![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Merhaba sayın meslektaşlarım. Belirsiz alacak davası olarak açmış olduğumuz davada ıslah dilekçemizi sunduk. Dava kabul edildi. Davalının istinaf talebi neticesinde dosya istinaf mahkemesine gitti ve istinaf mahkemesince karar bozuldu. İlk derece mahkemesi tarafından yeniden bilirkişi raporu aldırıldı. Gelinen durum itibariye ülkede bulunan enflasyon hali, asgari ücrete yapılan zam sebebiyle ilk ıslah talebimizin 5 katı daha yüksek bir bedel bilirkişi raporunda tespit edilmiştir. Bedel artırım veya ıslah dilekçesi sunmak istiyorum. Davalı vekilince yerel mahkeme kararını istinaf etmemiş olmamız sebebiyle kazanılmış hak savunmasında bulunulacak. Davalı vekilinin bu iddiası kabul görür mü? Kabul görmesi durumunda belirsiz alacak davasından sonra veya devam ederken yeni bir dava ile arada oluşan bu fark talep edilebilir mi? İki bilirkişi raporu arasındaki en temel fark asgari ücrete yapılan öngörülemez artıştır. Fikir ve önerilerinizi varsa mevcut yargı kararlarını paylaşırsanız sevinirim. İyi çalışmalar dilerim.
|
![]() |
#2 |
|
![]() Daha önce "ıslah" yapmış iseniz, bu defa HMK 107/2 maddesi gereğince yeni bilirkişi raporuna göre "talep belirleme/ artırım" dilekçesi verebilirsiniz veya ayrı bir dava açabilirsiniz diye düşünüyorum. İlk bilirkişi raporuna itiraz etmemiş olsanız da, bu tür durumlarda usuli kazanılmış hak olmayacağına dair yeni tarihli bir Anayasa Mahkemesi kararı da çıktı. (20.05.2024 tarihli Resmi Gazete 2020/21347)
|
![]() |
#3 |
|
![]() Medenî yargılama usûlüne hâkim olan ilkelerden taleple bağlılık ilkesinin yargılama safhalarına yansıyan çeşitli görünümlerinden biri de "aleyhe değiştirme (bozma) yasağı"(Reformatio in peius)'dır.
Bu yasak dolayısıyla, bir hüküm yalnızca kanun yoluna başvuran tarafın lehine bozulabilir/kaldırılabilir. Kaldırma/bozma kararı, kanun yoluna başvuran aleyhine ve başvurmayan taraf lehine sonuç doğuramaz. Esasında bu durum, içtihatlarla geliştirilmiş ve kabul edilmiş bir müessese ise de normatif dayanağı da istinaf kanun yoluna ilişkin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi hükmüdür. Burada istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı hükme bağlanmıştır. Aleyhe bozma yasağının sonraki aşaması ise aleyhe hüküm verme yasağıdır. Buna göre, bir hüküm taraflardan yalnızca birinin kanun yoluna başvurması sonucu kaldırılmış/bozulmuş ise kaldırma/bozma kararına uyulması hâlinde yeni kurulacak hükmün kanun yoluna başvuran tarafın durumunu ağırlaştıramamasını gerektirmektedir. Çünkü bu durumda, bozulan/kaldırılan ilk hüküm, kanun yoluna başvuran taraf lehine usulî kazanılmış hak oluşturur. Çok basit bir mantıkla, kanun yoluna başvuran taraf, eğer kanun başvurmamış olsa idi karar ilk haliyle kesinleşecekti ve nihayet bu sonuca katlanacaktı. Kanun yoluna başvurmayan tarafın kanun yolunun olumlu sonuçlarından istifade etmesi beklenemez. Sorunuza gelince, mahkemenin kaldırma öncesi ilk kararına karşı kanun yoluna başvurmamış olmanız, ilk hükmün davalı yararına usulî kazanılmış hak oluşturmasına sebep olmuştur. Bu nedenle kaldırma sonrası alınan bilirkişi raporuna göre talebinizi artırmamanızı tavsiye ederim. |
![]() |
#4 |
|
![]() Bedel arttırım talebinde bulunamamam durumunda enflasyon sebebiyle uğramış olduğum bu zararı ne şekilde tazmin edeceğim? Maluliyete sebebiyet veren haksız fiil davranışı üzerine zararımızı tazmin amacıyla açmış olduğumuz belirsiz alacak davası sonrasında veya dava devam ederken yeni bir dava açılabilir mi? Cevaplarınız için teşekkür ederim.
|
![]() |
#5 |
|
![]() Fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımızı saklı tutmamız bize bir fayda sağlamaz mı?
