|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
24-05-2002, 23:48 | #1 |
|
Ortaklar Kurulu Kararlarının İptali ve Sonuçları
Merhaba arkadaşlar,
Bir Ltd. Şirket. Üç ortaklı. Ortaklar kardeş. Ortaklardan birisinin ölümü üzerine, diğer iki ortak; şirkete karşı, “Genel Kurul kararlarının İptali” konulu bir dava açıyor. Dava yerel mahkemede kabul ediliyor, karar kesinleşiyor. Soru : Sermaye artışlarına ilişkin Ortaklar Kurulu kararlarının da böylece iptal edilmiş olmasıyla, 1. İptal edilmiş olan kararlar doğrultusunda evvelce artırılarak, tescil ve ilan edilmiş olan sermayenin hükümden sonraki hukuksal durumu nedir ? 2. Kesinleşmiş olan hüküm ile ticaret sicilindeki kayıt nasıl ilişkilendirilecektir. Saygı ve sevgilerimle Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu) |
25-05-2002, 01:22 | #2 |
|
Sermaye artırımı kararı tescil ile kesinleştikten sonra mahkemece verilen bir iptal kararı da geriye etkili olarak ve herkes için hüküm doğurur. Böylece sermaye artışına ilişkin taahhütler hükümsüz hale gelir, ödenen paralar faizi ile birlikte iade edilir, bilanço gibi finansal tablolarda yer alan sermaye tutarı önceki düzeye çekilir. Bu doğrultuda sicil kaydının da düzeltilmesi gerekecektir.
|
25-05-2002, 03:46 | #3 |
|
İptal ve uygulama
Merhaba sayın hukuk doktoru,
Açıklamalarınız doğrultusundaki uygulama ile şirket sermayesi, mevcut yasal sınırın altına inmiş olur ve Ortaklar da aralarında hiçbir şekilde anlaşamadıklarından genel kurul yapılamamakta ise; durum ve Bakanlığın tavrı ne olur ? Saygı ve sevgilerimle. Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu) |
25-05-2002, 09:57 | #4 |
|
Sermaye artırımı yönündeki kararın iptali ile eski sermaye durumuna inen ana sermayenin, mecburi asgari sınıra çıkarılması için KHK' de öngörülen süre zarfında bu yönde bir hareket olmadığı zaman, TK.549/5. fıkranın Şirket....'' Kanunda yazılı diğer hallerde sona erer '' açık hükmü ve atfı ile eski 559 sayılı KHK (Yenisinin numarasını bilemiyorum bakacağım) gereği şirket '' kendiliğinden'' MÜNFESİH hale gelir.
Ortaklar kurulunu zorunlu sermaye artırımı için toplantıya davet eden ve bu yönde şirket müdürünü harekete geçiremeyen ortak, mahkemeye başvurarak olağanüstü ortaklar kurulunun toplantıya davetini sağlayabilir, buna rağmen toplantı gerçekleşmezse, kanımca Ortaklar Kurulunun daveti ve hazırlıktaki (pasif direniş) usulsüzlük ! kapsamına alınarak, toplantıya icabet etmeyenlerin, talep eden ortağın varsa zararlarının tazminine mahkum edilmeleri mümkün.. (Tazminat şirket adına olabileceği gibi doğrudan zarar gören ortak adına da açılabilir) Saygılarımla. |
25-05-2002, 11:14 | #5 |
|
Teknik bir boyut...
Sermaye artışına ilişkin genel kurul kararının iptali, eski halin iadesini gerektiriyor ise de, sermayenin yasal sınırın altına düşmemesi zorunluluğu vardır.
Bu bakımdan mahkeme kararını uygulayıp ticaret sicilinde karar doğrultusunda düzeltme yapılırken sadece asgari sermaye tutarını gözetmek, bu konuda eski hale iade kuralını göz ardı etmek gerekir diye düşünüyorum. Bugünkü rakamlarla örneklendirirsek, şirket sermayesinin 2 milyardan 7 milyara yükseltildiği bir sermaye artışı kararı iptal edilmiş olsa, bu kararı ugulayıp eski hale dönülürken sermayenin 5 milyarlık asgari sınırının gözetilmesi zorunluluğu vardır. Pratik olmamakla birlikte daha nizami bir çözüm daha düşünülebilir. Yasal düzenlemeyle asgari sermaye tutarının belirlendiği hallerde, aynı zamanda şirketlere bu değişikliği gerçekleştiemeleri için bir intibak süresi tanındığından; öncelikle mahkeme kararının aynen yerine getirilmesi sonra şirket setrmayeinin asgari düzeye çıkarılması prosedürü işletilebilir. Bürokratik hukuk mantığı bakımından hoş görünse de, kanaatimce doğru değildir. Mahkeme kararının uygulanması ile şirket sermayesinin asgari sınırın altına düşeceği gerekçesiyle mahkeme kararını hiç uygulamamak şeklindeki bir çözümü ise yanlış görüyorum. Uygulama bakımından yine de temkinli olmakta yarar var. |
25-05-2002, 13:12 | #6 |
|
Katkı (1)
Bakanlar Kurulu Kararı
6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 272 ve 507 nci Maddelerinde Anonim ve Limited Şirketler İçin Öngörülen Asgari Esas Sermaye Miktarlarının Artırılmasına İlişkin Karar Karar Sayısı: 2001/3500 RG.19.01.2002 Cumartesi, Sayı: 24645 (Asıl) 22/12/2001 Tarihli ve 2001/3500 Sayılı Kararnamenin Eki KARAR Madde 1- 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 272 nci maddesinde anonim şirketler için beşmilyar Türk lirası olarak öngörülen asgari esas sermaye miktarı ellimilyar Türk lirasına, aynı Kanunun 507 nci maddesinde limited şirketler için beşyüzmilyon Türk lirası olarak öngörülen asgari esas sermaye miktarı beşmilyar Türk lirasına yükseltilmiştir. Madde 2- Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Madde 3- Bu Karar hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. |
25-05-2002, 13:20 | #7 |
|
Katkı (2)
KHK 559
Geçici Madde 2- Esas sermayesi beşmilyar Türk lirasından aşağı olan anonim şirketler ile beşyüzmilyon Türk lirasından aşağı olan limited şirketler, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinden itibaren iki yıl içinde sermayelerini bu miktarlara çıkararak tescil ettirmedikleri takdirde münfesih olurlar. 2001/3500 ve 559 ilişkisi ? |
25-05-2002, 13:31 | #8 |
|
TK.507' de belirtilen asgari sermaye haddi emredici bir hükümdür. 559 sayılı KHK ile, asgari sermaye sınırına şirketlerin kendilerini hazırlaması için ek bir süre verilmiştir.. Bu bir olanaktır. 2 yıllık süre kanunda olmadığı halde, KHK ile şirketlere tanınmış bir haktır.
Aynı konuda, 3500 sayılı KHK çıkarılarak sadece asgari sermaye haddi yeniden belirlenmiştir. Diğer hükümlerde bir değişilkik yapılmamıştır. eski 2 yıllık hazırlık devresinin aynen devam ettiğini düşünüyorum ayrıca belirtmek gerekir ki, iptal davası nedeniyle geçmişe etkili durum yaratıldığından mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren 2 yıllık sürenin başlaması gerekir.. |
25-05-2002, 14:24 | #9 |
|
Katkı (3): Süre
Karar No : KHK 559
"...Kararnamenin yayımı tarihinden itibaren" (Yayım Tarihi : RG. 27.06.1995 Sayı :22326) iki yıl içinde... Elde var : TTK. m. 507 KHK. 559 , 3500 |
25-05-2002, 14:29 | #10 |
|
Katkısız Soru:
Sayın Metin sizce süre nasıl işler? Saygılarımla. |
25-05-2002, 14:38 | #11 |
|
Süre ve başlangıcı ...
İki yıllık süre dolmuş oluyor.
"İşleyecek" sürenin varlığından söz edebilir miyiz ? |
25-05-2002, 14:50 | #12 |
|
söz edebiliriz ama, eminim kimse dinlemez..
Kararname tarihinden başlayan süre bir defaya mahsus ise, tek ihtimal kalıyor o da şu: TK.507.nci madde emredicidir. Bu hükmün gereğini makul süre içinde yerine getirmek gerekir aksi takdirde münfesih sayılır.. |
25-05-2002, 15:40 | #13 |
|
Makul süre...
TTK.
Madde 507 - (KHK. 2001/3500 ) Limited şirketin esas sermayesinin en az beşmilyar Türk lirası olması şarttır. Madde 549 / 5. Kanunda yazılı sair haller... Nedir... Neler olabilir ? "Makul süre" ? |
25-05-2002, 15:52 | #14 |
|
...Kanunda yazılı sair hallerden kasıt,
mesela: 1- Ortaklardan birinin iflas etmesi 2- Ortaklık sermayesinin 2/3' ünün kaybı 3- Ortaklık borcunun,alacaklarından fazla olması, 4- Organ yokluğu halinde sona erme hali..(Buna dikkat ediniz) 5- Ortaklardan birisinin haklı sebeple çıkma isteği 6- 559 sayılı KHK gibi zorunlu sürelerin kaçırılması Makul süre, Bakanlığın vereceği süredir . |
25-05-2002, 16:28 | #15 |
|
24.02.2002 tarih, 24605 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tebliğine göre, Bakanlar Kurulunca 2001/3500 sayılı kararla anonim şirket sermayelerinin 5 milyar liradan 50 milyar liraya, limited şirket sermayelerinin ise 500 milyon liradan 5 milyar liraya yükseltildiği ve şirketlerin de sermayelerini en en geç 31 Aralık 2002 tarihine kadar en az bu miktarlara çıkarmaları gerektiği belirtildi.
|
26-05-2002, 00:25 | #16 |
|
Yasadan Tebliğe ...
Sayın hukuk doktoru,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığının konumuzla ilgili, “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Miktarlara Yükseltmelerine İlişkin” İç Ticaret - 2002/2 no.lu Tebliğ 23.03.2002 tarih ve 24704 Sayılı (Asıl) RG.’de yayımlanmıştır. Tebliğe göre -sizin de belirtmiş olduğunuz gibi-, 559 sayılı KHK'nin geçici 2 nci maddesi uyarınca, sermayelerini 31/12/1998 tarihine kadar 5 Milyar Türk Lirasına çıkarmayarak münfesih duruma düşen anonim şirketler ve 500 Milyon Türk Lirasına çıkarmayarak münfesih duruma düşen limited şirketler dışında kalan, ancak sermayeleri 50 Milyar Türk Lirasından az olan anonim şirketler ile 5 Milyar Türk Lirasından az olan limited şirketlerin, sermayelerini yeni asgari miktarlara yükseltmek amacıyla, en geç 31/12/2002 tarihi mesai saati bitimine kadar (bu tarihte evraka kaydedilmesi şartıyla),... ....müracaat etmeleri gerekmektedir. Bu şekilde müracaat eden şirketlerin sermaye artırımına ilişkin izin ve tescil işlemleri 30/6/2003 tarihine kadar sonuçlandırılacaktır. Belirtilen süre içerisinde müracaat etmeyerek sermaye artırımını gerçekleştirmeyen anonim ve limited şirketler hakkında Türk Ticaret Kanununun 274 üncü maddesi hükmüne göre işlem yapılacaktır. (MURAKABE: TTK. Madde 274 - Anonim şirketlerin muameleleri, bir nizamname ile tayin olunacak şekilde ilgili vekalet tarafından murakabe edilir. Şirketin maksat ve mevzuuna aykırı veya amme kanunları gereğince şirketin feshini icabettiren hal ve muameleleri tahakkuk eden şirket aleyhine, ilgili vekalet tarafından fesih davası açılabilir.) Sermaye konusunda elimizde olan düzenlemeler : TTK.m. 272, 507 KHK. 559, 2001 / 3500 Tebliğ, İç Ticaret - 2002/2 no.lu Konu bağlamında ön sorun : KHK.’nun bilinen hukuksal özellikleri dikkate alınarak, KHK. kapsamındaki bir konuda Tebliğ çıkarılmış olması hukuka / Yasaya uygun mudur ? Asıl soruya ve konumuza daha sonra dönebiliriz. Saygı ve sevgilerimle Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu) |
26-05-2002, 01:25 | #17 |
|
Bu konunun en azından bir tüzük veya yönetmelikle düzenlenmiş olması gerekirken Tebliğle düzenlenmiş olması elbette yerinde değildir ve doktrinde yoğun şekilde eleştirilmektedir.
Bununla birlikte, pozitif hukuk açısından ortada genel düzenleyici bir işlem (Tebliğ) bulunduğunu ve iptal edilinceye kadar uygulama etkinliğine sahip (bağlayıcı) ve geçerli bir hukuk kuralı (kaynağı) olduğunu unutmayalım. |
26-05-2002, 09:24 | #18 | |||||||||||||||||||
|
Uygulanış ...
Yönetmeliğin mevcudiyetini unutmadan ve iptali hususunu daha sonra tartışmak üzere, olaya dönersek :
1. Bu görüşe gerekçe olarak “kamu düzeni” kavramına dayanabilir miyiz ? Başka gerekçeler ne olabilir ? 2. “ Kararın iptaline dair ilam, katileştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade eder. İdare meclisi bu ilanın bir suretini derhal ticaret siciline kaydettirmeye mecburdur” hükmünü içeren TTK.m.383 , Ltd. Şirket için de geçerli midir ? - Geçerli ise : kararı Ticaret Sicili Müdürlüğüne “kaydettirme” mecburiyetine uyulması veya uyulmamasının sonuçları ne olabilir ? |
26-05-2002, 10:57 | #19 |
|
1. Sermaye şirketlerinde asgari sermaye tutarı belirlenmesine dair hükümler, emredici karakterdedir.
2. TK.m.536: "Anonim şirket umumi heyet kararlarının iptali hakkındaki hükümler burada dahi tatbik olunur". Bu nedenle TK.m.383 hükmü limited şirketler hakkında da uygulanır. 3. TK.m.383'de yönetim kuruluna yüklenen bu görev, limited şlirketlerde yasal yönetim ve temsil organı olarak "müdür" tarafından yerine getirilecektir. Bu görevi yerine getirmeyen müdürün sorumluluğu yoluna gidilebilecektir. |
26-05-2002, 11:39 | #20 |
|
TİCARET SİCİLİ TÜZÜĞÜ
Ticaret Sicili Nizamnanmesi (Tüzük) (*)
(Karar S.:4/8604, R.G.: 08.02.1957, Karar T.:02.02.1957,Sayı: 9530) (*) Bu Nizamnamenin adında ve maddelerinde geçen "Nizamname" ibareleri, 29.07.1998-98/11548 s. Kararname ile "Tüzük" olarak değiştirilmiştir. Sicil Muamelelerinin Tabi Olduğu Hükümler Madde 9 - Ticaret siciline ait bütün muamele ve işler ve hususiyle tescil,tadil ve terkinler Türk Ticaret Kanunu ile diğer kanunlar ve bu Tüzük hükümlerine göre yapılır. Tescil, bir vakıanın sicile geçirilmesi, tadil, sicile yazılmış bir vakıadaki değişiklik dolayısıyla sicildeki kayıtların değiştirilmesi ve düzeltilmesi; terkin ise sicile yazılmış olan bir vakıanın ortadan kalkması veya sona ermesi sebebiyle ona ait kayıtların silinmesidir. (Ek fıkra: 29.07.1998-98/11548 s. Kararname, m.7) Ticaret sicili memurunun vereceği tescil, tadil ve terkinle ilgili kararlara karşı tebliğden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerdeki ticari davalara bakmakla görevli Asliye Hukuk Mahkemesine dilekçe ile itiraz edilebilir. Değişikliklerin Tescili Ve Kayıtların Silinmesi Madde 38 - Tescil edilmiş vakıalarda meydana gelecek her türlü değişiklikler dahi tescil olunur. Bir ticaret unvanına ilâveler yapılması veya bu unvanın unsurlarından olan adın yahut soyadının değiştirilmiş bulunması veyahut bir hükmi şahsın esas mukavelesinin tescile tabi hükümlerinin değiştirilmiş olması, bir temsilciye verilen salâhiyetlerin daraltılmış veya genişletilmiş bulunması, bir hükmi şahsın tasfiye haline girmesi yahut bir işletmenin tescil edilmiş olan iş yerini sicilin iş çevresi içinde başka bir yere nakletmesi gibi haller, tescil edilmiş vakıalarda değişiklik sayılır. Mahkeme kararı veya idari tasarruf gereğince sicil memurunun resen tescil ile mükellef tutulmadığı hallerde tescil isteğinde bulunmakla mükellef olan ilgililer, mahkeme veyahut idari makam tarafından emredilmiş olan ve işletmelerin idare ve temsillerine ait olan (ihtiyati tedbir kararı sebebiyle meydana gelen değişiklikler ve yahut hususi kanunlar hükmünce idare makamlarının işletmelerin işlerine müdahale edebildikleri hallerde meydana gelecek değişiklikler gibi) değişiklikleri veya tehditleri dahi tescil ettirmekle mükelleftirler. Tescilin dayandığı hadise veya muameleler tamamen veya kısmen sona erer veya ortadan kalkarsa sicildeki kayıt dahi tamamen veya kısmen silinir . (T. Ticaret K. 33). ... Kanun veya bu nizamnamede başka bir hüküm bulunmadıkça bir kaydın değiştirilmesi veya silinmesi muamelesi tescil hakkındaki hükümlere tabidir. (T. Ticaret K. 33 fıkra 3, 34 fıkra 3.) |
26-05-2002, 12:08 | #21 |
|
Durum
Değerlendirme :
1. Şirketin kuruluş sermayesinden sonraki sermaye artışlarına ilişkin tüm OKK. mahkemece iptal edilmiş, karar kesinleşmiştir. 2. Kararın Ticaret sicili memurluğuna kaydettirilmesi gerekmektedir (TTK.m.536, 383, Tüzük m.9, 38) 3. Ltd. Şirket sermayesinin en az TL Beş milyar olması yasal zorunluluktur (TTK.m.507)(KHK.559, 3500, Tebliğ 2002/2 ). 4. Mahkeme kararıyla şirketin sermayesi, kuruluş sermayesine dönecek ise, bugünkü yasal sermaye sınırının altında kalacaktır . Bu durumda : 4.a. ) Ticaret Sicili memurunun mahkeme kararını, sermayenin TL Beş milyar altına düşmemek üzere uygulaması gerekir (Sn. Hukuk Doktorunun görüşü / önerisi) 4.b. ) Memur kararı aynen uygulamalı, ilgilileri “uygun bir sürede” gereğini yapmaya davet etmeli (Tüzük m. 40) 4.c. ) 5. ... 6. ... |
26-05-2002, 12:24 | #22 |
|
Konunun uzun uzadıya tartışmaya değer bir konu olduğunu düşünmüyorum. Hükümler ve uygulama açıktır.
Selam ve saygılarımla.. |
26-05-2002, 12:44 | #23 |
|
Muhtemel Çözümler Var...
Saygıdeğer Meslektaşım,
Analiz yeteneğiniz takdire şayan. Konuyu da güzel özetlediniz. Belirttiğiniz her iki çözüm de mümkün. Hukukta tek bir çözüm yoktur. Bizler de "tek ve kesin bir çözüm" ortaya koyacak konumda değiliz. Sicil memuru açısından bakıldığında, mahkeme kararını uygulamak yükümlülüğü öncelik taşır. Sermayenin asgari sınıra yükseltilmesi görevi esas itibariyle şirkete ait bir yükümlülüktür. Buna uymazlarsa yaptırımına katlanırlar. Bu arada, sicil memuru mahkeme kararını aynen uygulaması halinde, bunun asgari sermaye bakımından emredici kurala aykırı bir sonuç doğuracağını dikkate alarak da işlem yapabilir. Asgari sermaye tutarını yasal sınıra yükseltmek görevinin emredici bir kural olmakla birlikte esas itibariyle şirkete ait bir görev olduğunu düşünerek mahkeme kararını aynen de uygulayabilir. Sicil memurunun bu takdir ve değerlendirmesinin yargı denetimine açık olduğu da ortadadır. |
26-05-2002, 18:49 | #24 |
|
Hüküm ve Uygulan(ama)ması
Sayın Hukuk Doktoru,
Katkılarınız ve hakkımdaki düşünceleriniz için teşekkür ederim. Katıldığınız (başlattığınız) her tartışmadan benim de zevk alıp, yararlandığımı bilmenizi isterim. Ve olur verirseniz devam edelim mi ? Kararda sicil memuru resen tescil ile mükellef ... tutulmamıştır (Tüzük.m.38). O halde kararın uygulanabilmesi 1. İlgililerin başvurmasına veya 2. Sicil memurunun bu hususu öğrenip harekete geçmesine Bağlı olacaktır. İlgililer başvurmazlar ve memur da durumu bir şekilde öğrenirse ... TTK.m. 35 hükmü uygulanacak ve sonuçta, hükmün icrası için, yeniden mahkemeye başvurmak zorunda mı kalınacaktır ? Saygı ve sevgilerimle |
26-05-2002, 19:08 | #25 |
|
Pratik düşünelim:
Ortaklar kurulu kararının iptaline ilişkin olsa bile, mahkeme kararının, gereği için sicil memuruna tebliğ edilmesi söz konusu olmadığına göre, sicil memuru bu karardan genellikle haberdar olmayacaktır... O halde, mahkeme nezdinde kararın iptalini dava edip bu yönde bir ilam istihsal edenler, sicil memuruna başvurarak kararın gereğini sağlamalıdırlar. Sicil memurunun bu başvuruya ilgisiz kalması ve mahkeme kararının gereğini yapamayacağını beyan etmesi düşünülemeyeceğine göre, yeniden mahkemeye gitmeye de gerek kalmayacağını düşünüyorum. |
26-05-2002, 23:56 | #26 |
|
İrdeleme ve Çözüm Önerileri
İrdeleme :
Kanunda düzenlenen bir konu (sermaye), önce KHK. ile ve daha sonra Yönetmelik ile düzenlenmiştir. Sermaye hakkındaki hükümler buyurucu nitelikte ve aynı zamanda kamu düzeniyle ilgilidir. Durum : Kararın kesinleşmesi tarihi esas olmak üzere, 15 günlük yasal süre geçmiştir (TTK. m.32). “ ... mahkeme nezdinde kararın iptalini dava edip bu yönde bir ilam istihsal edenler...” ve davalı, süresinde sicil memuruna başvurmamışlardır. Çözüm önerisi (1) : Davalı sicile başvursun. Davalı , “Tescil edilecek hususların hakikate uygun olması, üçüncü şahıslarda yanlış bir fikir yaratacak mahiyette bulunmaması ve amme intizamına aykırı olmaması da şarttır (TTK.m.34/III)” hükmünü de gerekçe göstererek, kararların “yasal sermaye buyruğuna” uyulması koşuluyla tescil ve ilanını talep etsin. Gerekçe : TTK. m. 33 - Tescil edilmiş hususlarda vukubulacak her türlü değişiklikler de tescil olunur. Tescilin dayandığı hadise veya muameleler tamamen veya kısmen sona erer veya ortadan kalkarsa sicildeki kayıt da tamamen veya kısmen silinir. Her iki halde 29, 30, 31 ve 32 nci maddelerin hükümleri caridir. Tüzük m. 38 - Kanun veya bu nizamnamede başka bir hüküm bulunmadıkça bir kaydın değiştirilmesi veya silinmesi muamelesi tescil hakkındaki hükümlere tabidir(T. Ticaret K. 33 fıkra 3, 34 fıkra 3.) Veya ... |
12-04-2003, 14:38 | #27 |
|
VE İKİNCİ PERDE
Hepinize merhaba,
Ortaklar kurulu kararlarının mahkemece iptalinden sonra ve fakat kararın kesinleşmesinden önce ... yapılan ortaklar kurulu toplantısında -mahkeme kararına aykırı- kararlar alınmışsa : Karar -YOK HÜKMÜNDEDİR (KEENLEMYEKÜN KARARDIR), -MUTLAK BUTLAN İLE SAKATTIR, -İPTAL EDİLEBİLİR BİR KARARDIR. Ne dersiniz ? Saygı ve sevgilerimle |
12-04-2003, 17:29 | #28 |
|
Merhaba,
Ortaklar kurulunun aldığı her karar ayrı ve bağımsız bir karardır. Bu itibarla mahkemenin iptal ettiği bir kararla 'aynı konuda bile olsa '' ortaklar kurulunun aldığı yeni bir karar, iptal edilebilir bir karardır. Tıpkı, bir önceki karar gibi.. Bana göre iptal edilen karar kesinleşmiş bile olsa durum değişmez. Saygılarımla. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Apostille Sorunu Ve Mahkeme Kararlarının Niceliği | aristo | Meslektaşların Soruları | 3 | 25-12-2007 14:24 |
Kooperatif Olağan Genel Kurul Kararlarının İptali | ufukmansuroglu | Meslektaşların Soruları | 1 | 12-12-2006 17:25 |
Kadastro mahkemesi kararlarının tebliği | genç osman | Hukuk Sohbetleri | 0 | 26-06-2006 08:21 |
Limited Şirkette Ortaklar Genel Kurulu | Av. Öncü Serter | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 23-06-2006 12:10 |
Türk Mahkeme Kararlarının Abd De Uygulanabilirliği | Batu Han | Meslektaşların Soruları | 1 | 13-04-2006 15:38 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |