Elatmanın önlenmesi davası konusunda

Davacı taraf, müvekkil aleyhine elatmanın önlenmesi davası açmıştır. Durum şu ki dava konusu arazi tapuda davacıya ait gözüküyor. Fakat müvekkilin iddiasına göre bu yer aslında müvekkilin dedesine ait olmakla 1956 yılında kadastro tarafından yanlışlıkla davacının arazisine dahil edilmiş. Bu yanlışlık taraflarca da bilinmekle bu konuda iki taraf da iyi niyet göstermiş ve müvekkilin babası da müvekkil de bu araziyi yıllarca ekip biçmiştir ve hala burada ekip biçmektedir.Söz konusu dava ise 05.05.2015 tarihinde açılmıştır. Bu yerin aslında müvekkilin dedesine ait olduğuna dair beyanda bulunacak çok sayıda köyde tanık bulunabileceği müvekkil tarafından söylenmektedir. Bu davaya karşı kullanılabilecek Yargıtay kararı veya farklı bir yöntem hususunda yardım rica ediyorum.

Dava tapulu taşınmaza yönelik el atmanın önlenmesi davası olduğuna göre tapu kaydının iptali ve tescil davası açılıp lehe karar alınmadıkça tapu kaydı ve çapa hukuki değer verilir. Tapu iptali ve tescil davası bakımından ise Kadastro Kanununda hak düşürücü süreyi gözden kaçırmamak gerekir

Ben de aynı şekilde düşünüyorum; fakat burada bildiğim kadarıyla 10 yıllık süre var...Böylece dava açılsa dahi zamanaşımı gündeme gelecek gibi görünüyor. Bu konuyla ilgili bir görüş de 10 yıllık süreye tabi olunmayacağı yönünde.Anayasa tarafından mülkiyet hakkının korunması kapsamında süreye tabi olmayacağı gibi bir görüş var. Ancak buna dayanılarak dava açıp risk mi alınmış olunur acaba yoksa bir gözü karalık mı yapmalı...