Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kiralık eve Aile Konutu Şerhi konulabilir mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-08-2011, 15:35   #1
Av.Gizem

 
Varsayılan Kiralık eve Aile Konutu Şerhi konulabilir mi?

Merhaba,
Davacı müvekkilem ile davalı eş 37 yıllık evli.Müvekkilim ev hanımı. Oturdukları ev kira ve kira kontratı davalının üzerine. Davalı kira borcunu 2 aydır ödememekte. Ev sahibi tarafından da tahliye taahhütnamesinin işleme konacağı söylenmiş.Bu durumda:
1-Kiralık eve aile konutu şerhi konulabilir mi?
2-Kiraları ödemesi için davalıya bir müeyyide getirilebilir mi?
Old 01-08-2011, 16:28   #2
tiryakim

 
Varsayılan

Görüleceği gibi eş malik veya kiracı olmasa dahi oturulan evin aile konutu olarak belirlenmesini istemek mümkün. İyi çalışmalar.

Alıntı:
T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/11603

K. 2008/11279

T. 24.7.2008

• EVLİLİK BİRLİĞİNE HAKİMİN MÜDAHALESİ ( Eşlerden Birinin İstemi Üzerine Konut ve Ev Eşyasından Yararlanmaya İlişkin Önlemleri Alırken Tarafların Oturdukları Konutun Davalı Eşe Ait Olmasının Gerekmediği )

• AİLE KONUTU ( Hakimin Eşlerden Birinin İstemi Üzerine Konut ve Ev Eşyasından Yararlanmaya İlişkin Önlemleri Alırken Tarafların Oturdukları Konutun Davalı Eşe Ait Olmasının Gerekmediği )

• ORTAK KONUTUN SEÇİMİ ( Hakimin Evlilik Birliğine Müdahalesi - Hakimin Eşlerden Birinin İstemi Üzerine Konut ve Ev Eşyasından Yararlanmaya İlişkin Önlemleri Alırken Tarafların Oturdukları Konutun Davalı Eşe Ait Olmasının Gerekmediği )

• EŞYADAN YARARLANMA ( Hakimin Eşlerden Birinin İstemi Üzerine Konut ve Ev Eşyasından Yararlanmaya İlişkin Önlemleri Alırken Tarafların Oturdukları Konutun Davalı Eşe Ait Olmasının Gerekmediği )

• YENİ BİR KONUT TAHSİSİ İSTEMİ ( Olmadan Eşlerin Ortak Konutu Birlikte Seçme Hakkını Bertaraf Edecek Biçimde Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı )

4721/m. 186/1, 197/3


ÖZET : Hakimin, eşlerden birinin istemi üzerine konut ve ev eşyasından yararlanmaya ilişkin önlemleri alırken, tarafların oturdukları konutun davalı eşe ait olması gerekmediği gibi, kira veya başka sebeple temin edilmiş olup olmadığı da aranmaz.
Davacının yeni bir konut tahsisi istemi olmadan eşlerin ortak konutu birlikte seçme hakkını bertaraf edecek biçimde karar verilmesi doğru değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Davacı, davalının müşterek evi terk ettiğini ve kendisini de evden uzaklaştırmak için, oturdukları konutun elektrik, su ve telefonunu kestirdiğini, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürerek, E. .. Mahallesindeki mülkiyeti davalının babasına ait olan müşterek evi, içindeki eşyalarla birlikte kullanması hususunda tahsis kararı verilmesini istemiştir. Bu açıklamalara göre, istek; Türk Medeni Kanunu'nun 197/3. maddesine dayanmaktadır.
Dava, 02.10.2006 tarihinde açılmıştır. Davalı, 20.10.2006 tarihinde davacı aleyhine boşanma davası açmış, 14.05.2008 tarihinde feragat etmiş, boşanma davası feragat sebebiyle reddedilmiştir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa, hakim, eşlerden birinin istemi üzerine, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ilişkin önlemleri alır ( TMK 197/3 ). Bu yasal önlemlerin alınması için; tarafların oturdukları konutun davalı eşe ait olması gerekmediği gibi, kira veya başka bir sebeple temin edilmiş olup olmadığı da aranmaz. Davacı, oturdukları konutun ve ev eşyalarının kendisinin yararlanmasına tahsis edilmesini istemiş, konuta ilişkin tapu kaydına aile konutu şerhi konulması yönünde bir talepte bulunmamıştır. O halde, davacıdan delillerinin sorulması, göstermesi halinde toplanması ve toplanan delillerin Türk Medeni Kanunu'nun 197/3. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek, hasıl olacak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
2- Davalı tarafından gösterilen A ... Mahallesindeki konutla ilgili, davalı herhangi bir kira sözleşmesi sunmamıştır. Bu konutun kime ait olduğu ve ailenin oturmasına uygun olup olmadığı belli değildir. Davalı tarafından, davacı eşe bu konuta ilişkin bir ihtar ve usulüne uygun bir çağrı da yapılmamıştır. Davacının yeni bir konut tahsisi yönünde bir talebi de olmadığı halde, eşlerin oturacakları konutu birlikte seçme hakkını ( TMK 186/1 ) bertaraf etme sonucunu hasıl edecek şekilde karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda 1. ve 2. bentte gösterilen sebeplerle ( BOZULMASINA ), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 01-08-2011, 17:31   #3
Av.Gizem

 
Varsayılan

Sayın Tiryakim,
Öncelikle cevabınız için teşekkür ederim. Ancak anlayamadığım bir husus söz konusu. Aile konutu şerhi koydurduğumuzda kira bedellerini kim ödeyecek??? Malik tahliye taahhütnamesini icraya koyacağını bildiriyor.
Old 01-08-2011, 18:10   #4
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Evin kira olup olmaması aile konutu vasfını değiştirmez, ancak kira sözleşmesine taraf olmayan eş, kiralayana ihtarla konutu eşi ile birlikte kullandığını ve aile konutu olduğunu bildirmesi gerekir. Bu işlemin yapılmaması durumunda taraf olarak eşin kabul edilmesi düşünülmez. ( MK Md 194 )
Old 01-08-2011, 18:24   #5
Av.Gizem

 
Varsayılan

Sayın Koçak ,
Bende sizinle aynı görüşteyim ancak tahliye taahhütnamesi icraya konulacak malik tarafından bunu nasıl engelleyebiliriz? Malike bildirimde bulunsa da müvekkilim kira bedellerini ödeme gücü yok?
Old 01-08-2011, 18:32   #6
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Gizem
Sayın Koçak ,
Bende sizinle aynı görüşteyim ancak tahliye taahhütnamesi icraya konulacak malik tarafından bunu nasıl engelleyebiliriz? Malike bildirimde bulunsa da müvekkilim kira bedellerini ödeme gücü yok?

Aile konutu olması kira bedelinin ödenmemesi anlamını teşkil edemeyeceği gibi, tahliye, ancak diğer eşin kira bedelini kasten ödemediğinin tespiti ile engellenebilir. diğer eşin de ödeme gücünün olmadığının veya var ise de bunu kasıtlı yaptığının tespit edilmesi durumunda tahliye talebi reddedilir, diğer eşten alacağın tahsili cihetine gidilmesi gerekir.
Old 01-08-2011, 20:25   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
Görüleceği gibi eş malik veya kiracı olmasa dahi oturulan evin aile konutu olarak belirlenmesini istemek mümkün. İyi çalışmalar.


Alıntı:
T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/11603

K. 2008/11279

T. 24.7.2008

• EVLİLİK BİRLİĞİNE HAKİMİN MÜDAHALESİ ( Eşlerden Birinin İstemi Üzerine Konut ve Ev Eşyasından Yararlanmaya İlişkin Önlemleri Alırken Tarafların Oturdukları Konutun Davalı Eşe Ait Olmasının Gerekmediği )

• AİLE KONUTU ( Hakimin Eşlerden Birinin İstemi Üzerine Konut ve Ev Eşyasından Yararlanmaya İlişkin Önlemleri Alırken Tarafların Oturdukları Konutun Davalı Eşe Ait Olmasının Gerekmediği )

• ORTAK KONUTUN SEÇİMİ ( Hakimin Evlilik Birliğine Müdahalesi - Hakimin Eşlerden Birinin İstemi Üzerine Konut ve Ev Eşyasından Yararlanmaya İlişkin Önlemleri Alırken Tarafların Oturdukları Konutun Davalı Eşe Ait Olmasının Gerekmediği )

• EŞYADAN YARARLANMA ( Hakimin Eşlerden Birinin İstemi Üzerine Konut ve Ev Eşyasından Yararlanmaya İlişkin Önlemleri Alırken Tarafların Oturdukları Konutun Davalı Eşe Ait Olmasının Gerekmediği )

• YENİ BİR KONUT TAHSİSİ İSTEMİ ( Olmadan Eşlerin Ortak Konutu Birlikte Seçme Hakkını Bertaraf Edecek Biçimde Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı )

4721/m. 186/1, 197/3


ÖZET : Hakimin, eşlerden birinin istemi üzerine konut ve ev eşyasından yararlanmaya ilişkin önlemleri alırken, tarafların oturdukları konutun davalı eşe ait olması gerekmediği gibi, kira veya başka sebeple temin edilmiş olup olmadığı da aranmaz.
Davacının yeni bir konut tahsisi istemi olmadan eşlerin ortak konutu birlikte seçme hakkını bertaraf edecek biçimde karar verilmesi doğru değildir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Davacı, davalının müşterek evi terk ettiğini ve kendisini de evden uzaklaştırmak için, oturdukları konutun elektrik, su ve telefonunu kestirdiğini, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürerek, E. .. Mahallesindeki mülkiyeti davalının babasına ait olan müşterek evi, içindeki eşyalarla birlikte kullanması hususunda tahsis kararı verilmesini istemiştir. Bu açıklamalara göre, istek; Türk Medeni Kanunu'nun 197/3. maddesine dayanmaktadır.
Dava, 02.10.2006 tarihinde açılmıştır. Davalı, 20.10.2006 tarihinde davacı aleyhine boşanma davası açmış, 14.05.2008 tarihinde feragat etmiş, boşanma davası feragat sebebiyle reddedilmiştir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa, hakim, eşlerden birinin istemi üzerine, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ilişkin önlemleri alır ( TMK 197/3 ). Bu yasal önlemlerin alınması için; tarafların oturdukları konutun davalı eşe ait olması gerekmediği gibi, kira veya başka bir sebeple temin edilmiş olup olmadığı da aranmaz. Davacı, oturdukları konutun ve ev eşyalarının kendisinin yararlanmasına tahsis edilmesini istemiş, konuta ilişkin tapu kaydına aile konutu şerhi konulması yönünde bir talepte bulunmamıştır. O halde, davacıdan delillerinin sorulması, göstermesi halinde toplanması ve toplanan delillerin Türk Medeni Kanunu'nun 197/3. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek, hasıl olacak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
2- Davalı tarafından gösterilen A ... Mahallesindeki konutla ilgili, davalı herhangi bir kira sözleşmesi sunmamıştır. Bu konutun kime ait olduğu ve ailenin oturmasına uygun olup olmadığı belli değildir. Davalı tarafından, davacı eşe bu konuta ilişkin bir ihtar ve usulüne uygun bir çağrı da yapılmamıştır. Davacının yeni bir konut tahsisi yönünde bir talebi de olmadığı halde, eşlerin oturacakları konutu birlikte seçme hakkını ( TMK 186/1 ) bertaraf etme sonucunu hasıl edecek şekilde karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda 1. ve 2. bentte gösterilen sebeplerle ( BOZULMASINA ), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Alıntı:
Yazan Av.Gizem
1-Kiralık eve aile konutu şerhi konulabilir mi?

Bu karardan da açıkça anlaşılacağı üzere kiracı sıfatıyla konutun tapu kaydına aile konutu şerhi düşülmesi mümkün değildir.

Kararda vurgulanan husus aile konutu şerhi değil tam aksine kiralanan mecurdan ve içindeki eşyalardan "yararlanma" hakkının kendisine tanınmasıdır.
Old 02-08-2011, 10:39   #8
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan

Katılıyorum. Kiralık konuta aile şerhi konulamaz. Bu ancak eşler adına kayıtlı taşınmazlar için mümkündür. Yukarıdaki gibi bir karar alınırsa Sayın KOÇAK'ın ifade ettiği gibi, bu karar davacı eşi kira sözleşmesinin tarafı haline getirebilir. Kiralarını ödeyerek oturmaya devam eder. Gerçi tahliye taah. varsa o da zor. Ancak davalıyı kiralarını ödemeye zorlayacak bir yol bence yok. Nafakalarla kirayı ödemeye çalışacaksınız.
Old 02-08-2011, 14:25   #9
Av.Gizem

 
Varsayılan

Aile konutunun tespitinin mahkemeden istenmesi halinde daha önceden davalı eşin imzaladığı tahliye taahhütnamesi geçerli midir?
Old 02-08-2011, 14:51   #10
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan Güzel Soru...

194/1: Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.
194/4: Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.
-------------------------
Bu hükümlere göre kiralayana bir ihtar çekilip tahliye taah. geçersiz olduğu ve artık sizin de kira sözleşmesinin tarafı olduğunu belirtebilirsiniz. Tahliye davasında faydası olur. Ama kiralar ödenmezse temerrüd nedeniyle tahliyeyi bence önlemez. Ayrıca "MADDE 169.- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır." hükmü gereğince bu konuda hakimden tedbir de istenebilir. Uygulamada hiç görmedim ama
Old 03-08-2011, 12:14   #11
Av.Ahmet ZENGİN

 
Varsayılan

Kira sözleşmesinde imzası bulunmayan eş ,kiraya verene bildirimde bulunarak kira sözleşmesinin tarafı haline gelir ve kira bedelini ödemesi halinde tahliyesi istenemez.Kocasının vermiş olduğu tahliye taahhüdü diğer eşi bağlamaz.Bu nedenle kiraya veren tahliye taahhüdüne dayanarak tahliye ettiremez.Ancak kiraya verene kira bedeli ödemeden oturmaya devam etmesini de kanun korumayacaktır.Hem kira sözleşmesinin tarafı halene gelip hemde kira bedeli ödemeden oturmak olmaz kanaatindeyim.MK 194 mad.bu konuya çözüm getirmiştir.
Old 23-12-2014, 20:50   #12
hukukbilgisi

 
Varsayılan

Boşanma kesinleşene kadarki süre boyunca ve şartlar uygunsa; MK. 198'in de uygulanabileceğini düşünüyorum, kiranın ödenmesi açısından:

Madde 198 - Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hâkim onun borçlularına, ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir.
Old 23-12-2014, 21:23   #13
Av. Mustafa Karataş

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım 6284 sayılı Kanuna göre davalı eşi nafaka ödemeleri dışında ekonomik şiddet uygulaması sebebiyle diğer giderlere de ortak edebilirsiniz. Çok basit ve neredeyse ispatı bile aranmayan bir dava. 3 gün içerisinde kararı alırsınız hatta dava için herhangi bir harç bile ödemeniz gerekmez. Aynı durum müvekkilimin başına geldi. Aylık 400 Tl nafaka öderken şuan kira+aidat+faturalar vs 1300 TL ödüyor. Muhalefet de hapis cezası ile tazyik olunuyor.
Old 27-01-2015, 14:00   #14
nil_85

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Gizem
Aile konutunun tespitinin mahkemeden istenmesi halinde daha önceden davalı eşin imzaladığı tahliye taahhütnamesi geçerli midir?

Sayın Av. Gizem,
Sorunuzun ve tartışmanın üzerinden hayli zaman geçmiş olsa da konunun güncelliğini koruması, hali hazırda benim de böyle bir olay ile karşılaşmam ve araştırma yapmam üzerine, bulduğum hukuk genel kurulu kararını paylaşmak istedim..Karara göre tahliyesi istenen taşınmazın aile konutu olduğunun tespit ettirilmesi ve buna göre sonuca varılması gerekiyor.Yani taşınmaz aile konutu olarak kullanılıyorsa bu taahhüde istinaden tahliye gerçekleşmeyecektir. Benim anladığım budur.

NOT: Aşağıda sunduğum yargıtay kararı çok değerli Ömer Uğur Gençcan'ın katılımıyla alınmış bir karar ve Yargıtay halen istikrarla bu çizgide kararlar vermekte..

T.C. YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2005/12-652
K. 2005/583
T. 19.10.2005
• AİLE KONUTU OLARAK ÖZGÜLENEN TAŞINMAZ ( Takibe ve Tahliyeye Konu Taşınmazın Aile Konutu Olduğunun Belirlenmesi Halinde Yasal Gereklerin Yerine Getirilip Getirilmediğinin Araştırılması Gereği )

• ŞİKAYET DAVASI ( Takip ve Tahliyeye Konu Taşınmazın Kaydı Üzerinde Şikayetçi Eşin Talebi Üzerine “Aile Konutu” Olduğuna İlişkin Şerh Verilip Verilmediği Araştırılması Gereği )

• AİLE MAHKEMESİ ( Şikayet Davası – Şikayetçiye Tahliyesi İstenen Taşınmazın Aile Konutu Olduğunu İspata Yönelik Olarak Aile Mahkemesine Dava Açma Yetkisi ve Olanağı Verilmeli ve Sonuca Göre Bir Karar Verilmesi Gereği )

• GÖREV ( Şikayet Davası – Şikayetçiye Tahliyesi İstenen Taşınmazın Aile Konutu Olduğunu İspata Yönelik Olarak Aile Mahkemesine Dava Açma Yetkisi ve Olanağı Verilmeli ve Sonuca Göre Bir Karar Verilmesi Gereği )

2004/m.276/son

4721/m.194/1

ÖZET : “Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir.” Denilmektedir. Bu hüküm göstermektedir ki, aile konutu özel bir konuma ve öneme sahip kılınmış ve üzerindeki tasarruf yetkisi yasa ile sınırlandırılmıştır. Takibe ve tahliyeye konu taşınmazın aile konutu olduğunun belirlenmesi halinde bu yasal gereklerin yerine getirilip getirilmediğinin araştırılması gerekecektir.

Öyleyse, mahkemece öncelikle bu iddia üzerinde durulmalı ve takip ve tahliyeye konu taşınmazın kaydı üzerinde şikayetçi eşin talebi üzerine “aile konutu” olduğuna ilişkin şerh verilip verilmediği, şikayetçinin bu yerin “aile konutu” olduğunun tespitine yönelik olarak açılmış bir davasının ve aile mahkemesince yapılmış bir belirlemenin bulunup bulunmadığı, araştırılmalı, sonucuna göre gerektiğinde şikayetçiye tahliyesi istenen taşınmazın aile konutu olduğunu ispata yönelik olarak aile mahkemesine dava açma yetkisi ve olanağı verilmeli ve sonuca göre bir karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki “şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Üsküdar 1.İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin kabulüne dair verilen 06.01.2004 gün ve 2003/1151-2004/2 sayılı kararın incelenmesi Karşı taraf/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 20.12.2004 gün ve 21730-26253 sayılı ilamı ile ;

( …1- Mahkeme kararının ve bunun taalluk ettiği işin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılması HUMK.nun hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi.

2- Dairemizin süre gelen içtihatlarında benimsendiği üzere boşanma gerçekleşse dahi eşlerden birisi diğerine karşı ve ona tebaen mecurda oturduğundan İİK.nun 276/son madde hükmi gereğince 3. kişi sayılamazlar. Somut olayda ilgili konutu şikayetçinin eşi 3. kişi takip alacaklısına satarak tahliye taahhüdünde bulunmuştur. Alacaklı bu tahliye taahhüdüne dayanarak koca aleyhine icra takibinde bulunmuş ve onun itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiği görülmektedir. Bu nedenlerle şikayet konusu olayda İIK.nun 276/son maddesinin uygulama olanağı bulunmaktadır. Ne var ki Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi aynen “eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini fesh edemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” hükmünü içermektedir. Mahkemece anılan madde koşullarında herhangi bir inceleme yapılmaksızın özellikle, mecurun aile konutu niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılmaksızın eksik incelemeyle sonuca gidilmesi isabetsizdir… )

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : A- Şikayetçi İsteminin Özeti:

Şikayetçi vekili 15.07.2003 tarihli dilekçesinde;

“Müvekkilinin icra takibi borçlusu Sinan E. ile evli iken, Sinan E.’nin müvekkilinin haberi olmadan müşterek haneyi terk ederek Ankara’da boşanma davası açtığını, dava devam ederken eşi şikayetçiye zarar vermek gayesiyle müşterek oturdukları daireyi satmaya kalktığını, bunun için de bu davanın davalısı Erkan G. ile anlaştığını ve davalının evi görmeden hiçbir sözleşme yapmadan, para ödemeden icra takibine konu daireyi satın aldığını, müvekkilinin dairenin satıldığını 08.01.2003 tarihli ihtarnameden öğrendiğini ve yine malike noterden ihtarname keşide ederek satıcı muhatabın bu evde oturmadığını boşanma davasını sürdüğünü, bu binada kendisinin çocuklarıyla birlikte yalnız kaldığını, aile ikametgah olduğunu bildirdiğini, davalının müvekkilinin kocası ile anlaşmalı olarak sırf daireyi boşalmak niyeti ile satım akdi yapmış olduklarından satıcı koca ile görüşüp kendisinden tahliye taahhüdü aldığını, ayrıca ikinci bir tahliye taahhüdü aldığını bu ikinci taahhüdün tarihi ise 21.04.2003 tarihli olduğunu, davalının tahliye taahhütlerinin ikisini birden 3.İcra Müdürlüğünün 2003/4236 esas sayılı dosyası ile icra koyduğunu, satıcı kocanın bu yerde oturmayıp şikayetçi eşi ve çocuklarının ikamet etmiş olmasına rağmen bu yola gidildiğini, davalı tarafın tahliyeye gelip evi boşaltacağına dair muhtıra bırakması sonucu müvekkilinin takipten haberi olduğunu, ifadeyle, dava sonuna kadar tahliyenin ertelenmesine ve takibin iptaline karar verilmesini” istemiştir.

B- Karşı Tarafın Cevabının Özeti:

Karşı taraf alacaklı vekili 01.08.2003 tarihli cevap dilekçesinde ve aşamalardaki diğer dilekçelerinde;

“Davacının icrada taraf olmadığını, evinde oturan üçüncü şahıs olduğunu ve icraya müdahalesi diye bir kavramın olmadığını, müvekkili ile ilgisi olmayan bir kişinin dilekçe vermesi ile mülkiyet hakkını kısıtlamaya mahkemenin yetkili olmadığını, daireyi satan kişi ile içinde oturanın iç ilişkilerinin yani karıkoca arasındaki olayların kendilerini ilgilendirmediğini, tapuda evi satın aldıklarını, tapu sahibi satıcının tahliye taahhüdü verdiğini ve buna ilişkin icra takibinin kesinleştiğini, şikayetçinin taleplerinin kendilerini ilgilendirmediğini, başka bir dava açması gerektiğini, mahkemenin görevinin icranın kanununa uygun olup olmadığını incelemek olduğunu, aile meseleleri için aile mahkemeleri kurulduğundan bu hususların inceleme yerini icra mahkemesi olmadığını, tedbiri kararının kaldırılmasını, evin mülkiyeti kendisine ait olduğundan tahliyeye karar verilmesini ve şikayetin reddini ” savunmuştur.

C- Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Yerel Mahkeme; “Tahliye isteyen vekilinin 1.8.2003 havale tarihli cevap dilekçesinde açıkladığı gibi, Müşteki Hatice E. takipte taraf olmadığı gibi takipten haberdar da değildir. Hadise, icra dairesinin, anne ile çocuklarını, taraf olmadıkları ayrıca haberdar edilmedikleri bir takip sebebiyle ve emrivaki şeklinde oturdukları evden sokak ortasına çıkarılıp-çıkarılamayacağı konusudur. Kiralanan gayrimenkulun kira süreci bittiği ahvalde tahliyesi hakkındaki 56 örnek sayılı tahliye emri ile 15.5.2003 tarihinde başlatılmış olan takipte uygulanacak olan, İİK.nun 272-276. maddeleri hükümleri, Kira akdinin mevcudiyeti ve kiracının tahliye taahhütleri ile ilgilidir. Değişik hukuki münasebetler hakkında doğrudan doğruya veya kıyas yoluyla uygulanabilmeleri mümkün değildir. Gayrimenkul alım satımı yapan şahıslar hakkında uygulanabilecek hükümler ise malikin ve zilyedin hakları ile ilgili genel hükümlerdir. Kiracının iyi niyetli olmayan fiillerinin önlenmesini amaçlayan İİK.nun 276. maddesi hükmünün takipte uygulanabilme imkanı yoktur.

Yürütülen takipler sebebiyle masum 3. şahısların rencide edilmelerinin önlenmesi, icra dairelerinin ve Hakimliklerinin başlıca görevleridir.”

Gerekçesiyle “müşteki ve çocuklarının taşınmazdan tahliyeleriyle ilgili olarak yapılan takip işlemlerinin iptaline” karar vermiştir.

D- Temyiz Evresi, Bozma Ve Direnme:

Karşı taraf/alacaklı vekilinin temyizi üzerine Yüksek Özel Dairece karar yukarıda başlık bölümünde ayrıntısı açıklandığı üzere;

“Boşanma gerçekleşse dahi eşlerden birisi diğerine karşı ve ona tebaen mecurda oturduğundan İİK.nun 276/son madde hükmü gereğince 3. kişi sayılmayacakları; ilgili konutu şikayetçinin eşinin 3. kişi takip alacaklısına satarak tahliye taahhüdünde bulunduğu, alacaklının buna dayanarak koca aleyhine icra takibine girişerek, onun itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiği, ancak mahkemece Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi koşullarının varlığı konusunda herhangi bir inceleme yapılmaksızın özellikle, mecurun aile konutu niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılmaksızın eksik incelemeyle sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

Şikayetçi vekilinin karar düzeltme istemi Özel Dairece reddedilmiş; karşı taraf/alacaklı vekili de bozmaya uyulmasını, şikayetçi vekili ise direnme kararı verilmesini istemişlerdir.

Mahkemece; “önceki kararda direnilmiş; hükmü karşı taraf/alacaklı vekili temyiz etmiştir.

E- Gerekçe:

İstek, icra müdürlüğü işlemini şikayete ilişkindir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; icra takibinden önce aralarında boşanma davası bulunan eşlerden erkeğin satarak iki adet tahliye taahhüdüne konu ettiği taşınmazda çocukları ile birlikte oturmakta olan şikayetçi eş kadının, taahhüdü alan tarafından kocası aleyhine girişilen takipteki hukuki konumunun ne olacağı ve mahkemece taşınmazın Türk Medeni Kanunu’nun 194/1 maddesi anlamında aile konutu niteliğinin araştırılmasının gerekip gerekmediği, noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle; somut olaya ilişkin özelliklerin açıklanmasında yarar vardır:

Şikayetçi eş, tahliyesi istenen konutta çocukları ile birlikte oturmakta iken konutun sahibi dava dışı koca tarafından şikayetçi aleyhine 31.07.2002 tarihinde boşanma davası açılmış ve ardından da tapuda kendisi adına kayıtlı bu taşınmaz 27.12.2002 tarihinde Erkan G.’ye satılmıştır.

Taşınmazı satan koca, satın alan Erkan G.’ye halen şikayetçi ve çocuklarının içinde oturması nedeniyle Beşiktaş 10. Noterliğinden gönderilen 22.01.2003 tarihli ihtarla “05.02.2003 tarihinde tahliyeyi gerçekleştireceği”, ardından Beşiktaş 10.Noterliğinde düzenlenen 21.04.2003 tarihli ihtarla da “tahliye taahhüdünü yerine getiremediği, 27.04.2003 tarihinde taşınmazı boşaltacağı” taahhütlerinde bulunmuştur.

Şikayetçi kadının kocasından taşınmazı ve tahliyeye ilişkin taahhütleri alan Erkan G., Üsküdar 3.İcra Müdürlüğünün 2003/4236 esas sayılı dosyasında 15.05.2003 tarihinde dava dışı borçlu Sinan E. aleyhine “27.04.2003 tarihinde tahliye edileceği yönündeki taahhüdüne dayanarak” haciz ve tahliye istemli takibe girişmiş; icra müdürlüğünce borçluya Örn.56 tahliye emri gönderilmiştir.

Tahliye emri kendisine 21.05.2003 tarihinde tebliğ edilen borçlu tarafından itiraz edilmemekle takip kesinleşmiş ve takip alacaklısı 26.06.2003 tarihinde tahliyeye karar verilmesini istemiştir.

Tahliye istemine konu taşınmazda oturan ve takipten haberdar olan şikayetçi eş eldeki şikayet isteminde bulunmuş; icranın ertelenmesi ve takibin iptalini istemiştir.

Şikayetçi, takip borçlusu eşinin kendisini mağdur etmek için bu yola başvurduğunu, takip alacaklısı ile takip borçlusu eşi arasında gerçek bir satışın bulunmadığını, ileri sürmektedir.

Tahliye istemine konu taşınmaz açıklandığı üzere takip alacaklısı tarafından takip borçlusundan satın alınmış ve tarafların sözlü anlaşmaları ile içinde oturulmakta iken iki ayrı tahliye taahhüdüne konu edilmiştir. Bu tahliye taahhütlerine dayanılarak alacaklı tarafından girişilen takibe borçlu tarafından itiraz edilmemekle takip kesinleşmiştir.

Takip kesinleşmekle takibin tarafları arasındaki ilişkinin hukuksal niteliği ve kesinleşen takibin sonuçları uyuşmazlık konusu olmakta çıkmıştır.

Dolayısıyla şikayet konusu olayda takip kesinleşmekle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 276/son maddesinin uygulanma olanağı bulunmaktadır.

Burada alacaklı ile borçlu arasındaki ilişki üzerinde değil; şikayetçinin onlar karşısındaki konumu üzerinde durmak gereği ortaya çıkmaktadır.

Kural olarak; eşlerden birisi diğerine karşı ve ona tebaen taşınmazda oturduğundan -boşanma gerçekleşse bile- İİK.nun 276/son madde hükmü gereğince 3.kişi konumunda değildir.

Ancak, kural bu olmasına karşın tahliyeye konu konutun “aile konutu” olarak kullanıldığı, şikayetçi eşin halen bu yerde çocukları ile birlikte oturmaya devam ettiği ileri sürüldüğüne göre şikayetçinin bu iddiası üzerinde durulmak gerekir.

Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Aile konutu” başlıklı 194/1 maddesinde;

“Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz”

hükmü yer almakta;

Aynı Kanunun 194/3 maddesinde ise;

“Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir.” Denilmektedir.

Bu hükümler göstermektedir ki, aile konutu özel bir konuma ve öneme sahip kılınmış ve üzerindeki tasarruf yetkisi yasa ile sınırlandırılmıştır. Takibe ve tahliyeye konu taşınmazın aile konutu olduğunun belirlenmesi halinde bu yasal gereklerin yerine getirilip getirilmediğinin araştırılması gerekecektir.

Öyleyse, mahkemece öncelikle bu iddia üzerinde durulmalı ve takip ve tahliyeye konu taşınmazın kaydı üzerinde şikayetçi eşin talebi üzerine “aile konutu” olduğuna ilişkin şerh verilip verilmediği, şikayetçinin bu yerin “aile konutu” olduğunun tespitine yönelik olarak açılmış bir davasının ve aile mahkemesince yapılmış bir belirlemenin bulunup bulunmadığı, araştırılmalı, sonucuna göre gerektiğinde şikayetçiye tahliyesi istenen taşınmazın aile konutu olduğunu ispata yönelik olarak aile mahkemesine dava açma yetkisi ve olanağı verilmeli ve sonuca göre bir karar verilmelidir.

Bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Karşı taraf alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 19.10.2005 gününde, oybirliği ile karar verildi.

Yine aşağıdaki yargıtay kararı da sorunun çözümüne ışık tutmakta ve aynı doğrultuda alınmış olan başka bir hukuk genel kurulu kararına atıf yapmaktadır;

T.C. YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/7966
K. 2006/11221
T. 26.5.2006
• TAHLİYE ( Eşlerden Birisi Diğerine Bağlı Olarak Taşınmazda Oturduğundan Boşanma Gerçekleşse Dahi Eşlerin Birbirlerine Karşı 3. Kişi Olduğunun Kabul Edilemeyeceği )

• BOŞANAN EŞLERİN BİRBİRLERİNE KARŞI DURUMU ( Eşlerden Birisi Diğerine Bağlı Olarak Taşınmazda Oturduğundan Boşanma Gerçekleşse Dahi Eşlerin Birbirlerine Karşı 3. Kişi Olduğunun Kabul Edilemeyeceği – Tahliye )

• AİLE KONUTU İDDİASI ( Araştırılması ve Gerekirse Söz Konusu Konutun Aile Konutu Olduğununun İspatı İçin Dava Açma Yetkisi Verilmesi Gereği – Boşanan Eşin Tahliyesi İstemi )

2004/m. 276

4721/m. 194/1

ÖZET : Kural olarak, eşlerden birisi diğerine bağlı olarak taşınmazda oturduğundan, boşanma gerçekleşse dahi eşlerin birbirlerine karşı üçüncü kişi olduğu kabul edilemez.

Öte yandan, tahliyeye konu olan konutun “Aile Konutu” olduğu ileri sürüldüğü dikkate alınarak bu hususun araştırılması ve gerekirse söz konusu konutun aile konutu olduğunu ispatı için dava açma yetkisi verilmelidir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : İİK.’nun 276. maddesinde “Tahliyesi istenen yerde kiracıdan başka bir şahıs bulunur ve işgalde haklı olduğuna dair resmi bir vesika gösteremez ise derhal tahliye olunur… Borçlunun nesep ve sebepten usul ve füruu, karı ve kocası ikinci dereceye kadar kan ve sihri hısımları ve iş ortakları ne borçluya tebaan mecurda oturdukları anlaşılan diğer şahıslar bu madde hükmünün tatbikinde üçüncü şahıs sayılmazlar” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere kural olarak, eşlerden birisi diğerine karşı ve ona tebaan taşınmazda oturduğundan boşanma gerçekleşse bile İİK.’nun 276/son madde hükmü gereğince üçüncü kişi konumunda değildir.

Ancak;

Kural bu olmasına karşın tahliyeye konu konutun “aile konutu” olarak kullanıldığı, şikayetçi eşin halen bu yerde çocukları ile birlikte oturmaya devam ettiği ileri sürüldüğüne göre. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Aile Konutu” başlıklı 194/1. maddesindeki “eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” hükmü karşısında tahliyeye konu taşınmazın aile konutu olup olmadığının belirlenmesi gerekecektir. Öyleyse mahkeme öncelikle bu yerin “aile konutu olduğunun tespitine yönelik olarak açılmış bir davanın ve aile mahkemesince yapılmış bir belirlemenin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, sonucuna göre gerektiğinde şikayetçiye tahliyesi istenen taşınmazın aile konutu olduğunu ispata yönelik olarak, ( HGK 26.10.2005 tarih, E. 2005/12-676 K. 2005/600 ) dava açma yetkisi ve olanağı verilerek sonuca gidilmesi gerekir. Bu husus yöntemince araştırılmadan eksik inceleme ile tahliye isteminin iptali yolunda hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 26.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İcra Yoluyla Satilan Aİle Konutunda Şerh Koyduran EŞİn Haklari Av.Hüsnü YILDIRIMER Aile Hukuku Çalışma Grubu 5 28-12-2013 15:37
Aİle Konutu Murat^^ Meslektaşların Soruları 1 08-05-2010 11:11
Yikilan Aİle Konutu Av. Nizamettin Meslektaşların Soruları 0 27-08-2009 15:23
Aİle Konutu-banka-rehİn-kefİl AV. MUSTAFA ALİ Meslektaşların Soruları 2 10-09-2008 13:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07880807 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.