|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
29-08-2007, 16:06 | #1 |
|
Alacak Davası Mı/ İş Davası Mı/ Görev/ Tanıkla İspat
Müvekkilim aleyhine açılmış olan alacak davasında dava değeri belirtilmeksizin ; istem sonucu bölümünde ; ''yaklaşık olarak 5600 YTL paranın davalıdan alınarak ,davadan tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine'' şeklinde bir anlatım mevcut.Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev sınırı 5.910 YTL olduğuna göre sizce yetki itirazında bulunmam yerinde olur mu.(yasal faiz işletilmesine konusu kafamı karıştırdı zira)Ayrıca karşı taraf ; bu borç ilişkisini tanıkla ispatlayabileceğini söylüyor.Zira ellerinde yazılı bir belge mevcut değil ve dava tamamen kötüniyetle açılmış bir dava.bu nedenle 460 YTL'nin üzerindeki hukuki işlemlerin senet ile ispatlanması gerektiği hususunu ileri sürdüğüm takdirde başarı şansım nedir?Değerli bilgi ve görüşlerinize ihtiyacım var.
Saygılar.. |
29-08-2007, 16:30 | #2 |
|
Alacak davasında davacı alacağını ispat etmekle yükümlüdür.Dolayısıyla tüm yasal delilleri kullanabilir.hatta en sonunda davalıya yemin teklifinde de bulunabilir.Ama alacağın neden kaynaklandığını belirtmediğinizden ispat araçlarına ilişkin kısıtlama konulamaz düşüncesindeyim . ayrıca dava değerine bakılırsa dava asliye hukuk mahkemesinde görülemez yetki itirazında bulunmanız yararlı olur. dava değerine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal istenmesi yetkisiz mahkemeyi yetkili kılmaz
iyi çalışmalar |
29-08-2007, 16:39 | #3 |
|
Sayın Bekirhan;
Öncelikle yanıtınız için teşekkürler. davacı dilekçesinde müvekkil ile aralarında asgari ücret üzerinden anlaşma yapıldığını ve davalı tarafından kendisine hiçbir ödeme yapılmadığını ileri sürmektedir.Oysa ki davalı müvekkil davacıya çalışmasının karşılığını ödemiştir ve ortada davacı ile davalı müvekkil arasında yapılmış bir iş akdi mevcut değildir.Kaldı ki açılan dava hizmet tespiti değil;alacak davası.Kaldı ki miktar 460 YTL'nin üstünde ;bu hususu tanıkla nasıl ispatlayabilir ki? |
29-08-2007, 16:40 | #4 |
|
Dava sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği için görev itirazında bulunarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini sağlayabilirsiniz. Öte yandan bence de alacağın neden kaynaklandığını bilmeden senetle ispat zorunluluğuna girip girmediğini tartışmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Zira bazı hukuki işlemler ve bu hukuki işlemlerden elde edilecek menfaatler tanıkla ispatlanabilecektir. Malumunuz olduğu üzere, sözleşmelerin sözle de yapılması hukukumuza uygun olduğu için, bu şekilde şifahi olarak yapılan sözleşmelerden doğan alacaklar tanıkla ispatlanabilir kanaatindeyim.
Saygılarımla. |
29-08-2007, 16:46 | #5 |
|
Sayın Bekirhan;
Öncelikle yanıtınız için teşekkürler. davacı dilekçesinde müvekkil ile aralarında asgari ücret üzerinden anlaşma yapıldığını ve davalı tarafından kendisine hiçbir ödeme yapılmadığını ileri sürmektedir.Oysa ki davalı müvekkil davacıya çalışmasının karşılığını ödemiştir ve ortada davacı ile davalı müvekkil arasında yapılmış bir iş akdi mevcut değildir.Kaldı ki açılan dava hizmet tespiti değil;alacak davası.Kaldı ki miktar 460 YTL'nin üstünde ;bu hususu tanıkla nasıl ispatlayabilir ki? |
29-08-2007, 16:47 | #6 |
|
Sayın av. gzm;
müvekkiliniz davacının çalışmasının karşılığını ödedi dediğinize göre aralarında bir sözleşme yapıldığını anlayabiliriz. Benim anladığım kadarıyla müvekkiliniz davacı tarafa bir iş yaptırmış ve karşılığında parayı ödemiş ancak davacı taraf parayı almadığını iddia etmekte, bundan dolayı dava açmaktadır. Bence burada 460 YTL sınırına takılmayın, müvekkiliniz parayı ödediğine dair herhangi bir belge vs almadığına göre (onu anlıyorum) siz de parayı ödedğinize dair tanık dinletebilirsiniz kanaatindeyim. Saygılar. |
29-08-2007, 17:38 | #7 |
|
Sayın av.gzm,
Gördüğünüz üzere ilk mesajınızla son mesajınız arasındaki mesajlar boşuna yazılmış oldu. İlk mesajınızdan, davacının müvekkilinize borç para verdiği ancak elinde belge olmamasına rağmen tanıkla kanıtlamaya çalıştığı anlaşılmaktaydı... Yanıtlar da buna göre geldi. Sonradan adına hizmet akdi demediğiniz başka bir hukuki sebepten bahsettiniz. Bir meslektaş ise sulh hukuk mahkemesi görevlidir, dedi. O halde şöyle yapmakta bir sakınca var mı? Aradaki hukuki ilişkiyi net olarak anlatalım ki görevli mahkemeyi hep beraber bulalım. Dava dilekçesinde tam olarak ne yazmaktadır? Saygılarımla |
30-08-2007, 10:52 | #8 |
|
Sayın Suat Ergin;
Uyarınız için teşekkür ederim ; aceleden olsa gerek ; karmakarışık anlatmışım olayı ; kısa bir süreliğine de olsa zihninizi bulandırdığım için özür dilerim Ayrıca başlığımdaki yetki kavramını da görev olarak düzeltiyorum ve dilekçeyi özetlemeye başlıyorum; Davacı vekili dilekçesinde ; davacının 14 ay boyunca müvekkilimin yanında çalıştığını , müvekkil ile davacının arasında asgari ücret üzerinden anlaşma yapıldığı ve müvekkkilim tarafından kendisine hiçbir ödeme yapılmadığını , davacının ; müvekkil yanında çalıştığına dair pekçok şahit bulunduğunu ve müvekkilin ; davacıyı hiçbir ihtar yapmadan işten çıkardığını ileri sürmüş.Davacının 14 ay boyunca çalışmasının karşılığı olan 5.600 YTL'nin faizleri ile birlikte tahsilini talep etmiştir. 1-)Söz konusu dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış bir alacak davası.(İş mahkemesinde açılmış bir hizmet tespiti davası söz konusu değil).Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev sınırı 5.910.00 YTL olduğuna göre görev itirazında bulunmam yerinde olur mu? 2-)Ayrıca ; dava dilekçesinde 1 yıldan uzun süreli bir hizmet akdinden söz edildiğine göre , bu sözleşmenin yazılı olması ve HUMK 288 gereğince bu hukuki ilişkiyi ve 5.600.00 YTL tutarındaki alacaklarını senetle ispatlamaları gerekmez mi? Kaldı ki ; müvekkilim ; davacının tüm ücretlerini aksatmadan ve eksiksiz olarak ödemiş ve davacıyı işyerinden hırsızlık yapması üzerine işten çıkarmak durumunda kalmıştır.Bu nedenle müvekkil hakkında açılan dava tamamen haksız ve kötüniyetlidir. Saygılarımla.. |
30-08-2007, 11:28 | #9 |
|
Anladığım kadarıyla tarafların durumu 4857 sayılı İş Yasası' nın 8/1. fıkrası hükmü uyarınca işçi-işveren statüsünde. Buna göre zaten mahkeme resen görevsizlik kararı verecektir diye düşünüyorum. Dava iş mahkemesinde görülmelidir. Dolayısıyla miktar sebebiyle görev itirazı sonuç vermeyecektir.
|
30-08-2007, 11:52 | #10 |
|
Sayın avfatihdemir ;
Yanıtınız için teşekkür ederim fakat ;dava dilekçesinde bahsedilen çalışma süresi 14 ay ; bu nedenle 4857 sayılı iş yasası gereği taraflar arasında yazılı bir sözleşme yapılmış olması gerekir.Ayrıca davacı ; müvekkilimin yanında işçi olarak çalışmayıp ; aralarındaki ailevi ilişkilerin samimiyetine binaen ;davalı müvekkilimin yokluğunda mağazanın boş kalmaması amacı ile tamamen gönüllü olarak ; temsilci gibi mağazayı açmış kapamış ve çalışma saatlerini kendi kafasına göre ayarlamıştır.Yani arada işçi işveren ilişkisi bulunmamaktadır.açılan dava da alacak davasıdır. |
30-08-2007, 12:44 | #11 |
|
Sayın av.gzm, öncelikle belirtmek gerekir ki davanın hukuki nitelemesi mahkemeye aittir. Sizin olayınızda müvekkiliniz ile davacı arasında bir iş sözleşmesinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır ki bunun yazılı olması gerekmez. 4857 sayılı yasanın 8. maddesi hükmü bu konuda açıktır.
14 ay gibi bir çalışma ( gönüllü yardım ) süresinden bahsetmişsiniz. Kanımca mahkeme gönüllü yardım savunmanızı hayatın olağan akışına uygun bulmayacaktır.5521 sayılı iş mahkemeleri kanunun 1. maddesi " İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur." hükmü getirmiştir. Yani özel kanun hükmü karşısında HUMK taki göreve ilişkin parasal sınırlar dikkate alınamaz. Davanın asliye hukuk mahkemesinde açılmış olmasından dolayı siz görev itirazında bulunmasanız dahi mahkeme görev konusu kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verir. Burada davacı taraf müvekkilinizle aralarında hizmet akdine dayalı olarak çalışmayı ispat ettiği takdirde ücretlerin ödendiğini sizin ispat etmeniz gerekecektir. Kolay gelsin, saygılarımla... |
30-08-2007, 13:36 | #12 |
|
peki davacı vekilinin davayı asliye hukuk mahkemesinde açmaktaki maksadı nedir?
dava dilekçesinde iş mahkemesi sıfatıyla gibi bir ibare de yok |
30-08-2007, 13:37 | #13 |
|
sn.v.gzm, davanın esasına yanıt vermeden önce, görevsizlik kararı verilmesi talebinde bulunun.
Davanın iş mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Görev- iş bölümü itirazı. Davacıya karşı böyle bir borcun bulunmadığını belirtin. Özel açıklamaya girmeyin. Şu da önemli; davacının iyiniyeti? Hiç kimse 14 ay boyunca hiç para almadan bir yerde çalışmaz.Hayatın olağan akışına aykırıdır. İş mahkemesi bu konuda hem sizin hem davacının tanıklarını dinleyecektir. Müvekkiliniz, maaşı her işçisine elden ödüyorsa, bu konuda tanık dinletin ve davacıya da odasında elden öderdi savunmasını yapın.Davacının kötüniyetli olduğunu vurgulayın. Bir de hizmet tespiti davası var, davacı sigortalı değilse önce hizmet tespiti davası açması gerekmez mi? Bu konunun da araştırılması gerekir diye düşünüyorum. Mahkeme davayı iş mahkemesine göndermez ise;Asliye hukuk görevlidir derse, davacının tanıkları fiili çalışmayı kanıtlar tamam ama maaşın ödenmediğini kanıtlamaz. Bunun yazılı delille kanıtlanması gerektiğini, bu konuda tanık dinletmeye muvafakatınızın olkadığını bildirin. Mahkeme aksi kanaatte ise, siz de dediğim gibi maaşları tüm işçilere elden odamda öderim, davacıya da böyle yaptım, 14 ay para alınmadan çalışılması mümkün değildir, davacı hırsızlık yaptığı güne kadar hiç bir sorun olmadan beraber çalışmıştık gibi konularda tanık dinletirsiniz. Aklıma başka bir şey şu anda gelmiyor... Saygılarımla... |
30-08-2007, 14:48 | #14 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın av.gzm, Gördüğünüz üzere asliye hukuk mahkemesi ile başlayan serüven, sulh hukuk mahkemesi ile devam etmiş; en sonunda iş mahkemesine dayanmıştır. İş mahkemesi görevlidir, diyen katılımcılara ben de iştirak ediyorum.Yargıtay kararlarına göre bir ilişkinin hizmet akdi sayılabilmesi için üç karakteristik özellik bulunması gerekmektedir: "ücret", "bağımlılık"'ve "zaman"... Üçü de anlattığınız olayda mevcuttur. Kaldı ki, siz buradaki ifadelerinizde; "ücret" "işyerinden çıkarmak" gibi ifadelerle, aradaki ilişkinin hizmet akdi olduğunu kabul etmektesiniz. Yine dava dilekçesinde tarif edilen ilişki de hizmet aktidir. Yazılı sözleşme gerekli değildir.Çevrenize bir göz atın, kaç işçi yazılı sözleşme ile çalışmaktadır.
Davacı vekili mesleki tecrübesizlikten dolayı davayı asliye hukuk mahkemesinde açmış olabilir. Diğer olasılık ise, davanın açıldığı yerde iş mahkemesi yoktur ve asliye mahkemesi iş mahkemesi sıfatıyla iş davalarına bakmaya yetkilendirilmiştir. Davanın nerede açıldığını bilmiyorum ama davanın açıldığı yerde tek asliye mahkemesi varsa ve yetkilendirilmişse; "iş mahkemesi sıfatıyla" ibaresinin yer alması gerekmez. Ancak yetkilendirme yoksa bu ibarenin bulunması zorunludur. Aksi takdirde görevsizlik kararı verilecektir.
İşçilik alacaklarıyla ilgili dava açabilmek için, hizmet tespiti davası açma zorunluluğu bulunmamaktadır.Ayrıca açabilir. Sayın av.gzm, sizi bekleyen asıl tehlike burada aslında...Davacı ayrıca, hizmet tespiti davası açarsa başınız SSK ve Maliye ile büyük derde girecektir. Ben olsam müvekkilimi uzlaşmaya ikna ederdim.
Ücretin ödendiğini ispat yükü işverendedir.Bunu da ancak bordro veya eşdeğer bir belge ile yapabilir. Aksi takdirde bütün işverenler bu yola gidip, işçilere elden ödedim derdi. Saygılarımla |
30-08-2007, 15:10 | #15 |
|
sn.Av.Suat Ergin;belirttiğim noktada tanık dinletmekten başka yapılacak bir şey yok olayda.
Evet, bordro ve eş değer bir belge olmalı ama somut olayda,bu yok anladığım kadarı ile, İş yerindeki teamül bu şekildedir demekten ve bu konuda tanık dinletmekten başka bir şey yapılamaz.Davayı kazanmak ayrı bir şey. gerçekçi ol, imkansızı iste!!! belki tutar Saygılarımla... |
30-08-2007, 16:40 | #16 |
|
Olaya eklemek istediğim bir nokta daha var;
davacı ; davalı müvekkilin yanında gönüllü olarak çalışmaya başladığında davalı müvekkil ; kendisini ssk'lı yapmak istemiş fakat davacı merhum babasının maaşının kesilmesini istemediğinden ssk'lı olmaktan kaçınmıştır.Yani anlatmak istediğim ; davacı yargılama aşamasında hizmet tespiti istemekten ve işin içine ssk'yı katmaktan çekinecektir. işyeri zaten küçük bir işletme ; davacıdan başka çalışan da bulunmamaktadır.davalı müvekkilin maaşları eksiksiz ve tam olarak ödediğini ve davacının işyerinden mal kaçırdığını ispatlayabilmem açısından tanık anlatımlarına başvursam başarı şansım ne olur? |
31-08-2007, 15:10 | #17 |
|
Çalışan kişi işe başlamakla sigortalı olur ve Sosyal sigortalı olmak yasal bir zorunluktur, bundan kaçınılamaz ve vazgeçilemez. (506 SK, m6)Bu hususta "karşı taraf istemedi" şeklinde bir gerekçe de dinlenmez.
|
06-06-2008, 16:58 | #18 |
|
Benzer bir durum bende de sözkonusu. Ancak olay tam tersi. Yani işveren işçinin son tahsilatları ödemediği gerekçesiyle zimmetine para geçirdiğini iddia ediyor. Dava sulh da açılmış. Bir kere görevsizlikle iş mahkemesine gidecek,Sorum iş mahkemesinde işverene paraları ödediğimizi tanıkla ispat edebilirmiyiz acaba? Çünkü müvekkil minibüs şoförü ve ben HUMK m.293/4 deki teamül örf ve adet gereği ödemeler belgesiz yapılır hükmüne dayanıcam. Burda paranın ödendiğini ispat yükü bize yani davalı yana düşüyor değilmi? İşverene karşı işçi alacakları davası açıldığından işveren kendine haklı sebep oluşturmak istiyor işin aslı.Yardımlarınız için teşşekkürler.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İşe İade Davası//Performans Düşüklüğü//IMS Verileri//İspat Yükü | Jeanne D'arc | Meslektaşların Soruları | 16 | 14-01-2013 15:09 |
Çalıntı Çek Alacak Davası | avukatahmetusta | Meslektaşların Soruları | 5 | 19-11-2012 11:10 |
Tapu İptali ve Tescil Davası mı Alacak Davası mı? | Kamaz | Meslektaşların Soruları | 5 | 05-01-2010 18:26 |
Alacak davası | atlasumut | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 16-01-2007 12:36 |
Tanıkla İspat Sınırı | Av. Şehper Ferda DEMİREL | Meslektaşların Soruları | 2 | 09-09-2004 16:53 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |