Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

akıl hastası lehine gayrımenkul alımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-11-2008, 15:38   #1
miraypamuk

 
Varsayılan akıl hastası lehine gayrımenkul alımı

Merhaba sayın meslektaşlarım,
Uzun zamandır araştırdığım ama tereddütte kaldığım bir konuyu sizlere danışmak istedim.
Doğuştan akıl hastası olan bir kimse bedeli babası tarafından ödenmek suretiyle tapu müdürlüğünde parmak bastırılarak gayrımenkul alım işlemi yapmıştır. Baba bu işlemi kız çocuklarından mal kaçırmak kastıyla olayın hukuksal mahiyetinden bihaber olan oğluna yaptırmıştır. Kısıtlının O tarihte hiçbir vasisi yoktur ve 22 yaşındadır. Şimdi ise baba vefat etmiştir.
Mirasçılar bedeli babaları tarafından ödenerek hayatında hiç çalışamamış, hiçbir yerden geliri olmayan kısıtlının bu işlemi yapma ehliyeti olmadığından ve babanın bu işlemi mal kaçırmak kastıyla yaptığından bahisle tapu iptali davası açmak istemektedirler. Kısıtlının yaptığı işlem hukuken yok hükmünde olacağından acaba gayrımenkül o tarihte bedeli ödeyen baba adına tescil edilip, terekeye mi girer yoksa o tarihteki satıcı adına mı döner? Teşekkürler.

NOT: Bu işlem tam 30 yıl önce yapılmıştır.
Old 03-11-2008, 19:41   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Ehliyetsizlikten gidilerek tapunun iptali davasından ancak sözleşmenin tarafları yararlanabilir. Bu davayı da atanacak vasi açabilir. Sonuçta tapunun iptali ile herkes aldığını geri verir. Bunun diğer mirsçılara ve hatta ehliyetsizin kendisine bir yararı olmayacağı kanısındayım.

Parasının miras bırakan tarafından ödendiği halde , taşınmazın mirasçılardan biri adına tescil görmesi muris muvazaası kapsamına girmemektedir. Bu gibi hallerde tapu üzerine yapılan aleyhine tenkis davası açılabilir.

Diye düşünüyorum.
Old 05-11-2008, 10:35   #3
miraypamuk

 
Varsayılan

Öncelikle müvekkilim bu satış sözleşmesinin alıcılarından biri olan murisin mirasçıları, yani sözleşmenin tarafı.
Sözleşme alıcıyla satıcı arasında sağlıklı icap ve kabul ile gerçkeleşmiş, satıcı bedeli tapuda nakden almış, kimin üzerine tescil edildiği ile ilgilenmemiş. Sözleşemyi yapan alıcı gayrımenkulün ½payını kendi üzerine ½payını ise akıl hastası olan oğluna sanki o satış sözleşmesinde satın alma iradesini göstermiş gibi kanuna karşı hile yoluyla tescil ettirmiştir. Burada Tapu İdaresi'nin gerekli usuli işlemleri yapmaması, ayrıca murisin diğer kız çocuklarından mal kaçırma kastı yüzünden 30 yıl önce satın alınmış bir gayrımenkulün mülkiyetinin ilk malikine geri dönmesi hukuk mantığına ters değil midir? Zira bedelin tamamı muris tarafından ödenmiştir ve akıl hastasının bbu bedeli ödeyemeyeceği (hayatı boyunca çalışamadığı , herhangi bir yerden geliri olmadaığı için) kesindir. Yani akıl hastasının yaptığı işlem geçersiz olup, asıl sözleşme baba ile satıcı arasında gerçekleştiğinden kanuna karşı hile ile oğluna yaptırmış olduğu tescil işlemi geçersiz olup ve asıl bedeli ödeyen baba adına tescil gerekli değil midir? yani gerçekte yapılan sözleşme ayakta tutulmalıdır diye düşünüyorum. Sizce burada hukuk mantığına ters bir durum var mıdır?
Old 05-11-2008, 16:20   #5
advocatein

 
Varsayılan

Muris muvazaası, muris ile mirasçılardan biri arasında gerçekleşir. Sizin olayınızda, durumla ilgisiz 3. bir şahıs (satıcı) bulunduğundan konunun Sayın Kocabaş gibi ancak tenkis davasına konu edilebileceğini düşünüyorum.
Old 06-11-2008, 10:57   #6
miraypamuk

 
Karar hakkaniyete uygun mu?

Öncelikle verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederim.
Yalnız benim müvekkillerim murisin kız çocuklarıdır. VE BENİM ÇIKIŞ NOKTAM LEHİNE TASARRUFTA BULUNULANIN AKIL HASTASI OLMASIdır. Başlığımdan da anlaşılacağı üzere burada özel bir durum söz konusudur. 74 tarihli karar muris üzerine mülkiyetini geçirtmeden sicili oğlu üzerine oluşturduğundan iptal istenemez demektedir.
Günümüzde bu tescil işlemleri çoğunlukla direkt olarak yarar sağlamak istenen evlada Tapuda satış işlemi sırasında sicil oluşturmak suretiyle gerçekleşmekte değil midir? O zaman murisler diğer mirasçılarından mal kaçırmak için varını yoğunu mirasçılarından biri üzerine alacak ve diğer mirasçılar 74 tarihli karar yüzünden sadece saklı paylarını mı alacak??? Açıkçası işlemin ehliyetsizlik sebebiyle iptal edilip, malın rayiç bedelini almak diğer mirasçılar açısından daha karlı görünüyor gibi...
Üstelik burada muvazaa olmadığı açık zira muvazaada lehine tasarruf yapılan ile muris arasında gizli bir sözleşme yapma husunda bir gizli anlaşma vardır. Bahsi geçenm kişi doğuştan akıl hastası olduğuna göre bu anlaşma kurulamaz.

Ben 74 tarihli kararın bu uyuşmazlıkta uygulanabileceği kanısında değilim. Zaten karar işaret etmiş olduğunuz Yargıtay Kararında uygulanmamış.( muris malı üzerinden sonradan verseydi uygulanacaktı.) Çıkış noktası olarak da baz alamıyorum. Bu olayda kanuna karşı hile hususna da değinmenizi isterim.
Muris bu tasarrufun yanında bir vasiyetname düzenlemiş, ve kız çocuklarına kendisine düşen gayrımenkulün ½payına düşen dairelerin saklı payını vasiyet etmiş ve gerisini 3. bir kişiye bırakmıştır. MURİSİN KÖTÜ NİYETLİ OLDUĞU , KIZ ÇOCUKLARINDAN MAL KAÇIRMA KASTI ORTADADIR.

Bna tenkis dışında ne önerirsiniz? Lakin akıl hastası oğula 9,5 daire düşmekte iken, kız çocuklarına 2'şer daire düşmektedir. BU DURUMDA BANA NE ÖNERİRSİNİZ?

Şimdiden teşekkürler.
Old 06-11-2008, 13:36   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Sayın (miraypamuk),
" Miras bırakanın 3. kişiden parasını ödeyerek aldığı taşınmazı kendi üzerine yazdıracağı yerde muvazaalı olarak mirasçılardan biri üzerine yazdırması " konusu hukukta yeni bir olay değildir. Eskiden beri yargısal ve bilimsel alanda tartışılan bir konudur.

Yargıtay önceki kararlarında; bu gibi olayları muris muvazaası olarak yorumlamakta ve 01.04.1974 T. 1/2 sayılı İçt.Brl.kararının uygulanacağına yani muris muvazaası nedeniyle tapu iptali davası açılabileceğine karar vermekte idi.( 01.04.1974 t.li içt.brl.k. : Bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun kılmak amacıyla, iradesini bağış yerine satış olarak açıklaması durumunda, saklı pay sahibi olsun olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların satış sözleşmesinin danışıklı olduğunu ileri sürerek dava açma haklarının varlığını kabul eden karardır. )

Ne varki; Yargıtay sonraki kararlarında bu görüşünden vaz geçmiş ve bu gibi olaylarda anılan İçt.Brl.kararının uygulanma yeri olmadığına , ancak tenkis davası açılabileceğine karar vermeye başlamıştır. (bkn. önceki cevabımda belirttiğim linkteki 1.HD.kararı) Aşağıdaki karar da da görüleceği üzere Yargıtay bu son görüşünü halen sürdürmektedir.

Bu konudaki daha geniş bilgiye ( Eraslan ÖZKAYA,İnançlı İşlem ve Muvazaa Davaları Seçkin Kitapevi yayınları ) isimli eserde bulabilirsiniz.Kitabın yazarı da Yargıtay 1.HD.sinin eski başkanlarından olmasına karşın dairenin son kararlarındaki görüşlerini sizin gibi eleştirmektedir.

Ne var ki, bir davanın müvekkil iyönünden olumlu sonuçlandırılması için salt mantıklı düşünce yetmemektedir. Hukuk kuralları bazen mantığımızı zorlamaktadır. Kararı inceleyecek merci 1.HD.sidir. Bu dairenin yerleşen içtihatı da belirttiğm şekildedir. Artık bizim burada "muris muvazaası veya kanuna karşı hile nedeniyle iptal davası açılabilir " diye düşünmemizin uygulamada bir sonucu olmayacaktır.

Diye düşünüyorum.

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/8180

K. 2003/9168

T. 18.9.2003

• MURİS MUVAAZI ( Davanın Muris Muvazaası Hukuksal Nedenine Dayalı Tapu İptal ve Tescil İsteğine İlişkin Olması )

• MURİSİN YAPTIĞI TEMLİKİ İŞLEMLER ( Söz Konusu Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının Murisin Kendi Üzerindeki Tapulu Taşınmazlar Yönünden Yaptığı Temliki İşlemler için Bağlayıcı Olması )

• GİZLİ BAĞIŞ ( Söz Konusu Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının Bedeli Ödenerek Gizli Bağış Şeklinde Gerçekleştirilen İşlemler Hakkında Doğrudan Bağlayıcı olmaması )

818/m.18

ÖZET: 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcı olup, bedeli ödenerek gizli bağış şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Ayrıca bu kararı yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı da sağlamaz.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, murisleri Rıza'nın kızları olduklarını murislerinin 1968 yılında parasını ödeyerek satın aldığı 1 parsel sayılı taşınmazı oğlu Mehmet Ali adına tescil ettirdiğini, Mehmet Ali'nin de daha sonra vefat ettiğini, muris tarafından oğluna yapılan devrin kızlardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu belirterek, tapunun iptaliyle miras payı oranında adlarına tescili isteğinde bulunmuşlardır. Davalılar vekili, olayda muris muvazaası bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, miras bırakanın taşınmazı mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak oğluna devrettiği gerekçesiyle davanın kabulüyle miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından yasal süresinde temyiz edilmiş olmakla; Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüyle pay oranında iptal ve tescile karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; Davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi ( davalı ) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Gerçekten, 1.4.1974 tarihli karar, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Somut Olayda olduğu gibi bedeli ödenerek" gizli bağış " şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanısıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarih 586/782; 21.9.1994 tarih 248/538; 21.12.1994 tarih 667/856; 11.10.1995 tarih 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Somut olayda, tarafların müşterek murisi Rıza'nın 1968 yılında parasını bizzat ödeyerek üçüncü kişiden satın aldığı 1 parsel sayılı taşınmazı davalıların murisi olan oğlu Mehmet Ali adına tescil ettirdiği; dosya içeriği ve toplanan delillerden murisin oğlu yararına gizli bağışta bulunduğu sabittir.
Hal böyle olunca; murisin gizli bağış yaptığı ve olayda 1.4.1974 tarih ½ sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir.
SONUÇ : Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın iadesine, 18.9.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 07-11-2008, 10:22   #8
miraypamuk

 
Mutlu

Sayın Yücel Kocabaş,

Öncelikle görüşleriniz için çok teşekkür ederim. Açacağımız davada tenkis talebinde de bulunacağız. Fakat ehliyetsizlikten dava açsak, ve eski malik bu malı geri almak istemezse ne olur sizce? Zira eski malik mirasçıları malı geri almak istemiyorlar çünkü 30 yıl önce satış parasını almış, gerekli yatırımları yapmışlar. Bu durumda tapu ehliyetsizlikten iptal edilirse ve malın eski malik mirasçıları malı almak istemezlerse tapu kim adına oluşturulur? ehliyetsizin üzerine görünmekte devam mı eder yoksa muris adına tescil mümkün olabilir mi? Zira mirasçılar malı sattıkları kişinin muris olduğunu bilmekteler ve bunu mahkeme beyan edeceklerdir. Konuya bir de bu yönden bakar mısınız??

Uğraşlarınız için şimdiden teşekkürler.
Old 07-11-2008, 12:24   #9
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Sayın (miraypamuk) ,
Olayla miras bırakan arasında bağlantı kurmak isteğinizi anlıyorum.
Fakat ben mevcut hukuk kralları çerçevesinde maalesef bu bağlantıyı sizin belirttiğiniz anlamda kuramıyorum .
Bildiklerimi önceki yanıtlarımda ifade ettim.
Bu konuda "ısrarcı" olmak konumuna da düşmek istemiyorum.Söylediklerimde yanılgı payı da olabilir.Diye düşünüyorum.
Muhakkak ki, siz en iyisini takdir edeceksiniz.
Saygılarımla.
Old 12-11-2008, 13:08   #10
advocatein

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan miraypamuk
Sayın Yücel Kocabaş,

Fakat ehliyetsizlikten dava açsak, ve eski malik bu malı geri almak istemezse ne olur sizce? Zira eski malik mirasçıları malı geri almak istemiyorlar


Sayın miraypamuk;
Kısa olarak ortada 3. bir şahıs olduğu için muris muvazaası; dolayısıyla iptal işlemi yapılamayacağı şeklindeki görüşümün dayanağı tam da bu idi zaten. Tamamen mantık yürüterek, olayla ilgisiz 3. şahsı mağdur edecek herhangi bir işlem yapamayacağınızı düşünüyorum. Tabii yine de siz bilirsiniz ben katılmasam da belki davaya bakan hakim de sizle aynı fikirde olur.İ
İyi çalışmalar..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Akıl hastası eşe boşanma davası bsdbsdbsd97 Meslektaşların Soruları 5 22-09-2011 12:56
Akıl Hastası/zayıfı Vekaletname Verebilir Mi? M.AKPINAR Meslektaşların Soruları 7 24-09-2010 11:19
yurt dışında bulunan akıl hastası sanık akarsu Meslektaşların Soruları 0 26-11-2007 10:28
akıl hastası site sakinin siteden çıkarılması av.leyla bişen Meslektaşların Soruları 2 06-09-2007 14:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05091190 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.