Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vasiyetin Yerine Getirilmesi Zamanaşimi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-08-2021, 14:32   #1
Avukat Tuğba

 
Varsayılan Vasiyetin Yerine Getirilmesi Zamanaşimi

Merhaba,

Müvekkil aleyhine bir vasiyetname var kendisi daha önceden vasiyetin iptali davası açmış kaybetmiş sonrasında ise saklı pay davası açmamış.Vasiyetnamede kendisi dışında kalan 3 kardeşine söz konusu malvarlığı bölüştürülerek müvekkile hiç malvarlığı bırakılmamış.

Vasiyet açıldıktan sonra vasiyet lehdarları sadece vasiyete konu tapu kaydına " vasiyet vardır" şerhi ekletmişler ancak geçen bunca zaman zarfında vasiyetin yerine getirilmesi ile ilgili herhangi bir işlem yapmamışlar.

Vasiyetnamenin açılmasının üzerinden geçem süre 10 yıla yaklaşmaktadır.

Bu aşamada vasiyetin 10 yıl süre ile yerine getirilmemesi halinde zamanaşımına uğrama ihtimali var mıdır? Zamanaşımına uğrayan vasiyetin iptali müvekkil tarafından dava edilebilir mi? 10 yıl geçtikten sonra vasiyetname lehtarları tapudan gidip söz konusu vasiyetin yerine getirilmesini talep etmesi halinde müvekkil zamanaşımı defiini öne sürebilmesi için bu durumdan nasıl haberdar olabilir ? Böyle bir imkan söz konusu değil ise müvekkil kendisini bu zamana kadar oyaladıkları için saklı pay davasını 1 yıllık süre geçse dahi 10 yıl dolmadığı için açabilir mi ?

Yardımlarınız için şimdiden çok teşekkür ederim
Old 13-08-2021, 14:23   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

TMK.m.602'ye göre ; "Vasiyet alacaklısının dava hakkı, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar."

Somut olayda, vasiyetin açılmasından sonra iptal davası açıldığına göre , vasiyet alacağı iptal davasının kesinleşmesinde muaccel hale geldiğinden, 10 yıllık zamanaşımı süresi iptal davası kararının kesinleşme tarihinden başlar.

TMK m.557'de vasiyetin iptali nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır.Zamanaşımı kanunda belirlenen sürelerin geçmesiyle borçluya alacak talebini reddetme hakkı tanıyan bir kavramdır.Zamanaşımı iptal nedeni değildir.Dolayısı ile zamanaşımı nedeni ile vasiyetin iptali davsı açılamaz. 10 yıllık sürenin geçirilerek alacaklı tarafından "yerine getirme" davası açılırsa ancak zamanaşımı definde bulunulabilir.

Vasiyetin yerine getirilmesi ya yasal mirasçılar ve vasiyet alacaklısının birlikte tapuya başvurması yada dava yolu ile sağlanabilir. Vasiyetin yerine getirilmesi davası yasal mirasçılar aleyhine açılacağından ,dava açılırsa müvekkilinize tebigat yapılır.Böylece dava durumunu öğrenmiş olur ve zamanaşımı definde bulunabilir.

Saklı paya dayalı tenkis iddiası 1 ve 10 yıllık süreler geçirilse dahi, vasiyet alacaklısının açacağı "vasiyetin yerine getirilmesi" davasında defi olarak herzaman ileriye sürülebilir. (TMK.m.571/3)
Old 13-08-2021, 15:03   #3
Avukat Tuğba

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
TMK.m.602'ye göre ; "Vasiyet alacaklısının dava hakkı, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar."

Somut olayda, vasiyetin açılmasından sonra iptal davası açıldığına göre , vasiyet alacağı iptal davasının kesinleşmesinde muaccel hale geldiğinden, 10 yıllık zamanaşımı süresi iptal davası kararının kesinleşme tarihinden başlar.

TMK m.557'de vasiyetin iptali nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır.Zamanaşımı kanunda belirlenen sürelerin geçmesiyle borçluya alacak talebini reddetme hakkı tanıyan bir kavramdır.Zamanaşımı iptal nedeni değildir.Dolayısı ile zamanaşımı nedeni ile vasiyetin iptali davsı açılamaz. 10 yıllık sürenin geçirilerek alacaklı tarafından "yerine getirme" davası açılırsa ancak zamanaşımı definde bulunulabilir.

Vasiyetin yerine getirilmesi ya yasal mirasçılar ve vasiyet alacaklısının birlikte tapuya başvurması yada dava yolu ile sağlanabilir. Vasiyetin yerine getirilmesi davası yasal mirasçılar aleyhine açılacağından ,dava açılırsa müvekkilinize tebigat yapılır.Böylece dava durumunu öğrenmiş olur ve zamanaşımı definde bulunabilir.

Saklı paya dayalı tenkis iddiası 1 ve 10 yıllık süreler geçirilse dahi, vasiyet alacaklısının açacağı "vasiyetin yerine getirilmesi" davasında defi olarak herzaman ileriye sürülebilir. (TMK.m.571/3)


Öncelikle çok açıklayıcı cevabınız için teşekkür ederim Yücel Bey. O halde tüm yasal mirasçılar tapuya gitmeden işlem yapamıyor diye anlıyorum. O halde müvekkilin zaten haberi olmadan tapuda işlem yapılması mümkün olmuyor.

Ancak burada bir de şöyle bir durum var. Vasiyetnameye konu evde şuanda diğer yasal mirasçı aynı zamanda da vasiyetname lehdarı olan kişi oturmakta. Bu sebeple kendisinin zaten vasiyetnamenin tenfizi davası açmaya da pek yanaşacağını düşünmüyorum. Müvekkkil de bu sebeple ne yapılabilir diye bana danıştı. Ancak sizin de dediğiniz gibi vasiyetnamenin zamanaşımı ancak defi yolu ile öne sürülebiliyor ama karşı taraf tenfiz talebinde bulunmadığı süre boyunca yapılabilecek bir şey yok sanırım.

Saklı pay davası açmayı da payının düşeceği için açmayı düşünmüyor. Açıkcası ben de ne yapılabileceği konusunda kararsız kaldım.
Old 13-08-2021, 16:24   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat Tuğba
Öncelikle çok açıklayıcı cevabınız için teşekkür ederim Yücel Bey. O halde tüm yasal mirasçılar tapuya gitmeden işlem yapamıyor diye anlıyorum. O halde müvekkilin zaten haberi olmadan tapuda işlem yapılması mümkün olmuyor.

Ancak burada bir de şöyle bir durum var. Vasiyetnameye konu evde şuanda diğer yasal mirasçı aynı zamanda da vasiyetname lehdarı olan kişi oturmakta. Bu sebeple kendisinin zaten vasiyetnamenin tenfizi davası açmaya da pek yanaşacağını düşünmüyorum. Müvekkkil de bu sebeple ne yapılabilir diye bana danıştı. Ancak sizin de dediğiniz gibi vasiyetnamenin zamanaşımı ancak defi yolu ile öne sürülebiliyor ama karşı taraf tenfiz talebinde bulunmadığı süre boyunca yapılabilecek bir şey yok sanırım.

Saklı pay davası açmayı da payının düşeceği için açmayı düşünmüyor. Açıkcası ben de ne yapılabileceği konusunda kararsız kaldım.

Taşınmaz mülkiyeti ancak tapuya tescil ile sağlanabilir.Taşınmaz, vasiyet alacaklısı adına tapuya tescil edilmedikçe yasal mirasçılara ait sayılır. Bu yönden,10 yıllık süreçte vasiyetin yerine getirilmesi davası açılmaz ise ,vasiyet alacaklısı mirasçı aleyhine paya vaki müdahalenin önlenmesi,ecrimisil ,ortaklığın giderilmesi gibi davaların açılabileceğini düşünüyorum.
Old 13-08-2021, 22:20   #5
Avukat Tuğba

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Taşınmaz mülkiyeti ancak tapuya tescil ile sağlanabilir.Taşınmaz, vasiyet alacaklısı adına tapuya tescil edilmedikçe yasal mirasçılara ait sayılır. Bu yönden,10 yıllık süreçte vasiyetin yerine getirilmesi davası açılmaz ise ,vasiyet alacaklısı mirasçı aleyhine paya vaki müdahalenin önlenmesi,ecrimisil ,ortaklığın giderilmesi gibi davaların açılabileceğini düşünüyorum.

Çok teşekkür ederim Üstadım. Yalnız aklım şu hususta karıştı. Vasiyet alacağı, ölüme bağlı tasarruftan aksi anlaşılmıyorsa, mirasbırakanın ölümü ile doğar, vasiyet borçlusunun mirası kabul etmesi veya red hakkının düşmesi ile muaccel olur diye düşünüyorum. Bu halde vasiyetin iptali davasının açılması süreyi durdurur mu ? Zira TMK 600 "Bu alacak, tasarruftan aksi anlaşılmıyorsa vasiyet yükümlüsünün mirası kabul etmesi veya ret
hakkının düşmesiyle muaccel olur. "şeklinde hüküm içeriyor.

Saygılarımla
Old 16-08-2021, 09:40   #6
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat Tuğba
Çok teşekkür ederim Üstadım. Yalnız aklım şu hususta karıştı. Vasiyet alacağı, ölüme bağlı tasarruftan aksi anlaşılmıyorsa, mirasbırakanın ölümü ile doğar, vasiyet borçlusunun mirası kabul etmesi veya red hakkının düşmesi ile muaccel olur diye düşünüyorum. Bu halde vasiyetin iptali davasının açılması süreyi durdurur mu ? Zira TMK 600 "Bu alacak, tasarruftan aksi anlaşılmıyorsa vasiyet yükümlüsünün mirası kabul etmesi veya rethakkının düşmesiyle muaccel olur. "şeklinde hüküm içeriyor.Saygılarımla

"Vasiyetin yerine getirilmesi" davasının açılabilmesi için vasiyetnamenin gerekli aşamalardan geçerek kesinleşmesi gerekir. Somut olayda vasiyetname açıldıktan sonra iptali yönünden dava açıldığına göre; bu vasiyetnamenin kesinleşmesi, ancak iptal davasının reddine dair kararın kesinleşmesi ile mümkün olabilir.

Dolayısıile; yerine getirme davası iptal davasının reddi hakkındaki kararın kesinleşme tarihinden itibaren açılabileceğinden , öncesinden zamanaşımının başlatılması bence düşünülemez.Böylece 10 yıllık zamanaşımı süresi vasiyetnamenin iptali davasının reddine dair kararın kesinleşme tarihinden başlar.Diye düşünüyorum.

3. HD., E. 2014/20723 K. 2015/17293 T. 05.11.2015
Esas No.: 2014/20723
Karar No.: 2015/17293
Karar tarihi: 05.11.2015


Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar, dava dilekçesinde; murisleri K1 tarafından düzenlenen 10/06/1980, 11/06/1980 ve 08/10/1982 tarihli vasiyetnamelerin tenfizini talep ve dava etmişlerdir.

Bir kısım davalılar, cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını savunmuşlar, diğer davalılar ise, davaya cevap vermemişlerdir.

Mahkemece, dosya kapsamına göre; MK'nun 602.maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Hükmü, davacılar temyiz etmiştir.

Murisin vefat tarihi (1986) itibariyle yürürlükte bulunan 743 sayılı Medeni Kanunun 580.maddesi (4721 sayılı TMK.nun 602.maddesi) gereğince “Vasiyet alacaklısının dava hakkı, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma tarihinin üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükmü getirilmiştir. Bu maddenin uygulanması için vasiyet alacaklısının (davacıların) öğrenme tarihi önem taşımaktadır.

4722 sayılı Kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.
743 sayılı Medeni Kanunun 580.maddesi; kendisine belli bir şey vasiyet edilen kişinin açacağı istihkak davasının, kazandırmanın (teberrunun) kendisine bildirildiği günden itibaren on yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını hükme bağlamıştır.

Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) davasının görülebilmesi için, vasiyetnamenin açılıp okunup kesinleşmesinden sonra itiraza uğramaması veya itiraz edilmiş ise buna ilişkin vasiyetnamenin iptali veya tenkisine yönelik davaların kesinleşmesi gerekmektedir.(3.HD, 20.01.2014 tarih, 2013/16453 E, 2014/586 K)

Somut olayda; muris K1'nin noterde düzenlediği 10/06/1980, 11/06/1980 ve 08/10/1982 tarihli vasiyetnameler ile; mal varlığının bir kısmını davacılara vasiyet ettiği, murisin 1986 yılında vefat ettiği, vasiyetnamenin açılmasına dair her hangi bir dava kaydı bulunmadığı, dosyada davacıların ölüme bağlı kazandırmayı öğrendiği tarihe dair bir belge veya delil de bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Vasiyet alacaklısı, vasiyetnameden kaynaklanan hakkı, (alacak muaccel olmadan) vasiyetname açılıp okunmadan kullanamaz.
Vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kayıt bulunmadığına göre, vasiyetname açılıp sonuçlanmadan vasiyetin yerine getirilmesi de istenemez. Öte yandan, vasiyetname açılmadığından, vasiyetnamenin öğrenme koşulu da gerçekleşmemiştir. Bu nedenle zamanaşımının başladığı düşünülemez.

Hal böyle olunca, mahkemece; dava açma şartı henüz gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 19-02-2024, 10:21   #7
sailor1981

 
Varsayılan

Vasiyetnamenin SAHTELİK nedeni ile iptali kararının kesinleşmesi sonrası haksız şekilde sahte vasiyetname ile üzerine malları geçirerek satan, haksız kazanç elde eden mirasçıya (vefatı sonrası onunda mirasçılarına) karşı açılacak (vasiyete konu mallar satılmış) alacak /rücu davasında zamanaşımı sizce ne kadar süredir?
Old 20-02-2024, 16:18   #8
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sailor1981
Vasiyetnamenin SAHTELİK nedeni ile iptali kararının kesinleşmesi sonrası haksız şekilde sahte vasiyetname ile üzerine malları geçirerek satan, haksız kazanç elde eden mirasçıya (vefatı sonrası onunda mirasçılarına) karşı açılacak (vasiyete konu mallar satılmış) alacak /rücu davasında zamanaşımı sizce ne kadar süredir?

Kural olarak,vasiyetname iptal edilmekle, davacının tapuyu eski haline getirme ya da sebepsiz zenginleşme esaslarına göre tazminat talep etme hakkı doğar.

Sebepsiz zenginleşmede zamanaşımı süresi TBK.m.82'ye göre ; hak sahibinin geri isteme hakkının olduğunu öğrendiği (sahtecilik ilamının kesinleştiği) tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği (tapuyu üzerine geçirdiği) tarihten başlayarak 10 yıldır.

Bununla beraber kişisel kanıma göre; ortada vasiyetnamenin sahteciliğe dayalı olarak iptali durumu vardır. Sahtecilik ile yapılan işlem "kesin hükümsüzlük" (mutlak butlan ) ile temelinden başlangıçtan beri hükümsüz olan bir işlemdir. Bu yönden tapunun eski haline getirilmesi zamanaşımına tabi değildir.Taşınmaz iyiniyetli 3. kişiye satılmış olmasaydı yada 3. kişi dahi kötüniyetli olsaydı , davacı tapu iptali davası açabilecek ve bu dava zamanaşına tabi olmayacak idi. Olayda 3. kişinin iyiniyetinden dolayı tapu iptali yerine taşınmazı satandan tazminat talep edilmesinin de zamanaşımına tabi olmayacağı düşünülebilir.

Nitekim, Yargıtay 1.HD. si, sahtecilik gibi " kesin hükümsüzlük" ile hükümsüz olan "muris muvazaasında" tazminat talepli davaların zamanaşımına tabi olmayacağına dair aşağıdaki kararının sorudaki olaya da uygulanmasının mümkün olabişleceğini düşünüyorum.

"Diğer taraftan,, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi, tazminat istenebileceğinde de kuşku yoktur. Davacılar, somut olayda tazminat isteğini tercih etmişlerdir. Öyleyse ise mahkemece yapılacak iş, miras bırakanın davalıya yapmış olduğu temlikin ... muvazaa ile illetli olduğunun saptanması halinde zamanaşımı hükümlerine tabi olmayacağı gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir." ( 1.HD. 14.04.2015 T. 2015/5611 E. 2015/5415 K.)
Old 21-02-2024, 12:39   #9
sailor1981

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım cevap için teşekkür ederim. Ben nedensiz zenginleşme hükümlerinin değil aşağıdaki karar doğrultusunda mirasçılar arasında adi istihkak prosedürü ile dava açılabileceğini düşünmüştüm. Elimdeki olayda tapular iyi niyetli kişilere satılmış hemde kötü niyetli mirasçı vefat etmiş onun mirasçılarına dava yönelteceğim , talep bedele yönelik olacak zamanaşımı sıkıntılı ( vasiyetname iptali davası kesinleşeli 4 yıl olmuş)

14. Hukuk Dairesi 2016/615 E. , 2018/5557 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.04.2014 gününde verilen dilekçe ile miras alacağından kaynaklı istihkak talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 12.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

Davacılar vekili; tarafların ortak murisleri ... Efe mirasçıları olduklarını, ancak davalılar tarafından çıkarttırılan mirasçılık belgesinde davacıların mirasçı olarak gösterilmediğini, davacıların bu mirasçılık belgesini iptal ettirerek yeni bir mirasçılık belgesi aldıklarını, davalıların muris ...'nin paylarının bulunduğu; 1186 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelini tahsil ettiklerini, 216 parsel sayılı taşınmazı da dava dışı 3. Kişiye sattıklarını, mirasçılık belgesine göre davacıların paylarına isabet eden miktarın 216 parsel sayılı taşınmaz için 78.000 TL, 1186 parsel için ise şimdilik 500 TL, toplam 78.500 TL'nin davalılardan tahsili ile payları oranında davacılara verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ... davaya cevap vermemiş, diğer davalılar zamanaşımının dolduğu, davanın reddi gerektiğine dair savunmada bulunmuşlardır.
Mahkemece ... yönünden dosya tefrik edilerek dava konusu 1186 parsel ile ilgili davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, dava konusu 216 parsel yönünden ise davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili temyizetmiştir.
1-Yasal veya atanmış mirasçı, terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek miras sebebiyle istihkak davası açabilir. Bu davada hakim mirasçılık sıfatıyla ilgili uyuşmazlıkları da çözer. (TMK m.637/1)
Terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı dava açan yasal veya atanmış mirasçının mirasçılıkta üstün hak iddiası bulunmuyorsa, açılan dava adi istihkak davasıdır. TMK 639 maddesinde yazılı zamanaşımı süresinin adi istihkak davasında uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Mal mevcut olduğu sürece zamanaşımı yoktur.
Davacılar mirasbırakanın ilk eşinden olan altsoyu, davalılar ise murisin ikinci eşinden altsoyudur. Davalılar davada davacı tarafın mirasçılık sıfatına itiraz etmemiştir. Tarafların mirasçılık sıfatları üzerinden uyuşmazlık bulunmadığından miras sebebiyle istihkak davasından söz edilemez. Bu durumda davacıların 1186 parsel sayılı taşınmazdaki kamulaştırma bedelinden kaynaklanan talepleri bakımından; mirasçılar arasındaki adi istihkakta zamanaşımı söz konusu olmayacağından mahkemece davanın esası hakkında inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile zamanaşımdan dolayı davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Dosya içerisinde yer alan 15.07.2003 tarih, 2003/328-733 E-K sayılı mirasçılık belgesine göre davacıların da muris ... Efe mirasçıları oldukları halde mirasçılık sıfatları ketmedilerek davalılar tarafından 216 parsel sayılı taşınmazın 26.05.2009 tarihli resmi senet ile 107.000,00 TL bedelle ... adlı kişiye satışı yapılmıştır. Davacıların miras payının ketmedildiği anlaşıldığından mahkemece, davacıların miras payları oranında tazminata karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tapusunun muris ... adına kayıtlı olmadığı, davalılar murisi ... adına kayıtlı bulunduğu, davacıların dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davalarının reddine karar verilmiştir. Ne var ki ...'nin, ... Efe'nin eşi olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerden de ...'nin, eşi Fehmi'den sonra vefat ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava konusu 216 parsel sayılı taşınmazda ...'nin de payı bulunduğu, dolayısıyla bu pay üzerinde davacıların da miras hissesi bulunduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Vasiyetin Yerine Getirilmesi Av.D.K Meslektaşların Soruları 0 24-06-2021 06:57
Duruşma Haciz Ara karların yerine getirilmesi ozanaakyuz Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 0 30-05-2014 16:06
Haciz ihbarnamesi gereğinin yerine getirilmesi Risotto Meslektaşların Soruları 4 21-07-2013 23:39
İdare mahkemesi kararının yerine getirilmesi Av. Zeynep KILIÇ KAYA Meslektaşların Soruları 5 14-03-2010 10:11
Yürütmeyi Durdurma Kararının Yerine Getirilmesi... av.alem Meslektaşların Soruları 1 10-11-2008 13:19


THS Sunucusu bu sayfayı 0,13072705 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.