![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Sayın meslektaşlarım herkese kolay gelsin. Cevap vereceklere şimdiden teşekkür ederim.
İmar ve ihya ile zilyetliğe dayanılarak açtığımız tapu iptali ve tescil davasında taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığı belediyeden soruldu. Belediye bölgede ki taşınmazlar hakkında farklı cevaplar vermiştir. Bir dosyada bölgenin 1995 yılında imara açıldığını başka dosyada ise 1984 yılında nazım imar planının onaylandığını belirtmiştir. Benim sorum ise taşınmazın bulunduğu bölgenin mi imar tarihi önemlidir yoksa taşınmaz hakkında herhangi bir imar düzenlemesinin olup olmadığımıdır. 1984 yılında nazım imar planının yapılması ama uygulanmaması daha sonra aynı bölgede belediye tarafından tekrar imar planının hazırlanmış olması davayı olumlu etkilermi? Taşınmaz için her hangi bir imar düzenlemesinin olması gerektiği konusunda yargıtay kararı varsa sunmanızı istiyorum.Saygılar. |
![]() |
#2 |
|
![]() 1. İmar planı kapsamındaki yerler imar ve ihya yoluyla kazanılamaz.
2. Plan sözcüğüne nazım imar planı da dahildir. 3. İhyanın tamamlandığı tarih ile plan onay tarihi veya Kad.K.yürürlük tarihi arasında 20 yıllık süre geçmişse bu sınırlandırma uygulanmaz. Kadastro K.nun 17/son maddesi imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmazlar imar ihya yoluyla kazanılamaz. İmar planları uygulama imar planı olabileceği gibi nazım imar planı da olabilir. İmar planları yerleşim alanları için yapılır. Yerleşim alanlarında ihya edilecek arazi bulunamayacağı görüşünden gidilerek bu hüküm konulmuştur. Bu maddenin uygulanabilmesi için belediyeden imar planının bir örneğini mahkeme ister onay tarihini sorar. Mahallinde keşif yaparak dava konusu taşınmazın bu imar planı içinde olup olmadığını tespit eder. İçindeyse dava ret edilir. İçinde olmakla beraber, ihyanın tamamlandığı tarih ile nazım imar planının onay tarihi arasında veya 3402 sayılı Kad. K.nun yürürlüğe girdiği 09.Ekim.1987 arasında 20 yıllık zilyetlik süresi geçmişse dava kabul edilebilir. Diye düşünüyorum. |
![]() |
#3 |
|
![]() Yücel bey ilgili taşınmazlar 1968 yılında yapılan kadastro çalışmalarında taşlık olarak tespit görmüştür. Mahkeme o bölgede imar planının hazırlanıp onaylanmasını yeterli görürmü yoksa ilgili taşınmazın imar planı kapsamında etkilenip etkilenmediğine mi bakar.
Nazım imar planının ise şehir planlayıcısı olan ilgili şahıs tarafından hazırlandığı ve 1984 yılında onaylandığını gösterir örnekleri dosyaya girmiş ancak 1995yılında ikinci bir imar uygulaması yapılmıştır. Bu durumda imar kapsamına alınma tarihi ve farklı imar planları açısından ne tür hukuksal dayanak gösterilebilir. Saygılar. |
![]() |
#4 |
|
![]() İmar planları nazım imar planı ve uygulama imar planlarından ibarettir.
Önce 1/25.000 ile 1/5.000 arası ölçekli nazım imar planı yapılır. Daha sonrada 1/1000 ölçekli daha ayrıntılı uygulama imar planı yapılır. 1984 onay tarihli nazım imar planı idare mahkemesince iptal edilmedikçe geçerli bir plan olarak kabul edilir. Planın geçerli olup olmadığında tereddüt ediliyorsa Belediyeden sorulabilir.Buradaki ölçü o parsel hakkında imar uygulaması yapılması veya yapılmaması değildir. Parsel herhangi bir imar planı içinde mi değil mi? olay budur. Bu parselin 1984 onay tarihli nazım imar planı içinde olup olmadığı nasıl anlaşılır. O imar planının haritası getirtilir. Mahalline uygulanır.Plan içinde olup olmadığı bu şekilde anlaşılır. |
![]() |
#5 |
|
![]() Sayın meslektaşlarım,
müvekkilin parseli ile diğer parsellerde imar işlemi yapılmıştır. İmar uygulaması ile tapu kayıtları yapılmış ancak İdare Mahkemesi Kararı ile imar uygulamasının iptali kararı verilmiştir. (İdare Mahkemesinin kararına henüz ulaşamadık.) İptal kararı müvekkilin parseli için de verilmiş ise; Asliye Hukuk Mahkemesinde İdare Mahkemesi kararı ile parselin eski hali ile müvekkil adına tescilini mi talep etmeliyim? Şerh düşülen karar 2007 tarihli tapu iptali ve tescili davalarında zamanaşımı süresi olmadığını biliyorum. ancak hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden bir değerlendirme yapar mısınız? şimdiden teşekkür ederim. Bir de yukarıdaki bilgiler bende bulunmadan evvel parselde yer alan ve müvekkile ait muhdesatın aidiyetinin tespiti talebi ile dava açtım. ancak öncelikle ortaklığın giderilmesi davası açmayı atladım. hukuki yarar yokluğundan davanın reddi söz konusu olur mu? yoksa idare mahkemesi kararını inceledikten sonra öninceleme aşamasına kadar ortaklığın giderilmesi davası açsam davanın esasına girilmesini sağlayabilir miyim. şimdiden çok teşekkür ederim. |
![]() |
#6 |
|
![]() 1.)İmar uygulamasından kaynaklanan şuyulandırma sonucu oluşturulan hisseli tapu kaydının dayanağını teşkil eden şuyulandırma (imar uygulaması) işleminin idare mahkemesince iptali halinde, yeni oluşturulan hisseli tapu kaydı " yolsuz tescil" haline gelir.
İptal kararı kesinleşince yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil davası açılarak tapu kaydının eski haline dönüştürülmesi talep edilir. Asliye Hukuk mahkemesinde açılacak tapu iptali ve tescil davası herhangi bir zamanaşımı süresine veya hak düşürücü süreye tabi değildir. 2.) Hisseli parsellerde muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılabilmesi için öncelikle ortada daha önce açılan ortaklığın giderilmesi yada kamulaştırma davasının bulunması ( hukuki yararın bulunması) gerekir. Ortaklığın giderilmesi davasında bu iddia öncelikle dava içinde ileriye sürülür. İddiayı diğer ortaklar kabul ederse ayrıca tespit davası açılması gereği kalmaz.İddia kabul edilmediği takdirde muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının açılması gerekir.) Hukuki yarar şartı dava şartlarından olup(HMK.m. 114/1-h). Buradaki hukuki yararın HMK.m.106/2’ye göre “güncel” olması gerekeceğinden sonradan ortaklığın giderilmesi davası açmanızın bir etkisin bulanmayacağını düşünüyorum. Bu durumda muhdesatın aidiyetinin tespiti davanız hukuki yarar yokluğu nedeniyle ,dava şartının bulunmamasından dolayı usulden ret edilebilir. Fakat ret durumu ileride ortaklığın giderilmesi davası açıldığında, muhdesatın aidiyetinin tespiti davasını yeniden açmanıza engel teşkil etmez. Diye düşünüyorum. |
![]() |
#7 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Çok teşekkür ederim üstadım. |
![]() |
#8 |
|
![]() 8. Hukuk Dairesi 2008/163 E., 2008/1144 K.
İşlemeye başlayan zilyetliğin devamı sırasında imar mevzuatı uyarınca yapılan çalışmaların kazanmayı sağlayan zilyetliğe bir etkisi de bulunmamaktadır. İmar uygulaması dava konusu taşınmazların ada ve parsel numaraları ile krokilerinde değişiklikler meydana getirmekte olup, bu durum hükmün infazında önem arzetmektedir. Dairemizin uygulamalarına göre imar mevzuatı uyarınca yapılan çalışmalar, işleyen kazanmayı sağlayan süreyi kesen veya sonlandıran bir sebep değildir. Bu nedenle mahkemenin yazılı red gerekçesi yerinde bulunmamaktadır. |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
şuyulandırma iptali-tapu iptali ve tescil | avukat1980 | Meslektaşların Soruları | 1 | 08-03-2025 15:10 |
tapu iptali tescil | Demir Demir | Meslektaşların Soruları | 2 | 06-09-2009 19:39 |
Tapu iptali ve tescil | Konuk | Turkish Law | 0 | 20-07-2008 20:21 |
M.K 713/2 maddesine göre tapu iptali tescil kararlarının tapuya tescilinde tescil har | Av.Adem Eyidoğan | Meslektaşların Soruları | 2 | 06-12-2007 01:40 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |