Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

hizmet tespiti zamanaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-08-2012, 16:15   #1
av.yağmur deniz

 
Varsayılan hizmet tespiti zamanaşımı

müvekkil adyı 1986 -1993 yıllalrı arasında çalışmış.Sonrasında da başka işyerlerinde çalışmış.Şu anda emekli olmak için SGK ya başvurmuşl ancak 1986-1993 yılları arasında işe giriş bildirgesi verildiği halde sigortasının yatmadığını öğrenmiştir.Hizmet tespiti davasını öğrenmeden itibaren açmak mümkün müdür?
Old 08-08-2012, 17:35   #2
av.sgenc

 
Varsayılan

“…506 sayılı Yasanın 79/8. maddesine göre, yönetmelikle tespit edilen belgeler işverenleri tarafından verilmeyen sigortalılar ile çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, çalıştıkları hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açmaları gerekmektedir. Yönetmelikle tespit edilen, işe giriş bildirgesi gibi belgelerin verilmesi veya çalışmanın Kurumca tespit edilmesi durumunda 5 yıllık hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceğinin düşünülmemesi hatalıdır…” (Yargıtay 21.HD. 2001/4946 E, 2001/5194 K sayılı 02.07.2001 tarihli kararı)


“…Davacı, davalı işveren nezdinde çalıştığının tespiti ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir. İşverenin, sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, işverence Kuruma verilecek belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vs. şeklinde sıralanmıştır. Bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tesbiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir…” (Yargıtay 21. HD. 2008/9842 E, 2009/7830 K sayılı 04.06.2009 tarihli kararı)
Old 08-08-2012, 18:07   #3
noonemins000

 
Mesaj İşinize yarıyacağını düşünüyorum..

YARGITAY 10.Hukuk Dairesi Esas : 2011/20167 Karar : 2011/21039

YARGITAY İLÂMI


Mahkemesi :Kadıköy 3. İş Mahkemesi
Tarihi :22.12.2011
No :452-906
Davacı :Yusuf Aydoğduoğlu adına Av. Ali Rıza İlgezdi
Davalılar :1-Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av. Hüseyin Ultav
2-Hüseyin Akkaya


Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine ilişkindir
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Esin Zeynep Santepe tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda; davacıya ait 01.03.1979 tarihi ilk işe giriş bildirgesinin Hüseyin Akkaya'ya ait işyerinden verildiği, ancak davacının dönem bordrolarında adının bulunmaması nedeniyle Kurum tarafından kabul edilmediği, mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının istemi gibi davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun; "Sigortalı sayılanlar" başlığını taşıyan 2'nci maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacakları belirtilmiş, "Sigortalı sayılmayanlar" başlıklı 3'üncü maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmayan ve/veya haklarında bazı sigorta kolları uygulanmayan kimseler sıralanmış, "Sigortalılığın başlangıcı ve mecburi oluşu" başlığını taşıyan 6'ncı maddesinde; çalıştırılanların, işe alınmalarıyla kendiliğinden "sigortalı" olacakları, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin, sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği, sözleşmelere, sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azaltmak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konulamayacağı açıklanmış, "Prim belgeleri" başlıklı 79'uncu maddesinde; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca belirlenmeyen sigortalıların, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile kanıtlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının dikkate alınacağı bildirilmiş, "Sigortalılık süresi" başlığını taşıyan 108'inci maddesinde, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu Kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarih olduğu hüküm altına alınmıştır.
Sigortalı statüsünde bulunmayan, sigortalı niteliği taşımayan bir kimsenin sigortalılık süresinden söz etme olanağı bulunmamaktadır. Olağan olarak sigortalılık niteliği, taraflar arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve çalışmaya/çalıştırılmaya başlanması ile kazanılmakta olup, yazılı olarak düzenlenen veya sözlü olarak benimsenen hizmet akdi ile birlikte, sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli (fiili = gerçek) çalışma olgusunun varlığının da kanıtlanması gerekmektedir. Kuruma verilen ve çalışmayı (hizmeti) ortaya koyabilecek belgeler; gerek 506 sayılı Kanunda, gerek 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda, gerekse anılan Kanunlara dayanılarak hazırlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği (SSİY)'nde açıklanmıştır. Bunlar arasında; çalışmaya başlayan ve/veya çalışması sona eren sigortalıların durumlarının işveren/işveren vekili tarafından Kuruma bildirilmesi amacıyla kullanılan "Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi" (506/9. madde, 5510/8. madde, SSİY'nin ilgili maddeleri) ile "Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesi" (5510/9. madde, SSİY’nin ilgili maddeleri), çalışmaya başlayan sigortalıların kendilerini bildirmeleri amacıyla kullanılan "Sigortalı Bildirim Belgesi" (5510/8. madde, SSİY’nin ilgili maddeleri), çalıştırılan sigortalıların ve sosyal güvenlik destek primine tabi sigortalıların kimlik bilgilerini, hesaplanacak prime esas kazançlarını, prim ödeme gün sayıları ile prim tutarlarını gösteren, 01.05.2004 tarihine kadarki dönem yönünden "Aylık Sigorta Primleri Bildirgesi" ve "Dönemsel Sigorta Primleri Bordrosu" (506/79. madde, SSİY’nin ilgili maddeleri), 01.05.2004 gününden itibaren ise "Aylık Prim Ve Hizmet Belgesi" (506/79. madde, 5510/86. madde, SSİY'nin ilgili maddeleri) yer almaktadır.
506 sayılı Kanunun 108'inci maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, bu Kanunun 79'uncu maddesinin onuncu fıkrasına dayalı olan ve "hizmet tespiti davası" olarak nitelendirilen bir görünüm arz etmekte olup, bunun doğal sonucu olarak da söz konusu 1 günlük çalışmanın belirlenmesi talepli davada, hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında haksız ve adaletsiz bir durumun oluşmasına yol açabilecektir. Yöntemince düzenlenerek yasal hak düşürücü süre içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'na verilen sigortalı işe giriş bildirgesi, ilgilinin işe alındığını gösteren yazılı delil niteliğinde ise de, sigortalılığın kabulü açısından kuşkusuz tek başına yeterli kabul edilemez ve bu kapsamda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli başka kanıtlar aranmalıdır. Bu tür 1 günlük sigortalı hizmetin belirlenmesine ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup, mahkemece, tarafların gösterdiği/sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 01.10.2011 günü yürüdüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için mutlak koşul niteliğindeki hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. Bu amaçla; sigortalı işe giriş bildirgesinin Kuruma veriliş tarihi, bildirge'deki kimlik bilgilerinin, varsa imza ve fotoğrafın davacıya ait-olup olmadığı, davacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olup sonraki dönemde gerçekleşen hizmetlerinde kullanılıp kullanılmadığı saptanmalı, yukarıda belirtilen ve hizmeti ortaya koyabilecek belgeler, çalışmanın gerçekleştiği ileri sürülen işyerinin Kurum nezdinde bulunan dosyası, işverence hazırlanması gerekli ücret ödeme bordroları, puantaj kayıtlan ve diğer kayıtlar, Kurum görevlileri tarafından düzenlenen rapor ve tutanaklar getirtilmeli, dönemsel sigorta primleri bordrosuyla veya aylık prim ve hizmet belgesiyle bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, gerektiğinde aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve bunların çalıştırdığı kimseler yöntemince belirlenerek bu kişilerin bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle iddianın somut ve inandırıcı bilgileredayalı biçimde kanıtlanıp kanıtlanmadığı değerlendirilmelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun; 29.06.2005 gün ve 2005/21-409 E. - 413 K. sayılı, 22.03.2006 gün ve 2006/21-43 E. - 2006/98 K sayılı, 12.03.2008 gün ve 2008/21-242 E. - 2008/251 K. sayılı, 23.12.2009 gün ve 2009/10-581 E. - 619 K. sayılı, 10.02.2010 gün ve 2010/10-72 E. -2010/72 K. sayılı, 21.09.2011 gün ve 2011/10-527 E. - 2011/552 K. sayılı kararlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde:
Davacının işe giriş bildirgesinin kuruma verilmiş olmasının, işe başlama tarihinin tespiti açısından yeterli olmadığı kabul edilmekle birlikte mahkemece yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Mahkemece yapılacak iş; davacının çalıştığını ileri sürdüğü, işe giriş bildirgesini kuruma veren işyerinin Kurum dosyasından bildirilen adresinin sağlıklı biçimde araştırılması; işyerinde tutulması gerekli dosyalardan, belge ve kanıtlardan yararlanılması; Kurum nezdindeki çalışma dönemine ilişkin kayıtlar celp edilemediğinden işe giriş bildirgesindeki kimlik bilgilerinin, imzanın, resmin davacıya ait olup olmadığı, bu bildirgenin kuruma intikal tarihi, müfettiş raporlarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi; işe giriş bildirgesi üzerinde yaptırılacak grafolojik inceleme sonucuna göre bildirgedeki imza ve varsa fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı, davacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olduğu ve daha sonraki yıllarda gerçekleşen hizmetlerinde kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi; ücret bordrolarının sağlıklı biçimde temin edilmesi; sigortalının hangi işte hangi süre ile çalıştığının; aynı dönemde işyerinde çalışanların bulunup bulunmadığının saptanması; komşu işyerlerinden o tarihte faaliyette bulunanlar ile bunların çalışanlarının etraflıca araştırılması, davacının birlikte çalıştığı kişilerin tanık sıfatıyla bilgilerine başvurulması; böylece gerçek çalışma olgusunun somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde ortaya konulması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi olmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme, yanılgılı değerlendirme sonucunda dayanılarak hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.12.2011 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan Üye Üye Üye Üye
Süleyman Caner F.Arkan A.İnceman Ç.Şen T.Akdamar
Old 08-08-2012, 20:39   #4
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
müvekkil adyı 1986 -1993 yıllalrı arasında çalışmış.Sonrasında da başka işyerlerinde çalışmış.Şu anda emekli olmak için SGK ya başvurmuşl ancak 1986-1993 yılları arasında işe giriş bildirgesi verildiği halde sigortasının yatmadığını öğrenmiştir.Hizmet tespiti davasını öğrenmeden itibaren açmak mümkün müdür?

Sayın Deniz,

İşe giriş bildirgesinin varlığı halinde hakdüşürücü süreden söz edilemeyecektir.

Ancak bu tür davaların kanıtlanması (Yargıtay'ın son dönemde ki kararlarında talep ettiği imkansız tespitler) bir hayli güçleşmiştir.

O yıllar arasında müvekkiliniz ile aynı iş yerinde çalışmış bordro tanığı bulmanız halinde işiniz kolaylaşacaktır.

İyi çalışmalar.
Old 11-03-2013, 14:16   #5
tosunkartal

 
Varsayılan

Merhabalar;

Sitede bu yönde bulduğum tüm soruları ve cevapları okudum ama hala aklımın takılı olduğu bir şeyler var ve çözemedim.

Temelde hizmet tespiti davasının 5 yıllık hak düşürücü süreye bağlı olduğunu ve bu sürenin iş akdinin sonra işlemeye başladığında sorun yok. Ama şöyle bir durum var; müvekkilim X firmasında çalışmaya başlıyor ve yaklaşık 10 sene çalıştıktan sonra işten ayrılıp Y firmasına giriyor. Y firmasında da 10 sene çalıştıktan sonra emekli olmaya karar veriyor ve SGK' dan gün hesabı yaptırıyor. BU sırada X firmasında çalışırken ilk iki sene sigorta girişi yaptırıldığı halde sigorta priminin ödenmediğini görüyor.

Alıntı:
İşe giriş bildirgesinin varlığı halinde hakdüşürücü süreden söz edilemeyecektir.

Ancak bu tür davaların kanıtlanması (Yargıtay'ın son dönemde ki kararlarında talep ettiği imkansız tespitler) bir hayli güçleşmiştir.

O yıllar arasında müvekkiliniz ile aynı iş yerinde çalışmış bordro tanığı bulmanız halinde işiniz kolaylaşacaktır

Aklıma takılan şu; sigorta girişinin olması ancak prim ödenmemesi bizi hak düşürücü süre yönünden koruyacak diyebilir miyiz? müvekkilin X ve Y firmalarındaki toplam çalışması tamamen kesintisiz bir çalışma ve iki firma arasında hukuki yada organik bir bağ yok. Müvekkilin Y firmasında çalışmaya devam etmesi X firmasına karşı hak düşürücü süreyi korur mu?


Şimdiden teşekkürler.
Old 11-03-2013, 15:39   #6
sumeyra

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tosunkartal
Merhabalar;

Aklıma takılan şu; sigorta girişinin olması ancak prim ödenmemesi bizi hak düşürücü süre yönünden koruyacak diyebilir miyiz?

Şimdiden teşekkürler.

sigorta girişinin olması hak düşürücü süre yönünden sizi koruyacaktır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
mülkiyet hakkı zamanaşımı-kadastro tespiti zamanaşımı ADVOCATEHAKAN Meslektaşların Soruları 14 23-03-2015 16:59
hizmet tespiti lawyer beyaz Meslektaşların Soruları 2 19-01-2010 19:09
hizmet tespiti davasında zamanaşımı -betül- Meslektaşların Soruları 3 24-12-2008 00:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06806898 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.