07-05-2007, 13:42 | #1 |
|
Tck 99. Maddesindeki 20 haftalık bebeğin kürtaja tabi tutulabilmesi?
Çocuk düşürtme
Madde 99- (2) Tıbbi zorunluluk bulunmadığı halde, rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftadan fazla olan bir kadının çocuğunu düşürten kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu durumda, çocuğunun düşürtülmesine rıza gösteren kadın hakkında bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. 10 haftadan daha fazla gebelik olduğu takdirde çocuk düşürtmek ve buna rıza göstermek suç. 10 haftalık bebek Ancak maddenin ilerleyen hükmünde; (6) Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez. Ancak, bunun için gebeliğin uzman hekimler tarafından hastane ortamında sona erdirilmesi gerekir. 20 haftaya varmamak koşuluyla mağduru olduğu suçtan gebe kalan kadın bebeği düşürtebiliyor. 20 haftalık fetus. Fetal kardiak sistem,akciğerler,karaciğer,böbrekler,sindirim sistemi ve genital organlar gibi tüm sistemler büyük oranda değerlendirilebilmektedir ; [size=15pt]Arkadaşlar Ceza Kanunu'nun bu hükmü kürtaja cevaz vermektedir.Ancak 20 haftalık bebeğin yani 40 haftalık anne karnındaki serüveninin yarısını tamamlayan bu canlının, kürtaja tabi tutulması ne derece doğrudur?[/size] Teşekkürler... |
07-05-2007, 18:41 | #2 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Yerinde değildir:(
Suç sonucu gebe kalınmış olsa bile, bu kadar süre beklenilmesi bebeğin kabullenildiği anlamına gelir. 40 haftalık ceninin öldürülmesi cinayettir. Her ne kadar suç sonrası gebe kalınmış olsa bile. Gerekçeye bakalım:
Maddenin tekrarından ibaret. Nasıl bir gerekçe bu? Saygılar... |
08-05-2007, 12:56 | #3 |
|
Üzgünüm ama yerindedir
20 haftaya kadar kürtaj olmaması o bebeği istediği anlamına gelmiyor bana göre. Oluşumunun önemli bir kısmını tamamlayan ceninle, tamamlamayan cenin arasında bu konuda ayrım yapılırsa (10 haftalık cenin alınabilir-20 haftalık alınmamalıdır ) o zaman kürtaj 'yaşama hakkına müdahaledir' de denilebilir. İsteği dışında hamile kalmış bir kadının 'anne olmama hakkı' vardır diye düşünüyorum. Bu nedenle 6.fıkra yerinde bir düzenlemedir, hatta anne için tehlike arzetmeseydi 20 hafta bile aşılabilirdi.. |
16-03-2009, 17:07 | #4 |
|
bu konu ile üzerinde durulması gereken bir diğer hususta bence evlilik içinde hamile kalan eşin 20 haftalık bebeğini aldırabilmesidir. Anne "eşim bana tecavüz etti hamile kadım" diyerek de bebeğini aldırabilir. Burada taraflar kötü niyetli olabilirler ve bir nevi TCK 99/2 uygulanması engellenebilir.....
|
16-03-2009, 18:04 | #5 |
|
Vekaleten,
Eşin çoçugu aldırması için eşim bana tecavüz etti demesi salt olarak yeterli değil.Bunu idda ve ispatda etmelidir. Kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde, süresi yirmi haftadan fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşuluyla, gebeliği sona erdirene ceza verilmez denmekttedirt kanımca söz konusu kanun maddesi isabetli olmuştur. çünkü bazı bölğelerımızde kişi tecavüze uğrasa dahi kişi aile meclisi karar alırda beni öldürürler korkusu ile en yakını olan ailesine dahi hemen söyleyememktedir.Bundan dolayı söz konusu çoçugun alınmasına ilişkin 20 haftalık süre anlatmış olduğum hususlar düşünüldüğünde isabetlidir. Başkaca bir tartışma konusu acmam gerekirse.Sayın meslektaşarım Tc de bilindiği üzere kadın evlilik içi hamile kalsa dahi babanın rızasını almadan çoçugunu aldırabilmektedir.Sizce evlilik içi hamile kalmış bir kadının çocuğunu aldırması için babanın yazılı rızasınında aranması daha isabetli olmazmıydı. Çünkü çocuk hem kadının hemde kocanın ortak cocuğudur. Bu durumda sadece annenin rızasının aranması eşitsizliğe yol açmaktadır. Sizlerde görüşünüzü iletirseniz savinirim Saygılarımla |
18-03-2009, 17:01 | #6 | |||||||||||||||||||
|
