|
Hukuk Soruları Hukukçu olmayan üyelerimizin hukukla ilgili sorularına ayrılmış iletişim alanı. Lütfen Dikkat : THS bir hukuki danışmanlık sitesi değildir ve bu foruma da "hukuki danışma" niteliği taşıyan sorular yöneltilemez. Alanda soru sormadan önce lütfen Hukuk Soruları Alanı Kural ve İlkelerimizi okuyunuz. |
24-12-2008, 19:06 | #1 |
|
ilamsız icra takibine ilamlı icra olarak devam etmek mümkün mü?
Selam arkadaşlar...
İcra hukuk hakkında yardımlarınızı bekkliyorum. Problem şu ki; İlamsız icra takibine başlayan alacaklı, borçlunun borca itirazına mukabil genel mahkemede itirazın bertarafı için itirazın iptali davası açar. Genel mahkeme alacaklı lehine hüküm tesis eder ve itirazın iptaline kara verir. Alacaklı bu aşamadan sonra genel mahkemenin bu kararına dayanarak ilamlı icra takibine başlayabilir mi? Başlayabilirse başlamış olan ilamsız icra takibinin akıbeti ne olur? İlamsız icra takibinde yetkili olan icra daireleri ilamlı icra takibinde de yetkili olur mu? Kanaatime göre burada cevaplanması gereken asıl sorun; genel mahkemelerin itirazın iptali hakkında verdikleri kararların hukuki niteliği ve bu kararların ilamlı icra takibi için eda hükmü niteliğinde olup olmadıdır? |
24-12-2008, 19:41 | #2 |
|
Alacaklı itirazin iptaline dair olan kararı, icra takip dosyasına ibraz ederek takibe devam edebilir. İnkar tazminatı(varsa) yargılama gideri ve dava vekalet ücretini de aynı takiple isteyebilir; dilerse bunlar için ayrıca bir ilamlı takip yapabilir.
|
25-12-2008, 13:05 | #3 |
|
aldığı itirazın iptali kararı ile borcun varlığı ispatlanmış oluyor. aldığı bu kararı takibe ekleyerek devam etmesi için herhangi bir icra dairesine ibraz etmesi yeterli olur mu (zira ilamlı icra takibinde türkiye dahilindeki tüm icra daireleri yetkilidir) yoksa takibi başlattığı icra dairesine mi ibraz etmesi gerekir?
|
26-12-2008, 00:31 | #4 |
|
İcra İflas Kanunu'nun 67. maddesine göre İtirazın İptali başlatılan ilamsız takibin akim kalmaması için alacaklı lehine konulmuş bir dava türüdür ve açılan bu davanın amacı ilamsız takibe yapılan itirazın bertaraf edilmesidir. Burada ortaya çıkan karar ilamsız takip açısından kullanılabilir kanaatindeyim. Çünkü aynı maddenin son fıkrasında
Madde 67 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/37 md.) (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.) Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. denmektedir. Buna göre kişi itirazın iptali davasında alacağı hükümle ilamlı takip yapması mümkün değildir ki kişinin burada hukuki yararı yoktur. Çünkü itirazın iptali ile takip kesinleşmiştir. Çünkü itirazın iptali maddi anlamda kesin hükümdür. Kişi illada ilamlı takip yapmak istiyorsa genel mahkemede genel hükümlere göre bir alacak davası açar ve bunu uygulamaya koyar. |
27-12-2008, 21:47 | #5 |
|
Değerli üstadlarım ve arkadaşlarım,
İtirazın iptali davasının kabulünden sonra, tefhim edilen kısa kararın ilgili icra dairesine ibrazı ile takibe devam olunabileceğini gösteren yani gerekçeli kararın beklenmesine gerek olmadığını belirten bir içtihat paylaşabilirseniz memnun olurum. Ayrıca itirazın ref'olunması işleviyle ilamsız icra takibinin devamına hizmet eden ve tefhim edilen kısa karardaki inkar tazminatı, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ayrı bir ilamlı icra takibi konusu yapılması gerekliliğinin olmadığını belirten bir karar da paylaşırsanız sevinirim. Bu konuda keyfiyetin alacaklı tarafta olduğunu bir yargıtay kararında okumuştum ancak bulamadım. Şimdiden yardımlarınıza teşekkür ederim. Saygılarımla.. |
27-12-2008, 23:55 | #6 |
|
İcra İflas Kanunun;
B İTİRAZIN KESİN OLARAK KALDIRILMASI : Madde 68 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/38 md.) (Ek fıkra: 06/06/1985 - 3222/6 md.; Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/2 md.), (Değişik cümle: 17/07/2003-4949 S.K./16. md.) İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar. Bu maddeden de açıkça anlaşılacağı üzere itirazın kaldırılması talebinin kabulu üzerine hükmedilen icra inkar tazminatının ilamlı icraya konulması mümkün değildir çünkü icra mahkemesinin bu kararı maddi anlamda hüküm değildir. Bu nedenle ayrı bir takibe hacet kalmaksızın aynı takipte vekalet ücreti ve inkar tazminatı tahsil edilebilecektir. |
28-12-2008, 02:45 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Sözü geçen maddede uygulamaya ilişkin hiçbir ipucu verilmemiştir. Yoruma dayalı bakacak olursak zaten ben de var olan takibin devamına karar verildiği için aynı takip üzerinden diğer edaların istenebileceği görüşündeyim. Ve üstteki yazımda da zaten bunun bir zorunluluk olmadığının ispatını rica etmiştim. Yani zorunluluk olduğu iddiasında değilim. Ancak yorumdan öte bir materyal edinmek istemiştim. Eğer bu hususta bir içtihat vb. varsa paylaşırsanız memnun olurum. Ayrıca, İtirazın iptali davasının kabulünden sonra, tefhim edilen kısa kararın ilgili icra dairesine ibrazı ile takibe devam olunabileceğini gösteren yani gerekçeli kararın beklenmesine gerek olmadığını belirten bir içtihat paylaşabilirseniz memnun olurum. Saygılarımla.. |
28-12-2008, 04:43 | #8 | |||||||||||||||||||
|
Burada sormak istediğiniz şu mudur? İtirazın kaldırılması sonucu haksız çıkan borçlu hakkında icra mahkemesince takdir edilen icra inkar tazminatı için ayrı bir ilamlı takip yapmam mı gerekir, yoksa var olan takip üzerinden bu tazminatı alabilirmiyim? |
28-12-2008, 15:01 | #9 |
|
Benim asıl istediğim, tam olarak hangi yoldan gidileceği değildir.
Sadece bu konudaki keyfiyetin alacaklıya ait olduğunu ve yukarıdaki sayılan edaların ilamlı icra ile takip edilme zorunluluğunun olmadığını belirten bir yargıtay içtihadı arıyorum. Eğer elinizde böyle bir içtihat varsa paylaşırsanız memnun olurum. Ayrıca, İtirazın iptali davasının kabulünden sonra, tefhim edilen kısa kararın ilgili icra dairesine ibrazı ile takibe devam olunabileceğini gösteren yani gerekçeli kararın beklenmesine gerek olmadığını belirten bir içtihat da paylaşabilirseniz memnun olurum. Saygılarımla.. |
30-12-2008, 00:15 | #10 |
|
Sayın Bülent Güler'in bir soruya verdiği cevaptan alıntıdır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 'nin kısaltarak sunduğum 31.05.2004 gün 2004/9277-13802 sayılı aşağıdaki kararının takip hukukuna uygun bulunduğunu ve konuya açıklık getirdiğini sanıyorum. “...İlamının hüküm bölümünde borçlunun takibe yaptığı itirazın iptaline karar verilmiş, ayrıca inkar tazminatı Avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesi hüküm altına alınmıştır. Hükmün itirazın iptali ile ilgili bölümü edayı içermediği için ilgili takip dosyasına sunularak takibin devamı sağlanmalıdır. İcra mahkemesinin ; " daha önce takip konusu yapılan alacak bölümleri için" takibin mükerrer olduğuna yönelik gerekçesi yasaya uygundur. Ancak, alacaklının bu ilamda ayrıca, yazılı olan ve edayı içeren yukarıda açıklanan kısımlar için ayrı bir takip yapmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır...” |
30-12-2008, 12:14 | #11 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın bahadir_buyukavci, Ben 2 mesaj arasında fark göremiyorum. Siz görüyor musunuz? |
30-12-2008, 12:29 | #12 |
|
Sayın Av. Suat Ergin, (24-12-2008, 19:41,) - 2 nolu mesajı ile bu sorunun cevabını vermiş zaten. Halen bu konunun tartışılmasını anlayamadım.
Bilindiği üzere İtirazın iptali davaları genel mahkemelerde açılan bir dava türü olup, verilen karar ilama bağlanmakla karar konusu ile sınırlı olarak müstakil bir ilamın tüm etkilerini gösterir ve bu bağlamda ilam ile bağımsız yeni bir ilamlı icra takibi yapılabilir. İlamda yer verilen tahsil edilebilir nitelikteki tüm hususlar bağımsız ilamlı takip konusu olabilir. Eda niteliği bulunmayan ve tespit niteliği taşıyan hususun ilamlı icraya konu olması zaten düşünülemez. Fakat alacaklı isterse daha önce takip başlattığı ilamsız icra takibi dosyasına ilamı ekleyerek de takibe kaldığı yerden devam edebilir ki genellikle bu yol kullanılır. |
30-12-2008, 12:29 | #13 |
|
Sayın Ergin,
Ulaşma imkanım olmadığı için, rica etsem sözü edilen Yargıtay Kararı'nı burada paylaşabilir misiniz? |
30-12-2008, 12:38 | #14 |
|
T.C.
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 1987/7571 K. 1988/1612 T. 15.3.1988 • İTİRAZIN İPTALİ ( Davalının Borçlu Olduğu Bonolar Nedeniyle Yapılan İcra Takibine Vaki İtiraz ) • SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA AÇILAN İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Davaya Tahsil Davası Olarak Bakılmasının Mümkün Olmaması ) • TAHSİL DAVASI ( Tahsil Davasında Alacağın Tahsili ile Birlikte İnkar Tazminatına da Hükmedilememesi ) 1086/m.74,75,179 2004/m.67 ÖZET : Süre geçtikten sonra açılmış itirazın iptali davasının tahsil davası olarak kabul ve rüyeti mümkün değildir. itirazın iptali davasında mahkeme sadece itirazın iptaline ve istek varsa, tazminatın tahsiline karar verecek; tahsil davasında ise alacağın ve istek varsa faizinin tahsiline karar verecek, tahsil talebi ile birlikte inkar tazminatı istemi de varsa, bu tazminat istemini reddedecektir: Çünkü tazminat sadece itirazın iptali davalarında öngörülmüştür. DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı E.......... Asliye Hukuk Hakimliğince verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Davacı banka vekili, davalının borçlusu olduğu toplam 1.000.000 liralık üç adet bonoya dayalı olarak yaptıkları icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile 1.000.000 liranın senet tarihlerinden itibaren %64.05 cari faizi ve %15 in kar tazminatıyla birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı, senetlerin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, ( 1.000.000 )TL. nın takip tarihinden itibaren %63.8 temerrüt faizi ve %15 inkar tazminatı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı taraflar temyiz etmiştir. 1 - 18/02/1965 tarih ve 538 Sayılı Kanunla değiştirilen İİK.nun 67 nci maddesine göre açılan itirazın iptali davası, açılış şekil ve süresi ile doğurduğu sonuçlar bakımından tahsil davasından farklıdır. İİK.nun 67 nci maddesine göre itirazın iptali davası açılabilmesi için: 1 - İlamsız bir takip yapılmış olması, 2 - Borçlunun bu takibe itiraz etmiş olması, 3 - Alacaklının, itirazın kaldırılması için, icra tetkik merciine başvurmamış olması, 4 - Ve bu davanın davacısının itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması lazımdır. Oysa, tahsil davası açılabilmesi için bu koşulların hiçbirine gerek yoktur. Bu bir yıl içinde de tahsil davası açılabileceği gibi bir yıldan sonra da ve zamanaşımı süresi içinde ( hatta zamanaşımı geçtikten sonra dahi ) her zaman tahsil davası açılabilir. bu bir yıl geçtikten sonra ise itirazın iptali davası açılamaz. ( İİK.nun md. 67/son ). Bu bir yılın geçip geçmediğini yargıç re’sen araştıracak ve bu süreden sonra açılmış itirazın iptali davası, süre geçmiş olması nedeniyle reddedilecektir. Süre geçtikten sonra açılmış itirazın iptali davasının HUMK.nun 74 üncü maddesine aykırı olarak tahsil davası olarak kabul ve rüyeti mümkün değildir. Sonuçları bakımından da her iki dava türü ayrılmaktadır. Şöyle ki: A - İtirazın iptali davalarında yargıç itirazın iptali ile yetinecek, ( talep varsa ) teminata da hükmedecek, alacağın ve dolayısıyla faizin tahsiline karar veremeyecektir. Tahsil davasında ise tahsile ilişkin hüküm kurulacaktır. B - İtirazın iptali davasında yargıç talep varsa, İİK.nun 67/2 nci maddesi hükmü gereğince, alacaklı yararına %15’ten aşağı olmamak üzere tazminata hükmedecek iken alacağın tahsili davasında böyle bir tazminata hükmetmek söz konusu değildir. C - İtirazın iptali davasında, yaptığı takipte alacaklının haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşıldığı takdirde, davalının talebi halinde, alacaklı ( davacı )’da %15’ten aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edilebilirken, tahsil davalarında davacının böyle bir tazminata mahkum edilmesi mümkün değildir. D - Nihayet itirazın iptaline karar alan alacaklı, bu ilamı icra memurluğuna ibraz ile, borçlunun itirazı ile durmuş olan ilamsız icra takibine devam edecektir. Tahsil davasında ise davacı aldığı tahsil kararı üzerine ilamların icrası yoluyla takip yapacaktır. Özetlemek gerekirse, itirazın iptali davasında mahkeme sadece itirazın iptaline ve istek varsa, tazminatın tahsiline karar verecek; tahsil davasında ise alacağın ve istek varsa faizinin tahsiline karar verecek, tahsil talebi ile birlikte inkar tazminatı istemi de varsa, bu tazminat istemini reddedecektir: Çünkü tazminat sadece itirazın iptali davalarında öngörülmüştür. Açıklanan bu açılış koşulları ve doğurdukları sonuçlar arasındaki farklar nedeniyle itirazın iptali ve inkar tazminatı talebi ile tahsil isteminin bir arada dava edilmesi mümkün değildir. O halde, hem itirazın iptali ve inkar tazminatı, hem de alacağın faizli veya faizsiz tahsili talebini içeren davalarda yargıç, neye karar vereceğini saptayabilmek için HUMK.nun 179/3 üncü ve 75/2 nci maddeleri hükümleri gereğince, ilk önce davacıya istek sonucu açıklattırmalı, bu istek sonucuna göre davanın koşulları haiz olup olmadığını araştırmalı ve davacının itirazın iptali veya tahsil davasını tarcih etmesi durumuna göre davayı sonucuna bağlamalıdır. 2 - Yukarıdaki bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda bir numaralı bentte gösterilen nedenlerle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, iki numaralı bentte yazılı nedenle sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına 15/03/1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
30-12-2008, 16:39 | #15 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Tabi görüyorum Sayın Suat Ergin. Hem de çok büyük fark var. Soruyu ilk soran arkadaş Yargıtay kararı istemiş ama gördüğüm kadarıyla sizin iletinizde Yargıtay kararına yönelik herhangi bir ibare yok. Sanırım önemli olan ve fark yaratan şu ibare:
Saygılar... |
30-12-2008, 17:01 | #16 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın bahadir_buyukavci, Soruyu yukarıda alıntıladım. Nerede Yargıtay kararı istenildiğini söyler misiniz?
|
30-12-2008, 17:06 | #17 |
|
Ben ilk soruyu soran arkadaşın E. Cihan Uysal olduğunu sanmışım, şimdi farkına vardım. Cevaplarımı da genelde Cihan Uysal'a hitaben yazmıştım. Burada bir hata yapmışım. Kusura bakmayın.
Ancak amaç insaları aydınlatmak... Konuyu gereksiz bir yere sürüklediğim için özür dilerim. Saygılar... |
30-12-2008, 17:58 | #18 |
|
Değerli üyeler,
Ortam biraz gerildi sanıyorum. Herkesi sağduyuya davet etmek istiyorum. Verdiği cevapların faydası ne olursa olsun tüm cevap verenlere ve ayrıca Sayın Saim'e paylaştığı Yargıtay kararından ötürü teşekkür ediyorum. Sürç-i lisanım varsa mazur görülmesi dileğiyle. Saygılar.. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
muaccel olmayan alacağın icra takibine konu edilmesi ve icra giderleri | ali kılıç | Meslektaşların Soruları | 9 | 20-09-2010 11:43 |
Fatura Ile Icra Takibi - açık fatura - ilamsız icra | Av. Aylin Kaya | Meslektaşların Soruları | 11 | 14-07-2009 21:35 |
işyerini devralan kişiyi icra takibine dahil etmek | denizdeniz | Meslektaşların Soruları | 3 | 12-06-2009 18:22 |
30 yıl önce verilen kararın ilamlı icra yolu ile takibe konu yapılması mümkün müdür? | av.banu | Meslektaşların Soruları | 3 | 24-12-2008 17:39 |
İlamlı icra ve ilamsız icra mümkünse hangisi yapılmalı? | berden | Meslektaşların Soruları | 6 | 12-09-2007 18:53 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |