06-01-2024, 11:17 | #1 | |||||||||||||||||||
|
İstinafta Olan Derdest Boşanma Davasında Hükmedilen Nafakaların Yükseltilmesi Nasıl Olmalıdır?
Aslında hepimizin yaşadığı sorun KAHDEM alanına soru olarak geldi. Her birimizin fikri, çözüm önerisi değerli. Deneyimi olan var mı? Tartışalım istedim. Sevgi ve saygılarımla, |
06-01-2024, 11:32 | #2 |
|
Öncelikle benim kafamı karıştıran,
Bağımsız olarak tedbir nafakasının artırılması davası açtık diyelim, çünkü karar kesinleşmeden hepsi tedbir nafakası olarak kalacak. Açtığımız davada yükseltilen nafakalar, boşanma kararında verilen iştirak nafakalarından yüksek olursa ne olacak? Yani boşanma kararı kesinleşince işleyecek iştirak nafakaları infaz edilirse hak kaybı olacak. Yeni açılan dava boşanmanın sonucunu beklerse daha doğru mu olacaktır? Yoksa sonradan açılan davada hem tedbir hem iştirak nafakalarının artırılması istenir. Ve bu açılan dava boşanma davasının kesinleşmesini bekler... Esasında Türk lirasının ciddi değer kaybı, istenen nafaka ve tazminat miktarlarını anında tarih yapıyor. Geçen zaman çözüm arayışlarını zorunlu kılıyor. Devam edelim.. |
06-01-2024, 11:35 | #3 |
|
Mrb. Kahdem alanina gelen soruya cevap yazdim ama henuz yayinlanmadi. Meslektaslarin sorulari alaninda 20.2.2023 tarihinde sorulan tedbir nafakasi baslikli soruya da cevap yazmis ve bosanma davasi derdestken TMK m 197 ye dayali bagimsiz tedbir nafakasi davasi acilabilecegine dair HGK karari paylasmistim. SN YUCEL KOCABAS TA BUGUN AYNI YONDE YARGITAY 3.HD KARARINI BANA OZEL MESAJLA ILETTI.
Kararlarin kunyesi meslektaslarin sorulari alanindaki tedbir nafakasi baslikli forumda mevcut. Bugun 11.30 da yucel beyin yolladigi kararin sayisini ekledim bu foruma.Bosanma davasi surerken TMK m 197 ye dayanarak bagimsiz tedbir nafakasi davasi acilabilir. Yargitay HGK 2017/2514 esas 2021/347 karar. Yargitay 3. H D 2014/11854 esas 2015/6546 karar |
06-01-2024, 11:37 | #4 |
|
Bagimsiz olarak tedbir nafakasinin artirilmasi davasi degil TMK m 197 ye dayali tedbir nafakasi davasi acilabilir.
Bu davada verilecek hukum bosanma karari kesinlesinceye kadar gecerli olacaktir. Bosanma davasi derdestken acilan tedbir nafakasi davasi kapsaminda bosanma davasiyla birlestirilmesi kararinin hatali oldugu Yargitay 3.HD kararinda vurgulanmistir. |
06-01-2024, 11:49 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
Davacı dilekçesinde; davalı ile 3 yıldır evli olduklarını, bir çocuklarının olduğunu, davalının kendilerine bakmadığı için çocuğuyla evi terk etmek zorunda kaldığını; 2 yıldır annesinin yardımı ile geçindiğini, ihtiyacı olduğu için kendisi için aylık 400,00-TL, müşterek çocuk için aylık 300,00-TL olmak üzere, toplam 700,00-TL nafakaya hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde; müvekkili tarafından İstanbul 15. Aile Mahkemesinin 2013/840 esas sayılı dosyasıyla boşanma davası açıldığını, taraflarının aynı olduğunu, bu nedenle, bu dosyanın müvekkili tarafından açılan dosya ile birleştirmesini talep etmiş; ayrıca, yetkisizlik itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak ise davanın reddini istemiştir. Mahkemece; ''İstanbul 15. Aile Mah.'nin 2013/840 esas sayılı dosyasının bir sureti UYAP üzerinden istenmiş, gönderilen dosyanın incelenmesinde 26/12/2013 tarihinde davacı S.. H.. vekili tarafından davalı A.. H.. aleyhine boşanma davası açıldığı, yargılamanın devam ettiği, ön inceleme duruşma tarihinin 12/06/2014'e bırakıldığı; mahkememizde açılan davanın, taraflarının aynı olması ve ana dosyanın boşanma dava dosyası olması ve birlikte yargılama yapılarak ortak karar verilmesinin kanunen ve usulen yararlı olacağı ve bu şekilde her iki dosya arasında bağlantı bulunduğu anlaşıldığı'' gerekçesi ile, dava dosyasının, İstanbul 15. Aile Mahkemesinin 2013/840 esas sayılı boşanma dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Davacı, ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı olarak kendisi ve çocuğu için tedbir nafakası talebinde bulunmuştur. 6100 sayılı HMK. nun 166/2. maddesine göre; "Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır." Somut olayda; eldeki tedbir nafakası davası sonrasında davalı tarafından boşanma davası açıldığına göre, bağlantı sebebiyle birleştirme talebi ikinci davanın açıldığı mahkemeden istenebileceği ve birleştirmeye bu mahkemece karar verilebileceği nazara alınmadan, birleştirmeye karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Öte yandan ayrı yerlerde açılan davaların; evlilik birliğinin korunması hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davası ile boşanma hükümlerine dayalı olarak TMK.nun 166.maddesine göre açılan boşanma davasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebilir (TMK. md.201). Diğer bir anlatımla, tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hüküm yasada yer almamaktadır. Kaldı ki tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunmamaktadır. O halde mahkemece, usulüne uygun birleştirme talebi bulunmadığından; talebin reddi ile davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davaların birleştirilmesine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Sonuç: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.04.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi. |
