Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

karşılıksız kaşesinden sonraki ciro ve 35 e göre tebliğ...

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-11-2009, 17:11   #1
vkguzel

 
Varsayılan karşılıksız kaşesinden sonraki ciro ve 35 e göre tebliğ...

Müvekkil hakkında kesinleşen bir karşılıksız çek dosyasında yaptığım incelemede, şu hususları tespit ettim.

* Çek isme yazılmış ve bir başkasına ciro edilmiş. Lehdardan sonra gelen ciranta çeki bankaya ibraz etmiş ve karşılıksızdır kaşesi vurdurmuştur. Bankanın kaşılıksız kaşesinden sonra, bir 3. şahıs çeki cirolamış ve karşılıksız çek şikayetinde bulunmuştur.

* Söz konusu şikayet müvekkilin mahkumiyeti ile sonuçlanmış ve 35 e göre tebliğ edildiğinden karar kesinleşmiş temyiz süresi kaçırılmıştır. Duruşma tarihi davetiyei önce normal, daha sonra 35 e göre tebliğ edilmiş, mahkeme kararı ise direk 35 e göre tebliğ edilmiştir.

Sorularım

1- Karşılıksız kaşesinden sonra çeki cirolayan kişinin şikayet hakkı var mıdır?

2- Kararının direk 35 e göre tebliğ edilmesi usulsüz bir tebligat değil midir.?

Not : Konu ile ilgili başlıkları okudum, kafamdaki karışıklık tam olarak aydınlanmadı.

YArdımcı olursanız sevinirim, şimiden teşekkür ederim.
Old 18-11-2009, 17:19   #2
myilmaz

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,

Siz yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunun, bu hususta yargıtay kararları mevcut karşılıksız kaşesi vurulduktan sonra yapılan ciro alacağın temliki hükümlerine tabidir. Yapılan beyaz ciro geçerli olmayacağından diğer bir 3. kişinin karşılıksız çek şikayetinde bulunma hakkı yoktur.

Saygılarımla..
Old 18-11-2009, 17:31   #3
vkguzel

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım cevabnız için teşekkür ederim.

Kanunda yargılamanın yenilenmesi sebepleri sınırlı olarak sayılmış, hangi sebebe dayanabiliriz.

Yargılamanın yenilenmesi talebimizle beraber, tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle, temyiz dilekçesi de vermemiz yararmıza olur mu?
Old 23-11-2009, 15:50   #5
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan vkguzel
1- Karşılıksız kaşesinden sonra çeki cirolayan kişinin şikayet hakkı var mıdır?
Merhabalar;

Değerli meslektaşlarımın da daha önce belirttiği gibi karşılıksız kaşesinden sonra yapılan ciro temlik hükümlerine göre değerlendirilir ise de 3167'ye göre şikayet hakkı vermez. Bu nedenle de ortada usule uygun bir şikayet olmadığından beraate karar verilmesi uygun olacak idi.

Alıntı:
Yazan vkguzel
2- Kararının direk 35 e göre tebliğ edilmesi usulsüz bir tebligat değil midir.?


Bu konuda ise (bence) aynı davada yargılama aşamasında davetiye tebliği Teb. K. 35. maddeye göre yapılmış ise kararın da bu maddeye göre yapılmasında bir aykırılık yoktur.

Aykırılık veya usulsüzlük, "bilinen son adres" noktasında olabilir. Yani davetiye ve kararın tebliğ edildiği adresin sanığın bilinen son adresi olup olmadığı durumunu irdelemek gerekir.

Saygılarımla...

Aşağıda faydası olacağını düşündüğüm bir Yargıtay kararı mevcut:

Alıntı:
T.C. YARGITAY
10.Ceza Dairesi

Esas: 2006/7324
Karar: 2006/12735
Karar Tarihi: 16.11.2006

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık ………………., 3167 sayılı Kanun'un 16/1 ve 765 sayılı TCK'nın 72. maddeleri uyarınca 35.151.730.000.-TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Ankara 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.06.2004 gün ve 2001/763 esas, 2004/502 karar sayılı hükmü aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı'nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 01.03.2006 gün ve 8682 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26.04.2006 gün ve 2006/40736 sayılı tebliğnamesi ile dosya Dairemize gönderilmekle incelenip, gereği görüşülüp düşünüldü:

Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, <Sanığın mahkumiyetine konu çeklerden 28.1.2001 keşide tarihli ve 4.330.000.000 Türk lirası, 20.479.730.000 Türk lirası, 7.442.000.000 Türk lirası bedelli çeklerdeki imzalar ile sanığın Ankara 9. Noterliğince düzenlenen 01.10.1999 tarih 39037 sayılı imza sirkülerinde yer alan imza örneğinin benzerlik taşımadığı, söz konusu çeklerdeki imzaların şirketin diğer münferit temsilcisi olan …………’a ait olduğunun anlatılması karşısında, sanığın sadece keşide ettiği 28.01.2001 tarihli ve 2.900.000.000 Türk lirası bedelli çekin tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılması gerektiği" gözetilmeden yazılı şekilde fazla ceza tayininde isabet görülmemiştir.> denilerek, anılan hükmün, bozulması istenmiştir.

Gerekçeli kararın yokluğunda karar verilen sanığa tebliği işlemlerinin, ayrıntıları Dairemizin 16.03.2005 tarih ve 2005/4007-2776 sayılı ilamında açıklanan (Yargıtay Kararlar Dergisi, Ağustos 2005, s. 1311) Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi ile Tebligat Tüzüğü'nün 28 ve 55. maddelerine uymadığı için geçersiz olduğu, aynı Kanun'un 32. maddesi uyarınca, sanığın yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu 08.11.2005 tarihinde usulsüz tebligatı öğrendiğinin ve yargılamanın yenilenmesi isteğinin süresinde yapılmış bir temyiz isteği olduğunun kabul edilmesi gerektiğinden; bu durumda, temyiz yoluna başvurulup, henüz kesinleşmeyen söz konusu karar hakkında kanun yararına bozma yoluna başvurulmasının olanaklı olmaması nedeniyle 5271 sayılı CMK'nın 309/1. maddesi uyarınca talebin REDDİNE; dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına TEVDİİNE, 16.11.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 23-11-2009, 15:52   #6
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Az önce eklediğim kararda anılan Yargıtay kararı da aşağıdadır:
Alıntı:
T.C. YARGITAY
10.Ceza Dairesi

Esas: 2005/4007
Karar: 2005/2776
Karar Tarihi: 16.03.2005

Dava: Tüm dosya kapsamına göre, sanık Ali Yaşar Uygur hakkında açılan kamu davasında, adı geçenin savunmasının alınması için çıkarılan gıyabi tevkifin infaz edilememesi üzerine, adı geçene savunma hakkı verilmek üzere 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'un 4814 sayılı Kanun'la değişik 16/b. maddesinin dördüncü fıkrası ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 225. maddeleri gereğince çıkarılan tebligat, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edilmiş ise de; 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesi uyarınca yapılan tebligatın geçerli olabilmesi için, evvelce sanığa usulünce bir tebliğ yapılması gerektiği cihetle, sanığa savunma hakkı tanınmadan yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden bahisle;

CMUK'nın 343. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün ifadeli 23.02.2005 gün ve 08544 sayılı yazılı emirlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.03.2005 gün ve YE. 3602/1 sayılı tebliğnamesi ile Daireye gönderilmekle incelendi ve aşağıdaki karar tespit edildi:

Karar: Tebligat Kanunu'nun "kazai tebligat" faslının, "adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti" konu başlıklı 35. maddesi uyarınca, adli mercilerce, tebligat yapılabilmesi için iki ihtimal kabul edilmiştir.

Birinci ihtimal; ilgili kişiye daha önce adli mercilerce anılan yasa hükümlerine uygun olarak bir tebligatın yapılmış olması ve tebligat yapılan bu kişinin, yeni adresini adli mercie bildirmemesi durumudur.

Bu durumda, daha önce tebligat yapılan ve adli mercice en son bilinen adrese Tebligat Kanununun 35. maddesi dışındaki maddeler uyarınca yeniden tebligat çıkarılması, ilgilinin adresten ayrıldığının anlaşılması durumunda Tebligat Tüzüğünün 28. maddesi uyarınca, tebliğ memurunun adreste bulunmama nedenini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından araştırarak, beyanlarım tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekmektedir. Adres araştırmasına ilişkin söz konusu imzalı açıklamanın tebliğ tutanağında yer alması, zorunlu şekil şartı olup; belirtilen usule uygun olarak araştırma yapılmaması ve bu nedenle mahkemece, en son bilinen bu adresten sanığın ayrıldığının ve yeni adresinin tespit edilemediğinin kolluk görevlileri aracılığı ile de belirlenmemesi durumunda, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesinde belirtilen şekilde tebliğ evrakının kapıya asılması suretiyle tebligat yapılması mümkün değildir.

Tebligat memurunca Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesinde öngörülen zorunlu araştırma belirtilen şekilde yapılıp tevsik edildikten sonra, ilgilinin yeni adresi belirlenemez ise, tebliğ evrakı mercie iade edilir ve ilgili kişilerce yeni bir adres de bildirilmez ise, herhangi bir adres araştırması yapılmaksızın bundan sonraki tüm tebligatlar 6 örnek numaralı tebligat evrakının eski adrese ait binanın kapısına asılması usulüyle yapılır.

İkinci ihtimal ise; daha önce adli mercilerce ve usulüne uysun olarak tebligat yapılmamış olsa bile, anılan yasanın 35/son maddesinde belirtilen kurum, kuruluş, mercilere ilgili tarafından bildirilen veya imzası resmi merciler önünde ikrar edilmiş sözleşmelerdeki ( sadece taraflar yönünden ) adreslere de bu madde uyarınca tebligat yapılabilmesidir.

Bu durumda, daha önce adli mercilerce usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligat bulunmasa bile, belirtilen nitelikteki sözleşmelerde yer alan veya söz konusu kurum ve kuruluşlar tarafından bildirilen adrese veya bir kamu kurumu olan adli mercilere, tebligatın ilişkin olduğu soruşturma veya davaya ilişkin olarak tebligat yapılacak kişinin kendisinin bildirdiği en son adrese, önce, bu adresin değişip değişmediğinin bilinememesi nedeniyle anılan yasanın 35. maddesi dışındaki maddeler uyarınca tebligat çıkarılması ve tebligatın yapılamayarak, tebligat memurunca, ilgilinin adresinin değiştiğinin belirlenmesi ve yine Tebligat Tüzüğü'nün 55/2. maddesi yollamasıyla 28. maddesinde belirtilen usule uygun olarak yapacağı araştırma sonucunda yeni adresinin de tespit edilememesi durumunda, bu araştırma yukarıdaki açıklanan şekil koşuluna uyularak imza ile de tevsik edildikten sonra, evrak yine mercie iade edilir, ilgili kişilerce yeni bir adres de bildirilmez ise, herhangi bir adres araştırması yapılmaksızın bundan sonraki tüm tebligatlar 6 örnek numaralı tebligat evrakının eski adrese ait binanın kapısına asılması usulüyle yapılır. Bu tebligattan sonraki tebligatlar da, sanığın yeni adresinin hala bilinmemesi durumunda, kapıya asma usulüyle yapılır.

3167 sayılı Kanuna aykırılık suçlarında; adli mercilerce daha önce tebligat yapılmamış olması ve dosya içerisinde, muhatap banka şubesi tarafından gönderilen ve tebligat yapılacak kişinin adresini içeren Ticaret Sicili Gazetesi nüshası, noterlikçe düzenlenen resmi senetler, vergi levhası örneği ve bu gibi kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları, ticaret sicilleri veya esnaf ve sanatkarlar odalarınca düzenlenmiş belgelerin yer alması durumunda, bu belgelerde yer alan adreslere öncelikle Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi dışındaki maddelere göre tebligat çıkarılması ve tebligatın yapılamaması halinde, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca yukarıda açıklanan usullere uyularak tebligat yapılması gerekmektedir.

Dosya kapsamına göre; sanığın duruşmaya çağrılması için gönderilen meşruhatlı davetiyenin, muhatap banka şubesi tarafından gönderilen ve Tebligat Kanunu'nun 35/son maddesi kapsamında olan resmi kurumlardan, "Ticaret Sicili Müdürlüğü"nce çıkarılan Ticaret Sicili Gazetesi ve "noterlik" tarafından düzenlenen imza sirküleri ve düzenleme şeklindeki vekaletnamedeki sanığın iş adresine, yukarıda açıklanan usullere uygun olarak tebliğ edilmesi gerekirken, başka bir kişiye ait imza beyannamesindeki adrese tebliğe çıkarılması ve öncelikle, anılan kanunun 35. maddesi dışındaki maddeler uyarınca tebliğe çıkarılıp, belirtilen prosedür yerine getirilmeksizin, doğrudan 6 örnek numaralı tebligat evrakının kapıya asılması suretiyle, yasaya aykırı olarak tebliğ edildiğinin, böylelikle sanığın usulüne uygun olarak duruşmaya çağrılmaması nedeniyle savunma hakkının kısıtlanmış olduğunun anlaşılması karşısında,

Sonuç: Yazılı emre dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; ANKARA 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.07.2003 gün ve 2001/902 esas, 2003/689 karar sayılı kararının BOZULMASINA; benzer bir durumda Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 07.12.2004 gün ve 2004/6-178 esas, 214 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, dosyanın, müteakip işlemlerin yapılması için anılan mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına TEVDİİNE, 16.03.2005 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Old 23-11-2009, 15:57   #7
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Toparlayacak olursak;

Karşılıksız kaşesinden sonra yapılan ciro temlik hükümlerine göre değerlendirilir ise de 3167'ye göre şikayet hakkı vermez. Bu nedenle de ortada usule uygun bir şikayet olmadığından beraate karar verilmesi uygun olacak idi.

Sanığa yapılan davetiye tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı irdelendikten sonra usulüne göre yapılmamış olması halinde kararın öğrenildiği tarih itibariyle yapılacak bir temyiz başvurusunun yasal süresinde olduğu kabul edilmelidir.

Saygılarımla...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
karşılıksız kaşesinden sonra araya yapılan ciro hızır kaya Meslektaşların Soruları 13 19-02-2010 23:26
karşılıksız çekte ciro edenin veya vekilin cezai sorumluluğu cunapiedra Ceza Hukuku Çalışma Grubu 0 06-10-2009 18:50
35 e göre tebliğ hakkında Avguler Meslektaşların Soruları 1 02-06-2009 22:03
çekin karşılıksız olarak vurulmasından sonra yapılan ciro geçerlimidir Av.TOLGAA Meslektaşların Soruları 3 22-05-2008 16:10
Yargıtay Kararı Senette Vadeden Sonraki Ciro - Kıymetli Evrak Niteliğinin Yitmemesi Av. Rahşan KÜPELİ Meslektaşların Soruları 2 23-10-2007 17:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08512306 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.