Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Fazlaya İlişkin Haklar Saklı Tutulmadan Müddeabihin Değeri Islahla Arttırılabilir Mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-08-2008, 13:56   #1
tufan gürses

 
Varsayılan Fazlaya İlişkin Haklar Saklı Tutulmadan Müddeabihin Değeri Islahla Arttırılabilir Mi?

Ayıplı maldan dolayı bedel iadesini içeren bir tüketici dosyasında, dava dilekçesinde 2.000 YTL isteyen davacı tüketici ilk duruşmada bu talebini 2.750 YTL'ye çıkardığını sözlü olarak söyledi. Ancak dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamış. Biz de herhangi bir itirazda bulunmadık. Yargıtay içtihatlarına göre fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmadığı takdirde müddeabihin değeri arttırılamıyor. Yargıtayın bu uygulması halen devam ediyor mu? Bizim itiraz etmemiş olmamız usulen bir eksiklik oluşturur mu? Bu konuda yargıtay kararı veya tecrübeli arkadaşların görüşünü bekliyorum. Herkese şimdiden çok teşekkürler. Kolay gelsin
Old 23-08-2008, 16:43   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sorunuz yeterince açık değil. Islah yolu ile müddeabihi arttırması sizin de dediğiniz gibi kural olarak mümkün değildir. Ancak Hakimin Tüketici lehine şöyle bir yorumda bulunmasına şaşırmamak gerekir. Örneğin faturada yazan bedel 2750,00YTL ve dava bedel iadesi davası ise Hakim bunu ilk talepte açıkça bedel iadesi denildiğinden maddi hata olarak niteleyebilir. Ancak tüketici, 2000,00YTL fatura bedelinin iadesi ve 750,00YTL kullanamama tazminatı gibi bir talep ekliyorksa bu talebi sizin açık muvafakatınız olmadıkça reddedilecektir. Sizin yapmanız gereken talebin arttırılmasına muvafakatınız olmadığını yazılı olarak derhal mahkemeye bildirmektir.
Old 23-08-2008, 17:03   #3
tufan gürses

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Sorunuz yeterince açık değil. Islah yolu ile müddeabihi arttırması sizin de dediğiniz gibi kural olarak mümkün değildir. Ancak Hakimin Tüketici lehine şöyle bir yorumda bulunmasına şaşırmamak gerekir. Örneğin faturada yazan bedel 2750,00YTL ve dava bedel iadesi davası ise Hakim bunu ilk talepte açıkça bedel iadesi denildiğinden maddi hata olarak niteleyebilir. Ancak tüketici, 2000,00YTL fatura bedelinin iadesi ve 750,00YTL kullanamama tazminatı gibi bir talep ekliyorksa bu talebi sizin açık muvafakatınız olmadıkça reddedilecektir. Sizin yapmanız gereken talebin arttırılmasına muvafakatınız olmadığını yazılı olarak derhal mahkemeye bildirmektir.
Can bey her şeyden önce cevabınız için teşekkürler. Biraz daha açayım konuyu. Malın taksitli toplam bedeli faturada da yazıldığı gibi 2.750,00 YTL. Ancak davacı dava dilekçesinde sadece 2.000,00 YTL talep etmiş. Dolayısıyla sonraki talebi ile davayı genişletmiş oluyor. Ancak duruşmada hakimin yardımıyla davasını ıslah ettiğini ve talebini arttırdığını belirtti. Tutanağa da öyle geçti. Yani dava değerini ıslah etmiş oldu. Şimdi bu durumda fazlaya ilişkin hak saklı tutulmadan yapılan bu ıslah ve bizim de itiraz etmemiz neticesinde cevabınız nasıl olacak? teşekkürler
Old 23-08-2008, 18:22   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Siz dediğim gibi talebin genişletilmesine muvafakatınız olmadığını yazılı olarak bilirin. Hakimin yorumu maddi hata yönünde olabilir.
Old 23-08-2008, 20:12   #5
avktderya

 
Varsayılan

yalnız ıslaha karşı itiraz süresini kaçırmamaya dikkat edin.
iyi günler
Old 24-08-2008, 01:29   #6
Av.Muhammet H.

