Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

THS Ailesi Türk Hukuk Sitesi, THS ailesi ve aile fertlerimiz hakkındaki sohbet ve yazışmalar.

THS İtiraf.com

Konuyu Kilitleyin
Konu Notu: 3 oy, 3,67 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 24-04-2008, 12:49   #1891
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Dahi anlamındaki de'lerin ve ki bağlacının ayrı yazılmamasına sinirlendiğimi itiraf ediyorum.
Old 24-04-2008, 13:03   #1893
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Dahi anlamındaki "da" bitişik yazılabilir mi yani?
Old 24-04-2008, 23:51   #1894
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan

Yaklaşık bir buçuk aydır "Bugün Kendimiz İçin" forumunu takip ettiğimi, birşeyler yazmak istediğimi; ancak, her defasında kendim için birşey yapmadığımı farkederek forumu terkettiğimi i.e.
Old 25-04-2008, 07:41   #1896
Armağan Konyalı

 
Varsayılan


Sayın Av.Cengiz Aladağ

Bu kadar güzel yazarken katılmamak kabahat olacağından "itiraf" olarak beyanda bulunmanız doğru olmuş.

Dizelerinizi kıskandığımı itiraf ediyorum.
Old 25-04-2008, 13:41   #1897
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Kemal Yıldırım
Yaklaşık bir buçuk aydır "Bugün Kendimiz İçin" forumunu takip ettiğimi, birşeyler yazmak istediğimi; ancak, her defasında kendim için birşey yapmadığımı farkederek forumu terkettiğimi i.e.

bence artık bugün bir şeyler yapın daha fazla geç olmadan
Old 26-04-2008, 04:47   #1898
Nur Deniz

 
Varsayılan otopsi

Bu gece şüpheli ölüm üzerine adli tıbbın yaptığı otopsiye girdim.Hiç te kötü olmadım, malum bizim meslekte canlılar da bazen aynı işleme tabi tutuluyor.İtiraf mı ne , ciğerlerimi mahveden bu dumanlı varlığı kesinlikle bırakacağım..Bu şekilde ki bir akciğerden korkmamak mümkün değil.. ( kafatasını açmaları bana bir şey ifade etmedi..)
Old 26-04-2008, 11:30   #1899
halit pamuk

 
Varsayılan

Bu siteye iki yıldır, işgüç el verdiği sürece giriyorum. Tesadüfen rastladığım bu sitenin 2 yıl sonrasnda şunu diyebiliyor ve itiraf ediyorum:

Hukuk bilgisi ve tecrübesini abartmadan söylüyorum on katına çıkardı. 20 yıl bekleyerek öğreneceklerimi 2 yılda elde etmemi sağladı. Çünkü, buradakilerin yaşadığı sorunu tek başına 20 yılda ancak yaşayabilirsin.

Örneğin duruşmada ya da başka ortamlarda anında araştırmadan cevap vermem, çözmen gereken sorunlar olabilir. İşte bunu ancak tecrübeyle üstünden gelirsin. Birebir yaşadığım bir çok olayda, burada verilen cevaplardan çözüm buldum.

Ve Bu kadar faydalı bir siteyle hiç karşılaşmadım.

Bu nedenle özellikle bu sitenin kurucusu, sayın Admin'e bir kez daha teşekkür ediyorum.
Old 26-04-2008, 11:41   #1900
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan



Sayın Adnan Koray'a aynen katılıyorum. Bir cümle de kendimden eklemek isterim: Stajım ikiye ayrılıyor: Birincisi baro nezdinde yaptığım staj, ikincisi THS ve KAHDEM nezdinde yaptığım staj. Teşekkürler THS emektarlarına!
Old 26-04-2008, 18:51   #1901
duyurucu1

 
Varsayılan Kafama devlet kuşu pisledi

Kafama perşembe günü bir güvercinin "şap"diye pislediğini itiraf ediyorum
Old 27-04-2008, 00:17   #1902
persona

 
Varsayılan

5 seneden sonra, Turkiye'ye gelecek ay donecek olmaktan dolayi dolayi cok heyecanli oldugumu... Turkiyede 5 sene icinde temel olarak nelerin degistigini gormek icin ve yasamak icin sabirsizlandigimi ve bu konuda cok iyimser oldugumu itiraf ediyorum
Old 27-04-2008, 21:09   #1903
ege

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan persona
5 seneden sonra, Turkiye'ye gelecek ay donecek olmaktan dolayi dolayi cok heyecanli oldugumu... Turkiyede 5 sene icinde temel olarak nelerin degistigini gormek icin ve yasamak icin sabirsizlandigimi ve bu konuda cok iyimser oldugumu itiraf ediyorum

ben de beş sene uzaklaşsam aynı şeyleri hissedermiyim acaba diye düşündüğümü
Old 27-04-2008, 21:21   #1904
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan

Hakemlerle değil, hakemlere rağmen alınan galibiyetle duygulandığımı i.e.
Old 27-04-2008, 22:05   #1905
Atahun

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Kemal Yıldırım
Hakemlerle değil, hakemlere rağmen alınan galibiyetle duygulandığımı i.e.

Hakemlerin de insan olduğunu, onların da hata yapabileceğini düşünmemiz gerektiğini, bu günkü derbi de gözle görülür hakem hatası görmediğimi, (bir pozisyonda penaltı kokusu var gibiydi ama... ) Bu gün Galatasaray' lıların haklı bir galibiyet aldığını düşündüğümü i.e.
Old 28-04-2008, 23:52   #1906
caner87

 
Varsayılan

Bugün içimden hiç birşey gelmediğini itiraf ediyorum.
Old 29-04-2008, 16:38   #1907
*sinequanon*

 
Varsayılan

Bazı meslektaşlarımın yaptıklarını gördüğümde veya duyduğumda "Bu şekilde insanları dolandırarak para kazananların yanında (ve tüm bunlara rağmen hala çuvalla para kazanmaya devam edenlerin) benim ne gibi bir şansım olabilir ki!" diye düşündüğümü,çoğu zaman umutsuzluğa kapıldığımı ama THS'ye girdiğim anda umutlarımın tekrar yeşerdiğini itiraf ediyorum.Burası kesinlikle bir sığınak.Ne kadar ayrı kalsanız da bir gün geri döneceğinizi,dönme ihtiyacı hissedeceğinizi bilerek yaşadığınız ütopik bir ülke.
Old 30-04-2008, 09:48   #1908
uye8490

 
Varsayılan

Sayın Sinequanon'la aynı düşünleri paylaştığımı;
bazı meslektaşlarımızın çuvalla para kazanma yolunda katetikleri başarıları(!) kıskanmadığımı ama doğruyu ,güzeli ilke edinmenin her daim bir bedelinin olduğunu bu bedelin de bizim meslekte maalesef ekonomik sıkıntılarla at başı giden yürek daralmaları olduğunu,
çoğu vakit benim de umutsuzluğa kapıldığımı,
iyi avukat olmanın kıstasını hep sorguladığımı,
ama neticede yanlışın bende olmadını gördüğümü,
THS'de tanıdığım ve takdir ettiğim meslektaşların benim için hep bir umut olarak ışıdığını "işte böyle meslektaşlarımız da var" dediğimi,
düştüğümüz girdaplardan kendi emeğimiz ve taviz vermediğimiz ilkelerimizle kurtulmanın mümkün olduğunu,
hayatın en sonunda bize ,bana, sıkıntılarla geçmiş bir demet yılı ödül olarak vereceğini bilsem de güneşli bir bahar gününde içimizdeki tüm güzelliklerin gözyaşlarımızla yüzümüze akacağını,
yüzümüzdeki bu bahar kırıntılarının bizim dışımızdaki herkese umut olacağını bildiğimi,bunu bir savunma mekanizması olarak da görmediğimi ,
doğrudan yana olmanın bedelini her şeyden önce bir avukatın ödemeye hazır olması gerektiğini düşündüğümü i.e.
Old 30-04-2008, 09:58   #1909
Armağan Konyalı

 
Varsayılan


Yukarıdaki son iki mesajla paylaşmanın güzelliğini iki defa daha hissettiğimi itiraf ediyorum.
Old 30-04-2008, 10:16   #1910
Admin

 
Varsayılan

Hukuk ve adaleti en üstün değer kabul eden hukukçuların (ve/veya insanların) ülkemizde soyunun tükenmek üzere olduğunu düşündüğümü ve bunun yeni bir düşünce olmadığını eskiden beri öyle düşündüğümü İ.E.
Old 30-04-2008, 11:19   #1911
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Yaren,sen,bir hukukçunun ve bir insanın sahip olabileceği en değerli hazineleri yüreğine ve beynine nakşetmişsin, gönenmişsin,daha neyi ölçüyorsun,iyi avukat olmanın hangi ölçülerine kendini veya başkalarını vuruyorsun,çözmüşsün zaten,ne iyi ki sahip olduğun ve değer verdiğin bu güzellikler para gibi harcandıkça azalmaz,tüketilemez, aksine söylendikçe,yayıldıkça,paylaşıldıkça daha de değer kazanır,artar,büyür. Mülkiyete konu da olmaz, insan sevgisi olur,kendine ve yaşama saygı olur,başkalarının acılarını ve yokluklarını duyumsamak olur,toplumun vicdanı olur,paylaşmak olur,ahlak,namus,...vs. insanı insan yapan erdemler olur... Bunlar zengin olmak ve kendini mutlu hissetmek için yetmez mi?...Yeter de artar bile... Hem sana,hem etrafına...

Hayret etmişimdir,ederim,Yargıtay başkanlarının bile gelirlerini Tarkan,Hakan Şükür v.s. lerin geliri ile karşılaştırıp şikayet etmelerine, " vicdan ile cüzdan arasında sıkıştıklarına" dair söylemlerine. Hiç ama hiç anlayamam,kabul edemem,bir hukukçu yaşama biçimi ve mesleki kimliğini,birikimlerini ve sorumluluklarını, hayattan beklentilerini öyle artistik kavramlarla ve getirileri ile nasıl kıyaslar... Anlayamadığım gibi,kabul de edemiyorum. Tarihin bütün dönemlerinde,bütün zamanlarında düşünen,emek veren ve toplumsal değerlere hizmet eden insanlar,en zor para kazanan,ekonomik darlıkları olan,ama bundan şikayet etmeyen kişiler olmuşlardır. Hedefleri farklıdır ve zenginliği ,mutluluğu, başkalarının,yığınların tercihlerinden farklı yerlerde.,kavramlarda aramışlardır. Hani derler ya :

" Dervişlik dedikleri hırka ile taç değil,
Gönlünü derviş eden hırkaya muhtaç değil..."
Old 30-04-2008, 13:29   #1912
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ayrıca,eklemeliyim : Her zaman düşünmüşümdür,dikkatimi çekmiştir;tarihe adını yazdıran,anıtı dikilen insanlar,kendileri için zenginlik biriktiren değil,insanlık için ortak değer ve gelişme üreten,insanlığa ve insanlık birikimine katkı sağlayan,başkaları için yaşayabilen insanlar olmuştur.

Servet,mal,mülkü ile tarihe malolmuş insan ya yok,ya yok denecek kadar az,ama kültürel ve tarihsel mirasa katkısı olan insanlar binlerce yıldır belleklerde,minnet duygularımızda, kalplerimizdeki sevgilerde,saygılarda...
Old 30-04-2008, 15:58   #1913
üye8180

 
Varsayılan

Bu, sabah kapalı ve azcık soğuk, öğlenden itibaren güneşli ve sıcak havalarda her sabah, pantolon ceket mi giysem, kapri tişört mü giysem diye yarım saat düşünekaldığımı, bazen çok sevdiğim kaprimi ve yeni aldığım tişörtümü sırtıma geçirebilmek için iş saatinde büroma yakın evime uğradığımı, sırf bu sebeple iş saatinden çaldığıma bazen hayıflandığımı , beni hayatta en çok mutlu eden şeyin kıyafetlerimin ve takılarımın, güzelleşme çabalarımın olduğunu, Türkiyenin ve hukuk aleminin ne durumda olduğunun genellikle umrumda bile olmadığını İ.E.
Old 30-04-2008, 16:13   #1914
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Kıyafetten söz açılmışken,itiraf etmeden duramayacağım bir gerçeğim var :

Küçük yaşlarımda,komşu ve akraba çocuklarının güzel giysilerini ve ayakkabılarını imrenerek seyreder,acaba birgün benim de öyle güzel giysilerim ve ayakkabılarım olacak mı diye hayıflanırdım,zira en güzel kıyafetim siyah önlüğümdü...

Okuldan eve geldiğimde bana aynı zamanda sosyal kimlik ekleyen,başkaca kıyafetim de olmadığı için akşama kadar üzerimden çıkarmadığım siyah önlüğümün yerine,şimdi,aynen çocukken özlediğim ve düşlediğim gibi, bu şartları kendi çabalarımla aşıp artık ve kendi emeklerimle satın alabildiğim güzel giysilerimi giyebilmenin keyfini yaşıyorum;her sabah. Siyah önlüğümün yerine giyebildiğim giysiler arasından seçtiğim kıyafetimi her yeni güne başlarken yeni bir sevinç ve heyecanla giyerim,işe öyle giderim,giysilerimi beğenenlere de hep anlatırım : Bu giysileri,küçük yaşlarında siyah önlüğünden başka giysisi olmayan o küçük kız giyiniyor ve bunun mutluluğunu her sabah yeniden yaşıyor derim. İnsan ne kadar büyürse büyüsün,geçmişinden kalan izleri hayatında bir şekilde taşırmış...

Yine Ortaokul ve Lise yıllarımdan hatırlıyorum : Sadık Gürbüz ile birlikte şarkılarını söyler,şarkılarından birinin şu sözlerini daha da içten okurdum kendisiyle,dinlerken :

" Okuyamaz yazamaz mı
Düğümünü çözemez mi
Yazgısından bezen kişi
O yazıyı bozamaz mı ?
(diye sorduktan sonra,Sadık Gürbüz şöyle ekler şarkısında :/

(o yazgıyı kendi bozsun.)'

Ve bu soruları kendi kendime de sorarak büyüdüm; cevabımı,karşılığını yine zaman içinde şöyle verdim :

" Hem okudum hem de yazdım,
Düğümümü kendim çözdüm
Yazgımı beğenmedim
O yazgıyı kendim bozdum "... Ve tabii Sadık Gürbüz"e bu anlamlı ve insan,kimlik işleyen şarkıları için her zaman teşekkür ederek;ona borcum hep sürecek...
Old 01-05-2008, 18:19   #1915
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

1909 Nolu Mesajda Admin"in yazdıklarında dile getirdiği düşüncelere ne kadar benziyor :

( M.S. 125-192 Yıllarında Yaşamış,Samsatlı Lukianos-günümüzde Malatya sınırları içinde Kalan Samsat" ta doğmuş,Yunan dilinde eserler vermiş süryani gezgin sofist ve aynı zamanda Antakya"da avukatlık yapmış,yergi-alay,komedi türünde eserleri olan bir yazar)

TOXARİS YAHUT DOSTLUK ÜZERİNE BİR DİYALOGUNDAN :

TOXARİS- 5- Sen öyle alay ediyorsun ya,Mnesippos,hele bir dinle beni de bak bakalım siz mi,yoksa biz yabanlar mı erdemli insanlardan anlıyoruz ? Argos"ta olsun,Mykene"de olsun Orestes"in,yahut Pylades"in ünlü bir mezarını istediğin kadar ara,bulamazsın,biz ise onları o kadar saygı ile yücelttik ki,adlarına bir tapınak çattık,dost oldukları için tapınakları ayrı ayrı değil,birdir.Bizim memleketten değil de,başka bir ildenmişler diye onları kahraman saymayacak mıyız ? Biz erdemli insanların nereli olduklarını araştırmayız,düşmanımız da olsalar,başardıkları güzel işleri kıskanmayız,överiz onları,överiz de ,hem kendilerini,hem yaptıkları işleri benimseriz. Ama o iki kahramanda asıl bizi çeken nedir,biz onların nesine hayranız,söyleyeyim sana : Biz onların dostluklarına,o kusursuz dostluklarına bayıldık,bizce onlar ak günde de ,kara günde de dostların birbirinden ayrılmaması gerektiğini göstermiş,dostluğun kanunlarını kurmuş,en erdemli Skythialıların saygısına hak kazanmışlardır. Onların birlikte çektiklerini,birbiri için katlandıkları sıkıntıları bizim atalarımız,Orestes tapınağında tunçtan bir direğin üzerine yazmış: Bu direk evlatlarımızın ilk hocası olsun,hepsi de bu direğin üzerindeki yazıyı ezbere bilsin."demişler.Bunun içindir ki,bugün bizim memleketimizde bir çocuk belki babasının adını unutur,ama Orestes"le Pylades"in yaptıklarını unutmaz. Her biri kendi karşısındaki düşmana değil,ötekinin üzerine atılanlara bakıyor,onlara saldırıyor,oklara doğru atılarak dostuna siper olmak istiyor. ... Bu büyük sevgi,iki insanın tehlikeye böyle birlikte atılmaları,birbirinden ayrılmamaları,bu arkadaşlık,bu samimiyet,iki insanı birbiren bağlayan o dostluk yok mu ?
İşte biz ona hayranız,gönlünde o duyguyu besleyen insana,insanların üstünde bir varlık diye bakarız.O duygu elbette ki,ancak üstün ruhlara vergidir.Şunu da bilesin ki biz Skythialılar dostluğa dünyanın en güzel şeyi diye bakarız,bizce en büyük şeref dostlarımıza işlerinde yardım etmek,onlarla birlikte tehlikeye atılmak,en büyük ayıp ta bir dosta ihanet etmektir.

MNESİPPOS- 8- Ben sizi yalnız ok atmakta,savaşmakta ustasınız sanırdım Toxaris,meğer yanılıyormuşum : Ama Skythialıların dostluğa bu kadar değer verecekleri hiç aklıma gelmezdi. Dışarıdan gelenleri kabul etmeyen o vahşi adamlar elbette birbirini sevmez,birbirlerine düşmandır,çabucak kızıp kavga eden,en yakınlarından bile hoşlanmayan insanlardır,.derdim.

... M.S. 125-192 Samsatlı Lukianos- Seçme Yazılar,
Kültür Bakanlığı,Dünya Edebiyatı Örneklerinden... Çeviren : Nurullah Ataç
Old 02-05-2008, 16:39   #1916
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

SAYIN ADMİN ; SAMSATLI LUKİANOS İLE DÜŞÜNCELERİNİZ GERÇEKTEN ÇOK BENZİYOR :

ERDEMLERE,HUKUKA,ADALETE YÜREKTEN İNANAN VE KENDİNİ ADAYAN İNSANLAR HEP AZINLIKTA KALMIŞLAR … VE SİZİN GİBİ,BİZİM GİBİ,BAZI İNSANLAR,BİNLERCE YILDIR HEP BU DEĞERLERİ ARAMIŞLAR :

LUKİANOS”TAN DİYALOGLAR

LYKİNOS – HERMOTİMOS DİYALOGU

HERMOTİMOS- Mutluluğa ermiş olabilir miyim hiç,Lykinos? Onun yolunu bile ben,daha yeni yeni sezmeye başladım. Ne der Hesiodos ? : Erdem uzaklarda,çok uzaklardadır,ona götüren yol uzundur,diktir,çetindir,kan ter içinde kalmadan çıkılmaz o yokuş.

LYKİNOS- Senin yürüyüp terlediğin yetmedi mi yani,Hermotimos?

Hermotimos- Yetmedi elbette. Tepeye çıkmış olsaydım,tamamiyle mutlu olmama bir engel mi kalırdı ? Daha ben yolun başındayım.

LYKİNOS- Daha ne kadar yolun var.onu bir söyle de ne kadar zaman gerektiğini anlayalım.

HERMOTİMOS- Ben de bilmiyorum,ama öyle umuyorum ki,yirmi yıl daha gitsem yeter.

LYKİNOS- Peki o çabalama,didinme yolunun sonunda erilecek nimetler bunlar değilse,acaba hangi nimetlermiş? Ne diyor senin hoca ?

HERMOTİMOS- Bilgelik,yüreklilik,güzellik,adalet,herşeyin tabiatını kavradığımızda tam bir kanım… Zenginliğe,üne,zevklere,hasılı vücuda bağlı şeylere gelince,yukarı ulaşmak isteyen adam,onları aşağıda bırakır.

LYKİNOS- Herakles hakkı için hani şu Oita”daki Herakles hakkı için,o bilgelerin yiğitliğini de,mutluluğunu da çok güzel anlattın. Hermotimos ! Ama sana bir şey sorayım : Onların,arasıra canları isteyip te o tepeden indikleri, aşağıda, arkalarında bıraktıkları şeylere gene dokundukları olmaz mı ? Yoksa yukarıya vardıktan sonra,hep orada kalıp erdemin yanında yaşamaları,zenginliği ,ünü, sanı, zevkleri bir daha ağızlarına almamaları mı gerektir?

HERMOTİMOS- Sen ne sanıyorsun Lykinos? Tam erdeme varmış olan kimse artık ne öfkenin kuludur , ne de korku ile tutkuların.Keder nedir,bilmez artık;

LYKİNOS- Evet ama,senin hoca…

HERMOTİMOS- Peki,ne yapıyormuş , benim hoca ?

LYKİNOS- Dion isimli öğrencisi,aldığı derslerin parasını vaktinde vermemiş olacak ki,senin hoca onu mahkemeye sürüklemişti. Arkasından örtüsünü çıkarıp onun boynuna dolamış,boğacak gibi sıkıyordu;bir yandan da,sövüp sayıyor,öfkeli öfkeli çırpınıyordu.Orada bulunan birkaç arkadaş elinden kurtarmasalardı,ihtiyar bırakmayacak,o Dion”u; öyle öfkeliydi ki,belki de öldürürdü.

HERMOTİMOS- Senin de düşüncelerini öğrenmek isterim o halde,Lykinos,belki bilinmesi iyi olacak bir şey söylersin.

LYKİNOS- Diyeceklerime dikkat et,ama ben cahilim,yabancısıyım bu işlerin,bir yanlışım olursa alay etme benimle.Sen benden bin kat bilginsin,ama ne yapayım ? Erdem deyince,gözümün önüne şöyle bir ülke geliyor : Orada yurttaşların hepsi de mutlu,bunu oradan gelen hocam da söylemiş,evet,hepsi mutlu,hepsi de bilgeliğe ermiş,yiğit,doğru,her işlerinde ölçülü insanlar,tanrılardan hemen hemen farksız.Kandırıp aldatmak gibi,zorbalık gibi,tamah yüzünden haksızlık etmek gibi,bizler arasında çok görülen suçlardan biri bile o ülkede işlenemiyormuş,öyle bir şeyi kimse gözüne alamıyormuş; orada herkes barış içinde,dirlik düzen içinde yaşarmış… Öyle olacak elbette : Öteki memleketlerde didişmeye,kavgaya,yurttaşların birbirine saldırmasına sebep olan şeylerin biri yokmuş ki orada ! O ülkenin insanları kurtulmuşlar,o gibi şeylerden.O ülkede ne altın var,ne eğlence,ne de ün salıp alkışlanmak hırsı var …


Evet,sen söyle öyle bir feylosof gördün mü hiç ?

HERMOTİMOS – Hayır,öylesini görmedim hiç.

LYKİNOS - Bile bile yalan söylemediğin için seni tebrik ederim…

Bir şey daha var ki,öyle sanıyorum,sen ona dikka etmemişsin : Erdem eylemdedir,yani adaletin,bilgeliğin,cesaretin buyruklarını yerine getirmektedir.Sizler ise,sizler deyince felsefenin başında gidenler demek istiyorum,sizler bu gibi erdemleri bir yana bırakıp birtakım boş sözlerle,tasımlarla ömrünüzü geçiriyorsunuz.Siz eylemleri bir yana bırakıp sözlerle uğraşıyor,çekişmelerinizde de birbirinizin kafasına yaprak atıyorsunuz. Hepinizin sabahtan akşama kadar yaptığınız bu değil mi ?

HERMOTİMOS- Evet budur yaptığımız.


LYKİNOS_ KÖPEKSİ DİYALOGU

Lykinos_ A dostum,saçını sakalını neden böyle uzatırsın ? Neden arkana bir mintan giymezsin ? Neye böyle göğüs bağır açık,yalınayak dolaşırsın ? Nereden seçtin kendine bu serseni hayatını ? Böyle yaşamak insanlara değil,yabani hayvanlara yakışır. Öteki insanlarınkine hiç benzemeyen bu hayattan zarar görmüyor musun sen ? Hiçbir yerde durduğun yok : Toprağı döşek,taşı yastık ediyorsun kendine, arkandaki şu elbisenin de haline bak : Kirden,lekeden bir yeri gözükmüyor. Kumaşı da öyle iyi,yumuşak değildir herhalde. Rengi de parlak bir renk olmasa gerek.

KÖPEKSİ - Sen,benim öteki insanlardan daha sadelik içinde yaşamama bakıp ta,niçin bana çatıyorsun?
Benden daha çok süse,ziynete düşkün olmalarına bakıp ta,onlara çatsana.

Anladın mı ne demek istediğimi, Yoksa daha anlatayım mı ?

LYKİNOS_ Anlat,daha iyi edersin.

KÖPEKSİ_ Tanrı,ziyafet veren cömert adama benzer. Önümüze her memleketten getirip,her çeşidinden yemekler koymuş,her birimize : “Size uyan neyse onu alın “ demiş. Sağlam insanlar için de var,hastalar için de ; kuvvetliler de yiyecek,zayıflar da. Ama davetliler ellerini bütün tabaklara daldırmayacak,herkes kendi önündekine,kendine en çok gereken şeyi alacak… Sizler ise,bir türlü gözü doymayan,herşeye pençesini atan,o obura benziyorsunuz. Bütün nimetlerden,yalnız kendi yurdunuzda değil,başka illerde de yetişen nimetlerden pay alacağız diyorsunuz.Sizi bir dinleyen olsa,bu adamlara kendi toprakları da,topraklar boyunca uzanan deniz de yetmez der. .. Senin olacak,benim olacak,diye boyuna boğuşuyorsunuz,onların uğruna dost dosta,çocuklar babalarına,analarına,kadınlar kocalarına tuzak kuruyor. … Siz tabiatın kanununu da dinlemiyor,insanlar,insanlıktan başka işlere yarasın diyorsunuz.

LYKİNOS_ Biz,yani kim ?

KÖPEKSİ_ Siz,hepiniz. İnsanları,yük hayvanı yerine kullanıyor,yataklarınızı da araba edip omuzlarına yüklüyorsunuz; sonra kendiniz onların başları üzerinden keyifli keyifli bakıyor,eşeğin yularını çeker gibi emirler veriyor,şuraya gitme,buraya dön,diyorsunuz. Sokaklarda öyle dolaşmak fırsatını bulanlara,en mutlu adamlar,diye imrenerek bakıyorsunuz. Hele hayvanların etini yemekle kalmayıp,bir de o hayvanlardan boya çıkarmağa kalkanlara ne diyelim : tabiat onu boya versin diye yaratmamış ki!
Senin dediğine göre güğümü tencere yerine kullanmak ta olur ; ama güğüm içinde yemek pişirilsin diye yapılmaz. İnsanların bütün o zavallılıkları söylenmekle bitmez. Sen de kalkmış,onları paylaşmıyorum diye bana kabahat buluyorsun. Ben önümde bulduğum yemekleri,üstelik en sadelerini yiyor,öyle yabancı illerde yetişmiş çeşitler istemiyorum. Bir de şuna dikkat et : Madem ki benin çok ihtiyacım olmadığına,az ile kanaat ettiğime bakarak bir hayvan gibi yaşadığımı söylüyorsun, o halde,sence tanrılar hayvanlardan da aşağıdır,çünkü hiçbir şeye ihtiyaçları yoktur. Tanrılığa en çok yaklaşan kimseler de,en az ihtiyaçları olanlardır. Herakles,insanların en iyisi olan,pek haklı olarak tanrılar arasına yükseltilen o yüce kahraman,arkasına bir aslan postundan başka bir şey almaz,göğsü bağrı açık yürür,sizin ihtiyaçlarınızdan hiçbirini duymazmış; sen, şimdi ona bedbahtmış mı diyeceksin. Başkalarını felaketlerden kurtaran bir kahramana zavallının biriymiş denir mi hiç ? Yoksul da diyemezsin : Kara da,
sular da emrindeymiş onun. Yiğitliği onu nereye götürürse orada herşeyi buyruğu altına alırmış; insanlar arasında yaşadığı için de onunla boy ölçüşecek,onu yenecek kimse çıkmamış. Onun giyeceği yokmuş,kundurası yokmuş ta,onun için mi o halde gezermiş. Böyle bir şey söyleyemezsin. O,ölçü bilir,dayanıklı bir adammış,kendini gevşekliğe bırakmaktan ar edip,kuvvetli kalmak istemiş. Ya yiğitliği ondan öğrenen Thesus,Poseidonun oğlu dedikleri insan,bütün Attikanın kralı değil miymiş ? Zamanın en ileri kahramanı olmamış mı ? Ama o da yalınayak yürürmüş,saçını sakalını kestirmezmiş,yalnız o mu ? Bütün o zamanların adamları,atalarımız öyleymiş,bizden çok üstünlermiş. Aslanlar gibi onlar da kendilerini traş ettirmezmiş. Yumuşak,düz deriyi kadınlara yakıştırır, kendileri erkek gibi giyinirmiş.

Aslanın örtünmeye,köpeklerin kurulmuş sofralara ihtiyaçları olmadığı gibi,benim de olmasın. Toprağın neresi olursa olsun,bana döşeklik etmeye yetse de,bütün dünyaya evim diye bakabilsem,en kolay bulunan şeylerle karnımı doyursam, başka bir şey dilemem. Altına gümüşe benim de ihtiyacım olmasın, dostlarımın da. İnsanların bütün felaketleri,geçimsizlikler,savaşlar,tuzaklar,kan dökmeler hep altını,gümüşü elde etmek arzusundan doğar,bütün felaketler tamahtan, malımızı artırmak hırsından gelir. Uzak olsun benden o hırs ! Hiçbir zaman elimdekini çogaltmak arzusuna kapılmayayım,azaldığını,gittiğini görmekle kaygılanmayayım. Benim düşüncelerim,ilkelerim nedir ? Bunlar işte.

Görüyorsun ki,kamunun,bayağı insanların tuttuklarına hiç uymuyor. Madem ki düşündüklerim, inandıklarım,kamunun düşünüp inandıklarından bu kadar ayrıdır,kıyafetimin de başka olmasında şaşılacak ne var ? Çokluğun ahlakının bozuk olduğunu biliyorsun da,niçin erdemli adam da ille o çokluğun giydiğini giysin, o çokluğun kıyafetine girsin diyorsun ? Ben soğuğa da dayanırım,sıcağa da;
Yoksulluk içinde olduğum için tanrılar ne ederse makbulümdür benim. Siz ise,saadet içinde olduğunuz için,size ne gelse hoşnut değilsiniz,her şeyden şikayet edersiniz; sizden çok uzak olan şeyleri dilersiniz;kışın yazı,yazın kışı ararsınız;

Bir de bizleri düzeltmeye,yanlış düşünüyormuşuz gibi bizleri doğrultmaya kalkıyorsunuz. Oysa ki,asıl siz hiçbir işinizde akıl göstermiyor, düşünmüyorsunuz; her işinizi sadece göreneğe,sadece tutkularınıza uyarak görüyorsunuz. Selin sürüklediği insanlardan ne farkınız var sizin ?

Hani bir adam varmış,azgın bir ata binmiş; hayvan kaçıp dörtnala koştuğu için bir türlü durduramıyor, inemiyormuş,biri görüp “ nereye” diye sorunca : “ Bu hayvan nereye isterse oraya” demiş. Tıpkı onun hali,sizin haliniz. Size de nereye gittiğinizi bir soran olursa,yalan söylemek istemiyorsanız :
“ Tutkularımız nereyi isterse,zevk,safa arzusu,adımızı sanımızı yaymak kaygısı, o boş kaygı,bir de para kazanmak hırsı nereye götürürse oraya!” demelisiniz. Bazan korku,bazan öfke,hasılı hep o çeşitten bir tutku sizi kaçırıveriyor, bindiğiniz at bir değil ki,birçok;birgün biri,bir gün öteki.Hepsi de azgın…sizi yarlara, uçurumlara sürüklüyorlar…

Sizin alay ettiğiniz bu elbisenin,bu saçların,bu kıyafetin ise büyük bir kuvveti var : Onların sayesinde ben rahat yaşıyor,dilediğimi yapıp dilediğimle konuşuyorum.Bilgisizler,irfansızlar sürüsünden bir tek kişi bile bana yaklaşmaz,kıyafetimden hoşlanmaz,ama en aydın,en namuslu kimseler erdemin dostları gelir bana;beni en çok onlar arar. Senin alay ettiğin bu elbise yalnız iyi insanlara değil,tanrılara da yakışıp yeter.Tanrıların heykellerine bir bak,bana mı benziyor,size mi ? Bu kıyafetin tanrılara da yakıştığını herkes biliyor…
Old 02-05-2008, 18:58   #1917
üye15718

 
Varsayılan

bazen(özellikle sınav dönemlerinde)'nerden girdim hukuka,başka bölüm mü yoktu!' dediğimi ama yinede hukuku çok sevdiğimi ve yine olsa yine yaparım dediğimi itiraf ediyorum
Old 03-05-2008, 09:25   #1918
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Samsatlı Lukianos'tan seçme yazıları içeren Kültür Bakanlığı yayınlarından olan kitabı okumaya geçen yıl başladığımı ve yarısında bıraktığım haliyle,okunmakta olanlar köşesinde beklediğini,Admin'in ' Hukuk ve adalete bağlı kişilerin ülkemizde soyunun tükenmek üzere olduğuna dair' kanaatinin,tarihte ve bütün zamanlarda dile getirilen bir kanaat olduğuna dair,tarihten ve eski düşünürlerden okumalarım sırasında daha evvel defalarca dikkatimi çeken düşünceler oldukları ve ülkemize haksızlık yapılmaması için,insanlığın ortak tarihi sorununu ifade eden bu saptamaya örnekler yazmak için kitabı yeniden elime alıp okumaya devam ettiğimi,konu ile ilintili olan diyaloglardan kısaltarak ve seçerek bölümler yazdığımı. İ.E.
Old 03-05-2008, 22:12   #1919
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan caner87
Bugün içimden hiç birşey gelmediğini itiraf ediyorum.

Bugün içimden hiç birşey gelmediğini itiraf ediyorum.
Old 03-05-2008, 22:37   #1920
caner87

 
Varsayılan

Bugün babamı kırdığımı itiraf ediyorum.
Keşke kırmasaydım ama onun arkadaşlarının işlerine bakmaktan sıkıldığımı ve bana nedense hiç faydası olmadıklarını daha çok işlerimin arap saçına döndüğünü itiraf ediyorum.
Acaba arkadaşlarına mı yoksa avukatlığa mı sinir olduğumu ayırt edemediğimi itiraf ediyorum.

Yarın içimizden birşeyler gelmesi ümidiyle...
Konuyu Kilitleyin


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 6 (0 Site Üyesi ve 6 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10591102 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.