Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Teminat senedi sebebiyle yapılan kambiyo takibinde icranın durdurulması mümkün mü?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-09-2011, 22:25   #1
imperium

 
Acil Teminat senedi sebebiyle yapılan kambiyo takibinde icranın durdurulması mümkün mü?

(10 kişi ) müvekkiller x firmasında sigortalı olarak işe başlamışlar, her biri sadece ad ve soyadlarını yazıp imzalayarak sözleşmesiz protokolsüz ve teminat kaydı düşülmeksizin teminat senedini çalıştıkları şirkete 3 yıl kadar evvel vermişler.

Yaklaşık 6 ay kadar çalıştıktan sonra işyerinin batması sebebiyle işten ayrılmışlar, herbiri farklı farklı yerlerde çalışmaya başlamışlar. Senetlerini de iade alamamışlar.

Şirket ortaklarından A şahsı, bu senetleri geçtğimiz hafta içerisinde 3. bir şahsın adını yazarak doldurmuş ve herbiri hakkında nakden kaydıyla bu 3. şahıs adına kambiyo takibi başlattılar.

Şimdi biz açığa atılan imzanın kötüye kullanılmasından ötürü suç duyurusunda bulunup, menfi tespit davası açarak tedbir kararı verilmesini talep edeceğiz.

Ancak savcılık dosyası ile icra mahkemesinden icranın geçici olarak durdurulmasını talep etsek, olumlu bir karar çıkartmamız mümkün olur mu, bu konuda yargıtay kararı var mı ?

Şimdiden teşekkür ederim.
Old 11-09-2011, 22:36   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan imperium
(10 kişi ) müvekkiller x firmasında sigortalı olarak işe başlamışlar, her biri sadece ad ve soyadlarını yazıp imzalayarak sözleşmesiz protokolsüz ve teminat kaydı düşülmeksizin teminat senedini çalıştıkları şirkete 3 yıl kadar evvel vermişler.

Yaklaşık 6 ay kadar çalıştıktan sonra işyerinin batması sebebiyle işten ayrılmışlar, herbiri farklı farklı yerlerde çalışmaya başlamışlar. Senetlerini de iade alamamışlar.

Şirket ortaklarından A şahsı, bu senetleri geçtğimiz hafta içerisinde 3. bir şahsın adını yazarak doldurmuş ve herbiri hakkında nakden kaydıyla bu 3. şahıs adına kambiyo takibi başlattılar.

Şimdi biz açığa atılan imzanın kötüye kullanılmasından ötürü suç duyurusunda bulunup, menfi tespit davası açarak tedbir kararı verilmesini talep edeceğiz.

Ancak savcılık dosyası ile icra mahkemesinden icranın geçici olarak durdurulmasını talep etsek, olumlu bir karar çıkartmamız mümkün olur mu, bu konuda yargıtay kararı var mı ?

Şimdiden teşekkür ederim.

Açığa atılan imzanın kötüye kullanıldığı konusunda ispat sorununuz olacaktır. Kaldı ki 3. şahsa karşı (kötüniyeti kanıtlamadığınız sürece) hiçbir def'i işe yaramayacaktır. Ne menfi tespit davasından, ne de şikayetten olumlu bir sonuç alınabileceğini düşünüyorum.
Old 11-09-2011, 22:51   #3
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan imperium
(10 kişi ) müvekkiller x firmasında sigortalı olarak işe başlamışlar, her biri sadece ad ve soyadlarını yazıp imzalayarak sözleşmesiz protokolsüz ve teminat kaydı düşülmeksizin teminat senedini çalıştıkları şirkete 3 yıl kadar evvel vermişler.

Yaklaşık 6 ay kadar çalıştıktan sonra işyerinin batması sebebiyle işten ayrılmışlar, herbiri farklı farklı yerlerde çalışmaya başlamışlar. Senetlerini de iade alamamışlar.

Şirket ortaklarından A şahsı, bu senetleri geçtğimiz hafta içerisinde 3. bir şahsın adını yazarak doldurmuş ve herbiri hakkında nakden kaydıyla bu 3. şahıs adına kambiyo takibi başlattılar.

Şimdi biz açığa atılan imzanın kötüye kullanılmasından ötürü suç duyurusunda bulunup, menfi tespit davası açarak tedbir kararı verilmesini talep edeceğiz.

Ancak savcılık dosyası ile icra mahkemesinden icranın geçici olarak durdurulmasını talep etsek, olumlu bir karar çıkartmamız mümkün olur mu, bu konuda yargıtay kararı var mı ?

Şimdiden teşekkür ederim.

Bu senetlerin bir sureti de veren işçilerin ellerinde kalmışsa, bu senetlerin 3.kişi tarafından takibe konulan senetler olduğu daha kolay ortaya konabilir.

Ceza soruşturma ve davası ile birlikte, işvreren alehine zarar-ziyan davasının ileride söz konusu edilebileceğini düşünüyorum.

Ayrıca, takip başlatan aleyhine de bir menfi tesbit davası açılabilinir. Bu davadaki isbat kaideleri icra yargılamasından daha geniş olarak olayı ele almanıı sağlayacaktır. Senedi elde bulundurup takip başlatan kişi, bu 10 işçiden nasıl alacaklı olabildiğini (alt ve temel ilişki ve belgelerini) kanıtlamak yükümü altındadır bu davada.

İcra mahkemesinden takibi durdurmaya yönelik, savcılık şikayetiyle birlikte, bir sonuç alabileceğinizi sanmıyorum. Bahsettiğiniz tedbiri takip başlatan aleyhine açacağınız menfi tesbit davasında talep edin bence.

Saygılarımla.
Old 11-09-2011, 23:01   #4
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Bu senetlerin bir sureti de veren işçilerin ellerinde kalmışsa, bu senetlerin 3.kişi tarafından takibe konulan senetler olduğu daha kolay ortaya konabilir.

Ceza soruşturma ve davası ile birlikte, işvreren alehine zarar-ziyan davasının ileride söz konusu edilebileceğini düşünüyorum.

Ayrıca, takip başlatan aleyhine de bir menfi tesbit davası açılabilinir. Bu davadaki isbat kaideleri icra yargılamasından daha geniş olarak olayı ele almanıı sağlayacaktır. Senedi elde bulundurup takip başlatan kişi, bu 10 işçiden nasıl alacaklı olabildiğini (alt ve temel ilişki ve belgelerini) kanıtlamak yükümü altındadır bu davada.

İcra mahkemesinden takibi durdurmaya yönelik, savcılık şikayetiyle birlikte, bir sonuç alabileceğinizi sanmıyorum. Bahsettiğiniz tedbiri takip başlatan aleyhine açacağınız menfi tesbit davasında talep edin bence.

Saygılarımla.

Suretten kastınız nedir? Bu bonodan sözeden ayrı sözleşme yoksa fotokopi bir işe yaramaz. Zaten bunlar 3. kişiye etki etmez.
Menfi tespit davasında da sonuç alınamaz; zira kambiyo senedinin en önemli özelliği "sebepten mücerret" oluşudur.
Ceza davası açılacağı da ne malum? Büyük olasılıkla "hukuki uyuşmazlık" gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir.
Old 11-09-2011, 23:14   #5
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Suretten kastınız nedir? Bu bonodan sözeden ayrı sözleşme yoksa fotokopi bir işe yaramaz. Zaten bunlar 3. kişiye etki etmez.
Menfi tespit davasında da sonuç alınamaz; zira kambiyo senedinin en önemli özelliği "sebepten mücerret" oluşudur.
Ceza davası açılacağı da ne malum? Büyük olasılıkla "hukuki uyuşmazlık" gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir.

Sayın Aladağ,

Söz konusu senetlerdeki imzalarla, atıldığı yerler, tersim özellikleri ve evrak yaşı tesbiti açısından soruşturmaya KANITSAL AÇIDAN yön verebilir. Tanık delili (mesela şirketin önmuhasebecisinin tanıklığı gibi...) ve diğer delillerle birlikte ele alındığında...

Kambiyo senedinin sebepten mücerret oluşu, onun aleyhine menfi tesbit davası açılmasının önünü kapamaz. İşveren anladığım kadarı ile senet metninde görülmemektedir. Takip başlatan senette lehdardır. İyiniyetli 3. kişi değildir yani.

Ben, menfi tesbit davasının denenmesi gerektiği hukuksal kanaatindeyim.

Saygılarımla.
Old 11-09-2011, 23:20   #6
imperium

 
Varsayılan

öncelikle alacaklı gözüken 3. şahsa karşı bir menfi tespit davasını kesinlikle açacagız.

Şirketin diğer ortağı bu teminat senetlerini işçilerden aldıkları yönünde tanıklık yapacağını söyledi. kaldı ki işçilerden kaynaklanan ve firmaya verilmiş hiçbir zarar yok.

Kaldı ki isim adres ve imza dışındaki bonodaki tüm yazılar senetleri 3. şahıs adına dolduran kötüniyetli ortak tarafından yazılmış. bu husus kriminal incelemeden de ortaya çıkacak.

Aynı firmadaki tüm işçiler açısından böyle bir kötüniyetli takibin yapılmış olması ve hiçbirinin de alacaklı gözüken şahsı tanımıyor olması da işimize yarar diye düşünüyorum ama daha tecrübeli meslektaşlarımın deneyim ve görüşleri de çok önemli..
Old 11-09-2011, 23:24   #7
imperium

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Sayın Aladağ,

Söz konusu senetlerdeki imzalarla, atıldığı yerler, tersim özellikleri ve evrak yaşı tesbiti açısından soruşturmaya KANITSAL AÇIDAN yön verebilir. Tanık delili (mesela şirketin önmuhasebecisinin tanıklığı gibi...) ve diğer delillerle birlikte ele alındığında...

Kambiyo senedinin sebepten mücerret oluşu, onun aleyhine menfi tesbit davası açılmasının önünü kapamaz. İşveren anladığım kadarı ile senet metninde görülmemektedir. Takip başlatan senette lehdardır. İyiniyetli 3. kişi değildir yani.

Ben, menfi tesbit davasının denenmesi gerektiği hukuksal kanaatindeyim.

Saygılarımla.


Sayın meslaktaşım, söylediğiniz gibi şirket ortağı değil, takip başlatılan kişi lehtar gözüküyor.. Bu sebeple menfi tespit davasını mutlaka açacagız. Diğer ortağın sorşturma dosyasında yapacagı tanıklıkla da müvekkller işçi konumunda olduğundan senetlerin teminat senedi olduğunu tanıkla ispat etmeye çalışacağız.. Menfi tespit davasından ümidim var ama soruşturma dosyasının yardımıyla icra mahkemesine de itiraz edip, icranın durdurulması kararı alabilir miyiz, onu bilemiyorum..
Old 11-09-2011, 23:25   #8
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Sayın Aladağ,

Söz konusu senetlerdeki imzalarla, atıldığı yerler, tersim özellikleri ve evrak yaşı tesbiti açısından soruşturmaya KANITSAL AÇIDAN yön verebilir. Tanık delili (mesela şirketin önmuhasebecisinin tanıklığı gibi...) ve diğer delillerle birlikte ele alındığında...

Kambiyo senedinin sebepten mücerret oluşu, onun aleyhine menfi tesbit davası açılmasının önünü kapamaz. İşveren anladığım kadarı ile senet metninde görülmemektedir. Takip başlatan senette lehdardır. İyiniyetli 3. kişi değildir yani.

Ben, menfi tesbit davasının denenmesi gerektiği hukuksal kanaatindeyim.

Saygılarımla.

Ben olsam, müvekkilin %40 tazminat ödeme olasılığı yüksek (bana göre %99,99 - ya size göre? ) bu işte kimseye umut vermez, böyle bir dava açmazdım.
Old 11-09-2011, 23:28   #9
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan imperium
Sayın meslaktaşım, söylediğiniz gibi şirket ortağı değil, takip başlatılan kişi lehtar gözüküyor.. Bu sebeple menfi tespit davasını mutlaka açacagız. Diğer ortağın sorşturma dosyasında yapacagı tanıklıkla da müvekkller işçi konumunda olduğundan senetlerin teminat senedi olduğunu tanıkla ispat etmeye çalışacağız.. Menfi tespit davasından ümidim var ama soruşturma dosyasının yardımıyla icra mahkemesine de itiraz edip, icranın durdurulması kararı alabilir miyiz, onu bilemiyorum..

Teminat senedi savunması tanıkla isbat edilemez. (Senede karşı senetle isbat zorunluluğu kuralı gereği.)

Yanıtımda da belirttim aracümle ile: soruşturma dosyasını kullanarak icranın durdurulması kararı alamazsınız...
Old 11-09-2011, 23:50   #10
imperium

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Teminat senedi savunması tanıkla isbat edilemez. (Senede karşı senetle isbat zorunluluğu kuralı gereği.)

Yanıtımda da belirttim aracümle ile: soruşturma dosyasını kullanarak icranın durdurulması kararı alamazsınız...

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2008/13255 E. 2008/1091K. sayılı kararında (bizim olayımızdan farkı olarak takibi işçinin çalıştığı şirket yapıyor) dava konusu senette vade tarihi, yetkili mahkeme ve bedelin sonradan yazıldığı kanaatine varılmış, davalı şirket temsilcisi hakkında hizmet nedeni ie güveni kötüye kullanmak suçundan cezaya hükmolunmuş, davacı tanıkları senedin davacı işe girerken davacı işçiden alındığını ve her işçiden işe girerken bu senetlerin alındığını belirtmişler, davalı şirket kayıtlarında da böyle bir borç verildiğine dair kayıda rastlanmamış.
... İş Hukuku, işçi ve işveren ilişkisinde işverenin sosyal ve ekonomik bakımdan güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanından ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu nedenle iş hukukunda , düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir" denilerek

Somut olayda, davalı şirket tarafındaan icra takibine konu edilen senedin teminat senedi olduğu yolunda senet üzerinde bir kayıt olmadığı gibi, bu senedin teminat senedi olduğuna dairbir sözleşmede bulunmamaktadır. Ancak teminat senedinin düzenlenme tarihi ile davanın işe giriş tarihi aynıdır. davacının yaklaşık iki ay süre ile davalı işyerinde çalıştığı sabittir. Dava konusu senedin vade tarihi ve nakten ibaresinin daha sonra yazıldığı da bilirkişi raporu ile saptanmıştır. Davalı şirket temsilcisinin teminat niteliğindeki senedi icraya koymasından dolayı, Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı ve mahkum olduğu da anlaşılmaktadır. Şirket kayıtlarında da davacıya borç para verildiğine ve karşılığında senet alındığına dair bir kayıt bulunmamaktadır. Somut bu maddi olgulara göre, takibe konulan senedin işe girerken davacılardan alındığı, teminat senedi olduğu, davacıların borçlu olmadığı anlaşıldığından, senedin iptaline ilişkin isteğin kabulü yerine reddine karar verilmesi hatalıdır" şeklinde hüküm verilmiş.


Bu karara kıyasen menfş tespit davasında şirketin diğer ortağının lehimize tanıklığı ve yapılacak bilirkişi incelemesi sonrasında menfi tespit davasında yine de şansımız olmaz mı?
Old 11-09-2011, 23:57   #11
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan imperium
Bu karara kıyasen menfş tespit davasında şirketin diğer ortağının lehimize tanıklığı ve yapılacak bilirkişi incelemesi sonrasında menfi tespit davasında yine de şansımız olmaz mı?

Sn. imperium,

Ben, o yanıtı "teminat senedi" sorunuz ve mesajınız kapsamında verdim. Teminat senedine ilişkin olarak Yargıtay uygulaması belirttiğim gibidir.

Halbuki sizin olayınızda bu senetler teminat senedi dahi değildir ki. Bence sizin teminat senedi terminolojisini bu dava için bir kenara bırakmanız daha doğru olur.

Öte yandan menfi tesbit davasında senetlerin bir karşılığı bulunmadığını tanık delili ile kanıtlamanıza bir engel bulunmadığı kanısındayım.

Saygılar.
Old 12-09-2011, 00:14   #12
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay

Öte yandan menfi tesbit davasında senetlerin bir karşılığı bulunmadığını tanık delili ile kanıtlamanıza bir engel bulunmadığı kanısındayım.

Saygılar.

Senede karşı tanıkla ispat?
Ben her zaman karşımdakinin de en az benim kadar akıllı olduğunu varsayar ve ona göre düşünürüm. Bu davada en az sizin kadar akıllı avukata denk gelirseniz, davaya hiç cevap vermez ve tanık deliline anında karşı çıkar; sonuçta alacağı kambiyo senediyle kanıtladığından menfi tespit davasını kaybedersiniz.
Old 12-09-2011, 00:22   #13
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Senede karşı tanıkla ispat?
Ben her zaman karşımdakinin de en az benim kadar akıllı olduğunu varsayar ve ona göre düşünürüm. Bu davada en az sizin kadar akıllı avukata denk gelirseniz, davaya hiç cevap vermez ve tanık deliline anında karşı çıkar; sonuçta alacağı kambiyo senediyle kanıtladığından menfi tespit davasını kaybedersiniz.

Bir karar sunuyorum.
Saygılar.

Alıntı:

T.C.
YARGITAY
Onbeşinci Hukuk DairesiEsas No: 1992/620Karar No: 1992/3977Tarih: 14.9.1992

ÖZET :
Davacı, dava konusu çekin hasara uğrayan otomobilinin ta mir bedeli için verildiğini iddia etmesine karşın, davalı ta mir sırasında alınan yedek parça bedeli için verildiğini savunmuştur. Buna göre taraflar arasındaki çekin düzenlenmesine neden olan temel borç ilişkisi aracın onarım ve yedek parça değişi midir.Ticari senede davalı menfi tesbit davasının yasal dayanağını İİK.nun 72. maddesi oluşturmaktadır. Bu dava senet borçlusu tarafından sadece senedin lehdarı aleyhine açılabileceği gibi, yalnız ha mile veya ha millere, yahut da lehdar ile ha mil aleyhine birlikte açılması mümkündür. Davanın sadece lehdar aleyhine açılması halinde davacı senedin karşılıksız olduğunukanıtlamakla yükümlü olduğu halde, lehdarla ha mil aleyhine açılması halinde usul hükümlerinegöre önce lehdara karşı senedin bedelsiz olduğunu ispat edecek, bilahare ha mile karşı da bedelsiz senedin bile bile kendisinin zararına hareketle iktisap edildiğini kanıtlayacaktır. Bu aşamada iddianın tanıkla bile kanıtlanması mümkündür. Buna karşılık dava sadece ha mil aleyhine açılırsa davacı hem usul hükümlerine göre senedin bedelsiz olduğunu ve hem de davalı ha milin bile bile kendisinin zararına hareketle senedi iktisap ettiğini kanıtlamak zorundadır. Buradan çıkan sonuç menfi tesbit davalarının kişiyi izlediğidir. Başka bir deyişle dava ki min hakkında açılmış ise, inceleme ona göre yapılmakta ve sonuçta verilen kararda sadece onun bakımından bir hüküm ifade etmektedir. Dava sonunda davacı ticari senet borçlusu haklı çıkacak olursa o senetten dolayıdavalıya borçlu bulunmadığına karar verilir ve senet de sadece davalı yönünden iptal edil miş sayılır. Yoksa davada taraf olmayan Halillerin durumunu etkilemez. Bu husus ticari senetlerin güvenli tedavül etmesinin de tabii bir sonucudur. kambiyo senedine ha mil olanın kötü niyetli olduğu sabit olmadıkça onun elinde bulundurduğu sendin iptaline karar verilemez. Davada taraf olmayan ha milin iyi niyetli olup olmadığı inceleme konusu yapılamaz.

DAVA :
Taraflar arasındaki davanın, ( Fatih ÜçüncüAsliye Hukuk Hakimliği )nce görülerek reddine dair verilen 13.12.1991tarih ve 173-1106 sayılı hükmün temyizen tetkikidavacı vekili tarafından isten miş ve temyiz dilekçesininsüresi içinde verildiği anlaşılmışolmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulupdüşünüldü:

KARAR :
Davacı dava dilekçesinde,maliki bulunduğu otomobilin ( 24.000.000 ) TL. bedelle ta mirini davalınınüstlendiğini ( 13.000.000 ) TL. nakit olarak ödenip, aracınta mirinin tamamlandığının bildirilmesi üzerinede 15.3.1990 keşide tarihli ( 11 .000.000 ) TL.'lık çekverdiğini ancak aracın hiç çalışmadığıgibi, birçok eksiklikler olduğunun yaptırılan tesbitlesaptandığını ve ( 16.687.329 ) TL. daha masraf yapılmasıgerektiğini belirterek, ( 11.000.000 ) TL.'lık çekten dolayıborçlu bulunmadığının tesbiti ve istirdadınıtalep ve dava et miştir. Davalı vekili cevabında, dava konusuaracın kaza yapması sonucu hasarının giderilmesiiçin maliki olan dava dışı Sefer adlı şahsınmüvekkilinden ta mirini istediğini ( 10.850.000 ) TL. işçilikücreti karşılığı muhtelif ta mircilerinta mir etmesi konusunda anlaşma yapıldığını,ayrıca bu şahsın talimatı üzerine MehmetMustafa adlı kişiden ( 11.000.000 ) Tl. tutarında yedekparça alındığını bu arada Sefer'inaracı davacıya sattığını bildirdiğini,yedek parça bedeline karşılık davacınınmüvekkilineverdiği ( 11.000.000 ) TL.'lık çekin de müvekkilinceM. Mustafa'nın ciro edildiğini, aracın ta mirinin tamamlanmasınarağmen siste mi elektronik olduğundan çalıştırılamadığını,davacınında başka bir usta bulduğunu söyleyiparacı alıp götürdüğünü, yaptırılantesbitinde gerçeğe uygun olmadığını ilerisürerek davanın reddini iste miştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tanık beyanları dayanak yapılarak,dava konusu çekin davalı tarafından alınan yedekparçalara karşılık tedbire itirazda bulunan M.Mustafa adlı şahsa ciro edildiği, bu şahsınkötü niyetli olduğu anlaşılamadığıve bedelsizlik def'inin ona karşı ileri sürülemeyeceğigerekçesiyle çekin istirdadı iste minin reddine, davacınındavalı hakkında araçtaki eksik ta miratlar içinayrıca dava açmakta muhtariyetine karar veril miştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edil miştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, İİK.nun72. maddesine davalı menfi tesbit ve çekin istirdadıiste mine ilişkindir. Davacıya ait otomobilin davalı tarafındanta mir edilmesi ve yedek parça değiştirilmesi konusunda taraflararasında bir uyuşmazlık bulunmadığıgibi, dava konusu çekin davalıya verilip onun tarafındanda dava dışı M. Mustafa'ya ciro edildiği konusundabir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava konusu 15.3.1990keşide tarihli çek incelendiğinde davacıCemal'in keşideci, davalı Ufuk'un lehdar olduğu görülmekte,mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına itiraz eden M. Mustafa'nında ciro yolu ile ha mil olduğu anlaşılmaktadır. Budurumda dava çekin keşidecisi tarafından sadece lehdarına karşı açılmış olup, ha milin davada tarafsıfatı bulunmamaktadır.
Davacı, dava konusu çekin hasara uğrayan otomobilinin ta mirbedeli için verildiğini iddia etmesine karşın, davalıta mir sırasında alınan yedek parça bedeli içinverildiğini savunmuştur. Buna göre taraflar arasındakiçekin düzenlenmesine neden olan temel borç ilişkisiaracın onarım ve yedek parça değişi midir.
Yukarda da belirtildiği gibi, ticari senede davalı menfi tesbit davasının yasal dayanağını İİK.nun72. maddesi oluşturmaktadır. Bu dava senet borçlusu tarafındansadece senedin lehdarı aleyhine açılabileceği gibi,yalnız ha mile veya ha millere, yahut da lehdar ile ha mil aleyhine birlikteaçılması mümkündür. Davanın sadecelehdar aleyhine açılması halinde davacı HUMK.nun290 ve müteakip maddelerine göre senedin karşılıksız olduğunukanıtlamakla yükümlü olduğu halde, lehdarla ha milaleyhine açılması halinde usul hükümlerinegöre önce lehdara karşı senedin bedelsiz olduğunuispat edecek, bilahare ha mile karşı da bedelsiz senedin bilebile kendisinin zararına hareketle iktisap edildiğini kanıtlayacaktır ( TTK. 599 ). Bu aşamada iddianın yerleş miş Yargıtayiçtihatlarına göre tanıkla bile kanıtlanmasımümkündür ( Bkz., Y. 11. HD. 13.5.1992 gün ve E. 1781,K. 2264; 7.10.1986 gün, E. 4559, K. 5041 ). Buna karşılıkdava sadece ha mil aleyhine açılırsa davacı hemusul hükümlerine göre ( HUMK. 290 ) senedin bedelsiz olduğunuve hem de davalı ha milin bile bile kendisinin zararına hareketlesenedi iktisap ettiğini kanıtlamak zorundadır. Buradançıkan sonuç menfi tesbit davalarınınkişiyi izlediğidir. Başka bir deyişle dava ki min hakkındaaçılmış ise, inceleme ona göre yapılmaktave sonuçta verilen kararda sadece onun bakımından birhüküm ifade etmektedir. Dava sonunda davacı ticari senetborçlusu haklı çıkacak olursa o senetten dolayıdavalıya borçlu bulunmadığına karar verilirve senet de sadece davalı yönünden iptal edil miş sayılır.Yoksa davada taraf olmayan Halillerin durumunu etkilemez. Bu husus ticarisenetlerin güvenli tedavül etmesinin de tabii bir sonucudur.
Bu açıklamalardan sonra davadaki uyuşmazlığagelince;
Dava konusu çeke ciro yolu ile ha mil olan M. Mustafa'nın davadataraf sıfatı bulunmadığı halde, bu şahsınkötü niyetli olduğunun anlaşılmadığındanve bedelsizlik definin iyi niyetli ha mile karşı ileri sürülemeyeceğindenbahisle çekin istirdadı iste minin reddine ve eksik ta miratlariçin ayrıca dava açmakta davacının muhtariyetinekarar veril miştir. Oysa ha mil davada taraf olmadığındaniyi niyetli olup olmadığı inceleme konusu yapılamaz.Tabii senet de ciro ile el değiştir miş olduğundan sadece lehdaraleyhine açılan dava sonucunda istirdadına da kararverilemez. Mahkemenin sadece davalı lehdar yönünden incelemeyaparak bu senetten dolayı davacının davalı lehdaraborçlu olup olmadığı incelenip sonucuna göre bir karar vermesigerekirdi. kambiyo senetlerinden sayılan çek de her ne kadarmücerret borç ikrarı ise de, taraflar arasındaotomobil ta miri ve yedek parça değiştirilmesi konusundatemel borç ilişkisi kurulmuş ve çek de bu nedenledüzenlen miş olduğuna göre, artık çekinkeşide edilmesi konusundaki temel borç ilişkisinde biruyuşmazlık bulunmadığından, mahkemece tesbitdosyası ile ibraz edilen deliller incelenmek suretiyle gerekirse araçüzerinde de bu konuda uzman olan bilirkişi veya bilirkişikuruluna inceleme yaptırılarak otomobilin değiştirilenyedek parçalarının gerçekten araca uygun ve olmasıgereken evsafta olup olmadığı ve ta mirinin de gereğigibi kullanılmasına imkan sağlayacak mahiyette yapılıpyapılmadığı saptanmalı ve bunun sonucunagöre de dava konusu çekin lehdar davalı yönünden karşılıksızkalıp kalmadığı veya ne ölçüde karşılıksız kaldığı ve dolayısıyla davacının borçlu olup olmadığı konusundabir karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarda açıklanan bütün bu hususlar gözetilmeksizineksik inceleme ve kambiyo hukuku ilkelerine aykırı düşünceile yazılı olduğu şekilde karar veril miş olmasıdoğru görülmemiş ve hükmün bozulmasınıgerektir miştir.

SONUÇ :
Yukarda açıklanan nedenlerle hükmüntemyiz eden davacı yararına ( BOZULMASINA ), ödediği temyizpeşin harcının istek halinde temyiz eden davacıyageri verilmesine, 14.9.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-09-2011, 00:22   #14
imperium

 
Mutsuz

Ne yazık ki bu haksız takibe uğrayanlardan birisi, benim 1. derece akrabam ve bir çıkar yol bulmakta zorlanıyorum.. Bu haksız ve fahiş meblayı ödeyecek durumu da hiçbirinin yok.. Ve hukukun bittiği noktadayız sanırım..
Old 12-09-2011, 00:31   #15
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Bir karar sunuyorum.
Saygılar.

Eklediğiniz kararla, sorudaki olayla ve alıntıladığnız yanıtımla uyuşuyor mu sizce? Bu kararı okuyup, müvekkilinizin %40 tazminat ödeme riskine karşın menfi tespit davası açar mısınız? (Açarsanız, davalı vekili olmak isterdim. )
Old 12-09-2011, 00:44   #16
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Eklediğiniz kararla, sorudaki olayla ve alıntıladığnız yanıtımla uyuşuyor mu sizce? Bu kararı okuyup, müvekkilinizin %40 tazminat ödeme riskine karşın menfi tespit davası açar mısınız? (Açarsanız, davalı vekili olmak isterdim. )

Bu riskin olmadığı dava yoktur.

Öte yandan, senetle isbat kuralı mutlak değildir. İcra takibine karşı, borçluyu maddi hukuk anlamında koruyan davalarda "tanık" deliline müracaata ilişemez.
Old 12-09-2011, 00:48   #17
imperium

 
Varsayılan

Senetler işveren tarafından takibe konulsa idi, tanıkla ispat edileceği hususunda hiç şüphe götürmeyen kararlar mevcut.. Şirket ortağının lehimize tanıklığıyla asliye ticaret mahkemesinde görülecek davada kıyasen bu hükümlerin uygulanması mümkün olmaz mı?

T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/3750
Karar: 2008/10489
Karar Tarihi: 04.11.2008

ÖZET: Uyuşmazlık işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisi sebebiyle verildiği iddia edilen kambiyo senedinde kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın çözümünde iş hukukuna ilişkin kuralların uygulanması gerektiğinden iş mahkemesinin görevli olduğu ve dava dilekçesinin görev yönünden reddi gerektiği düşünülmeden işin esasına girerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

(2004 S. K. m. 72)

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili müvekkilinin işe alınmadan önce davalıya boşa imzalı senet verdiğini davalının yanında işçi olarak çalıştıktan sonra ayrılırken senedin kaybolduğu gerekçesiyle iade edilmediğini ileriye sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davlı vekili davacının iddialarını senetle ispatlaması gerektiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece celp edilen sigorta kayıtları, tanık beyanına göre davaya konu senedin çalışan dönemlerde iş veren tarafça teminat olarak alındığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davalıya senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisi sebebiyle verildiği iddia edilen kambiyo senedinde kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın çözümünde iş hukukuna ilişkin kuralların uygulanması gerektiğinden iş mahkemesinin görevli olduğu ve dava dilekçesinin görev yönünden reddi gerektiği düşünülmeden işin esasına girerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA bozma nedenine göre öteki yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına peşin harcı istek halinde iadesine 04.11.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/2169
Karar: 2005/11069
Karar Tarihi: 11.11.2005

ÖZET: Dava, işe girerken verilen boş teminat senedinin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır. Taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğu çekişmesizdir. Uyuşmazlığın çözümünün iş mahkemesine ait olduğu gözetilerek dava dilekçesinin görev yönünden reddi gerekir.


(2004 S. K. m. 72) (5521 S. K. m. 1)

Dava: Taraflar arasındaki senet iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacılar vekili, müvekkili Aylin'in davalı şirkette 8.2.2003 tarihinde işe başladığını, teminat olarak 10.000.000.000. TL. lık senet alındığını, tanzim tarihinin 8.2.2003 olup, diğer kısımların boş bırakıldığını, babası Necati'nin de kefil olarak senedi imzaladığını, birkaç ay çalışmasına rağmen ücretinin ödenmediğini ve işten çıkartıldığını, senedin doldurularak icraya konulduğunu belirterek, hile ile alınan senedin iptaline ve % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, senedin verilen borç para karşılığında düzenlendiğini, teminat senedi olmadığını, aksini iddianın yazılı belge ile ispatının gerektiğini, hile iddiasının yerinde olmadığını, senedin şirket kayıtlarında gözükmemesinin niteliğini ve geçerliliğini etkilemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre senet üzerindeki vade tarihi, yetkili mahkeme ve düzenleme sebebinin sonradan yazıldığı, davalı tarafça senedin borç para karşılığında düzenlendiğinin beyan edildiği, senedin davalı şirket kayıtlarında olmadığı, tarafların sıfatları ve konumları, iş ilişkileri, ceza soruşturmasındaki taraf beyanları ve tanık anlatımları karşısında senedin teminat olarak alındığının kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne ve davalının % 40 tazminattan sorumluluğuna karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, işe girerken verilen boş teminat senedinin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır. Taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğu çekişmesizdir. İddia, savunma ve dosya kapsamındaki delillere göre uyuşmazlığın çözümünün iş mahkemesine ait olduğu gözetilerek dava dilekçesinin görev yönünden reddi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.11.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 12-09-2011, 00:52   #18
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Bu riskin olmadığı dava yoktur.

Öte yandan, senetle isbat kuralı mutlak değildir. Borçluyu maddi anlamda koruyan davalarda "tanık" deliline müracaata ilişemez.

Sayın Güntay,
Kısa kısa:
- Sorudaki olayda kambiyo senetlerine özgü takip yapıldı.
- Menfi tespit davası açtınız.
- Davalı vekili benim.
- Davaya (bilerek) cevap vermedim.
- Delilleriniz arasında tanık deliline de yer verdiniz.
- Hemen itiraz ettim. "Menfi tespit davalarında ispat yükü davalıda, yani bizdedir. Biz alacağımızı kambiyo senedi ile kanıtlıyoruz. Senede karşı senetle ispat kuralı gereğince tanık dinlenmesine muvafakatimiz yoktur." dedim.

Davayı kim kazanır?
Old 12-09-2011, 00:58   #19
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sayın Güntay,
Kısa kısa:
- Sorudaki olayda kambiyo senetlerine özgü takip yapıldı.
- Menfi tespit davası açtınız.
- Davalı vekili benim.
- Davaya (bilerek) cevap vermedim.
- Delilleriniz arasında tanık deliline de yer verdiniz.
- Hemen itiraz ettim. "Menfi tespit davalarında ispat yükü davalıda, yani bizdedir. Biz alacağımızı kambiyo senedi ile kanıtlıyoruz. Senede karşı senetle ispat kuralı gereğince tanık dinlenmesine muvafakatimiz yoktur." dedim.

Davayı kim kazanır?


Bu soruya yanıt vermek üzere, Av.Suat Ergin'i vekil tayin ediyorum ve yatıyorum.
İyi geceler Sn.Aladağ...

Not: Yarın geç saatte görüşmek üzere... şehir dışındayım...
Old 12-09-2011, 00:59   #20
imperium

 
Varsayılan

2004 s. İİK/67



ÖZETİ: İcra takibine konu senedi davalı şirketin davacı işçiden işe girerken aldığı ve teminat senedi olduğu açıktır. Davacı ve davalı şirket arasındaki iş ilişkisi nedeni ile de iş mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiştir. Senedin alınması ve diğer davalı 3. kişi tarafından icraya konulması nedeni ile her iki davalı hakkında dava açılmıştır. Teminat senedini alan davalı şirket, işleme koyan ise diğer davalıdır. Bozmaya uyulduğuna göre her iki davalı hakkında hüküm kurulması gerekir. Yazılı şekilde davacının işvereni olan ve teminat senedini alan davalı şirket hakkında davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
Davacı, icra takibinin iptali, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davacı ve davalı Ali Ç. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi B.Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacının temyizine gelince;

Mahkemece, “takip dayanağı senedin işçilik alacakları ile ilgisi olduğunun senet metninden anlaşılamadığı, senedin alacaklı ve borçlusu itibari ile taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığı, iş mahkemesinin görevli olmadığı” gerekçesi ile verilen görevsizlik kararı Dairemizin 06.10.2008 gün ve 29872-25202 sayılı ilamı ile “davacı gibi birden fazla işçinin davalılardan şirket aleyhine işçilik alacakları için dava açtıkları, açılan davaların işçiler lehine sonuçlandığı, bu aşamada dava açan davacı dahil diğer işçiler aleyhine işveren olmayan diğer davalı gerçek şahıs tarafından işçilik alacağı davasına yakın miktar içeren senetle icra takibine geçildiği ve davacı ve diğer işçilerin işçilik alacaklarına haciz uygulaması yapıldığı, davacı dahil diğer işçiler aleyhine yapılan icra takibinde senetlerdeki yazıların iki ayrı kalemle yazıldığı ve özellikle kriminal rapora göre işçilerden alınan senetlerin işçi adı ve adresi dışında kalan vade tarihi, alacaklı ismi, alacak miktarı ve vade tarihinin aynı kalemle yazıldığının sabit olduğu, icra takibine geçen davalı gerçek şahsın Bursa iline yaklaşık 1.000 km uzaklıkta bir mesafede ikamet eden biri olduğu, aynı işyerinde çalışan birçok işçinin tanımadıkları kişilerle alacak verecek ilişkisine girmeleri ve hiç yokken senet vermelerinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, kriminal rapor, davacı ve diğer işçilerin davalı şirket aleyhine işçilik alacakları için açtıkları dava dosyası, bu davanın bitmesi aşamasında diğer gerçek kişi davalı tarafından işçilik alacağı miktarına yakın miktar içeren senetle icra takibi yaptığı dosya ve işçilik alacağına haciz uygulanması ile tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde, davacı aleyhine icra takibine konu edilen senedin işe girerken, ad ve adres hanesi doldurulmuş, diğer kısımları boş bırakılmış şekilde davalı işveren şirket tarafından teminat amacı ile alındığı, işçilik alacakları ile ilgili davadan sonra senedin diğer kısımları doldurularak ve alacaklı diğer davalı gerçek şahıs gösterilerek icra takibinin yapıldığı, senedin teminat senedi olması nedeni ile geçersiz olduğu, davacı ile davalı şirket arasında iş ilişkisi bulunduğu, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu gereği iş mahkemesinin görevli olacağı, davacı işçinin davalılara borçlu olmadığı anlaşıldığından, işin esasına girilerek davanın kabulü yerine yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda bozmaya uyulmasına rağmen, dosyaya konu olan senedin teminat senedi olduğu, davacının bu senetten dolayı senet alacaklısı olan Ali Ç.'a borçlu olmadığının anlaşıldığı, davalı Ali Çoğalan yönünden davanın kabulüne karar verilerek Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2008/906 sayılı takip dosyasında takibe konu senet nedeni ile davacının takip alacaklısı Ali Ç.'a borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, her ne kadar davalı AK-KAR Şirketi aleyhine de dava açılmış ise de bu şirket icra takip dosyasında alacaklı olarak taraf olmadığı, icra takibinde taraf olmayan davalı şirket hakkında karar verilmesinin yerinde ve gerek olmayacağı gerekçesi ile adı geçen davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacı vekili tarafından diğer davalı şirketinde sorumlu olduğu, bozma gereği adı geçen hakkında da hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile icra takibi yapan davalı vekili tarafından ise davacının borç para alması nedeni ile senet düzenlendiği, senedin mücerretten yoksun olması nedeni ile senede karşı senetle ispat zorunluluğu bulunduğu, yazılı delil bulunmadığı, kararın hatalı olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir.

Daha önceki bozmada da açıklandığı üzere, Ticaret Hukuku hükümlerine dayalı senetlerin, teminat kaydı içerdiğinde, poliçe, bono veya çek olsun vasfını kaybettiği, geçerli olmadığı bilinmektedir. İşçi ve işverenin taraf oldukları iş ilişkisinde başlangıçta işe girerken, bazı iş kollarında işverenin teminat amacı ile bu tür senetler aldığı uygulama ile anlaşılmaktadır. Kuşkusuz bu durumun kanıtlanması halinde bu şekilde alınan senet, teminat senedi niteliğinde sayılmalıdır. Diğer taraftan, İş Hukuku; işçi ve işveren ilişkisinde, işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanında ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu nedenle iş hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir.

Dosya içeriğine göre, davacı gibi birden fazla işçinin davalılardan şirket aleyhine işçilik alacakları için dava açtıkları, açılan davaların işçiler lehine sonuçlandığı, bu aşamada dava açan davacı dahil diğer işçiler aleyhine işveren olmayan diğer davalı gerçek şahıs tarafından işçilik alacağı davasına yakın miktar içeren senetle icra takibine geçildiği ve davacı ve diğer işçilerin işçilik alacaklarına haciz uygulaması yapıldığı, davacı dahil diğer işçiler aleyhine yapılan icra takibinde senetlerdeki yazıların iki ayrı kalemle yazıldığı ve özellikle kriminal rapora göre işçilerden alınan senetlerin işçi adı ve adresi dışında kalan vade tarihi, alacaklı ismi, alacak miktarı ve vade tarihinin aynı kalemle yazıldığının ve bu yazıların senedin icra takibine konu edildiği icra takip dosyasında talep açan kişilerin yazıları ile uygunluk gösterdiğinin sabit olduğu, icra takibine geçen davalı gerçek şahsın Bursa iline yaklaşık 1.000 km uzaklıkta bir mesafede ikamet eden biri olduğu anlaşılmaktadır. Aynı işyerinde çalışan birçok işçinin tanımadıkları kişilerle alacak verecek ilişkisine girmeleri ve hiç yokken senet vermeleri hayatın olağan akışına uygun değildir. Kriminal rapor, davacı ve diğer işçilerin davalı şirket aleyhine işçilik alacakları için açtıkları dava dosyası, bu davanın bitmesi aşamasında diğer gerçek kişi davalı tarafından işçilik alacağı miktarına yakın miktar içeren senetle icra takibi yaptığı dosya ve işçilik alacağına haciz uygulanması ile tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde, davacı aleyhine icra takibine konu edilen senedin işe girerken, ad ve adres hanesi doldurulmuş, diğer kısımları boş bırakılmış şekilde davalı işveren şirket tarafından teminat amacı ile alındığı anlaşılmaktadır. İşçilik alacakları ile ilgili davadan sonra senedin diğer kısımları doldurularak ve alacaklı diğer davalı gerçek şahıs gösterilerek icra takibi yapılmıştır.

İcra takibine konu senedi davalı şirketin davacı işçiden işe girerken aldığı ve teminat senedi olduğu açıktır. Davacı ve davalı şirket arasındaki iş ilişkisi nedeni ile de iş mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiştir. Senedin alınması ve diğer davalı 3. kişi tarafından icraya konulması nedeni ile her iki davalı hakkında dava açılmıştır. Teminat senedini alan davalı şirket, işleme koyan ise diğer davalıdır. Bozmaya uyulduğuna göre her iki davalı hakkında hüküm kurulması gerekir. Yazılı şekilde davacının işvereni olan ve teminat senedini alan davalı şirket hakkında davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 12-09-2011, 01:00   #21
imperium

 
Varsayılan

YARGITAY

9.HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2009/16744

Karar Numarası: 2009/15031

Karar Tarihi: 01.06.2009
Old 12-09-2011, 01:14   #22
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan imperium
2004 s. İİK/67



ÖZETİ: İcra takibine konu senedi davalı şirketin davacı işçiden işe girerken aldığı ve teminat senedi olduğu açıktır. Davacı ve davalı şirket arasındaki iş ilişkisi nedeni ile de iş mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiştir. Senedin alınması ve diğer davalı 3. kişi tarafından icraya konulması nedeni ile her iki davalı hakkında dava açılmıştır. Teminat senedini alan davalı şirket, işleme koyan ise diğer davalıdır. Bozmaya uyulduğuna göre her iki davalı hakkında hüküm kurulması gerekir. Yazılı şekilde davacının işvereni olan ve teminat senedini alan davalı şirket hakkında davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
Davacı, icra takibinin iptali, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davacı ve davalı Ali Ç. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi B.Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacının temyizine gelince;

Mahkemece, “takip dayanağı senedin işçilik alacakları ile ilgisi olduğunun senet metninden anlaşılamadığı, senedin alacaklı ve borçlusu itibari ile taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığı, iş mahkemesinin görevli olmadığı” gerekçesi ile verilen görevsizlik kararı Dairemizin 06.10.2008 gün ve 29872-25202 sayılı ilamı ile “davacı gibi birden fazla işçinin davalılardan şirket aleyhine işçilik alacakları için dava açtıkları, açılan davaların işçiler lehine sonuçlandığı, bu aşamada dava açan davacı dahil diğer işçiler aleyhine işveren olmayan diğer davalı gerçek şahıs tarafından işçilik alacağı davasına yakın miktar içeren senetle icra takibine geçildiği ve davacı ve diğer işçilerin işçilik alacaklarına haciz uygulaması yapıldığı, davacı dahil diğer işçiler aleyhine yapılan icra takibinde senetlerdeki yazıların iki ayrı kalemle yazıldığı ve özellikle kriminal rapora göre işçilerden alınan senetlerin işçi adı ve adresi dışında kalan vade tarihi, alacaklı ismi, alacak miktarı ve vade tarihinin aynı kalemle yazıldığının sabit olduğu, icra takibine geçen davalı gerçek şahsın Bursa iline yaklaşık 1.000 km uzaklıkta bir mesafede ikamet eden biri olduğu, aynı işyerinde çalışan birçok işçinin tanımadıkları kişilerle alacak verecek ilişkisine girmeleri ve hiç yokken senet vermelerinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, kriminal rapor, davacı ve diğer işçilerin davalı şirket aleyhine işçilik alacakları için açtıkları dava dosyası, bu davanın bitmesi aşamasında diğer gerçek kişi davalı tarafından işçilik alacağı miktarına yakın miktar içeren senetle icra takibi yaptığı dosya ve işçilik alacağına haciz uygulanması ile tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde, davacı aleyhine icra takibine konu edilen senedin işe girerken, ad ve adres hanesi doldurulmuş, diğer kısımları boş bırakılmış şekilde davalı işveren şirket tarafından teminat amacı ile alındığı, işçilik alacakları ile ilgili davadan sonra senedin diğer kısımları doldurularak ve alacaklı diğer davalı gerçek şahıs gösterilerek icra takibinin yapıldığı, senedin teminat senedi olması nedeni ile geçersiz olduğu, davacı ile davalı şirket arasında iş ilişkisi bulunduğu, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu gereği iş mahkemesinin görevli olacağı, davacı işçinin davalılara borçlu olmadığı anlaşıldığından, işin esasına girilerek davanın kabulü yerine yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda bozmaya uyulmasına rağmen, dosyaya konu olan senedin teminat senedi olduğu, davacının bu senetten dolayı senet alacaklısı olan Ali Ç.'a borçlu olmadığının anlaşıldığı, davalı Ali Çoğalan yönünden davanın kabulüne karar verilerek Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2008/906 sayılı takip dosyasında takibe konu senet nedeni ile davacının takip alacaklısı Ali Ç.'a borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, her ne kadar davalı AK-KAR Şirketi aleyhine de dava açılmış ise de bu şirket icra takip dosyasında alacaklı olarak taraf olmadığı, icra takibinde taraf olmayan davalı şirket hakkında karar verilmesinin yerinde ve gerek olmayacağı gerekçesi ile adı geçen davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacı vekili tarafından diğer davalı şirketinde sorumlu olduğu, bozma gereği adı geçen hakkında da hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile icra takibi yapan davalı vekili tarafından ise davacının borç para alması nedeni ile senet düzenlendiği, senedin mücerretten yoksun olması nedeni ile senede karşı senetle ispat zorunluluğu bulunduğu, yazılı delil bulunmadığı, kararın hatalı olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir.

Daha önceki bozmada da açıklandığı üzere, Ticaret Hukuku hükümlerine dayalı senetlerin, teminat kaydı içerdiğinde, poliçe, bono veya çek olsun vasfını kaybettiği, geçerli olmadığı bilinmektedir. İşçi ve işverenin taraf oldukları iş ilişkisinde başlangıçta işe girerken, bazı iş kollarında işverenin teminat amacı ile bu tür senetler aldığı uygulama ile anlaşılmaktadır. Kuşkusuz bu durumun kanıtlanması halinde bu şekilde alınan senet, teminat senedi niteliğinde sayılmalıdır. Diğer taraftan, İş Hukuku; işçi ve işveren ilişkisinde, işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanında ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu nedenle iş hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir.

Dosya içeriğine göre, davacı gibi birden fazla işçinin davalılardan şirket aleyhine işçilik alacakları için dava açtıkları, açılan davaların işçiler lehine sonuçlandığı, bu aşamada dava açan davacı dahil diğer işçiler aleyhine işveren olmayan diğer davalı gerçek şahıs tarafından işçilik alacağı davasına yakın miktar içeren senetle icra takibine geçildiği ve davacı ve diğer işçilerin işçilik alacaklarına haciz uygulaması yapıldığı, davacı dahil diğer işçiler aleyhine yapılan icra takibinde senetlerdeki yazıların iki ayrı kalemle yazıldığı ve özellikle kriminal rapora göre işçilerden alınan senetlerin işçi adı ve adresi dışında kalan vade tarihi, alacaklı ismi, alacak miktarı ve vade tarihinin aynı kalemle yazıldığının ve bu yazıların senedin icra takibine konu edildiği icra takip dosyasında talep açan kişilerin yazıları ile uygunluk gösterdiğinin sabit olduğu, icra takibine geçen davalı gerçek şahsın Bursa iline yaklaşık 1.000 km uzaklıkta bir mesafede ikamet eden biri olduğu anlaşılmaktadır. Aynı işyerinde çalışan birçok işçinin tanımadıkları kişilerle alacak verecek ilişkisine girmeleri ve hiç yokken senet vermeleri hayatın olağan akışına uygun değildir. Kriminal rapor, davacı ve diğer işçilerin davalı şirket aleyhine işçilik alacakları için açtıkları dava dosyası, bu davanın bitmesi aşamasında diğer gerçek kişi davalı tarafından işçilik alacağı miktarına yakın miktar içeren senetle icra takibi yaptığı dosya ve işçilik alacağına haciz uygulanması ile tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde, davacı aleyhine icra takibine konu edilen senedin işe girerken, ad ve adres hanesi doldurulmuş, diğer kısımları boş bırakılmış şekilde davalı işveren şirket tarafından teminat amacı ile alındığı anlaşılmaktadır. İşçilik alacakları ile ilgili davadan sonra senedin diğer kısımları doldurularak ve alacaklı diğer davalı gerçek şahıs gösterilerek icra takibi yapılmıştır.

İcra takibine konu senedi davalı şirketin davacı işçiden işe girerken aldığı ve teminat senedi olduğu açıktır. Davacı ve davalı şirket arasındaki iş ilişkisi nedeni ile de iş mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiştir. Senedin alınması ve diğer davalı 3. kişi tarafından icraya konulması nedeni ile her iki davalı hakkında dava açılmıştır. Teminat senedini alan davalı şirket, işleme koyan ise diğer davalıdır. Bozmaya uyulduğuna göre her iki davalı hakkında hüküm kurulması gerekir. Yazılı şekilde davacının işvereni olan ve teminat senedini alan davalı şirket hakkında davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sayın meslektaşım,
Sizin olayınız ile bu içtihattaki olay uyuşuyor mu?
Yani
- "İcra takibine konu senedi davalı şirketin davacı işçiden işe girerken aldığı ve teminat senedi olduğu açık" mı?
- "Davalı gerçek şahsın yaklaşık 1.000 km uzaklıkta bir mesafede ikamet eden biri" mi?
vb...

Her dava, kendi koşullarına, sunulan delillere, tarafların yargılamada takındığı tavra göre şekillenir. Elbette biz burada yalnızca sizin verdiğiniz bilgilere göre görüşümüzü bildiriyoruz. Umarım başarıya ulaşırsınız. Kolay gelsin.
Old 12-09-2011, 01:23   #23
imperium

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sayın meslektaşım,
Sizin olayınız ile bu içtihattaki olay uyuşuyor mu?
Yani
- "İcra takibine konu senedi davalı şirketin davacı işçiden işe girerken aldığı ve teminat senedi olduğu açık" mı?
- "Davalı gerçek şahsın yaklaşık 1.000 km uzaklıkta bir mesafede ikamet eden biri" mi?
vb...

Her dava, kendi koşullarına, sunulan delillere, tarafların yargılamada takındığı tavra göre şekillenir. Elbette biz burada yalnızca sizin verdiğiniz bilgilere göre görüşümüzü bildiriyoruz. Umarım başarıya ulaşırsınız. Kolay gelsin.

Meslektaşım, çok samimi olarak söylüyorum işçilerden biri çok yakın akrabam ve panik halindeyim..Ancak bizim olayımızda da eğer iş Mahkemesinde menfi tespit davası açarsak, şirketin diğer ortağı teminat senedi oldugunu kabul edecek ve kriminal inceleme ile işçilerin ad adres ve imzaları dışındaki tüm unsurların farklı kalemlerle ve sonradan senetleri veren kötüniyetli ortak tarafından doldurulduğu ortaya çıkabilir. bu şirkette çalışan tüm işçilerin hiç görmedikleri ve tanımadıkları, aralarında hiçbir iş ilişkisi olmayan takip alacaklısı 3. kişiden borç almaları ve akabinde böyle bir senet verdiklerinin kabulü ve bu haksız paraların tahsil edilmesi ne kadar haklı olabilecektir..

Mutlaka bir yol olmalıdır diye düşünüyorum ve böyle bir olay da ilk kez bu işçilerin başına gelmemiştr. Haklısınız birebir aynı değil ama kararda teminat senedi olduğunu kabul ettikleri vasıflar, müvekkillerin senetleriyle aynı.. Cidden tecrübe ve yorumlarınıza ihtiyacım var..
Teşekkür ediyorum..
Old 12-09-2011, 01:35   #24
imperium

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/13255
K. 2008/10991
T. 1.5.2008

1086/m. 288
2004/m. 67

DAVA : Davacı, senedin iptali ile % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi S.Betin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinden Aylin Köseoğlu'nun davalı işyerinde işe başlatıldığında, davalı işveren şirket tarafından, diğer müvekkil Aylin'in babasınında kefil olarak imzaladığı 10.000.000.000,00 TL miktarında teminat senedinin alındığını, iş sözleşmesinin feshinden sonra işveren tarafından bu senedin boş kısımlarının doldurularak icraya konduğunu, bu senedin teminat senedi olduğunu, borcu bulunmadığını belirterek, senedin iptaline ve davalının % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, senedin teminat senedi olmadığını, şirketin sahibi tarafından davacıya verilen borç para karşılığı senet düzenlendiğini, senet bedelinin ödenmediğini, bu nedenle icra takibi yapıldığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, senedin teminat senedi olduğunun ve anlaşmaya aykırı doldurulduğunun ancak kesin delillerle ve özellikle yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiği, icra takibine konulan senedin bir kayıt içermediği, sebepten mücerret olduğu, senette lehdarın şirket göründüğünü, şirket kayıtlarında senedin kayıtlı olmamasının bononun geçerliliğini etkilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğine göre, davacılardan Aylin Köseoğlu'nun 8.2.2003 tarihinde davalı şirkette iş sözleşmesi ile çalışmaya başladığı ve iki ay çalıştıktan sonra, ücretleri ödenmediği gerekçesi ile işyerinden ayrıldığı anlaşılmaktadır. İcra takibine konu edilen bono, 8.2.2003 tanzim tarihli olup, alınan kriminal rapora göre, vade tarihi olan "15.7.2004" tarih ibaresi ile "Nakten" ve "Aydın" yazılarının farklı kalemle sonradan yazıldığı kanaatine varılmıştır. adı geçen bono niteliğindeki senet, 28.7.2003 tarihinde davalı tarafından davacılar aleyhine icra takibine konulmuştur.Davacılar icra takibine itiraz ettikleri gibi, davalı şirket temsilcisi hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardır. Davalı şirket temsilcisi hakkında, hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçundan Aydın Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açılmış ve açılan dava sonunda, 13.7.2006 gün ve 2004 / 40 esas 2006 / 670 karar sayılı karar ile şirket temsilcisinin tanık beyanlarına göre işe yeni giren davacı Aylin'den teminat olarak alındığı 10.000.000.000.00 TL miktarındaki senedi icraya koymak sureti ile müsnet suçu işlediği gerekçesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 155/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiş, verilen karar temyiz edildiğinden kesinleşmemiştir. davacı tanıkları, davacının iddiasını doğrulamışlar ve senedin işe girerken davacı işçiden alındığını, her işe girenden bu tür senet alındığını belirtmişlerdir. Şirket kayıtlarında, davacı işçi senet miktarı kadar borç verildiği ve karşılığından diğer davacının kefil olduğuna dair bir kayıt bulunmamaktadır.

Ticaret Hukuk Hükümlerine dayalı senetlerin, teminat kaydı içerdiğinden, poliçe, bono veya çek olsun vasfını kaybettiği, geçerli olmadığı bilinmektedir.

İş Hukuku, işçi ve işveren ilişkisinde işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanından ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu nedenle İş Hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir.

Somut uyuşmazlıkta, davalı şirket tarafından, icra takibine konu edilen senedin teminat senedi olduğu yolunda senet üzerine bir kayıt olmadığı gibi, bu senedin teminat senedi olduğuna dair bir sözleşmede bulunrmamaktadır. Ancak teminat senedinin düzenleme tarihi ile davacı Aylin'in işe giriş tarihi aynıdır davacının yaklaşık iki ay süre ile davalı işyerinde çalıştığı sabittir. Davacı tanıkları, işverenin ilerde gerçekleşme ihtimali ile işçinin vereceği zararlara karşılık her işe giren işçiden bu tür senet alındığını beyan etmişlerdir. Dava konusu senedin vade tarihi ve nakten ibaresinin daha sonra yazıldığı da bilirkişi raporu ile saptanmıştır. Davalı şirket temsilcisinin, teminat niteliğindeki senedi icraya koymasından dolayı, Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı ve mahkum olduğu da anlaşılmıştır. şirket kayıtlarında davalı işyerinde çalışan davacı Aylin'e borç para verildiğine ve karşılığında senet alındığına dair bir kayıt bulunmamaktadır. Somut bu maddi olgulara göre, takibe konulan senedin işe girerken davacılardan alındığı, teminat senedi olduğu, davacıların borçlu olmadığı anlaşıldığından, senedin iptaline ilişkin isteğin kabulü yerine reddine karar verilmesi hatalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-09-2011, 11:49   #25
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Ben de "uzaktan uzağa" bu konuya ilişkin olarak son görüşlerimi bildireyim.

Sayın meslektaşım, davayı iş mahkemesinde menfi tesbit davası olarak açmanızı, senetlerin hizmet akdi esnasında işveren tarafından bir işe alınma koşulu olarak ileri sürülüp alınmış olduğunu; hakikatte bir borç ve işlem temeli bulunmadığını savunmanızı; konuya ilişkin olarak diğer işçileri de kendilerinden bu amaçla senetler alındığı yönünde tanık olarak dinletmenizi; yine bahsettiğiniz şirket ortağını (ve varsa işlemleri takip eden işverenin ön-muhasebecisini) tanık olarak dinletmenizi, diğer belgesel delillerle birlikte tabii ki, öneririm. İcra takibine ilişkin tedbir talebini de (veznedeki paraya ilişkin olarak) bu mahkemeden dilekçe ile birlikte talep ediniz.
Saygılar ve kolay gelsin...
Old 12-09-2011, 14:46   #26
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Karar-1

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/3062
K. 2009/18488
T. 2.7.2009
• BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİ ( Başlangıçta İşe Girerken İşverenin Teminat Amacı İle Bu Tür Senetler Aldığının Görüldüğü - Bu Durumun Kanıtlanması Halinde Bu Şekilde Alınan Senet Teminat Senedi Niteliğinde Sayılması Gerektiği )
• TEMİNAT SENEDİ ( Borçlu Olmadığının Tespiti/Başlangıçta İşe Girerken İşverenin Teminat Amacı İle Bu Tür Senetler Aldığının Görüldüğü - Bu Durumun Kanıtlanması Halinde Bu Şekilde Alınan Senet Teminat Senedi Niteliğinde Sayılması Gerektiği )
• İŞ AKDİ SIRASINDA İŞÇİDEN SENET ALINMASI ( Alınan Senet Teminat Senedi Niteliğinde Sayılması Gerektiği - İş Hukukunda Düzenlenen Belgelere Karşı İşçi Lehine Tanık Dinletilmesi Yoluna Gidildiği )
1086/m.288
4857/m.32
ÖZET : Davacı, borcun olmadığının tespiti ile %40 dan az olmamak üzere tazminat teyinine karar verilmesini istemiştir. Ticaret Hukuku hükümlerine dayalı senetlerin, teminat kaydı içerdiğinde, poliçe, bono veya çek olsun vasfını kaybettiği, geçerli olmadığı bilinmektedir. İşçi ve işverenin taraf oldukları iş ilişkisinde başlangıçta işe girerken, işverenin teminat amacı ile bu tür senetler aldığı uygulama da görülmektedir. Kuşkusuz bu durumun kanıtlanması halinde bu şekilde alınan senet, teminat senedi niteliğinde sayılmalıdır. Diğer taraftan, İş Hukuku; işçi ve işveren ilişkisinde, işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanında ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu nedenle iş hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir.

DAVA : Davacı, borcun olmadığının tespiti ile %40 dan az olmamak üzere tazminat teyinine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi B.Ünal tarafından düzenlenen rapor dinlendikten soma dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı işçi Mahmut Ö., davalı işveren tarafından kendisinden teminat senedi alındığını, diğer davacı abisi Atilla Ö.'nünn de kefil olarak senede imzasının alındığını, davalı firmadan ayrılmasına rağmen teminat senedinin işveren tarafından kendisine iade edilmediğini iddia ederek borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Davalı işveren savunmasında; dava konusu senedin boş olarak düzenlenmediğini, öyle olsa dahi bunun yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, mal verilmediğinin veya senedin teminat senedi olduğunun da yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, davacı tarafın tanık dinletme talebine muvafakat etmediklerini beyan ederek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dava konusu senedin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 288. maddesinde belirtilen senetlerden olup, aksinin ispatının aynı nitelikte yazılı belge ile mümkün olduğunun, davacı taraf borçlu bulunmadığını yazılı delille ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Ticaret Hukuku hükümlerine dayalı senetlerin, teminat kaydı içerdiğinde, poliçe, bono veya çek olsun vasfını kaybettiği, geçerli olmadığı bilinmektedir. İşçi ve işverenin taraf oldukları iş ilişkisinde başlangıçta işe girerken, işverenin teminat amacı ile bu tür senetler aldığı uygulama da görülmektedir. Kuşkusuz bu durumun kanıtlanması halinde bu şekilde alınan senet, teminat senedi niteliğinde sayılmalıdır.

Diğer taraftan, İş Hukuku; işçi ve işveren ilişkisinde, işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanında ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu nedenle iş hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir.

Somut olayda, mahkemece yapılacak iş, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda dava konusu senedin teminat senedi olarak verilip verilmediği konusunda davacının gösterdiği tanıklar dinlenmeli, tarafların delilleri toplanmalı, elde edilecek verilere göre karar vermekten ibaret olmalıdır. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.07.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-09-2011, 14:47   #27
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Karar-2

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/36276
K. 2009/1590
T. 5.2.2009
• BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİ ( İşçi İle İşveren Arasında Ticari Bir İlişkinin Olmadığı - Dava Konusu Senetten Dolayı Davacı İşçinin İşverene Borcunun Olmadığı/Senedin Karşılıksız Olarak Teminat Senedi Olarak Düzenlendiğinden Davanın Kabulü Gerektiği )
• İŞÇİYE İMZALATILAN TEMİNAT SENEDİ ( Borçlu Olmadığının Tespiti - Dava Konusu Senetten Dolayı Davacı İşçinin İşverene Borcunun Olmadığı/Senedin Karşılıksız Olarak Teminat Senedi Olarak Düzenlendiğinden Davanın Kabulü Gerektiği )
• TEMİNAT SENEDİ ( Borçlu Olmadığının Tespiti - Dava Konusu Senetten Dolayı Davacı İşçinin İşverene Borcunun Olmadığı/Senedin Karşılıksız Olarak Teminat Senedi Olarak Düzenlendiğinden Davanın Kabulü Gerektiği )
2004/m.72
ÖZET : Dava, borçlu olmadığının tespiti istemidir. İşveren şirket bir anonim şirket olup, şirket kayıtlarında alacak ve borçlarının gösterilmemiş olduğundan söz edilemez. İşveren vekili de taraflar arasında ticari bir ilişkinin olmaması sebebiyle senedin şirketin ticari defterlerinde kaydının olmadığını beyan etmiştir.

Esasen, işçi ile işveren arasında ticari bir ilişkinin de varlığından söz edilemez. Bu durum karşısında dava konusu senetten dolayı davacı işçinin işverene borcunun olmadığı, senedin karşılıksız olarak teminat senedi olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davanın kabul edilmesi gerekir.

DAVA : Davacı, 06.06.2000 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığını işe başladığı tarihte işverence boş bir senet imzalattırıldığını, 02.03.2002 tarihinde işyerinden ayrıldıktan sonra senedin doldurularak işleme konulduğunu iddia ederek söz konusu senetten dolayı işverene borçlu olmadığını tespitine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının 2001 yılının ortalarında evleneceğini, paraya ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine senedin tanzim edildiğini ancak ödenmediğini, protesto çektiklerini davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece bonoya karşı bedelsizlik iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerektiği, davacını ise yazılı delil sunmadığı gerekçesi ile dava redolunmuştur.

Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü:

KARAR : Taraflar arasındaki uyuşmazlığın normatif dayanağı İcra İşas Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasıdır.

Davacı senedin bedelsiz ( karşılıksız ) olarak düzenlendiğini iddia etmiş olup kural olarak iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Ancak taraflar arasında işçi işveren ilişkisi mevcut olup mahkemenin kabulünü aksine davacı iddiasını her türlü delille ispat edebilir. Dinlenen davacı tanıkları şef, bölüm sorumlusu gibi kalifiye elemanlara bu şekilde işe girerken boş senet imzalatıldığını, davacıya da böyle bir senet imzalatıldığını ifade etmişlerdir. İşveren davalı, senedin davacının evleneceğini, paraya ihtiyacı olduğunu beyan etmesi nedeniyle borç para temine yönelik olarak düzenlendiğini savunmuş ise de, davacı 21.07.2000 tarihinde evlenmiş olup bono ise 06.06.2001 tanzim tarihlidir. Davalı vekili de taraflar arasında ticari bir ilişki olmadığı gerekçesiyle senedin şirketin ticari defterlerinde kaydı olmadığını belirtmiştir.

Davalı şirket bir anonim şirket olup şirketin kayıtlarında alacak ve borçlarının gösterilmemiş olması düşünülemez. Tüm bu sebeplerle dava konusu senetten dolayı davacının davalı işverene borçlu olmadığı, senedin karşılıksız olarak teminat senedi şeklinde düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın kabul edilmesi gerekirken yazılı dilekçe ile rededilmesi hatalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 05.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-09-2011, 14:52   #28
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan imperium
Meslektaşım, çok samimi olarak söylüyorum işçilerden biri çok yakın akrabam ve panik halindeyim..Ancak bizim olayımızda da eğer iş Mahkemesinde menfi tespit davası açarsak, şirketin diğer ortağı teminat senedi oldugunu kabul edecek ve kriminal inceleme ile işçilerin ad adres ve imzaları dışındaki tüm unsurların farklı kalemlerle ve sonradan senetleri veren kötüniyetli ortak tarafından doldurulduğu ortaya çıkabilir. bu şirkette çalışan tüm işçilerin hiç görmedikleri ve tanımadıkları, aralarında hiçbir iş ilişkisi olmayan takip alacaklısı 3. kişiden borç almaları ve akabinde böyle bir senet verdiklerinin kabulü ve bu haksız paraların tahsil edilmesi ne kadar haklı olabilecektir..

Mutlaka bir yol olmalıdır diye düşünüyorum ve böyle bir olay da ilk kez bu işçilerin başına gelmemiştr. Haklısınız birebir aynı değil ama kararda teminat senedi olduğunu kabul ettikleri vasıflar, müvekkillerin senetleriyle aynı.. Cidden tecrübe ve yorumlarınıza ihtiyacım var..
Teşekkür ediyorum..

Senette lehdar olarak görünen kişinin mutlaka işveren şirketin ortağıyla yakından ilişkisi vardır. Bu konu üzerine araştırma yapmanızı öneririm. Bu kişinin iyiniyetli olmadığını kanıtlarsanız, sunduğum ve sunduğunuz Yargıtay kararları gereğince davayı kazanırsınız.

Davayı, şirkete ve lehdar görünen kişiye yönelterek iş mahkemesinin görev alanına girmesini de sağlamalısınız.
Old 12-09-2011, 14:55   #29
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay

Bu soruya yanıt vermek üzere, Av.Suat Ergin'i vekil tayin ediyorum ve yatıyorum.
İyi geceler Sn.Aladağ...

Not: Yarın geç saatte görüşmek üzere... şehir dışındayım...

Teşekkür ederim. Genel kural olarak Sayın Aladağ'ın yazdıklarına katılmaktayım. Ancak, konu iş hukuku ve işçi olunca, Yargıtay genel kuraldan uzaklaşmış görünmektedir. Bu nedenle yazdıklarınızın büyük kısmına katılmaktayım. "Teminat senedi" kavramına çekince koymanıza katılmıyorum.
Old 12-09-2011, 16:56   #30
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Senette lehdar olarak görünen kişinin mutlaka işveren şirketin ortağıyla yakından ilişkisi vardır. Bu konu üzerine araştırma yapmanızı öneririm. Bu kişinin iyiniyetli olmadığını kanıtlarsanız, sunduğum ve sunduğunuz Yargıtay kararları gereğince davayı kazanırsınız.

Davayı, şirkete ve lehdar görünen kişiye yönelterek iş mahkemesinin görev alanına girmesini de sağlamalısınız.

Böyle bir ilişkiyi kanıtlamak başlıbaşına bir sorun. Kanıtlanamadığında yukarıda eklediğiniz ve hepsinde işverenin davalı olduğu içtihatlar üçüncü kişiye karşı bir işe yaramaz.
Bence olasılıklar (özelikle Dimyat'a menfi tespite giderken, bir de harç, vekalet ücreti ve kötüniyet tazminatı ödeme olasılığı) müvekkile anlatıp, umut vermemek ve seçimi ona bırakmak en iyisi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
teminat senedinin bir kısmının kesilerek kambiyo senedi haline getirilmesi Ayşe BİLGİÇ TAHTACI Meslektaşların Soruları 2 26-08-2015 16:42
aile konutu, muvafakatsiz kurulan ipoteğin fekki, teminat, icranın durdurulması mpolat Meslektaşların Soruları 10 14-09-2012 10:46
Borçlu olunan icra takibinde haczedilmezlik sebebiyle para iadesi için alacaklıya karşı haciz mümkün mü? keskinbalta Meslektaşların Soruları 2 02-11-2010 00:09
Malen kaydı senedi Kambiyo Senedi yapar mı? Kambiyo Senedinde Yetkili İcra Daireleri! Av. Aykut Toklu Meslektaşların Soruları 14 07-09-2009 23:28
kambiyo senedi vasfını kaybetmiş çek için yapılan takipte faiz başlangıcı incitanesi Meslektaşların Soruları 21 10-06-2009 11:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09986591 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.