Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. Üyelerimizin yazdığı ve bizlerle paylaştığı şiir, öykü, deneme ve diğer yazınsal türler.

Bir Uçurumdur Hayat

Yanıt
Konu Notu: 9 oy, 4,89 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-03-2010, 11:57   #721
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
İnsanın beyinden başka düşünmeyi başarabilen organı olmadığına göre ona önem vermemek olanaksız.

İnsanın beyni ile düşündüğünü kabul etmemiz, zor bir problem karşısında kafamızı kaşımamızdan olmasın!? Belki de kalbimiz ile düşünüyoruzdur. Kimbilir...
Old 29-03-2010, 12:05   #722
üye8180

 
Varsayılan

Düşünmeyin, yaşayın.

Bırakın, başkaları düşünsün.

yeterince izm var, icat çıkarıp bir izm de siz eklemeyin.
Old 29-03-2010, 12:26   #723
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Şehper Ferda Demirel
Konu benim için giderek "Anlamsızlaşmaya" başladı.

Şimdi ne demek istediğimi anladınız. Teşekkürler.
Old 05-05-2010, 11:02   #724
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

yorulunca dur,
yere otur.
bırak hayat geçip gitsin,
nasılsa yetişemezsin.
yapılacakları yazdığın o kağıdı yırt at,
unutmaman gerekenleri unut.
kwai köprüsü filminin müziğini anımsamaya,
ıslıkla çalmaya çalış
ya da makber'i söyle bağıra bağıra.
bırak insanlar baksın sana,
bırak deli sansınlar,
değil misin zaten?

(2010)
Old 05-05-2010, 12:16   #725
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
yorulunca dur,
yere otur.
bırak hayat geçip gitsin,
nasılsa yetişemezsin.
yapılacakları yazdığın o kağıdı yırt at,
unutmaman gerekenleri unut.
kwai köprüsü filminin müziğini anımsamaya,
ıslıkla çalmaya çalış
ya da makber'i söyle bağıra bağıra.
bırak insanlar baksın sana,
bırak deli sansınlar,
değil misin zaten?

(2010)

Yorulunca durduğumuzda , yanımızdan geçenler durdurmuyor. Arkamızdan yetişenler çarpmadan geçmiyor. Ya o öndekiler yok mu, sinir oluyorum. Dönüp dönüp sırıtıyorlar.

Bir kaç kağıtları, notları defterleri yırttım ama sonra pişman oldum. Uyandığımda aramak zorunda kaldım, bulamayınca da paralanmayacak yerlere yazdım.

Unutmuyoruz ama unutmuş gibi yapabiliriz. Şarkı söylenebilir elbette, ama kendi kendimize, bizi dinlemek istemeyenler çıkabilir her an bir yerlerden.

Ama takılmamak lazım ne hayata ne insanlara. Abartmamak da şart. Öylece öylesine bırakıverebilmek lazım artık.

Bunları yapmadan önce, duymazdan gelemenin güzelliğini keşfetmeli.

Umarsız olmalı.

O zaman belki hayatı uçurum olarak görmek yerine, tadına bakmayı sevebiliriz.

Mecburen değil, keyifli yaşam ne güzel şey.
Old 05-05-2010, 13:44   #726
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Nur Deniz
Yorulunca durduğumuzda , yanımızdan geçenler durdurmuyor. Arkamızdan yetişenler çarpmadan geçmiyor. Ya o öndekiler yok mu, sinir oluyorum. Dönüp dönüp sırıtıyorlar.

Bırakınız geçsinler, nereye gidebilirler ki? Uzaya çıkacak, Orion'a gidecek halleri yok ya.
Old 05-05-2010, 14:28   #727
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
yorulunca dur,
yere otur.
bırak hayat geçip gitsin,
nasılsa yetişemezsin.
yapılacakları yazdığın o kağıdı yırt at,
unutmaman gerekenleri unut.
kwai köprüsü filminin müziğini anımsamaya,
ıslıkla çalmaya çalış
ya da makber'i söyle bağıra bağıra.
bırak insanlar baksın sana,
bırak deli sansınlar,
değil misin zaten?

(2010)

Süper yazmışsın yine...

Bu arada: "Değilsin abi..."
Old 05-05-2010, 15:22   #728
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Bırakınız geçsinler, nereye gidebilirler ki? Uzaya çıkacak, Orion'a gidecek halleri yok ya.

Bir zamanlar meşhur bir cümle vardı. ''Herkes uzaya çıktı biz halen buralardayız!'' Hep içimden geçen şey, ''Çıktı da ne oldu?''
Old 05-05-2010, 15:23   #729
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Süper yazmışsın yine...

Bu arada: "Değilsin abi..."

Abicim her doğru her yerde söylenmez!
Old 05-05-2010, 17:53   #730
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Nur Deniz
Abicim her doğru her yerde söylenmez!

Doğru, teğet geçmişim.
Old 09-05-2010, 17:30   #731
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Cengiz Aladağ
yorulunca dur,
yere otur.
bırak hayat geçip gitsin,
nasılsa yetişemezsin.
yapılacakları yazdığın o kağıdı yırt at,
unutmaman gerekenleri unut.
kwai köprüsü filminin müziğini anımsamaya,
ıslıkla çalmaya çalış
ya da makber'i söyle bağıra bağıra.
bırak insanlar baksın sana,
bırak deli sansınlar,
değil misin zaten?

Bir deney yaptım: 30 yıldır "abla" dediğim ablama 1 hafta boyunca adıyla hitap edecektim. Ama 10 dakikada nakavt oldum.

Karakterimiz kaderimizdir. Yapılacakları yazdığım kağıtlar yapılmadan yırtılıyor.Yapılması gerekenler varsa zaten yapılıyor.

Geleceği bilmiyoruz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Ama biz bilmiyoruz.Uzaydan bizi izleyen biri varsa herşeyi görüyor. Onun için insanlar ölmüş, dünya yokolmuş. Yani bir bütün bir parçası, bir boyutu, bir kabini olarak görüyor şu anda yaşadıklarımızı ve gelecekte yaşayacaklarımızı.

Bazen şunu seziyorum, anlıyorum: Evren, her şey "BİR". Bir olması demek herşeyin birbiriyle bağlı olduğu anlamına gelir.Bağlar ise, herşeyi bağlar.

Biz ise yarın diye, son diye bir takım kavramlar yaratıyoruz. Çünkü,Bir film başlıyor sonra bitiyor, insan doğuyor sonra ölüyor, yolculuğa çıkıyoruz sonra yolculuk bitiyor, 1 litre süt alıyoruz lıkır lıkır içiyoruz sonra süt bitiyor. Hep böyle... Bu bizim kemiklerimize işleniyor. Son olmak zorunda, diyoruz.

Tüm mesele bilmek ile alakalı. Biz bilmediğimiz için istediğimizi yaptığımızı sanıyoruz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Bilmemek, kaygıya neden oluyor.

Kaygı ise, temel belirleyici oluyor.
Old 09-05-2010, 20:43   #732
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
Bir deney yaptım: 30 yıldır "abla" dediğim ablama 1 hafta boyunca adıyla hitap edecektim. Ama 10 dakikada nakavt oldum.

Karakterimiz kaderimizdir. Yapılacakları yazdığım kağıtlar yapılmadan yırtılıyor.Yapılması gerekenler varsa zaten yapılıyor.

Geleceği bilmiyoruz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Ama biz bilmiyoruz.Uzaydan bizi izleyen biri varsa herşeyi görüyor. Onun için insanlar ölmüş, dünya yokolmuş. Yani bir bütün bir parçası, bir boyutu, bir kabini olarak görüyor şu anda yaşadıklarımızı ve gelecekte yaşayacaklarımızı.

Bazen şunu seziyorum, anlıyorum: Evren, her şey "BİR". Bir olması demek herşeyin birbiriyle bağlı olduğu anlamına gelir.Bağlar ise, herşeyi bağlar.

Biz ise yarın diye, son diye bir takım kavramlar yaratıyoruz. Çünkü,Bir film başlıyor sonra bitiyor, insan doğuyor sonra ölüyor, yolculuğa çıkıyoruz sonra yolculuk bitiyor, 1 litre süt alıyoruz lıkır lıkır içiyoruz sonra süt bitiyor. Hep böyle... Bu bizim kemiklerimize işleniyor. Son olmak zorunda, diyoruz.

Tüm mesele bilmek ile alakalı. Biz bilmediğimiz için istediğimizi yaptığımızı sanıyoruz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Bilmemek, kaygıya neden oluyor.

Kaygı ise, temel belirleyici oluyor.

Romain Gary, bu kaygı dolu yaşam için "Herşey kendimize ilişkin bilgi fazlalığı olarak özetleniyor." diyor.
Demiş yani. Ölmeden önce.
Yok yok, hala diyordur.
Ekleyecek birşey yok.
Old 09-05-2010, 21:01   #733
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
Bir deney yaptım: 30 yıldır "abla" dediğim ablama 1 hafta boyunca adıyla hitap edecektim. Ama 10 dakikada nakavt oldum.

Karakterimiz kaderimizdir. Yapılacakları yazdığım kağıtlar yapılmadan yırtılıyor.Yapılması gerekenler varsa zaten yapılıyor.

Geleceği bilmiyoruz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Ama biz bilmiyoruz.Uzaydan bizi izleyen biri varsa herşeyi görüyor. Onun için insanlar ölmüş, dünya yokolmuş. Yani bir bütün bir parçası, bir boyutu, bir kabini olarak görüyor şu anda yaşadıklarımızı ve gelecekte yaşayacaklarımızı.

Bazen şunu seziyorum, anlıyorum: Evren, her şey "BİR". Bir olması demek herşeyin birbiriyle bağlı olduğu anlamına gelir.Bağlar ise, herşeyi bağlar.

Biz ise yarın diye, son diye bir takım kavramlar yaratıyoruz. Çünkü,Bir film başlıyor sonra bitiyor, insan doğuyor sonra ölüyor, yolculuğa çıkıyoruz sonra yolculuk bitiyor, 1 litre süt alıyoruz lıkır lıkır içiyoruz sonra süt bitiyor. Hep böyle... Bu bizim kemiklerimize işleniyor. Son olmak zorunda, diyoruz.

Tüm mesele bilmek ile alakalı. Biz bilmediğimiz için istediğimizi yaptığımızı sanıyoruz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Bilmemek, kaygıya neden oluyor.

Kaygı ise, temel belirleyici oluyor.


Yarın ne olacağını bilmiyoruz, doğru. Tüm yaşamımızın önceden kurgusu yapılmış, a'nı ve yarını çoktan belli bir kesit olma ihtimali de doğru olabilir. Yaşamlarımız bütünün içinde bir zerreden ibaret, bizimle başlayıp, bizimle bitmiyor, dahası doğumumuzu olduğu kadar yaşamımızı da umursamıyor, bunlar da doğru.

İstediğimizi yaptığımızı sanıyor ancak aslında istenen ya da hazırlananı yapıyor olsak velev ki; KAYGI NEDEN? Hal böyleyse kaygılanmak için HİÇ neden göremiyorum

Ölüm kaygısı/korkusu mu acaba gözlemlemekle yatıştırabilmeyi umduğunuz?
Old 09-05-2010, 21:06   #734
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Yarın ne olacağını bilmiyoruz, doğru. Tüm yaşamımızın önceden kurgusu yapılmış, a'nı ve yarını çoktan belli bir kesit olma ihtimali de doğru olabilir. Yaşamlarımız bütünün içinde bir zerreden ibaret, bizimle başlayıp, bizimle bitmiyor, dahası doğumumuzu olduğu kadar yaşamımızı da umursamıyor, bunlar da doğru.

İstediğimizi yaptığımızı sanıyor ancak aslında istenen ya da hazırlananı yapıyor olsak velev ki; KAYGI NEDEN? Hal böyleyse kaygılanmak için HİÇ neden göremiyorum

Ölüm kaygısı/korkusu mu acaba gözlemlemekle yatıştırabilmeyi umduğunuz?

Yani, değil mi?
Old 09-05-2010, 21:46   #735
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Eminim hemen hemen herkesin bildiği bir hikayedir ama... Çok hoşuma gider, paylaşayım dedim Mesnevi den bir alıntı:

"Bir adam , başkasının bağına girip meyve çalarken, bağın sahibi gelip adamı azarlar .
Hırsız: “Hakkın bağında , Hakkın bir kulu, Hakkın ihsanıyla meyve yiyor” deyince bağcı adamı bir ağaca bağlar ve sopayla dövmeye başlar.
Hırsız itiraz edince bağcı : “Hakkın bir kulu, Hakkın sopasıyla diğer bir kulun sırtına vuruyor. Değnek de onun , sırt da onun; ben yalnızca vasıtayım” der..."

Saygılar...
Old 18-05-2010, 17:19   #736
halit pamuk

 
Varsayılan

Özgürlük bir yanılsamadır. İstediğimiz yapmak anlamında kullanıyorsak eğer.

Gerçek özgürlük ise, "Öz"ümüzden bağımsızlaşarak kendimizi bilmek ve farketmektir.

Öz, bil-ge olmakla öz-gürleşir.
Old 18-05-2010, 19:23   #737
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
Öz, bil-ge olmakla öz-gürleşir.
Gençken bir dönem ''kaygısızlığı'' seçmiştim. Kaygısız olabilme kaygısı ağır geldiğinden eski sevimli kaygılarıma geri döndüm.
Old 18-05-2010, 20:40   #738
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
Öz, bil-ge olmakla öz-gürleşir.



Bilmek acıdır çoğu zaman oysa. Hayatı uçurum olmaktan kurtaran şey bilmektir bence de. Özgürlük her aklına eseni istediğin anda yapabilmek imkanına sahip olmak demek değildir. Ama belki şu olabilir:İnsani özelliklerden kurtulmak. Bağımlı olmamak.
Old 18-05-2010, 20:41   #739
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
Özgürlük bir yanılsamadır. İstediğimiz yapmak anlamında kullanıyorsak eğer.

Gerçek özgürlük ise, "Öz"ümüzden bağımsızlaşarak kendimizi bilmek ve farketmektir.

Öz, bil-ge olmakla öz-gürleşir.

Neyse,

Hiç olmazsa bu kez, "Seçenek" sunmuşsunuz
Old 19-05-2010, 11:27   #740
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Sehper Ferda Demirel
Hiç olmazsa bu kez, "Seçenek" sunmuşsunuz



O bir seçenek değil; zorunluluktur.
Old 19-05-2010, 11:30   #741
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Gençken bir dönem ''kaygısızlığı'' seçmiştim. Kaygısız olabilme kaygısı ağır geldiğinden eski sevimli kaygılarıma geri döndüm.

Kaygısızlığı seçemezdiniz zaten.
Old 19-05-2010, 11:55   #742
av.araf

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Süper yazmışsın yine...

Bu arada: "Değilsin abi..."

Bir de şöyle bakalım Üstadım;

Ülkenin birinde bir kuyu varmış , bu kuyudan su içen herkes akli melekelerini kaybediyormuş. Ancak ülkenin kralı yaşadığı büyük susuzluk hissine rağmen bu kuyunun suyundan içerse ülkeyi idare edecek birtek akıllı insan kalmayacağı korkusuyla su içmeden uzunca bir süre dayanmış. Zamanla farketmiş ki herkes kralı deli zannediyor.Onun akıl sağlığının yerinde olmadığını biran önce tedavi edilmesi gerektiğini düşünüyor.Çaresiz kral, o kuyudan su içmekte bulmuş çözümü.


Psikolojik destek alan insanların çoğunun aslında var olan düzene dahil olmak istemeyen, bir çarkın içinde dönüp duran insanlardan farklı olmak isteyen, onların dayatmalarına karşı çıkan ve bu sebeple toplumca uyumsuz hatta hasta diye nitelendirilen insanlar olduğunu söylemişti bir arkadaşım.

Bırakalım deli sansınlar, ve ne mutlu ki deliyiz zaten
Old 19-05-2010, 15:34   #743
Nur Deniz

 
Varsayılan

Nefis Terbiyesi dedikleri şeyi bilmeyenimiz yoktur. İnsanlar düşkün oldukları şeylerden uzaklaşmayı öğrenirler. Akla getirmeyecek , davranışlarını bundan uzaklaştıracak, bir şekilde ruhlarını kendilerine hoş gelen şeylerden uzaklaştıracaklar.

Zor iştir.

Bir düşünelim, neyi yapmaktan hoşlanıyoruz?

Bir sınır çizerek geçmişe, bundan sonra hayatımızdan çıkmasını istediğimiz şey ne? (kitaplardan, müzikten bahsetmediğimi anlatabilmiş olmam lazım)

Hayata daha az bağımlı olmanın yolu ne? Bir bulabilsek, ne uçurum olarak görürüz, ne de acısından, çekilmezliğinden de etkileniriz.

''Hiçlik'' güzel bir şey olmalı.

Bir süre denedim. Kişileri seçtim ve duyarsız olmaya çalıştım. Başardım. Sizi hiç bir şekilde ilgilendirmeyecek duruma sokmak gerekli. Ne iyiliği ne kötülüğü, ne sözleri ne uzak durması hepsine duyarsız olmak.

Hem rahatlatıyor insanı hem de eğlendiriyor.

Sonra başka bir şeyi deniyorsunuz. Bunu yaptım, şunu da yapabilir miyim? İstediğiniz ruh haline gelene kadar devam etmek gerekli aslında. Şimdilerde bunun çabası içerisindeyim.

İlgisiz, duyarsız, hiç ve yok olmak. Belki de yapamadığımız şey bu:Hayatı hafife almak.
Old 19-05-2010, 16:32   #744
kordelya

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Nur Deniz
Nefis Terbiyesi dedikleri şeyi bilmeyenimiz yoktur. İnsanlar düşkün oldukları şeylerden uzaklaşmayı öğrenirler. Akla getirmeyecek , davranışlarını bundan uzaklaştıracak, bir şekilde ruhlarını kendilerine hoş gelen şeylerden uzaklaştıracaklar.

Zor iştir.

Bir düşünelim, neyi yapmaktan hoşlanıyoruz?

Bir sınır çizerek geçmişe, bundan sonra hayatımızdan çıkmasını istediğimiz şey ne? (kitaplardan, müzikten bahsetmediğimi anlatabilmiş olmam lazım)

Hayata daha az bağımlı olmanın yolu ne? Bir bulabilsek, ne uçurum olarak görürüz, ne de acısından, çekilmezliğinden de etkileniriz.

''Hiçlik'' güzel bir şey olmalı.

Bir süre denedim. Kişileri seçtim ve duyarsız olmaya çalıştım. Başardım. Sizi hiç bir şekilde ilgilendirmeyecek duruma sokmak gerekli. Ne iyiliği ne kötülüğü, ne sözleri ne uzak durması hepsine duyarsız olmak.

Hem rahatlatıyor insanı hem de eğlendiriyor.

Sonra başka bir şeyi deniyorsunuz. Bunu yaptım, şunu da yapabilir miyim? İstediğiniz ruh haline gelene kadar devam etmek gerekli aslında. Şimdilerde bunun çabası içerisindeyim.

İlgisiz, duyarsız, hiç ve yok olmak. Belki de yapamadığımız şey bu:Hayatı hafife almak.

Gerçekten bunu yapabildiniz mi? Nasıl yaptınız bana da söyleyin bir sırrı yok mu, ben de yapabilmek istiyorum duyarsız olabilmek, ne iyiliği ne kötülüğü ne de sözleri ya da sessizliği dokunsun bana hiç hissetmeden duyarsız kalabilmek istiyorum. Bir öğrenebilsem şu dediğinizi ne büyük iyilik yapmış olursunuz bir bilseniz...
Old 19-05-2010, 16:33   #745
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Kentin dar ve karanlık sokaklarında rastgele konmuş sandıklar. İçlerinde ne olduğu belli değil. Açmak için uzunca süre o sokaklarda kalmayı, gölgelerin ve seslerin ürkünçlüğüne dayanmayı göze almak gerekiyor. Sandıkların bir kısmının boş ya da işe yaramaz şeylerle dolu olduğu, açanlara bir getiri sağlamadığı, bazılarındansa tehlikeli varlıklar çıktığı anlatılıyor; sandığı açanı da sandığa çeken canavarlar, insanı buharlaştıran iksirler, dokunanı yakan ya da taşa dönüştüren mücevherlerle ilgili efsaneler yayılıyor. Bu yüzden kimi hiç girmiyor o sokaklara, merak bile etmiyor sandıklarda ne olduğunu, etse de bilmemenin huzuru ağır basıyor; kimi de hızlı adımlarla yanından geçip gidiyor sandıkların, merakını bastırıyor, geniş ve ışıklı caddeden yola devam ediyor. Bazılarınınsa elinde değil, merakını yenemiyor, bilme isteğinin önüne geçemiyor korku, ürkü ve söylentilerden saçılan huzursuzluk duygusu; deniyor açmayı.
Sonuç?
Çoğu kez yalnız olduklarından gerçekte ne olduğunu kimse bilmiyor.
Sandıklar duruyor orada, dar ve karanlık sokaklarda...
Old 19-05-2010, 16:38   #746
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ankara 7446
Çoğumuzun bildiği bir öyküdür belki ama hatırlatma olması açısından paylaşmak istedim...
Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikayet etmesinden bıkmıştı.Bir gün çırağını tuz almaya gönderdi. Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyledi.Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı."Tadı nasıl?" diye soran yaşlı adama öfkeyle "acı" diye cevap verdi.Usta kıkırdayarak, çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. Az ilerdeki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi.Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sordu:
"Tadı nasıl?"
"Ferahlatıcı" diye cevap verdi genç çırak.
"Tuzun tadını aldın mı?" diye sordu yaşlı adam,
"Hayır" diye cevapladı çırağı.
Bunun üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturdu ve söyle dedi:
"Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Istırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bu ıstırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Istırabın olduğunda yapman gereken tek şey, ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış."
Old 19-05-2010, 16:43   #747
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kordelya
Gerçekten bunu yapabildiniz mi? Nasıl yaptınız bana da söyleyin bir sırrı yok mu, ben de yapabilmek istiyorum duyarsız olabilmek, ne iyiliği ne kötülüğü ne de sözleri ya da sessizliği dokunsun bana hiç hissetmeden duyarsız kalabilmek istiyorum. Bir öğrenebilsem şu dediğinizi ne büyük iyilik yapmış olursunuz bir bilseniz...

Sabır ve acıyı baştan kabullenmek gerekli belki. Ve de her duygunun, her durumun geçici olduğunun farkında olmak.
Old 07-09-2010, 15:33   #748
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan Kendime Şiir

domatesten başla
ne gelirse aklına
hepsi hayal
hepsi yalan

ne yaşıyorsan
ne yaşamıyorsan
olmayacak dua
koca bir yalan

ipi elinden kaçıp giden uçurtma
beynini yiyen boz böcekler
parmaklarının arasından akıp giden ömür
kes!
onlar da hayal
onlar da yalan

(07.09.2010)
Old 23-09-2010, 19:12   #749
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

hayat
günlerin
ayların
ve sen yanımdayken
yokluğunda yazılmış
şiirlerin toplamı
Old 27-09-2010, 20:51   #750
halit pamuk

 
Varsayılan

Bu zamana kadar geldik. Ama hala çok zayıfız. Kendimizin hala farkında değiliz...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kredili hayat sigortası... Av.Hilmi Sormazoğlu Meslektaşların Soruları 2 17-12-2006 19:34
Hayat T T ! ankara7406 Site Lokali 3 08-09-2006 14:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07800198 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.