Vasiyetin İptali Davası

Merhaba meslektaşlarım,
Müvekkil üç kardeş. Babası vefat etmeden önce müvekkilin diğer kardeşlerinden birine oturduğu daireyi miras bırakmak için noterde vasiyetname düzenletiyor. Daha önce de murisin 4.000 metrekarelik taşınmazını diğer kardeşleri satıp parasını paylaşıyor. Müvekkil de hem babasının hem de kendisinin ikamet ettiği apartmanın da içinde olduğu taşınmazı satın alıp tapuda kendi adına tescil ettiriyor.

Vasiyete konu bu bağımsız bölümün tapusu yok, imarı olmayan bir yer. Taşınmazın tapusu müvekkilde, müvekkil bu apartman için yapı kayıt belgesi çıkartmış. Elektrik su abonelikleri kendi üzerine. sadece vasiyete konu muris babanın dairesinin abonelikleri muris baba üzerine.

Müvekkil vasiyetten vasiyetin açılması davasıyla haberdar oluyor ve kararı istinaf ediyor.

Öncelikle terekenin tespiti davası açıp ardından vasiyetin iptali, iptal olmadığı takdirde tenkisi davası açsak olumlu bir sonuç elde edemediğimiz takdirde muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açmayı değerlendirsek olur mu?

Yoksa hepsini aynı anda mı açmalıyız, ya da hangi sırayla açmalıyız?

Vasiyetin iptali,muris muvazaası ve tenkis davaları bir asıl bir de yardımcı (ikincil) dava olarak, iki dava ile sınırlı olarak terditli şekilde açılabilir ve 3 ncü dava ise bağımsız olarak ayrıca açılabilir. Belirttiğiniz gibi önce vasiyetin iptali olmadığı takdirde tenkis şeklinde dava açıldıktan sonra ayrıca muris muvazaası davası da açılabilir.( 22.05.1987 T.1986/4 E. 1987/5 K.sayılı İçt.Brl.K.)

Diğer yandan, kök parsel üzerinde kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmuş olmadıkça ,üzerindeki bağımsız bölümlerin ayrı bir tapusu olmaz.Kök tapu kimde ise üzerindeki bağımsız bölümlerde ona ait sayılır. Bu durumda, sorudaki olayda, vasiyetçi miras bırakan kendisine ait olmayıp, müvekkilinize ait olan taşınmazı vasiyet etmiş demektir.

Aşağıdaki Yargıtay kararında yazılı olduğu gibi, vasiyet konusunun vasiyetçiye ait olmaması vasiyetnamenin iptali nedeni sayılamaz. Bu husus "ölüme bağlı tasarrufun ifasının mümkün olmaması" olarak değerlendirilir ve bu ifa imkansılığı vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) davasında ele alınır.

Bu açıklamalar çerçevesinde, tereke tespiti işlemini yaptırabilirsiniz. Fakat, vasiyet konusu yerin miras bırakana ait olmadığının tespiti halinde, vasiyetin iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

Bu durumda bence, vasiyet alacaklısının açacağı vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) davasının açılması beklenmeli.Dava açılırsa " vasiyetnamenin tenfizi davasının reddi" talep edilerek,davanın reddi talebinin kabul görmemesi halinde, terditli olarak " muris muvazaası nedeniyle tapu iptali, olmadığı takdirde tenkis" talepli "karşı dava " açılmalı.Diye düşünüyorum.

(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/17339 E. , 2017/4333 K.)

"...Ölüme bağlı tasarrufun ifasının mümkün olmaması, vasiyet konusunun vasiyetçiye ait olmaması ise bir iptal sebebi oluşturmaz. Vasiyetnamenin ifa imkansızlığının vasiyetnamenin yerine getirilmesine yönelik olarak açılacak olan davada (TMK.m. 600) değerlenlendirilebilir. TMK.nun 557.maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı (tahdidi) olarak açıklanmıştır. Mahkemenin, TMK 542. ve 544. maddesi kapsamında iptal sebebi olarak kabul ettiği hal, yukarıda bahsi geçen maddede ifadesini bulan iptal sebeplerinden biri değildir."

Cevabınız için çok teşekkür ediyorum. Kafamdaki tüm soru işaretleri cevabınız ile yok oldu. Biz de sadece vasiyetin iptali davası açıp beklemeye karar verdik. Murisin sağlık sorunları, ileri yaşı, vasiyetnamede hem kendisinin hem de tanıkların imzasının bulunmaması da söz konusuydu.