Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İŞe İade Ve KÖtÜ Nİyet Tazmİnati

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-11-2008, 09:35   #1
Av.Özlem Köseoğlu

 
Varsayılan İŞe İade Ve KÖtÜ Nİyet Tazmİnati

Tüm meslektaşlarıma merhabalar..
İşçiden hak ve alacağının kalamadığına dair alınan ibranın hukuki geçerliliği var mıdır?Çok acil..
Old 26-11-2008, 11:39   #2
ISTANAZ

 
Varsayılan

İbranameyi geçersiz kılacak bie neden yoksa, ibraname geçerli olacaktır.
Old 26-11-2008, 18:19   #3
taylan

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/6009

K. 2001/6476

T. 4.10.2001

• HİZMET TESPİTİ DAVASI ( Nitelikçe Kamu Düzenine İlişkin Olduğundan Özel Bir Duyarlılık ve Özenle Yürütülmesi Gereği - Delillerin Re'sen Toplanması Gereği )

• KAMU DÜZENİNE İLİŞKİN DAVA ( 506 Sayılı Yasa'nın 79/10. Maddesine Dayalı Hizmet Tespiti Davaları - Delillerin Re'sen Toplanması Gereği )

• İŞVEREN NEZDİNDE GEÇEN SÜRE ( İşyerinin Devri Söz Konusu Olmadıkça İlişkin Çalışma İddiasının Yeni İşverene Yöneltilemeyeceği - Hizmet Tespiti Davası )

• ÇALIŞMA İDDİASI ( İşyerinin Devri Söz Konusu Olmadıkça Eski İşveren Nezdinde Geçen Süreye İlişkin Çalışma İddiasının Yeni İşverene Yöneltilemeyeceği - Hizmet Tespiti Davası )

• HUSUMET ( İşyerinin Devri Söz Konusu Olmadıkça Eski İşveren Nezdinde Geçen Süreye İlişkin Çalışma İddiasının Yeni İşverene Yöneltilemeyeceği - Hizmet Tespiti Davası )

506/m.79/10, 82


ÖZET : 506 Sayılı Yasa'nın 79/10. maddesine dayalı hizmet tespiti davaları nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğundan özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmeli, deliller re'sen toplanmalıdır.
506 Sayılı Yasa'nın 82. maddesi uyarınca işyerinin devri söz konusu olmadıkça eski işveren nezdinde geçen süreye ilişkin çalışma iddiası yeni işverene yöneltilemez.
DAVA : Çalışmaların kısmi geçtiğinin, sigortalının imzasını içeren işe giriş bildirgesi, sözleşmesi, ibraname, ücret bordrosu, hesap fişi gibi belgelere dayanması halinde, bu belge içeriklerinin aksinin eş değerde delillerle kanıtlanması gerekir.
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1990 Kasım 1999 tarihleri arasında 10 yıl süreyle sigortalı olarak çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Dava sonucu itibariyle davacının davalılardan işveren şirkete ait tuğla imalatı işyerinde 1990-1999 döneminde yıllar itibariyle Mart-Aralık ayları arasında 9 ay süre ile mevsimlik olarak çalıştığı ancak Kuruma kısmen bildirildiğinden bahisle bu dönemde sürekli biçimde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağı 506 Sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup, bu tür sigortalı olmayı gerektiren ilişki içinde geçtiği savunulan hizmetlerin tespitine ilişkin davalar nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğundan özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmeli ve deliller re'sen toplanmalıdır.
Öncelikle davalı işveren şirketin kuruluşu 22/06/1992 olup işyerinin 506 Sayılı Kanunun madde 82 kapsamında davalıya devri söz konusu olmadıkça davacının 22/06/1992 tarihinden önceki dönemde şirket nezdinde çalıştığının kabulü mümkün değildir. Ne var ki, davacının işyerinin 1992 yılı öncesi dönemdeki işverenleri hakkında dava açmak hakkı mahfuzdur. Kaldı ki bordro tanıklarının 22.06.1992 öncesinde işyerinde çalışma olguları da dosya içeriğinden anlaşılamamakta, bir kısmının ise zaten bu dönemde çalışması bulunmamaktadır.
Davacının 1998 ve 1999 yıllarındaki mevsimlik çalışması işe giriş bildirgeleri ve çıkış belgelerine göre 24/06/1998-21.10.1998, 15.07.1999-03.09.1999 döneminde kısmen Kuruma bildirilerek primi ödenmiş olup, mevsimlik çalışmanın başlangıç ve sona eriş tarihleri ile ay içindeki kısmi bildirimlerin ( 1999 yılı 9 ay hariç ) sigortalının imzasını içeren işe giriş bildirgesi, sözleşmesi, ibraname, ücret bordrosu, hesap fişi gibi belgelere dayanması ve davacının bu belgeler aksini eş değerde kanıtlayamaması itibariyle bu belgelerdeki tarih ve sürelere itibar edilmelidir. Ancak 1999 yılı Eylül ayı ücret bordrosu imzasız olduğundan bu ayda çıkış tarihi gözetilerek 3 günlük çalışmanın kabulü gerekir. 1992 yılında işe başlama tarihi sigortalının imzasını içeren işe giriş bildirgesinde 15.11.1992, çıkışı 10.12.1992 olup, dönem bordrolarının sigortalı imzasını içermemesi giderek 4447 Sayılı Kanunun 11. maddesiyle 506 Sayılı Kanuna eklenen fıkralar ile getirilen ve kamusal niteliği itibariyle de geçmişe yönelik olarak uygulanması gereken yasal karine aksinin işverence sigortalı imzasını içeren yazılı delillerle ispatlanmaması nedeniyle davacının 1992 yılı Kasım ayında 15, Aralık ayında 10 gün süre ile çalıştığı kabul edilmelidir.
1992-1997 dönemindeki mevsimlik çalışma iddiası yönünden ise; bordro tanıklarından Kamil'in davacının bu dönem dahilinde bazı yıllarda çalışmadığına ilişkin anlatımını teyit eder biçimde 02.06.1994 günlü işyerinde mahallinde düzenlenen ve İş Kanunu 89 ile 506 Sayılı Kanunun 130. maddesi kapsamında aksi eş değerde delillerle kanıtlanıncaya kadar geçerli bulunan tutanakta çalışanlar arasında davacı adının bulunmaması itibariyle 1992-1997 döneminde düzenlenmiş ve sigorta müfettişi tutanakları ile işveren şirket olup ücret ödemelerinin kural olarak kayıtlara geçmesi gerekeceğinden bu döneme ait işveren nezdinde ki işyeri kayıtları celbedilmeli ve bordo tanıklarının anlatımları bu çevrede değerlendirilmelidir. Dava konusu tuğla imalatı işyerinde yıllar itibariyle mevsimlik çalışma dönemi hiçbir kuşku ve tereddüte yer bırakmayacak biçimde bu konuda tanık anlatımları arasındaki çelişki de giderilmek suretiyle saptanmalıdır.
Çalışılmayan yılların varlığı halinde 506 Sayılı Kanunun madde 79/10 da öngörülen 5 yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihi itibariyle geçip geçmediği irdelenmelidir.
Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile kabule göre de Kuruma bildirilerek primi ödenen çalışma süreleri bakımından davacının tespitte hukuki yararı bulunmamasına rağmen bu sürenin dahi kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.10.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 26-11-2008, 18:28   #4
taylan

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 1996/14576

K. 1996/22643

T. 17.12.1996

• SENDİKAL TAZMİNAT ( İşverence Tevdi Edilen İbranamelerin Geçerliliği )

• SENDİKAYA ÜYE OLAN İŞÇİNİN İŞ AKDİNİN FESHİ ( Sendikal Tazminat Talebi )

• İBRANAMELERİN GEÇERLİLİĞİ ( Sendikaya Üye Olduğundan İş Akdi Feshedilen İşçinin Sendikal Tazminat Talebi )

1475/m.13,16/II

2821/m.31


ÖZET : Sendikaya üye olan işçilerden, üyelikten ayrılanların tekrar işe alındıkları anlaşıldığından, akitlerinin sendikal nedenle feshedildiğinin kabulü gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki, sendikal tazminat, hafta tatili ve yıllık ücretli izin parasının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.12.1996 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat M. P. ile karşı taraf adına Avukat T. İ. geldi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1. Davacı, davalıya ait işyerinde bir süreden beri çalışmakta iken Mart 1995'de sendikaya üye olduğu 31.3.1995 tarihinde de üyesi bulunduğu sendikanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, Toplu İş Sözleşmesi yapmak için başvurduğu, çoğunluk tesbiti için bakanlık müfettişinin 25.4.1995 tarihinde işyerinde incelemeler yaptığı, dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacı işçi hizmet sözleşmesinin bu gelişmeler üzerine davalı işveren tarafından 25.4.1995 tarihinde feshedildiğini ileri sürerek sendikal tazminat ve hafta tatili ücreti isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece dosya içinde bulunan ibraname dikkate alınarak, tüm isteklerin reddine karar verilmiştir.
Dosya içinde mevcut tarihsiz matbu ve boşlukları doldurulan ibranamede "...işyerinizde 24.4.1995 tarihinde aktimi fesh ederek ayrıldım çalıştığım süreyle ilgili olarak tüm normal ücretlerimi yaptığım fazla çalışmalarımın karşılığı olan ücretlerimi, hafta tatili, genel tatil, ulusal bayram günlerinde yaptığım çalışmalara karşı ücretlerimi aldığımı, ...yıllık ücretli izin hakkımı kullandığımı, sözleşmesinin sona ermesi ile doğan ....TL. ihbar, ...TL. kıdem tazminatı haklarımı peşin olarak ve tamamen tarafıma ödendiğini bildiririm" şeklinde açıklamaya yer verilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı ile birlikte aynı şekilde istemde bulunan, diğer işçilerin dosyalarında da aynı biçimde ibraname düzenlenmiş olduğu gibi, içeriğinin de çelişkili olduğu ilk nazarda dikkati çekmektedir. Gerçekten bir yandan davacı işçi sözleşmeyi kendisinin feshettiğini belirtmekte, diğer yandan da özellikle kıdem ve ihbar tazminatını aldığını kabul etmektedir. Bu durumda ibranamenin dikkate alınmış olması hatalıdır. Öte yandan dosya içinde el yazısıyla yazılmış ve diğer işçiler tarafından açılan dosyaların hepsinde de aynı biçimde 24.4.1995 günü düzenlenmiş bir diğer belgede de "...işyerinde çalışmakta olduğum şartları değiştiğinden sözleşmesini İş Kanunu 16/II maddesine göre feshediyorum tazminatlarımın ödenmesini arz ederim" cümlelerine yer verilmiştir. Bu belge de ibraname gibi bir yandan kendi içinde çelişkili diğer yandan da, şartlarında bir değişiklik olmadığı halde böyle bir değişiklikten söz edilmektedir ki bunun da gerçeğe uygun olmadığı kendiliğinden anlaşılmaktadır.
Bunlardan başka 26.4.1995 tarihinde davacı işverene çekilen noter ihtarnamesinde hizmet aktinin 25.4.1995 tarihinde fesh edildiği olgusuna dayanılarak, İş Kanunundan ve Sendikalar Kanunundan doğan haklarını istemiştir. Davalı işveren davacı ve diğer işçiler tarafından çekilen ihtarnamelere verdiği 2.5.1995 tarihli cevabi ihtarnamede, bir kısım işçilerin hizmet sözleşmelerinin devamsızlıktan feshedildiğini, diğer bir kısım işçilerin de hakları varsa ödeme yoluna gidileceğini belirtmiştir.
Yukarıda ayrıntılı bir biçimde anlatılan olayların seyrinden ve dosya içeriğinden ve özellikle sendikaya üye olan işçilerden üyelikten ayrılanların tekrar işe alınmalarından davacı işçinin sözleşmesinin sendikal nedenle sona erdirildiğinin kabulü gerekir. Hafta tatili çalışmaları bulunduğu takdirde bunun da karşılığının kabulü gerekir. Hafta tatili konusunda vardiyalı sistemle çalışma halinde de karşılığının ödenmesi doğaldır. Bu bakımdan gerektiği takdirde bu konu araştırılıp incelenmek suretiyle açıklığa kavuşturulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 2.000.000 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.12.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 26-11-2008, 18:41   #5
taylan

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/14457

K. 2008/7575

T. 7.4.2008

• İBRA SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİĞİ ( İşçi Emeği Karşılığında Aldığı Ücret ve Diğer Parasal Hakları İle Kendisinin ve Ailesinin Geçimini Temin Ettiği - Bir İşçinin Nedensiz Yere İşvereni İbra Etmesi Hayatın Olağan Akışına Uygun Düşmediği )

• İŞ HUKUKU AÇISINDAN SINIRLI BİR BİÇİMDE DEĞER VERİLMESİ ZORUNLULUĞU ( İbraname Sözleşmesi - İşçi Emeği Karşılığında Aldığı Ücret ve Diğer Parasal Hakları İle Kendisinin Ve Ailesinin Geçimini Temin Ettiği )

4857/m.32


ÖZET : İş Hukukunda ibra sözleşmesi ibraname adıyla yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır. İşçi emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. İş Hukukunda ibra sözleşmeleri da yorumlanmalı ve borcun asıl sona erme nedeni ifa olarak ele alınmalıdır.
DAVA : Davacı, yıllık izin ücreti, fazla mesai, fazla mesai ücreti günlük % 5 gecikme zammı, hafta tatili, hafta tatili ücreti, günlük % 5 gecikme zammı, ulusal bayram genel tatil ücreti, genel tatil ücreti günlük %5 gecikme zammı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı davalı haber ajansında Basın İş Kanununa tabi işçi statüsünde haber yönetmeni olarak çalışırken sözleşmesini feshettiğini kıdem ve ihbar tazminatını ödemek koşuluyla da bir ibraname imzalattığını belirterek fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram, genel tatil alacakları ile %5 fazlalıklarını ve yıllık izin ücretinin hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı işveren ise davacının teknik yönetmen olarak 1475 Sayılı Kanun'a tabi olarak çalıştığını fazla mesai yapmadığını, hafta tatilleri ve ulusal bayram, genel tatillerde çalışmadığını ibraname ile işvereni ibra ettiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının Basın İş Kanununa tabi işçi statüsünde çalıştığı kabul edilmiş ibraname geçerli kabul edilerek dava red edilmiştir.
Dosya içerisinde mevcut belgeler ve tanık anlatımları itibariyle davacının Basın İş Kanununa tabi olduğunun kabulü isabetlidir.
Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerli olup olmadığı ise uyuşmazlık konusudur. İbra sözleşmesi, İsviçre Borçlar Kanununun 115. maddesinde düzenlendiği halde Türk Borçlar Kanununa bu madde alınmamıştır. Bir kanunda ana kurallar ve kurumlar oluşturulurken ibra gibi önemli bir duruma yer verilmemiş oluşunun ancak hata sonucu olabileceği öğretide ileri sürülmüştür. ( Berki, Şakir: Borçların Sukutu AÜH-1 Cilt XII sayfa 237 )bununla birlikte gerek öğretide gerek uygulamada ibraname bir borcun tam yada kısmen ifa edilmeden sona ermesini sağlayan özel sukut nedeni olarak kabul edilmektedir. ( Feyzioğlu F.N: Borçlar Hukuku Umumi Hükümler Cilt 2, İstanbul 1969, s. 351 )bu noktada ibra sözleşmesinin ödeme yönünde bir anlaşma olmadığı, borcun kısmen ya da tamamen tatmin edilemeyen sona erme şekillerinden biri olduğu belirtilmelidir.
İş hukukunda ibra sözleşmesi ibraname adıyla yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır. İşçi emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. İş hukukunda ibra sözleşmeleri dar yorumlanmalı ve borcun asıl sona erme nedeni ifa olarak ele alınmalıdır.
Borcun tatmin edilemeyen sona erme şekillerinden biri olan ibra sözleşmelerine hukuku açısından sınırlı biçimde değer verilmelidir. Konuya dair somut çözümlere gelince; ibra sözleşmesi varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi de mümkün olmaz bu nedenle işveren tarafından işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu yönünde Yargıtay uygulaması istikrar kazanmıştır.
Somut olay yönünden baktığımızda dosyada mevcut miktar ve işçinin ihtiraz-i kaydını içermeyen ibranamede davacı işçi hafta tatili, genel tatil yevmiyelerini, fazla mesai ücretini aldığını bu ibraname ile işvereni ibra ettiğini belirtmektedir. Davalı işveren ise cevap dilekçesinde davacının fazla mesai yapmadığını, hafta tatilleri ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmadığını savunmaktadır. İbranamenin içeriği ile davalı işverenin savunması arasında çelişki söz konusudur. Bu sebeple artık ibranamenin geçerliliğinden söz edilemeyecektir. Dava konusu istekler bir değerlendirmeye tabi tutularak sonuca gidilmelidir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 27-11-2008, 11:24   #6
ekinheval

 
Varsayılan

İbranamede rakam yer almıyorsa geçerli sayılmayacaktır.
Old 28-11-2008, 22:21   #7
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/8475

K. 2002/24475

T. 19.12.2002

• KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI ( El Yazısı İle Yazılan İbranamede Rakam Zikretmeksizin Alındığının Kabulü - Davanın Reddi Gereği )

• İHBAR VE KIDEM TAZMİNATI ( El Yazısı İle Yazılan İbranamede Rakam Zikretmeksizin Alındığının Kabulü - Davanın Reddi Gereği )

• İBRANAME ( El Yazısı İle Yazılıp Rakam Zikretmeksizin İşçilik Haklarının Alındığının Kabulü - Davanın Reddi Gereği )

1475/m.13, 14

ÖZET : Davacının hizmet akdinin feshini müteakip verdiği ibranamedeki imza inkar edilmediği gibi; ibranamenin davacının el yazısı ile yazıldığı anlaşılmaktadır. Bu ibranameye itibar edilerek davanın reddi gerekir.
DAVA : Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti ve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı hizmet akdinin feshini müteakip verdiği ve kaydi ihtirazi koymadığı ibranamede rakam zikretmeksizin dava konusu alacakları ayrı ayrı sayarak aldığını kabul etmiş ve davalı işvereni ibra etmiştir.
Bu ibranamedeki imza inkar edilmediği gibi; ibranamenin davacının el yazısı ile yazıldığı anlaşılmaktadır. Bu ibranameye itibar edilerek davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.12.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/10045

K. 2004/25823

T. 22.11.2004

• FAZLA ÇALIŞMA HAFTA VE GENEL TATİL ÜCRETİ ( İşçinin Aldığını Kabul Edip İşvereni İbra Etmesi - İbranamede Rakam Belirtilmemesinin Sonuca Etkili Olmadığı )

• İŞYERİ DEVRİ ( Nedeniyle Davaya Dahil Edilen Hakkında Usulüne Uygun Dava Açılmadan Aleyhine Hüküm Kurulmasının Yasaya Aykırı Olduğu )

1475/m. 35

ÖZET : Zor ve hile ile alındığı kanıtlanamayan ibranamede davacı açıkça fazla mesai, genel tatil ve hafta tatili çalışma ücretlerini aldığını kabul ederek, işvereni ibra etmiştir. İbranamede rakam belirtilmemesi sonuca etkili değildir. İbraname nedeni ile davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.
DAVA : Davacı, fazla çalışma ile hafta ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalı ve dahili davalının temyizine gelince;
a ) Dosyaya davalı tarafından sunulan ve altındaki imza davacı tarafından kabul edilen, zor ve hile ile alındığı kanıtlanamayan ibranamede davacı açıkça fazla mesai, genel tatil ve hafta tatili çalışma ücretlerini aldığını kabul ederek, işvereni ibra etmiştir. İbranamede rakam belirtilmemesi sonuca etkili değildir. İbraname nedeni ile davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.
b ) Dahili davalı Elba Basınçlı Döküm AŞ.hakkında usulüne uygun dava açılmadığı halde, işyerinin devri nedeni ile davaya dahil edilerek, hakkında aleyhine hüküm kurulması isabetsiz olup, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.11.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Çek+tek İmza+borca İtİraz+kÖtÜ Nİyet kenan iskender Meslektaşların Soruları 2 18-10-2008 15:22
Belİrlİ SÜrelİ İŞ SÖzleŞmesİ Ve Kidem Tazmİnati TRINITY Meslektaşların Soruları 3 11-06-2008 15:23
Kismİ Kabulde İcra İnkar Tazmİnati advocatein Meslektaşların Soruları 5 17-04-2008 13:26
Hayat Sİgortasina BaĞli Vefat Tazmİnati Alabİlİr Mİyİz? ilastepe Meslektaşların Soruları 2 01-04-2008 10:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04314590 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.