THS KISA ÖYKÜ YARIŞMASI (2007/1) : Hikayeler ve Oylama

Söylemeyecektim ama " Yalan Dünya" yı ben yazmıştım. Kazananları tekrar tekrar içtenlikle tebrik etmek istiyorum.

Alıntı: Yazan Av.Duygu Keleş Söylemeyecektim ama " Yalan Dünya" yı ben yazmıştım. Kazananları tekrar tekrar içtenlikle tebrik etmek istiyorum.

Bende sizi içtenlikle tebrik etmek istiyorum..Ellerinize sağlık... Yeni öykülerinizi de bekliyoruz.. yeni yarışmaları da tabi..

Alıntı: Yazan *sinequanon* İtiraf ediyorum baştan beri "İnsan ve Zindan" ın yazarının Sayın Konyalı olduğunu tahmin ediyordum.Bazı insanlar yazmak için doğuyorlar sanırım. Sayın Konyalı,Sayın Turan ve Sayın Bektaş'ı yürekten alkışlıyorum.Katılan herkesi kutluyorum.Herkesin kolay kolay cesaret edemeyeceği bir şey yapıp hikayelerinizi,duygularınızı,ceplerinizdeki taşları bizimle paylaştınız.Hepinize teşekkürler...

Bende de tıpkı sinequanon'a nolan şey oldu ve Gel pisi pisikoz u okuduğumda bunu Tayfun BEKTAŞ'ın yazdığını anladım her nedense!Aslında nedenini biliyorum ilk paragraftaki doğumun tıbbi terimlerle edebi olarak anlatılması yine birkaç yerdeki tıbbı çağrıştıran terimler bana bu hissi uyadırmıştı.Ve hissettiğim gibi de oldu.

SAYGILARIMLA

Plaketin ve ödül töreninin fotoğraflarını ne zaman görebileceğiz?

Kimseler yoktu ve kara papazın yazarları bir adım öne çıkmamakta kararlı mı?

Duyguları sözcüklere yüklediğimiz, yarişma adı altında "yüklendiğimiz sözcükleri" paylaşmaya götürdüğümüz bu öyküsel yolculukta emeği geçen herkese, okuyana, okutana teşekkürlerimi sunuyorum.
Israrlarıyla, eski denemelerimin birini bozup öyküleştirmemi sağlayarak beni bu paylaşıma dahil eden Jeahn Dar'c a ayrıca teşekkür ediyorum (Bu işlemi yaparken eski kazağı söküp, yünüyle atkı ören bir ninenin huzurunda hissettim kendimi )

Ben de dereceye giren yazarlarımızı tebrik ediyorum.Gerçekten çok güzel bir yarışma oldu.Yazan ve okuyan herkese teşekkürler..

Sevgili Arkadaşlar!
"Urfalı" benim.

Av. Mehmet Yaşar Akyol
Aydın Barosu
Düzenleyenleri,katılanları, öyküleri okuyup değerlendirenleri kutlarım.
Birileri "Seç Bakalım" programından böyle işlere zaman bulmuyor da.
Sağ olunuz.

Kendimi tanıtmakta gecikmemin nedeni salı gününden beri Urfa- Gaziantep-Adana- Antakya çevresinde sürekli yolda olmamdır.
Diyeksiniz ki insan, hep "yolda olmak" tadır.
haklısınız.

Alıntı: Yazan urfalı Kendimi tanıtmakta gecikmemin nedeni salı gününden beri Urfa- Gaziantep-Adana- Antakya çevresinde sürekli yolda olmamdır. Diyeksiniz ki insan, hep "yolda olmak" tadır. haklısınız.

Evet, evet, bir hikayenin yazarını aradık, aradık, bulamadık. Günlerdir "Kimseler Yoktu"


Hoşgeldiniz ve tebrikler! Çok güzeldi, kaleminize sağlık.

OKU...
dediniz siz, bende ŞİMDİ okuyabilirim dedim. Armağan bey hikayeniz ''Olmamanın' tek yolu ölmekti.' cümlesini yazmış. Beynimde döndü döndü cümle akacak yol bulamadı. Peki şimdi biz ÖLMENİN TERSİNİ YAŞAMAK OLARAK ALIRSAK YAŞAYARAK Oluyormuyuz?

Alıntı: tevazu en büyük kibirdir

Bir ekleme (ya da muhalefet).
Hiç de değil. İnceliktir. Fazlası kibirdir.

Alıntı: Yazan Av.S.Karaca Bir ekleme (ya da muhalefet). Hiç de değil. İnceliktir. Fazlası kibirdir.

Zaten yanlış anımsıyorum galiba. Son sahne -merdivenlerdeki replik- tam olarak böyle değil, tevazu üzerine değildi.

" Kibir ! En sevdiğim! " diyordu Al Pacino.

Halk arasında buraya DAL denirdi. DAL ‘’Derin Araştırma Laboratuvarı’’ sözcüklerinin kısaltmasıydı. Laboratuvardaki tek araştırma yöntemi sorgulamaktı. ‘’Delilden suçluya ulaşma’’ yerine ‘’kişiden delile ulaşma’’ yöntemi uygulanırdı. Kişinin suçlu olup olmadığı ikrarından kolayca anlaşılırdı. İnkar ise mümkün değildi.

Hücrelerin bulunduğu koridorun dışından bir yerden korkunç sesler geliyordu. Sorguya alınanlar acı verilmesine ara verildiğinde yalvarıyorlardı. Yalvarırken sesleri insan sesi olarak duyuluyordu. Ama sonra yine acı verildiğinde bağırıyor; bağırırken insanlıktan çıkıyorlardı. O yıllarda henüz müdafiin sihirli gücü keşfedilmemişti. Şüphelinin sorgusunda müdafi bulunması zorunlu değildi. Bazı ülkelerde böyle bir kural olduğunu yabancı filmlerde görüyorduk.

Acının gerçek sesini ilk kez burada duyuyordum. Sorgu kuyruğunda beklerken bu sesleri duymak korku vericiydi. Kafamda kabaca tarttım: Burada çekeceğim büyük acıları terazinin bir kefesine koydum. Buradan çıkınca yaşayacağım küçük mutlulukları terazinin öbür kefesine koydum. Terazi korkudan titriyordu. Ölü veya diri ama hemen şimdi buradan çıkmalıydım; diri çıkmam olanaksızdı. Hamlet kadar bekleyecek zamanım yoktu. Sorgulanma sırası hızla bana geliyordu. Artık bağıranların sayısını, bağırma süresini takip edemez olmuştum.

Bu yaşanmış öykü bana,yıllar öncesinde yaşanan ve unutmaya çalıştığım anılarımı anımsattı...Bu hainliklerin bir daha yaşanmaması için unutulmaması gerekir..Bunların önüne geçilmesi için de yöntem ceza usul yasasının değişmesi kadar,uygulayıcıların yüreğinin adalet,barış ve insan sevgisi ile dolu olmasından geçer!..Yazar arkadaşımızın kalemine ve yüreğine sağlık..

Turk Hukuk Sitesi'nin tum yazarlarin adlarini aciklayacagini dusunmustum. Ama oyle olmadigini goruyorum. Ote yandan,Sayin Sehper Ferda Demirel (hakli olarak) Kara Papaz'in yazarinin da gizli kalmamasini istiyor.

Kara Papaz 2005 yilinda, Kibris'ta yazdigim bir oykudur. Tarafsizligi saglamak icin rumuz kullanmayi (Sagalassos) uygun gordum. Ayrica dogru bulmadigim icin kendi oykume (ve oteki arkadaslarin oykulerine) oy kullanmadim.

Derece alan arkadaslari ictenlikle kutlarim.

Ben Kara Papaz İle Kimseler Yoktu öyküleri arasında seçim yapmakta çok zorlandım ve en sonunda her ikisine de oy verdim.....Her iki arkadaş da çok çok güzel yazmış,kendilerini tebrik ediyorum.

Her iki hikayeyi de şiir tadında okudum adeta......

Alıntı: Yazan Av.Cengiz Aladağ Plaketin ve ödül töreninin fotoğraflarını ne zaman görebileceğiz?

Sanal Yarışmamızın ödül görenini de sanal yapmak zorunda kaldık, zira dereceye giren üyelerimizin her biri Türkiye'nin ayrı bir noktasında. Bu nedenle ödül törenimizi de THS'nin başkenti olan bu forum içinde yapmamızı anlayışla karşılayacağınızı umuyoruz.

Ödüllerimizi tüm üyelerimizle fotoğraf formatında burada paylaşıyorum, plaketler dereceye giren yarışmacılarımızın adreslerine dün gönderilmiştir, hepsini tekrar tebrik ediyoruz.

Sayın Admin

Büyük bir incelikle hazırlanmış ödülümün kırmızı kadife kutusunu mutlulukla açtım.

Büyük onur duydum; kutum hep açık kalacak.

Saygılarımla

şu hale bak..
hikaye yarışmasında derece alıyorsun ve hiç bir şey yazamıyorsun ne kadar sevindiğini belirtecek..
Ne denir ki..
Kurye odama geldiğindeki duygu durum bütününü sanırım üstad Michalengelo'dan şu dize daha iyi anlatacak..

KAVABANGA!!!
Saygılarımla..

Ödüller harika olmuş, yeniden kutlarız. Bu ödüller de THS tarihinde yerini almış oldu, ne mutlu THS'ye!

Ödülleri görünce gerçekten duygulandım...

Sevgili Admin'e özellikle inceliği için teşekkür ederim.

Sayın Admin

Nazik ve zarif biçimde hazırlanmış ödülümü sevinçle ve heyecanla açtım. Çok mutlu oldum. Duygulandım.

Teşekkür eder saygılar sunarım.

Merhaba;
Öyküleri okumak istedim ama açılmıyor, daha doğrusu ben açmayı beceremedim sanırım.Nasıl açıp okuyacağım?

Öyküleri okumak için bu konunun ilk sayfasına giderek 2 ila 12. mesajlara bakabilirsiniz.

Sayın Admin,
Bir öykü yarışması daha olursa çok sevinirim.Öyküleri okudum harikaydı ve yeni harikalar da görmek istiyorum.Teşekkürler