10-11-2006, 17:14 | #121 |
|
Nilgün hanım olayı çözmüşsünüz!
|
17-11-2006, 09:04 | #122 |
|
Sanık avukatlarının 'tahrik indirimi' istediği Güldünya davasında Yargıtay daha ağır ceza talep etti. 'Töre' için ablalarını öldüren iki kardeş cinayetin yanı sıra öldürmeye teşebbüsten de yargılanacak
http://www.radikal.com.tr/haber.php?...rih=17/11/2006 |
20-11-2006, 17:55 | #123 |
|
Töreden Doktor Kurtardı
Hamile kalan Z.Ç.’yi töreden doktor kurtardı
VAN’ın Belliyurt Mezrası’nda evlilik dışı hamile kalan Z.Ç. adlı genç kız, doktorun durumu kaymakamlığa bildirmesi üzerine devlet koruması altına alındı 20.11.2006 Başkale’de uğradığı tecavüz, hamile kalıp bebeğini doğurmasayla anlaşılan Naile Erdaş’ın aile meclisi kararıyla ‘töre’ gereği öldürülmesinin ardından, benzer bir olay Ilıcak Köyü Belliyurt Mezrası’nda yaşandı. Nüfus kayıtlarında 11 yaşında gözüken ancak 17- 18 yaşında olduğu belirtilen Z.Ç., 4 gün önce rahatsızlanınca yakınları tarafından Başkale Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Kadın doğum uzmanının yaptığı muayene sonucunda da Z.Ç.’nin 2.5 aylık hamile olduğu tespit edildi. GÖNÜL İLİŞKİMİZ VAR Z.Ç.’nin uyarması üzerine doktorlar, durumu yakınlarına anlatmadı. Genç kızın yakınları ile birlikte köyüne dönmesinden sonra doktorlar bu kez de bölgenin töre ile ilgili yapısını göz önünde bulundurarak durumu jandarmaya bildirdi. Bunun üzerine Başkale Kaymakam Ali Aslantaş’ın talimatıyla Z.Ç. evinden alınarak Van’a gönderildi. Olayın ilçede duyulması üzerine ortaya çıkan Z.Ç.’nin amcasının oğlu M.Ç., gönül ilişkilerinin olduğunu ve evlenmeyi düşündüklerini söyledi. Z.Ç., Van’da açıklanmayan bir yerde koruma altında tutulurken, olayla ilgili soruşturma da sürdürülüyor. http://www.vatanim.com.tr/root.vatan...3&Categoryid=1 |
11-02-2007, 19:55 | #124 |
|
Merhaba,
Güldünya Tören'in dosyası bildiğiniz gibi yargıtaydan bozularak geldi.Duruşması yarın( 12 Şubat 2007) saat 10.00 da Bakırköy 5.Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek. Dosya No: 2006/ 303 Bilginize Saygılar |
13-02-2007, 20:07 | #125 |
|
|
11-04-2007, 10:16 | #126 |
|
yeni türk ceza kanununun en çok eleştirilen maddesi ne?
|
23-06-2007, 15:53 | #127 |
|
Töreye ağırlaştırılmış müebbet
Töreye ağırlaştırılmış müebbet
Özgür CEBE/DİYARBAKIR, (DHA) DİYARBAKIR’ın Çınar İlçesinde 12 yaşındayken berdel usulüyle evlendirilen, ancak erkek çocuk doğurmadığı ve eşinden ayrıldığı gerekçesiyle saklandığı çeyiz sandığında ‘töre gereği’ yakınlarınca 20 yaşındaki Gülistan Gümüş cinayetiyle ilgili davada mahkeme kararını açıkladı. 2 sanık ‘Töre saikiyle adam öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılırken, 6 sanık çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı. Mahkeme, tutuksuz 4 sanık hakkında tutuklama kararı çıkardı. Çınar’ın Sırımkesen Köyü’nde 22 Temmuz 2006’da annesinin evinde gizlendiği çeyiz sandığında kalaşnikof tüfekle taranarak öldürülen Gülistan Gümüş cinayetiyle ilgili davaya 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanıklar Hamdullah Taş, Bahattin Gümüş, Ömer Taş, Mehmet Şah Taş katılırken; tutuksuz sanıklar İzzettin Taş, Abdurrahim Gümüş, Mehduh Gümüş, İdris Gümüş katılmadı. Savcı mütalaasında Gülistan’ın Ömer Taş’la mahalli bir gelenek olan berdel usulüyle evlendirildiğini, Taş’ın kız kardeşinin de Gülistan’ın ağabeyi Memduh ile evlendirildiğini belirtti. Gülistan’ın erkek çocuk doğurmadığı için eşinin ailesinin baskılarına dayanamayıp özürlü olan eşinin tedavisi için İstanbul’a yerleşmek için babasından izin istediğini vurguladı. Savcılık mütalaasında Gülistan'ın babasının izin vermemesi üzerine kızı Sibel’i yanına alarak çalışmak amacıyla İstanbul’a gittiğini, bu nedenle Gülistan’ın eşini aldattığı ve başkasıyla ilişkisi olduğu yönünde eşinin ailesinde şüphe uyandırdığını ifade etti. Mütalaya göre Gülistan’ın babası Abdulkadir Gümüş’e dünür olduğu Ömer Taş’ın ailesi, “Kızın eşini aldatıyor, namussuzluk yaptığı için İstanbul’a kaçtı’ diye psikolojik baskı yaptı. Bunun üzerine baba Abdulkadir kızını telefonla arayıp köye dönmesini istedi. Gülistan da babasına, “Eşimi aldatmadım, namusumu kirletmedim. Ancak başın eğik durmasın diye köye döneceğim. Erkek çocuk doğuramadığım için bana baskı yapan eşimin ailesiyle aynı mahallede oturmak istemiyorum” diyerek köye geri dönmeyi kabul etti. Baba Abdulkadir de kızına ayrı ev tuttu, ancak Gülistan eşiyle anlaşamayıp ayrılmaya karar verdi. Berdel yapılan kardeşi Memduh Gümüş de kız kardeşi Gülistan’a, “Madem ayrılıyorsun, gidip eşyalarını paylaştıralım” dedi. Öldürüleceğini anlayan Gülistan kızı Sibel ile eşinin evine gitti. Burada eşi Ömer Taş Gülistan’a tabanca ile ateş etti. Merminin isabet etmemesi üzerine özürlü olan Ömer Taş’ı, Gülistan’ın kız kardeşi Nurcan iterek yere düşürdü. Gülistan’ın kayınbiraderi Mehmet Şah Taş içeri girip yere düşen ağabeyi Ömer Taş’ın elindeki silahı alıp yengesi Gülistan’ın kafasına nişan alarak ateş etti. Ancak kolundan ve bacağından yaralanan Gülistan evin penceresini kırıp yaralı halde annesinin evine sığındı. Annesinin kan kaybını önlemek için kızının yaralarını bağlayıp, öldürülmesini engellemek için çeyiz sandığına gizleyip kapağını da kilitledi. Sanıklar buraya gelerek Gülistan’ı aradılar, bulamayınca jandarmaya sığınmış olabileceğini düşünerek evden çıktılar. Ancak bir süre sonra tekrar eve geldikler, Mehmet Şah Taş'ın elindeki kalaşnikofla çeyiz sandığını taraması sonucu yengesi Gülistan’ın ölümüne neden oldu. Mütalaada, sanıkların olayı jandarmaya bildirmeyip Gülistan’ın ölmesini bekledikleri, Gülistan’ın yaralandığında jandarmaya haber verilmesi durumunda karakolun yakınlık mesafesi gözönüne alındığında kurtarılabileceği, ancak buna ağabeyi Memduh ile amcası İdris’in engel oldukları, ağabeyi Memduh Gümüş’ün, Gülistan’ın ölmesinden sonra kendisinden şüphelenilmemesi için olayı jandarmaya ihbar ettiği bu nedenle sanıkların ayrı ayrı cezalandırılmalarını talep etti. Gülistan Gümüş’ün eşi Ömer Taş, suçsuz olduğunu belirterek, “Mağdurum sakatım” dedi. Kayınbiraderi Mehmet Şah Taş, suçu üstlenerek “Olayı ben yaptım. 