Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
|
merhaba, müvekkilimin aracı otoyol gişelerine çarpmış devamında otoyolu arayıp yoluna devam etmiş bu olay yeri terk olarak değerlendirilir mi
|
|
|
|
657 sayılı DMK’da zamanaşımı başlıklı maddeleri ya ben yanlış yorumluyorum ya yargılamada hata yapılmaya devam ediliyor.
(1) Disiplin cezası gerektiren fiil ve hâllerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren;
a) Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına,
b) Devlet memurluğundan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına,
başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar.
Bu maddelerde yer aldığı şekilde uyarma,kınama,aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulmasında 1 ay içerisinde disiplin soruşturmasının başlanmasına,
Devlet memurluğundan çıkarma cezasında ise 6 ay içersinde disiplin kovuşturmasının başlanmasına ve başlanmadığı takdirde ceza verme yetkisi zaman aşımına uğrar hükmü bulunmakta.
Disiplin kovuşturması ise “Memur hakkında yapılan disiplin soruşturması sonucunda memuriyetten çıkarma cezası önerisi olan dosyanın yetkili amirlerin görüşü ile kurumun yüksek disiplin kuruluna gönderilmesiyle başlayıp, yüksek disiplin kurulunun kararına kadar geçen süre de sona eren kovuşturmadır” şeklinde tanımlanmaktadır. Ancak kararları incelediğimde ise yargı birimleri disiplin soruşturması ve kovuşturmasını aynı anlamda birleştirmekteler. Nitekim kanun koyucu soruşturma ve kovuşturma süreçlerini ayrıştırmış olacak ki 127. a) ve b) maddelerinde ayrı ayrı hüküm altına almıştır.
Yorum ve düşüncenizi belirtirmisiniz?
|
|
|
Yazan : hegulten,
Tarih : 12-07-2024 21:00
|
Meslektaşlarım Merhaba,
Konkordato başvurusunda, geçici mühlet ve kesin mühlet içerisinde (komiser onayı olmadan) ve bu mühletlerden önce doğan alacaklar için (cari hesap sözleşmesi mevcut) alacak kaydı yaptırmayan alacaklı, konkordatonun tasdiki sonrası icra takibi veya dava açabilir mi ?
Buna ilişkin tecrübesi olan veya elinde emsal karar bulunan meslektaşlarımın yardımlarını rica ederim.
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım,
Soruşturma aşamasındaki bir dosyada özel vekilin izni olmadan dosyaya Vekaletname sunmamız durumunda mesleki anlamda bir disiplin cezası alıyor muyuz?Veya başka bir sorumluluğumuz doğuyor mu?Bu konudaki güncel uygulama nedir?
|
|
|
Yazan : ayzıt,
Tarih : 12-07-2024 15:11
|
Merhaba sayın meslektaşlarım, hepinize kolay gelsin öncelikle.
110 tane mirasçısı olan izale-i şuyu davasında satış aşamasına geçtik. Davaya konu arsa üzerinde arsanın 5/7'sine sahip olan 4 paydaşın vekiliyiz. Müvekkiller arsanın tamamına sahip istiyor. İhaleye içlerinden birisine 4ü adına vekalet vererek ihaleye girdirebilir miyiz? Veya dışarıdan birisine müvekkiller adına vekalet vererek ihalede temsil ettirebilir miyiz? Yanıtlarınız için şimdiden teşekkür ederim, iyi çalışmalar.
|
|
|
|
Tarafımızca 2015 yılında, imar-ihya ve zilyetliğe dayalı olarak TMK'nın 713/1 maddesine göre söz konusu arazinin müvekkil adına tapuya tescili talebiyle dava açılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiş Kabule göre de, davacı olarak lehimize nispi oranda vekalet ücreti hükmedilmiştir. Fakat dosyanın istinaf incelemesinde, 2023 tarihinde alınan karar gereği "Davanın tapusuz taşınmaz tescili davası olduğu, bu tür davalarda davanın mahiyeti gereği yargılama harç ve giderlerinin davacı üzerinde bırakılacağı ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmeyeceği hususu dikkate alınmadan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılması ile davacı lehine vekalet ücreti takdiri dairemizce uygun bulunmamıştır." denilerek lehimize vekalet ücretine hükmedilemeyeceğine karar verilmiştir. fakat emsal birkaç kararda örneğin;
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/4568
Karar Numarası: 2022/4122
Karar Tarihi: 25.05.2022
"Davanın tapu iptal ve tescil davası olduğu ve Hazine aleyhine açılan davanın kabul edildiği anlaşıldığına göre, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, ayrıca davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken dava tescil davası gibi değerlendirilip harcın davacıya yükletilerek, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılıp vekalet ücreti takdir edilmemiş olması isabetsizdir." denilmiştir.
Söz konusu dosyamız yeniden istinafa gidecektir. Vekalet ücreti konusundaki bu farklılık durumunda ne yapabiliriz görüşlerinizi merak etmekteyim.
İyi Çalışmalar.
|
|
|
|
Merhabalar. Şahıs şirketi sahibine karşı ödenmeyen kapora ücretine yönelik temerrüde düşürdükten sonra icra takibi açmayı düşünüyorum. Mersis sisteminden şirketi ve şirket yetkilisine ulaşıyorum ancak icra için gerekli bilgilere (tc, vergi no, mersis no vb. )tam olarak ulaşamadım. Bu bilgilere ulaşılabilir mi? Ulaşılırsa nasıl ulaşabilirim teşekkürler şimdiden
|
|
|
Yazan : Av. Gazi,
Tarih : 12-07-2024 11:26
|
Merhaba meslektaşlarım,
Çok araştırdım, net bilgiye ulaşamadım. Yoksulluk nafakası için 5. ayda icra takibi başlatılırken takip talebine, 03.04.2023-03.05.2024 tarihleri arasındaki birikmiş nafaka alacağı ve faizleri yazılmış; ''devamında her ay 2.000,00 TL nafaka'' yazılmamış.
1- Bu eksikliği nasıl giderebiliriz? İcra müdürüyle görüştüğümde ek takip talebiyle mümkün olmadığını söyledi.
3- İkinci takip talebi başlatıp icra vekalet ücretinden feragat etsek, icra harç ve masrafıyla ilgili sorun olur mu?
4- Takip talebine 03.04.2023-03.05.2024 tarihleri arasındaki birikmiş nafaka alacağı yazıldığı için 5. ayın ödenmeyen nafakası için İİK md. 344 kapsamında şikayette bulunabilir miyiz?
Tecrübelerinizi, bilginizi ve emsal kararları paylaşabilir misiniz?
|
|
|
|
Merhaba Sayin Meslektaslarim,
Arsa sahibi muvekkiller ile yuklenici arasinda imzalanan kat karsiligi insaat sozlesmesi Cevre ve Sehircilik Bakanligi tarafindan yuklenicinin kusuru tespit edilerek feshedildi. Menfi zararlarin tazmini ve pesin odemelerin sebepsiz zenginlesme uyarinca iadesi icin dava acilacak. Oncesinde arabulucuga gidecegiz. Sizce Arabuluculuk ve dava acma surecinde muteahhitin mal kacirmasini onlemek icin simdiden ihtiyati haciz talep edebilir miyiz?
Bu konuda tecrubesi olan var midir?
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım, ben stajı yeni bitmiş ve mesleğe yeni başlamış genç bir kardeşinizim. Bir tapu davası hakkında bilgilerinizden faydalanmak istiyorum.
Kısaca özetlemek gerekirse, müvekkiller 5 kardeş ve kendilerine ait arsayı, adi yazılı bir şekilde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhite veriyor, tapunun devrini gerçekleştiriyor, müteahhit yapıyı yapmaya başlıyor ve %40 seviyelerindeyken batıyor, inşaat bu şekilde yaklaşık 7-8 yıldır hiç bir işlem yapılmadan duruyor. Betonlar çürümüş, demirler çürümüş yağmur ve kar sularından devam etmeyeceği çok bariz çünkü batık bir halde. İnşaatta yapılacak dairelerden 4 tanesini diğer 3.kişilere satmış 3 tanesi de şuan kendi üzerinde gözüküyor fakat hacizli olduğunu şifahen öğrendik (dairelerin,temlik niteliği taşıdığı için bu dairelere hak kazanamadığını ve hacizlerin geçerli olmadığı görüşünü de değerlendirdik).
Müteahhite karşı bir tapu iptal tescil davası ve yapının kali davası açmak istiyoruz fakat müvekkillerin önceliği binanın yıkımını sağlamak, yargıtayın emsal kararlarında bu şekilde yıkım yapılmasıyla ilgili çok fazla içtihat yok. Tapuyu tekrar arsa sahipleri üzerine tescil ettirip binanın yıkımını sağlamanın bir yolu var mıdır? Bu yönde bir dava yürüten üstadım var ise bana yardımcı olursa çok sevinirim
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım,
Ödeme yeri ya da keşide yeri yazılması çekin geçerlilik unsurlarından biliyorsunuz. Ortadan ikiye yırtılıp bantlanmış bankanın karşılıksız ibaresi basmış olduğu bir çek elimde bulunmaktadır.Sağ üstte Keşide yeri yazmamaktadır.Düzenleyen şirkettir .Düzenleyen ad soyadı olarak Şirketin adının yanında da bir adres bulunmamaktadır. Ancak sol üstte banka ve banka şubesi yazmaktadır. Araştırmalarıma göre muhatap bankanın ticaret ünvanının yanında yazan yer ödeme yeri kabul edilebiliyormuş.Banka şubesini ödeme yeri olarak kabul edebilir miyiz?
1-Sizce bu şartlarda çek geçerli midir? Kambiyo senedine mahsus yol ile icra takibi başlatabilir miyim?
2-Geçerli olmaması durumunda Çek örnek -7 icra takibi yolu ile icraya konabilir mi?
3-Bir de çeki 4-5kişi cirolamış bulunmakta icra takibinde borçlu olarak bütün cirolayanları gösterebilir miyim ?
4-Çekin alacaklısı olduğunu söyleyen müvekkilimin adı çekte geçmemektedir. Sadece şirketinin adı 3. Cirolayan olarak arkada bulunmaktadır .Şirketinden sonra bir şirketin daha cirosu bulunmaktadır.
5-Müvekkilimin kendi adına vermiş olduğu vekalet çeki icraya koymam için yeterli midir? Yoksa Ciroladığı şirketinin vekaleti mi gerekmektedir ?
|
|
|
|
Kiracı TBK m.316'ya aykırı olarak komşuları rahatsız ediyor, ödemelerini düzenli yapmıyordu. Komşuların yoğun şikayeti üzerine kiracıya ihtar gönderildi ancak kanunen verilen 30 günlük süre içerisinde de ev sahibi müvekkil yoğun şikayet almaya devam etti. Bunun üzerine 30 günlük süre henüz dolmamışken tahliye davası açmak için zorunlu olan arabuluculuk başvurusunda bulundum. Son tutanak 30 günlük süre dolduktan sonra kiracının imzadan imtina etmesi ile anlaşamama olarak tutuldu. Söz konusu 30 Günlük sürenin beklenmeden arabuluculuğa başvurulmuş olması davayı red sebebi oluşturur mu ? Meslektaşlarımın görüşlerini bekliyorum.
|
|
|
|
Herkese merhaba..
Araç değer kaybı konulu bir davada, dava açıldıktan 1 hafta sonra tarafımıza sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldı.
Devam eden yargılama sürecinde bilirkişi raporunda gelen tutar sigorta şirketinin yapmış olduğu ödemeden az hesaplandı.
Bu kapsamda
1-Islah edilecek tutar hakkında fikirlerinizi ve tecrübelerinizi paylaşırsanız memnun olurum.
2-Vekalet ücreti ve yargılama giderleri hakkında fikirlerinizi ve tecrübelerinizi paylaşırsanız memnun olurum.
|
|
|
|
Merhabalar meslektaşlarım. Boşanma ilamında, müvekkil lehine 10 bin TL yoksulluk nafakasına hükmedildi ve her yıl TÜFE oranında artışa hükmedildi. Bu şekilde 10 bin olarak ödenen yoksulluk nafakası her yıl Mayıs ayında TÜFE artışı yapılarak ödenmeye devam etti.
Akabinde geçen sene Şubat 2023 yılında nafaka artırım davası açtık ve mahkeme bugün şöyle hüküm kurdu: "yoksulluk nafakasının dava tarihi olan Şubat 2023'den itibaren 30 bin TL'ye çıkarıltılmasına, işbu artırılan nafakaya kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıldan başlamak üzere her yıl geçmişe dönük 1 yıllık TUİK'in belirlediği ÜFE oranında artış uygulanmasına" karar verildi.
Sorum ise şu şekilde olacak: Bu karara göre karar kesinleşene kadar yıllarca 30 bin TL nafaka mı ödenecek ve karar kesinleştikten sonra mı artış yapılacak? Yoksa, nafaka dava tarihinden itibaren 30 bin TL olduğu için karar kesinleşene kada boşanma ilamındaki gibi artırılan 30 bin TL nafakaya Mayı aylarında TÜFE artışı mı uygulayacağız? Çünkü karar kesinleşene kadar mahkemenin belirlediği ÜFE artışı uygulayamıyoruz ama boşanma ilamındaki TÜFE artışını Haziran aylarında yine yeni nafakaya uygulayacağız diye düşünüyorum aksi takdirde karar kesinleşene kadar 5 yıl boyunca 30 bin TL ödenmesi anlamı çıkıyor. Çok teşekkürler.
|
|
|
|
Herkese merhaba, kanunda çok net olmayan ve emsal karar bulamadığım bir konuda tavsiyelerinize başvuruyorum.
Müvekkillerim bir taşınmaza paylı olarak ortaklar. Müvekkillerin bir akrabası ( taşınmazda payı yok, A kişisi diyelim) bahsi geçen taşınmazda 10 yılı aşan bir süre bu taşınmazda hiçbir bedel ödemeden yaşıyor. Müvekkiller bu kişi pek tekin olmadığı için çıkarmaya veya hukuki yollara başvurmaya pek cesaret edememiş diyebiliriz. Geçtiğimiz 2023 yılında ise taşınmazı işgalinin sonlandırması için noter aracılığıyla A'ya ihtar çekiyorlar. Bu akraba işgali yine sonlandırmıyor, hatta bu taşınmazı bir başkasına kiraya veriyor. Müvekkiller bu durumu öğrenip kiracıyla iletişime geçtiklerinde tabiki tahliye talepleri sonuçsuz kalıyor.
Halihazırda taşınmazın tahliyesi için müdahalenin meni ve ecrimisil davası açmayı düşünüyorum. Fakat emin olamadığım birkaç husus var.
Öncelikle, ecrimisil talebimi yalnızca yeni kiracıya mı yöneltebilirim? A bu yerden kira geliri alarak belirli bir kazanç sağlıyor. Müdahalenin meni ve ecrimisil talepli bu davada ecrimisilden asıl kim yükümlü? Şu anki kiracı da kira dekontlarını sunarsa ecrimisil sorumlusu A kişisi olabilir mi?
A kişisi 2023 yılına kadar bu taşınmazı kendi kullanıyor. 2023'te kendisine müvekkiller tarafından ihtar çekilip işgali sonlandırılması isteniyor. A'nın buradan ayrıldığı döneme kadar ( kanuna göre 5 yıl sınırla) olan ecrimisil talepli bir dava ikame edebilir miyim ve bu davanın önce bahsettiğimden tamamen ayrı yalnız ecrimisil talepli ve konulu olması mı gerekir?
Konu biraz değişik, umarım açıklayabilmişimdir. Her türlü görüş ve yardımınız için şimdiden teşekkürlerimi sunarım.
|
|
|
|
Bilindiği üzere makbuzların ayrı ayrı kesilmesi durumunda 5/10 kdv tevkifatı uygulanmayacak her bir hizmetin 6.900,00(2024 kdv tevkifat sınırı) altında kalması sebebiyle. Vergi hukukuna göre durum nedir bilenler aydınlatabilir mi? Bazı barolar toplu makbuz kesilmesi gerektiği yönünde duyurularda bulunmuşlar. Fakat biz avukatlar olarak her bir cmk hizmetinde ayrı şahısların hukuki hizmetlerini üstleniyoruz en nihayetinde ve her bir hizmet için ayrı makbuz kesilmesi kadar doğal bir durum yok diye düşünüyorum. Siz üstatlar ne dersiniz ?
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhabalar. Müvekkil 6 villadan oluşan bir sitede 2 villanın sahibidir. Bu villalar 2 cadde arasında kalmakta 3 villa yan yana bir caddeye 3 villa yan yana diğer caddeye bakmakta ortalarında 1 büyük havuz bulunmakta, tek bir bahçe içerisinde aralarında herhangi bir tel veya çit vs bulunmamaktadır. Müvekkil komşularının kendisini ve misafirlerini rahatasız etmesinden rahatsız olduğu için kendi villalarına çit çekmek istemektedir ancak ortada bulunan havuz buna imkan vermemektedir. Müvekkil havuzun kaldırılmasını ve herkesin payları oranında bahçeden yer almasını istemektedir. Burada sormak istediğim konu şu: Bu mevcut durum ortaklığın giderilmesi davası açmak için uygun mudur? Ortadaki havuz belli bir duruma özgüllenmiş ortak yapı niteliğinde sayılır mı? Ne gibi bir yol izlenebilir teşekkürler.
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım, geçen gün yaşanan bir hadiseyi sizlerle paylaşmak ve önerilerinizi almak istiyorum.
Kolluk görevlileri, kişinin kaçakçılık suçu isnadıyla evine gidip kapısını çalıyor, kişi de hiç direnmeden, yakalama emri vs. var mı diye sormadan delilleri de rızaen veriyor ve yakalanarak emniyete götürülüyor. Söz konusu yakalama tutanağına ise sanki kapısı çalınıp evinden alınmamışçasına "sokakta şüpheli hareketler sergilemesi üzerine yanına yaklaşıldı, elinde bulunanları bize teslim etti" şeklinde yalan ifadeler yazılmış. Şahıs bu durumu anlamlandıramayıp sorduğunda ise geçiştirilip önemli olmadığını imzalamasını istemişler. Anladığım kadarıyla yakalamayı hukuka uygun hale getirmek için suçüstü yapılmış gibi lanse edilmiş. Tüm bunlar bana sonradan intikal etti. Kolluk görevlilerinin bu gibi usulsüz davranışları hakkında tavsiye verebilecek var mı, suç duyurusunda bulunmak mantıklı olabilir mi?
|
|
|
|
Merhabalar meslektaşlarım,
Serbest meslek erbabı olan müvekkil, işi nedeniyle pazarlık yaptığı karşı tarafa telefondan: "Sen ödemeyi banka hesabıma yolla. Açıklama yazma. Ben faturalandırmayacağım. Resmiyete dökmeyeceğim." şeklinde konuşmuş.
Daha sonra whatsapp görüşmesinde ise müvekkil tam tersi şekilde: "parayı hesabıma yolla, açıklamaya ... iş sebebiyle ödeme yaz. Ben işlemi faturalandırıp sana faturayı göndereceğim. Elinde resmi olarak benim ödemeyi aldığıma ve işi yaptığıma dair belge olsun." mesaj atmış.
Karşı taraf, müv.'in önceki konuşmasını ses kaydına almış bunu da müv'e yollamış. Müv.'in ise elinde kendi yolladığı mesajları var.
Aralarında ne iş akdi ne de ödeme gerçekleşmemiş. Bu durumda fatura düzenlenme-düzenlememe aşamasına dahi gelinmemiş.
Müv., pazarlık için böyle bir yalan söylemde bulunduğunu, aslında fatura keseceğini bunu da sonra karşı tarafa hem sözlü hem de mesajında yazdığını söylüyor.
Bende, ödemeyi almadığını bu nedenle faturalandırma aşamasına gelinmediğini sadece sözlü bir söylem olduğunu, mesajla kendisinin fatura keseceğini beyan ettiğini, karşı tarafın tanıkları dahi olsa suça veya cezaya tabii işlemi gerçekleştirmediği için yani fatura kesmeme işlemini yapmadığı için bir sorun olmayacağını söyledim.
Müvekkile söylediğim şekilde ilerliyor değil mi?
|
|
|
|
Merhabalar meslektaşlarım,
Müvekkilin aracı 24.08.2023 tarihinde trafik kazasına karışmış. Ancak karşı taraf hemen kaza yerinden kaçmış.
Müvekkilde polisin tuttuğu tutanak ve elindeki görüntülerle aracını tamirciye götürüp kaskosundan yaptırmış. Karşı tarafla ilgili bir işlem yaptırmamış.
Şimdi değer kaybı bedeli talebinde bulunmak istiyor. Bu durumda nasıl bir yol izlemeliyim?
Şikayetçi olup işbu trafik kazası ile ilgili kazaya karışan diğer araca göre yeniden rapor düzenlenmesini ve Kusur oranının yeniden belirlenmesini mi talep etmeliyim?
Bu şikayet hakkının zamanaşımı süresi ne kadardır?
6 ay mı 1 yıl mı*yoksa*2*yıl*mı?
|
|
|