![]() |
![]() |
#6 |
|
![]() Belirsiz alacak davasında alacağın bir kısmı değil tamamı dava konusu edilir. Bu nedenle, kısmî davadan farklı olarak dava sırasında belirli hale gelecek alacak isteminin ek davaya konu edilmesi mümkün değildir.
Kanaatimce mevcut bir belirsiz alacak davasına rağmen aynı alacağa ilişkin açılan ikinci (ek) dava, -aşamasına göre- derdestlik ve kesin hüküm engelleriyle karşı karşıya kalacaktır. Bir davanın aynı anda hem kısmî dava hem de belirsiz alacak davası niteliğinde olması mümkün değildir. O nedenle belirsiz alacak davasında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması da kanaatimce ek dava hakkı vermeyecektir. Sizin davanızda, bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırma gerekçesi nedir? |
![]() |
#7 |
|
![]() İstinaf kararı özetle: "..SGK tarafından bağlanan gelir veya ödeme yapılıp yapılmadığının sorularak ve uzlaşma ile ödenen bedelin mahsubunun yapılarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu sebeple davalı vekilinin istinaf talebinin usulen kabulüne.." şeklindedir. Sgk tarafından ödeme yapılmamıştır. Uzlaştırma kapsamında da cuzi bir miktar ödeme alınmıştır. Gelinen durum itibariyle ıslah veya bedel arttırım dilekçesi sunamamamız ve davanın belirsiz alacak davası olması sebebiyle ek dava açamamamız durumunda mülkiyet hakkımız ihlal edilecektir. İki rapor arasındaki en büyük fark asgari ücretlere yapılan öngörülemez zamdan kaynaklanmaktadır.
|
![]() |
#8 |
|
![]() Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a-6 maddesine istinaden verildiği anlaşılıyor.
Doktrinde azınlıkta kalan bir görüşe göre, Bölge Adliye Mahkemesinin 6100 sayılı HMK'nun 353/1-a maddesi uyarınca verdiği kaldırma kararlarının hükmü tek başına istinaf eden taraf lehine usulî müktesep hak oluşturmayacağı ileri sürülmektedir. Bu görüşe göre, ilk derece mahkemesi tarafından bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararına uyma yönünde bir karar verilemeyeceğinden bu tür kararların usulî müktesep hak bahşetmeyeceği savunulmaktadır. [Bknz. Emine Gökçe Karabel, “İki Tarafın Da Hükmü İstinaf Etmesi Halinde Aleyhe Hüküm Kurma Yasağı Uygulanır mı?”,İlamat Torbası İstinaf Mahkemesi Karar İncelemeleri II, ed. Al Cem Budak ve Varol Karaaslan, (İstanbul: Filiz Kitabevi, 2021), 115-136] [Bknz. Mine Ercevahir, "Medenî Usûl Hukukunda Usûlî Müktesep Hak, (Yetkin, 2023), 127-129] Ancak doktrinde baskın olan görüş, istinaf aşamasında gönderme kararından (353/1-a) sonra ilk derece mahkemesinde devam eden yargılamada aleyhe bozma yasağı dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği yönündedir. [Bknz. Muhammet Özekes, Uğur Bulut, "Aleyhe Bozma Yasağının İstinaf Bakımından Yeri ve Uygulaması", TBB Dergisi, 2023, 201-203] Türk Yargıtay'ı da aleyhe bozma yasağının/aleyhe hüküm yasağının 6100 sayılı HMK'nun 353/1-a maddesi kapsamında verilen kararlar hakkında da uygulanacağı görüşündedir: Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin E. 2020/4939 K. 2021/3441 sayılı kararı Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin E. 2021/2388 K. 2021/3038 sayılı kararı Ancak Yargıtay bünyesinde de sizin gibi düşünen üyeler yok değildir. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin E. 2020/11324 K. 2021/12025 sayılı kararına ekli karşı oy yazısında bir üye; "Somut uyuşmazlıkta davacı tarafın itiraz etmediği hesap, karar tarihine en yakın bilinen ücret üzerinden hesaplanmıştır. Bozmadan sonra karar tarihine yakın veriler alındığında, hesabın unsurları değişeceğinden, tazminat miktarı da elbette değişecektir. Davacı taraf bozmadan önceki ilk kararda bilinen ücret üzerinden hesaplanan tazminata itiraz etmemiştir. Ancak bu bilinen ücret bozmadan sonra değişecektir. Bir tarafın ilerde değişecek diye kararı temyiz etmesi hayatın olağan akışına uygun olmayacaktır. Zira karar onanmış olsa idi hesaplama bilinen ücrete göre hesaplandığından sorun olmayacaktır. Ancak bozmadan sonra değişen durum nedeni ile daha önce doğmayan hesaba esas unsur olan ücrete itiraz etmeme usulü kazanılmış hak oluşturmayacaktır." Gerekçesiyle bu başlık altında yer verdiğim görüşlerin aksine bir görüş ileri sürmüştür. Anlaşılacağı üzere konu ziyadesiyle tartışmalı ve sorunludur. Bu nedenle şansınızı denemek isterseniz yeterli gerekçe bulmak mümkün. İyi çalışmalar dilerim. |
![]() |
#9 | |||||||||||||||||||
|
![]() Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/14645 E., 2022/15251 K., 24.11.2022:
Olayınıza birebir uyuyor sanırım. Talep artırım dilekçesi ile sorun çözülmelidir. Sayın Aktaş'ın paylaştığı karardaki karşı oy, belirsiz alacak davasının özüne uygun. Kabul görmemesi hatalı olmuş. Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı dilekçeden belli olmasaydı, kısmi dava olarak kabul edilmesi gerekeceğinden ek dava ile de aradaki fark istenebilecekti. Tabii zamanaşımı gündeme gelebilirdi. |
![]() |
#10 |
|
![]() Konunun üzerinden uzun bir zaman geçmiş ;ancak aynı durum benzer bir dosyamda var dosyanız karara çıktı mı acaba, nasıl bir yol izlediniz ? İstenilen ücret tazminat üzerinden çıktı bu sebeple de isinaf edilmedi. İstinaf sonrası yeni alınan raporda tabi tazminat daha yüksek çıktı. Usuli kazanılmış hak dikkate alarak miktarı artırmak konusunda emin değilim ;ancak istinaf HMK 353/1-a-6 maddesi ile kararı kaldırdı.Dosyanızın sonucu ne oldu, akıbeti ile ilgili bilgi paylaşırsanız sevinirim. İyi çalışmalar dilerim.
|
![]() |
#11 |
|
![]() Meslektaşım henüz davamız karara çıkmadı. Bedel arttırım dilekçemizi sunmak üzere mahkeme süre verdi. Davalının usuli kazanılmış hak iddiasını kabul edecek olsa tarafımıza süre vermemesi gerekirdi. Ancak mahkemenin ne karar vereceği belli olmaz. Davalının usuli kazanılmış hak iddiasına ilişkin ayrı bir dilekçe ile detaylı beyanda bulunduk. Anayasa mahkemesinin güncel kararlarında usuli kazanılmış hak iddiası çok güzel bir şekilde açıklanmış. Faydalandığım kararlar; Anayasa Mahkemesinin Ahmet Özgan Ve Şule Özgan başvurusu üzerine vermiş olduğu 2020/21347 başvuru numaralı 21.12.2023 tarihli kararı,
Anayasa Mahkemesinin İsmail Tuncel başvurusu üzerine vermiş olduğu 2019/8609 başvuru numaralı 21.12.2023 tarihli kararı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/14645 E., 2022/15251 K., 24.11.2022 tarihli kararı şeklindedir. Söz konusu kararlar iddiamızı ispat edecek niteliktedir. Faydalı olması dileğiyle |
![]() |
#12 |
|
![]() Meslektaşım çok sağolun bilgilendirme için bahsettiğiniz güncel Anayasa Mahkemesi kararlarını okudum hatta ondan sonra talep artırım vermeyi düşündüm. Önümüzdeki celse süre talep artırım dilekçesi sunmak üzere süre istemeyi düşünüyorum ancak bilirkişilik yapan meslektaşlar usuli kazanılmış hak olduğunu ileri sürerek istinaf eden aleyhine bir karar çıkmaması gerekir yönünde görüş bildirdiler.Cevabınız için de teşekkür ederim. Kolaylıklar dilerim.
|
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Maddi hata ile usuli kazanılmış hak oluşur mu? | d012uk | Meslektaşların Soruları | 0 | 15-01-2021 21:19 |
Belirsiz alacak davasında belirtilmeyen alacak kalemi ıslah yolu ile mi ek dava yolu ile mi talep edilmelidir ? | Av. Özlem YALÇIN | Meslektaşların Soruları | 2 | 24-01-2019 10:18 |
isticvap ara kararından dönülmesi usuli kazanılmış hak | issiz | Meslektaşların Soruları | 0 | 24-03-2012 18:30 |
ıslah-ek dava-usuli kazanılmış hak | mehmet cevat | Meslektaşların Soruları | 1 | 03-04-2010 14:20 |
Davalı Beynaı Usuli Kazanılmış Hak | mustafaaladag | Meslektaşların Soruları | 0 | 12-06-2009 21:40 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |