05-03-2015, 17:46 | #1 |
|
Çocuk Terbiyesi - Çocuk Eğitimi
Soruları çoğaltıp sorulan sorulara cevap vermekten ziyade bir tartışma ortamı yaratabilirsek birbirimizden faydalanabiliriz? Saygılarımla |
12-03-2015, 16:12 | #2 |
|
Galatasaray Ailesi ve Diğer Aileler!
baş kırılır fes içinde, kol kırılır yen içinde
Evceğizim evceğizim, saklar benim halceğizim. Atasözlerimiz bize aile içinde olup bitenlerin aile içinde kalması, aile içinde olanların aile dışındakilere karşı sır gibi saklanması ve dışarıya duyurulmaması gerektiğini buyurur. Bu buyruğa uymanın neticesinde kadınlar şiddete uğrar ve öldürülür; polis içeriden gelen kavga ve şiddet belirtilerine rağmen kapıda bekler; Kapıyı aşıp içeri girdiğinde kocası tarafından öldürülmüş olan kadının cesedi ile karşılaşır. Durum sadece kadınlar için geçerli değildir elbette, çocuklarımızda aynı şekilde muamele görür. Dövülen, şiddete uğrayan kadın ve çocukların uğradıkları şiddeti dışarıya taşıması başkalarına bildirmesi bile doğru karşılanmaz, suçtur, Baş kırılır fes içinde, kol kırılır yen içinde misali. Aslına bakarsanız Türkiye büyük bir ailedir; Diğer biçok ülke insanı birbirilerine beyefendi, hanımefendi diye hitap ederken, biz yediyabancıya bile abi, abla, bacı, ana, baba, nine, dede, amca, dayı, teyze, hala diye hitap ederiz. Bu suretle tanımadığımız kimseler bile ailemizden birisi olmuş olur. Türkiye büyük ailesinin içinde anne baba ve çocuklardan, belirli durumlarda büyük anne ve büyük babayı da içine alan ailelerin dışında daha birçok aile vardır. Bu ailelerden bazıları spor aileleridir; Galatasaray Ailesi bu spor ailelerinden bir tanesidir örneğin. Normal ailelerde büyükler ve küçükler olduğu gibi spor ailelerinde de büyükler ve küçükler vardır. Galatasaray Spor Ailesinin büyük bir ferdi ailenin küçük bir ferdine bir tokat atmış medya haberlerine göre(not: buradaki büyük ve küçük kavramlarının yaş ve mevki boyutunda anlaşılması gerekir, boy olarak değil). Bu spor ailesinde cereyan eden bu olay, olayın tokat yiyen mağduru tarafından dışarıya yansıtılmış. Medya haberlerine göre Galatasaray Ailesi bu davranışa çok içerlemiş. Çünkü mağdur sporcu(aile efrdadı) ailenin büyüklerinden izin almadan konuşmuşmuş. Galatasaray ailesinin büyükleri şöyle düşünmüş olasa gerek: ‘Bu davranış ne baş kırılır fes içinde, kol kırılır yen içinde ne de evceğizim evceğizim, saklar benim halceğizim buyrukları le uyuşan bu davranıştır, aslına bakarsanız küçüklerin büyüklere karşı saygılı olmaları ve Hocanın (öğretmenin) vurduğu yerde gül biter düsturları ile de çelişmektedir’. Galatasaray Ailesinin Basketboldan sorumlu yöneticisi de buna yakın bir ifade kullanmış. Sporcunun basına demeç vermesinin hoş karşılanmadığını bu konunun Galatasaray Ailesi ve kuralları içinde çözülmesi gerektiğini belirtmiş ve sporcunun babasına şöyle demiş: 'Biz bu işi Göktürk ile abi-kardeş olarak çözeriz. Bizi baş başa bırakın' Bugünkü medya haberlerine bakılırsa olay tatlı bir sonla neticelenmiş! Aileden izin almadan kendisine tokat atıldığını belirten sporcu iki bin liralık bir ceza karşılığında af edilmiş ve idmana çıkmış. Galatasaray Ailesi bu arada Türkiye Basketbol Federasyonunun (TBF) oyuncusuna/öğrencisine tokat atan hocaya/antrenöre verdiği 75 bin liralık para cezasına itiraz etmiş. Bu tutumu ile Galatasaray Ailesi tokat yiyeni cezalandırmış ve tokat atanın arkasında olduğunu belirtmiş olmuyor mu dersiniz? Kadına ve çocuklara karşı şiddet toplumda var olan genel şiddet ve hoşgörüsüzlüğün kadınlara ve çocuklara yönelmiş özel bir çeşididir. Toplumdaki şiddet ve hoşgürüsüzlüğün nedenleri araştırılıp bu şiddetin önlenmesi için gereken tedbirler alınmadıkça kadına ve çocuklara karşı şiddetin önünü almak zordur. Toplumdaki şiddet ve hoşgörüsüzlük, ister terbiye, ister cezalandırma, ister sindirme ve diğerinin direncini kırmaya yönelik, isterse de başka bir saikle işlenmiş olsun hiç fark etmez, sonuç olarak yeni şiddete yol açar. Bu günün tokat ve dayakla büyüyen genç ve çocukları yarının tokat ve dayak atan yetişkinleri olacaklardır. Saygılarımla |
24-03-2015, 14:21 | #3 |
|
Yeniden doğuş ve ölüm!
Nevruz, yeni yıl ve doğanın uyanışı, canlanması bayramı olarak kutlanır. Her yıl 21 martta (bazı yerlerde 22 veya 23 martta) kutlanan ve kelime olarak ‘yeni gün’ anlamına gelen ‘Nevruz’ Zazalar, Azeriler, Kürtler Farslar, Afganlar, Anadolu Türkleri , Gürcüler, Arnavutlar, Türkmenler, Özbekler, Tacikler, Kırgızlar, Kazaklar ve diğer bazı halklar ve devletler tarafından geleneksel olarak kutlanır. Bazı devletlerde resmi tatil günüdür. Politik bir tartışmaya yol açmamak için, kimin hangi gerekçeyle ne zamandan beri ve hangi mitolojik gerekçeye dayanarak, gece ile gündüzün eşit uzunlukta olduğu bu günü (latince: Äquinoktium) bayram olarak kutladığının tarihçesi konusunua girmek istemiyorum. Buna rağmen bu günün Türkiyede 1995 tarihinden beri bayram olarak kutlanan bir gün olduğunu ve Birleşmiş Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 10 Mayıs 2010 tarihinde yaptığı bir açıklama ile nevrozu bahar bayramı olarak kabul ettiğini bildirmekte fayda var. Beni bu yazıyı yazmaya iten sebep kimin bu günü hangi gerekçe ile kutladığından ziayade, kimin bu günü nasıl kutladığı konusu. Kimileri ‚nevroz ateşi‘ veya ‚sada ateşi‘ yakar, kimisi ‚haft sin‘ sofrası ve ‚haft mewa‘ şerbeti hazırlar. Nevruz arefesinde özel yemekler hazırlanır ‚Sabzi Chalaw‘ denen özel pilavlar hazırlanır, fırınlar 'Kulcha-e Nowrozi‘ denen özel kurabiyeler hazırlanır. Medya haberlerine göre bu hazırlıklar ve değişik kutlama türlerine ‚21 Mart Türk Dünyası Toplulukları Haftası‘ nedeniyle Kayserinin Hacılar ilçesindeki bir okulda yeni bir etkinlik katılmış; ‚Kurban Kesme‘ oyunu. Medyada Kurban Kesme oyununun nasıl oynandığını gösteren resimler var. Yetişkinlere benzesinler diye burunlarının altına siyah bir bıyık yerleştirilmiş 1.ci sınıf erkek öğrencileri, kendilerine asistanlık yapan bir kız öğrencinin getirdiği tahta bıçakla yere yatrılmış kurban/koç rolündeki diğer bir öğrencinin boynunu kesiyor. Nasıl değerlendirelim bu oyunu? Yeniden doğuşu, yeniden uyanışı temsil eden nevruz bir yerde sonunda ölüm olan bir gelişimin başlangıcı mıdır diyelim? Neyi neye kurban ediyoruz? Yaşamlarının baharını yaşıyan çocuklarımızın kavga ve şiddetten arınması gereken geleceğini, şiddet ve kaba kuvvet dolu bir kültürel geleceğe mi kurban ediyoruz? yoksa .... Medyada çıkan fotoğraflar, oyun sırasındaki tekbir sesleri ve çalınan ‘Genç Osman’ marşı çocukların geleceği ve kişilikleri konusunda olumlu etkileri olan etkinlikler midir? Saygılarımla |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Çocuk esirgeme kurumuna bırakılan çocuk hakkında işleyecek idari prosedür | manolimato_06 | Meslektaşların Soruları | 0 | 09-07-2014 12:33 |
Dr. İrfan Yazman Anısına Sempozyum: Çocuk İşçiliği ve Çocuk Hakları | Doç. Dr. Özge Yücel | Adliye Duvarı | 0 | 12-10-2011 12:27 |
II. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Kongresi... 7 -9 Ekim 2009... Hacettepe Üniversitesi | Academic | Çocuk Hakları Çalışma Grubu | 1 | 03-09-2009 10:14 |
Çocuk Mahkemesinde zorunlu müdafiilikle temsil edilen Çocuk ve Yargılama gideri | devrimali | Meslektaşların Soruları | 5 | 21-07-2008 14:23 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |