Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Muvazaa , Alacaklidan Mal KaÇirma

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-11-2012, 12:28   #1
S.YÜCE

 
Mesaj Muvazaa , Alacaklidan Mal KaÇirma

İcra takibi açıldıktan sonra borçlu evine haciz gelmemesi için hileli olarak arkadaşına satmış ve orda oturmaya devam etmiştir. Açtığımız Tapu iptali davasında hakim davamızı ret etmiştir.İlgili yargıtay kararı gönderebilirmisiniz.
Old 30-11-2012, 13:42   #2
durgunlu

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

17. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/4397

K. 2007/3011

T. 8.10.2007

• MUVAZAA ( Satışın İptali - İddianın Taşınmazın Aynına İlişkin Olmadığı Alacağın Tahsiline Yönelik Bulunduğu Gözetilerek İptal ve Tescile Gerek Olmaksızın Taşınmazın Haczi ve Satışın İstenebilmesi Yönünden Hüküm Kurulacağı )

• TAPU İPTAL DAVASI ( Muvazaa Sebebine Dayalı - İddianın Taşınmazın Aynına İlişkin Olmadığı Alacağın Tahsiline Yönelik Bulunduğu Gözetilerek İptal ve Tescile Gerek Olmaksızın Taşınmazın Haczi ve Satışın İstenebilmesi Yönünden Hüküm Kurulacağı )

• TASARRUFUN İPTALİ ( Muvazaa Sebebine Dayalı İptal Davası - İddianın Taşınmazın Aynına İlişkin Olmadığı Alacağın Tahsiline Yönelik Bulunduğundan Tasarrufun İptali Davası Olarak Nitelendirilemeyeceği )

• HUKUKİ DEĞERLENDİRME ( Taraflarca İleri Sürülen Maddi Olguların Hukuki Değerlendirmesini Yapmak ve Uygulanacak Yasa Maddelerini Bulmak Hakimin Görevi Olduğu )

• TAŞINMAZIN HACZİ VE SATIŞI ( Muvazaa Sebebine Dayalı İptal Davası - İddianın Taşınmazın Aynına İlişkin Olmadığı Alacağın Tahsiline Yönelik Bulunduğu Gözetilerek İptal ve Tescile Gerek Olmaksızın Taşınmazın Haczi ve Satışın İstenebilmesi Yönünden Hüküm Kurulacağı )

• SATIŞIN İPTALİ VE TAŞINMAZIN TEKRAR BORÇLU ADINA TESCİLİ ( Muvazaa Sebebine Dayalı İptal Davası - İddianın Taşınmazın Aynına İlişkin Olmadığı Alacağın Tahsiline Yönelik Bulunduğundan Tasarrufun İptali Davası Olarak Nitelendirilemeyeceği )

818/m.18

2004/m.277, 283

1086/m.76

ÖZET : Dava, muvazaa sebebine dayalı iptal davasıdır. Taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak hakimin görevidir.

Davacının amacı, alacaklarını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır.

Davacının iddiasını kanıtlaması durumunda, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1. maddesi benzetme yoluyla ( kıyasen ) uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazın haczin ve satışın istenebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Davanın İİY'nin 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu yolundaki mahkemenin kabulüne katılma olanağı yoktur.

DAVA : Taraflar arasındaki muvazaalı hukuksal nedenine dayalı iptal davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalılardan Gökhan'ın müvekkiline 10.10.2004 tanzim, 22.12.2004 vadeli 2.400.00 YTL, 10.10.2004 tanzim 30.01.2005 vadeli 6.400.00 YTL, 19.12.2004 keşide tarihli 5.000.00 YTL, 20.12.2004 keşide tarihli 29.000.00 YTL bono ve çekler nedeniyle toplam 42.800.00 YTL borcu olduğunu, takibe rağmen borçlarını ödemediğini, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla ve bedelsiz olarak tasarruf ehliyeti bulunmayan kız kardeşi davalı Pınar'a 19.11.2004 tarihinde Kartal Birinci Bölge 2261 ada 74 parseldeki taşınmazını muvazaalı olarak devrettiğini belirterek, söz konusu devir muvazaa içerdiğinden satışın iptali ile taşınmazın tekrar borçlu adına tescilini talep etmiştir.