6 çocuğum var. Pişmanım adaletinize sığınıyorum” dedi. Diğer kayınbiraderi Hamdullah Taş ile Gülistan’ın amcasının oğlu Bahattin Gümüş de suçsuz olduklarını belirttiler. Kısa bir ara veren mahkeme sanıklar Ömer ve Mehmet Şah Taş’ı töre saikiyle adam öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Hamdullah Taş ile Bahattin Gümüş ise önce müebbet ardından suçun işlenmesine yardımcı olmaları nedeniyle cezaları 18’er yıl 4’er ay hapse çevrildi. Sanıklar Abdurrahim, Memduh ve İdris Gümüş ile İzzettin Taş ise töre saikiyle kasten adam öldürmekten müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Sanıkların olaya katılış biçimleri dikkate alınarak cezaları 15’er yıla indirildi. Sanıklar Mehmet Şah, Hamdullah ve İzzettin Taş ile Bahattin ve Abdurrahim Gümüş konut dokunulmazlığını ihlal etmekten ayrıca 3’er yıl 4’er ay hapis cezasına çarptırıldı. Sanık Ömer Taş ruhsatsız silah kullanmaktan 1 yıl hapis ve 450 YTL para cezasına, Gülistan’ı kalaşnikofla tarayan Mehmet Şah Taş ise uzun namlulu silah kullandığı için 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Tutuksuz sanıklar İzzettin Taş, Abdurrahim, Memduh ve İdris Gümüş’ün tutuklanmaları için haklarında yakalama kararı çıkarılmasına oy çokluğuyla karar verildi. 1 üye, sanıkların tümünün töre saikiyle mahkum edilmesi kararına muhalif kaldı. http://www.hurriyet.com.tr/kadin/6762369.asp?gid=205 |
13-10-2007, 20:13 | #128 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Hamidiye, Siz Çok Değerlisiniz.
Hürriyet.com.tr'den alıntıdır.
Töre! Tanımı yukarıdaki gibi yapılıyor. Töre için Hamidiye ve 3 aylık -zoraki- bebeği vuruluyor. Hamidiye yaralı. İkinci mağdur, hem varoluşu ve hem de ölümüyle törenin iki kere mağdur ettiği bebek ölüyor. Vuran Hamidiye'nin kayınbiraderi. Töreyi uyguluyor. Ona ve töreye göre; Hamidiye ölmeli, çünkü Hamidiye kardeşi ile evlenmeden hamile kalmış. Bir hukukçu buraya kadar okuduklarını hiçbir surette onaylamaz belki ama hukuki açıdan aklına haksız tahrik gelebilir değil mi? Burada ufak bir açılım:Vuran aynı zamanda Hamidiye'nin tecavüzcüsü ve zoraki bebeğin babası. İşte bu noktada tüm mantığım, tüm akli melekelerim felce uğruyor. İnsanoğlunun nasıl bu derece insanlıktan uzaklaşabileceğini anlayamıyorum. Nasıl hem bizatihi kötülüğün kaynağı/suçun faili olup ve hem de kötülüğü/suçu kendinden bu derece öteleyebilir? Öyle bir ötelemek ki kendini yargıç ve infazçı ve mağduru kötüye/suçluya dönüştürebilir? Bu nasıl bir ahlaksızlıktır, bu nasıl bir riyadır, bu neyin töresidir, töre nedir? Bu töre, pis/kötü/lanetli/suçlu olanın tecavüz mağduru değil, tecavüzcü olduğunu görmeyecek ve üstüne üstlük hem suçlu ve hem de güçlü olsun diye eline bir de silah tutturup; pisliğini, mağdurunu öldürerek temizleye çalışmasına izin verecek ve bununla tatmin olacak kadar beyinsiz, kalpsiz, vicdansız, ahlaksız mıdır? Saygılarımla. |
16-10-2007, 20:41 | #129 | |||||||||||||||||||
|
Töre cinayeti bir aileyi yok etti.
gazeteport.com.tr'den alıntıdır. |
17-10-2007, 10:01 | #130 | |||||||||||||||||||
|
Ferman bu kez bebek hakkında verildi...
|
22-11-2007, 20:56 | #131 |
|
Güldünya davasında karar
Güldünya davasında karar
Perşembe, 15 Kasım 2007 Bitlis’ten kaçıp gittiği İstanbul’da erkek kardeşleri tarafından ‘namus temizleme’ gerekçesiyle vurularak öldürülen Güldünya Tören davasında Yargıtay ceza kararını bozmuş ve sanıklara yeniden yargı yolu açılmıştı. 13 Kasım’daki duruşmada mahkemenin kararı ‘müebbet’ oldu. Uçan Süpürge Haber Merkezi 14/11/2007 Güldünya Tören'in ‘namus temizleme’ gerekçesiyle öldürülmesiyle ilgili davada mahkemenin verdiği kararın Yargıtay tarafından usul ve esastan bozulmasının ardından sanıklar yeniden yargılandı. Sanıklardan İrfan Tören müebbet, Ferit Tören 23 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savcı Ferit ve İrfan Tören'in, "kız kardeşlerini tasarlayarak öldürmek" ve "öldürmeye teşebbüs etmek" suçlarından cezalandırılmasını istedi. Ferit Tören, cinayeti kendisinin işlediğini söyledi, abisinin tahliye edilmesini istedi. Mahkeme her iki sanığa ayrıca 'taammüden insan öldürmek' suçundan önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme, Ferit Tören'in cezasını suç tarihinde yaşı küçük olması dolayısıyla indirerek 18 yıl hapis cezasına çevirdi. Bitlis’in Güroymak köyünde yaşayan Güldünya Tören, akrabasının tecavüzüne uğramış, hamile kalmış ve “evlilik dışı ilişki yaşadığı” gerekçesiyle erkek kardeşleri tarafından vurularak 25 Şubat 2004'te öldürülmüştü. (SD) http://www.ucansupurge.org/index.php...25&İte mid=74 |
03-03-2008, 12:20 | #132 |
|
Kadınlar töre cinayetlerine karşı ayakkabılarını çıkardı..
Kadınlar töre cinayetlerine karşı ayakkabılarını çıkardı
Diyarbakır Kadın Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle 'töre cinayetlerine' kurban giden kadınları unutmadı. Yaşamını yitiren kadınları temsilen, isimlerinin yazılı olduğu dövizlerin yanına ayakkabı bırakıldı. 8 Mart Dünya Kadınlar günü nedeniyle Diyarbakır'da bir haftaya yayılan etkinlikler çerçevesinde Kadın Platformu bileşenleri Dağkapı meydanında bir araya geldi. 'Töre cinayetleri' ve 'aile içi şiddet' nedeniyle yaşamını yitiren kadınları temsilen, isimlerinin yazılı olduğu dövizlerin yanına ayakkabı bırakan kadınlar, açıklama yaptı. Diyarbakır Kadın Platformu üyesi Eylem Ata, her coğrafyada kadının erkeğin insafına bırakıldığını ifade etti. Kadın katliamlarının bölgede yaygın olmasının bütün dünyada yaygın olduğu gerçeğini perdelememesi gerektiğini ifade eden Ata, 'Amerika'dan İspanya'ya Irak'a ve dünyanın birçok ülkesinde babası, ağabeyi, kocası gibi yakınları tarafından gelenek, görenek ve namus gibi bağlayıcı, zorlayıcı sadece kadınlara dayatılan nedenlerle katınlar ölüyor. Öldürülüyor. Çığlık çığlığa artık yeter diyoruz. Şemselerin, Güldünyaların, Birgüllerin bedeni soğumadan yenileri itiliyor bu uçurumdan aşağı, yeni isimler ekleniyor bu amansız acılar listesine. Erkeğin üstünlüğüne dayalı ataerkil aile ilişkilerine artık yeter' dedi. Açıklamada 'Savaşın yaratıcılarını biz doğurmuş olamayız', 'Acıları durduran kadının örgütlü gücü olacağız', 'Tüm güzellikler gibi barışı da biz kadınlar yaratacağız' dövizleri taşındı. Açıklamanın yapıldığı Dağkapı Meydanı'nda yanlarına getirdikleri ayyakkabıları bırakan kadınlar, 'töre cinayetlerine' kurban giden kadınları temsilen bırakarak, üzerlerine karanfil attılar. Kadınların eylemini sadece erkek gazetecilerin izlemesi, erkek polislerinde güvenlik önlemi alması dikkat çekti. Kadınlar eylemlerini 'Jin, jiyan, azadi' sloganıyla sona erdirdi. |
25-04-2008, 08:37 | #133 |
|
Töre kurbanı kadın 7 aylık hamileydi
DHA - SİİRT - Evli bir erkekle kaçtıktan sonra baba evine geri dönen, ancak bir süre sonra dağlık bir bölgede cesedi bulunan Eruhlu 24 yaşındaki Leyla Gök'ün 7 aylık hamile olduğu ortaya çıktı. Siirt'in Eruh ilçesinin Fatih Mahallesi'nde yaşayan Leyla Gök, yedi ay önce evli Şükrü Batuhan ile kaçtı. Ancak genç kadın bir süre sonra baba evine geri döndü. Ailesiyle yaşamaya devam eden genç kadın daha sonra ortadan kayboldu. Gök'ün cesedi, Siirt-Eruh yolu yakınlarındaki dağlık kesimde bulundu. Olayla ilgili genç kadının ağabeyi Hayrettin Gök ile sevgilisi Şükrü Batuhan gözaltına alındı. Sorguları sonrası ağabey Hayrettin Gök serbest bırakılırken, Şükrü Batuhan tutuklandı. Diyarbakır Adli Tıp Kurumu'nda otopsisi yapılan Leyla Gök'ün darp sonucu öldüğü ve yedi aylık hamile olduğu tespit edildi. Gök'ün cenazesine, bütün benzeri cinayetlerde olduğu gibi, ailesi tarafından sahip çıkılmadı. Töre cinayeti kurbanı genç kadının cenazesi Eruh'ta belediye görevlileri tarafından toprağa verildi. 25/04/2008 http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=253938 |
02-06-2008, 08:39 | #134 |
|
Tecavüze uğrayan eşini bıçakladı
İzmir Buca'da bir çiftçi, kendisine altı kişinin tecavüz ettiğini anlatan konuşma engelli eşini üç yaşındaki kızlarının önünde bıçakladı. Çiftçi eşini önce hastaneye götürdü sonra gazetecileri aradı LOKMAN DAĞ İZMİR'in Buca İlçesi Kaynaklar Beldesi'nde çiftçilik yapan 42 yaşındaki Ufuk B., 3 yaşındaki kızının gözleri önünde 6 kişinin tecavüzüne uğradığı öne sürülen, kendisinden 22 yaş küçük eşi H.B.'yi bacağından bıçakladı. Yaraladığı eşini hastaneye götüren Ufuk B. daha sonra basın mensuplarını arayıp, hastane yakınında olayı anlattı. Eşinin korktuğu için günlerce tecavüz olayını sakladığını, duyunca çılgına döndüğünü, gece de öfkelenip yaraladığını söyledi. Ufuk B., basın mensuplarına açıklama yaparken gelen polislerce gözaltına alındı. İddiaya göre tecavüz olayı, Kaynaklar Beldesi Kabakçılar Sokak Numara 18'deki evde 40 gün önce başladı. Konuşma güçlüğü çeken 20 yaşındaki H.B. evde yalnızken gelen 6 kişi, çırıl çıplak soyup, ellerini ve ayaklarını bağladıktan sonra 3 yaşındaki kızı A.B.'nin yanında genç kadına defalarca tecavüz etti. Tecavüzcüler genç kadına bıçak gösterip, olayı başkasına anlatırsa kendisini ve kızı öldüreceklerini söyledi. Tecavüze uğradıktan sonra hiç konuşmamaya başlayan H.B., eşine karşı da hırçın davranır oldu. Tecavüzcüler, kocası tarlada olduğu sırada eve gelip H.B.'ye tecavüz etmeyi sürdürdü. Konuşma engelli olan H.B. olayı günlerce sakladı. EŞİNE ANLATTI, JANDARMAYA GİTTİLER Tecavüz zanlılarını isteklerinin bitmemesi üzerine, H.B. eşine yaşadıklarını anlattı. H.B. ve Ufuk B., jandarmaya giderek şikayetçi oldu, gözaltına alınan zanlılar yapılan işlemlerin ardından savcılıkça serbest bırakıldı. Olayın duyulması üzerine beldedekilerin, iftira attıkları gerekçesiyle kendisine baskı yaptığını, ölüm tehditleri aldıklarını öne süren Ufuk B., 4 gün önce, eşi ve kızıyla yakınlarının Hatay Semti 200 Sokak 4 numaradaki apartmanda bulunan evlerinde kalmaya başladı. ‘TECAVÜZÜ ANLATINCA KENDİMDEN GEÇTİM’ Bugün saat 02.00 sıralarında akrabalarının evinde eşiyle bu konuyu konuşurken, olayın kızının yanında defalarca yaşandığını öğrenince çılgına döndüğünü belirten Ufuk B., eline geçirdiği ekmek bıçağı ile H.B.'yi baldırından 4 bıçak darbesiyle yaraladı. Eşini yakınlarıyla birlikte İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götüren Ufuk B., daha sonra yaşadıklarını anlatmak için basın mensuplarını aradı. GAZETECİLERE ANLATIRKEN GÖZALTINA ALINDI Ufuk B., hastanenin yakınındaki parkta yaşadıklarını gazetecilere anlatırken, bir polis ekibi tarafından gözaltına alındı. Karakola götürülen Ufuk B. eşini yaraladığını itiraf etti. Tedaviye alınan genç kadının durumunun iyi olduğu, olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü belirtildi. (dha) 01/06/2008 http://www.radikal.com.tr/Default.as...&CategoryID=77 |
02-06-2008, 08:44 | #135 |
|
Namus kurbanının annesi de öldürüldü
Basra’da İngiliz askerine aşık olduğu için namus cinayetine kurban giden 17 yaşındaki Iraklı Rand’ın öldürülmesine boyun eğmeyen annesi de katledildi. 41 yaşındaki Leyla Hüseyin, kızını öldüren kocası Abdül Kadir Ali’i boşamış, Basra polisi ise "haklı" gördüğü için katil babayı serbest bırakmıştı. Ve Leyla Hüseyin, kendisini Amman’a kaçıracak kişiyle buluşmaya giderken mermilere hedef olarak can verdi. IRAK’ın Şii kenti Basra’da, İngiliz askerine aşık olduğu için babası tarafından boğazlanıp bıçaklanarak öldürülen 17 yaşındaki Rand’ın annesi Leyla Hüseyin de öldürüldü. Kızının katili olan kocasından boşanan kadın (41), geçen ay kendisini Ürdün’e kaçıracak olan kişiyle buluşmaya giderken mermilere hedef olarak can verdi. Kızının hikayesini Observer gazetesine anlattıktan sonra korku içinde yaşayan, sürekli ev değiştirerek saklanan Leyla, bir evde en fazla 4 gün kalıyordu fakat yine de bir gün kaçıp kurtulacağından umutluydu. Ürdün’ün başkenti Amman’a kaçırılması için her şey ayarlanmıştı. Observer gazetesine yeni ulaşan habere göre, 17 Mayıs günü iki kadın onu bir taksiye bindirmek üzereyken aniden yanlarına yaklaşan bir otomobilden ateş açıldı. Sıkılan 5 kurşundan üçü Leyla’ya isabet etti. Kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Leyla’nın yanındaki kadınlar yaralandı. Oğulların işbirliği Observer, Leyla’nın eski kocasının evini ziyaret etti. Konuşmayı reddettiler. Sadece oğlu Hasan, babasının masum olduğunu öne sürdü. Hasan, "Annenin mezarını ziyaret edecek misin?" sorusuna, "gelecekte belki" diye cevap verdi. Şii kenti Basra’da yaşayan Rand Abdül Kadir adlı genç kız, 16 Mart’ta babası tarafından boğularak ve bıçaklanarak öldürülmüştü. Tek suçu Paul adlı bir İngiliz askeriyle konuşmasıydı. Birbirlerine aşıktılar ancak henüz baş başa bile görüşmemişlerdi. Baba cinayetten sonra "Namusumu temizledim" diye bağırmıştı. Oğulları da babalarına yardımcı oldular. Hatta polis bile kızın ölümü hakettiğine inanarak onları serbest bıraktı. Rand, Şii geleneğine uyulmadan toprağa verilirken mezarına tükürdüler. Baba daha sonra "tek pişmanlığım onu doğduğunda öldürmemiş olmak. Böyle olacağını bilseydim kızımı doğduğu anda boğardım" diye açıklamada bulundu. Anne Leyla, kızı Rand öldürüldükten hemen sonra Ali’den boşandı. Ancak boşanmak istediği için hem Ali’den hem oğullarından çok dayak yedi, kolu kırıldı. Namus cinayetlerinin engellenmesi için başlatılan kampanyada gönüllü olan Leyla, ölüm korkusu içinde yaşamaktansa Ürdün’e kaçmak istedi. Ancak ölüm onu tam da kaçmak üzereyken buldu. http://www.hurriyet.com.tr/dunya/907...d=200&sz=18280 |
20-06-2008, 13:21 | #136 |
|
İstanbul’da haftada bir töre cinayeti işleniyor Başbakanlık raporu tüyler ürpertiyor: Töre ve namus cinayetleri her geçen yıl artıyor. En çok cinayet İstanbul, Ankara ve İzmir’de işleniyor. Katiller cezaevinde kahraman gibi karşılanıyor, pişmanlık duymuyorlar… ANKARA - Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı tarafından hazırlanan 'Töre ve Namus Cinayeti Raporu'ndan tüyler ürpertici sonuçlar çıktı. Bu alanda yapılan en kapsamlı çalışma olan rapora göre sadece İstanbul'da her hafta en az bir kişi töre cinayetine kurban gidiyor. Son beş yılda 'namus' nedeniyle işlenen cinayetlerin sayısı bini geçti. Katiller, cezaevinde kahraman gibi karşılanıyor ve pişmanlık duymuyorlar. 'Töre ve Namus Cinayeti Raporu' dün Swiss Otel'de Devlet Bakanları Cemil Çiçek ile Nimet Çubukçu'nun da katıldığı "Kadın ve Katılım: Sorunlar ve Çözümler" başlıklı toplantıda Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Prof. Dr. Tahsin Fendoğlu tarafından açıklandı. Türkiye'de işlenen töre ve namus cinayetleri konusunda fotoğrafını çeken rapor 71 il valiliği tarafından 3 aylık bir sürede hazırlandı. Adana, Bitlis, Eskişehir, Hakkari, Isparta, Kahramanmaraş, Kastamonu, Kütahya, Niğde ve Şırnak'tan araştırma sonuçları gelmedi. Yüzde 47 arttı Rapora göre 2002 yılında 150 olan töre cinayeti, 2007 yılında 220'ye yükseldi. Cinayetlerin failleri ve mağdurları eğitim seviyesi düştükçe artıyor. Töre cinayetlerinden sadece kadınlar değil erkekler de mağdur. Cinayetlerin yüzde 9'unu çocuklar işliyor. Sanıklar daha çok 19-35 yaş aralığındakilerden oluşuyor. Failler, cezaevlerinde kahraman gibi karşılanıyor. İşledikleri suçtan dolayı da bir pişmanlık duymuyor. Cinayet gerekçesi: Namus Cinayetlerin temelinde 'namus' kavramının yattığına dikkat çekilen araştırmada "Töre ve namus cinayetlerinin altında kadının ataerkil bir toplum yapısından gelmesi büyük bir etken olarak görülüyor. Doğrudan namus nedeniyle işlenen cinayetlerin sayısı 300'ü geçiyor. Bu toplam sayının yüzde 30'una denk geliyor" denildi. Araştırmaya göre yasak ilişki nedeniyle öldürülen kadınların sayısı 94, cinsel taciz nedeniyle öldürülenlerin sayısı 71, tecavüz nedeniyle öldürülenlerin sayısının ise 17 olduğu belirtildi. Cinayetlerin diğer nedenleri arasında kan davası, kız-alıp vermeden kaynaklanan nedenler ve aile içi uyuşmazlıklar da bulunuyor. Üç büyük il ilk sırada Rapora göre töre ve namus cinayetlerinin işlendiği yerlerin başında büyük iller geliyor. Son 5 yılda İstanbul'da 167, Ankara'da 144, İzmir'de ise 121 töre ve namus cinayeti işlendi. Bu illeri Diyarbakır (69), Bursa (58), Antalya (46), Aydın (38), Kayseri (34), Samsun (32) ve Sakarya (30) takip ediyor. Cinayetler ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu kökenlilerce işleniyor. Bu illerin yoğun olarak göç alması rakamları yükseltiyor. İstanbul patladı Raporda şu bilgilere yer veriliyor: "İstanbul açısından dikkati çeken önemli bir husus 2007 yılında, 2006 yılına göre gerçekleşen töre ve namus cinayetleri sayısının neredeyse iki katı bir orana yükselmesidir. 2006'da bu sayı 27 iken, 2007'de bu sayı 53'e çıkmıştır. Bu bir başka deyişle İstanbul’da her hafta en az bir kişinin töre ve namus cinayetine kurban gittiğini göstermesi açısından ilgi çekicidir." 19/06/2008 (Radikal/tarık) http://www.radikal.com.tr/Default.as...&CategoryID=77 |
20-06-2008, 13:45 | #137 | |||||||||||||||||||
|
İnsanlığın ilerlemesi geciktikçe kadınlar geriliyor. |
03-07-2008, 00:44 | #138 | |||||||||||||||||||||||
|
7 Şubat 2005 tarihinde ‘ailenin namusunu kirletiyor’ gerekçesi ile öldürülen Hatun Sürücü’nün anısına Sürücü’nün öldürüldüğü yer olan Berlin’in Tempelhof – Schöneberg semtinde bir anıt dikildi. Anıt’ın üzerine Türkçe ve Almanca olarak şu cümle yazılı: Sürücü ‘ ailesinin zorlama ve baskılarına boyun eğmediği, kendi özerk yaşamını sürdürmek istediği için öldürüldü’ Hatun’un öldürüldüğü yer daha önceden de bir anma bir ziyaret yeri olmuştu. Birçok kişi mumlar yakıyor ve çiçekler bırakıyormuş orada basında çıkan haberlere göre. Hatun Sürücü'nün öldürülmesi konusunda bu alandaki 82 nolu mesajımda biraz daha fazla bilgi var. Belirttiğim türden eylemler bir toplumun belirili bir düşünce ve hareket tarzını kollektif olarak kınaması ve toplumun bu türden davranışları kabul etmediği anlamına geliyor. Toplumsal bir protesto kısacası. Sayın Konyalı, benim düşünceme göre olay insanlığın ilerlemesi veya geri kalışı değil, asıl olay, gerekçesi ne olursa olsun, toplumun, daha doğrusu toplumu yönlendiren güçlerin bu türden olaylara karşı gereken tepkiyi göstermeyişidir. Nerede toplumun insanlık onuruna inanmış güçleri? Neden toplumsal bir çıkış yok? Neden bu türden olayları kınayanlar azınlıkta? Saygılarımla |
04-07-2008, 07:42 | #139 | |||||||||||||||||||
|
Sn.Gemici çok önemli,belki en önemli noktayı dile getirmiş. Sorunda olduğu gibi soruda da yanıt aynı.. Sessizlik....... |
15-01-2009, 16:03 | #140 |
|
Töre cinayetinde 5 aile ferdine ömür boyu hapis
Fahrettin GÖK / DHA Van’ın Başkale İlçesi’nde uğradığı tecavüzün ardından hamile kalan ve doğum yaptıktan sonra 21 Ekim 2006’da "aile meclisi" kararıyla ağabeyi Kemal Erdaş tarafından öldürülen 16 yaşındaki Naile Erdaş cinayetiyle ilgili dava, karara bağlandı. Van 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında, genç kızın ağabeyi, annesi, babası, amcası ve dayısı ömür boyu, diğer dayısı da 16 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Naile Erdaş cinayetiyle ilgili, ağabey Kemal Erdaş, baba Mehmet ve anne Siti Erdaş, amca Kerim, dayıları Sabri ve Zeki Erdaş tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Davanın son duruşmasında mahkeme heyeti, Naile Erdaş’ı öldürmekle suçlanan ağabeyi Kemal Erdaş’ı "töre saiki ile adam öldürmek"ten, baba Mehmet Erdaş, anne Siti Erdaş, amca Kerim Erdaş, dayı Sabri Erdaş’ı ise "töre saiki ile adam öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti, Naile Erdaş’ın diğer dayısı Zeki Erdaş’a da hafifletici sebepler bulunduğundan 16 yıl 8 ay hapis cezası verdi. Ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası alan 5 kişinin cezası, duruşmalardaki iyi hallerini göz önüne alan mahkeme heyeti tarafından ömür boyu hapse çevirildi. Van Kadın Derneği Başkan Yardımcısı Zelal Özgökçe, "Bunun bizim için hayat kurtarır bir karar olduğunu düşünüyorum" dedi. 15 Ocak 2009 http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10779441.asp?top=1 |
16-01-2009, 00:23 | #141 |
|
Bu ülke için henüz umutlar bitmedi. Çünkü bir yerlerde hâlâ "yargıçlar" var.
|
28-03-2009, 10:44 | #142 |
|
Namus cinayetinin yerine namus intiharı
İngiliz gazetesi The Independent, haberindeTürkiye’de namus cinayetlerinin yeni çıkan yasaların sıkılaşması sonucu ‘Namus intiharı’na dönüştüğünü anlattı Yılda 200 kadın İNGİLTERE’NİN en büyük gazetelerinden Independent, ilginç bir haber yayınladı. Haberde şu görüşlere yer verildi: “Türkiye’de namus cinayetleri rekor seviyelere ulaştı. Resmi verilere göre yılda 200 kadın namus cinayetine kurban gidiyor. Bu sayı, ülkede bir yılda işlenen cinayetlerin yarısına tekabül ediyor.” Yasa değişikliğinin etkileri “Bugünlerde bunun yerini namus intiharı alıyor. Bu, Türkiye’nin ceza kanununda 2005’te yapılan değişikliğe bağlanıyor. Yeni kanun namus cinayeti işleyenlere ömür boyu hapis cezası getirdi. Oysa daha önce, tahrik edildiğini savunan sanık daha az ceza alabiliyordu. Yasayla birlikte kadın intiharları hızla arttı.” http://www.tercuman.com.tr/v1/haber....5&baslik=Namus |
12-06-2009, 16:34 | #143 |
|
Rahat uyu Güldünya
EVLİLİK dışı ilişkiden çocuk dünyaya getirdiği gerekçesiyle 2004 yılında önce yaralanan, ardından hastanede öldürülen Güldünya Tören (22) olayında gelişme var. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Güldünya'nın 'kardeşleri İrfan Tören'e verilen müebbet ve Ferit Tören'e verilen 23 yıl 4 aylık hapis cezalarını onadı. Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi, ''taammüden öldürmeye teşebbüs etmek'' ve 'taammüden adam öldürmek'' suçlarından İrfan Tören'i müebbet hapis cezasına, Ferit Tören'i ise 23 yıl 4 ay hapse mahkum etmişti. http://www.aksam.com.tr/2009/06/12/h..._guldunya.html |
14-06-2009, 01:35 | #144 |
|
Sedyedeki kızı beş yerinden bıçakladılar
Siirt ’te önceki akşam yerel radyoda DJ’lik yapan erkek arkadaşının yanına giden 17 yaşındaki N.E., kendisini takip ederek radyoya gelen babası ve ağabeylerinin saldırısından kurtulmak için 6’ncı kattan atladı. Zemin kattaki manavın çatısına düşen kız, hastanede yine aile fertleri tarafından beş yerinden bıçaklandı. Güldanya Tören’i de ailesi hastanede öldürmüştü. İLKÖĞRETİMİ bitirdikten sonra liseye devam etmeyen N.E., önceki akşam erkek arkadaşı Ö.M.E. ile buluşmak için sözleşti. 21.30 sıralarında Divan Apartmanı’nın 6’ncı katındaki yerel radyo 56 FM’e gelen kızı, babası ve ağabeyleri takip etti. İki arkadaşın buluşup sohbet etmeye başlamasından sonra radyonun bulunduğu kata çıkan N.E.’nin babası ve ağabeyleri önce Ö.M.E.’yi tekme tokat dövdü. Babası ve ağabeylerinin kendisine de saldırması üzerine kız, canını kurtarmak için 6’ncı kattan atladı. Binanın zemin katındaki manavın çinko çatısına düşen N.E. yaralandı. N.E., olayı görenlerin çağırdığı ambulansla Siirt Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ailenin diğer yakınları N.E.’nin yaralandığını öğrenince hastane önünde toplandı. Ambulansla yaralı getirilip içeri alınırken akrabalarından bazıları sedyedeki N.E.’ye saldırdı. Müdahale eden güvenlik görevlilerinin engellemeye çalıştığı saldırganlar kızı beş yerinden bıçakladı. Polisler tarafından güçlükle saldırganların elinden alınan N.E., buradaki ilk tedavisinin ardından Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. N.E., yoğun güvenlik önlemi altında Diyarbakır’a götürülürken, beş kişi gözaltına alındı. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Sait Alan, N.E.’nin kanaması için ameliyata alınacağını belirterek, “Ayrıca kol ve bacaklarında da kırıklar var. Genel durumu kötü. Hayati tehlikesi sürüyor” dedi. Amcaya tutuklama Polis 5 kişiyi gözaltına aldı. Bir kişi emniyetteki sorgusundan sonra serbest bırakıldı. Nöbetçi mahkemeye çıkarılan 4 kişiden 3’ü tutuksuz yargılanmak üzere salıverilirken, amca Abdurrahim E., genç kızı bıçakladığı gerekçesiyle tutukladı. |
17-06-2009, 12:13 | #145 |
|
N.E. ifade verdi: Beni camdan ağabeyim itti
SİİRT - Yerel radyoda arkadaşıyla buluştuğu için babası ve ağabeylerinin saldırısına uğrayan ve altıncı kattan düştükten sonra kaldırıldığı hastanede beş yerinden bıçaklanan N.E.’nin ağabeyi gözaltına alındı. Babası ve ağabeylerinin arkadaşlarını ziyaret ettiği yerel radyo kanalını basması sonucu Altıncı kattan düşen N.E. sedyeyle hastanenin acil servisine taşınırken amcası A.E., tarafından beş yerinden bıçaklanmıştı. N.E.’nin amcası A.E. tutuklanmıştı. Hayati tehlikeyi atlatan N.E. polise ifade verdi. N.E ifadesinde “Radyonun bulunduğu apartmanın 4. katında oturan M. adlı arkadaşımın evine gittim. M., Radyo 56 FM’de staj yapıyordu. Annesi radyoda olduğunu söyleyince radyoya çıktım. Babamlar beni arıyorlarmış. Radyoda olduğumuzu duyunca oraya geldiler. Radyodakilerle kavga ettiler. Cam kenarında duruyordum. Ağabeyim S.E. bana doğru yürüyüp iteklemeye başladı. Sertçe ittiğinde ben düştüm. Ama o, camın açık olduğunu bilmiyordu. sonrasını hatırlamıyorum.” Bu ifade üzerine S.E. tutuklandı. N.’i üç kez ziyaret eden halasının oğlu B.A ise “N. ile hastanede 3 kez görüştük. Birbirimizi seviyoruz” dedi. (dha) http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=97 |
20-06-2009, 16:40 | #146 |
|
www.hurriyet.com.tr
Yargıtay, Diyarbakır'da sevdiği kızı, kendisini aldattığı gerekçesiyle yakarak öldüren sanığa verilen cezayı, ''töre'' kapsamına alarak onadı.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Diyarbakır'da 2003 yılında, dayısının oğlu N.Ö. ile birlikte, sevgilisi N.Y'yi, başka erkeklerle ilişkisi olduğu gerekçesiyle yakarak öldüren Ş.D'ye, verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını, ''töre'' kapsamına aldı. YARGITAYIN KARARI Kararda, incelenen dava dosyasına göre, verilen hükümde, düzeltme nedeni dışında bir eksikliğin görülmediği belirtildi. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin kararında şu ifadeye yer verildi: ''Sanık Ş.D. ile maktule N.Y. arasında gönül ilişkisi olduğu, maktulenin başka erkeklerle ilişkisi olduğu gerekçesiyle sanık Ş.D'nin diğer sanık N.Ö. ile birlikte maktuleyi olay yerine götürdükten sonra etkisiz hale getirip çantasındaki eşyaları maktulenin üzerine dökmek suretiyle yakarak ölümüne neden oldukları anlaşılmaktadır. Olayda, sanık Ş.D'nin maktulenin bu davranışını namus ve şerefini eksilten bir davranış olarak nitelendirerek diğer sanık N.Ö'nün de katılımıyla eylemlerini, töre/namus saikiyle gerçekleştirdikleri anlaşılmakla, TCK'nın 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürmek' suçunu kapsayan 82/1-b maddesi yanında 'töre saikiyle' hükmünü içeren 'k' bendi uyarınca da hüküm kurulması gerektiğinden kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.'' CİNSEL ORGANINI YAKTILAR Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın gerekçeli kararında, sanıklar Ş.D. ve dayısının oğlu N.Ö'nün planlı bir şekilde maktul N.Y'yi öldürdükleri belirtildi. Kararda, maktul N.Y'nin cinsel organına yanıcı madde dökülüp, yakılarak öldürüldüğünün tespit edildiği vurgulandı. Sanıklar Ş.D. ve N.Ö, yapılan yargılamanın ardından TCK'nın 'Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürmek' suçunu kapsayan 82/1-b maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Ceza, sanıkların yargılama esnasındaki davranışları dikkate alınarak, müebbet hapis cezasına dönüştürülmüştü. ''KARAR OLUMLU'' Diyarbakır Barosu avukatlarından Meral Danış Beştaş, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin verdiği kararı olumlu karşıladıklarını söyledi. Beştaş, işlenen cinayetin ''namus cinayeti'' olarak değerlendirilmesinin doğru olduğunu belirterek, ''Yargıtayın bu kararını çok olumlu buluyoruz. Bunun namus cinayeti olarak değerlendirilmesi doğrudur. Bu tip cinayetleri, namus saikiyle geniş yorumlamak lazım. Namus cinayetlerinin önlenmesi açısından son derece etkili bir karar. Biz kadın hakları savunucuları olarak da TCK'nın 82/1-k bendinde 'aile meclisi' kararının aranmasına gerek olmadığı görüşündeyiz'' dedi. |
28-06-2009, 16:35 | #147 |
|
Ehrenmord = Namus Cinayeti
Ehrenmord son zamanlarda Alman dilinde sıkça rastlanan bir kavram. Bu kavrama eski sözlüklerde fazla rastlanmıyor. Kavramın Alman diline yerleşmesini göçmenler sağlamış diyebiliriz. Ehrenmord = Namus cinayeti kavramının anlamı, cinayeti işleyen kişinin, namusunu kirleten veya namusuna leke süren kişiyi, genelde bir kız veya kadını, kirlenen veya lekelenen namusununı temizlemek amacıyla öldürmesidir. Namus cinayeti belirli bir ruhsal duruma bağlı olarak plansız veya ön hazırlıksız işlenen bir çinayet değildir; Genelde planlı olarak, bazen aile ve yakın çevre tarafından, uzun süreli olarak hazırlanıp işlenir.
Benim namus cinayetleri konusundaki daha doğrusu bu cinayetleri işleyeler konusundaki düşüncem, bu kişilerin kendilerinin, belirli bir düşünce tarzının, belirli bir kolektif baskının kurbanları olduğu yönündedir. Asıl suçlu bu kişileri o cinayeti işlemeye zorlayan kolektif baskıdır, çevredir, cinayet işlendiğinde caniyi tebrik eden, o nu ‚bravo namuslu adammış, namusunu temizledi‘ diye öven çevredir; Caniden cinayeti işlemesini bekleyen ve işlemesi için baskı yapan, cinayeti işlemediği zaman o nu dışlayan ve namussuzlukla suçlayan ve dışlayan çevre. Benim gözümde asıl katil namus cinayetini işleyen kişi veya kişller değil, o na veya onlara bu cinayetleri işleten geleneksel düşünce tarzı, çevre ve kültürel yapıdır. Yazdıklarımdan cinayeti işleyen kişilere daha az ceza verilsin anlamı çıkarılmasın; Planlıyarak ve öldürmek ve yok etmek kastıyla bir suç işleyen kişiye eylemine uygun en ağır ceza verilmelidir ama bu ağır ceza ile namus cinayetlerinin önünün alınamıyacağıda bilinmelidir. Bu türden cinayetleri önlemenin en etkin yolu, bu cinayetleri işleten düşünce tarzının eğitim yolu ile değiştirilmesi ve kolektif namus kavramı yerine insan haklarına saygılı bir düşünce tarzının yerleştirilmesidir. Geçenlerde Alman basını kızkardeşini namus saiki ile öldüren bir Türk gencinin duruşması esnasında, gencin yakınlarının güvenlik güçlerine saldırdığını ve mahkemeyi baskı altına almaya çalıştıklarını bildirmişti. Aklıma şu soru takılıyor: ‚Nerede bu köhnemiş ve temel insan haklarını hiçe sayan düşünce tarzına karşı çıkacak olan insan hakları savunucuları, neden seslerini çıkarmıyorlar? İnsanlık onuruna saygı gösterilmesini sağlamaya çalışmak temel insanlık haklarına inanmış tüm güçlerin görevi değil mi, neden bu konuda sesini çıkaranların sayısı bu kadar az?‘ UNO tahminlerine göre bir senede namus cinayetlerine kurban giden kadın ve kızların sayısı 5.000 in üzerinde. Namus cinayetlerini islam dini veya belirli bir kültür çevresi ile açıklamaya çalışmak imkansız. Avrupadaki İslami çevreler bu cinayetleri açıkça kınıyorlar. Buna rağmen Almanya’da işlenen namus cinayetlerinin nüfuslarının çoğunluğunu müslümanların oluşturduğu ataerkil bir toplumsal yapıya sahip ülkelerden gelen kişiler tarafından işlendiği de bir gerçek . 2005 senesinde yapılan bir araştırmaya göre işlenen toplam 42 cinayetin yüzde olarak sıralaması şöyle: Türkiye77, Lübnan 10, eski Yugoslavya 7, Afganistan 2, Ürdün 2, Fas 2 Alman basını 2006 senesinde Türkiye’deki üniversitelerde yapılan bir araştırmada öğrencilerin yüzde 30 unun namus cinayetlerini onaylamasını dehşet verici olarak değerlendiriyor. Almanya‘nın Entegrasyonla ilgili devlet bakanı Maria Böhmer bu sonuçtan yola çıkarak ‚namus cinayetleri‘ kavramının sadece alt tabakaya değil toplumun tün katmanlarına özgü bir olgu olduğu ve sonucunu çıkarıyor ve tabulaştırmadan konu üzerinde tartışılması gerektiğini beliertiyor. . Alman basını Türkiye’deki bazı çevrelerin Almanya’da işlenen namus cinayetlerini burada yaşayan Türk kökenlilere mal etmeye çalıştıklarını ve bu düşünce tarzının gerçekleri inkar etmek anlamına geldiğini belirtiyor. Bu mesajı yazamaın sebebi Almanya’nın Schweinfurt kentinde yaşıyan bir Türk babanın 15 yaşındaki kızını, basında çıkan haberlere göre, birkaç düzine bıçak darbesiyle öldürmesi. Öldürmeye gerekçe olarak kızın yaşayış tarzı ve bir erkek arkadaşının oluşu gösteriliyor. Komşuların anlattıklarına göre baba sakin ve çevresi tarafından sevilen ve şimdiye kadar herhangi bir kötü hareketi görülmeyen birisi olarak tanımlanıyor. THS üyelerine iki soru: 1. Namus cinayetleri Türkiye’nin mi sorunu yoksa Türkiye’nin belirli bir bölgesinin mi? 2. Almanya’da ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde işlenen namus cinayetleri, daha Türkiye’deki büyük bir şehri görmeden doğrudan doğruya Avrupa’ya gelen ve okuma yazması bile olmayan, köyünden getirdiği değerleri konserveleyn bir azınlığın sorunu mu yoksa Türk toplumunun bir sorunu mu? İki dedim ama üçüncü bir soru: ‚Kadının Namusu‘ var mı? Saygılarımla |
26-07-2009, 18:46 | #148 |
|
Güldünya Tören Davası
Cinayete zemin hazırlayan amca da ceza almalı
Ersan ATAR 26.07.2009 Töre kurbanı Güldünya'nın davasında Yargıtay'ın iki yargıç üyesi, yeğenlerin işlediği cinayette payı olduğunu belirttikleri amcaya da ceza istedi. Amca beraat etmişti Töre cinayetlerinin sembolü Güldünya Tören'in öldürülmesi davasında Yargıtay'da "Sadece tetiği çeken mi suçludur?" tartışması yaşandı. Sadece Güldünya'nın kardeşlerinin cezalandırılmasına karşı çıkan Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi'nin 5 üyesinden ikisi, Güldünya'yı ölüme götüren ancak yargılama aşamasında beraat eden Mehmet Tören'in de ömür boyu hapse mahkûm edilmesini istedi. Güldünya'nın hastanede öldürülmesi davasında, yerel mahkeme kardeşleri İrfan Tören'i ömür boyu ve Ferit Tören'i yaş küçüklüğü nedeniyle 23 yıl 4 ay hapis cezasına mahkûm etmişti. Kararı Haziran ayında onayan Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi'nin gerekçesi belli oldu. Yargıtay'ın onadığı kararla Güldünya Tören'in amcası Mehmet Tören beraat etmişti. Üyelerden Salih Zeki İskender ve Mustafa Şahin, yeğenini önce intihar etmesi için zorladığı, bunu sağlayamayınca öldüreceğini söylediği ve nihayet Güldünya hastanede yatarken kardeşlerinin ölümü gerçekleştireceği saatlerde hastaneden ayrıldığı iddia edilen amca Mehmet Tören'in beraatına, cinayete ortam sağladığını savunarak, ağır bir gerekçeyle karşı çıktılar. Yargıçlar karşı oy yazılarında tecavüz sonucu hamile kalan Güldünya'nın, gönderildiği İstanbul'da amcası tarafından intihara zorlandığını, ardından da ölümle tehdit edildiğini belirttiler. HASTANEYİ GÖSTERDİ Yazıda, kardeşlerince sokakta öldürülmek istenen Güldünya'nın, yaralı olarak kaldırıldığı hastanede ise daha önce polise 'Beni öldürecek' şikayetinde bulunduğu amcasının ellerine teslim edildiği, amcanın da İrfan ve Ferit'in, Güldanya'nın yattığı hastaneyi bulmasına yardımcı olduğu ifade edilip "Diğer sanıkların yaralıyı hastanede bulmalarını sağladığının kaçamaklı itirafı, sanık Mehmet'in kendileriyle işbirliği içinde olduğunun belirgin kanıtıdır" denilerek, amcanın ömür boyu hapsi istendi. Yargıtay'da 2'ye 3 oy çokluğuyla alınan karara Yargıtay Başsavcılığı'nın itiraz hakkı bulunuyor. Bu durumda dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gelecek. Aksi halde karar bu haliyle kesinleşecek. YARGIÇLAR: NAMUS CİNAYETİ, TERÖRDÜR İki yargıç kararlarında, namus cinayetlerinin de fotoğrafını çekip şu değerlendirmede bulundular: "Namus cinayetleri yasada suç sayılmakla birlikte, bu suçları üreten kültürün üyelerinden oluşan toplum tarafından hoşgörüldüğü, desteklendiği, suçları olabildiğince korunduğu toplumbilimsel bir gerçektir. Namus cinayetleri deyim yerindeyse toplumun bir kesimin uyguladığı ya da hoşgördüğü terördür. Elde edilen hukuksal veriler toplumbilimsel ilkeler ışığında yorumlanmalıdır. Aksi halde namus cinayetleri kanıtlanamaz bir suç olarak hukuk metinlerinde kalır." Yayın tarihi: 26 Temmuz 2009 - Pazar Web adresi: /Gundem/2009/07/26/cinayete_zemin_hazirlayan_amca_da_ceza_almali |
18-05-2010, 22:54 | #149 |
|
Kadın Katlinde Tahrik İndirimi Uygulanmadı
Yargıtay, annelerinin birlikte olduğundan şüphelendikleri adamı öldüren kardeşlerin töre suçundan cezalandırılmasını kararlaştırdı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun "emsal" teşkil edebilecek kararı ile bu tür cinayetler için töre ve namus farkı kalktı. Ankara - BİA Haber Merkezi 18 Mayıs 2010, Salı Kayseri'de E.P. 2007'de, annesini, M.T.E.'nin işyerinde saçları dağınık halde gördü. Annesi ile işyeri sahibi M.T.E. arasında ilişki olduğunu düşünen E.P., durumu ağabeyi N.M.P.'ye anlattı. İki kardeş, anneleriyle birlikte olduğunu düşündükleri adamı vurarak öldürdü. Yargıtay: Cinayet töre/namus saikiyle işlendi Vatan gazetesinin haberine göre, Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, cinayetin ağır tahrik altında işlendiğine karar veren mahkeme, kardeşlerin cezalarında tahrik indirimi yaptı. E.P. 6 yıl 8 ay, N.M.P. 10 yıl hapisle cezalandırıldı. Temyize giden davada Yargıtay 1. Dairesi, mahkemenin kararını bozdu. Daire, sanıkların cezasında tahrik indirimi yapılamayacağına hükmettiği kararında, cinayetin "töre / namus" saikiyle işlendiğini belirtildi. Kararda, sanıkların annelerinin davranışını, namus ve şerefi eksilten bir davranış olarak nitelendirdiği vurgulandı. Bu nedenle de sanıklara, "töre saikiyle adam öldürme" suçundan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi gerektiği ifade edildi. Kararda, sanıkların reşit ve dul olan annesinin davranışının haksız tahrik oluşturmadığı da belirtildi. Yerel mahkeme ilk kararında direndi Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise ilk kararında direndi. Yerel mahkemenin kararında, "töre ve namus cinayetinin aynı anlamı taşımadığı" belirtildi: "Namus cinayeti olarak adlandırılan eylemler bireysel olmasına karşın, töre cinayetinde, özellikle genç kız ve evli kadınların, aile veya aşiret gelenlerinin onayı olmaksızın karşı cinsle ilişki kurması, evlenmesi, kaçırılması gibi olayların ailenin onurunu kırması gerekçesi ile aile meclisi kararı ile öldürülmesi söz konusudur." Son kararı Yargıtay Ceza Genel Kurulu verdi Yerel mahkemenin direnme kararı nedeniyle dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gündemine geldi. Kurul, yerel mahkemenin direnme kararını kaldırdı ve Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin namus ve töre cinayetini aynı kapsama alan kararının uygulanmasına hükmetti. Karara göre sanıklar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alacaklar. Böylece bu tür cinayetler için namus ve töre ayrımı kalkmış oldu. Buna göre, aldatan eşlerin, evlilik dışı ilişki kuran anne veya kardeşlerin ve bunların birlikte oldukları kişilerin öldürülmesi töre cinayeti olarak değerlendirilecek. Böylece namus cinayeti olarak adlandırılan cinayetlerde sanıklara "tahrik" gerekçesiyle düşük ceza verilmesi de son bulacak. (BB)_,_._,___ |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
'Namus' veya 'Töre' cinayeti... | O.Albayrak | Hukuk Sohbetleri | 7 | 07-05-2008 12:14 |
Namus/Töre Cinayetlerinde Yargıçların Tutumu | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 11 | 01-05-2008 10:48 |
Töre Değil Namus Cinayetiymiş... | niles82 | Hukuk Haberleri | 0 | 25-12-2006 11:26 |
Töre Ve Namus Cinayetleri Ile Kadınlara Yönelik Şiddet Olayları - İstanbul Valiliği | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 0 | 27-11-2006 18:42 |
Namus Ve Töre cinayetlerinde Kadınlar Daha Katı mı Davranıyor? | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 0 | 29-05-2004 16:28 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |