|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
04-10-2013, 14:53 | #1 | |||||||||||||||||||
|
Davacının Katılmadığı Duruşmada, Davalının " Davayı Takip Edip Etmeyeceklerine" Dair Süre İstemesi HMK'ya Uygun mudur?
Sayın Üyeler,
Dün İstanbul’un uzak bir ilçesindeki mahkemede duruşmam vardı. İstanbul Adliyesi’nde de duruşmalarım olduğu için, dosyayı bir meslektaşıma emanet ettim. Meslektaş, duruşmaya yetişememiş. Duruşma yapılmış, davalı vekili gelmiş. Duruşma zaptını aynen aktarıyorum:
Herkesin malumu olduğu üzere, davalı vekili duruşmada “davayı takip etmediğini” beyan etseydi, HMK 150 inci madde gereğince dava müracaata bırakılacaktı. Ancak mahkeme hakimi muhtemelen “davayı takip edip, etmeyeceklerini” sormasına rağmen, davalı vekilinin vaki beyanı üzerine, yukarıdaki ara kararı oluşturulmuştur. Zaptı okuyunca, duruşmadaki konuşmaları hayal ettim. Hakim, - Davacı taraf gelmedi, mazereti de yok. Ne diyorsunuz avukat hanım? - Mazereti yoksa mazerete beyanda bulunamam. Ne yapsak, bilmem ki? Şeklinde bir sohbetten sonra, yukarıdaki ara karar oluşturuldu, sanırım. Biz ara kararı görünce, “meslektaşımız centilmenlik yapıp, davayı düşürmemiş; hemen telefon edip teşekkür edeyim” diye düşünüp, telefonu çevirdik. İşte aramızdaki diyalog: Ben: Sayın Meslektaşım, davayı müracaata bırakmadığınız için öncelikle teşekkür ederim. Ama ara karar tuhafıma gitti. “Mazeretli” kabul etseydiniz daha pratik olmaz mıydı? O: Ama mazeretiniz yoktu ki? B: Arkadaş duruşmaya girmek istemiş ama yetişememiş. O nedenle mazeret dilekçesi vermedik. Siz de “davayı takip etmiyorum” demeyince, biz sizin meslektaş dayanışması gereğince, bizi “mazeretli” saymaya çalıştığınızı düşünüp, teşekkür etmek için aramıştım. O: Yooo! Bir haftalık süre içinde “davaya devam edip etmeyeceğimizi” beyan edeceğiz. B: Nasıl yani? Ben 11.10.2013 günlü duruşmaya gelirsem ve siz davayı takip etmeyeceğinizi beyan ederseniz, dava müracaata mı, kalacak? O: Evet, aynen öyle olacak? B: İyi ama siz zaten davaya devam etmiş oldunuz. Davayı müracaata bırakmamışsınız. Neyse, ben size boş yere ettiğim teşekkürümü geri alıyorum ve iyi günler diliyorum” Şimdi, sizlerden aşağıdaki sorulara ilişkin görüş almak istiyorum. 1- Davalı vekili bizim katılmadığımız duruşmada “davayı takip etmeyeceğini” bildirmeyip, süre istediğine göre, davaya devam iradesini göstermiş olmuyor mu? 2- Ara karardaki 1 haftalık süre içinde “davayı takip etmeyeceklerini” yazılı olarak beyan ederlerse, 11.10.2013 tarihinde yapılacak ve bizim de katılacağımız duruşma ne olacak? Hakim duruşmada neye karar verecek/vermeli? 3- Hakimin oluşturduğu bu karar HMK’ya uygun mu? Şimdiden teşekkürler. |
04-10-2013, 15:35 | #2 |
|
1- Davacı tarafın takip etmediği dosyayı, takip edip etmeyecekleri hususunda müvekkili ile görüşüp bildirmek üzere davalı vekiline bir hafta süre verilmesine,
2- Bu nedenle duruşmanın 11.10.2013 günü saat:15.25'e bırakılmasına karar verildi. Gerçekten ilginç bir durum. Genellikle davacı mazeretsiz duruşmaya gelmezse ve bu ilk kez oluyorsa ve o celse karar celsesi değilse ben davaya devam ettiğimi bildiriyorum. Davacının takip etmek niyeti yoksa zaten davayı yenilemeyecektir. Ancak burada meslektaşımız davayı takip etmemek iradesini ortaya koyabilecekken neden bu neden bunu söylememiş. böyle bir ara kararı verilmiş anlamak zor. HMK 150. madde aslında açık bence taraflar duruşmaya gelmediklerinde veya gelip davayı takip etmeyeceklerini bildirdiklerinde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Bir sonraki celse belki şöyle bir dilekçe verilmesi uygun olur. "Davalının davayı takip etmeyeceğini bildirmediğinden ve bu hususta beyan için süre verilmesi de usule aykırı olduğundan ara kararından rücu, bu talep kabul edilmeyecek olursa davalının davayı takip etmeyeceğine dair beyan vermesi halinde geçerli olmak üzere davanın yenilenmesini talep ederiz." Ancak burada da dava daha önce aynı sebepten yenilenmişse bu ikinci yenileme olacak Bu kez de 150/6 daki durum ortaya çıkmasın. Gerçekten kafa karıştırıcı bir durum Ancak sonucu merak ediyorum. |
04-10-2013, 15:40 | #3 |
|
Merhaba ,
gerçekten çok ilginç , mahkemece bu yönde ara karar yapılması . davalı vekili o celse davayı takip edip etmeyeceğini beyan etmeli bence. sonraki celse sizin duruşmada bulunmanız halinde dosya düşmez. |
04-10-2013, 15:43 | #4 |
|
Konuyu düzenleyen maddenin 1. ve 2. fıkrasına bakılırsa,
MADDE 150- (1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. (2) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez. Birinci fıkrada ''gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde'', ikinci fıkrada da ''gelen tarafın talebi üzerine'' dediğine göre davalının açık şekilde davayı takip etmeyeceklerine ilişkin beyanı aranmaktadır. Dolayısıyla hakimin davalı vekilinden davanın takibi konusunda beyan istemesi şarttır. Vekilin de müvekkil ile görüşme talebi bana göre doğaldır. Bu durumda hakimin davalı vekiline süre vermesi doğru gibi geliyor. Burada bir sonraki celseye davacının katılması durumunda ne olacağı merak konusudur. Hakimin, davalıya beyanda bulunmak üzere süre verdiğine göre davalının beyanına göre dosyanın akıbetine karar vereceği fikrine kapılıyorum. Somut olayda davacının bir sonraki celseye gitmesi hakim açısından bir şeyi değiştirmeyecektir. Davalının beyanda bulunmak için süre istemesi davaya devam etme iradesi anlamında değerlendirilemeyecektir. Bu konuda müvekkilin görüşünü ve yazılı beyanını almak için süre istemesi bana göre makul bir sebeptir. |
05-10-2013, 00:23 | #5 |
|
Sayın Av. Suat Ergin
HMK 150/2 Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir VEYA dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez. Bu maddeye göre davalı taraf, açıkça davayı takip etmediğini beyan etmediğine göre yargılamaya devam edilmiştir ve yeni bir duruşma günü tayin edilmiştir. İşlemden kaldırılmayan dosya için bir sonraki duruşmaya katılmanız, davayı devam ettirecektir. İşinizi garantiye almak için de, mahkemeye geçerli bir özür nedeni sunup yokluğunuzda yapılan işlemlere itiraz edebilirsiniz. |
05-10-2013, 11:31 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
Davanın devam etmesi gerekir...
--Davalı vekilinin, davacı tarafın katılmadığı duruşmada, davayı takip edip etmeyeceği konusunda müvekkili ile görüşüp daha sonra beyanda bulunmayı talep etmesi ilk bakışta makul bir talep gibi gözükse de, bu konuda davalı vekilinin süre talep etmiş olması ve mahkemece bu talebin kabulü ile yeni bir duruşma gününün tayin edilmiş olması, açıkça, davanın devam ettiği anlamına gelmektedir. Davalı vekilinin ya da davalı tarafın davayı takip edip etmemekle ilgili esas iradeleri henüz belirli olmasa bile, yeni duruşma günü verilmesini talep etmeleri, yeni duruşma gününün verilmiş olması, zımni anlamda davaya devam etme iradesini göstermektedir. --Madde metninde “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.” denilmektedir. Bu bildirmenin ne zaman yapılacağını kanunun açıkça yazmamış olması, davalı tarafa daha sonra bildirme hakkı vermemelidir. “Duruşmaya gelip de davayı takip etmeyeceğini bildirmek ”ten anlaşılması gereken, “o” duruşmadır kanaatindeyim. Dolayısı ile davalı vekili, davayı takip etmeyeceğini, o duruşma beyan etmeli, bildirmelidir. --Davalı taraf, ara karardaki 1 haftalık süre içinde “davayı takip etmeyeceklerini” yazılı olarak beyan etse bile, davacı tarafın da katıldığı müteakip celsede, hâkim, davalı vekilinin bu beyanı ile geriye dönük bir “dosyanın işlemden kaldırılması kararı” veremez. Davacı vekilinin de hazır bulunduğu bu celsede, hâkim nasıl “davacı tarafça takip edilmeyen davanın işlemden kaldırılmasına” şeklinde karar verebilecektir? (Davacı vekilinin yüzüne karşı!). Davacı taraf zaten bu duruşmada hazırdır. Bir önceki celse verilebilecek olan işlemden kaldırılma kararı, davalı vekilinin beyanı doğrultusunda verilemedi ise, davacı tarafın hazır olduğu takip eden celsede bu karar hiç verilemez. İşlemden kaldırma kararı, davacı tarafın katılmadığı duruşmada verilebilmelidir. Geriye dönük olarak işlemden kaldırma kararı verilemeyeceği ve yargılamanın devam etmesi gerektiği kanaatindeyim. --Bu konuda yol gösterici olabilecek iki Yargıtay kararı : --Yargıtay 21. H.D. 2010/4481 E. 2010/5795 K. 13.05.2010 Tarih: Dava: Davacı, idari para cezasını içeren ödeme emrinin iptal edilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir. Karar: Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M. Y. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, … günlü … TL’lik ödeme emrinin, davacı şirketin cezai sorumluluğu bulunmadığı sebebiyle iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. H.U.M.K.’nun 409. maddesinin 1. fıkrası gereğince, <Oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.> Aynı maddenin 5. fıkrası gereğince, <İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içerisinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.>, son fıkrası uyarınca da, <Birinci ve ikinci fıkralar gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi durumda beşinci fıkra hükmü uygulanır.> Bu fıkrada ilk yenilemeden sonra bir defa denildiği için, bir dava iki defa takipsiz bırakılabilir(işlemden kaldırılabilir) ve iki defa yenilenebilir. Buna göre, bir davanın ikinci defa takipsiz bırakılması halinde mahkeme dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermelidir. (davanın açılmamış sayılmasına karar veremez). Böyle bir dava, ikinci (ve son defa) yenilenebilir. Ancak ikinci yenilemeden sonra davanın tekrar (üçüncü defa) takipsiz bırakılması halinde, (dosyanın işlemden kaldırılmasına değil)davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, ilk duruşmanın 28.08.2008 gününde yapıldığı, duruşmaya davacının dava dilekçesi 02.05.2008 gününde tebliğ edilmesine rağmen gelmediği, davalı Kurum'un duruşmaya katıldığı, mahkemece davacı vekiline çıkarılan tebligatın adres eksik yazıldığı için yanlış yere gönderildiği ve iade edildiği belirtilerek davacıya yeniden davetiye çıkarılmasına karar verildiği, duruşmada davalı Kurum vekilinin davayı takip etmediğini belirtmeyerek cevap dilekçesini aynen tekrar ettiğini bildirdiği, mahkemece de davalının davayı takip