Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İzaley-İ Şuyu AÇan PaydaŞin Ecrİmİsİl İsteme Şartlari Nelerdİr?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 16-02-2010, 19:13   #1
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan İzaley-İ Şuyu AÇan PaydaŞin Ecrİmİsİl İsteme Şartlari Nelerdİr?

BOŞANMADAN SONRA KOCANIN MAL KAÇIRMA KASTIYLA HİSSESİNİ AKRABASINA SATTIĞI ORTAK EVDEKİ 1/2 HİSSESİ İÇİN,SATIN ALAN PAYDAŞ (ANCAK TASARRUFUN İPTALİ AÇILMAMIŞ)TARAFINDAN İZALEY-İ ŞUYU AÇILAN KADIN İÇİN İNTİFADAN MEN BAŞLAMIŞ MIDIR,NE ZAMAN VE ECRİMİSİL DAVASINDA NE YAPILABİLİR?
Old 17-02-2010, 10:44   #2
Av.M_K

 
Varsayılan

Sayın Av.Nazife Eytemiş BAŞAR ,lütfen sorunuzu anlaşılır biçimde tekrar yazabilirmisiniz?
Tam olarak anlayamadım
Saygılar
Old 17-02-2010, 11:07   #3
Av.M_K

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/1079
Karar: 2007/2660
Karar Tarihi: 15.03.2007

ÖZET: Somut olayda; yapılan uygulama sonucu taşınmazda paydaşlar arasında bağlayıcı nitelikte harici bir taksim olgusu ve fiili kullanma biçiminin bulunmadığı aksine tarafların payına karşılık kullanabilecekleri çekişmesiz yerlerin bulunduğu, mahkemece kabul kapsamına alınan ve krokide C ile gösterilen bölümün iki taraftan herhangi birinin payı karşılığı olarak özgülenmediği sebebiyle davacı yönünden intifadan men olgusunun gerçekleşmediği sonucuna varılmaktadır.


(4721 S. K. m. 2, 706) (818 S. K. m. 213) (6762 S. K. m. 26)

Dava: Taraflar arasında görülen davada; Davacı, dava konusu 192 parsel sayılı taşınmazda tarafların paydaş olduklarını, davalının davacıya ait 1578 m2'lik kısmı yol olarak kullanmak suretiyle elattığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalının taşınmazda kendi payına düşen yer dışındaki müşterek kullanıma bırakılan yola, kanala ve bahçe olmayan kısımlara elattığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının 192 parselin 1578 m2'lik kısmına elatmasının önlenmesine karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi U. Şentürk'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Dava paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden toplanan delilerden, tarafların dava konusu 192 parsel sayılı taşınmazda paydaş oldukları, her bir paydaşın taşınmazda payına karşılık kullandıkları yerlerin olduğu görülmektedir.

Davacı paydaşların ortak kullanımına yol olarak ayrılan ve ekilip biçilmeyen 1578 m2'lik kısma davalının elattığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.

Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şüyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.

Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere MK. nun 706, BK. nun 213, TK. nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şüyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, <akde vefa> kuralının yanında MK. nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.

O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, MK. nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.

Somut olaya gelince; yapılan uygulama sonucu taşınmazda paydaşlar arasında bağlayıcı nitelikte harici bir taksim olgusu ve fiili kullanma biçiminin bulunmadığı aksine tarafların payına karşılık kullanabilecekleri çekişmesiz yerlerin bulunduğu, mahkemece kabul kapsamına alınan ve krokide <C> ile gösterilen bölümün iki taraftan herhangi birinin payı karşılığı olarak özgülenmediği böylece yukarıda değinilen ilkeler, dosyaya yansıyan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde davacı yönünden intifadan men olgusunun gerçekleşmediği sonucuna varılmaktadır.

Sonuç: Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK. nun 428 md. gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.03.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sayın Av.Nazife hanım bu yargıtay kararının kısmi şekilde yardımcı olacağını düşünüyorum ,daha bu konuyu araştıracam
Saygılar
Old 17-02-2010, 11:12   #4
Av.M_K

 
Varsayılan

sayın Av.Nazife hanım,

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/11630
Karar: 2006/13613
Karar Tarihi: 19.10.2006

ÖZET: Ecrimisile konu taşınmazda taraflar paydaştır. Paydaşlar kural olarak intifadan men edilmedikçe birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de; ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşlara bildirilmiş olmasına bağlıdır. İntifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası yemin dahil her türlü delille ispatlanabilir. Davalılar murisin ölümünden önce ve sonra taşınmazın kendileri tarafından kullanılmasına davacının açık ya da örtülü rızası bulunduğunu savunmuştur. Bu nedenle savunma ve gerçekleşen maddi olgular karşısında intifadan men koşulunun araştırılması gerekmektedir.


(1086 S. K. m. 428) (4721 S. K. m. 995)

Dava dilekçesinde 4000 YTL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü 3.061 YTL cihetine gidilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY KARARI

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davacı, murisi babasının 29.12.1997 tarihinde vefatından beri muris adına kayıtlı dairede davalıların (annesi F. ve kardeşi D.'nin) oturduğunu, kendisine herhangi bir kira bedelinin ödenmediğini beyanla hissesine düşen 4000 YTL ecrimisilin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar murisin vefatından önce de bu dairede oturduklarını tüm kardeşlerin bu kullanımına rıza gösterdiklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle 3.061 YTL ecrimisilin tahsili cihetine gidilmiş olup hükmü davalılar temyiz etmektedir.

Ecrimisile konu taşınmazda taraflar paydaştır. Paydaşlar kural olarak intifadan men edilmedikçe birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de; ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşlara bildirilmiş olmasına bağlıdır. İntifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası yemin dahil her türlü delille ispatlanabilir.

Davalılar murisin ölümünden önce ve sonra taşınmazın kendileri tarafından kullanılmasına davacının açık ya da örtülü rızası bulunduğunu savunmuştur. Bu nedenle savunma ve gerçekleşen maddi olgular karşısında intifadan men koşulunun araştırılması gerekmektedir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.10.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Saygılarımla..
Old 17-02-2010, 11:37   #5
Av.M_K

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/10919
Karar: 2006/11579
Karar Tarihi: 25.09.2006

ÖZET: Somut olayda, davacı taraf murisin, ölümünden itibaren intifadan men olgusunu ileri sürerek ecrimisil istemiştir. Mahkemece tanık anlatımları alındığı ve davacı tanıkları 2002 yılından itibaren intifadan men hususunun gerçekleştiğini açıkladıkları halde, sonraki yazılı ihtar tebliğ tarihinden ecrimisile hükmedilmiştir. Delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu eksik ecrimisile hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.


(4721 S. K. m. 683)

Dava: Dava dilekçesinde 10.000 YTL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Karar: Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davada, kök muristen intikal eden taşınmazın davalı tarafından kullanıldığı ileri sürülerek 5 yıllık ecrimisil istenilmiş, mahkemece ihtarname tebliğinden itibaren ecrimisile hükmedilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın bütün davacı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak, kural olarak; iştirak halinde mülkiyette paydaşlar intifadan men etmedikçe birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men ise yemin dahil her türlü delille ispatlanabilir:

Somut olayda, davacı taraf murisin, ölümünden itibaren intifadan men olgusunu ileri sürerek ecrimisil istemiştir. Mahkemece tanık anlatımları alındığı ve davacı tanıkları (bir bütün halinde anlatımları değerlendirildiğinde) 2002 yılından itibaren intifadan men hususunun gerçekleştiğini açıkladıkları halde, sonraki yazılı ihtar tebliğ tarihinden (27.07.2004) ecrimisile hükmedilmiştir. Delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu eksik ecrimisile hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Mahkemece yapılacak iş, murisin ölüm tarihinden sonra intifadan men'in olup olmadığı (2002 öncesi için) tanıklarca doğrulanmadığı ve davacı taraf sair delillere dayanarak yemin delilini bildirdiği kabul edilip davacı tarafın yemin teklif etme hakkı hatırlatılmalı intifadan men tarihinin yeminle kanıtlanması halinde istem gibi (dava tarihinden geriye doğru 5 yıl için) aksi takdirde davacı tanıkları yeniden çağrılıp intifadan men'in 2002 yılının hangi ayı itibariyle gerçekleştiği hususunda ek beyanları alınıp buna göre bilirkişiden ek rapor temin edilip varılacak uygun sonuç çerçevesinde ecrimisile hükmedilmelidir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 17-02-2010, 11:42   #6
Av.M_K

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/1705
Karar: 2005/2073
Karar Tarihi: 03.03.2005

ÖZET: Somut olayda davalının müdahalesinin önlenilmesine karar verilmiştir. Bu dava ile davacı kullandırmama iradesini belli etmiştir. Bu durumda; şayet davadan önce intifadan men koşulu oluşmuş ise bu tarihin belirlenmek suretiyle esas alınması, aksi takdirde elatmanın önlenilmesi davasının dava dilekçesinin tebliği ile intifadan men iradesi davalıya bildirilmiş olur. O halde mahkemece gerekli inceleme yapılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken davanın reddinde isabet görülmemiştir.


(4721 S. K. m. 995)

Dava: Dava dilekçesinde 12.384.800.000 lira ecrimisil ve faiz alacağının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı, davalı kardeşi ile 506 parselde hissedar olduklarını davalının hissesinden fazla yer kullandığından ötürü Serik Asliye Hukuk Mahkemesince elatmanın önlenilmesine karar verildiğini beyanla 5 yıllık ecrimisil alacağı olan 5.888.000.000 liranın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; tarafların dava konusu taşınmazda müşterek malik oldukları, davalının davacıyı taşınmazdan yararlanma konusunda intifadan men ettiği ispatlanamamış olup, müşterek malik olarak her iki tarafın da taşınmazdan yer kullandıkları, kullanılan yerlerin miktarlarının tam hisseyi karşılamasının şart olmadığı ve davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiştir.

Paya uyan bir belirtme ve sınırlandırma olmadığı takdirde, her paydaşın, öbürlerine zarar vermemesi kaydıyla taşınmazı kullanma hakkı vardır. Bu hakkın ölçüsü ise, her somut olayda durumun özelliğini göz önünde tutarak araştırılmak gerekir.

Paylı malı, paydaşların hakları ile bağdaşmayan bir biçimde kullanan paydaş (davalı), kullanmayan (davacı) haklarını, rayiç kira üzerinden ve onun payı oranında ödemekle yükümlüdür.

Ecrimisile konu edilen taşınmazda taraflar paydaştır. Paydaşlar kural olarak intifadan men edilmedikçe birbirinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de; ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır.

Somut olayda Serik Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/34 E., 559 K. sayılı ilamı ile davalının 82814 m2 lik kısma vaki müdahalesinin önlenilmesine karar verilmiştir. Bu dava ile davacı kullandırmama iradesini belli etmiştir. Bu durumda; şayet davadan önce intifadan men koşulu oluşmuş ise bu tarihin belirlenmek suretiyle esas alınması, aksi takdirde elatmanın önlenilmesi davasının dava dilekçesinin tebliği ile intifadan men iradesi davalıya bildirilmiş olur.

O halde mahkemece yukarıda açıklanan hususlar ışığında inceleme yapılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddinde isabet görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 03.03.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 17-02-2010, 11:49   #7
Av.M_K

 
Varsayılan

VE SON OLARAK

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/1705
Karar: 2005/2073
Karar Tarihi: 03.03.2005

ÖZET: Somut olayda davalının müdahalesinin önlenilmesine karar verilmiştir. Bu dava ile davacı kullandırmama iradesini belli etmiştir. Bu durumda; şayet davadan önce intifadan men koşulu oluşmuş ise bu tarihin belirlenmek suretiyle esas alınması, aksi takdirde elatmanın önlenilmesi davasının dava dilekçesinin tebliği ile intifadan men iradesi davalıya bildirilmiş olur. O halde mahkemece gerekli inceleme yapılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken davanın reddinde isabet görülmemiştir.


(4721 S. K. m. 995)

Dava: Dava dilekçesinde 12.384.800.000 lira ecrimisil ve faiz alacağının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı, davalı kardeşi ile 506 parselde hissedar olduklarını davalının hissesinden fazla yer kullandığından ötürü Serik Asliye Hukuk Mahkemesince elatmanın önlenilmesine karar verildiğini beyanla 5 yıllık ecrimisil alacağı olan 5.888.000.000 liranın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; tarafların dava konusu taşınmazda müşterek malik oldukları, davalının davacıyı taşınmazdan yararlanma konusunda intifadan men ettiği ispatlanamamış olup, müşterek malik olarak her iki tarafın da taşınmazdan yer kullandıkları, kullanılan yerlerin miktarlarının tam hisseyi karşılamasının şart olmadığı ve davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiştir.

Paya uyan bir belirtme ve sınırlandırma olmadığı takdirde, her paydaşın, öbürlerine zarar vermemesi kaydıyla taşınmazı kullanma hakkı vardır. Bu hakkın ölçüsü ise, her somut olayda durumun özelliğini göz önünde tutarak araştırılmak gerekir.

Paylı malı, paydaşların hakları ile bağdaşmayan bir biçimde kullanan paydaş (davalı), kullanmayan (davacı) haklarını, rayiç kira üzerinden ve onun payı oranında ödemekle yükümlüdür.

Ecrimisile konu edilen taşınmazda taraflar paydaştır. Paydaşlar kural olarak intifadan men edilmedikçe birbirinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de; ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır.

Somut olayda Serik Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/34 E., 559 K. sayılı ilamı ile davalının 82814 m2 lik kısma vaki müdahalesinin önlenilmesine karar verilmiştir. Bu dava ile davacı kullandırmama iradesini belli etmiştir. Bu durumda; şayet davadan önce intifadan men koşulu oluşmuş ise bu tarihin belirlenmek suretiyle esas alınması, aksi takdirde elatmanın önlenilmesi davasının dava dilekçesinin tebliği ile intifadan men iradesi davalıya bildirilmiş olur.

O halde mahkemece yukarıda açıklanan hususlar ışığında inceleme yapılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddinde isabet görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 03.03.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


İYİ ÇALIŞMALAR DİLERİM
Av.Murat KUNDAKÇI
Old 17-02-2010, 11:54   #8
Av.M_K

 
Varsayılan

pARDON AYNI KARAR KOPYALANMIŞ SORRY

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/188
Karar: 2005/437
Karar Tarihi: 31.01.2005

ÖZET : Ecrimisile konu taşınmazlarda taraflar paydaştır. Paydaşlar, kural olarak intifadan men edilmedikçe birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de; ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın bir takım istisnaları vardır. Mesela, tabii ( meyve veren ağaçlar ) ya da hukuki ( kiraya verilerek kira geliri elde edilmesi ) semere getiren taşınmazlar için bu şartın gerçekleşmiş olması lüzumu olmadığı gibi, Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre, taşınmazı kullanan malikin diğer maliklerin hakkını inkar etmiş olması halinde de intifadan men şartı aranmaz. Ayrıca, yararlanma dileğinin açıklanması koşulu ile davacının açtığı izale-i şuyu davasının dilekçesinin tebliğ tarihi, keza icra emrinin tebliğ tarihi, murisin mirasçılardan mal kaçırdığından söz edilerek dava konusu taşınmazların tapularının iptali için açılan tapu iptal davasına ilişkin dilekçenin tebliğ tarihi, daha önce aynı yer için açılan ve intifadan men koşulunun gerçekleşmediğinden ötürü red edilen ecrimisil davasına dair davalı tarafa tebliğ edilen önceki dava dilekçesi ile taraflar arasındaki sonuçlanmış önceki tarihli elatmanın önlenmesi veya ecrimisil davaları intifadan men koşulunun oluşması için yeterli sayılmışlardır.
Somut olayımızda; davacılar tarafından davalıya çekilmiş bir ihtarname bulunmamaktadır. Davacının, intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiasını ispat bakımından dinlettiği tanık beyanlarından ise, intifadan men edildiği hususu anlaşılamamaktadır. Her ne kadar, mahkemece "taşınmazların türlü cinsli ve gelir getiren yerler olduğundan intifadan men koşulunun aranmayacağı" belirtilmiş ise de; yukarıda da açıklandığı gibi ancak, tabii ürün veren ( meyve veren ağaçlar ) taşınmazlar hakkında intifadan men'in gerçekleşmesi lüzumu aranmaz. Mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği ( re'sen ) araştırılmadan, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirir.


(4721 S. K. m. 683)

Dava: Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hak saklı tutularak 6.644.500.000 lira ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ( 834 parselle ilgili davanın reddi, diğer parsellerle ilgili kabulü ) cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacılar, murisden intikal eden taşınmazları davalının tek başına kullandığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hak saklı tutulmak suretiyle 2002 yılı için ecrimisil bedeli 6.644.500.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı, dava konusu taşınmazlardan 697 parsel sayılı taşınmazın davaya konu yıl ekilmediğini, 781 parsel sayılı taşınmaz ile tarafların bir ilgisinin bulunmadığını, diğer taşınmazlarla ilgili ise intifadan menin gerçekleşmediğini savunup, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece davacı tarafın Edirne, Karayusuf köyünde bulunan ve tapunun 834 parsel numarasında kayıtlı taşınmazlarla ilgili ecrimisil talebi sabit olmadığından reddine, davacıların dava konusu edilen diğer parseller hakkındaki ecrimisil talebinin ise; "taşınmazların tarla/cinsli ve gelir getiren yerler olduğundan intifadan men koşulunun aranamayacağı" gerekçesiyle kabulü ile, 6.644.500.000 TL ecrimisilin 21.6.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile hisseleri oranında davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Ecrimisile konu taşınmazlarda taraflar paydaştır. Paydaşlar, kural olarak intifadan men edilmedikçe birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de; ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın bir takım istisnaları vardır. Mesela, tabii ( meyve veren ağaçlar ) ya da hukuki ( kiraya verilerek kira geliri elde edilmesi ) semere getiren taşınmazlar için bu şartın gerçekleşmiş olması lüzumu olmadığı gibi, Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre, taşınmazı kullanan malikin diğer maliklerin hakkını inkar etmiş olması halinde de intifadan men şartı aranmaz. Ayrıca, yararlanma dileğinin açıklanması koşulu ile davacının açtığı izale-i şuyu davasının dilekçesinin tebliğ tarihi, keza icra emrinin tebliğ tarihi, murisin mirasçılardan mal kaçırdığından söz edilerek dava konusu taşınmazların tapularının iptali için açılan tapu iptal davasına ilişkin dilekçenin tebliğ tarihi, daha önce aynı yer için açılan ve intifadan men koşulunun gerçekleşmediğinden ötürü red edilen ecrimisil davasına dair davalı tarafa tebliğ edilen önceki dava dilekçesi ile taraflar arasındaki sonuçlanmış önceki tarihli elatmanın önlenmesi veya ecrimisil davaları intifadan men koşulunun oluşması için yeterli sayılmışlardır.

Somut olayımızda; davacılar tarafından davalıya çekilmiş bir ihtarname bulunmamaktadır. Davacının, intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiasını ispat bakımından dinlettiği tanık beyanlarından ise, intifadan men edildiği hususu anlaşılamamaktadır. Her ne kadar, mahkemece "taşınmazların türlü cinsli ve gelir getiren yerler olduğundan intifadan men koşulunun aranmayacağı" belirtilmiş ise de; yukarıda da açıklandığı gibi ancak, tabii ürün veren ( meyve veren ağaçlar ) taşınmazlar hakkında intifadan men'in gerçekleşmesi lüzumu aranmaz. Mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği ( re'sen ) araştırılmadan, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.

Öte yandan, davalı cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazlardan 697 parsel sayılı taşınmazın ekilmediğini, boş kaldığını savunmuştur. Bu husus üzerinde de karşılıklı deliller toplanıp sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31.1.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 17-02-2010, 13:25   #9
Av.Ayse E.

 
Varsayılan

genel olarak satın alan kişinin kadına satın aldığını ve ecrimisil istediğini beyan ettiği (intifadan men) daha önceki bir tarih yok ise ecrimisil dava tarihinden itibaren istenebilir....ev kirada mı kim kullanıyor?

tasarrufun iptaline ek önalım davası düşünülebilinir..diye düşünüyorum..iyi çalışmalar.
Old 17-02-2010, 19:18   #10
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

ilgilenen meslektaşlara teşekkür,benim ilgilendiğim ecrimisil davası biraz ilginç davacı paydaşlar kötüniyetli ve ecrimisili izaleyi şuyu davasının tebliğinden itibaren istiyorlar(yargıtay kararı da eklenmiş)davalı paydaş kadın evi yıllardır kullanıyor,ortak aile konutu.
Old 17-02-2010, 21:08   #11
Av.M_K

 
Varsayılan

Aile konutu olan bir yerde koca payını eşinin muvafakatı olmadan nasıl devredebilir ki? enterasan
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İzaleİ Şuyuu Demir Demir Meslektaşların Soruları 6 25-10-2008 09:29
İzaleİ Şuyu Davasi Av.Göksu CELEP Meslektaşların Soruları 1 25-03-2008 16:13
İzaley-İ Şuyu Sorusu sailor1981 Meslektaşların Soruları 3 16-11-2007 20:23
Tokİnİn SÖzleŞme Şartlari AV.ELİF GÖKDEMİR Meslektaşların Soruları 3 02-06-2007 08:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,13427401 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.