08-11-2007, 11:18 | #61 |
|
Yerimde birisi oturuyor. Kahverengi gözlü, sarı saçlı
genç bir kız.. Türkçe “bir karışıklık mı oldu” diye soruyorum. İngilizce cevap veriyor. “Koltuğum bu değil ama çok uzun bir yolum var İstanbul’dan sonra.. Sakıncası yoksa burada oturmaya devam edebilir miyim?” Öylesine zarif ki, etkileniyorum ve yerimi ona bırakıyorum. Battaniyesine sarılıyor, dudaklarında donmuş bir gülümseme ile şekerleme yapıyor. Yemek servisi başlıyor, kız başını kaldırıyor. Hostese sorduğunu sanıyorum, ama yanılmışım. Benimle konuşuyor; “İstanbul’dan sonra daha altı saat bekleyeceğim alanda.. Diğer uçağa binmek için, çok uzun bir süre...” “Alanda beklemek yerine, Yeşilköy’e gidip sahilde bir yerde oturabilirsiniz.” diyorum. “Hayır,” diyor. Türk erkekleri çok korkutucu, Alanda beklemek daha güvenli.. Türkiye’yi biliyor musunuz ki korkuyorsunuz?” diye soruyorum. “Burada üç yıl kaldım, otel yöneticiliği okuyordum, o kadar taciz edildim ki İsviçre’de bir okula transfer oldum. Çünkü sizin ülkenizde erkekler sarışın bir kadın gördüklerinde onun fahişe olduğundan eminler ve para ile elde edemezlerse baskı ile taciz ediyorlar. Sarışın bir yabancı kadın olmak sizin ülkenizde özellikle Karadeniz’de bir kâbus! Nataşa diye bir şehir bile kurdular biliyorsunuz. ” “Saçmala” diye geçiriyorum içimden. Kahpelik yalan dolan tutmaz Karadeniz’de. . En fazla karılarını biraz hırpalar bizim kaytan bıyıklı kağıt kaplanlarımız. . Kesinlikle çan sesi filan duyulmaz oralarda ve bizim erkekler gâvur kızlarıyla olmazlar. Muhkem milliyetçidirler ve ari Türk kızlarına düşkündürler. Türkoğlu Türk yaşarlar. Kız ürkerek devam etti. “Kuzenim dört yıl önce bir Trabzonlu ile evlendi. Tabii adamın başka karısı da olduğunu evlendikten sonra öğrendi. Karısı adamdan dayak yiyerek kabul etti bu evliliği.. Kuzenim bir yıl sonra zorla Müslüman yapıldı. Müslüman olmazsa çocuğunu göstermeyecekti adam. O da sanki Müslüman’mış gibi yapıp, kapalı giyinmeye, başını örtmeye başladı. Fakat hiç alışmadığı bu hayat ona cehennem gibi geldi. Dayanamayıp, kendi ülkemize değil Belarus’a kaçtı. Adam onu buldu geri getirdi. Şimdi Trabzon da bir evde kapalı yaşıyor. Adam hem onu bırakmıyor hem ağır şiddet uyguluyor.” “Polise neden gitmiyor,” dedim. Kız saflığıma inanamayıp yüzüme baktı. “Galiba kendi ülkenizi hiç tanımıyorsunuz? “Kuzenim ilk evden kaçtığında polise sığınmıştı. Polis ona, “Adam seni fahişelikten kurtarıyor, nikâhına alıyor. Daha ne istiyorsun. Hayatında tertemiz bir sayfa açmış. “ diye evine geri yolladı. Hangi polise sığınsın. Polisler de erkek değil mi? Erkeklerinizle polisleriniz arasında fark olduğunu mu sanıyorsunuz?” diye sordu. İleri gittiğini düşünüp, ansızın sustu. Gözleri kaygıyla büyümüştü. “Kuzeninizi görebiliyor musunuz?” Diye sordum. “Kocası yasakladı, iki yıldır hiç görmedik. Rusya’ya da gelmiyor. Telefon yasak. Öyle yaşıyor. Kendi seçiminin kurbanı oldu. Elimizden bir şey gelmiyor. Ama bizim aileden hiçbir kız artık Türkiye’de bir şehre gelmiyorlar, gelirlerse de yanlarında mutlaka erkek arkadaşları, kuzenleri, kendilerini koruyacak bir erkek yakınları oluyor.” Uçak bir süre havada trafik yoğunluğunun geçmesini bekledikten sonra sarsıntısız bir iniş yaptı. Kemerlerimizi açarken, yol arkadaşıma “Rus musunuz? “ “Hayır, dedi. “Kazak’ım ve Müslüman’ım.” Şaşkınlıkla sordum. “O halde kuzeniniz neden din değiştirdi?”“Kazak Müslümanlığı Karadeniz Müslümanlığına yetmedi, ondan.” Söylediklerinden pişman olmuş gibi uçağın daracık koridorundan hız adımlarla yürüdü gitti. Kaynak.www.gazetem.net. Ayşe Önal |
19-11-2007, 11:35 | #62 |
|
Bu konunun başlangıcını oluşturan yazı, neden başta yok?
Sayın Merhaba, o yazıyı eklebilir misiniz? Saygılar. |
19-11-2007, 13:59 | #63 |
|
Sn.ottomann
Bu konu ;bu mesaj dahil yazılmış olan 62 mesaj nedeni ile üç ayrı sayfada yayınlanmaktadır. Sözünü ettiğiniz ilk mesaj için 1 nolu mesaja ulaşmak isterseniz: http://www.turkhukuksitesi.com/showt...?t=4549&page=3 |
17-02-2011, 22:13 | #64 |
|
Dekolte giyen tacize uğrarmış!
Dekolte giyinen kadınların tacizde "tahrik ederek suça ortak" olduklarını ve sonrasında şikayet etmelerinin "makul olmadığını" savunan Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. O. Ç. tepkilerin ardından geri adım atmadı. Çeker, NTV'ye yaptığı açıklamada, "Kadın tahrik edici şekilde giyinmişse, erkek de kendini tutamadıysa suç ortaktır" dedi. 'KADIN NORMAL GİYİNDİYSE...' "Kadın normal giyinmiş ve vakur davranmış, buna karşın tacize uğramışsa erkek yüzde 100 suçludur" diyen Çeker, diğer durumda suçun ortak olduğunu bir kez daha vurguladı. Prof. Ç., "Yaygın bir ahlak anlayışı olmadan ve çıplaklık engellenmeden bunun önüne geçmek imkansızdır" yorumunu yaptı. Ç. "Neler tahrik eder neler etmez konunun uzmanları tespit etmeli" diye konuştu. Ç, hangi kıyafetlerin tahrik edici olacağına ise bir komisyonun karar vermesi gerektiğini belirtti. http://www.birgun.net/actuel_index.p... nth=02&day=17 |
17-02-2011, 22:44 | #65 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu kişi, bu kadar çok suç ve tahrik kavramlarından bahsettiğine göre kendisini aynı zamanda ceza hukukçusu addediyor olmalı... Kendi tahrik ölçüsünden yola çıkarak konuşmuş da olabilir... Her açıdan yazık. |
18-02-2011, 00:31 | #66 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Bu alandan seçmeler:
Alıntılardaki ortak nokta nedir sizca? Belirteyim: Kadın normal giyinmese, kadın tahrik edici kıyafetler giyerse, kadın dekolte giysiler giyerse, kadın sokağa süper mini eteğiyle çıkarsa ve bunu yaptığı için de tecavüze uğrarsa suç kendisindedir. Bazıları biraz ileri gidip, kadın erkeği suça tahrik etmiş derken, diğer bazı katılımcılar daha da ileri giderek suça azmettirmekten bahsediyor. Neredeyse saldırgan suçsuzdur denilecek. Nedir peki bu türden bir düşünceye yol açan kafa yapısı? - Kadına bir seçim hakkı tanımamak, - Kadına kendi vücudu üzerinde tasarruf hakkı tanımamak, - kadını sahip olunacak bir şey olarak görmek. Saldırganlar, psikopatlar, hırslarını dindirmek için diğer kişilere karşı zor kullanan kişiler, sırf kendilerini düşünen asosyal kişiler için ve kadını bir mal bir eşya gibi gören kültür yapısı için saydığım üç seçenek doğru olabilir. Belirli bir eğitim almış, insan haklarına ve birlikte yaşadığı kişilere saygılı bir insan için söz konusu davranış kabul edilemez. Saldırganların da insan olduklarını ve bu insanlıklarından dolayı içgüdüsel hırslarına ve dürtülerine gem vurmaları gerektiğini unutmamak gerekir. Bu türden bir kişinin saldırısana uğramış bir kişiye 'dekolte kıyafetle dolaşıp tahrik etmeseydin' demek suçlunun suçunu hafife almaktan başka birşey değildir. Toplum olarak kadınlara verdiğimiz değeri en iyi şekilde atasözleri dile getiriyor. Merak edenlar alltaki linkin 92 nolu mesajına bakabilir: http://www.turkhukuksitesi.com/showt...t=21277&page=4 Saygılarımla |
18-02-2011, 09:57 | #67 |
|
bence herşeyde ölçü olmalıdır giyinme konusundada ölçülü olunmalıdır ama bu ölçünün olmamasıda karşı tarafa bayana taciz etme hakkı kazandırmaz ama herkes kabul etmelidir ki bu ülkenin bir örf ve adeti vardır nasıl ki bayanların geç saatlere kadar dışarda kalması erkek arkadaşıyla evli olmadığı halde aynı evde yaşaması (aralarında cinsel anlamda hiçbirşey olmasa dahi) toplumca hoş karşılanmıyorsa aynı nedenle de bir bayanın toplumca hoş karşılanmayacak şekilde giyinmemeside lazım
Saygılarımla.... |
18-02-2011, 21:49 | #68 | |||||||||||||||||||||||
|
Ölçü! Bakkala gidersiniz, bir kilo elma ver dersiniz. Bakkla size bir kilo elmayı tartar verir, ölçer verir yani. Benzin, mazot alırsınız, benzincinin sayacı kaç litre aldığınızı gösterir. Benzin pompalanırken ölçülür. Kumaş alırsınız. Mağaza sahibi veya tezgahtar alır eline metreyi. Kaç metre istiyorsanız o na göre ölçüp verir. Alış verişte herşey hesaplı kitaplıdır. Ölçülüdür kısacası. Ölçü kaçtığında, terazinin ibresi biraz sağa veya biraz sola kaydığında, ölçünün tutturulmadığını düşünen kişi basar kalayı. Hır çıkar ölçü tutturulmadığında. Ölçü sadece alış verişte değil, başka alanlarda da tutturulmalıdır; çimentosunu, demirini ölçülü olarak kullanmadığınız bina ufak bir sallantıda yerle bir olur. Ölçüyü tutturmamak iyi değildir kısacası. Dünya ölçü üzerine kuruludur çünkü. Bazı açıkgözler vardır, terazinin ibresini hep kendi faydalarına kaydırırlar. Bazı benzin istasyonları hileli otomatlar kullanır ve ölçüyü kendilerinin faydasına manipule ederler. Metreyle veya santimle mal satanlar, dikkat etmediğiniz zaman 80-90 santimetreyi size bir metre olarak yutturmaya çalışırlar. Bu yüzden ölçünün tutturulup tutturulmadığını kontrol etmek zorundasınız; Yoksa kazık yersiniz. Ölçüyü tutturmamak en çok teknikte tehlikelidir; çuvallarla para verdiğiniz bina ufak bir depremde çöker gider; kimyasal denemelerde ölçüyü tutturmadığınızda çıkacak patlama büyük kayıplara yol açar. Metre, litre, kilo gibi ölçü birimleri milletlerarasıdır; bir metre her yerde bir metre olduğu gibi, bir kilo da her yerde bir kilodur, değişmez. Gelelim toplumsal ilişkilerdeki ölçülere. Bu ilişkilerde ölçüyü tutturmak zordur. Elinizde güvenebileceğiniz bir ölçü birimi yoktur çünkü. Örf ve adetleri ölçü birimi olarak aldığınızı düşünelim. Bir etek boyu kaç santimetreden itibaren dekoltedir? Hangi örf ve adetleri dekoltelikte ölçü olarak alacaksınız? Doğu'nun örf ve adetlerini mi? Batı'nın örf ve adetlerini mi? Akdeniz yöresinin, karadeniz yöresinin, Ege yöresinin, Orta Anadolu'nun örf ve adetlerini mi? Bu saydıklarımın hepsi aynı mı sizce? Sayın Mehmetttt, Kadınlar Tacizi "Davet" Mi Ediyor ?...başlığ altında tartışılan konu kadınların giyimlerinin nasıl olması gerektiği ve dekolte konusuna dönüştü. Ve Siz'de 'bence herşeyde ölçü olmalıdır giyinme konusundada ölçülü olunmalıdır ama bu ölçünün olmamasıda karşı tarafa bayana taciz etme hakkı kazandırmaz ama herkes kabul etmelidir ki bu ülkenin bir örf ve adeti vardır nasıl ki bayanların geç saatlere kadar dışarda kalması erkek arkadaşıyla evli olmadığı halde aynı evde yaşaması (aralarında cinsel anlamda hiçbirşey olmasa dahi) toplumca hoş karşılanmıyorsa aynı nedenle de bir bayanın toplumca hoş karşılanmayacak şekilde giyinmemeside lazım Saygılarımla....' diyerek dekoltenin dışında başka davranış tarzlarını da örnek verdiniz. Geleceğin bir hukukçusu olarak Siz alıntıladığım fikirlerinizi belirtirken olayı örf ve adete bağladınız. Benim görüşüme göre bu konuda söz konusu olabilecek başka ölçü birmileri de var. Örf ve adet'le şu ölçü birimleri arasında nasıl bir ilişki var sizce Sayın Mehmetttt? a) hukuk kuralları, b) İnsan hakları, c) Anayasa'da var olan kadın erkek eşitliği. Saygılarımla |
21-02-2011, 11:40 | #69 | |||||||||||||||||||||||
|
kadının mini etek giymesi hukuka aykırımıdır -değildir kadının mini etek giymesini engellemek insan haklarına aykırımıdır-aykırıdır kadın anayasada erkeklerle eşit midir- eşittir peki bir üniversitede okuyan kız öğrencinin erkek arkadaşıyla aynı evde kalmasıı; a)hukuk kuralları b) insan hakları c)anayada var olan kadın erkek eşitliği durumları bakımından incelermisiniz ve etrafınızdaki 10 kişiye sorun bakalım kızının bie erkekle aynı evde yaşamasını isteyecektir eminim çoğu istemeyecektir ozaman bu istemeyenleri hukuk kurallarına, insan haklarına ve anayasaya aykırı hareket ettiklerini mi düşüneceğiz |
21-02-2011, 23:25 | #70 | |||||||||||||||||||||||
|
Müeyyideleri devlet zoruyla desteklenmiş hukuk düzeni ve kurallarıyla ahlak kurallarını hem karıştırmayalım hem de karşılaştırmayalım. Hukuk kuralları bahsetiğiniz ihtimali ve soruyu tanzim etmez. Öznel bakışların ve yaklaşımların karşılığı hukukta yoktur. Bunlar toplumsal ahlak kurallarıdır ve genel geçer değildirler, kısmidirler, bölgeseldirler, zümrevidirler, hatta nesiller ve toplumsal katmanlar arasında değişkendirler. Bu sebeple etrafımızda kaç kişiye sorduğumuzun da bir önemi yoktur. Kişilerin dünya ve hayat algılarının tezahürlerini yalnızca hukuk düzeni "suç" olarak niteleyebilir ve yaptırıma bağlayabilir. Diğer tüm "toplumsal düzenleyici kurallar" ise ihtiyaridir ve uyup uymamak, kendini bağlı hissedip hissetmemek bütünüyle bireyin elinde ve takdirindedir. Asıl, kişilerin yaşam tarzları temel hak ve özgürlükler bağlamında hukuk kurallarının, temel insan hakları metinlerinin ve anayasanın güvencesi altındadır. Açıkladığım sebeplerle, sorunuz ve görüşleriniz hukuk kuralları ve anayasa açısından, belirttiğiniz yönden bir değerlendirmeye tabi tutulamazlar; modern hukuk düzenlerinde buna yer yoktur... |
22-02-2011, 09:11 | #71 | |||||||||||||||||||||||
|
|
23-02-2011, 15:24 | #72 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Mehmetttt, Bazı toplumsal ilişkilerin hukuk dışı olduklarını mı belirtmek istiyorsunuz yazdıklarınızla? |
24-02-2011, 08:43 | #73 | |||||||||||||||||||||||
|
sonuç olarak şunu diyebilirim ki sayın Gemici; şuan ki kanım bu söylediklerimin hukuk dışı olduğu ama hukukla beraber içiçe olması gerektiğini savunmaktayım. Saygılarımla..... |
25-02-2011, 10:01 | #74 |
|
Tacize uğramak için "kadın" olmanın yeterli olduğu , tüm bedeni örten kıyafetle kutsal bir mekanda dahi bulunulduğunda tacizin yaşanabileceğine dair önemli bir veri için bknz:http://turkhaberler.net/newsDetail.php?NewsID=221811
Saygılarımla.. |
25-02-2011, 14:31 | #75 | |||||||||||||||||||||||
|
|
25-02-2011, 16:37 | #76 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Mehmetttt, şimdiye kadar yazdıklarınız icinde konuyu deginen tek mesajınız. Tecavüzü getirip sadece "sapıklara" indirgediniz ve taciz edenleri insan olmamakla ve herşeye taciz edebilecek bir kişilige sahip olmakla suçlayarak biz erkeklerin namusunu kurtardınız! Teşekkürler! Saygılarımla |
25-02-2011, 17:34 | #77 | |||||||||||||||||||||||
|
Mesajımda edilgen olmanın tacize uğramak için yeter sebep olduğunu ifade etmeye çalışmış, kılık-kıyafet vb. unsurların tacizin gerçekleşme gerekçesi olarak ileri sürülemeyeceğine dem vurmak istemiştim. Kaldı ki tacizin sapkınlık olduğu ve tacizde bulunanların insan olarak nitelendirilemeyeceği şeklindeki bir argüman amacını aşar diye düşünmekteyim. Saygılarımla.. |
26-02-2011, 01:15 | #78 | |||||||||||||||||||
|
Yorumsuz..... |
26-02-2011, 01:18 | #79 |
|
İran'da buna benzer komisyonlar varmış...
|
26-02-2011, 13:06 | #80 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Katılıyorum! Bundan daha iyi bir öneri olamaz! Tarafsız bir komisyon nelerin tahrik edici olduğunu, nelerin olmadığını en etkin biçimde belirler. İsterseniz bu komisyonun kimlerden kurulacağı üzerinde objektif ve tarafsız önerilerde bulunalım: a) Töre adına kadın katledenlerden, b) din adamlarından c) kadınlardan d) erkeklerden e) kadın ve erkeklerden kurulu bir komisyon f) namussuz olarak bildikleri kadınları 'vurun kahpeye' çığlıkları ile linç etmeye çalışanlardan g) namus kavramından sırf kadınların cinsi yaşamlarını anlayan ve erkeklere bu konuda hiçbir sınır getirmeyenlerden h) yasama organı tarafından veya hükumet tarafından belirlenen bir sansür kurulu ı) örf ve adetlerin kanundan önce uygulanması gerektiğine inanalardan i) temel hak ve özgürlüklerin örf ve adetlere kurban edilmemesi gerektiğine inananlardan j) tüm vatandaşların katılacağı bir seçimle belirlenen kişilerden k) Prof. Dr. O. Çeker'in onayını almış kişilerden l) belirttiklerimi yetersiz bulanların alternatif önerisi: 'benim görüşüme göre sayılanların hiçbiri uzman değildir, komisyon........lardan kurulmalıdır. Saygılarımla |
26-02-2011, 15:42 | #81 |
|
Son on günde tanık olduğum taze iki örnek. Kadın kocası ve önündeki çocuk arabasındaki çocuğuyla caddede yürüyor.Karşıdan gelen insan suretindeki yaratık cadde ortasıymış kocasıymış çocuğuymuş vs demeden yiyecek gibi bakan gözlerle ve bunun tamamlayıcısı olan pantolon düzeltme hareketiyle tacizini yaptı,geçiştikten sonra bir de arkadan baktı bir süre ve sonra yoluna devam etti. Şimdi dekolteye kafayı takan ve davetiye olarak gören zihniyet sanırım bu kadının kot giymesini burda tahrik unsuru olarak görürdü.Öyle ya kadının amacı tahrik zaten,eşiyle çocuğuyla bir pazar yürüyüşü değil yani.Bir diğer olay.. Yine insan suretindeki 4 genç yaratık.Karşıdan gelen kıza annesi yanında olduğu halde ağzından salyalar akıtarak bir dizi cümle kurdular.O anne o kız olan bitenin ne olduğunun farkında değil mi? maalesef farkında ama birşey yapılamıyor.O 4 yaratık da erkeğim diye gezmeye devam ediyor. Kadlın olmak gerçekten çok zor.Küçük yaşlardan itibaren psikolojileri bozulmaya başlıyor.Etrafınıza bakınca görürsünüz.İster 15 olsun yaşı ister 35 tek başlarına yürüyüşlerine bir bakın.Kim bilir neler yaşadılar veya nelere tanık oldular ki hızlı adımlarla,sadece önlerine bakarak ve asık bir suratla yola devam ediyorlar.Çünkü biliyorlar ki bir bakıştan bile ne mesajlar çıkarabilecek bir sürü erkek!! var. Bakış dedim sadece..gülüşten hiç bahsetmiyorum..İletişimde en çok faydasını gördüğümüz samimiyetimizi gösterdiğimiz o gülüşler bakışlardan daha tehlikeli.Yazık gerçekten. Allah bu ülkeye savaş , iç karışıklık anarşi vs göstermesin. Bu karmaşadan yararlanacak ve kadınlara kızlara saldıracak bir sürü namuslu,erkek! var memlekette.
|
02-07-2011, 10:18 | #82 |
|
Teşhir ve Saygınlık...
“ Son Söz: Teşhirin rantına tamah eden, saygınlığından ödün verir.”
!!! ??? Ege Cansen,Hürriyet,02.07.2011 http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...sp?yazarid=260 Teşhir tahrik ve taciz Yazının tümünü okuyup "yanlış yorum ve düşünceye"! kapılmamı önleyecek meslektaşlarıma teşekkürler. |
07-07-2011, 10:24 | #83 | |||||||||||||||||||
|
Bu zamana kadar erkeklerin kendilerine hakim olamadıkları masalını dinlemiştik. Şimdi kadınların da doğuştan teşhirci olduklarını öğrenmiş olduk.. Kutlarım. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Savcının görevi "suç isnat etmek" mi, yoksa "suç ispat etmek" mi olmalı? | sibelniko | Hukuk Sohbetleri | 21 | 30-09-2013 08:43 |
Stj. Av. ne "ofisboy"dur, ne de adliyedeki caycinin "ciragi..." | metin karadag | Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi | 26 | 28-07-2007 20:47 |
FSEK anlamında"eser"; "Mezdeke"oryantal grup adı ve oluşturdukları karakter eser mi? | Aslı | Hukuk Soruları Arşivi | 6 | 27-12-2006 01:32 |
"Namus" Sadece Kadınlar İçin Var | Merhaba | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 2 | 24-01-2006 16:14 |
Gelin, Şu "ilk Adımı" Atalım Artık;"stajyer Avukatların Sosyal Güvenlik Sorunları&quo | metin karadag | Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi | 0 | 05-03-2003 15:18 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |