Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
Yazan : av. gaye,
Tarih : 26-05-2025 07:17
|
Merhaba meslektaşlarım
İşcilik alacağına ilişkin dosyamda bilirkişi raporu alındı ancak raporda eksik hesaplamalar mevcuttu.
Raporun eksik kısımları itiraz edip ek rapor talep ettim aynı zamanda hakim davacıdan isticvap talep edince dosaya ek rapora gitmedi. Hemen sonrasında dosyayı karara bağlayan hakim nedeniyle talep artrım yapamadık, kaldı ki taleplerimizi artıracakak nitelikte bir hesaplama dosyada mevcut değil.
Şİmdi ek dava ile alacaklarımızı talep etmek istiyorum ancak hala 2 alacak kalemi yonunden hesaplama eksik, bu ek dava ile rapor isteme imkanım var mı ya da farkı bir onerisi olan
Dosyayı istinaf edip rapor aldırmak isterdim ancak kısmi davalarda istinafta talep artırım yaptırmak MÜmkün değil,
Desteğinizi rica ederim.
|
|
|
|
Merhaba Sayın Meslektaşlarım;
Kiracıya örnek 13'lü icra takibi başlatacağız ancak 2 sözleşme söz konusu
1. sözleşme müvekkillerimin vefat eden babaları ile kiracı arasında düzenlenmiş. Kira sözleşmesi 22.08.2012 başlangıç tarihli 5 yıl süreli ve aylık 600 tl kira ücreti olarak düzenlenmiş. Kira sözleşmesinde kira artış oranı da belirlenmiş.
2. sözleşme ise 2 müvekkilimden biri ile kiracı arasında 01.05.2019 başlangıç tarihli, 5 yıl süreli ve aylık 750 tl kira ücreti belirlenerek düzenlenmiş. bu kira sözleşmesinde artış oranı olup olmadığını bilmiyoruz.
bu şartlar altında ben ilk sözleşmeye dayanarak örnek 13 lü icra takibi başlatmam halinde, sözleşmeye itiraz etmeleri durumunda icra hukuk mahkemesinde açacağım itirazın kaldırılması davasında icra hukuk mahkemesi ilk sözleşmenin geçerli olduğuna kanaat getirir mi?
abonelik idarelerine de ilk sözleşme verilmiş
değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
Herkese iyi günler,
Yabancı müvekkil, bir otele ailesi ve arkadaşları için otel müdürü X ile otelin resmi mail adresinden yazışarak rezervasyon yaptırıyor. Ödeme için otel müdürü resmi mail adresinden yazdığı cevabında: uluslararası ödemede yüksek komisyon olduğunu, bu sebeple müvekkilin, bildirdiği Y kişisinin ziraat bankası hesabına mail order ile ödeme yapmasını istiyor. Müvekkil Y kişisinin hesap numarasına 30.05.2023 tarihinde 7000 EURO mail order ile ödüyor.
28.06.2023 tarihinde otele geldiklerinde otel çalışanları ödemenin olmadığını, Y ye ait bildirilen hesap numarasının otel ile ilgisi olmadığını açıklıyor. Müvekkil mecburen ikinci kez 7000 EURO ödeyerek otelde kalıyor. Bu sürede otel müdürü olan X otele gelmiyor, telefonları açmıyor.
Suç duyurusunda bulunduk, hukuki mesele denerek takipsizlik verildi, itiraz ettik, reddedildi.
7000 EURO nun iadesi için:
Davayı otele, müdür X e ve Y ye açmayı düşündüm. Doğru mu?
Otelin ticari ünvanını bulamıyorum. Falanca otel diye yazsam sıkıntı yaşar mıyız?
Hangi maddeye dayanacağım?
Otel ücretinde zamanaşımı 5 yıl, sebepsiz zenginleşmede 2 yıl, haksız fiilde 2 yıl ve 2 yıl dolmak üzere.
Düşündükçe kafam karıştı.
Yardım edebilir misiniz, lütfen.
|
|
|
Yazan : umutlaw,
Tarih : 23-05-2025 18:17
|
Sayın Meslektaşlarım,
Değerli üyeler,
Beton bariyerlerle şeridi ayrılmış ancak bariyerlerin sonunda sağa dönüş yasağı işareti olmadan sağa dönen X aracının arka kapısına Y aracı çarpmıştır, expert X aracını tam kusurlu bulmuştur!
1 - Yargıtayın aşağıdaki kararında:
 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
Trafik kazasının meydana geldiği kavşakta herhangi bir yön levhası, trafik işareti veya ışık bulunmadığı, dolayısıyla sürücünün tali yol-ana yol ayrımını yapamayacağı sabittir. Bu nedenle sürücünün geçiş üstünlüğünü ihlal ettiğinden söz edilemez.”
(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, Esas No: 2017/6143, Karar No: 2019/5789 |
|
 |
|
 |
|
Bu kararın tam metnini maalesef hiç bir yerde bulamamaktayım,
Var ise bu kararın metnini paylaşmanızı diler,
Ve yine:
Trafik levhası ile sağa dönüş yasağı konulmayan bir yolda sırf bariyer var diye ve o bariyerlerinde sağa dönüşü engellemediği halde sol taraftan sağ çıkış yoluna girenin hataya düşüp düşmediği konusunda düşünceleriniz benim için önemlidir.
Teşekkür ederim.
|
|
|
|
Merhaba Meslektaşlarım.
Daha bir hafta önce başladığım için emin olamıyorum. Tereke defterinin tutulması ve temsilci atanması istemine yönelik talebimizi hakim tefrik etti. Dava dilekçemizde yargılama giderlerinin terekeden karşılanmasını istemiştik. Ancak terekede hiç bir şey yok. Karşı taraftan biri vekil ile davaları takip etti ve davaların reddini talep etti. Temsilci atanması talebimiz kabul edildi. Fakat hakim yargılama giderlerini davacıya yani bize yükledi. Yargılama giderlerine ilişkin kısma itiraz edebilir miyiz?
Hakim yargılama giderlerine tereke defteri tutulması davası sırasında bir bakalım dedi. Talebimiz kabul edilmesine rağmen yargılama giderleri bize yükletilebilir mi?
|
|
|
|
Arkadaşlar merhaba,
9.267,00 TL tutarındaki trafik cezasına itiraz ettiğimiz dosyamızda cezanın kaldırılmasına karar verildi. Maalesef kararı ekleyemedim ama özetlemek gerekirse yetkisizlik sebebi ile kaldırılması gereken ceza fahri müfettişin tuttuğu tutanağa kanıtlayıcı belge sunmaması nedeni ile kaldırıldı ( Komik olan cezayı fahri müfettişin değil polisin yazmış olması)
diğer bir husus ise tarafımıza vekalet ücretine hükmedilmemiş olması. Aslında maalesef bu duruma alışkın olduğumuz için buna şaşırmadık ama vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin gerekçe biraz farklı geldiği için sizinle de paylaşmak istedim.
"Her ne kadar başvurucu kendisini vekille temsil ettirmiş ise de başvurucunun haklılığı hakimliğimizce yapılan inceleme sonucu anlaşıldığı(?) idari yaptırım uygulama aşamasında idareye atfı kabil kusur bulunmadığı anlaşıldığından başvurucu yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına"
Hakimliğe başvurmadan haklılığını kanıtlayabilen varsa konu hakkında aydınlatmasını rica ederim.
Hepimize bu yargı sisteminde sabır diliyorum
|
|
|
Yazan : Av.3881,
Tarih : 22-05-2025 12:40
|
Meslektaşlarım merhaba müvekkilim arsanın içindeki evi yaptıran ve kullanan 1/2 hissedarından taşınmaz hissesini satın almıştır. Açılan izalei şuyu davasında satın aldığı ve evi yapan hissedarların müktesabatın tespiti davası açma hakkı hisseyi satın alan müvekkilime geçer mi? Müvekkilim müktesabatın tespiti davası açabilir mi? Yoksa yasada belitildiği gibi sadece mülkiyet hakkı devam eden ve evi yaptıran hissedar mı bu davayı açabilir sadece?
|
|
|
|
Dosya borçlusunun işverenine maaş haczi gönderildi ve herhangi bir cevap verilmedi. Ardından sırasıyla aynı üçüncü şahsa 89/1 ve 89/2 ihbarnameleri gönderildi. 89/ 2 ihbarnamesine cevap süresi dolmadan üçüncü şahıs '' gecikmiş maaş haczi itirazı'' yaptı. Ve icra müdürü bunu borca itiraz olarak kabul edip, 89/3 gönderilmesi talebimi reddetti.
Üçüncü şahsın itirazını aynen aktarıyorum,'' Yukarıda dosya numarasını belirttiğim borçlu ..... borcundan dolayı maaş haczi istenmektedir. fakat borçlu işyerimizden ayrılmıştır, işyerimizde herhangi bir borç, alacağı bulunmamaktadır.'' EK: işten ayrılış bildirgesi
sizce icra hukuka başvurmalı mıyım?
|
|
|
Yazan : measfuyu,
Tarih : 21-05-2025 10:18
|
Meslektaşlarım merhaba,
-Müvekkilin eski eşinin kiracı, müvekkilin kefil olduğu bir işyeri sözleşmesi yapılıyor.
- Akabinde bir kısım gerekçelerle sözleşme kiraya veren ve kiracı tarafından ayrı ayrı haklı nedenle feshediliyor.
-Ancak müvekkil kefil olmasına rağmen mecura pek çok masraf yapıyor ve kira sözleşmesi kapsamında teminatı da kendisi veriyor.
-Gelinen aşamada müvekkil ve eski eşi bir protokol yapmak istiyorlar. Tarafların anlaşmasına göre; müvekkil eski eşine bir miktar para verecek. Buna karşılık müvekkil eski eşinden, kira sözleşmesi sebebiyle doğan ve dava sonucunda hükmedilmesi olası tazminat alacağını doğrudan almak istiyor. Ancak kira sözleşmesinde temlik yasağı var.
-Bu durumda kira sözleşmesine taraf olmayan, yalnızca kefil olan müvekkilin işbu tazminatı almasını sağlamanın temlik harici hukuki bir yolu var mıdır ? Şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba, müvekkilin sonradan adına tescil ettirdiği araç ile ilgili olarak devam eden bir araç kiralama sözleşmesi söz konusu ( sözleşme sözlü olarak yapılmış). Müvekkil aracı satın aldıktan sonra herhangi bir yazılı bildirim yapmıyor kiracı şirkete. Ancak şube müdürü ile borçlu kiracı şirketin çeşitli kademelerindeki insanlar müvekkilin aracı satın aldığını biliyor. Whatsapp yazışmaları falan var. Müvekkilin adına devir yapıldıktan sonra, devam eden aylara ilişkin müvekkil fatura kesmiş olmasına rağmen kira bedelleri borçlu kiracı şirket tarafından ödenmiyor. İcra takibi başlattık itiraz ettiler, itirazın iptali davası açacağız. Ancak şunu merak ediyorum: Müvekkilin malik olduktan sonra yazılı bir ihtar yapmamış olması davada taraf sıfatı(husumet) yönünden sıkıntı olur mu?
|
|
|
|
Merhaba,
Müvekkilin kiracı olarak ikamet ettiği binanın tamamı kiraya verene ait. Yaklaşık 50 dairelik bir apartman. Tek malik olması nedeni ile hiç bir şekilde toplantı yapmıyor ve bina sakinlerini bilgilendirmiyor. Malik keyfi davranarak aidatları artırıyor, ek ödemeler çıkartıyor vs.
Bunlara ek olarak binanın ortak fatura ile gelen sıcak su bedelini daire borçlarına göre belirleyerek panoya asıyor ve kiracılar da ödeme yapıyor. Ancak son dönemde kasten yaptığı düşünülerek fatura bedellerini son ödeme gününden sonra asmaya başlıyor. Kiracıların sözleşmelerinde de "faturaların geç ödenmesi halinde tahliye edileceğine" ilişkin hüküm var. Böyle bir durumda ne yapabiliriz? Tek malik olması nedeni ile keyfi uygulamalar yapmasının önüne nasıl geçilir?
|
|
|
Yazan : avgrkm,
Tarih : 19-05-2025 10:58
|
Merhabalar, ben başka şehirde bir tahliye davası açacağım. Davalı tarafça yaptığımız arabuluculuk son tutanağı ıslak imzalı aynı zamanda. Bu sebeple davayı açtığımızda Mahkeme muhtemelen tarafımızdan son tutanağının aslını isteyecektir. Bu hususla ilgili olarak sormak istediğim iki soru var:
Ben arabuluculuk son tutanağının aslını muhabere ile gönderebilir miyim?