06-01-2024, 11:53 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
2. Direnme kararı davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: I. YARGILAMA SÜRECİ Davacı-Karşı Davalı İstemi: 4. Davacı-karşı davalı vekili 04.07.2012 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 10.12.2005 tarihinde evlendiklerini, 2009 doğumlu Kanat isimli bir çocuklarının dünyaya geldiğini, davalının doğumdan sonra birlik görevlerini yerine getirmediğini, evine ve çocuğuna bakmadığını, müvekkilinden uzaklaştığını, akşamları eve geç geldiğini, bazı akşamlar hiç gelmediğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını ileri sürerek müvekkili ve ortak çocuk yararına ayrı ayrı 4,000TL olmak üzere toplamda 8.000TL tedbir nafakası ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-Karşı Davacı İstemi: 5. Davalı-karşı davacı 30.07.2012 tarihli karşı dava dilekçesinde; tarafların 10.12.2005 tarihinde evlendiklerini, her iki tarafın da ikinci evlilikleri olduğunu ve önceki evliliklerinden birer tane çocuklarının bulunduğunu, kadın eşin müvekkiline ekonomik anlamda baskı yaptığını, ilk eşinden olan oğlunu eve kabul etmediğini, bu nedenle küçük çocuğun psikolojik yönden etkilendiğini, pedagog yardımı almak zorunda kaldıklarını, davacının sürekli huzursuzluk verici davranışlarına devam ettiğini, iki ayrı kuyumcu şirketinde ortaklığının bulunduğunu, ekonomik anlamda çok iyi durumdu olduğunu, sık sık yurt dışı seyahatine katıldığını, tüm bunlara rağmen ailenin geçimine katkıda bulunmadığını, kadın eşin gelir elde etmesi ve ayrıca sahip olduğu mal varlıkları gözetildiğinde nafaka talep edemeyeceğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına 20,000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkeme Kararı: 6. İstanbul 8. Aile Mahkemesinin 26.12.2013 tarihli ve 2012/480 E., 2013/858 K. sayılı kararı ile; evlilik birliği içerisinde erkek eşin; eşi ve çocukları ile ilgilenmeyerek güven sarsıcı davranışlarıyla tam kusurlu olduğu, kadın eşe ise yüklenebilecek kusurlu bir davranışın bulunmadığı gerekçesiyle erkek eşin boşanma davasının reddine, kadın eş aleyhine açılan boşanma davasının niteliğinden kaynaklı 03.05.2013 tarihli celsede yararına hükmedilen aylık 500,00TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile sona erdirilmesine, kadın eşin bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik yapılan yargılamada ise; kadın eşin her ne kadar ayrı yaşamakta haklı olduğu ispatlanmış ise de sabit ve düzenli gelirinin olması gerekçesiyle davacı-karşı davalının kendi adına talep etmiş olduğu TMK’nın 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası talebinin reddine, ortak çocuk yararına ise tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla aylık 2.500,00TL tedbir nafakası ödenmesine karar verilmiştir. Özel Daire Bozma Kararı: 7. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 28.09.2015 tarihli ve 2015/2707 E., 2015/16596 K. sayılı kararı ile; “…Hüküm davacı-karşı davalı tarafından, karşı davanın red gerekçesi, çocuk için hükmedilen nafakanın miktarı ve kendisinin nafaka talebinin reddi yönünden, davalı-karşı davacı tarafından ise, karşı boşanma davası, çocuk için hükmedilen nafakanın miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı(nın) tüm, davacı-karşı davalı(nın) ise, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı (kadın) ayrı yaşamakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Birlikte yaşamaya ara verilmesinin haklı sebebe dayandığı mahkemece de kabul edilmiş, ancak davacı-karşı davalı(nın) geliri mevcut olduğundan nafaka talebi reddedilmiştir. Kanun, birlikte yaşamaya ara verilmesinin haklı sebebe dayanması halinde, eşlerden birinin istemi üzerine, birinin diğerine yapacağı parasal katkıya ilişkin önlemlerin alınacağını öngörmektedir (TMK. m. 197/2). Bu hükümde, ayrı yaşamakta haklı olan eşin diğerinden parasal katkı isteyebilmesi için “gelirinin bulunmaması” unsuruna yer verilmemiştir. Dolayısıyla, davacı-karşı davalı(nın) gelirinin bulunması, Türk Medeni Kanununun 197'nci maddesine göre, lehine nafaka tayinine engel değildir. Bu eşin gelirinin bulunması, tayin olunacak nafakanın miktarını belirlemede nazara alınabilir. Davacı-karşı davalının ayrı yaşamakta haklı olduğu gerçekleştiğine göre, lehine uygun miktarda tedbir nafakası tayini gerekirken, isteğin reddi doğru bulunmamıştır,...” gerekçesiyle karar oy çokluğuyla bozulmuştur. Direnme Kararı: 8. İstanbul 8. Aile Mahkemesinin 15.03.2016 tarihli ve 2015/882 E., 2016/178 K. sayılı kararı ile bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yanında; bağımsız tedbir nafakası ve karşı boşanma davasına yönelik yapılan yargılamalara ilişkin kadın eşin bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik bozma kararı verilmiş ise dava dilekçesinin üç numaralı bendinde davacının çalışmaya başlayarak evin geçimine katkıda bulunduğu ve kişisel ihtiyaçlarını karşıladığının belirtildiği, iki adet kuyumculuk şirketinde hissesinin olduğu, çocuk yararına da tedbir nafakası aldığı gerekçesiyle yüksek miktarda geliri ve mal varlığı olan kadın eşin tedbir nafakası talebinin reddinin doğru olduğu belirtilerek direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi: 9. Direnme kararı yasal süresi içinde davacı-karşı davalı vekilince temyiz edilmiştir. II. UYUŞMAZLIK 10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı-karşı davalı kadın eşin ayrı yaşamada haklı olduğunu ispat etmesi karşısında, tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilmeksizin, Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesi uyarınca açmış olduğu bağımsız tedbir nafakası davasında yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. III. GEREKÇE 11. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar görülmektedir. 12. Evlilik birliği hak ve yükümlülükler temeline dayalı olan bir hayat ortaklığı şeklinde tarif edilmekte olup, eşler evlilik birliği süresince eşit haklara sahip bulunurlar. Bunun doğal sonucu olarak eşlerden biri için hak olan diğer eş için yükümlülük oluşturur. Birliğin devamı süresince eşlerin birbirlerine karşı olan hak ve yükümlülükleri diğer bir ifadeyle evliliğin temel normu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 185. maddesi ile düzenleme altına alınmıştır. İşte evliliğin genel hükümleri kapsamında eşlerin kendi arasındaki ilişkilerden doğan hakların ihlali aynı zamanda boşanma davasının konusunu oluşturur. TMK ile düzenleme altına alınan hükümler uyarınca eşler evlilik birliğinin kurulması ile birbirlerine karşı; birlikte yaşama, oturacakları konutu seçme, birliği yönetme, kadının önceki soyadını kullanma, birliği temsil ve son olarak meslek veya iş seçimi konularında hak ve yükümlülüklere sahip olurlar ve sahip oldukları bu hak ve yükümlülükleri birliğin sona erme anına kadar devam eder. 13. TMK’nın 185. maddesine göre “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar”, 186. maddesine göre de “Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler. Birliği eşler beraberce yönetirler. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar”. 14. Eşler; varsa çocukları ile birlikte ortak konut kavramı ile açıklanan ve barınma amacı ile kullanmakta oldukları konut veya konutlarda birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak, yardımcı olmak ve birliğin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar. Bu yükümlülüklerini haklı bir sebep olmaksızın yerine getirmekten kaçınan eşin hâkim müdahalesi ile yasal yaptırıma maruz kalacağı tartışmasızdır. 15. Bahsedilen yaptırımlardan biri de TMK’nın “Birlikte yaşamaya ara verilmesi” başlıklı 197. maddesinde düzenleme altına alınmış, maddede; “Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir. Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır” hükmü öngörülmüştür. 16. Evlilik birliği kurulduktan sonra, birlik ilkesinin doğal sonucu olarak eşler karşılıklı anlayış, saygı, sevgi ve hoşgörü içinde birlikte yaşamak zorunda iseler de, anılan maddede bunun her zaman mümkün olmadığı gözetilerek ailenin korunmasına ilişkin önlemler düzenlenmiştir. 17. Tedbir nafakası 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre eşe iki şekilde verilmektedir. Bunlardan ilki birlikte yaşamaya ara verilmesi sebebiyle eşe verilen bağımsız tedbir nafakası (TMK m. 197) iken diğeri boşanma veya ayrılık davası açılınca davanın devamı süresince geçici önlem olarak eşe verilen geçici tedbir (TMK m. 169) nafakasıdır. 18. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa, eşlerden birinin haklı bir sebep olmaksızın birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine hâkim; eşlerden birinin istemiyle, diğer eşe bir miktar parasal katkı yapmasına karar verir. Uygulamada TMK’nın 197. hükmüne göre gerek eş ve gerekse ergin olmayan çocuklar için hâkim tarafından belirlenen bu parasal katkıya bağımsız tedbir nafakası denilmektedir. Diğer bir deyişle; birlikte yaşamaya ortak olmayan iradeyle ara verilmesi hâlinde, gerçekleşecek istem üzerine, hâkim tarafından yapılacak olan özel müdahalenin bir şekli düzenleme konusu yapılmıştır. 19. Öte yandan, eşin ayrı yaşamı için bağımsız tedbir nafakası ayrı yaşamada haklılık varsa verilebilir. Bağımsız tedbir nafakası davasında kural olarak tarafların kusur durumu ölçü olarak alınamaz. Tedbir nafakası istenen eş kusursuz olsa bile, diğer koşullar gerçekleşmişse tedbir nafakası verilebilir. Başka bir anlatımla bağımsız tedbir nafakası davasında dikkate alınacak ölçü; tarafların kusur durumları değil, nafakayı talep eden eşin ayrı yaşamada haklı olup olmadığıdır. 20. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde somut olayda; tarafların 10.12.2005 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten bir çocuklarının bulunduğu, taraflar arasındaki fiilî ayrılığın erkek eşin ortak konutu terk etmesi nedeniyle başladığı, kadın eşin bunun üzerine 04.07.2012 tarihinde eldeki bağımsız tedbir nafakası davasını açtığı, erkeğin ise asıl davaya karşı 30.07.2012 tarihinde boşanma talepli karşı dava açtığı, yerel mahkemece belirlenen ve Özel Dairenin onama kararıyla kesinleşen kusur durumuna göre erkek eşin eşi ve çocuklarıyla ilgilenmediği ayrıca güven sarsıcı davranışları nedeniyle tam kusurlu olduğu, bu nedenle açmış bulunduğu karşı boşanma davasının reddedildiği, tarafların hukuken hâlen evli oldukları anlaşılmaktadır. Buna göre; erkek eşin haklı bir sebebi olmaksızın, ortak konuttan ayrılarak, eşlerin varsa çocukları ile birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak, yardımcı olmak ve birliğin giderlerine güçleri oranında katılmak şeklinde düzenleme altına alınan yasal yükümlülüklerine aykırı davrandığı görülmektedir. Haklı bir sebep olmaksızın eşlerden birinin tek taraflı iradesi ile birlikte yaşamaya ara vermesi evliliğin genel hükümleri ile düzenleme altına alınan ve eşlerin birbirlerine karşı evlilik birliğinin kurulması ile üstlendikleri hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz. Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde haklı bir sebep olmaksızın birlikte yaşamaktan kaçınan erkek eş karşısında, ayrı yaşamak zorunda kalan kadının, TMK’nın 197. maddesine göre eşine karşı birliğe parasal katkı isteme hakkı olduğu gözetilmeksizin bağımsız tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. 21. Her ne kadar mahkemece yüksek miktarda geliri ve mal varlığı olduğu gerekçesiyle kadın eşin tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiş ise de; TMK’nın 197. maddesinin evlilik birliğinin yüklediği hak ve yükümlüklere aykırı davranan eş hakkında hâkim müdahalesinin düzenlendiği özel bir hüküm olduğu, maddenin asıl amacının evlilik birliği devam eden eşler arasında birlikte yaşamaya ara verilmesi hâlinde haksız olan eşin haklı olan eşe karşı birlik yükümlülüklerini yerine getirmesinin sağlanmasını hedeflediği, açıklanan tüm bu sebeplerle tarafların ekonomik ve sosyal düzeylerinin, davanın kabulü noktasında değil ancak takdir edilecek nafakanın miktarında önem arz ettiği dikkate alınarak mahkemece kadın eş yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken nafaka talebinin tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 22. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında mahkemece verilen direnme kararının onanması gerektiği, direnme gerekçesinin isabetli olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca yukarıda belirtilen nedenlerle benimsenmemiştir. 23. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. IV. SONUÇ: açıklanan nedenlerle; Davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.03.2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi. |
06-01-2024, 11:56 | #7 |
|
Önce şu konuya açıklık getirelim.
Nafaka isteyen eğer boşanmak istiyorsa boşanma dava dilekçesinde tedbir ve iştirak( ve yoksulluk ) nafakasını boşanma davası içinde isteyebilir. Eğer boşanma dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde bu talepleri ileri sürmemiş ise taleplerini ayrı bir dava açarak ve isterse boşanma dosyası ile birleştirerek talebini sürdürebilir. Ancak boşanma isteyen kişinin TMK 197 ye dayalı yeni bir tedbir nafakası davası açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira boşanma ile beraber TMK 197 nin etkisi hükümsüz hale gelecektir. Ancak ve ancak nafaka isteyenin henüz kendisine karşı boşanma davası açılmadan önce veya kendisine karşı boşanma davası açılmış ise ve nafaka isteyen boşanmanın reddini yüksek olasılık olarak görüyor ve tedbir nafakasının boşanmanın reddiyle sona ereceğini öngörüyor ve nafakanın devam etmesini istiyorsa karşı dava ile veya bağımsız olarak tedbir nafakası istemesinde hukuki yarar vardır ve bu durumda tedbir nafakası açılabilir. Hem boşanma ve ferilerini isteyip hem de TMK 197 ye dayalı tedbir nafakası istemek bence uygun değil diye düşünüyorum |
06-01-2024, 12:09 | #8 | |||||||||||||||||||
|
Tmk 197
Boşanma davası varsa bu hükme bence de ihtiyaç yok. TMK 169 işleyecektir. Davanın açılmasıyla Eşler ayrı yaşamaya hak kazanacaktır. İstinaf mahkemesinde, nafakaların artırılması istenmelidir ancak dava dilekçesinde istediği iştirak nafakasından daha fazlasını istiyorsan yine sıkıntı. Dava dilekçesinde yüksek nafaka miktarları istemek lazım ki, İstinaf artırabilsin miktarları. |
06-01-2024, 12:15 | #9 |
|
Yargitay 3. HD 2014/11854 ESAS 2025/6546 KARAR SAYILI ILAMI BOSANMA DAVASI DERDESTKEN TMK M 197 YE DAYALI BAGIMSIZ TEDBIR NAFAKASI DAVASI ACILABILECEGINI ACIKCA HUKME BAGLAMISTIR.
|
06-01-2024, 12:17 | #10 |
|
Sn.Olguner,
Bahsedilen Yargitay 3. HD 2014/11854 E 2025/6546 K sayılı kararda tedbir nafakası isteyenin açtığı bir boşanma davası bulunmamaktadır. Bahsedilen " boşanma davası" boşanmak isteyen diğer eş tarafından açılmıştır. Karar boşanma davası açmayan kişi ile sınırlı bir karardır. Kararda " boşanma davası açan ve davası kabul edilen tarafın aynı sürçte evlilik birliğinin korunması- haklı sebeple ayrı yaşamaya ilişkin TMK 197 ye dayalı tedbir nafakası açabileceğine daire herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Karar görüşünüzü desteklememektedir. Derdest boşanma davası dendiğinde kimin tarafından açıldığı dikkate alınmalıdır. |
06-01-2024, 12:23 | #11 |
|
Habibe Hanim
Bosanma davasini kimin actigi onemli degildir. Onemli olan derdest bir bosanma davasi olmasidir kanaatindeyim. |
06-01-2024, 13:20 | #12 |
|
Bagimsiz tedbir nafakasi davalari basit yargilama usulune tabi olup dava sonucunda verilen karar kesinlesmeden icra takibine konulabilmektedir.
|
06-01-2024, 13:40 | #13 |
|
Burada şöyle bir çözüm yolu olabilir. Amaç uzun yargılama süreci boyunca düşük kalan nafakanın yükseltilmesini sağlamak. Artış oranını karara ekletmek için şu aşamada bir şey yapmak pek mümkün değil.
Ben tedbir nafakasının yükseltilmesi istinaf mahkemesinden talep edilebilir diye düşünüyorum. Sonuçta istinaf sistemi yalnızca kanun yolu mahkemesi değil aynı zamanda esas hüküm verebilen ikinci derece yargılama yapabilen mahkeme ve olayın özelliğine göre ekonomik koşullar vb. nedeniyle özünde bir tedbir kararı olan tedbir nafakasının miktarını yeni bir tedbir kararı ile değiştirebilmesine bir engel görmüyorum. Bağımsız tedbir nafakası davası açmaktansa -ki burada da bir derdestlik itirazı ve buna göre karar verilmesi riski oldukça büyük ve dahası yargılama giderleri de nafakaya ihtiyaç duyan taraf için günümüzde azımsanacak gibi değil- başvurma harcı yatırarak ekonomik koşullardaki değişim ve yargılamanın aldığı süre anlatılarak istinaf mahkemesinden tedbir nafakası miktarının yükseltilmesinin talep edilmesi yolu denenebilir. |
06-01-2024, 13:50 | #14 |
|
Sn. Av Can Doganel
Sn. Yucel Kocabasin paylastigi Y.3. HD karari bosanma davasi derdestken bagimsiz tedbir nafakasi davasi acilabilecegini ve bosanma davasi ile birlestirilmesi kararinin hatali oldugunu acikca hukme baglamisken derdestlik itirazinin kabul gorecegi fikrinizin dayanagi nedir? |
06-01-2024, 14:03 | #15 |
|
Boşanma içerisinde istenmiş ve tedbiren kararı verilmiş bir nafaka var ve bu nafaka kesinleşmeyle yoksulluk veya iştirak şeklinde asıl nafakaya dönüşecek şekilde istenmiş durumdadır muhtemelen. Boşanma davasında hiç nafaka istenmemiş olsa belki farklı olabilirdi. Bu açıdan riskli geliyor.
|
06-01-2024, 14:08 | #16 |
|
Tahsilde tekerrur olmamak kaydiyla dava acildiginda bu sakinca giderilir. Ve 3. H D karari bosanma davasi icinde tedbir nafakasi karari verilip verilmedigj ayrimi yapmadan bagimsiz tedbir nafakasi davasi acilabilir diyor.
|
06-01-2024, 14:30 | #17 |
|
Sn. Olguner ,
Boşanma kararı verilip kesinleştiğinde TMK 197 e ilişkin nafaka kararı hükümsüz hale gelecek. Zira TMK 197 evlilik hukuken devam ettiği sürece geçerli Boşanmayı da isteyen ve boşanmanın yanı sıra boşanmanın ferileri için karar alan biri için bu davayı açmaktan nasıl bir yarar bekliyorsunuz? |
06-01-2024, 15:03 | #18 |
|
Sn Kayar
Bosanma davasinin istinaf ve temyiz surelerinin 2-3 yil olmasi ve ayrica bosanma kararinin bozulmasi ihtimallerinde bagimsiz tedbir nafakasi davasinin pratik faydasi olacaktir. Yuksek enflasyon nedeniyle eriyen tedbir nafakalari guncellenebilecektir. |
06-01-2024, 15:38 | #19 | |||||||||||||||||||
|
Sn.Olguner,
İstinaf aşamasında olan ve boşanmaya bağlı tedbir nafakası kararı, ancak istinafta incelenir ve koşulları varsa artış sağlanır. İstinaftaki nafakanın güncellenmesi TMK 197 nafakası ile usulen mümkün değildir. |
06-01-2024, 15:43 | #20 |
|
Istinaftaki nafakanin guncellenmesi TMK m 197 ye dayali davaya konu edilmeyecektir. Bagimsiz tedbir nafakasi davasi ile istinaftaki tedbir nafakasindan ayri ve bagimsiz yeni ve yuksek bir nafaka talep edilebilecektir.Tabii tahsilde tekerrur olmamak kaydi ile...
|
06-01-2024, 15:47 | #21 |
|
Istinafta tedbir nafakasinin yukseltilmesine ben hic rastlamadim. Mumkun mu ve rastlayan var mi ?Bilmiyorum.
|
06-01-2024, 17:31 | #22 |
|
Isminin paylasilmasini istemeyen bir BAM aile hukuku daire baskani istinaf asamasinda gonderilen tedbir nafakasinin artirilmasi taleplerini reddettiklerini ve bunu saglamanin yolunun bagimsiz tedbir nafakasi davasi acarak yuksek nafaka talebinde bulunmak oldugunu az once telefonda bildirmistir.kendisi fakulteden sinif arkadasim.
|
06-01-2024, 18:26 | #23 |
|
Sn.Olguner,
Aşağıda sunduğunuz Yargıtay 3. HD 2014/11854 E 2025/6546 K sayılı kararda TMK 197 ye göre tedbir nafakası isteyenin açtığı bir boşanma davası bulunmamaktadır. Boşanma davası açarak tedbir/ yoksulluk/ iştirak nafakası kararı verilen kişi için aynı zamanda TMK 197 ye dayalı tedbir nafakası davası açmasının ( her iki koşulu da içerecek biçimde )uygun olduğuna ilişkin elinizde karar varsa paylaşmanızı rica ediyorum. |
06-01-2024, 18:46 | #24 |
|
Sn Kayar
Bosanma davasinin kim tarafindan acildigi hatta acilip acilmadigi onemli olmaksizin bagimsiz tedbir nafakasi davasi evlilik birligi surdugu surece acilabilir. Sizin gozettiginiz ayirimi Y. 3. HD gozetmemistir. .... BAM... daire baskani da oyle bir ayrim yapmadan yuksek nafakaya ulasmanin yolunun bagimsiz tedbir nafakasi davasi acmak oldugunu soylemistir. Sanirim konu aydinlandi ve tereddutlerimiz giderildi. |
06-01-2024, 18:53 | #25 |
|
Sn.Olguner,
Dayandığınız kararın sizin iddianızı desteklemediği ve aksi yönde de bir karar paylaşmadığınız konusunda " konu aydınlanmış ve tereddütler giderilmiştir" |
06-01-2024, 20:10 | #26 |
|
Sn Kayar mesajiniz beni hayrete dusurdu. Ben istinaf asamasinda olan ve dusuk kalan tedbir nafakasini yukseltmenin yolunun bagimsiz tedbir nafakasi davasi acarak yuksek miktarda nafaka talep etmek oldugunu iddia ediyorum. Yargitay 3. HD karari bunun mumkun oldugunu soyluyor ayrica bam ilgili daire baskani da ayni cozumu oneriyor. Siz hala iddiami destekleyen karar olmadigini yaziyorsunuz.
|
06-01-2024, 21:08 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Telefon üzerinden Yargıtay kararını okuyamadığımdan tam bir katılım sağlayamamıştım. Öncelikle buradaki herkesin Aile Hukukundaki tecrübesine saygım var yıllardır Belediye Avukatıyım hiç Aile Hukukuyla işim olmuyor onu belirteyim. Karara göre dava açılabilir deniyor birleştirilmesi yanlıştır deniyor bunları anladım. Ancak şöyle bir durum var "esasa girip bir karar ver" denilen bir karar bu kararın olumlu verileceği anlamına gelmiyor benim görüşüme göre. Esasa giren bu mahkeme "taraflar arasında bir boşanma davası bulunduğu ve bu davada verilmiş bir tedbir kararı bulunduğu ve bu kararın istinaf incelemesinde olup derdest olduğu anlaşıldığından bağımsız tedbir nafakası talebinin reddine" şeklinde karar vermesi kuvvetle muhtemeldir ve bence bu karar doğru olacaktır. Tarafları boşanmaya götüren koşullarla, ayrı yaşamakta haklı olmayı gerektiren koşulları birbirinden ayırmak pek mümkün değildir. Normal akışta önce ayrılık kararı sonra boşanma kararı talep edilir. Boşanmanın talep edilmiş ve hatta hüküm altına alınmış olduğu bir durumda ayrı yaşamakta haklılık olgusunu ileri sürüp bu nedenle nafaka istemek çok mantıklı da değil. Mevcut durumda nafakayı güncellemek için biraz zorlama bir yöntem. Bir Yargıtay veya İstinaf kararı benim için eleştirilemez kutsal bir metin değildir ve eleştirilebilir. Bunları yazan başkan ve üyelerde görüşleri tartışılmaz kişiler değil. Benim görüşüm bu yöndedir. Ben burada tedbir taleplerini reddediyoruz derken bunun hukuksal gerekçesinin ortaya konulmasını beklerim. Hangi usul hükmü kendilerine engel oluyormuş keşke onu söyleseydi. Ben diyorum ki sadece kanun yolu mahkemesi değil ikinci derece yargılama yapabilen (gereğinde duruşma da yapabilen) mahkemedir ve tedbiri yeniden ele alıp değiştirebilir. Bunu olumsuz karşılamaktaki gerekçe acaba nedir? Hukuki yarar dava şartıdır. Bir davayı açıp sürdürmek insanlar için son derece maliyetli bir süreç. İkinci kez yargılama giderleri altına girmek -ki buna kendi avukatına ödeyeceği ücret de dahil- yeni bir davanın riskini üstlenmek böyle bir durumda gereksiz bir külfet. Kaldı ki nafakaya ihtiyacı olan ve ekonomik olarak çoğunlukla darboğazda olan insanlardan bahsediyoruz. En fazla tarafların güncel ekonomik durumlarına ilişkin basit bir iki müzekkere cevabı dosyaya geldiğinde basitçe tedbir nafakası takdir edebilecek olan dosyayı inceleyen istinaf dairesi bu kararı verebilecekken bunun için müstakil bir dava açılmasını telkin etmesini hukuki yarar ilkesi ile bağdaştıramıyorum. |
06-01-2024, 22:58 | #28 |
|
Istinaf surecinin 2 yil surdugu anlasilan istanbulda istinaf mahkemesinin kararini beklemek yerine bagimsiz tedbir nafakasi davasi acmak daha pratik olabilir. Bu davanin bosanma davasi derdestken acilabilecegini ve bosanma davasiyla birlestirilmesinin hatali oldugunu belirten Yargitay 3.Hukuk Dairesi karari disinda bu sekilde acilmis bir davayi da konu edinen HGK karari da var. Ayrica bosanma kararinin kesinlesmesiyle sona erecek bosanmanin feri olan tedbir nafakasinin bosanmanin gerceklesmemesi halinde evlilik suresince devami imkani taniyan bagimsiz tedbir nafakasi davasiyla surdurmek isteyen davacilarin bosanma davasina ragmen bu bagimsiz davayi tercih ettiklerini goruyoruz. Avukatlik ucreti odeme gucu olmayanlar zaten davalarini kendileri acip yurutuyor.
Istinaf mahkemesi daire baskani yerel mahkeme kararini denetlemekle gorevli olduklarini ve nafaka yukseltme taleplerini istisnasiz reddettiklerini aciklamistir. Bu yonde talebi reddedilen uyeler gerekceyi buraya tasirsa biz de gormus oluruz. |
07-01-2024, 12:30 | #29 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Merhaba,
Bu alanda görüş bildiren tüm meslektaşların amacı elbette uzun süren istinaf süreci ( İstanbul’da ortalama 2.5- 3 yıl) sırasında tedbir nafakasının enflasyon nedeni satın alma gücünün oldukça azalmasına karşı - hukuk yargılama usulüne uygun olarak – yasal olanaklar çerçevesinde bir çıkış yolu bulmaktır. Konuya destek veren herkese teşekkür ediyorum. SORUN VE DURUM: 1-KESİNLEŞME KONUSUNDA: 1/1-Bilindiği gibi boşanmanın kabulü ile sonuçlanan kararlarda tedbir nafakası boşanma kararı kesinleşinceye kadar devam eder. Dolayısı ile yıllık artış içeren iştirak yoksulluk nafakası boşanma kesinleşmediği sürece yürürlüğe girmediği gibi boşanmanın kesinleşme tarihine kadar da maddi- manevi tazminata yasal da olsa faiz işlemez. 1/2-Nafakalara yıllık artış ödemeyi veya tazminatları faizsiz birkaç yıl sonra ödemeyi isteyen yükümlü kendi lehine kabul edilmiş olsa dahi boşanma dahil tüm kararları istinaf ederek bundan yarar sağlayabilmektedir. 1/3- Uygulamada hangi konunun istinaf edildiğine bakılmaksızın dosya istinafa gittiğinde her iki tarafın boşanmanın kesinleştirilmesi için dilekçe vermeleri dışında da boşanma konusunda kesinleştirme vermekten mahkemeler kaçınmaktadır. 1/4-Mahkemelerin tarafların istinaf başvuru dilekçelerini inceleyerek açık bir şekilde istinaf edilmeyen boşanma konusunda kesinleşme vermeye teşvik edilmesi veya taraf vekillerinin mahkemeye istinaf edilmeyen boşanmanın kesinleştiğinin tespiti ile kesinleşmenin verilmesi konusunda ısrarcı olmaları süreci kolaylaştıracaktır. Boşanmanın kesinleştirilmesi iştirak nafakasının başlamasına ( ve gelecek yıllarda artış uygulanmasına )ve maddi manevi tazminatın icrasına olanak sağlayacak ve faiz işletilebilecektir. 2- TEDBİR NAFAKASINA KARARDAN SONRA YILLIK ARTIŞ UYGULANMASI VE ARTAN MİKTAR ÜZERİNDEN İŞTİRAK( VE YOKSULLUK ) NAFAKASI OLARAK DEVAMINA ŞEKLİNDE KARAR TALEP ETMEK Bilindiği gibi TMK 182/4 ve TMK 330/3 gereğince Mahkemece istem halinde iştirak nafakasının gelecek yıllarda ne miktarda artacağı konusunda karar verilebilir.
Aynı şekilde yoksulluk nafakası konusunda da TMK 176/5 gereğince Mahkemece istem halinde yoksulluk nafakasının gelecek yıllarda ne miktarda artacağı konusunda karar verilebilir
Fakat gerek TMK 169 gerekse TMK 197 de dayalı olarak verilen tedbir nafakası düzenlemesinde yıllık artış uygulanacağına ilişkin hiçbir ibare bulunmamaktadır. Yasa koyucu tedbir nafakasının yıllara göre artışını düzenlemediği gibi artışı açıkça yasaklayan bir düzenleme de yapmamıştır. Bu durumda bir BOŞLUK söz konusudur. Bu boşluk hukuk yargılamasında yasak olmayan kıyas, eşitlik prensibi veya hakimin hukuk yaratması yoluyla doldurulmasında hiçbir engel yoktur. Böylece tedbir nafakasına gelecek yıllarda uygulanacak artış üzerinden boşanma söz konusu ise artan miktar üzerinden iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devamı sağlanabileceği gibi TMK 197 ye dayalı tedbir nafakasının da dava açmaya gerek kalmaksızın her yıl artışı sağlanabilecektir. Eldeki konuda benim önerilerim bu şekildedir. |
08-01-2024, 17:37 | #30 |
|
Yargitay HGK 2017/2514 esas 2021/347 karar sayılı karara konu olayda, önce TMK m.197 dayanağıyla tedbir nafakası istenmiş, sonra boşanma davası açılmış. Elde bir boşanma davası yokken madde 197 dayanağıyla tedbir nafakası istenmesinde sorun yok şüphesiz. Her iki dava için de ayrı ayrı karar verilmesi gerekir. Ancak boşanma kararının kesinleşmesi halinde m. 197 dayanağıyla talep edilen(kabul edilen diyelim) tedbir nafakasının sona ereceği de malum.
Yargitay 3. H D 2014/11854 esas 2015/6546 karar sayılı karara konu olayda ise önce boşanma davası açılmış. Kararda "Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebilir (TMK. md.201). Diğer bir anlatımla, tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hüküm yasada yer almamaktadır. Kaldı ki tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunmamaktadır." denmekte. Buna göre, elde bir boşanma davası varken de m.197 dayanağıyla tedbir nafakası talep edilebileceği sonucu ortaya çıkıyor. Yani hakim, boşanma davası yokmuş gibi 197 şartlarını incelemeli ve sonucuna göre karar vermeli diyor. Bu kararın hatalı olduğu kanaatindeyim:
Boşanma davası mevcutken 197 ile nafaka talep edilirse sorun ortaya çıkıyor. Zira kişi boşanma davasında 169, diğer davada 197’ye dayanarak tedbir talebinde bulunursa ne olacak? Davalar da birleştirilmiyor. İki ayrı tedbir nafakası gündeme gelecek. Biri diğerinden fazla olursa ne olacak? Kişiye seçim hakkı mı verilecek? Bir mahkeme bin TL demiş, diğeri iki ben TL. Aynı anda, aynı şartlarda, aynı konuda birbirinden farklı iki karar olursa, yargıya nasıl güvenilecek? Hangi mahkemenin kararı doğru kabul edilecek? Tedbir nafakasının miktarının dava sürecinde eridiği şüphesiz. Mahkeme, dava sürecindeki artışa ilişkin karar vererek bu sorunu çözebilir. Sayın Olguner BAM üyesinin boşanma davası devam ederken ayrı dava ile 197 dayanaklı dava açılabileceğini söylediğini belirtmiş. Elde bir tedbir nafakası kararı varken, yeni davada hakim nasıl karar verebilecek? “Aslında iki bin verirdim ama diğerinde bin vermiş zaten, bin de ben vereyim” diyemez. İki bin verirse, diğerinden de bin var. Kaç lira ödeyecek davalı? Yeni davanın hakimi, diğer davadaki kararı da kaldıramaz. İki karar da icra edilebilir. Bu olayda ortaya çıkabilecek bir durum da, boşanma davasının reddi hali. Eğer boşanma davası reddedilirse ve 197 şartları devam ediyorsa, red kararının kesinleşmesinden sonra 197 dayanağıyla dava açılabilecektir. Mahkemeler bazen, mevzuatın dışına çıkarak adalet sağlamaya çalışıyor. Pozitif ayrımcılık da işin içine girince sorun karmaşıklaşıyor. Halbuki yargı her sorunu çözemez. Taraf mağdur olabilir. Bununla ilgilenecek olan yasamadır. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Şeklen İptal Edilen Esasen İstinafta Olan Kamulaştırmanın İptali Davası Derdest İken Yeni Bir Uzlaşma Davetiyesi | Av. Ceren AKÖZ | Meslektaşların Soruları | 0 | 04-12-2023 10:01 |
Her İkisi de Derdest Olan Anlaşmalı ve Çekişmeli Boşanma davası | avukat.fks | Meslektaşların Soruları | 1 | 03-12-2021 22:05 |
Kıdem tazminatı davasında, derdest olan hizmet tespiti davasının bekletici mesele... | Av. Caner Arıcı | Meslektaşların Soruları | 3 | 16-09-2021 11:48 |
Derdest boşanma davasında eski boşanma davasına delil olarak dayanma | Av.Duygu Işık Behrem | Meslektaşların Soruları | 2 | 11-02-2021 21:04 |
Anne ve çocuk yararına hükmedilen nafakaların icrası | Pandekt | Meslektaşların Soruları | 4 | 08-11-2012 21:13 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |