AB oluşumu gereği 'anayasal demokrasi' doğrultusunda gelişmek zorunda idi. Başka türlü bir gelişim muhakkak eşyanın tabiatına aykırıdır. Bundan sonraki gelişiminde de kendi içinde tutarlı olacağı; kişisel hak, hukuk ve hürriyet alanını genişleteceği umulabilir. Ben konunun başka yönleri üzerinde durmak istiyorum. Şöyleki;
1. AB, Avrupa ülkelerindeki milliyetçilik duygularının yerine milletler üstü yapısının tabii bir sonucu olarak 'Avrupa yurttaşlığı' bilincini yerleştirmek istemektedir. Bu bir nevi 'Avrupa milliyetçiliği'dir ve makro milliyetçiliktir. Ancak izlenebildiği kadarıyla Avrupa'da ve onun etkisiyle her yerde değişik adlarla milliyetçilikten de öte 'yerelcilik' deyim yerindeyse mikro milliyetçilik anlayışı hızla yayılmaktadır. Bu yeni anlayış dalgasının nerede duracağı kestirilememekle beraber sanırım ilerleyen on yıllarda önünde durulamaz bir hal alacaktır. Sözün özü olarak AB projesi, amaçlananın tam aksi gelişmeleri tetiklemiş gibi görünmektedir.
2. AB içindeki lokomotif diyebileceğimiz ülkelerin tutum ve beklentileri, üçüncü ülkelerle ilişki ve milli menfaatlerinden kaynaklanan sebeplerle zaman zaman çelişmektedir. Bu da tabii olarak büyük ölçüde o ülkelerin AB'ye hangi beklentilerle yaklaştıklarıyla da ilişkilidir. İngiltere, Fransa ve Almanya'nın bu açıdan bağdaşması imkansız gibi gözükmektedir.
3.Avrupa tarihini incelediğimizde yukarıda sözü edilenlerin haricinde diğer ülke veya toplumların Avrupa tarihine yön verecek kudretlerinin olmadığı anlaşılacaktır. Bu üç ülkenin de tarihi, ekonomik ve daha yüzlerce sebepten dolayı kendi milli kimliklerini 'Avrupa yurttaşlığı' bilinci adına feda etmelerini beklemek çok aşırı iyimserlik olsa gerekir. Zira milletler de tıpkı fertler gibidir ve bu beklenti eşyanın tabiatına aykırıdır.
4. AB hakkında AB karar vericileri dahi net bir fikir sahibi değildir. En azından Avrupa'nın sınırlarının nerede biteceği dahi cevabı bulunamayan bir sorudur. Zihinlerin net olmadığı bir birlik elbette belirli bir noktadan öteye götürülemez.
5. Üye sayısı arttıkça makalede işaret edilen karar alma süreçleri tıkanacak ve belki yukarıda işaret edilen üç ülke, tıpkı BM'deki çeşitli ayrıcalıklı yetkilerle donanacaktır. Böyle bir gelişme de zaten AB idealinin sonu olacaktır.
6. AB, ilgili ülkelerin menfaatlerine hizmet ettiği ölçüde varlığını sürdürecek bir topluluk olup günü gelince dağılmaya mahkum bir birlik gibi gözükmektedir. Ancak insanlık tarihinde kişisel hak ve hürriyetlerin gelişimine katkıda bulunmuş bir çaba olarak hatırlanacağını umuyorum.
|