Eğer ki gönderebilirsem burada tarafımıza verilen kesin süre hesaplamasında muhaberede kayıt açıldığında mı yoksa gönderdiğimiz belge, ilgili mahkemeye ulaştığı an mı hangisi dikkate alınacaktır?
|
|
|
|
Merhaba. Borçluya işin yapılması için bir miktar para ödenmiş olup bunun karşılığında bu miktar için teminat senedi alınmıştır. Açılan davada işe başlanmaması sebebiyle denkleştirici adalete göre verilen paranın dava tarihindeki değerinin hesaplanması istenmiştir. Teminat senedi varken dava açılmasına bir engel var mıdır? Teminat senedi işe başlanmaması karşılığında verilmiş olup senedi icraya koymayıp dava açılmasında hukuki yarar var mıdır?
|
|
|
|
Herkese iyi çalışmalar.
SGK'ya karşı açtığımız dava sonucunda yerel mahkeme yargılama giderlerini davalı SGK üzerine bıraktı. Bunun üzerine davalı istinaf dilekçesinde 5502 Sayılı Kanunun 36. maddesini ileri sürerek muaf tutulmaları gerektiğini belirtti.
Acaba bunun aksi yönünde bir karar var mıdır, istinafa cevap dilekçemde kullanmak istiyorum.
Şimdiden teşekkürler
|
|
|
Yazan : Av.243,
Tarih : 15-05-2025 16:34
|
İyi günler meslektaşlarım, beraat kararı sonrasında tazminat komisyonuna başvuracağım bu hususta dikkat edilmesi gereken hususlar eklenecek evraklar vs nelerdir? Tazminat Komisyonuna evrak ve dilekçelerimizi ne şekilde göndermemiz lazım? Avukat vekalet ücretine hükmediliyor mu? Daha öncesinde tazminat komisyonuna başvurmuş bir meslektaşım var mıdır ortalama ne kadar maddi manevi tazminata hükmediliyor?
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım. Kira sözleşmesinde işyeri olarak kiralanan taşınmazın kiracı dışında başkasının istifadesine sunulamayacağı ve kiracılık sıfatının yalnızca kiracıya ait olduğu belirtilmiş olup, kiracı bir süre burada kuaför işlettikten sonra mesleği bırakmış yerine ise kiracının eşi burada emlakçılık ofisi kurmuştur. Akde aykırılığın 30 gün içerisinde giderilmesi yoksa sözleşmesinin feshedilip tahliye davası açılacağı ihtar edildi ve 30 gün geçmesine rağmen kiracının eşi kiralananı kullanmaya devam etmektedir.
30 gün geçmesine rağmen akde aykırılığın giderilmediğini davada nasıl ispat edebiliriz? Örneğin tanık duruşmaya gelerek “şu tarihlerde taşınmazı kiracinin eşi emlakçılık yapıyor kullanıyor, halen de kiracının eşi kullanıyor, kiracı burada yok” tarzında tanıklık yapsa yeterli olur mu? Ayrıca emlakçıların kayıt olduğu TTBS (taşınmaz ticareti bilgi sistemi) kayıtlarında kiracının eşinin adresinin bu kiralanan adres olduğu görülüyor sistemde. Teşekkürler.
|
|
|
|
meslektaşlarım merhaba müvekkil görevi kötüye kullanmadan yargılanırken kamu zararını gidermiş olup dava sonunda beraat kararı ile birlikte dosya yargıtaydan düşme kararı verilerek kesinleşmiştir. bu durumda müvekkil yargılama esnasında giderdiği kamu zararını şuan geri talep etmektedir. bu konu ile ilgili daha önce dava açan meslektaşlarımın cevaplayabilir mi iyi çalışmalar.
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım. Tahliye taahhüdüne dayalı icra takibinde kiracı imzaya itiraz ettiği için sulh hukuk mahkemesinde itirazın iptali talepli tahliye davası açtık. Davalı tarafa davaya cevap vermedi, tensip zaptında delillerini 2 haftalık kesin süre içerisinde sunması için de ihtaratlı süre yapıldı ama yine de dosyaya cevap dilekçesi ya da herhangi bir delil dilekçe vs. sunmadı davalı kiracı. Şimdi bu durumda artık davalı kiracının icra takibinde yapmış olduğu imza itirazı davada incelenemeyecek mi yoksa mahkemenin ayrıca "davalı kiracının imza örneklerini sunması aksi halde imza itirazından vazgeçmiş sayılacağı" şeklinde bir açık ihtar yapması gerekir mi (davalı kiracının imza itirazından vazgeçmiş sayılması ve imza incelemesi yapılmaması için)? Çok teşekkürler şimdiden.
|
|
|
|
Merhaba,
Müvekkil bir gayrimenkul şirketiyle görüşerek bir taşınmazın satışı için gayrimenkul şirketinin hesabına kapora adı altında bir bedel yatırmış.
Müvekkilin bana gönderdiği sözleşme yalnızca tek sayfadan oluşuyor ve altında yalnızca müvekkile ait imza var.
Sözleşme içeriğinde alıcı-satıcı isimleri geçiyor.
Satış bedeline mahsuben müvekkilden kapora bedeli alındığı geçiyor.
Satış bedeli ve satış bedelinden kapora bedelinin mahsup edilmiş halinin tapu devri esnasında peşin ödeneceği geçiyor.
TBK 156/2'ye atıfla alıcının emlağı almaktan vazgeçmesi durumunda kaporanın iadesinin mümkün olmadığı, satınıcının vazgeçmesi durumunda ise kapora iadesi ve kapora miktarı kadar tazminat ödeneceği geçiyor. (Kanun maddesiyle bağlantısını ben kuramadım açıkçası.)
Sözleşmeyi sağlayan gayrimenkul şirketine sözleşmenin imzalanmasından itibaren hizmet ücretinin ödenmesinin kanul edildiği geçiyor.
Anlaşmazlık halinde haksız olan tarafından diğer tarafın her türlü zarar ziyan ve masrafkarının giderileceği geçiyor.
Daha sonrasında müvekkil kendi araştırmaları sonucunda taşınmazdaki bir hususla ilgili ilgilendirilmediğini öğreniyor ve sözleşmeden vekaleten cayma hakkını kullandık.
Yapılan arabuluculuk görüşmesinde gayrimenkul şirketi yetkilisi sözleşmenin devamı olduğundan ve müvekkilin her sayfada imzası bulunduğundan bahsetse de hiçbir şekilde ilgimize sunulmadı. Yani bizim elimizde yapı gösterme formu vs yok.
Ben ön ödemeli konut sözleşmesi üzerinden ilerleyerek tüketici hakem heyeti başvurusunda bulundum. Şirket yetkilisi savunmasında simsarlık sözleşmesi iddiasında bulundu. Tüketici haken heyeti ise "sözleşme mesafeli satış sözleşmesi değildir, ayıp iddiasında bulunulmadığından da kaporanın iadesi gerekmez." diyerek red verdi.
Hakem Kararına İtiraz yoluna gideceğim ancak emin olmak için soruyorum. Ön Ödemeli Konut Sözleşmesi üzerinden mi ilerlemeliyim yoksa Simsarlık Sözleşmesi üzerinden mi?
|
|
|
|
7531 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen, hakaret suçunun sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâli, ön ödeme kapsamına alınmıştır. Bu kapsamda, anılan fiilin işlenmesi durumunda Türk Ceza Kanunu’nun 75. maddesinde yer alan ön ödeme hükümleri uygulanabilecektir.
Merhabalar, yapılan değişiklikle bir dosyamda hakaret suçunda şüphelinin ön ödeme teklifini kabul etmesi neticesinde KYOK verildi, bu KYOK kararıyla mağdur sıfatıyla manevi tazminat talebiyle dava açabilir miyim? Açan meslektaşlarım oldu mu? Teşekkürler.
|
|
|