Davalı Gökhan vekili, davanın İİY'nin 277-284. maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali niteliğinde olduğundan aciz belgesinin ibrazı gerektiğini, müvekkili ile davalı Pınar'ın kardeş olmasına rağmen satışın muvazaalı olmadığını, Gökhan'ın borçları nedeniyle dava konusu taşınmazı satmak istediğini, ancak üzerinde A ... bank lehine 20.000.00 YTL ipotek olduğundan satamadığını, bu nedenle davalı Pınar'ın adına kayıtlı Kartal Birinci Bölge 2728 ada 264 parseldeki taşınmazını müvekkili Gökhan'a, Gökhan'ın da dava konusu taşınmazı ipotekli olarak Pınar'a sattığını, Pınar'ın ipotek bedelini bankaya ödediğini, satışın bedelsiz olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı Pınar vekili, davanın İİY 277 ve devamı maddeleri gereğince açıldığını, ön koşul olarak borçlu aleyhine icra takibi yapılması ve aciz belgesinin ibrazı gerektiğini, müvekkilinin dava konusu taşınmazda yıllardır anne ve babası ile birlikte oturduklarını, borçlu Gökhan'ın dava konusu taşınmazı üzerindeki ipotek nedeniyle satamayınca Pınar'ın adına kayıtlı taşınmazını Gökhan'a, Gökhan'ın da dava konusu taşınmazı kardeşi Pınar'a sattığını, Gökhan'ın Pınar'dan aldığı daireyi daha sonra sattığını, müvekkilinin 13.07.2005 tarihinde 20.000.00 YTL ipoteği bankaya ödendiğini, satışın ivazsız olmadığını, dava konusu taşınmazın da davalı borçlu adına kayıtlı olmasına rağmen babaları tarafından alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre borçlu hakkındaki icra takibinin sonuçsuz kaldığını ortaya koyan belge bulunmadığı gibi aciz vesikası da ibraz edilmediğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bir davada taraflarca öne sürülen maddi olguların hukuki değerlendirmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak HUMK'nın 76. maddesi gereğince hakimin doğrudan görevidir.

Dava dilekçesindeki ileri sürülüşe ve yargılama aşamasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava, niteliği itibariyle BK'nın 18. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki tür davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİY'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası, alacaklı ve borçlunun yaptığı tasarrufi işlemin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak, muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler ( olayımızda davacı ) tek taraflı ve çok taraflı hukuki işlemlerinin geçersizliğini ileri sürebilirler, danışıklı olan bir hukuki işlem ile 3. kişinin zararlandırılması, ona karşı işlenmiş bir haksız fiil niteliğindedir. Ancak, 3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlemin yapılması gerekir.

Somut olayda davalı borçlu Gökhan hakkındaki 2005/103 esas ve 2005/794 esas sayılı icra takipleri kesinleştiğine göre, davacının davalıdan alacaklı olduğu tartışmasızdır.

Davacının bu davadaki amacı, alacaklarını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Esasen muvazaaya dayanan bu gibi davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü az yukarıda açıklandığı gibi İİV'nin 277 ve izleyen maddelerinde iptal davalarına konu olan tasarruflar özünde geçerli olmalarına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Bu davada ise davacı, muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİY'nin 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına da engel değildir.

Davacının iddiasını kanıtlaması durumunda, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1. maddesi benzetme yoluyla ( kıyasen ) uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazın haczin ve satışın istenebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre, davanın İİY'nin 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu yolundaki mahkemenin kabulüne katılma olanağı yoktur.

O halde mahkemece, danışıklı işlemin var olup olmadığı konusunda toplanan ve toplanacak taraf delilleri değerlendirildikten ve davalı Pınar'ın taraf ehliyeti konusunda da gerekli araştırma yapıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün ( BOOZULMASINA ) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 08.10.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 30-11-2012, 14:02   #3
üye32062

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi

Esas: 2010/321
Karar: 2010/2617
Karar Tarihi: 23.03.2010

ÖZET: Davacı iptal davası sabit olduğu takdirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisi elde eder ve davanın konusu taşınmazsa, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiş dava değeri olarak da tapudaki satış bedelini, harca esas olmak üzere 21.000,00 TL olarak göstermiştir. Söz konusu değer harca esas değer olup talep miktarı olmadığının gözetilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 277, 278, 280, 283)

Dava: Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalılardan M. D. vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.3.2010 Salı günü davacı M. O. vekili Av. A. B. ile davalı M. D. vekili Av. S. U. geldiler. Sair davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.

