|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
23-06-2006, 01:26 | #1 |
|
Asıl borçluya tebligat yapılamaz ise aval aleyhindeki takip kesinleşir mi?
Asıl borçluya teblgat yapılamaz ise aval aleyhindeki takip kesinleşir mi?
(Arkadaşlarımın affına sığınarak soruyorum.) Alıcı A, 10.000.YTL. bedelindeki bir eşyayı almak için satıcı S'nin dükkanındadır. S, A'ya kendisine muteber bir kefil bulması halinde satın almak istediği eşyayı verebileceğini söyler. A, kendisine yakın arkadaşı olan K'nın kefil olabileceğini söyler ve S de bu kefili uygun bulur. A, orada olmayan K'yı arayarak kendisine kefil olup, olamayacağını sorar. K, kefil olabileceğini ancak mazereti nedeni ile oraya gelemeyeceğini, senedi göndermeleri halinde imzalayacağını söyler. Bono tanzim edilerek, A'nın imzası alınmadan orada bulunmayan K'nın avale ilişkin imzası alınmak üzere personel tarafından K'ya götürülür ve K da senedi imzalar. Bu arada malı satın almaktan vazgeçen A, senedi de imzalamadan S'ye ait işyerinden ayrılır. Fakat bu durumu K'ya haber veremez ve bir birleri ile asla görüşemezler. K taraından aval sıfatı ile amzalanmış olan bono satıcı S'nin elindedir. -- Aradan hayli zaman geçer. A'nın nerede olduğunu kimse bilmemektedir. Satıcı S niyetini bozar. Elindeki aval hanesi imzalı bononun asıl borçlu hanesini sahte olarak imzalar ve senedi takibe koyar. Ödeme emri asıl borçlu A'ya hiç bir şekilde ulaştırılamaz. Aval K ise asıl borçlu hanesindeki imzanın A'ya ait olmadığını bilmemektedir. -- Şimdi; 1) A aleyhinde takip kesinleşmeden K aleyhindeki takip kesinleşir mi? "Kesinleşir" diyor isek; 2)"asıl borç doğmadan kefilin sorumluluğu doğmaz" ilkesi ile bu durumu izah etmek mümkün mü? 3)K'nın sahte olduğunu bilmediği bir imzaya itiraz etmesi söz konusu olamayacağına göre, asıl borçlu olarak gösterilen A'ya tebligat yapılamadan takibin kesinleşmesini nasıl izah edebiliriz? 4) Borcun olup olmadığı, asıl borçlu A'ya yapılacak tebligat neticesinde A'nın itirazlarını ileri sürmesi ile ortaya çıkabileceği bu durumda, K aleyhindeki takibin kesinleştirilmesi ve böylelikle hiç sorumluluğu doğmamasına rağmen kendisi aleyhire cebri icra işlemine girişilmesi (icra iflas hukuku ile ticaret hukukunu birbirine karıştırmamız neticesinde) borçtan sorumluluk ile takibin kesinleştirilmesi işlemini birbirine karıştırmamızdan kaynaklanan -hukuka aykırı olarak çok ağır sonuçlar doğuran- bir yanılgı değil midir? Saygılarımla... |
23-06-2006, 12:26 | #2 | |||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım,
1. Malumunuz olduğu üzere TTK'nin 614/1. fıkrası gereğince, aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmiş ise, tıpkı onun gibi sorumludur.Yine aynı maddenin ikinci fıkrasında aval verenin kefil olduğu borç şekil noksanı dışında sebeplerle batıl olsa bile avaldan doğan sorumluluk devam eder.Ayrıca aval müteselsil kefalet hükmünde olduğundan borçludan hariç olarak avalist takip edilebilir.Bu itibarla takip kesinleşebilir. 2. Aval kefaletten farklı ve bağımsız bir şahsi teminat olduğundan burada bahsi geçen hüküm uygulanmaz. 3. Avalistin sorumluluğunun bağımsız olması ve imzaların istiklali prensipleriyle izah edebiliriz. 4. Bono altına keşideci/avalist niteliğiyle imza atmak asıl borçtan mücerret bir kambiyo sorumluluğu doğurduğundan ve kambiyo senetlerinin ticari yaşamda tedavül kabiliyetlerinin asıl olmasının bazen maddi gerçeğe tercih edilebilmesinde bahsettiğiniz yanılgının cevabı bulunabilir. (K), borcu öderse (A)'ya rücu edecektir. (A) ise bu durumda imza inkarında bulunacaktır.Ne yapılabilir?
Yukarıdaki yargı kararına göre düşünürsek keşidecinin imzası sahte olsa bile avalistin sorumluluğu devam edecektir.Ben karardaki karşı oy'a katılıyorum. Kanunda "şekil eksikliği"nden bahsedildiği için geçersiz bir bonoya avalin mümkün olmayacağı kanaatindeyim. Takip henüz kesinleşmemişse itm'de borçlu olunmadığına dair itiraz - kesinleşmişse tedbi istemli menfi tespit davası açılabilir. Burada asıl borçluya davanın ihbar edilmesi çok önemlidir.Kendisine rücu edileceği belirtilerek asıl borçlu ikna edilir ve dava beraber açılırsa daha iyi olur. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Yurt dışındaki borçluya karşı icra takibi ve haciz işlemi nasıl yapılır | askeri hakim | Meslektaşların Soruları | 15 | 25-12-2019 15:13 |
Usulsüz Tebligat -Davanın Takip Edilmemesi | Gamze Dülger | Meslektaşların Soruları | 6 | 17-11-2008 14:39 |
İcra Dairelerinde Borçluya Serbest Meslek Makbuzu Kesilecek | Av. Murat ÇETİNKAYA | Hukuk Haberleri | 3 | 04-09-2007 21:39 |
kefilin asıl borçluya rücu etmesi | hgsahan | Meslektaşların Soruları | 5 | 04-08-2006 18:16 |
Asıl Sorun Yasama Değil Yargı Dokunulmazlığında | sbudak | Hukuk Sohbetleri | 0 | 03-01-2004 23:28 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |