4857 SY 21/5 işe iade başvurusunda süre ve usul

İşe İade davası kabul edilen işçinin, işverene başvurması İş Kanunun 21. Maddesi 5. fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir:
"İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur."

Yasanın bu maddesinin uygulanmasına ilişkin fikirlerinize ihtiyaç duymaktayım.
Şöyle ki;
1-Temyiz edilen karar, Yargıtay'ın karar verdiği gün mü kesinleşmiş sayılır, yoksa bu karar taraflara tebliğ edilince mi kesinleşmiş sayılır?
2- İşçi, işe başlama talebinde bulunurken (kesinleşen karar işverene tebliğ edilmedi ise) kesinleşen kararı da ibraz etmek zorunda mıdır?
3- İşçi, başvurusunun (10 işgünlük) süresinde olduğunu ispat etmek zorunda mıdır, nasıl?
4- Kesinleşen karar (özellikle işçiye) tebliğ edilmeden, işverene yapılan başvuru süresinde ve geçerli midir? Zira yasa, 10 günlük sürenin kesinleşen kararın tebliği ile BAŞLADIĞINI belirtmiştir.

Şimdiden çok teşekkürler.






(Sınav kağıdı gibi oldu ama kusura bakmayın istediğiniz sorundan başlayabilirsiniz )

Sayın Av.Uygar,

Yasanın uygulaması bildiğim haliyle şöyle :

1- İşe iade kararı Yargıtay tarafından onanmışsa hüküm iş yargılaması bakımından kesinleşmiş olur. İşe iade başvurusu yapılması için onama kararının taraflara tebliği gerekmez.

2- İşçi başvuruda bulunurken kesinleşme şerhli kararı başvurusuna eklemek zorunda değildir. Kendisine böyle bir yükümlülük getirilmemiştir.

3- İşçi başvurusunu on günlük sürede yaptığını işverene karşı ispat etmek zorunda değildir. Ancak bu konuda bir çekişme yaşanırsa işçi, ispatla mükellef olur.

4- Kesinleşen karar işçiye tebliğ edilmemişse on günlük süre başvuru tarihinde başlamış sayılır. Yani işçi başvuruyu yaptığı gün kararı tebliğ etmiş sayılır.

Saygılar

Söyleyecek birşey bulamıyorum. Özür diliyorum yanlış anlamayın samimi olarak soruyorum.Bu kadar açık şeyler nasıl bir uyuşmazlıkta sözkonusu oldu.Merak ettim sadece.

Sayın beyazbulut

Bence bir daha bakın Hiç de açık değil. Onlarca problem çıkar buradan.

Saygılar

Alıntı: Yazan beyazbulut .Bu kadar açık şeyler nasıl bir uyuşmazlıkta sözkonusu oldu.

Elinizde bir yazılı başvuru var sadece;
İşçi bu yazı ile: "Ben öğrendim, Yargıtay işime iademe karar verdi, ben de süresinde başvuruyorum" dedi.
Siz Yozgat'tasınız, Yargıtay Ankara'da, İşçi X yerde, Mahkeme Y ilinde.
Siz olsanınız;
Doğru söylüyordur kesin, ben gereğini yapayım mı dersiniz?
Gidip araştırayım mı dersiniz?
O iddia ediyo, ben niye araştırayım ki diye düşünür müsünüz?

Bu sırada, 10 günlük süre ne olur, 30 günlük süre ne olur yasada yazıyor mu?

Saygılarımla,

Haklısınız biraz daha dikkat edince sorular çıkıyor.Ben de inceledim ve aşağıdaki sonuçlara ulaştım.
"HUMK
Temyizin icraya etkisi
(DEĞİŞİK MADDE KANUN NO:5236/16 RGT:07.10.2004 RG NO: 25606) (YÜRL. T:1 Haziran 2005) (KOD 1)
MADDE 433 - .......
......................
Kararın kesinleştiği ilamın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak ve mahkeme başkanı veya hakimi tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir."

Ben buradan yargıtay'ın kararı onadığı tarihin kesinleşme tarihi olduğunu anlıyorum. Tebliğ tarihinden itibaren 10 günlük süre içinde işverene başvuracak işçinin bu onama kararını ibraz etme zorunluluğu var mı? Bilemiyorum.
30 Günlük süre ne için yine anlamadım.
Sevgilerimle.

Alıntı: Yazan beyazbulut 30 Günlük süre ne için yine anlamadım. Sevgilerimle.

sayın beyazbulut;

30 günlük süre ile ilgili sorunsal da şu:

Bildiğiniz üzere, işçi 10 işgünü içinde işe başlamak için başvurduğunda, işveren de 30 gün içerisinde ya işe davet etmeli ya da -şartlar oluştu ise- hükümde belirtilen ücretleri ödemelidir.

Bu halde, 30 günlük süre ne zaman başlar? İşçinin ilk işe başlama talebinin işverene ulaştığı gün mü, yoksa bahsedilen -bence- eksikliklerin giderildiği gün mü?

Saygılarımla,

Sayın Uygar
1 aylık sürenin işçinin başvurusu ile başlayacağı konusunda ben pek tereddüt duymuyorum. Kanun maddesi ve yargıtay kararları hep teyid eder durumda.Ancak işçinin kendisine tebiliğ edilmiş kararı ve tebliğ tarihini işverene tereddüte mahal vermeyecek biçimde bildirmemesi (ki bu ibraz ile olabilir) bence medeni kanunun dürüst davranma (MK Md. 2) hükmüne aykırılık teşkil eder.Yani ben şimdilik buna dayanarak hareket ederdim.(Bilmem sınıfı geçer miyim)

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/16048
K. 2008/9179
T. 18.4.2008
DAVA : Davacı, itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M.Başbayraktar Taşkın tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı tarafından iş aktinin haklı neden olmadan feshedildiği için açtığı işe iade davasının kesinleştiğini, işe başlama talebinin artniyetli olarak kabul edildiğini, dört aylık ücret alacağı hakkında yaptığı icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini talep etmiştir.

Davalı, davacının işe başlamasının kabul edilmesine rağmen gelip başlamadığını savunmuştur.

Mahkemece davacının internet ortamında öğrendiği tarih itibariyle işe başlatma talebinde bulunmasında yasal engel olmadığı kabul edilerek itirazın iptaline karar verilmiştir.

Bakırköy 1.İş Mahkemesi tarafından davacının iş aktinin feshinin geçersizliğine dair verilen karar Dairemizin 23.01.2006 tarihli kararıyla onanmıştır. Davacı internet ortamında onama kararını 14.02.2006 tarihinde öğrenip aynı tarihte işe başlama talebinde bulunmuştur. Davalı istemini kendine ulaşmasından sonra ilgili mahkemeden 21.02.2006 tarihli yazısıyla dosyanın temyiz incelemesinden dönmediğine ilişkin derkenar yazı almıştır. Onama kararı mahkemece davacıya tebliğ edildikten sonra yapılan işe başlama başvurusuna davalı olumlu cevap vermiş ancak davacı başka işte çalıştığı için başlamamıştır.

Uyuşmazlık internet ortamında öğrenilen onama kararının tebligat yerine geçip geçmediğine ilişkindir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 21./son maddesinde ”işçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır...” hükmü bulunmaktadır. Yasa koyucu burada mahkemece kararın davacıya tebliğini şart koşmuştur. Yazılı yapılacak tebligat aynı zamanda işverende de tereddüt yaratmayacak şekilde açık olacaktır. Somut olayda davalı kendine yasal sürede yapılan başvuruya olumlu yanıt vermiş ancak davacı işe başvurmamaştır. Bu nedenle davanın reddi yerine kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı

Sayın Adli Tip,

Karar için teşekkürler... Hatta böyle güzel kararları mütemadiyen THS forumlarına eklediğiniz için ayrıca teşekkürler...

Yargıtay, altını çizdiğiniz kısımda her ne kadar "tebligat yanı zamada işverende de tereddüt yaratmayacak şekilde açık olacaktır" dese de internet ortamında edinilen bilgiye dayalı başvuruyu geçersiz saymamış. Bildiğim kadarıyla pratikte de "tebliğ şerhi gibi ayrıntıların işverene bilgi olarak verilmesine" gerek olmadığına ilişkin görüş uygulanmaya devam ediyor. Bu nedenle kararı sonucu itibariyle doğru bulduğumu, altı çizilen kısım nedeniyle herhangi bir başvurunun geçersiz sayılmayacağını düşündüğümü bir not olarak bildirmek istedim.

Alıntı: Yazan Engin Özoğul Sayın Adli Tip, Karar için teşekkürler... Hatta böyle güzel kararları mütemadiyen THS forumlarına eklediğiniz için ayrıca teşekkürler... Yargıtay, altını çizdiğiniz kısımda her ne kadar "tebligat yanı zamada işverende de tereddüt yaratmayacak şekilde açık olacaktır" dese de internet ortamında edinilen bilgiye dayalı başvuruyu geçersiz saymamış. Bildiğim kadarıyla pratikte de "tebliğ şerhi gibi ayrıntıların işverene bilgi olarak verilmesine" gerek olmadığına ilişkin görüş uygulanmaya devam ediyor. Bu nedenle kararı sonucu itibariyle doğru bulduğumu, altı çizilen kısım nedeniyle herhangi bir başvurunun geçersiz sayılmayacağını düşündüğümü bir not olarak bildirmek istedim.

Sayın Engin Özoğul;

Daha önceden tartışıtığımız konuların Yargıtay kararlarını konu olup, daha önceki bilinmezliklerin giderildiğini gördükçe ilgili forumlara eklemeye çalışıyorum. Bu kararların, tartıştığımız konuların çok da farazi olmadığını göstermesini de önemsiyorum.

Karara gelince;

Karar sanki saat 16:50 sıralarında yazılmış. Giriş yazılmış, gerekçe yazılırken birden sonuca geçilmiş gibi...

Sizin de belirtiğiniz gibi, ilk başvuruyu "süresinde olmadığı için geçersiz" saymamış. Öte yandan ikinci başvurunun da süresinde olduğuna karar verilmiş. Kararda, tüm tarihlere yer verilmemiş ama, 10 iş gününden daha uzun bir süre yaratılmış gibi.
İlke kararı denebilecek, daha kapsamlısı yayınlanırsa, onu da ekleriz ileride.

Benim düşünceme göre de, "onama" kararını herhangi bir şekilde öğrenen işçi başvuruda bulunabilmeli.

Saygılar,