMAMA TUTATANAĞI varken ve bu ihtarnamenin davamıza her hangi bir etkisini olacağını düşünmüyoruz ancak her hangi bir cevap göndermeye lüzum olup olmadığı hususunu sormak istedim?
Kolay gelsin…
|
|
|
|
|
|
|
Merhabalar. Hukuk camiasında yeniyim ;Türk Hukuk Sitesi camiasında ise çok daha yeniyim ( ilk konum )
Staj sürecimi verimli tamamlamak ve meslek haysiyet, onur ve şerefine yakışır bir insan, hukukçu, avukat olmak amacıyla hukuki bilgimi arttırmak için farklı çalışma planları oluşturdum. İşe başlamak kadar doğru metod ile planlanmış işe başlamak da önemli. Bu sebeple her iki çalışma planım arasında hangisine karar vermem gerekir bu hususta değerli sizlerden yorumunuzu rica ediyorum. Planlarım şu şekilde:
1) Günde hafta içleri 4 hafta sonları 7 saat bilimsel ders kitaplarını okumak. Her bir alan nezdinde ( icra, miras gibi temel alanlar ) klasik doktrin eserlerinden 3 tanesini bitirmek.
2) Doktrine fazla odaklanmak yerine içtihat okumasına ve günlük pratiğe ağırlık vermek. Yoğun ofis bürosuna tenefüs edip oradaki pratik üzerinden deneyim kazanmak. Ayrıca doktrin okumalarını sistematik yapmak yerine karşılaştığım kavramlar üzerine spesifik olarak yapmak. Asıl odağı içtihat ve pratiğe yaymak.
Şimdiden Teşekkürler.
|
|
|
|
|
|
|
|
Sayın meslektaşlarım, borçlunun usulsüz tebligat iddiasıyla başvurduğu şikayet yolunda mahkemece verilen geçici tedbiren durmuş olan bir takipte, daha evvel konulan hacizler düşer mi yenilemek gerekir mi? Ben her halükarda yenileme talebinde bulundum müdürlük ise durdurulmuş takipte işlem yapılamayacağından dolayı talebimi reddetti. Bu karar hukuken uygun mu yoksa şikayet yoluna gitmeli miyim ? Teşekkür ederim
|
|
|
|
|
|
|
Herkese merhabalar, işin içinden çıkamadığım bir konu mevcut.
Müvekkil 10 ay çalışıyor sonra istifa dilekçesi yazdırılıyor. İşten çıkartılıp 6 gün sonra geri işe alınıyor. Biz fazla mesai ve ubgt'ye dayalı haklı fesih yapmıştık, raporda ilk 10 aylık döneme ilişkin fazla mesai ve ubgt çıktı.
Bu durumda ilk dönemde çıkan fazla mesai ve ubgt tüm dönemler için haklı fesih sebebi sayılır mı? Yoksa ilk dönem istifa olduğu için bu alacaklar artık ikinci dönem bakımından haklı fesih sayılamaz mı? İstifa ile ilgili herhangi bir irade fesadı iddiamız bulunmamakta.
Hiçbir karar vs. bulamadım, görüşlerinizi bekliyorum.
|
|
|
|
|
Yazan : avebs,
Tarih : 23-12-2025 21:06
|
Selamlar, CMK gereği katılan vekili olarak atandığım bir dosyada ikişer suçtan yargılanan iki sanıktan biri her iki suçtan beraat etti, öbürü bir suçtan beraat edip diğer suçtan 1740 lira civarında adli para cezası ile HAGB aldı.
ikinci sanığın aldığı HAGB gereği tarafıma katılan yan vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken görevlendirme gerekçe gösterilerek bu hüküm verilmedi.
Kararı istinaf ettiğimde BAM Ceza Dairesi:
"Sanık *** hakkında hakaret nedeni ile hükmolunan 1.740,00 TL adli para cezasının açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verildiği, cezanın tür ve miktarı itibarı ile CMK 272/3-a maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğundan katılan sanık *** müdafii ve katılan vekilinin istinaf başvurularının aynı kanunun 279/1-b maddesi gereğince REDDİNE,"
karar verildi. Bununla birlikte iki suçtan da beraat eden sanığa beraat vekalet ücreti ödenmesi kesin olarak düzeltme şeklinde yapıldı.
Soru: kesin olan mahkumiyet hükmünün talisi olan katılan yan vekalet ücreti de kesin midir? Kanun ve Yargıtay içtihatları gereği hakkım olan katılan yan vekalet ücretini almam nasıl mümkün olabilir? İstinaf başvurusunun ön inceleme aşamasında reddine ilişkin karara İTİRAZ etmem hâlinde bir sonuç alabilir miyim? Nasıl bir yol izlemeliyim? Saygılar.
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım,
Müvekkilim hal komisyoncusu LTD ŞTİ, fatura alacağına istinaden bir başka komisyoncu gerçek kişi hakkında hal hakem heyetine başvuruda bulunacağız. İlk kez yapacağım, yazacağım dilekçede uyuşmazlık konusu tutara asıl alacağı yazmam yeterli olur mu, yoksa işleyecek faiz ibaresi ile birlikte tek tek işlemiş faizleri de eklemem gerekiyor mu, güncel faiz oranı olarak %53,25 i mi baz almam gerekiyor? Başka dikkat etmem gereken bir husus var mı?
Borçlu mal kaçırmaya yönelik devirlerde bulunuyor, mal varlıklarını devretmiş, şimdi de hal devir işlemlerini başlatmış. Bunu önlemek adına yapabileceğim bir şey var mıdır?
|
|
|
|
|
|
|
|
Sevgili meslek büyüklerim hepinize merhaba, mesleğe yeni başlayan bir avukat olarak sizlere bir soru sormak istiyorum. Sitede bu konu zaten konuşulmuş ama konu başlığı çok eski. Ayrıca bildiğim kadarıyla 2011 yılında bir mevzuat değişikliği oldu. Sorum şu: bir şirketin/sendikanın sigortalı şekilde avukatlığını yaparken dışarıdan özel iş alabilir miyim, iş yerim buna izin veriyor ancak bunun vergisel yükümlülüğü nasıl olacak? Vekaletname çıkarabilecek miyim? CMK görevi alabilecek miyim? Bu konuya dair fikir ve deneyimlerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim, teşekkürler.
|
|
|
|
|
Yazan : SYAZICI,
Tarih : 20-12-2025 21:33
|
Merhaba meslektaşlarım, sitede de araştırdım ancak tam olarak karşılık gelen bir durum yok. Müvekkil A diyelim, 30 sene önce göç ettiği bir ülkeden, ailesinin ısrarı ile B isimli bir kızla görücü usulü evleniyor. A Türk vatandaşı. Hem B nin ülkesinde hem de elçilikte resmi nikah kıyılıyor. Türkiye de de düğün yapılıyor. Ülkeye girdikten 2 ay sonra B nin oturma izni geliyor bundan 10 gün sonra bir gün müvekkil evde yokken, B, A nın ailesinin evindeyken polis geliyor, kadına şiddet ihbarı aldık diyerek apar topar karakola götürüyorlar. A ya haber veriyorlar, karakola gidip ifadesi alınıyor ve uzaklaştırma kararı çıkıyor. Ancak tek kelime Türkçe bilmeyen, müvekkilin tanıdığı, akrabası olduğunu bile bilmediği halde, B eve dönmüyor ve o akşam ortaya çıkan akrabaları sabaha karşı karakoldan B yi alıp başka şehre gidiyor 2 gün sonra da boşanma davası açıyor. Müvekkil eşinin nerde ne yaptığını bilmiyor şuanda. B nin ailesi aradığında, sizdeyken para gelmiyordu, şimdi bize para gönderiyor bizi artık aramayın deyip iletişimi koparıyor. İşin ilginç yanı evde bile olmayan müvekkil hakkında, yanağında kızarıklık olan darp raporu ile ceza davası açılıyor savunmamızı süresinde vermemize rağmen okumadan apar topar ceza veriliyor.
Şimdi boşanmaya cevap vereceğim ancak, burda ülkeye gelmek için evlendiği iddiasıyla (aldatma) evliliğin iptali davası açabilir miyim??
Bir de terditli olarak açmam mümkün mü bu onun açtığı davayı da etkiler mi?
Çok zor bir süreç olabilir cesaret edemedim, Cevaplarınız için şimdiden çok teşekkür ederim.
|
|
|
|