Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Anonİm Şİrketİ Çekİnde Tek İmza

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-10-2008, 08:47   #1
av.murat kılıç

 
Varsayılan Anonİm Şİrketİ Çekİnde Tek İmza

MERHABA

Anonim şirketin çekinde iki imza olması halinde geçerli olur diye biliyorum. Şayet tek imza var ise bu çeki ödemekten imtina edebilir mi?
Kendisine karşı yapılan icra takibinde icra mahkemesine başvuru yapıp çekte tek imza olduğundan geçerli değildir bu yüzden takibin iptalini talep ediyorum diyebilir mi?

Cevap veren meslektaşlara teşekkür ederim.
Old 17-10-2008, 08:56   #2
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Yetki meselesini anlamak için imza sirkülerine bakmak gereklidir. A.Ş.lerde de bu tür yetkilerin tek bir üyeye, özellikle murahhas üyeye bırakıldığını görebiliyoruz.
Saygılar.
Old 17-10-2008, 09:49   #3
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

Sayın av.murat,

TTK. nun 321 / 3. md. gereğince "anonim şirket adına tanzim edilecek evrakın muteber olması için, aksine esas mukavelede hüküm olmadıkça temsile selahiyetli olanlardan ikisinin imzası kafidir". Maddenin bu hükmüne göre esas sözleşme ile aksi kararlaştırılarak şirket adına düzenlenecek evrakın geçerliliği için tek imza yeterli kılınabilir. Bu durumda sa sayın ISIL YILMAZ'ın da belirttiği üzere imza sirkülerine göre tek imza yeterli kılınmışsa düzenlenen çek de geçerli olacaktır.

Saygılarımla,

Av. Yüksel Eren
Old 17-10-2008, 12:08   #4
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ISIL YILMAZ
Yetki meselesini anlamak için imza sirkülerine bakmak gereklidir. A.Ş.lerde de bu tür yetkilerin tek bir üyeye, özellikle murahhas üyeye bırakıldığını görebiliyoruz.
Saygılar.

A.Ş. nin sözleşmesinde tek imza ile işlem yapılabileceğine dair bir hüküm yok.

Bu durumda tek imza ile keşide edilen bir çek icra takibine konunca borçlu a.ş. tek imzayı ileri sürerek takibi iptal ettirebilir mi?

Diyelimki takip iptal edildi. Bu durumda alacaklı taraf genel mahkemelerde dava açarak alacak davası açar ve çeki de delil olarak gösterdiği zaman A.Ş. nin ne dermeyan edebilir? Bu davada ispat yükümlülüğü kime düşer? Dava nasıl sürer?
Cevap verenlere teşekkür ederim.
Old 17-10-2008, 12:53   #5
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/8748
K. 1999/3729
T. 6.5.1999
• ANONİM ŞİRKET ADINA ÇEK KEŞİDE ETME YETKİSİ ( Eski Ortağın Keşide Ettiği Çekten Şirketin Sorumluluğu )
• YÖNETİM KURULUNUN YETKİSİ ( Anonim Şirket Adına Çek Keşide Etme Yetkisi )
• ÇEK KEŞİDE ETME YETKİSİ ( Anonim Şirkette Yönetim Kurulu Üyelerinden Birisi Tarafından Keşide Edilen Çekin Şirket İçin Bağlayıcılığı )
• VEKALETİN İSPATI ZORUNLULUĞU ( Anonim Şirket Adına Çek Keşide Etme Yetkisi Bulunduğunu İddia Eden Ortağın )
6762/m.317,319,321
ÖZET : Gerek ortaklara karşı ve gerekse dış ilişkide anonim şirketin yönetim ve temsil organı yönetim kurulu olup, şirket sözleşmesinde aksine bir hüküm de olmadığına göre, çekleri keşide eden kişinin tek başına şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığı kabul edilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki Antalya Asliye 5.Hukuk Mahkemesince görülerek verilen 4.8.1998 tarih ve 1995/1308-1998/738 sayılı kararın Yargıtay incelemesi duruşmalı olarak davalı ve muk davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için belirlenen 4.5.1999 günde davacı avukatı ğ ile davalı avukatı M gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi S tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalının keşide ettiği 3 adet çek bedeli olan toplam 3.000.000.000 liranın müvekkili çek hamiline ödenmediğini ileri sürerek bu meblağın 16.6.1995 tarihinden itibaren reeskont oranında faizi ile tahsiline ayrıca munzam zararın belirlenerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Birleştirilen E: 1997/506 sayılı dava dosyasında davalı N Döviz ve Altın Ticareti A.Ş. ( önceki ünvanı Derya Döviz Altın Tic. A.Ş. ) vekili, davalı İ tarafından 1995/2476 sayılı icra takip dosyasında takibe konulan 30.6.1995, 30.7.1995 ve 30.8.1995 keşide tarihli toplam üç milyar liralık çeklerle müvekkili şirketin borçlu olmadığını, şirketin defter ve kayıtlarında böyle bir borca rastlanmadığını, çeklerde imzası bulunan kişinin tek başına şirket adına çek imzalamaya, çek keşide etmeye yetkisinin bulunmadığını, şirketin anasözleşmesine göre şirketi temsil ve ilzama yönetim kurulu başkanı ve üyelerden birisinin birlikte imzaları ile yetkili olduğunu, kaldı ki, çek keşidecisi olarak görülen müvekkili şirketin ortaklarının ve yönetim kurulunun 12.4.1995 tarihindeki hisse devirleri nedeniyle keşide tarihlerinden önce değiştiğini, şirketteki hisselerini devreden ortakların ( eski yöneticilerin ) daha önce bankadan aldıkları çek karnelerini kullanarak kendi borçlarını şirkete ödettirmek için yetkisiz çek keşide ettiklerini, sözkonusu çekler nedeniyle müvekkilinin icra takibinde 7.631.381.257 liranın davalıya ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek bu meblağın ödeme tarihinden itibaren reeskont oranında faizi ile birlikte ve %40 kötüniyetin tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Birleştirilen davanın davalısı İ vekili özetle, dava konusu çekler nedeniyle girişilen icra takibinde, borca ve imzaya itiraz davasının ( Antalya 2. İcra Tetkik Mercii 1996/467 E. ) müvekkili lehine sonuçlandığını ve kesinleştiğini, çekleri imzalayan kişinin vekaletname ile yetkilendirildiğini, çeklerin, şirketin ( tüm payların ) devir tescilinin yapıldığı ve ilan edildiği tarihten önce ve fakat ilerki tarihlerle keşide edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki kanıtlara göre; davalı şirketin aldığı borç para karşılığında dava konusu çekleri vadeli olarak düzenleyerek verdiği, şirketin ödeme güçlüğü içine düşmesi nedeniyle vadeli çek verme yoluna gittiği, şirketin yeni ortaklara 1.6.1995 tarihinde devredildiği, bu tarihten önce şirket adına çek keşide etme yetkisi verilen M. imzası ile keşide edilip davacı İ.'e verilen çekler nedeniyle şirketin borçlardan sorumlu olduğu, davacının iyiniyetli alacaklı olduğu, çeklerin icra takibinde tahsil edilmiş olması nedeniyle asıl davanın bu yönden konusuz kaldığı, davacı İ'in munzam zararla ilgili iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle, 1995/1308 E. sayılı alacak davasının konusuz kaldığına, munzam zarara ilişkin istemin reddine, 1997/506 sayılı ( birleştirilen menfi tespit davasının reddine karar verilmiştir.

Kararı birleştirilen davanın davacısı Nurkan ( Derya ) Döviz Tic. A.Ş. Vekili temyiz etmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı İ.'in hamili bulunduğu 3 adet çeki davalı anonim şirket adına keşide eden M.'in şirketi borç altına sokmakta temsil yetkisinin bulunup bulunmadığı, bu çekler nedeniyle davalı şirketin borçlu olup olmadığının tespiti noktalarında toplanmaktadır.

Türk Ticaret Kanunu'nun 317. maddesine göre "Anonim Şirket idare meclisi tarafından idare ve temsil olunur". Bu hüküm uyarınca gerek iç ilişkide ortaklara karşı ve gerekse dış ilişkide anonim şirketin yönetim ve temsil organı yönetim kuruludur. TTK. m.321.f.3'e göre de "Anonim şirket adına tanzim edilecek evrakın muteber olabilmesi için, aksine esas mukavelede hüküm bulunmadıkça temsil selahiyetli olanların ikisinin imzası kafidir".

Davalı şirketin anasözleşmesinde TTK.nun 321/3 maddesindeki hükmün aksine bir düzenleme bulunmadığı gibi, anonim şirketin yönetim kurulu üyesi olan M.'in şirket tek başına atacağı imza ile bağlayabileceğine ilişkin anasözleşme hükmü bulunmamaktadır. Öte yandan, M. 'in TTK. m.319 ve anasözleşmesinin 8. maddesine göre, murahhas üye olarak ve şirket temsil yetkisine haiz olduğuna ilişkin alınmış, tescil ve ilan edilmiş bir genel kurul veya yönetim kurulu kararı bulunmamaktadır. Yine bu kişinin ticari temsilci olarak atandığına dair bir yönetim kurulu kararı da yoktur.

Bu durumda, TTK.nun 317 ve 321/3. maddeleri gereği davalı anonim şirketin temsil yetkisi yönetim kurulunda olup, şirket adına düzenlenecek evraklarda en az iki yönetim kurulu üyesinin imzasının bulunması gerekir. Davalı şirketin anasözleşmesinin 8. maddesi hükmüne göre de; şirket tarafından verilecek bütün belgelerin ve yapılacak sözleşmelerin geçerli olabilmesi için şirket ünvanı altına konulmuş temsil ve ilzama yetkili kişi veya kişilerin imzasını taşıması gerekir. Burada yeniden değinmek gerekirse, şirket yönetim kurulunun TTK.nun 319. maddesi ve anasözleşmenin 8. maddesi uyarınca yetkinin aktarılması ve paylaştırılmasına ilişkin tescil ve ilan edilmiş bir karar yoktur.

O halde dava konusu çekleri keşide eden M.'in tek başına şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığı sonucuna varmak gerekir.

Ancak, temel ilişkide davacı İ.'in iddia edildiği gibi davalı şirkete borç para verdiği kanıtlanabilirse davacının çek bedeli kadar talepte bulunmaya hakkı olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemece davalı şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak verildiği iddia edilen borç ve çeklere ilişkin bir kayıt bulunup bulunmadığı araştırılmalı, davacının ( k.davalı ) buna ilişkin başkaca delilleri varsa değerlendirilmeli ve sonucu çerçevesinde bir karar verilmelidir.

Yukarıda açıklanan hususlar nazara alınmadan mahkemece M.'in vekil olduğuna dair 13.4.1993 tarihli vekaletname ( ki bu tarih vekaletname fotokopisinde el yazısı ile atılmış olup, aslı veya onaylı örneği getirtilerek tereddüt giderilmelidir ) ile şirketi tek başına temsil yetkisinin bulunduğunun kabul edilmesi ve dar yetkili icra tetkik merciinin kararına itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş olup davalı ( k. davacı ) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ( karşılık davacı ) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 30.000.000 lira avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı ( k. davacı ) şirkete ödenmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 6.5.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 17-10-2008, 13:29   #6
korayoz

 
Varsayılan

Bir borç için çek verilmesi çek tahsil edilmediği sürece ödeme yerine geçmez. Bu durumda borçlunun (olayınızda çek lehdarının) elinde borcunu kanıtlayacak belgeler varsa A.Ş. ye karşı borcun ödenmesi amacıyla dava açabilir veya icra takibinde bulunabilir. Burada ilgili çek borcun varlığı için bir delil oluşturmaz. Keşidecinin yetkisi olmadığı için de lehdar ile A.Ş. arasında yazılı delil başlangıcı sayılamaz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
E-İmza(elektronİk İmza) Kampanya didem79 Ticari Duyurular 20 07-11-2008 14:48
BorÇlu Anonİm Şİrket OrtaĞi Nil Şeker Meslektaşların Soruları 5 09-10-2008 15:05
Anonİm Şİrketlerde Ortakliktan Çikma-Çikarilma AV.SANEM Meslektaşların Soruları 10 14-06-2008 21:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04523396 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.