husumet

Sevgili Meslektaşlarım,

X'e karşı açmış olduğumuz bir icra takibine Y itiraz etti. Bunun üzerine bizde X'e karşı itirazın iptali davası açtık bu davaya da Y davalı sıfatıyla cevap verdi ve ayrıca husumet itirazında bulundu. Yargılama esnasında yapılan bilirkişi raporu bizim lehimize Y'nin aleyhine geldi. Yargılama sonunda mahkeme davamızı husumet yokluğu nedeniyle reddetti Yargıtay tarafından da onandı. Daha sonra biz aynı icra takibini Y'ye yönelttik ve yine itiraz ettiler biz de tekrar itirazın iptali davası açtık. Y bu sefer de icra takibine dayanak belgenin X'e karşı düzenlendiği Y'ye karşı düzenlenmediği iddiasıyla husumet itirazında bulundu. Benim sormak istediğim önceki davaya davalı sıfatıyla katılmaları bu davaya cevap vermeleri dolayısıyla davayı kabul etmiş sayılırlar mı? Bu konuyla ilgili elinde Yargıtay Kararı olan meslektaşlar var mı? Veya Y'nin davayı kabul ettiğine dair kanuni bir dayanak var mıdır?

Hepinize teşekkür ederim?

Öncelikle X'e karşı açmış olduğunuz icra takibi kesinleşmiştir. Çünkü ortada geçerli bir itiraz yoktur. Takibe taraf olmayan Y'nin itirazı nedeni ile takip durmaz. X'e karşı olan takibe devam edebilirsiniz.
Takibe dayanak belgenin türü ve Y'nin övnceki davaya verdiği yanıtı biraz daha açıklarsanız diğer sorunuza da yanıt vermeye çalışacağım. KOLAY GELSİN

X e yöneltilmiş icra takibine Y nin itiraz etmesi yok hükmündedir. İcra müdürünün bu durumu resen gözeterek itirazın reddine karar vermesi gerekmektedir. Ya da alacaklı vekilinin " Y'nin icra takibi ile husumeten bağlantısı olmadığından itirazın reddi gerekir itirazı kabul etmiyoruz" talebi açması gerekir.

İtirazın iptali davasında ise davalı x olarak görünürken Y'nin davalı olarak dahil edilmesi de mümkün değildir. Eğer davalı Y' yi siz göstermişseniz husumet yokluğundan davanın reddi doğrudur.

Borçlusunun X olduğu bir belgeyi Y 'ye karşı nasıl takip olarak koydunuz onu anlamadım. İlamsız olarak koydunuz muhtemelen.

Eğer arada hukuki işlem varsa sözleşmenin ihlali nedeniyle hukuki işlem yoksa sebepsiz zenginleşme yolu ile zararınız tazmin edilebilir.

Ancak itirazın iptali davasında kullanacağınız her hangi bir karar vs. yoktur muhtemelen.

Konuyla ilgilenip cevap veren arkadaşlara teşekkür ederim.
Konuyu, daha anlaşılabilir olması açısından, ayrıntılarıyla anlatıyım isterseniz.

İcra takibinin dayanağı kaçak su kullanım tutanağı. Kaçak su kullanım tutanağının tutulduğu yer birçok siteden oluşan büyük bir alan ve her sitenin kendine ait yönetimi var. Fakat bu bilinmediğinden ve de kaçak suyu hangi site yönetiminin kullandığı tespit edilemediğinden, site yönetimleri üst birliği adına tutanak düzenleniyor. Ve bu tutanağa dayanılarak icra takibi başlatılıyor. Başlatılan icra takibine site yönetimlerinden biri itiraz ediyor. İcra Müdürlüğü de itiraz üzerine takibin durmasına karar veriyor ve itirazın iptali davası açılıyor. İtirazın iptali davası da üst birlik adına açılıyor ve yine itiraz eden site yönetimi bu davaya davalı olarak cevap veriyor ve husumet itirazında bulunuyor. Açılan davada yapılan bilirkişi incelemesinde, kaçak suyu itiraz eden site yönetiminin kullandığı tespit ediliyor. Fakat mahkeme yargılama sonucunda böyle bir üst birlik yönetimi olmadığından dolayı davayı husumet yokluğundan reddediyor ve Yargıtay da bu kararı onuyor. Daha sonra aynı tutanakla site yönetimi aleyhine icra takibi başlatılıyor, site yönetimi buna da itiraz ediyor ve tekrar itirazın iptali davası açılıyor. Bu davada da site yönetimi, tutanağın kendi adlarına düzenlenmediği gerekçesiyle, husumet itirazında bulunuyor. Şimdi benim sormak istediğim husus şu; ilk takibe itiraz etmeleri, davaya davalı olarak cevap vermeleri, husumeti kabul ettiklerine dair bir karine oluşturmaz mı acaba?

İyi çalışmalar.

size önerim icra müdürünün icra takibinin durdurulmasına/ itirazın kabulüne yönelik kararını şikayet yoluyla iptal ettirmeniz.