edip etmeyeceğinin sorulmadığı, 18.12.2008 gününde ikinci duruşmanın yapıldığı, bu duruşmanın, birinci duruşmadan sonra 3 aylık süre geçtikten sonra yapıldığı, duruşmaya davacı ve davalının katıldığı, 07.04.2009 gününde üçüncü duruşmanın yapıldığı, 16.07.2009 gününde 4. duruşmanın yapıldığı, davacının duruşmaya gelmediği, davalının da davayı takip etmeyeceğini bildirmesi üzerine dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacının 16.07.2009 gününde yenileme dilekçesi verdiği, aynı tarih tensip zaptı yapılarak duruşma yapıldığı, duruşmada 28.08.2008 günlü birinci duruşmada davacıya tebliğ yapılamadığı sebebiyle davacı tarafa yeniden tebligat çıkarılmasına karar verilmiş ise de bunun seri dosyalardan kaynaklanan bir hata olduğu, 28.08.2008 günlü oturum için davacı vekiline usulüne uygun davetiyenin tebliğ edildiği, bu oturuma davacı ve vekilinin mazeretsiz olarak katılmadığı için davanın yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği ve 3 aylık süre içerisinde bir yenileme talebi bulunmadığının anlaşıldığının mahkemece belirtildiği, davacı vekiline bu durum ile ilgili beyan için süre verildiği, 08.12.2009 gününde bir önceki celsede belirtilen açıklamalara göre davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, Mahkemece 28.08.2008 günlü ilk oturumda davacı ve vekili mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemiş iseler de, davalı Kurum vekilinin duruşmaya geldiği ve davayı takip etmeyeceğine dair beyanda bulunmadığı gibi davanın esasına yönelik cevap dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ettiğini bildirerek davayı takip etmeye yönelik hareket ettiği, mahkemece de davalı Kurum vekiline davayı takip edip etmeyeceği sorulmadığından HUMK'nun 409. maddesindeki şartlar oluşmadığı durumda belirtilen maddedeki şartların oluştuğundan bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Sonuç: Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 13.05.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. --Yargıtay 2. H.D. 2010/4924 E. 2011/6182 K. 07.04.2011 Tarih : 1) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2) Davacı kadın boşanma dava dilekçesinde ziynetlerinin iadesini olmadığı takdirde bedelinin tahsilini talep etmiş ve bu istekle ilgili nispi harcı da yatırmıştır. Son duruşmada bu talebini atiye terk ettiğini beyan etmiş, davalı ise ispat edilemediğinden reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece altın ve takılarla ilgili talep atiye terk edildiğinden esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmuş, davalı hükmün bu bölümünü ziynetler yönünden temyiz etmiştir. Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. (H.U.M.K. madde 76) Davacının son oturumdaki beyanı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409. maddesinde düzenlenen davanın takipsiz bırakılmasına yöneliktir. Oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Davalı ziynetlere ilişkin davanın reddine karar verilmesini istemiş olmakla davayı takip iradesini açıklamıştır. Açıklanan yönler gözetilmeden ziynet eşyaları konusunda işin esasına yönelik olarak olumlu yada olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. |
05-10-2013, 13:51 | #7 |
|
Sayın meslektaşım girilen duruşma ön inceleme duruşmasıysa hakim belki henüz tahkikat aşamasına geçilmediğinden süre vermeyi tercih etmiştir. Zira ön inceleme duruşmasında sulh olma ve ilk itirazlar gibi usuli işlemler ele alınmaktadır. Henüz yargılamaya geçilmediğinden Hmk 150 kapsamında bir karar vermemiş olabilir.
|
05-10-2013, 13:53 | #8 |
|
Böyle ilginç durumlarda hep sizin başınıza geliyor sayın meslektaşım! Sonucunu merakla bekliyoruz.
|
05-10-2013, 19:43 | #9 |
|
Karşı taraf geç kalacağında beni bir şekilde haberdar etse o adliye dışına çıkmam gerekmiyorsa son duruşmaya kadar beklerim ama gelip gelmeyeceği meçhul olan meslektaşıda yarım saatten fazla genel olarak beklemem. Neredeyse hiçbir duruşmaya zamanında giremediğimizi varsayarsak en az 45 dk - 1 saat beklemiş oluyorum.
Bir kerede iş mahkemesinde benzer durum başıma geldi,önceki celse hakim seminere gittiğinden ikimizde mazeret vermiş, yeni duruşma gününü uyaptan öğreneceğimizi belirtmiştik. 45 Dk rötardan sonra davalı vekili olarak yerimi aldım, hakim takip ediyormusunuz diye sordu bende duruşma listesinde işaret yok, galiba gelmeyecek, bekletici mesele yapılan dosyada da hakimin kesin süre içinde verdiği işlemi yerine getirmediğinden dava reddedildi, bende takip etmiyorum dedim. hakim "yeni duruşma günü davacıya tebliğ olmamış o yüzden eğer gider avansı varsa yeni duruşma gününü davacıya tebliğ edelim eğer yoksa bu tarih itibariyle dosyayı işlemden kaldırıyorum, diğer duruşmayı da tam 3 ay sonraya vereyim o duruşmada da açılmamış sayılmasına karar veririm" dedi. ben "peki o duruşmaya gelirse?" hakim "onu o zaman düşünürüz" |
06-10-2013, 07:56 | #10 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Deneme
01.HMK. m.150- Gerekçe : “Maddenin ikinci fıkrasında, bir tarafın gelmemesi hâlinde yapılacak işleme açıklık getirilmiştir. Esasen gelmeyen tarafa ‘Tarafların duruşmaya daveti’ başlıklı 147 ve ‘Ön inceleme oturumuna davet’ başlıklı 139. maddelerde belirtildiği gibi, taraflara, sulh için gerekli hazırlığı yapmaları, duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmemesi ve gelen tarafın yargılamaya devam etmek istemesi durumunda, gelmeyen tarafın, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği…” “…gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği…” (m.139,147/2,150/2) 02.Yargılama usulü = HMK.m. 316-322 03.Davaya vekâletin kanuni kapsamı (HMK.m.72-TBK”502 vd.”.,73,74). 03.1.Davaya vekâlet, kanunda özel yetki verilmesini gerektiren hususlar saklı kalmak üzere, hüküm kesinleşinceye kadar, vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapmasına, hükmün yerine getirilmesine, yargılama giderlerinin tahsili ile buna ilişkin makbuz vermesine ve bu işlemlerin tamamının kendisine karşı da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi kapsar. 03.2.Olayda, gelen “tarafın davayı takip etmeyeceği” beyanı (HMK.m.150/ ) yoktur. Beyanda bulunmak için “süre” talebi vardır. 04.HMK. (m.72) - TBK. (m.505 vd.) ilişkisi: “Vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Ancak, vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadığında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hâllerde, vekil talimattan ayrılabilir.” (TBK.m.505). 05.SONUÇ: Dostum, bu kadar laftan sonra...Kahve molası… |
07-10-2013, 08:42 | #11 |
|
03.10.2013 tarihli celse de, o celse için davayı takip iradesi ortaya konmuştur, geriye dönük dosya işlemden kaldırılamaz, diye düşünüyorum; ancak Kuru’ya göre, duruşmaya gelen taraf davayı takip etmeyeceğini açıkça bildirmemekle birlikte, tahkikata gelmeyen tarafınyokluğunda devam edilmesini açıkça istemezse, mahkemenin dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermesi gerekir. Çünkü, gelen tarafın bu davranışı, davayı takip etmek istemediğini göstermektedir.(KURU- Hukuk Muhakemeleri Usulü- Cilt.IV. Sh. 4067. 6. Baskı)
|
07-10-2013, 09:35 | #12 |
|
Sayın Av.Suat Ergin;
Kanaatimce, HMK 150/I-II gereği gelmeyen tarafın yokluğunda gerçekleşen duruşmada hazır bulunan taraf, davayı takip etmeyeceğini bildirmedi ise bir sonraki celse her iki taraf da hazır olduğunda dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmeksizin yargılama devam etmelidir. Saygılarımla.. |
07-10-2013, 14:50 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Girilen duruşma ön inceleme duruşması değildir. Dava elatmanın önlenmesi-ecrimisil ve kal davasıdır. Keşif yapılmış, bilirkişi heyeti lehimize rapor düzenlemiştir. Bu duruşma davalının itirazları incelenip, ya yeni bir rapor istenecekti ya da karar verilecekti. Biz yazılı olarak "davanın kabulüne" karar verilmesi şeklinde bir beyanda da bulunmuştuk. |
07-10-2013, 14:52 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Belki de çoğu meslektaşın başına benzer şeyler geliyordur. Ama sorun etmiyor, olabilirler. Ben THS'de bu gibi durumları paylaşmayı seçiyorum. Ayrıca bu konuda Sayın Hakan Eren'in de hakkını yememek lazım. |
07-10-2013, 14:58 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım yani biz, yapılan işleme itiraz edemeyecek miyiz? Herhalde bu hüküm, "Ey, hakim taraflardan birisi gelmezse, sen kafana göre takıl" anlamında getirilmemiştir.[ |
07-10-2013, 16:45 | #16 |
|
Üstadım,
Kanaatimce, (1) nolu ara karara göre davacı vekili bir hafta içerisinde (10 Ekim 2013 Perşembe günü mesai bitimine kadar ya da UYAP'tan beyan gönderirse Perşembe günü saat 00:00'a kadar)beyanda bulunur ve davayı takip etmediğini belirtirse dosya işlemden kaldırılabilir. Zira HMK 150/2'de gelen tarafın talebi üzerine dosyanın işlemden kaldırılacağı yazıyor ama bu talebin mutlaka duruşmada ileri sürülmesi gibi bir şart hükmün lafzında bulunmuyor. Böyle bir durum söz konusu olursa, sizin de itiraz hakkınız bulunmadığı kanaatindeyim. Ancak davacı vekili bir hafta içerisinde beyanda bulunmaz ve 11 Ekim 2013 Cuma günkü duruşmaya iki taraf vekilleri de katılır ise, müracaata bırakılamaz, devam edilir diye düşünüyorum, acizane. Saygılarımla |
07-10-2013, 18:28 | #17 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Deneme-2
Dostum, HMK.m.150/2: 1.Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, 2.gelen tarafın talebi üzerine, 2.1.yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya 2.2.dosya işlemden kaldırılır. 3. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez. 4.SORU: 4.1.Davalı vekilinin vekaleti „davayı takip etmeme“ yolunda beyanda bulunmayı da kapsıyor mu? 4.2.Davalı vekiline vekalet, „davayı takip“ için verilmiştir. Davalı vekili, „Davayı takip etmeme“ yolunda beyanda bulunabilir mi? 5.Davalı vekili „beyan“ konusunda „süre“ talebinde bulunmuş, talep de kabul edilmiştir! Bu işleme itirazın yasal dayanağı var mı? Hepinize sevgiler. |
08-10-2013, 17:36 | #18 | |||||||||||||||||||||||
|
Dostum, Cevaplarım: 4.1. Tabii ki kapsaması gerekir. Önce davayı müracaata bırakma, mümkünse "davanın açılmamış sayılmasına"karar verdirme, zamanaşımı da gerçekleştiyse, "davanın reddini" istemeye eşdeğerdir. 4.2. Davalı vekilinin vekaletnamesinde mutlaka "davanın reddi" yönünde yetki vardır. Çoğun içinde az da vardır, kuralı gereği, davanın reddine yönelik bir açıklama olan "davayı takip etmeme" beyanında bulunabilir, diye düşünmekteyim. 5. Hakim yanlış bir "ara karar" tesis etmiştir. Hukukumuzda "ara karardan dönme" kabul görmektedir. Davalı vekili oturumda HMK 150 inci maddenin aradığı "davayı takip etmeme" beyanında bulunmamış, süre talep etmiştir. Hakimin süre talebini red edip, davalıya ısrarla "davayı takip edip etmeyeceğini" sorması gerekirdi. Cevap almadan ara karar tesis ederek, duruşmayı ertelemiştir. Dolayısıyla artık, davalının vereceği bir dilekçe üzerine, önceki celsede "davayı takip etmiyoruz" demişçesine yeni bir "müracaata bırakma" kararı vermemelidir. Benim size ve diğer katılımcılara bir sorum olacak: Hakim duruşmayı 10 gün değil de 3,5 ay sonrasına erteleyip, davalıya beyanda bulunması için 1 hafta süre verseydi ve davalı beyanda bulunup, davayı takip etmediklerini bildirseydi; 3,5 ay sonraki duruşmada "davanın açılmamış sayılmasına" mı karar verilecekti? |
08-10-2013, 21:05 | #19 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Görüş
Bilindiği gibi, Yargı sistemimize göre; hukuk yargılamasında hâkim kendiliğinden bir davayı inceleyip, uyuşmazlığı çözemez. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da, hâkim tarafların istekleri ile bağlı tutulmuştur (m.24). 1.Dosyanın işlemden kaldırılması (m.150/2). 2.Davanın açılmamış sayılması (m.150/5) 3.Soru bağlamında: verilen süre içindeki davalı beyanı ,beyan tarihi itibariyle, imzası alınmak suretiyle zapta geçirilecek ve bu tarih itibariyle dosya “işlemden” kaldırılacak, durum davacı vekiline de tebliğ edilecektir. Davacı vekili de dosyayı (istiyorsa) yenileyecektir. Hepinize sevgiler. |
10-10-2013, 15:23 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Dostum, Muradımı tam olarak anlatamamışım, sanırım. Örneği şöyle değiştiriyorum o zaman: Davacı vekili 01.10.2013 tarihli duruşmaya katılmadı davalı vekili de beyanda bulunmak için süre istedi. Mahkeme talebi kabul etti ama duruşma 3,5 ay sonraya attı. Yeni duruşma günü, 20.01.2014 tarihi olsun. Malumunuz dava müracaata kalınca 3 ay içinde yenilenmezse, "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmektedir. 3,5 ay sonra yapılacak duruşmada mahkeme "01.10.2013 tarihinde yapılan duruşmaya davacı vekili gelmemiş, davalı vekili ise kendisine verilen iki haftalık sürenin son günü olan 15.10.2013 tarihinde, -davayı kendilerinin de takip etmeyeceğini- bildirmiştir. Bu nedenle davanın 15.10.2013 tarihinden itibaren müracaata bırakılmasına" mı karar verecektir? O zaman 3 aylık süre geçmiş olacağından, biz davayı nasıl yenileyeceğiz? |
10-10-2013, 15:40 | #21 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yinelenen görüş
Üstad!
Hepinize sevgiler. |
10-10-2013, 16:05 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Yani bu ara kararı oluşturan hakim, "müracaata bırakma" kararını, ertelediği duruşmada vermez de davalının beyanını sunduğu tarihte dosyayı ele alır, karar verir; tebliğe çıkarır. Bu arada -hele davalı taraf beyanını muhabere yoluyla gönderirse- 1 aylık süre geçerse, biz dava harcını tekrar yatırarak(3 ay geçmezse)yenileyebileceğiz. Umarım sabrınızı zorlamamışımdır. |
10-10-2013, 16:26 | #23 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Dostum, Süre ne zaman işlemeye başlayacak? Sevgiler. |
10-10-2013, 16:40 | #24 | |||||||||||||||||||||||
|
Sizin -olmasını istediğiniz- görüşünüze göre tebliğten itibaren başlayacaktır. Ama uygulamada duruşmaya girilmezse, dava müracaata bırakılırsa kimseye tebligat yapılmamaktadır. Siz olması gerekeni yazıyorsunuz ben ise olanı ve olacağı yazmaya çalışıyorum. Çünkü hukuk mantığım hala "davalıya süre veren" hakimin neler yapabileceğine çalışmaktadır. Not:Tamam sustum. |
10-10-2013, 17:09 | #25 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Dostum, Yasa Yasadır..! 1) Tebligat m.448. (1) Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça tebligat, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır. 2)m.114- (1) Dava şartları g)Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması. 3) 03.04.2012 tarihli RG.‘de yayımlanan HMK. Yönetmeliği - Yargılama Giderleri Harç, gider avansı ve delil avansının ödenmesi MADDE 45 - (1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder. Sevgiler |
10-10-2013, 17:15 | #26 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Dostum, 1. Yargıcın davalı vekilinden "talebini" sorması, yasa gereği ise... 2. Soruya "An zamanda" cevap verilmesi ile, "verilen zamanda" cevap verilmesi arasında bir fark / yasaya aykırılık var mı? 3. Yargıcın süre vermiş olmasını neden yasaya aykırı buluyorsunuz? |
10-10-2013, 17:16 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım ne güzel, sizin hiç müracaata kalan dosyanız olmamış. Çünkü dosya müracaata bırakıldığında hiçbir mahkeme tebligat çıkarmamaktadır.Ancak "davanın açılmamış sayılmasına "karar verildikten sonra, o da davalı vekili maktu vekalet ücretini icra takibine konu edeceği için çıkarılmaktadır. |
10-10-2013, 17:33 | #28 | |||||||||||||||||||
|
Yasa ve Yargıç
Dostum, 1. Uygulamanın yasal dayanağı var mı? 2. Avukatın varlık nedenlerinden biri de yasanın uygulanmasını sağlamak değil midir? 3. Hiç bir mahkeme yasadan üstün değildir! 4. "Yasa" ve "uygulama" farkı varsa, sorunu mesleğimiz bağlamında irdelemeliyiz! Sevgiler. |
11-10-2013, 17:11 | #29 |
|
Davalı vekili belli ki ne diyeceğini bilememiş, hakim sormuş o da ona mantıklı gelen cevabı vermiş.
Öncelikle kabul edelim ki burada meslektaşım bir yanlış yapmamış! Acemi olabilir, heyacanlı olabilir, fırsatı kaçırmış olabilir (!) vs... Ancak kendine göre yanlış yapmamış... Somut olayda yanlış yapan bana göre mahkeme hakimidir. Hakim, davalı vekiline sorar, cevap; bilmem bir sorayım, geleyim, karar: davalı yan açıkça davaya devam etmeyeceğini beyan etmediğinden dolayı, yargılamanın devamına..... şeklinde olmalıydı... Yani burada uygulayıcının hatası vardır... Ayrıca belirtmeliyim ki; olmayan mazerete rağmen mazeretli kabul edilsin talebi de bana doğru gelmiyor, yani aranızda geçen konuşmada, meselektaşım "ama mazeretiniz yoktu ki" cevabı da bir o kadar mantıklıdır... |
11-10-2013, 17:22 | #30 |
|
Sayın Ergin,
Son gelişmelerden haberdar ederseniz seviniriz. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Davayı Kabul Etmemi Mahkeme Kabul Etmedi: "feragatı davayı kabule" ibaresi | Av.Suat Ergin | Hukuk Sohbetleri | 27 | 22-12-2012 00:44 |
delil listesi kesin süre: "-ihtarına" denmesine fakat "(ihtar yapıldı)" ibaresinin olmaması | Av.Hayrullah ÇUHADAROĞLU | Meslektaşların Soruları | 2 | 27-03-2011 00:57 |
"avukat karşı tarafla anlaştı", "davayı sattı" diyen müvekkile karşı suç duyurusu | sulzu | Meslektaşların Soruları | 3 | 22-12-2010 22:30 |
Anayasa Mahkemesi TMK 181/2 " davacının" ve "davalının" sözcükleri iptal | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Avukatlık Hukuku Çalışma Grubu | 1 | 25-01-2010 16:37 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |