Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

boşanma davasında ara karar olarak verilen tedbir nafakası - yetkili icra dairesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-10-2011, 14:57   #1
ahmetcan2014

 
Varsayılan boşanma davasında ara karar olarak verilen tedbir nafakası - yetkili icra dairesi

boşanma davamız sırasında ara karar ile davacının müvekkileme tedbir nafakası ödemesine karar verildi.acaba tedbir nafakasını tmk nun 168. maddesinin icra takipleri için de geçerli olduğunu düşünerek alacaklının ikametgahında ilamsız icraya koyabilir miyiz?TMK 168:Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
Old 07-10-2011, 15:15   #2
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Aşağıda alıntıladığım içtihat, tedbir nafakasının da icrasının "her icra dairesinden" istenilebileceğini belirtiyor.

Alıntı:
T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/4918
Karar: 2003/8218
Karar Tarihi: 15.04.2003

ŞİKAYET DAVASI - NAFAKAYA DAYALI OLARAK AÇILACAK DAVALARIN ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİNDE AÇILABİLECEĞİ - DAVA SONUCU HÜKMEDİLEN NAFAKANIN TAHSİLİ İÇİN TÜM İCRA MÜDÜRLÜKLERİNDEN BİRİNDE TAKİP KONUSU EDİLEBİLECEĞİ - ŞİKAYETİN REDDİ GEREĞİ

ÖZET: Nafakaya dayalı olarak açılacak davalar Türkiye'de ki her yerde Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılabileceği gibi dava sonucu hükmedilen nafakanın da tahsili için aynı şekilde Türkiye'de ki tüm icra müdürlüklerinden birinde takip konusu edilebilir. Bu nedenle borçlunun tüm şikayetlerinin reddi gerekir.

(4721 S. K. m. 169) (7201 S. K. m. 21) (Tebligat Tüzüğü m. 28)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Borçluya tebliğ edilen örnek 49 ödeme emri Tebligat Kanunun 21.maddesi ve Tüzüğün 28. maddesindeki koşullara uygun olup, merciice aksine gerekçe ile ödeme emrinin usulsüz olduğundan bahisle tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olduğu iddia edilen 27.12.2002 olarak düzeltilmesi yasaya uygun bulunmamıştır. Ayrıca icra takibine konu edilen alacak ...... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/.... esas sayılı dosyasına 16.12.2002 tarihli ara kararı uyarınca hükmedilen tedbir nafakasıdır. Bu nafakaya dayalı olarak açılacak davalar Türkiye'de ki her yerde Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılabileceği gibi dava sonucu hükmedilen nafakanın da tahsili için aynı şekilde Türkiye'de ki tüm icra müdürlüklerinden birinde takip konusu edilebilir. Bu nedenle borçlunun tüm şikayetlerinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 15.04.2003 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 07-10-2011, 15:17   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mehmethamurcu
boşanma davamız sırasında ara karar ile davacının müvekkileme tedbir nafakası ödemesine karar verildi.acaba tedbir nafakasını tmk nun 168. maddesinin icra takipleri için de geçerli olduğunu düşünerek alacaklının ikametgahında ilamsız icraya koyabilir miyiz?TMK 168:Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.

İİK'nun 50 inci maddesinin yollamasıyla, HMK'nun 5 inci maddesi gereğince, TMK 168 inci maddesi uyarınca; haklısınız.
Old 07-10-2011, 15:17   #4
empas

 
Varsayılan

Bildiğim kadarıyla tetbir nafakası ile ilgili arakarar ilam hükmünde değildir.Arakararı icra takibine konu olunca takip hukukuyla ilgili mevzuata tabii olur kanısındayım.Bu sebeple de borçlunun ikametgah bölgesindeki icra daireleri yetkilidir.M.K.'daki m:168 belirttiğiniz gibi boşanma davasıyla ilgili yetkiyi düzenleyen bir hüküm.
Old 07-10-2011, 15:22   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Caner Arıcı
Aşağıda alıntıladığım içtihat, tedbir nafakasının da icrasının "her icra dairesinden" istenilebileceğini belirtiyor.

Yargıtay kararına muhalifim. Sözkonusu olan bir mahkeme ilamı değildir.Ki her yerden icra takibi yapabilelim.
Old 07-10-2011, 15:23   #6
ahmetcan2014

 
Varsayılan

tedbir nafakası alacaklısı boşanma davasının görüldüğü yerde ikamet etmiyor başka bi yerde ikamet ediyor
Old 07-10-2011, 15:26   #7
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Yargıtay kararına muhalifim. Sözkonusu olan bir mahkeme ilamı değildir.Ki her yerden icra takibi yapabilelim.



Ben de...

Bir karar daha; aynı daireden:


Alıntı:
T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/12301
Karar: 2002/13706
Karar Tarihi: 25.06.2002

NAFAKA DAVASI - NAFAKA İÇİN İLAMLI İCRA TAKİBİNİN YAPILAMAYACAĞI İDDİASI - NAFAKA TEDBİR NAFAKASI OLDUĞUNDAN HER YERDE TAKİP YAPILABİLECEK OLMASI - YETKİ İTİRAZININ REDDİ İLE İCRA EMRİNİN İPTALİNE KARAR VERİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesinin ara kararı ile bağlanan aylık 75.000.000 TL tedbir nafakası için başlatılan ilamlı icra takibine süresi içinde yapılan şikayette yetki itirazı ile ilamlı icra takibi yapılamayacağı ileri sürülmüş mercice yetki itirazı yerinde görülerek dosyanın Şereflihisar İcra Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. Takibe konu ara kararı ile kararlaştırılmış nafaka tedbir nafakası olduğundan her yerde takip yapılabilir. Yetki itirazının reddi ile takip dayanağı ara kararı ilam niteliğinde olmadığından icra emrinin iptaline karar vermek gerekir.

(4721 S. K. m. 169) (2004 S. K. m. 50)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: ....... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/117 sayılı dosyasında 11.12.2001 günlü ara kararı ile bağlanan aylık 75.000.000 TL tedbir nafakası için başlatılan ilamlı icra takibine süresi içinde yapılan şikayette yetki itirazı ile ilamlı icra takibi yapılamayacağı ileri sürülmüş mercice yetki itirazı yerinde görülerek dosyanın Şereflihisar İcra Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. Takibe konu ara kararı ile kararlaştırılmış nafaka tedbir nafakası olduğundan her yerde takip yapılabilir. Yetki itirazının reddi ile takip dayanağı ara kararı ilam niteliğinde olmadığından icra emrinin iptaline karar vermek gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 25.06.2002 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 07-10-2011, 15:30   #8
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan empas
Yargıtay'ın kararı konumuzla alakasız bence."...dava sonucu hükmedilen nafakanın da tahsili için..." şeklinde bir ibare var.Yargıtay kararı,ilam dememiş de böyle demiş aslında.



Aynı kanıda değilim

Alıntı:
"...Ayrıca icra takibine konu edilen alacak ...... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/.... esas sayılı dosyasına 16.12.2002 tarihli ara kararı uyarınca hükmedilen tedbir nafakasıdır...."
Old 07-10-2011, 15:31   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Caner Arıcı


Aynı kanıda değilim
Aynı kanıdayım.
Old 07-10-2011, 16:45   #10
Av. Aslı Kaya

 
Varsayılan

Benzer bir durum ile daha önceden karşılaşmış biri olarak, nafaka tedbir nafakası olduğundan ve mahkeme ara kararı ile verildiğinden ilamsız takip ile tahsili yoluna gidilebilir. Ancak şöyle bir durum da söz konusu tedbir nafakası her ne kadar ilamlı takibe konu edilemese de Yargıtay kararları doğrultusunda her yerde takip açılabilir. Her ne kadar bende katılmasam da.

Biz de boşanma davasının açıldığı yer icra dairesinde ilamsız takip açtık. Ve borçlu yetkiye itiraz etti. Bunun üzerine icra mahkemesine itirazın kesin kaldırılması için dava açtık. Mahkeme hakimi yetki konusunda ilamsız takip olduğundan tedirgin olsa da Caner Beyin sunmuş olduğu Yargıtay kararına benzer bir kararın sunumu ile davamızı kabul etti ve itirazın kaldırılmasına karar verdi.

Yetkiye ilişkin sormuş olduğunuz soruya karşılık ise, ben nafaka alacaklısının bulunduğu yer de ve aynı zamanda boşanma konusunda yetkili yerde takibin açılabileceğini düşünüyorum.Ama Yargıtay her yerde diyor
Old 24-01-2013, 19:37   #11
Avukat Ali TÜRKER

 
Varsayılan

TEDBİR NAFAKASI ARA KARARININ VASFI VE HANGİ TAKİP USULÜNÜN UYGULANACAĞI HUSUSU :
Tedbir nafakası, mevcut yasal düzenleme ve yargısal içtihatlara göre ilamsız takibe konu edilmelidir.
Gerekçemiz:
Tedbir nafakası, TMK ' nın 168 ve 197. maddesi uyarınca BİRLİKTE YAŞAMAYA ARA VERİLMESİ halinde ve boşanma davası sırasında mahkemece ara karar ile verilmiş ise;
Bu kararın takip hukuku bakımından ilam hükmünde sayılacağına dair bir yasal düzenleme bulunmadığından ilam olarak kabulü imkansızdır ve tüm hukukçularca tartışmaktan uzak bir konudur.

Kendi Eleştiri ve Yorumumuz :
İcra İflas kanunu, para, teminat, taşınır, taşınmaz, çocuk teslimi gibi hususların ilamlı icraya konu edileceğini ve uygulama esaslarını tek tek sayar iken, maalesef kamu düzeniyle çok yakından alakası bulunan ve özellikle de çocuklar için ara karar ile verilen tedbir nafakasının ayrıca yasa da bir fıkra ya da madde olarak ele alınmamış olması büyük bir eksiklik olarak yıllardır uygulayıcıları zora sokmakta, çok basit bir düzenleme ile soruna ışık tutacak bir çözüm bulunmamakta, bir çok da karmaşalara neden olunmaktadır.

Diğer yandan, İcra İflas Kanunun 38. maddesinde :
Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, kabuller ve para borcu ikrarını havi re'sen tanzim edilen noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Bu maddedeki icra kefaletleri müteselsil kefalet hükmündedir. denilerek, hangi belgelerin ilam mahiyetinde kabul edileceği
sınırlandırılmış olarak sayılanlar içine katılmadığından, ilam mahiyetinde bir belge olarak kabul edilememektedir.

Şu halde ara karar ile verilen tedbir nafakaları, mevcut yasal düzenleme ve yüksek mahkeme kararları karşısında kuşkusuz ancak ve ancak İLAMSIZ TAKİBE konu edilebilecektir.

Çözüm Önerimiz: Tedbir Nafakası ara kararlarının İİK ' nun 38. maddesi içerisine bir fıkra hükmü eklenilerek derc edilmesidir.


TEDBİR NAFAKASINDA YETKİLİ İCRA DAİRESİ :
Yetkili İcra Dairesi, uygulamada ya takip borçlusu nafaka yükümlüsünün ikameti yaa da tedbir nafakasına hükmeden mahkemenin yargı çevresinde bulunan icra dairesi olarak kabul edilmektedir.

Kendi Eleştiri ve Yorumumuz :
Sıkça tartışılan bu konu, tedbir nafakalarının cebri icraya müracaat sırasında, hangi icra dairesinin yetkili olduğuna ilişkindir. Bu konuda uygulama, açıkça tedbir nafakasını veren mahkemenin ya da nafaka borçlusunun ikametgahı icra dairelerinin olduğu yönündedir. Yani ya tedbir nafakasını veren mahkeme ya da nafaka borçlusunun ikameti icra daireleri nezdinde takibe konu edilebilecektir.
Oysa, İİK nun 344. maddesinde birden fazla yapılan değişiklikle, nafakanın türünün ayrımına girilmeden tüm nafaka türlerini kapsayacak biçimde, doğrudan nafaka kavramına yer verilerek, Türk Ceza Yargılaması mantığı içerisinde ele alındığını, ilam hükmüne uymayanlar gibi değerlendirilerek tedbir nafakasını ödemeyenlerin de cezalandırıldığını;
Medeni Yargılama Hukuku bakımından ise ilam vasfı olmayan belge olarak nitelendirildiğini görmekteyiz.

Yani son yasal düzenlemeye göre tedbir nafakası alacağının usulüne uygun olarak ilamsız icra takibine konu edilmesine rağmen ödememek, İİK nun 344. maddesine muhalefetten 3 aya kadar tazyik hapsini gerektirmektedir.

Bu durum, benim kanaatimce bir bazı tutarsızlıklara neden olmaktadır. Zira,
Tedbir nafakası, bir mahkemece önemsenmiş ve ödenmemesi halinde cezanaldırılacak kadar ağır bir yaptırıma bağlanmışsa, sen mahkeme kararına uymadın deyip ceza veriyorsanız, bu ara kararı ilamsız takip usulü ile takip ettiremezsiniz.
Zira burada önemsediğiniz hususun, mahkemenin kararına uymamak mı, tedbir nafakasının önemi mi yahut da ödeme emrine uymamak mı tartışmasına neden olursunuz...
Buna verilecek cevap mahkeme kararına uymamak ise bu bir ilam değildir. Kesinleşmemiş bir ilama dahi uyma zorunluluğu yok iken, adi belgeyle yapılan takipten farklı görülmeyen ara karara dayanarak hapis yatırmak hiç yerinde olmayacaktır.
Maalesef tedbir nafakasının öneminden doğan şikayet hakkı sonunda önemsenmiş, uygulamada yapılan yerinde yorumlarla kabul edilmiş iken takip hukuku bakımından ara karar ilam olarak benimsenmediğinden, adi alacak belgesi gibi telakki edilen bir durum ortaya çıkartılmıştır. Bu nedenle de yetkili icra dairesi tartışmaları oluşmuştur.
Bu örnek durumdan başka, hangi ilamsız takiplerde gönderilen ödeme emrine uymamanın cezası vardır da yasa hükümleri arasındaki yorumları çelişkiye düşürecek ve sistematik yorumu bozacak biçimde bir düznleme ve uygulama yapılmaktadır doğrusu bunu hukuk mantığı içinde çözmek zor görünmektedir.
Diğer taraftan ilam sayılmayan tedbir nafakası ara kararı madem ilamsız takibe konu edilebeilecek ve yetki sorunu da buna göre çzöülecektir, bu durumda ilamsız takip dayanağı belgenin adi belgeden de farkı yoksa, hiç kimsenin para borcu nedeniyle hapisle cezalandırılmayacağı kuralına anayasal bir istisna da getirilmemiş iken nasıl olur da hapisle tazyik uygulaması yapılabilecektir. Bu da ayrı bir hukuki tartışma sorunu oluşturmaktadır.
Diğer bir sorun ise; yukarıda da değinildiği üzere, tedbir nafakasına uymamanın cezalandırılabilmesi için uygulamada, nafaka ara kararının takibe konulması olarak kabul edilmektedir. Böyle bir zorunluluğu gerektiren hangi yasal düzenleme vardır ki nafaka alacaklısının illaki cebri yollara gitmesi gereksin. Zaten mahkeme ara kararı ile nafakaya hükmetti ise, bu durum, yüze karşı ya da mahkeme ara kararının nafaka borçlusuna tebliğ edilmesinden sonra borç eda edilmemiş ise nafaka alacaklısının cebri yollara gitmesini gerektirecek nasıl bir yasal zorunluluk vardır ve bu hüküm İİK ' nun neresinde yazmaktadır da nafaka hükmünün ihlalinde ispat aracı olarak icra dosyası aranmaktadır bunu da anlamak mümkün değildir. Nafaka alacaklısı, nafakaya muhtaç ise, borçlunun ödemesi için illaki cebri icra yoluna müracaat ve dosyanın kesinleştirilmesinin istenilmesi, tedbir nafakası kurumunun özüne aykırılık olmayacak mıdır. Mahkemece derhal ödenmesi ve mağdur olanın mağduriyetinin derinleştirilmemesi, takibin kesinleşmesine, haciz için geçecek sürelere, maaştan kesintilerin uygulanması için bordroların düzenlenmesine denk getiirlmesine hacet olmaksızın özellikle tedbir nafakasının ayrıksı düzenlemeler ile bir an evvel yeniden ele alınması gerektiği kanaatindeyim.
Bu çelişkelere eklenilbilecek daha bir çok yorum olmakla birlikte, ceza yargılaması bakımından ilamın ihlali olarak değerlendirilir iken, takip hukuku bakımından ilam yerine geçen belgelerden sayılmayan tedbir nafakası ara kararı, ilamsız takibe konu edilebileceğinden, şu anki uygulamaya göre, ya borçlunun ikametgahı mahkeme çevresindeki ya da tedbir nafakasına ara karar ile hükmeden mahkemenin yargı çevresindeki icra dairelerinin yetkili olduğu kabul edilmektedir.
Boşanma sonunda verilen her tür nafaka ilamlı takibe konu edilecek iken, tedbir nafakası da istisnai durumlar hariç olarak illaki hükmedilip gerekçeli kararla birlikte ilamlı icraya konu edilebilecek iken, bu durumda da her yerden icra takibine girişilebilecek iken, tedbir nafakası kurumunun özüne aykırı olarak, teknik anlamda ilam olmasa bile ilam yerine geçmeyen ara kararı, ancak ya takip borçlusu ve nafaka ödeme yükümlüsü kişinin ikametinde ya da hükmü veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinde takibe konu etmek zorunda kalması, uygulamada tartışılmayan ancak benim yorumuma göre boşanma davalarında yetkiyi düzenleyen bir başka sistematik düzenleme ve yorumlama ilkesine de aykırı olacaktır. Zira: TMK ' nın boşanma davalarında yetkiyi düzenleyen 168. maddesi, Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkemenin eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesilerinin yetkili olduğunu düzenlemektedir. Genel yetki kurallarına ayrık bir imkan getiren bu düzenleme, boşanma davasını, eşlerden birinin yerleşim yerinde dahi görülebilme imkanı getirir iken, evlilik birliğinin yıkıma uğradığının son ikamet dışında ispatına imkan sağlar iken, kanunun yargılama gibi önemli bir konuda yetki konusuna getirdiği bu ayrıksı düzenlemenin amacına hiç de uygun düşmeyecek bir biçimde, nafaka alacaklısının korunmaya değer taraflarını dikkate almadan yapılan yorumlar, şekli bir yorum olup konuyla ilgili yasaların sistematik yorumuna aykırı uygulamalar gelişmesine neden olmaktadır.

Erkek elini çabuk tutup ikameti olan Kars ilinde boşanma davası açsa, Nafaka alacaklısı Edirne de yaşasa, Kars Mahkemesince ara karar ile verilen tedbir nafakası, Kars ilinden takibe konulacaktır denilerek o il ile hiç bağlantısı olmayan ve zaten nafakaya muhtaç olan kimsenin nasıl olur da her defasında Kars iline gitmesi beklenebilecektir...
Ekonomik gücü yerinde olmayana tedbir nafakası verip Kars ilinde takip yaptırmakla iyilik mi etmiş oluruz...
Burada elbetteki nafaka borçlusunun da kendi ikmati olmayan bir ilden takip borçlusu olması söz konusu olacaktır ancak burada korunan, pozitif ayrımın leyhdarı, çocuk ya da muhtaç kadın olduğundan, üstün tutulması gereken bir yasal durum oluşmaktadır.
Diğer taraftan, hususiyetle çocuklar için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakaları, Medeni Kanunumuz bakımından hakimin yetki ve sorumluluk alanına sokulmuş ve kamu düzeninden bir sorun olarak görülür iken, nafaka alacaklısının tedbir nafakasını tahsilinde pozitif bir ayrım yapmaması da başka bir maksat çelikisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Şayet tedbir nafakası, muhtaç olanın acziyetine bir çözüm getirecek ve bunun da ilgilisi çocuk ise artık tedbir nafakası tayinde güdülen amacın başka türlü yorumlar ile ihlal edilmesi, amacın göz ardı edilesi, hukukumuzun bir çelişlkisi olacaktır ve maalesef çelişkilere neden olan bu durum, mahkemelerde meydana gelmiş alışkanlıkların da giderilmesine yetmemektedir. Alışılmış şekli yorumlar ile hukukumuz durağan ve şeklen uygulanan bir yol çizmeye devam etmektedir.
Yine nasıl HYK ' nun genel yetkiyi düzenleyen 9. maddesi mahkemelerin yetkisinde emsal kabul ediliyorsa, bu yorumdan vazgeçilip nafaka ara kararlarının tahsilinde nafaka borçlusunun ikametinde değil, TMK ' nın 168. maddesindeki amaca uygun bir biçimde yorum yapılarak tedbir nafakasına hükmeden mahkeme ya da yanlardan birsinin ikameti icra dairelerinde de yetki kabul edilmelidir. Nafaka borçlusu, borcunu ifa etmeyip nafaka alacaklısını cebri icraya mecbur bırakmış ise, artık nafaka alacaklısının borcunu ödemeyene karşı seçimlik bir hakkı kabul edilmelidir.

Çözüm Önerimiz :
İİK na eklenilecek bir hüküm ile nafaka alacaklarının kararı veren mahkeme ya da tarafların kayıtlı ikametlerininin bulunduğu icra daireleri yoluyla da takip yapabileceklerinin düzenlenmesi gerektiği kanaatindeyim.

Çok değerli meslektaşlarımın yorumlarına ve katkılarına teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.
Old 26-06-2013, 13:21   #12
uye21178

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/19435
K. 2012/1797
T. 26.1.2012
• ARA KARARDA HÜKMEDİLEN TEDBİR NAFAKASI ( İlam Niteliğinde Olduğu - Davacının Yerleşim Yeri İcra Dairesinin de Yetkili Olduğu )
• TEDBİR NAFAKASI ( Ara Kararla Hükmedilen Nafakanın İlam Niteliğinde Olduğu - Nafaka Alacaklarında 2004 S.K. Md. 50 Hükmü Uygulanmayacağı )
• NAFAKA ALACAKLARINDA YETKİLİ İCRA DAİRESİ ( 2004 S.K. Md. 50 Hükmü Genel Yetkili İcra Dairesinin Borçlunun Yerleşim Yeri İcra Dairesi Olduğu Hükmü Uygulanmayacağı - Ara Kararda Hükmedilen Tedbir Nafakası Takibinde Alacaklının Yerleşim Yeri İcra Dairesinin de Yetkili Olduğu )
• YETKİLİ İCRA DAİRESİ ( Nafaka Alacaklarında 2004 S.K. Md. 50 Hükmü Uygulanmayacağı - Ara Kararda Hükmedilen Tedbir Nafakasına İlişkin Takipte Alacaklının Yerleşim Yeri İcra Dairesi de Yetkili Olduğundan Yetki İtirazının Reddine Karar Verileceği )
4721/m.177
2004/m.50
1086/m.9
ÖZET : Davacı tarafça mahkemenin ara kararıyla hükmettiği tedbir nafakasının tahsili için ilamsız takip yapılmışsa da; mahkemenin ara kararıyla hükmettiği nafaka ilam niteliğindedir. Nafaka alacaklarında, İİK'in 50. maddesi hükmü yani genel yetkili icra dairesinin borçlunun yerleşim yeri icra dairesi olduğu hükmü uygulanmaz. Davacının yerleşim yeri Edirne ili olduğuna göre, yetkili icra dairesi Edirne İcra Daireleridir. Yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilmelidir.

DAVA : Davacı vekili, Edirne Aile Mahkemesi'nin 2007/117 Esas sayılı dosyasında görülen boşanma davasının 20.02.2008 tarihinde karara çıktığını, kararın temyiz edilmesi nedeniyle kesinleşmediğini, mahkemenin 26.12.2007 tarihli ara kararıyla davacı eş için aylık 100.00 ¨ tedbir nafakasına hükmettiğini, birikmiş 4.320.00 ¨ tedbir nafakası alacağı için ilamsız takip yaptıklarını, davalının yapılan takibe yerleşim yerinin İstanbul ili Kadıköy ilçesi olduğundan ve aynı alacak için mükerrer takip yapıldığından bahisle icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiğini, nafaka alacaklarının tahsili için açılan davaların Türkiye'nin her yerinde açılabileceğinden davalının yetkiye ve borca itirazlarının iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsilini istemiştir.

Davalı, mahkeme ilamının icraya konu edilemediği için ilamsız takibe konu edildiğini İİK'in 50. maddesi uyarınca yerleşim yeri icra dairesi olan Kadıköy İcra Daireleri'nin yetkili olduğunu, yapılan takibe yetki itirazının bulunduğunu, borca ve miktara itirazının söz konusu olmadığını, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinde haklı olmadığından bahisle davanın reddini savunmuştur.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Mahkemece, ilamsız icrada yetki konusunun ilamlı icradakinin aksine HUMK'daki yetki kurallarının esas alınarak kıyasen belirleneceği, İİK'in 50. maddesi uyarınca genel yetkili icra dairesinin borçlunun yerleşim yeri icra dairesi olduğu, nafaka alacaklısının mutlaka nafaka borçlusunun yerleşim yeri icra dairesinde takip yapmak zorunda olduğu ancak bu yetkinin kamu düzenine ilişkin olmadığı ve icra dairesi yetkisizliğini mahkemenin kendiliğinden gözetemeyeceği, borçlunun takip yapılan icra dairesinin yetkisine süresinde yetki itirazında bulunduğu gerekçesiyle yetkili icra dairesinin Kadıköy İcra Dairesi olması ve Edirne İcra Dairesi'nin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.

Uyuşmazlık konusu takibe konu edilen alacak Edirne Aile Mahkemesi'nin 26.12.2007 tarihli ara kararıyla davacı eş için aylık 100.00 ¨ olarak hükmedilen, birikmiş 4.320.00 ¨ tedbir nafakasına ilişkindir. Davacı taraf, Edirne İcra Müdürlüğü'nün 2010/1203 Esas sayılı dosyasıyla ilamsız takip yaparak davalı borçluya ödeme emri tebliğ ettirmiştir. Davalı borçlu ise süresinde yetki itirazında bulunmaktadır.

Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 177. maddesinde “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.” Düzenlemesi ile zayıf durumda bulunan davacıyı korumak amacı güden genel yetki kuralı getirilmiş bulunmaktadır. Kanun koyucu genel yetki hükmü getirmekle davacıya seçimlik hak tanınmıştır. Buna göre, davacı ( nafaka alacaklısı ) isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde, isterse HUMK'un 9. maddesi gereğince davalının ikametgahı mahkemesinde dava açabilecektir.

Davacı tarafça mahkemenin ara kararıyla hükmettiği tedbir nafakasının tahsili için ilamsız takip yapılmışsa da; mahkemenin ara kararıyla hükmettiği nafaka ilam niteliğindedir.

Nafakaya dayalı olarak açılacak davalar Türkiyede'ki her yerde Asliye Hukuk –Aile Mahkemelerinde açılabileceği gibi dava sonucu hükmedilen nafakanın da tahsili için aynı şekilde Türkiyede ki tüm icra müdürlüklerinden birinde takip konusu edilebilir. Nafaka alacaklarında, İİK'in 50. maddesi hükmü yani genel yetkili icra dairesinin borçlunun yerleşim yeri icra dairesi olduğu hükmü uygulanmaz.

Somut olayda, davacının yerleşim yeri Edirne ili olduğuna göre, yetkili icra dairesi Edirne İcra Daireleridir. Mahkemece, yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilip hüküm tesisi gerekirken icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine ilişkin hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 31-07-2013, 01:56   #13
mntopcu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Bilge KARAKAŞ
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/19435
K. 2012/1797
T. 26.1.2012
• ARA KARARDA HÜKMEDİLEN TEDBİR NAFAKASI ( İlam Niteliğinde Olduğu - Davacının Yerleşim Yeri İcra Dairesinin de Yetkili Olduğu )
• TEDBİR NAFAKASI ( Ara Kararla Hükmedilen Nafakanın İlam Niteliğinde Olduğu - Nafaka Alacaklarında 2004 S.K. Md. 50 Hükmü Uygulanmayacağı )
• NAFAKA ALACAKLARINDA YETKİLİ İCRA DAİRESİ ( 2004 S.K. Md. 50 Hükmü Genel Yetkili İcra Dairesinin Borçlunun Yerleşim Yeri İcra Dairesi Olduğu Hükmü Uygulanmayacağı - Ara Kararda Hükmedilen Tedbir Nafakası Takibinde Alacaklının Yerleşim Yeri İcra Dairesinin de Yetkili Olduğu )
• YETKİLİ İCRA DAİRESİ ( Nafaka Alacaklarında 2004 S.K. Md. 50 Hükmü Uygulanmayacağı - Ara Kararda Hükmedilen Tedbir Nafakasına İlişkin Takipte Alacaklının Yerleşim Yeri İcra Dairesi de Yetkili Olduğundan Yetki İtirazının Reddine Karar Verileceği )
4721/m.177
2004/m.50
1086/m.9
ÖZET : Davacı tarafça mahkemenin ara kararıyla hükmettiği tedbir nafakasının tahsili için ilamsız takip yapılmışsa da; mahkemenin ara kararıyla hükmettiği nafaka ilam niteliğindedir. Nafaka alacaklarında, İİK'in 50. maddesi hükmü yani genel yetkili icra dairesinin borçlunun yerleşim yeri icra dairesi olduğu hükmü uygulanmaz. Davacının yerleşim yeri Edirne ili olduğuna göre, yetkili icra dairesi Edirne İcra Daireleridir. Yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilmelidir.

DAVA : Davacı vekili, Edirne Aile Mahkemesi'nin 2007/117 Esas sayılı dosyasında görülen boşanma davasının 20.02.2008 tarihinde karara çıktığını, kararın temyiz edilmesi nedeniyle kesinleşmediğini, mahkemenin 26.12.2007 tarihli ara kararıyla davacı eş için aylık 100.00 ¨ tedbir nafakasına hükmettiğini, birikmiş 4.320.00 ¨ tedbir nafakası alacağı için ilamsız takip yaptıklarını, davalının yapılan takibe yerleşim yerinin İstanbul ili Kadıköy ilçesi olduğundan ve aynı alacak için mükerrer takip yapıldığından bahisle icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiğini, nafaka alacaklarının tahsili için açılan davaların Türkiye'nin her yerinde açılabileceğinden davalının yetkiye ve borca itirazlarının iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsilini istemiştir.

Davalı, mahkeme ilamının icraya konu edilemediği için ilamsız takibe konu edildiğini İİK'in 50. maddesi uyarınca yerleşim yeri icra dairesi olan Kadıköy İcra Daireleri'nin yetkili olduğunu, yapılan takibe yetki itirazının bulunduğunu, borca ve miktara itirazının söz konusu olmadığını, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinde haklı olmadığından bahisle davanın reddini savunmuştur.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Mahkemece, ilamsız icrada yetki konusunun ilamlı icradakinin aksine HUMK'daki yetki kurallarının esas alınarak kıyasen belirleneceği, İİK'in 50. maddesi uyarınca genel yetkili icra dairesinin borçlunun yerleşim yeri icra dairesi olduğu, nafaka alacaklısının mutlaka nafaka borçlusunun yerleşim yeri icra dairesinde takip yapmak zorunda olduğu ancak bu yetkinin kamu düzenine ilişkin olmadığı ve icra dairesi yetkisizliğini mahkemenin kendiliğinden gözetemeyeceği, borçlunun takip yapılan icra dairesinin yetkisine süresinde yetki itirazında bulunduğu gerekçesiyle yetkili icra dairesinin Kadıköy İcra Dairesi olması ve Edirne İcra Dairesi'nin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.

Uyuşmazlık konusu takibe konu edilen alacak Edirne Aile Mahkemesi'nin 26.12.2007 tarihli ara kararıyla davacı eş için aylık 100.00 ¨ olarak hükmedilen, birikmiş 4.320.00 ¨ tedbir nafakasına ilişkindir. Davacı taraf, Edirne İcra Müdürlüğü'nün 2010/1203 Esas sayılı dosyasıyla ilamsız takip yaparak davalı borçluya ödeme emri tebliğ ettirmiştir. Davalı borçlu ise süresinde yetki itirazında bulunmaktadır.

Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 177. maddesinde “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.” Düzenlemesi ile zayıf durumda bulunan davacıyı korumak amacı güden genel yetki kuralı getirilmiş bulunmaktadır. Kanun koyucu genel yetki hükmü getirmekle davacıya seçimlik hak tanınmıştır. Buna göre, davacı ( nafaka alacaklısı ) isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde, isterse HUMK'un 9. maddesi gereğince davalının ikametgahı mahkemesinde dava açabilecektir.

Davacı tarafça mahkemenin ara kararıyla hükmettiği tedbir nafakasının tahsili için ilamsız takip yapılmışsa da; mahkemenin ara kararıyla hükmettiği nafaka ilam niteliğindedir.

Nafakaya dayalı olarak açılacak davalar Türkiyede'ki her yerde Asliye Hukuk –Aile Mahkemelerinde açılabileceği gibi dava sonucu hükmedilen nafakanın da tahsili için aynı şekilde Türkiyede ki tüm icra müdürlüklerinden birinde takip konusu edilebilir. Nafaka alacaklarında, İİK'in 50. maddesi hükmü yani genel yetkili icra dairesinin borçlunun yerleşim yeri icra dairesi olduğu hükmü uygulanmaz.

Somut olayda, davacının yerleşim yeri Edirne ili olduğuna göre, yetkili icra dairesi Edirne İcra Daireleridir. Mahkemece, yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilip hüküm tesisi gerekirken icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine ilişkin hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx

Sayın Karakaş'ın eklediği Yargıtay kararının önemli bir konuya da açıklık getirdiğini düşünüyorum.

Zira, koyulaştırdığım kısım dikkate alınırsa ara kararların icrasıyla ilgili ilamlı-ilamsız tartışmasının da sona ermesi gerekiyor... İçtihat değişikliği sözkonusu... Yerleşik uygulamanın aksine artık ara kararla hükmedilen tedbir nafakalarının ilamlı icra ile istenmesi mümkün hatta şart. (Bkz. http://www.turkhukuksitesi.com/showt...735#post656735 linkindeki 2 nolu mesaj)

Acaba yanlış mı düşünüyorum
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tedbir nafakası karar verilmişse ilamlı icra konusu yapılabilir mi Yeşim Dağgeçen Meslektaşların Soruları 52 17-10-2013 16:54
Boşanma davasında Nafakanın arttırılmasına dair karar incelenmeden verilen karar AV.SERTANn Meslektaşların Soruları 2 05-03-2010 16:35
Karar Duruşmasında Verilen Tedbir Nafakası İçin Faiz Yükümlülüğü Ne Zaman Başlar? Av.Habibe YILMAZ KAYAR Meslektaşların Soruları 4 19-05-2009 22:16
tedbir nafakası yetkili icra dairesi tiyerianri Meslektaşların Soruları 2 24-10-2007 09:30
itirazın iptali davasında yetkili icra dairesi av.asen öznur Meslektaşların Soruları 8 25-01-2007 15:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07055902 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.