Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

iş kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemli davada resen araştırma ilkesi geçerli midir?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-07-2011, 22:57   #1
Onay_

 
Varsayılan iş kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemli davada resen araştırma ilkesi geçerli midir?

İş kazası sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemli davada davacıya makbuz karşılığı ödeme yapılmış, davacı taraf bu ödemelerin başka sebepten yapıldığını ve makbuzlar üzerindeki" iş kazası nedeniyle tazminatın tamamı" gibi yazıların ve tarihin sonradan atıldığını ileri sürmekte, aynı makbuzların iş kazası sonrası aleyhimize kullanılacağı şeklinde uyarıldık, bu makbuzların boş haliyle örneği elimizde mevcuttur demektedir.Hakim resen araştırma yetkisine dayanarak bu hususta tanık dinleme kararı aldı.Maddi ve manevi tazminat istemli bu tarz davalarda yeniden tanık dinlenmeyeceğine ilişkin elinde yargıtay kararı olanlar acilen( 08.07.2011 duruşma tarihi) paylaşırlarsa sevinirim.
Old 06-07-2011, 14:45   #2
Av. Hilal Ceren HATİPOĞLU

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım ne yazık ki re'sen araştırma ilkesi geçerli..

T.C. YARGITAY

21.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/5047
Karar: 2005/6878
Karar Tarihi: 28.06.2005


İŞ KAZASI SONUCU TAZMİNAT TALEBİ - İŞVERENİN SORUMLULUĞU - MAHKEMECE RE'SEN GÖZETİLECEK HUSUSLAR - KESİN SÜRE - BİLİRKİŞİ ÜCRETİNİN KARŞILANMASI - KUSUR TESPİTİ

ÖZET: İş ve sosyal güvenlik hukuku ile ilgili düzenlemeler nitelikçe kural olarak kamu düzeniyle ilgilidir. Bu bakımdan kusur ve hesap raporlarına alınması ve sair hususların incelenmesi davanın niteliği göz önünde tutularak, giderek gerçeğin saptanması yönünde tarafların istemlerine bakılmaksızın, hakimin görev gereğince re'sen yerine getirmesi, gereken hususlardan olup, mahkemenin re'sen araştırmakla yükümlü olduğu konularda taraflara verilecek kesin mehilin bağlayıcı olmayacağı açıktır. Bu nedenle somut olayda HUMK' nın 415. maddesinin Öngördüğü prosedür işletilmek suretiyle sonuca gidilmesi gerekir. Davacı tarafın itirazları üzerine yeni bir kusur raporunun düzenlenmesine dair ara kararı alınmış olmasına göre yerel mahkemenin de yeni bir kusur bilirkişi incelemesini gerekli gördüğü ortadadır. Hal böyle olunca da HUMK.415 maddesindeki prosedür uygulanarak ileride haksız çıkan taraftan alınmak üzere kusur bilirkişi ücretinin hazineden karşılanmak suretiyle yeni bir rapor alınmak gerekirken, davacı tarafça bilirkişi ücreti yatırılmadığından bahisle yazılı gerekçeyle hüküm kurulması isabetsizdir.
Mahkemece, re'sen araştırmakla yükümlü olduğu konuda kesin mehile riayet edilmediğinden bahisle inandırıcı güç ve nitelikte olmayan 77. maddenin öngördüğü koşulları içermeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması, manevi tazminat talebini birleştirme talebi ek dava olarak kabul etmemek usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.


(1086 S. K. m. 163, 415) (4857 S. K. m. 77) (506 S. K.m. 11, 12)

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekilince istenilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.6.2005 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Avukat A. Torunoğlu geldi. Davalılar adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tespit edildi.

KARAR

1-İş ve sosyal güvenlik hukuku ile ilgili düzenlemeler nitelikçe kural olarak kamu düzeniyle ilgilidir.Bu bakımdan kusur ve hesap raporlarına alınması ve sair hususların incelenmesi davanın niteliği göz önünde tutularak, giderek gerçeğin saptanması yönünde tarafların istemlerine bakılmaksızın, hakimin görev gereğince re'sen yerine getirmesi, gereken hususlardan olup, mahkemenin re'sen araştırmakla yükümlü olduğu konularda taraflara verilecek kesin mehilin bağlayıcı olmayacağı açıktır. Bu nedenle somut olayda HUMK' nın 415. maddesinin Öngördüğü prosedür işletilmek suretiyle sonuca gidilmesi gerekir. Davacı tarafın itirazları üzerine yeni bir kusur raporunun düzenlenmesine dair ara kararı alınmış olmasına göre yerel mahkemenin de yeni bir kusur bilirkişi incelemesini gerekli gördüğü ortadadır.

Hal böyle olunca da HUMK.415 maddesindeki prosedür uygulanarak ileride haksız çıkan taraftan alınmak üzere kusur bilirkişi ücretinin hazineden karşılanmak suretiyle yeni bir rapor alınmak gerekirken, davacı tarafça bilirkişi ücreti yatırılmadığından bahisle yazılı gerekçeyle hüküm kurulması isabetsizdir.

Öte yandan Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, olay günü işyerinde, kalıpçı olarak çalışırken iki kolon arasına ip germek üzere kolona ipin bir ucunu çiviyle çaktıktan sonra ipin diğer ucunun gerilmek için çekilmesi ile davacının çaktığı çivinin yerinden çıkarak sol gözüne isabet etmesi ile %39 oranında meslekte kazanma gücünü yitirdiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77. maddesinin açık buyruğudur.

18.11.2003 günlü bilirkişi raporunda; olay kaçınılmaz olarak belirtilmiştir.

Oysa,davalı arsa sahipleri ile mütahit arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine dair, taraflar arasındaki varsa sözleşme dahil tüm deliller ile derdest olduğu anlaşılan rücu davasına ait dosyanın bir örneği celbedilmeden kusur incelemesi yapılması isabetsiz olduğu gibi hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 77. maddesinin öngördüğü koşullan gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 77. maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.

2- Davacı tarafın 19.04.2004 tarihli dilekçe ile manevi tazminat talebinde bulunduğu, peşin harcını yatırmış olduğu, öte yandan dava dilekçesinde manevi tazminata ilişkin talebinin bulunmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık usulünce dava açılmadan görülmekte olan ki dava içerisinde harcı yatırılmak suretiyle manevi tazminat istenmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı harcını yatırmak suretiyle manevi tazminat talebinde bulunduğuna göre artık bunun birleştirme talepli ek dava olarak kabulü ile sonuca gidilmesinin hem usul ekonomisine hem de davaların en çabuk ve en az masrafla bitirilmesine yarayacağı açıktır. Hal böyle olunca da yerel mahkemece usulünce açılmış bir dava olmadığından bahisle istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle, re'sen araştırmakla yükümlü olduğu konuda kesin mehile riayet edilmediğinden bahisle inandırıcı güç ve nitelikte olmayan 77. maddenin öngördüğü koşulları içermeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması, manevi tazminat talebini birleştirme talebi ek dava olarak kabul etmemek usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Davacı yararına takdir edilen 400.00 YTL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.06.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.


(KAYNAK: Av. Talih UYAR)
Old 06-07-2011, 20:49   #3
Onay_

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım paylaşımınız için teşekkür ederim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İş Kazası Maddi Manevi Tazminat cesur_yürek Meslektaşların Soruları 11 19-01-2013 15:48
muvazaa nedeniyle tapunun iptali istemli bir davada davacının vekaletle iş görmesi sebebiyle taraf sıfatına sahip olup olamayacağı avukat666 Meslektaşların Soruları 9 21-03-2011 17:23
trafik kazası, maddi manevi tazminat ersen Meslektaşların Soruları 2 17-04-2008 15:06
resen araştırma ilkesi Seher Meslektaşların Soruları 5 24-04-2007 16:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04780412 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.