Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yalan Beyan

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-02-2012, 13:01   #1
para_doks

 
Varsayılan Yalan Beyan

Herkese iyi günler, iyi çalışmalar..

A, B,C ve D hakkında Savcılığa yapılan suç duyurusunda A; taşınmazı inançlı olarak temlik ettiğini, kredi çekeceğini, kredi borcu bitince de iade edeceğini, kendisi çekemediği için B ye, o da çekemediği için D ye devredildiğini, dolandımadıklarını beyan etmiştir. Bu kişinin beyanı ile yetinilerek takipsizlik kararı verilmiştir.

Aynı şahıslar hakkında Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescil davasında ise A; evi satmam için bana devrettiler, ben B ye sattım, sattıktan sonra bedelin bir kısmını verdim, B kardeşim C ye vekalet vererek D ye satmış' şeklinde beyanda bulunmuştur.

A kişisinin Savcılık ve Mahkeme huzurundaki beyanları farklı ve tamamen birbiri ile çelişkilidir.

1. A kişisinin bu beyanı yalan beyanda bulunma veya benzeri bir suçu oluşturabilir mi? Beyanlarından biri doğru kabul edilse, diğeri yanlış kabul edilmek durumundadır ve ikisi de Adli Merciler huzurunda verilmiş beyanlardır.

2.Savcılıktaki beyanı ikrar niteliği taşır mı? Hukuk Mahkemesi kesin delil niteliğindeki bu ikrar ile bağlı mıdır?

3.Savcılıktaki beyanına rağmen hakimce yemin teklif edilmesi hukuka uygun olur mu?


Biraz karmaşık, mümkün olduğunca açık şekilde özetlemeye çalıştım. Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.

Şimdiden teşekkür ederim.

Old 01-03-2012, 10:05   #2
Av. Ali YILMAZKARA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan para_doks
1. A kişisinin bu beyanı yalan beyanda bulunma veya benzeri bir suçu oluşturabilir mi? Beyanlarından biri doğru kabul edilse, diğeri yanlış kabul edilmek durumundadır ve ikisi de Adli Merciler huzurunda verilmiş beyanlardır.
Savcılık huzurunda şüphelinin olaylara ilişkin beyanlarının "yalan olması" kimliğe ilişkin değilse bir yaptırım gerektirmez. Şüpheli ve sanığın doğru söyleme zorunluluğu yoktur. Bu bağlamda zaten ceza yargılamasının (soruşturma koğuşturma) hiç bir aşamasında "ikrar" kesin delil değildir.

Alıntı:
Yazan para_doks
2.Savcılıktaki beyanı ikrar niteliği taşır mı? Hukuk Mahkemesi kesin delil niteliğindeki bu ikrar ile bağlı mıdır?
ikrar iddiayı kabul etmektir. evet ikrar niteliği taşır ancak delil niteliğini soruyorsanız, ceza yargılaması için yukarıdaki cevabım hala geçerli bu mercide dile getirilen ikrarın hukuk mahkemesindeki etkisi ise delil niteliğinde olacaktır ancak KESİN'liği tartışılabilir. Şöyleki; ceza yargılamasındaki maddi vakıalara ilişkin tespit ve kararlar Hukuk Mahkemesi açısından kesin delil niteliği taşımaktadır. Söz konusu ikrara binaen bir tespit ya da karar yoksa Hukuk Mahkemesinde bunun gündeme gelmesi halinde inkar edilebilinir. Bilmiyorum bu soruya verilecek cevap tartışılmalıdır kanaatindeyim.

Alıntı:
Yazan para_doks
3.Savcılıktaki beyanına rağmen hakimce yemin teklif edilmesi hukuka uygun olur mu?
Yanılıyorsam lütfen düzeltin; hakim yemin teklif etmez, yemin teklif hakkını hatırlatır.

Old 01-03-2012, 12:06   #3
para_doks

 
Varsayılan

Cevabınız için teşekkür ederim.

Ancak ikrar konusunda hala tereddütlerim var. İkrar hukukta kesin delil niteliğindedir. Adli merciler huzurunda yapılan ikrarın kesin delil olduğu ortada. Sizin kesin delil konusundaki düşünceniz beyanın Savcılık aşamasında ileri sürülmesinden mi kaynaklanıyor acaba? Başka bir deyişle Savcı huzurundaki ikrar, ikrar edeni bağlamaz mı? Benim kesinlikten kastettiğim bizzat 'ikrar' ın kesin delil niteliğinde olması. Yoksa savcılığın bir tespiti veya karar değil.

Ceza yargılaması aşamasında doğruyu söylemek zorunda değildir evet. Ancak bu yargılamadan kurtulmak amacı ile söylediği sözler -ki doğru olduğu düşüncesi ile takipsizlik kararı verilmiştir- neden aleyhine kullanılamasın ki?
Old 02-03-2012, 10:48   #4
Av. Ali YILMAZKARA

 
Varsayılan

Adli merciler önünde yapılan ikrarın kesin delil olduğunun istisnası ikrar edenin şüpheli ve ya sanık sıfatı ile verdiği ifade ve beyanlardır. Evet Savcı huzurundaki ikrar, ikrar edeni bağlamaz.
Alıntı:
Yazan TaitaDragonfire
(şüpheli açısından) (Savcılık)bu mercide dile getirilen ikrarın hukuk mahkemesindeki etkisi ise delil niteliğinde olacaktır ancak KESİN'liği tartışılabilir.
Old 05-07-2012, 14:01   #5
para_doks

 
Varsayılan

Tesadüf eseri bulduğum kararlarda; savcı huzurunda yapılan ikrarın harici ikrar niteliğinde bulunduğunu, başka deliller ile desteklenmesi durumunda ikrar edeni bağlayacağı ve hukuk mahkemesinde hükme esas alınacağını öğrendim..
Old 02-12-2013, 16:28   #6
mevzu hukuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan para_doks
Tesadüf eseri bulduğum kararlarda; savcı huzurunda yapılan ikrarın harici ikrar niteliğinde bulunduğunu, başka deliller ile desteklenmesi durumunda ikrar edeni bağlayacağı ve hukuk mahkemesinde hükme esas alınacağını öğrendim..

Sayın meslektaşım,karar künyesini paylaşabilir misiniz acaba?
Old 05-12-2013, 09:33   #7
para_doks

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/12252
Karar: 2011/14484
Karar Tarihi: 29.09.2011


HARİCİ İKRAR - DAVACININ BEYANININ HARİCİ İKRAR NİTELİĞİNDE OLUP DOSYADAKİ DİĞER DELİLLERLE TEYİT EDİLDİĞİNDEN ALEYHİNE KESİN KANIT OLUŞTURDUĞU - TALEBİN İKRAR EDİLEN KISMININ REDDİ GEREĞİ

ÖZET: Davacı, kocası hakkındaki ceza davasına konu olan soruşturma sırasında 30.08.2007 tarihinde polise verdiği ifadesinde, <18 adet bileziği kuyumcuya bozdurup, parasını aldığını, evden de kolunda takılı üç bilezikle ayrıldığını> ifade etmiş, bu beyanını kuyumcu da doğrulamıştır. Davacının bu beyanı harici ikrar niteliğinde olup, dosyadaki diğer delillerle teyit edildiğine göre, aleyhine kesin kanıt oluşturur. Öyleyse davacı tarafından ikrar edilen yirmi bir adet bilezikle ilgili talebin reddi gerekir.

(1086 S. K. m. 236)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Davacı, kocası hakkındaki ceza davasına konu olan soruşturma sırasında 30.08.2007 tarihinde polise verdiği ifadesinde, <18 adet bileziği kuyumcuya bozdurup, parasını aldığını, evden de kolunda takılı üç bilezikle ayrıldığını> ifade etmiş, bu beyanını kuyumcu da doğrulamıştır. Davacının bu beyanı harici ikrar (HUMK. md. 236/4) niteliğinde olup, dosyadaki diğer delillerle teyit edildiğine göre, aleyhine kesin kanıt oluşturur. Öyleyse davacı tarafından ikrar edilen yirmi bir adet bilezikle ilgili talebin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29.09.2011 (¤¤)
Old 05-12-2013, 09:35   #8
para_doks

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

13.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/558
Karar: 2007/6328
Karar Tarihi: 07.05.2007


MAHKEME DIŞI İKRARIN KESİN DELİL NİTELİĞİNDE BULUNMAMASI - MAHKEME DIŞI İKRARIN TANIKLA KANITLANMASI

ÖZET: Mahkeme dışı ikrar, kesin bir delil değildir. Hakim, mahkeme dışı ikrarı doğrulayacak delil ve emare varsa, buna dayanarak karar verebilir. İkrarın mahkeme dışında yapılması halinde, ikrar başka delil ve emare ile kanıtlanması halinde takdiri delil niteliğini kazanır. Bu itibarla, mahkeme dışı ikrarın tanıkla kanıtlanması mümkündür. Mahkemece, davaya konu alacağa ilişkin taraflara tanık dahil, her türlü delilleri sorulmalı, hakimin bu konudaki kanaatini güçlendirmek üzere, lehine harici ikrarda bulunana tamamlayıcı yemin yaptırılabileceği de gözetilerek hasıl olacak sonucuna uygun bir karar verilmelidir.


(1086 S. K. m. 236/4, 236/son)

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı, davalı Mine adına kayıtlı 24 nolu parseldeki taşınmazı satın almak üzere anlaştıklarını ve satış bedeli olarak 10.000 DM ödeme yaptığını, ancak tapu ferağının verilmediğini, davalıların 8.000 DM ödeme yapıldığını kabul ettiklerinden 8.000 DM'nin döviz faizi ile ödetilmesini istemiştir.

Davalı, davacıya taşınmazın 1.900 YTL'ye satılması konusunda anlaşma yaptıklarını ve davacının 800 YTL dışında ödeme yapılmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, 8.000 DM'nin döviz faizi ile davalı Baki'den tahsiline, davalı Mine hakkındaki davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, satış bedeline karşılık olarak davalılara 8.000 DM karşılığı ödeme yaptığını ileri sürmüş, davalı Baki ise, kendisine 800 YTL ödeme yapıldığını, DM olarak ödeme yapılmadığını, davalı Mine de kendisine hiçbir ödeme yapılmadığını savunmuştur. Mahkemece, 800 YTL'nin davalı Baki'den tahsiline ilişkin verilen kararın faiz konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi nedeni ile bozulması üzerine, mahkemece davalı Baki'nin Jandarmadaki ifadesi gözetilerek, 8.000 DM'nin davalı Baki'den tahsiline karar verilmiştir. Davalı Baki'nin Jandarma'daki 05.07.2002 tarihli ifadesinde, <Zülfikar’a tarlamı 2.100 YTL'ye sattım. 8.000 DM peşinat aldım. Geriye 13.000 DM borç kaldı ve ödemedi> şeklinde beyanda bulunarak harici ikrarda bulunduğu ve 08.11.2002 tarihli Cumhuriyet Savcılığı huzurundaki ifadesinde ise, tarla sattığını ve jkarşılığında peşin olarak 800 YTL aldığını açıkladığı anlaşılmaktadır.

Mahkeme dışı ikrar, kesin bir delil değildir. Hakim, mahkeme dışı ikrarı doğrulayacak delil ve emare varsa, buna dayanarak karar verebilir (HUMK m. 236/IV). Eş söyleyişle, ikrarın mahkeme dışında yapılması halinde, ikrar başka delil ve emare ile kanıtlanması halinde takdiri delil niteliğini kazanır. Bu itibarla, mahkeme dışı ikrarın tanıkla kanıtlanması mümkündür. Hal böyle olunca mahkemece, davaya konu alacağa ilişkin taraflara tanık dahil, her türlü delilleri sorulmalı, hakimin bu konudaki kanaatini güçlendirmek üzere, lehine harici ikrarda bulunana tamamlayıcı yemin yaptırılabileceği de (HUMK m. 236/son) gözetilerek hasıl olacak sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 07.05.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 05-12-2013, 09:36   #9
para_doks

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

15.Hukuk Dairesi
Esas: 2001/4110
Karar: 2001/5910
Karar Tarihi: 25.12.2001


ELATMANIN ÖNLENMESİ - HAKSIZ EL KONULMA - GÜNLÜK KAZANCIN HESAPLANMASI - BİLİRKİŞİ RAPORU - HAKKANİYET

ÖZET : Davacı marangoza ait sunta kesme ve gönyeleme makinalarının davalı tarafından haksız olarak alıkonulmuş olması nedeniyle açılan davada her iki makinanın yokluğunun davacının günlük kazancına etkisinin ne olabileceğinin varsa mühendis bir bilirkişiden, yok ise mevcut bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle takdir ettirilmesi ve icabında Borçlar Kanununun 98.maddesi yollamasıyla aynı kanunun 42.ve 43.maddeleri hükmü de dikkate alınarak hüküm kurulması gerekir.

(818 S. K. m. 42, 43, 98) (1086 S. K. m. 284)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Davacı yüklenici ilgili ceza dava dosyasında bulunan 1.12.1999 günlü Cumhuriyet Savcısı tarafından alınan ifadesinde, 350.000.000 TL. iş bedelinden 77.000.000 TL.sının kendisine ödendiğini ikrar etmiştir. İmzası ile tevsik edilen harici ikrar geçerli olduğuna göre [/color]kalan 273.000.000 TL. yerine 350.000.000 TL.nın tamamına hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

3-Davacıya ait sunta kesme ve gönyeleme makinalarının davalı tarafından haksız olarak alıkonulmuş olması, marangoz olan davacının tüm çalışmasını engelleyeceği düşüncesiyle ve günlük kazancın tamamından mahrum kalınmışçasına, toplam 651.000.000 TL. kazanç kaybının varlığına dair bilirkişi raporunun hükme esas alınması yerinde değildir. Davacı marangozun tüm mesaisinin bu iki makinanın varlığına bağlı sayılması doğru olamayacağı gibi, bu durumda dahi geçen 7 ay 7 günlük süre içinde başka türlü gelirinin olamayacağını kabul eden bir düşünce tarzı da hayatın olağan akışına aykırıdır.

Mahkemece yapılacak iş; her iki makinanın yokluğunun davacının günlük kazancına etkisinin ne olabileceğinin varsa mühendisin bir bilirkişiden, yok ise mevcut bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle takdir ettirilmesi ve icabında Borçlar Kanununun 98.maddesi yollamasıyla aynı kanunun 42.ve 43.maddeleri hükmü de gözetilerek hüküm tesisine gitmekten ibarettir. Kabulü mümkün olmayan rapora göre hüküm tesis edilmesi de bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarda ( 2. ) ve ( 3. ) bendlerde açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, ( 1. ) bend uyarınca davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 25.12.2001 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 05-12-2013, 09:36   #10
para_doks

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

13.Hukuk Dairesi
Esas: 1995/6121
Karar: 1995/6232
Karar Tarihi: 22.06.1995


MENFİ TESPİT DAVASI - İFADENİN HARİCİ İKRAR NİTELİĞİNDE OLMASI - TANIKLARIN DİNLENMESİ GEREĞİ - MAHKEMECE EKSİK İNCELEME SONUCU KARAR VERİLMEMESİ GEREĞİ

ÖZET: Davalının vekili hakkındaki yapılan ceza tahkikatı sırasında vekilin Cumhuriyet Savcılığında verdiği ifadesi harici ikrar niteliğindedir. Bu ikrar diğer delillerle özellikle tanık beyanları ile doğrulandığı takdirde davalıyı hukuken bağlar. O nedenle davacının gösterdiği tanıklarının dinlenmesi gerekir. Mahkemece bu yönün gözden kaçırılması sonucu olayda tanık dinlenemeyeceğinin kabul edilip yazılı şekilde karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olduğu için usule ve yasaya aykırıdır.


(1086 S. K. m. 258)

Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

Karar: Davacı, davalıya olan borcuna karşılık 20.3.1994 keşide tarihli 30.000.000 TL. lık çeki vekili olan M. Ak imzası ile davalıya verdiğini daha sonra davalının Avukatı olan ve çeki elinde bulunduran Avukat D. Gökçe’ye 42.500.000 TL. su borcunu ödediğini çekin iade edileceğini söylediği halde iade edilmeyip aksine davalının çeki icraya koyduğunu öne sürerek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Davalı davacı ve azil ettiği avukatı D. Gökçe tarafından kendisine ödeme yapılmadığını savunmuş, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davalının vekili D. Gökçe hakkındaki yapılan ceza tahkikatı sırasında vekilin Cumhuriyet Savcılığında verdiği 21.11.1994 tarihli ifadesi harici ikrar niteliğindedir. Bu ikrar diğer delillerle özellikle tanık beyanları ile doğrulandığı takdirde davalıyı hukuken bağlar. O nedenle davacının gösterdiği tanıklarının dinlenmesi gerekir. Mahkemece bu yönün gözden kaçırılması sonucu olayda tanık dinlenemeyeceğinin kabul edilip yazılı şekilde karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olduğu için usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.6.1995 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yalan beyan Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 15-02-2012 17:50
Yalan Beyan mı, başka ne olabilir? Av. Muzaffer ERDOĞAN Meslektaşların Soruları 0 22-04-2011 16:54
ACİL!Yalan beyan.. dilaykar Meslektaşların Soruları 4 28-07-2009 13:20
Yalan beyan suçu oluşur mu? kaantoprak Meslektaşların Soruları 1 01-12-2008 20:38
evlatlık-yalan beyan SINIRSIZ Meslektaşların Soruları 5 09-01-2008 11:20


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05739999 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.