 
Varsayılan ıslah

KISMEN ISLAHTA ; değer artırımı , dava zamanşımına tabidir. Dava açma zamanaşımı 2 yılsa ,2 yıllık süre geçtikten sonra kısmen ıslah edilirse ,karşı taraf yeni değerdeki farka zamanaşımı yönünden itiraz edeblir.artırım reddolur.itiraz etmezse sorun yok.
TAMAMEN ISLAHTA; Müddeabih artırımına ve diğer yasal değişimlere itiraz edemezsin. Süre yada zamanaşımı yoktur. Davanın her aşamasında tek taraflı...
SAKLI TUTMA konusunda yargıtay saklı tutma yoksa artırım yapılamaz demiş. Ancak başkaca dairelerin zıt kararı varsa siz inceleyin.
Saygılarımla
Old 24-08-2008, 19:16   #7
hciyiltepe

 
Varsayılan Islah

Islah, tarafların yargılama sırasındaki usuli bir işlemin kısmen yada tamamen değiştirilmesi yada yeni bir usuli işlem yapılmasıdır. Islah yargılama sırasında bir defa başvurulabilecek bir yol olup karşı taraf yada mahkemenin kabulüne de tabi değildir.

Müddeabihin ıslah yoluyla değiştirilmesi 1999 yılına kadar HUMK taki éMüddeabih ıslah yoluyla değiştirilemez" hükmü gereği mümkün değil iken 1999 yılında Anayasa Mahkemesinin Humk'un ilgili hükmünü iptali ile mümkün hale gelmiştir.

Yargıtaya göre müddeabihin ıslah ile değiştirilebilmesi için:
1. Eksik harcın tamamlattırılması
2. Fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmuş olması gerekmektedir.

Fazlaya ilişkin hak saklı tutulmamış ise ıslah ile müddeabihin arttırılması mümkün değildir. Konuya ilişkin emsal bir karar aşağıdadır :
Old 24-08-2008, 19:28   #8
hciyiltepe

 
Varsayılan Islah

Islah, tarafların yargılama sırasındaki usuli bir işlemin kısmen yada tamamen değiştirilmesi yada yeni bir usuli işlem yapılmasıdır. Islah yargılama sırasında bir defa başvurulabilecek bir yol olup karşı taraf yada mahkemenin kabulüne de tabi değildir.

Müddeabihin ıslah yoluyla değiştirilmesi 1999 yılında Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar ile mümkün hale gelmiştir.

Yargıtaya göre müddeabihin ıslah ile değiştirilebilmesi için:
1. Eksik harcın tamamlattırılması
2. Fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmuş olması gerekmektedir.

Fazlaya ilişkin hak saklı tutulmamış ise ıslah ile müddeabihin arttırılması mümkün değildir. Konuya ilişkin emsal bir karar aşağıdadır :
__________________________________________________ _
19. Hukuk Dairesi
2003/6887 E.N , 2004/4721 K.N.
İlgili Kavramlar
o FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIN SAKLI TUTULMASI
o ISLAH
o MENF
İ TESBİT, İSTİRDAT ÇEK İPTALİ
Özet
(1086 S. HUMK. M. 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90)

İçtihat Metni
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkilince davalıdan satın alınacak römorklere karşılık avans olarak 12.210.000.000. TL toplamında nakit ve çek ile ödeme yapıldığını, teslim alınan 28 adet römorkun bedelinin 7.912.000.000. TL olduğunu ve ayrıca davalının elinde 3.000.000.000. TL tutarında 3 adet çekin teminat olarak bulunduğunu iddia ederek çekler ile ilgili talep ve dava haklarının saklı kalarak 4.298.000.000. TL'nın tahsilini talep ve dava etmiş, yargılamanın devamında 9.7:2002 tarihli harcını ikmal ettiği dilekçesi ile terhinat çeklerinin iptalini ödenmesi halinde istirdatını talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında, davacının yapmış olduğu ödemeler karşılığı malların teslim olunduğunu sonradan dava konusu edilen 3 adet çekin ise eski borçlar için verildiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece çeklerin iptaline ilişkin istemin ayrı bir dava konusu olduğu bu nedenle istirdat davasında ıslah ile devam edilemeyeceği gerekçesiyle çeklere yönelik istemin ve ıslah isteminin reddine, davalı yanca fazladan tahsil edilen ve karşılığında mal verildiği kanıtlanamayan 875.000.000. TL'nın istirdatına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle davalı tarafın kendi defter ve kanıtlarına göre davacıdan teslim ettiği mal bedelinden fazla tahsilat yaptığının anlaşılmasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacının temyizine gelince; davacının temyizi ıslah yolu ile iptalini dava ettiği çeklere yöneliktir.
Davacı yan, menfi tesbit ve istirdat davası açarken 3 adet çekin bedelsiz olduğunu ve davalıya akdi ilişkinin teminatı olarak verildiğini ileri sürerek bunlar ile ilgili talep ve dava haklarını saklı tutmuştur. Yargılamanın safahatında davalıya borçlu olmadığını belirterek teminat vasfını yitiren çeklerinde iptalini fazlaya ilişkin hakları çerçevesinde ıslah yolu ile talep etmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 20.7.1999 tarih 1999/1 esas, 1999/33 karar sayılı kararı ile "Islah yolu ile müdeabihin artırılması mümkündür". Bu nedenle mahkeme davacının ıslah yolu ile yaptığı talebinin araştırılarak varılacak uygun sonucuna göre karar verilmek gerekirken yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir.
Sonuç : Yukarıda (1) sayılı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) sayılı bentte açıklanan nedenle hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 26.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


4. Hukuk Dairesi
2003/5894 E.N , 2003/11400 K.N.
İlgili Kavramlar
o FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIN SAKLI TUTULMASI
o ISLAH
Özet
ISLAH DİLEKÇESİYLE FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIM SAKLI TUTMAYAN DAVACININ GERİYE KALAN ZARARI İÇİN YENİ BİR ISLAH DİLEKÇESİYLE TAZMİNAT İSTEMESİ OLASI DEĞİLDİR.


İçtihat Metni
Davacı Meryem vekili tarafından, davalı TCDD Genel Müdürlüğü aleyhine 28.5.2001, 1.3.2002 ve 28.2.2003 gününde verilen dilekçeler ile haksız eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.3.2003 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Yerel mahkemece dava kısmen kabul edilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava haksız eylemden kaynaklanmıştır. Davacı, ilk dava dilekçesi ile 28.5.2001 tarihinde açtığı davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş ise de, 1.3.2002 tarihli ıslah dilekçesinde geriye kalan zararını istemiş ancak, bu defa fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamıştır. Davacının istemini artırdığı bu dilekçe her ne kadar Islah olarak nitelendirilmiş ise de, yeni bir dava niteliğinde olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 195. vd. maddelerindeki düzenlemeye tabidir. Davacı taraf bu ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığına göre daha sonra 285.2003 günlü dilekçe ile yeniden istemde bulunamaz. Yukarıda da açıklandığı üzere bu tür istemler ıslah olarak nitelendirilse de birer davadır. Bu bakımdan, ıslah deyimi kullanılmak suretiyle daha önceki bir davada yeralmayan bir husus varmış gibi bir sonuç doğuramaz. O halde davacı ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığından geriye kalan zararı için yeni bir ıslah dilekçesiyle tazminat istenemeyeceği halde, mahkemece son ıslah dilekçesinde belirtilen alacağın da hüküm altına alınması usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda 2 nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına (BOZULMASINA) diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1 nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 9.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.


15. Hukuk Dairesi
2003/2474 E.N , 2003/5468 K.N.
İlgili Kavramlar
o BAYINDIRLIK İŞLERİ GENEL ŞARTNAMESİ
o ESER SÖZLEŞMESİ
o HAKEDİŞLERE USULEN İTİRAZ
o ISLAH
Özet
HAK EDİŞLERE USULEN İTİRAZ EDİLMEMİŞ İSE DAVA TÜMDEN REDDEDİLMELİ, İTİRAZ EDİLDİĞİNİN KABULÜ HALİNDE İSE, KESİNTİLERİN HAKLI NEDENLERE DAYALI YAPILDIĞI VE İŞİN AYIPLI OLDUĞUNA DAİR SAVUNMALAR ÜZERİNDE DURULUP, BİLİRKİŞİLERDEN EK RAPOR ALINARAK, GEREKTİĞİNDE KEŞİF YAPILMAK SURETİYLE SONUCA GİDİLMELİDİR.
DAVACI TALEBİNİ, FAZLA HAKKINI SAKLI TUTMADAN SINIRLANDIRARAK BUNUN BİR MİKTARINI DAVA ETMİŞ İSE, ISLAH YOLUYLA ANCAK SINIRLANDIRDIĞI MİKTARIN KALANINI İSTEYEBİLİR.


İçtihat Metni
Mahalli mahkemesinden verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
1- Davacı şirket vekili kararı temyiz etmiş ise de 11.10.2003 tarihli dilekçesi ile temyiz isteminden feragat etmiş olup, dosyada mevcut Ankara 30. Noterliğinin 4.8.2003 gün 16586 nolu vekaletnamesinde temyizden feragata yetkisinin bulunduğu anlaşıldığından temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2- Davalının temyiz itirazlarına gelince;
Yanlar arasında imzalanan sözleşmenin 46. maddesinde Bayındırlık işleri Genel Şartnamesi sözleşmenin eki olarak kabul edilmiştir. Şartnamenin 39. maddesinde hak edişlere ne şekilde itiraz edileceği belirtilmiştir. Hak ediş üzerinde görülen miktarlara bir itiraz varsa hak ediş raporunun itiraz kaydıyla imzalanması ve itiraz sebeplerinin hakedişe aynı tarihte eklenecek dilekçe ile belirtilmesi gerekir. Müteahhidin hakediş raporunu imzalamasından sonra tahakkuk işlemi yapılıncaya kadar yetkililer tarafından hakediş raporunda yapılabilecek düzeltmelere bir itirazı olursa hakedişin kendisine ödendiği tarihten başlamak üzere en çok 10 gün içinde bu itirazını dilekçe ile idareye bildirmek zorundadır. HUMK.nun 287. maddesi uyarınca itirazlar bu şekilde bildirilmediği takdirde hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılır.
Mahkemece hakedişlere usulen itiraz edilip edilmediği konusunda rapor alınmış ise de alınan rapordaki açıklamalar ve dosyada mevcut belgeler hakedişlere yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda itiraz edilip edilmediğini denetlemeye yeterli bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece dava konusu edilen alacak kalemleri 19, 20, 21 ve 22 nolu hakediş raporlarında yer aldığından bununla ilgili tüm belgeler merciinden istenerek itiraz dilekçelerinin sürede verilip verilmediği ve hakedişin yüklenici tarafından imzasından sonra düzeltmeler yapılmış ise ödemeden sonra 10 gün içinde kesintiye itiraz edilip edilmediği üzerinde durulmalı usulen itiraz edilmemiş ise dava tümden reddedilmelidir.
Hakedişlere usulen itiraz edildiğinin kabulü halinde ise kesintilerin haklı nedenlere dayalı olarak yapıldığı ve işin ayıplı olduğuna dair davalı savunmaları üzerinde durulup bu konuda bilir kişilerden ek rapor alınarak ve gerektiğinde mahallinde talimat yolu ile keşif yapılmak suretiyle alınacak rapor doğrultusunda sonuca varılmalıdır.
Yine davacı 19 nolu hakedişteki asma tavanla ilgili talebini fazla hakkını saklı tutmadan 4.494.936.000 TL. olarak sınırlandırdığı ve bu miktardan davada 2 milyar TL. istediği ve bu haliyle ıslah yoluyla ancak 4.494.936.000 TL. nın kalan kısmını dava edeceği halde fazlaya hükmedilmesi yine 20 nolu hakedişte istenen miktarda aynı şekilde ıslah yoluyla fazla miktarda hüküm altına alınması keza 21 nolu hakedişteki istenen miktarın üzerinde alacağa hükmedilmesi HUMK.nun 74. maddesine aykırı bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekir.
Sonuç : Yukarıda 1. bentde açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, 2. bentde açıklanan nedenlerle temyiz eden davalı yararına (BOZULMASINA), 275.000.000 TL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 13.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 24-08-2008, 22:56   #9
nezireselcuk

 
Varsayılan Tüketici Hakları

Fazlaya ilişkin halar saklı tutulmadan müddeabihin değerinin ıslahla artırılması konusu tartışılırken, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun Kapsamında konunun değerlendirilmesi gerektiğini unutmamak gerek. Ayıplı mal ve ayıplı hizmete ilişkin başvurularda Fatura bedeli üzerinden karar vermektedir. Yargıtay'ın görüşü de bu doğrultudadır. Açıklanan nedenle konu muhtemelen "maddi hata" olarak nitelendirilebilir. Ama yine de ıslah talebine itiraz edilmesine bir mania yoktur.
Old 25-08-2008, 09:55   #10
av.esra ipek

 
Varsayılan

Selam,burada dikkate alınması gereken kanun tüketicinin korunması hakkındaki kanundur bu nedenle ayıplı mala ilişkin dava dilekçelerinde faturada yazan bedel önemlidir bu bedel üzerinden karar verilmelidir.Ancak bir dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması talebi yer almıyorsa müddeabihin değerinin ıslah yolu ile sonradan değiştirilmesi de mümkün değildir.bu nedenle islaha itiraz süresini de dikkate alarak itiraz edilmelidir.kolay gelsin..
Old 26-08-2008, 09:17   #11
tufan gürses

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan esraipek85
Selam,burada dikkate alınması gereken kanun tüketicinin korunması hakkındaki kanundur bu nedenle ayıplı mala ilişkin dava dilekçelerinde faturada yazan bedel önemlidir bu bedel üzerinden karar verilmelidir.Ancak bir dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması talebi yer almıyorsa müddeabihin değerinin ıslah yolu ile sonradan değiştirilmesi de mümkün değildir.bu nedenle islaha itiraz süresini de dikkate alarak itiraz edilmelidir.kolay gelsin..
sayın esraipek cevap için teşekkürler, ıslaha itiraz süresinden ne kastettiğinizi anlayamadım. Böyle bir süre var mı? Kolay gelsin
Old 26-08-2008, 10:40   #12
av.esra ipek

 
Varsayılan

selam tufan gürses,ben şu an staj yapıyorum yani yeni mezun oldum,senin soruna,fakültede derste hocamın söylediği bilgiler doğrultusunda cevap vermeye çalıştım..sıslaha itiraz süresi diye bir konu geçmişti..ama bu sorunun tam yanıtını öğrenmek için şimdiden araştırmaya başladım..birkaç kaynağa bakmaktayım..cevabı bulurbulmaz bildiririm..sevgiler..
Old 27-08-2008, 16:45   #13
av.esra ipek

 
Varsayılan

sevgili tufan ıslaha itiraz süresi derken şunu kasdettim.. taraflardan birinin dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmadığından duruşma sırasında sözlü beyanla müddeabihin değerini arttırması yani bunu ıslah yoluyla yapması mümkün değil dolayısıyla bu talebe karşı tarafın itiraz etmesi gerekmektedir.karşı taraf bu itirazını hemen o an yapmalı yani ıslah talep edilen duruşmada hemen bu talebin ardından yapılmalı zaten hakim ıslah talep eden tarafa bu talebini yazılı beyanla yani ıslah dilekçesiyle sunması için ve harçlandırması için bir süre verecektir eğer duruşma sırasında itirazda bulunulmazsa cevap süresi içinde bulunulmalı..tabi bu cevap süresi de yargılama usulune göre değişir..umarım yeterince açık olabildim..iyi çalışmalar
Old 28-08-2008, 10:03   #14
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

Fazlaya ilişkin hak saklı tıtulmamışsa bu talepten fazlasından vazgeçildiği anlamı taşır.Vazgeçilen ve hukuk nazarında artık yok olan bir hakkın ıslah yoluyla canlandırılması mümkün değildir.Islah var olan fakat saklı tutulan bir hakkın tartışmaya açılmasına yarar.Yok olan birşey canlanamayacağına göre buna itiraz etmek zorunluluğu yoktur.İtiraz etmemek yoku canlandırmaz.Hakimin bunu resen gözetmesi gerekir.
Old 06-07-2010, 12:25   #15
harkan

 
Varsayılan

sayın esra ipek eğer davalı duruşma sırasında ıslaha itiraz etmemişse bu hakkını tümden mi kaybeder yoksa esasa cevap süresi içerisinde yine ıslaha itiraz hakkı saklı mıdır? ayrıca duruşmaya katılmış olan ıslaha itiraz etmesi gereken taraf için esasa cevap süresi duruşmadan sonra mı başlar yoksa ıslah talep edilen duruşma tutanağının tebliğ mi edilmesi gerekir?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kazanılan Kamulaştırmasız el atma davasında fazlaya ilişkin haklar için dava açma sür Av.Pınar Ertunç Meslektaşların Soruları 5 04-09-2010 00:51
Beklenen Haklar Ve KazinilmiŞ Haklar İle Anayasa Mahkemesİnİn Karari üye19576 Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 1 04-03-2009 16:18
Islahla ZamanaŞimi Av. C. Erol Bayrakdar Meslektaşların Soruları 2 23-07-2007 14:50
Islah Yolu İle Fazlaya İlİŞkİn Haklarin Sakli Tutulmasi İlerİ SÜrÜlebİlİr Mİ? Hoca Meslektaşların Soruları 8 23-02-2007 19:53
Delİlİn DeĞerİ ahmet tarık uçuş Meslektaşların Soruları 2 22-06-2006 12:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05544901 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.