bunu ispat etmek, iddia etmek kadar net olmayabilir. yani evli bir kadın, kötü niyetli bir şekilde ilgili yasa hükmü bertaraf edilebilir fikrimce. evlilik içinde bebeğin sadece annenin onayı ile alınması babanın rızasıın aranmaması ve buna karşı ceza yasalarında bir hükmün olmaması unutulmuş mudur yada yasa koyucu bilinçli bir şekilde düzenlenmemiş? Tam olarak emin değilim ama medeni kanunda da buna ilişkin bir düzenlme yok. ancak baba bunu ileri sürerek boşanma davası açabilr ve kusur da kadın olacaktır. Bu konu ile ilgili hekimler için düzenlenmiş bir yükümlülük var mı, biraz baktım ancak buna da rastlamadım. bilgisi olan varsa yanıtlarsa memnun olurum |
18-03-2009, 17:15 | #7 |
|
Vekelaten
Sevgili meslektaşım aslında kişinin adli tıp raporu ile tecavüze ugradığını ispat etmesi bir hayli basit olduğu düşüncesindeyim. Bununla birlikte çocugun alınması konusunda kanunun sadece bayanın rızasını aramasını bilinçli olduğu düşüncesinde değilim.Çünkü çocuk evlilik birliği içinde dogmuş, gerek ananın gerekse babanın ortak çocuğudur.Ana ve babanın çocuk üzerinde velayet hakkı vardır.Ortak velayet hakkının verilmiş olduğu ana ve babandan,çocugun alınmasına ilişkin kanunun sadece annenin rızasını araması kanımca eşitsizliğe yol açmaktadır. Söz kanusu kanun maddesinin değerlendirilip yeniden düzenlenmsi gerektiği inancındayım. Saygılarımla |
18-03-2009, 17:52 | #8 |
|
Konu daha önce bu forumda tartışılmıştı:
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=11756 |
23-03-2009, 12:42 | #9 |
|
Kanunda kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması sonucu deyince bence bu maddede Türkiye ki mağdur olan küçük yaştaki insan tecavüze uğradığını bile ailesinden korkusundan söyleyemiyor zaten hamile olduğunu anladığındada belli bir süre geçmiş oluyor ,küçük yerlerde o kadar kürtaj yaptırmakta kolay olmadığından, çocuk yaşta bir insanın gebe olduğu ailesine anlatması zor olduğundan kanun bence en son ihtimal olarak bu maddeyi koyarak iyi bir karar almıştır...En son ihtimal istenmeyen bir ilişki sonucu evlilik olmadan Türkiye şartlarında bir çocuk büyütmektense kürtaja 20 hafta fazla olmamak şartıyla izin verilmesi yerindedir.. Biz Türkiye de yaşıyoruz ve hala töre cinayetleri devam etmektedir..İnanmak istemesekte aile içi tecavüz oranları hala çok yüksektir..
|
22-12-2009, 15:27 | #10 |
|
Arkadaşlar kanundaki tıbbi zorunluluk ifadesinden ne anlamalıyız.
Engelli bir bebek var ve 20 haftalık iken karında tespit edilmiş. Bu durumda da kürtaj yapılabilecek mi? Çünkü elimdeki olayda 20 haftalık iken film çekiliyor ve bebekte özür görünmüyor. sonuçta bebek , özürlü doğuyor. Biz bebeği annesinin karnında 20 haftalık iken özürlü olarak göremeyen doktora dava açacağız. bebeğin yüzünde derin bir yarık var. cerrahi müdahale için 100 bin lira ücret isteniyor ki yüzdeki yara düzeltilebilsin. Kadın der ki ben 20 haftalık iken bebekte özür olduğunu bilseydim bebeği aldırırdım. çünkü önceki 2 çocuk da özürlü doğmuş biri lösemi diğeri kalbi delik. bu 3. çocuğu da ilik hastası kardeşine ilik vermek için doğurmuş. |
22-12-2009, 16:09 | #11 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Bebek!
Yorumsuz
Saygılarımla |
22-12-2009, 19:50 | #12 |
|
http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/5130.html
adresinde gebeliğin sonlandırılması ile ilgili bilgi bulunmaktadır.tüzüğün 5.maddesindeki atıfla ek2'ye baktığımızda on haftayı geçen gebeliğin hangi hallerde sonlandırılacağı görülmektedir.burdan yararlanabilceğinizi düşünüyorum. saygılarımla |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
TCK 142/1 maddesindeki kamu kurum ve kuruluşlar | Av.Barış | Meslektaşların Soruları | 2 | 31-07-2006 15:05 |
Avukatlar 2464 s.y. 12.m'ne tabi mi? | Emin GÜNEŞ | Meslektaşların Soruları | 1 | 24-03-2006 20:26 |
Evlilik Dışı Yeni Doğacak Bebeğin Baba Nüfusuna Kaydı | Daruma | Hukuk Soruları Arşivi | 4 | 20-05-2005 12:05 |
4822 Sayılı Kanun Gecici Birinci Maddesindeki Düzenleme Borcun Yenilenmesi Sayılır Mı | oya | Meslektaşların Soruları | 0 | 09-04-2003 19:27 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |