Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Reddi Miras-İstirdat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-03-2015, 16:48   #1
gonulece

 
Varsayılan Reddi Miras-İstirdat

Sayın meslektaşlar,
Mirasbırakana ait kredi borcundan dolayı mirasçılar aleyhine icra takibi başlatılıyor. Mirasçılar Asliye Hukuk Mahkemesinde reddi miras davası açıyorlar ve bu sırada haciz işlemi uygulanmaması amacıyla icra dosyasını ödeyerek infaz ediyorlar. Ödeme tarihinden itibaren istirdat davası açmak için 1 yıllık süre geçti.

Reddi miras davasını istirdat davasına dönüştürme şansımız var mı ya da 1 yıllık zamanaşımı süresi reddi miras davası ile kesilir mi ? Teşekkürler iyi çalışmalar
Old 26-03-2015, 02:07   #2
Ceşenkul

 
Varsayılan

Aşağıdaki Hukuk GeneL Kurulu kararını incelemenizi öneririm. Müvekkilleriniz mirasbırakanlarından kalan borcu ödedikleri anda gerçekten borçludurlar. Ancak mirasın hükmen reddi için açtıkları davayı kazandıklarında borçlu olmaktan kurtulacaklardır. Bence mirasın reddi davası sonuçlanıp kabul edilirse bu andan itibaren yaptıkları ödeme sebepsiz hale gelecek ve bu tarihten itibaren 2 yıl içinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dava açmanız daha uygun olacaktır.


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/19-56
K. 2004/118
T. 3.3.2004
• İSTİRDAT TALEBİ ( Borçlunun Borca Kısmi İtirazda Bulunmuş Olup İtiraz Etmediği Kısmı Zımnen Kabul Etmiş Olacağı )
• BORCA KISMİ İTİRAZ ( Kredi Kartı Sözleşmesinde Kefil Olan Borçlunun - İtiraz Edilmeyen Kısım Bakımından Borcun Zımnen Kabul Edilmiş Sayılacağı )
• KREDİ KARTI SÖZLEŞMESİNDE KEFİL OLAN BORÇLUNUN İCRA TEHDİDİ ALTINDA YAPTIĞI ÖDEME ( Limiti Belirtilmeyen Sözleşmenin Geçersiz Olduğu Gerekçesiyle İstirdat Talebi - İtiraz Edilmeyen Kısım Bakımından Borcun Zımnen Kabul Edilmiş Sayılacağı )
• LİMİTİ BELİRTİLMEYEN KREDİ KARTI SÖZLEŞMESİNE KEFALETİN GEÇERSİZLİĞİ İDDİASIYLA İSTİRDAT TALEBİ ( İtiraz Edilmeyen Borç Kısmının Zımnen Kabul Edilmiş Sayılacağı )
• İTİRAZ EDİLMEYEN BORÇ KISMININ ZIMNEN KABUL EDİLMİŞ SAYILMASI ( Limiti Belirtilmeyen Kredi Kartı Sözleşmesine Kefaletin Geçersizliği İddiasıyla İstirdat Talebi )
• ZIMNİ KABUL NİTELİĞİ VE İSTİRDAT İSTENEMEMESİ ( Kredi Kartı Sözleşmesini Kefil Sıfatıyla İmzalayan Kişinin İcra Takibinde İtiraz Etmeden Rızaen Ödediği Kısım )
2004/m.72/VII
ÖZET :İstirdat ( geri alma ) davasına davacı/borçlunun ödediği tüm miktar konu edilmiş ve mahkemece de kredi sözleşmesinde kredi miktarının belirsiz olup, kefilin/borçlunun kefil olmadığı, garanti sözleşmesinin de yasal unsurları taşımadığından geçersiz olduğunun kabulü ile davacının limiti belli olamayan bir kredi kullanımı için kredi kullandıran lehine taahhüde girmesinin olanaksızlığı vurgulanarak, davacının haciz tehdidi altında ödediği borç ve ferilerini davalı alacaklıdan almasının hukukun gereği olduğu gerekçesiyle dava tümüyle kabul edilmiştir. Oysa, yukarıda da açıklandığı üzere istirdat ( geri alma ) davasının takip hukukuna ilişkin şartları ile maddi hukuka ilişkin şartlarının bir arada bulunması gerekir. Davacı/borçlu icra müdürlüğüne verdiği kısmi itiraz dilekçesinde borcun 1.500.000.000 TL tutarı ile yasal faiz ve icra masrafları için herhangi bir itirazda bulunmamış, bu kısmı açıkça kabul etmiş, kalan kısmına itiraz etmiştir. Bu durum göstermektedir ki, davacının 1.500.000.000 TL tutar ve bunun yasal faizi ile icra masrafları yönünden açık kabulü vardır ve bu miktar için rızai bir ödeme söz konusu olduğundan icra tehdidi altında yapılan bir ödemeden söz edilemez. Bunun yanında davanın maddi hukuka ilişkin şartı da gerçekleşmemiş olup, davacı/borçlu, ödediği paranın borçlusu olmadığını değil bilakis kefili olduğunu açıkça belirterek ödemede bulunmuştur. Açıklanan durum karşısında borçlu olunduğu açıkça kabul edilerek rızaen ödenen miktar yönünden istirdat ( geri alma ) isteminin kabulüne hukuken olanak bulunmamaktadır.*

DAVA : Taraflar arasındaki "istirdat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.11.2002 gün ve 2002/21-341 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 20.05.2003 gün ve 2003/2936-5196 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı, davalı banka tarafından dava konusu kredi sözleşmesine istinaden Hayrabolu İcra Müdürlüğünün 2001/1005 sayılı dosyası ile yapılan takibe karşı vermiş olduğu 03.12.2001 tarihli itiraz dilekçesinde, kredi borcunun kefili olduğunu ve 1.500.000.000 TL tutar ile yasal faiz ve masrafları kabul edip fazlaya ilişkin kısma itiraz ederek, bu kısım için taksitlendirme talebinde bulunarak, anılan miktarı ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir.*

Mahkemece açıklanan bu yön gözetilmeden yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir... )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.*

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:*

KARAR : Dava, İcra ve İflas Kanununun 72/VII maddesine dayalı istirdat ( geri alma ) istemine ilişkindir.*

Davacı vekili 30.01.2002 tarihli dava dilekçesinde; davalı Banka tarafından, dava dışı Sebahattin Becerik'e kredi kartı verilmesi sırasında 26.6.1997 tarihli sözleşmede kefil olarak müvekkilinin imzasının bulunmasına rağmen kefalet limitinin belirli olmadığını, davalının hesabı kesme mektubunda 1,5 milyar TL'den sorumlu olduğunun belirlendiğini, Banka'nın geçersiz sözleşmeye dayanarak yaptığı 2001/1005 sayılı ilamsız takip sırasında müvekkilinin ödeme emrine itiraz etmekle birlikte, haciz uygulaması sebebiyle takip konusu 4.111.056.000 TL borç, 40 milyon TL harç ve 82 milyon TL avukatlık vekalet ücreti olmak üzere toplam 4.230.000.000 TL ödemek zorunda kaldığını, ödeme miktarı 4.230.000.000 TL'nin ödeme tarihi olan 28.1.2002'den itibaren yasal faiziyle davalıdan alınmasını istemiştir.*

Davalı banka vekili cevabında; davacının 2001/1005 sayılı takibe itiraz etmeyip kesinleştiğini ve borcu ödediğini, kefalet miktarı belirtilmediğinden sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmekteyse de davacının müşterek borçlu sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı gibi, üyenin fiilini taahhüt sözleşmesini de imzaladığını, Borçlar Yasası 110. Maddeye girer şekilde imzalanan bu sözleşmeye göre davacının, her ne sebeple olursa olsun, üyenin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı Banka'nın uğrayacağı zararı kartın limiti ile bağlı olmaksızın, tüm faizi ve diğer masraflarıyla birlikte tamamen ödemeyi ve Bankanın evrak ve kayıtlarını kesin delil olarak kabul ettiğini, kefaletin geçerliliği için yazılı şekil ve azami meblağın gerekmesine rağmen garanti sözleşmesinde garanti sınırının evvelden belirlenmesine gerek olmadığını, kefaletin oluşmadığında kefalet borçlusunun BK. 110. Maddesi gereği garanti sözleşmesiyle sorumlu tutulabileceğini, garanti sözleşmesine de yükümlülüğün asıl borçtan tamamen bağımsız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.*

Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen banka kredi kartı sözleşmesinin "garanti sözleşmesi" niteliği kabul edilmiş, ancak biçimsel koşulların bulunmadığı gerekçesiyle sözleşme geçersiz kabul edilerek davacı/borçlunun isteğinin kabulü yoluna gidilmiş ve davacı/borçlunun icra dosyasındaki kısmi itiraz dilekçesi içeriği bu nedenle sonuca etkili görülmemiştir. Davalı/alacaklı vekilinin temyizi üzerine Yüksek Özel Daire ise mahkemenin aksine davacı/borçlunun icra dosyasındaki itiraz dilekçesindeki ifadelere değer vererek hükmü yukarıda başlık kısmında açıklanan nedenle bozmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davalı vekili temyize getirmiştir.*

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Davacının, davalı banka tarafından dava konusu kredi sözleşmesine istinaden Hayrabolu İcra Müdürlüğünün 2001/1005 sayılı dosyası ile yapılan takibe karşı vermiş olduğu 03.12.2001 tarihli itiraz dilekçesinde "kredi borcunun kefili olduğunu ve 1.500.000.000 TL tutar ile yasal faiz ve masrafları kabul ederek fazlaya ilişkin kısma itiraz ettiği, kabul ettiği bu kısım için taksitlendirme talebinde bulunarak, anılan miktarı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini" bildirmesinin varılacak sonuca etkisinin ne olacağı noktasında toplanmaktadır.*

Öncelikle, İcra ve İflas Kanununun 72/VII maddesine dayalı, istirdat ( geri alma ) istemli eldeki davanın hukuki niteliği üzerinde durmak ve eldeki uyuşmazlığı bu nitelik çerçevesinde değerlendirmekte yarar vardır.*

Bilindiği üzere; borçlu, kendisine karşı yapılan ilamsız icra takibinde ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz edip de bu itirazı Mercii Hakimliğince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibine karşın, maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını iddia edebilir. Bu iddiasını ispata yönelik olarak da icra takibi devam ederken menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir davayı açmayıp, cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı paranın kendisine geri verilmesi ( istirdadı ) için alacaklıya karşı dava açabilir.*

İş bu dava İstirdat ( geri alma ) davası olup, İcra İflas Kanununda düzenlenmiş olmasına karşın, uyuşmazlığı maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır. Normal bir eda davasıdır ve bununla icra takibi sırasında sebepsiz ödendiği iddia edilen paranın geri verilmesi istenir. Zira, icra takibi sırasında ödeme emrine zamanında itiraz edilememesi ya da edilip de itirazının kaldırılması üzerine ödeme emrinde yazılı olan miktarın ödenmesiyle taraflar arasındaki uyuşmazlık sadece icra hukuku yönünden sonuçlanır; maddi hukuk yönünden ise uyuşmazlık kesin olarak sona ermiş olmaz. Şu durumda maddi hukuk yönünden bir eda davası niteliğindeki bu davanın konusu, öncelikle ödeme emrindeki alacağın aslında var olmadığı ya da hukuken borçluyu ilzam eder nitelikte bulunmadığı hususlarının ispatı ile ilgilidir. Böyle olunca borçlu, alacaklıya karşı hiçbir surette borçlanmadığını, borçlanmış olsa bile bunun butlan sebeplerinden birisi ile sakatlandığını veya borcun ödendiğini ve sonuçta hukuken ödemek zorunda olmadığı bir parayı ödemiş olduğunu ileri sürebilecektir.*

İstirdat ( geri alma ) davasının birisi maddi hukuka diğeri takip hukukuna ilişkin olmak üzere iki şartı olup, bunun yanında davanın açılması için bir yıllık hak düşürücü süre de öngörülmüştür. Bu davanın takip hukukuna ilişkin ilk şartı, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olması, ikincisi borcun cebri icra tehdidi altında ödenmiş olmasıdır. Maddi hukuka ilişkin şartı ise, borçlunun borçlu olmadığı bir parayı ödemiş olmasıdır.*

Somut olayda ise; davalı/alacaklı banka, kredi tutarının 1.500.000.000 TL olduğu kat ihtarı ve davacı/kefilin itiraz dilekçesinde de açıkça belirtilen 26.6.1997 tarihli kredi kartı sözleşmesinin kefili sıfatıyla davacı/kefil aleyhine 4.575.000.000 TL'nin tahsili için ilamsız takip yapmıştır. Ödeme emri kendisine tebliğ edilen kefil/davacı süresi içinde verdiği itiraz dilekçesinde aynen; "Borçlunun kefiliyiz. Alacaklı ile 26.06.1997 tarihinde kredi kartı sözleşmesi imzalandı. 1.500.000.000 TL tutarındaki bu sözleşmenin düzenleme tarihinden bugüne kadar bizlere hesap ekstresi hiç tebliğ edilmemiştir. 13.09.2001 tarihinde kat edilinceye kadar tebligat yapılmamıştır. Aylık dönemler halinde hesap özeti tebliğ edilmediğinden Borçlar Kanunu amir hükümlerince kredi sözleşmesinde yazılı 1.500.000.000 TL tutarının icraya intikal ettiği hesaplanan tutarın üzerindeki kısmına itiraz ediyoruz. İcraya verildiği günkü 1.500.000.000 TL tutarı ile yasal faiz ve icra masrafları için mal beyanında bulunuyoruz. Mal beyanımızın kabulü ile borca karşı dediklerimiz ile taksit talebimizin karşı tarafa iletilmesini istiyoruz. Hesaplamaların yeniden yapılarak hesap mutabakatı sağlandığında alacaklının kabulüne bağlı olarak aramızdaki belirleyeceğimiz taksit sayısına bölerek ödemeyi kabul ve taahhüt ediyoruz. Ekonomik kriz döneminde ödeme güçlüğü içindeyiz. Kefiller olarak Bağ-kur emeklisiyiz. Bağ-Kur maaşımızdan ödemek üzere 10 taksitte ödemeye teklif ediyoruz." İfadelerine yer vererek borcu kısmen kabul edip, kalan kısmına ise itiraz etmiştir. Banka'nın İcra Müdürlüğüne muhatap 28.1.2002 tarihli yazısıyla borcun tamamen ödendiğinden dosyanın terkinini talep etmesi üzerine ,takip aynı tarihte infazen sona ermiş, davacı/kefil ödeme talebinden itibaren süresi içinde eldeki davayı açmıştır.*

İstirdat ( geri alma ) davasına davacı/borçlunun ödediği tüm miktar konu edilmiş ve mahkemece de kredi sözleşmesinde kredi miktarının belirsiz olup, kefilin/borçlunun kefil olmadığı, garanti sözleşmesinin de yasal unsurları taşımadığından geçersiz olduğunun kabulü ile davacının limiti belli olamayan bir kredi kullanımı için kredi kullandıran lehine taahhüde girmesinin olanaksızlığı vurgulanarak, davacının haciz tehdidi altında ödediği borç ve ferilerini davalı alacaklıdan almasının hukukun gereği olduğu gerekçesiyle dava tümüyle kabul edilmiştir. Oysa, yukarıda da açıklandığı üzere istirdat ( geri alma ) davasının takip hukukuna ilişkin şartları ile maddi hukuka ilişkin şartlarının bir arada bulunması gerekir. Davacı/borçlu icra müdürlüğüne verdiği kısmi itiraz dilekçesinde borcun 1.500.000.000 TL tutarı ile yasal faiz ve icra masrafları için herhangi bir itirazda bulunmamış, bu kısmı açıkça kabul etmiş, kalan kısmına itiraz etmiştir. Bu durum göstermektedir ki, davacının 1.500.000.000 TL tutar ve bunun yasal faizi ile icra masrafları yönünden açık kabulü vardır ve bu miktar için rızai bir ödeme söz konusu olduğundan icra tehdidi altında yapılan bir ödemeden söz edilemez. Bunun yanında davanın maddi hukuka ilişkin şartı da gerçekleşmemiş olup, davacı/borçlu, ödediği paranın borçlusu olmadığını değil bilakis kefili olduğunu açıkça belirterek ödemede bulunmuştur.*

Açıklanan durum karşısında borçlu olunduğu açıkça kabul edilerek rızaen ödenen miktar yönünden istirdat ( geri alma ) isteminin kabulüne hukuken olanak bulunmamaktadır.*

Mahkemece, aynı hususa işaret eden Özel daire kararına uymak gerekirken, davanın tümüyle kabul edilmiş olması ve bu kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup ,bozulması gerekmiştir.*

SONUÇ : Davalı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 3.3.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

--
Old 25-05-2015, 13:44   #3
Av.Esn

 
Varsayılan

Sayın gonulece,
Sorunu nasıl çözdünüz?

Benzer bir durumla karşı karşıyayım acil olarak yardıma ihtiyacım var.

Şöyle ki,
Müvekkilimin vefat eden kardeşinin banka borcu sebebi ile müvekkilimin maaşına haciz uygulanıyor. Bu haciz sonrasında mirasın hükmen reddi davası açtık ve karar lehimize verildi. Fakat yargılama süresince müvekkilimin maaşından kesinti yapılmaya devam edildi ve borcun büyük bir kısmı tahsil edildi.
Karar mart ayında kesinleşti ve sonrasında maaş haczi kalktı.

1- Banka vekili, ödemelerin iadesi için dava açmamıza gerek olmadığını, merkezle görüşüp iadeyi yapacaklarını beyan etmesine karşın önceki gün tarafımı arayarak merkezden almış olduğu bilgiye göre,

mirasın hükmen reddi halinde ödemelerin iade olmadığı ve bu konuda Yargıtay kararı olduğunu beyan etti. Ben böyle bir karara ulaşamadım. Bu konuda bilginiz var mıdır?

2- Ödemelerin iade edilmesi gerektiğini düşünüyorum ve bunun için aşağıdaki hukuki yollardan hangisini izlememi önerirsiniz:

- ilamsız icra takibi açarak yapılan maaş kesintilerini talep etmek, takibe itiraz olması halinde elimizdeki hükmen red kararı ile itirazı kaldırarak alacağı tahsil etmek
- İstirdat davası açmak
-Sebepsiz zenginleşme davası açmak
-Alacak davası açmak

Vakit ayırıp yardımcı olan meslektaşlarıma çok teşekkür ederim.
Old 11-06-2021, 16:42   #4
nihatozkumova

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
Benim de başıma aynı sorun geldi. İstirdat davasını denediniz mi?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
reddi miras stj_sevda Meslektaşların Soruları 2 01-04-2014 11:48
Reddi Miras Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 12-07-2013 23:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04952192 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.