Karar: Davacı, davalı borçlu A. A. Y.'un alacaklısından mal kaçırmak amacıyla Adana, Seyhan, Akkapu Mahallesi, 703 Ada, 236 parselde kayıtlı taşınmazını 13.7.2004 gününde davalı M. D.'a sattığını belirterek tasarrufun iptalini dava ve talep etmiştir.

Davalı A. A. Y. dava konusu taşınmazı kredi temin etmesi için emaneten davalı M. D'a devrettiğini, para almadığını, taşınmazın kendisine ilişkin olduğunu, kredi temin edilemediğini, tedbir kararı sebebiyle M.'in tapuyu geri veremediğini belirtmiştir.

Davalı M. D. vekili, taşınmazı iyiniyetle ve 21.000 TL bedelle aldıklarını, oğlu kullanmadığından borçlunun taşınmazda kiracı olarak oturduğunu takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre dava konusu taşınmazın İİK.nun 278/III-2 madde gereğince değerinin pek altında satıldığı, taşınmazın halen borçlu ve borçluya ilişkin kiracılar tarafından kullanılması, davalı M.'nın İİK.nun 280. madde gereğince borçlunun mali durumunu ve zarar verme kastını bilebilecek halde olduğu gerekçesiyle davanın kısım kabulü ile davaya konu davalı borçlu A. A. Y. tarafından sair davalı M. D.'a satılan Adana, Seyhan, Akkapı Mah. 703 Ada, 236 parsel no.lu taşınmazın takip konusu borca yeter miktarda ancak dava dilekçesi ile talebin 21.000 TL olarak sınırlandırılmış olması sebebiyle bu miktarı aşmaması kaydıyla tasarrufun iptaline, cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

1- İİK.nun 278/III-2 madde gereğince tasarrufun iptal edilmesine karar verilebilmesi için dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeliyle gerçek bedeli arasında en az bir misli farkın olması gereklidir. Somut olayda bilirkişi tarafından 29.200,00 TL değer biçilen taşınmaz tapuda 21.000,00 TL'ye satılmıştır. Bedeller arası misli fark bulunmadığından tasarrufun İİK.nun 278/III-2 madde gereğince iptal edilmesi isabetli değildir. Ancak taşınmazın halen borçlu ve borçlunun kiracıları tarafından kullanılıyor olması hayatın olağan akışını uygun olmadığından ve dosya kapsamından davalı M. D.'ın borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu anlaşıldığından dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle gerektirici nedenlere (İİK.nun 280/1) delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;

İİK. nun 283/1 maddesi gereğince davacı iptal davası sabit olduğu takdirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisi elde eder ve davanın konusu taşınmazsa, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde davalılar arasındaki 13.7.2004 gününde yapılan tasarrufun iptalini talep etmiş dava değeri olarak da tapudaki satış bedelini, harca esas olmak üzere 21.000,00 TL olarak göstermiştir. Söz konusu değer harca esas değer olup talep miktarı olmadığından hüküm fıkrasında, tasarrufun 21.000 TL ile sınırlandırılmış olması ve harcın bu değer üzerinden hesaplanması doğru değil, bozma sebebi ise de, bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hüküm fıkrasının (1) ve (2) bendinin düzeltilmesi gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda (1) no.lu bentte açıklanan sebeplerle davalılar vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine, (2) no.lu bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 1. bendindeki <.. borca yeter miktarda ancak dava dilekçesi ile talebin 21.000 TL olarak sınırlandırılmış olması sebebiyle bu miktarı aşmamak kaydı ile ...> ibaresinin çıkarılarak yerine <.. Alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak...> ibaresinin 2. bendindeki <.. 1.134, 00 TL. .> ibaresi çıkarılarak yerine < 1.576, 80 TL> <850,50 TL.> ibaresinin çıkarılarak yerine <1.293,30 TL. ..> ibarelerinin yazılarak hükmün HUMK'nun 438/VII maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 750.00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil edilen davacıya verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 961,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, peşin alınan harcın istem halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Mal KaÇirma gulayse_1 Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 05-11-2011 16:53
aLACAKLIDAN mAL kAÇIRMAK mAKSADIYLA mUVAZALI iPOTEK TESİSİ MEHMET BİROL ŞAHİN Meslektaşların Soruları 2 23-07-2010 23:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11697006 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.