Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhabalar. Müvekkilin toplanarak infazı yapılan dosyaları mevcuttu. Bunlar infaz edilirken müvekkilin sağlık sorunları nedeniyle müvekkilin cezasının ertelenmesine karar verildi. Ancak bu tarihten sonra kesinleşen ve infaza gönderilen kararlar var. İnfaz büroları erteleme kararını doğrudan görebilir mi? Yoksa hepsine ayrıca bildirimde mi bulunmak gerekir? Ne şekilde hareket etmek gerekir? Şimdiden çok teşekkür ediyorum.
|
|
|
Yazan : Ege G.,
Tarih : 30-01-2025 10:42
|
Merhaba,
Kira borcunun ödenmemesi sebebiyle başlattığımız tahliye talepli takibe borçlunun itirazı üzerine ilgili İcra Hukuk Mahkemesinde itirazın kaldırılması ve tahliye davası açmıştık.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda davacının kira borcunu ödemediği ortaya çıktı.
Mahkeme ise, kısmen kabul ile itirazın kaldırılmasına, kira borcu yönünden takibe devam edilmesine, tahliye yönünden ise ödeme emrinde sürelerin yanlış yazılmış olduğundan bahisle reddine karar verildi. Karar kesin ancak gerekçeli karar henüz yazılmadı.
Bu durumda aklıma gelen, usulüne uygun düzenlenmiş ödeme emrinin tekrar borçluya gönderilmesi olmakla birlikte mahkeme zaten itiraz edilen ödeme emrindeki kira borçlarının ödenmediği ve takibe bu yönüyle devam edilmesi gerektiğine hükmetti yani artık elimde kira alacağına ilişkin ilam var. Bu bağlamda aynı ödeme emrini sadece yanlış yazılan süreleri düzelttirerek kiracıya gönderip tekrar tahliye yönünden itirazın kaldırılmasını İHM'den talep edebilir miyim?
Özetle bu aşamadan sonra kiracıyı nasıl tahliye edeceğime ilişkin değerli görüşlerinizi rica ediyorum. Saygılarımla.
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım,
Müvekkil eşiyle anlaşmalı şekilde boşandı. 24.000 dolar manevi tazminat (mahkeme manevi tazminata taksitli şekilde hükmetti yani her ay 2.000 dolar olacak şekilde 12 ay boyunca) ve aylık 20.000 TL nafakaya hükmedildi ancak karşı taraf ödemeleri yapmadı, yapmaya da niyeti yok gibi görünüyor. Ben manevi tazminat ve nafaka için icra takibi başlatacağım ancak bazı sorularım olacak. Nafaka alacağı bakımından "takip eden aylar" ibaresi ekleyip diğer nafaka alacaklarını da takibe ekleyeceğimi biliyorum fakat manevi tazminat açısından da bunu yapabilir miyim? Yani takip açıklamasına örneğin; "manevi tazminatın 1. ve 2. taksiti ve devamı taksitleri" şeklinde bir açıklama yazmam yeterli olur mu? İkisini aynı takipte istememde herhangi bir sorun olur mu zira ilamın bölünmezliği söz konusu olduğu için aynı takipte talep edilmeli diye düşünüyorum.
Bilgi verirseniz sevinirim. İyi çalışmalar.
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba; müvekkilin dedesinden kalan bir arsası var ancak arsanın tapusu yok. Müvekkilin babası 1991 yılında vefat ediyor. Nisan 1992 yılında kadastro memurları; arsanın tapu, vergi kaydı bulunmadığı ve 20 yılı aşkın süreyle vakıflar genel müdürlüğü tarafından malik sıfatıyla zilyet sıfatıyla kullanıldığı gerekçesiyle vakıflar genel müdürlüğü adına tapuda tespiti yapılıyor. 1993 yılında kadastro işlemleri kesinleşiyor. Sonrasında Haziran 2016 yılında 22-A (yenileme) uygulanıyor, Sultan Murat Han vakfı adına tapuda tescil ediliyor. Müvekkil intikal işlemlerini gerçekleştirmek için tapuya gittiğinde taşınmazın Sultan Murat Han vakfı adına tescil edildiğini öğreniyor. Açıkçası biz zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden sıkıntı yaşıyoruz. İstisnalarını olayla çok bağdaştıramıyoruz maalesef (muris muvazaası, vekaletin kötüye kullanılması, yolsuz tescil vb.) Yardımcı olma şansınız*var*mı?
|
|
|
|
İyi çalışmalar,
Müvekkilin apartmanında yıllık olağan kurul yapılmış ve müvekkilin de olduğu apartman sakinlerinin yarısından fazlası bu toplantıya katılmış. Karar defterine "otoparkta her iki garaj da numaralandırılacak" şeklinde karar yazılmış.
Numaralandırma sonrasında müvekkile kalan alan, arabasının girmesinin mümkün olmadığı oldukça dezavantajlı bir bölüm olmuş. Sonrasında fark edildiği üzere apartmandaki herkese yetecek bir otopark alanı olmadığı için müvekkil gibi bazı kişilere bu küçük alanlar laf olsun diye tahsis edilmiş.
Sorum ise şu; müvekkilin karar defterine imzası bulunmakta (toplantıya katıldığı için) ancak numaralandırma kararı özelinde bir onayı gösterir imzası yok. Ayrıca karar defterinde de salt çoğunluk ya da oy birliğinden bahsedilmiyor. Müvekkilin aleyhte oy kullandığı beyanıyla İptal davası açmamızda bir engel var mıdır?
|
|
|
Yazan : buraki,
Tarih : 23-01-2025 14:53
|
Sayın meslektaşlarım merhabalar. Bir kamulaştırma dosyamızda " dava tarihi olan 24/04/2023 tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıya DERHAL ÖDENMESİNE," yönünde karar verildi. Bu kapsamda UYAP ta faiz hesabı yapmak istediğimde ü farklı faiz türü arasında tereddütte kaldım. Şöyle ki; 6183 Sayılı kanunun 51.maddesine göre gecikme faizi, Bankalarca 1 yıl ve daha uzun vadeli mevduatlara fiilen uygulanan azami faiz ve Bankalarca 1 yıla kadar mevduatlara fiilen uygulanan azami faiz olmak üzere üç farklı faiz türü var. Kamulaştırma bedeline istinaden on dört aylık bir faiz alacağı söz konusu. Her bir tür arasında da ciddi farklar mevcut. Ayrıca Faizin bitim tarihini idarece kamulaştırma bedelinin bankaya yatırıldığı tarih mi yoksa karar tarihi mi almak gerekir bunda da tereddüte düştüm. Bu hususlarda değerli görüşlerinizi paylaşmanızı rica eder iyi günler dilerim.
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım;
Müvekkil araç kiralama işi yapan bir kişiden araç kiralıyor.
1 yıllık sözleşme ile ayda 20 bin TL'den yıllık toplamda 240 bin TL'ye araç kiralıyor. Ancak sözleşmenin 8. ayında olmamıza rağmen toplamda müvekkil aracı sadece 3 ay kullanabiliyor. Aracın arızası var, borcu var, yakalaması var gibi türlü bahanelerle araç müvekkilden geri alınıyor ve sürekli olarak yenisinin getirileceği söyleniyor. Bu arada müvekkil sürekli ödeme yapmaya devam etmiş. Toplamda 300 bin TL'yi aşmış yaptığı ödeme.(Banka kanalı ile) Yani 1 yıllık kira parasından daha fazla para ödemiş. Bunun sebebi de müvekkile " sen şu kadar daha ver ben sözleşmeni uzatacağım, gerekirse 1 yıl daha kullan aracı.." gibi söylemler. Müvekkil aracı 1 yıl daha kullanacağını düşünerek paraları göndermiş. Müvekkili kandırmışlar açıkçası. Müvekkil şimdi 3 aylık kiralama bedeli olan 60 bin TL tutar haricindeki parayı geri almak istiyor ancak hangi hükümlere dayanabilirim? Tüketici hukukuna mı kiralama sözleşmesine mi yoksa sebepsiz zenginleşme hükümlerine mi? Kiralama sözleşmesinden doğan ayıplara dayalı fesih yapsak geçmişe etkili olur mu?
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım;
Müvekkil şirket işyerinde, 3.kişi borçlunun borcu için hacze gelinmiş (müvekkilin müşterilerinden biri), haciz ve muhafaza baskısı ile ihtirazi kayıtla ödeme yapılmıştır.
Akabinde de istihkak davası açılmıştır.
İstihkak davamızın kabulüne karar verilmiştir, dosya istinaf aşamasında.
Ödenen bedelin iadesi sağlanabilir mi?
İstirdat için 1 yıllık süre geçti (istihkak davası 2 yıldan fazla sürdü ve henüz kesinleşmedi)
Bedelin tahsili için sebepsiz zenginleşme hükümlerine mi dayanmalıyız?
Zamanaşımı vb. sorularda sıkıntı yaşıyorum.
Yardımlarınızı rica ediyorum.
İyi çalışmalar.
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba. Müvekkilim resmiyette adi ortak olarak görünmüyor, ortaklığa emeğini koymuş ve döner ustası olarak çalışıyor. Adi ortaklık sözleşmesinde, müvekkilimin hissesine düşen miktardan 300.000 TL'yi adi ortaklığa borçlandığını, ve bu miktarın kar payı alacağından mahsup edileceğine dair hüküm var. Müvekkil, adi ortakların kendisi ile hiçbir bilgi paylaşmaması, çalıştığı 3 yıl boyunca zarar ettiklerini iddia edip kendisine kar payı da vermemeleri üzerine 2020 yılında çalışmayı bırakıyor ve başka bir işte sigortalı olarak çalışmaya başlıyor, fakat feshe ilişkin ihtar vs. çekmiyor. 2022 yılında kar payı alacağına ilişkin arabuluculuğa başvuruyor ve olumsuz sonuçlanıyor. Bu durumda adi ortaklığın feshi ve kar payı alacağına ilişkin dava açarsak kar payı alacağını sözleşmenin kurulma tarihinden dava tarihine kadar talep edebilir miyiz?
|
|
|
|
Bir inşaat all risk sigorta poliçesinde iş makineleri teminat altına alınmış ancak parantez içinde (Liste Şartı İle) şeklinde ibare düşülmüş. Poliçenin başka bir yerinde liste verilmesi veya ek makine listesi ile ilgili hiçbir hüküm yok.
Müvekkil de makine listesi teslim etmemiş. İş makinesi kazası sebebiyle sigorta şirketinin makine listesi verilmedi şeklinde iddiasına karşılık olarak günlerdir araştırma yapıyorum ancak ne bir karar bulabildim ne de akademik bir çalışma.
Bu noktada bu konuyu Sigorta ettirenin beyan yükümlülüğü hükümleri kapsamında mı değerlendirmek gerekir? Elinde karar veya fikri olan meslektaşların yardımını rica ederim.
|
|
|
Yazan : dermez,
Tarih : 11-01-2025 17:00
|
Meslektaşlarım, 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu Geçici Madde 84 ile 50/d'den 33/a ya geçiş için 6 aylık bir süre verildi biliyorsunuz. Ama bu süreden sonra atanan araştırma görevlileri bu haktan yararlanamadı. Ben bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ve hakkaniyetsiz olduğunu düşünüyorum.
Bir müvekkil üniversiteye kendi için 2023 eylül sonu gibi başvurduğunda sürenin geçtiğinden bahisle red kararı verildi. İptal davası açmak istiyorum ama halihazırdaki kanuni düzenlemeye göre kabul verilmesi pek olası da görünmüyor.
Ayrıca aklıma gelen bir husus da bu geçici maddeye dayanmadan direkt olarak şartların sağlandığından bahisle 33/a'ya geçmek için başvuruda bulunulması. Bu durumda 2020 öncesi çeşitli kabul kararları buldum.
Sorum, bu şekilde 50/d'den 33/a'ya geçiş için başvuru yapıp iptal davası açan meslektaşımız var mıdır? Veya bu konuda elinde emsal karar olan, konu hakkında detaylı bilgisi olan varsa biraz aydınlatabilirse çok sevinirim.
Herkese İyi Çalışmalar Dilerim.
|
|
|
Yazan : avhanim,
Tarih : 10-01-2025 17:54
|
Merhaba meslektaşlarım, zamanaşımı yaklaşırken elimdeki bir dosya hakkında sizlerden fikir almak istedim.
Kahramanmaraş depreminde 131 m2’lik taşınmazı orta hasarlı hale gelen müvekkilime DASK 94823₺ ödeme yapmış, poliçe bedeli normalde 197548₺. Müvekkilin taşınmazına güçlendirme yapıldı, yıkılmadı. Bu takdirde sizce sigorta tahkime gidip metrekare bedeli 1508 TL yerine 3016 TL olmalı şeklinde başvuruda bulunmak arabuluculuğa gitmekten daha mı mantıklıdır? Elinde bu hususta örnek dosya mevcut olan var mı acaba?
Sigorta tahkime gidildiğinde, ödenen miktarın zararını karşılamadığına dair deliller yoksa eğer 3016 TL üzerinden ek tazminat ödemesi yapılmasına karar verilir mi?
Değerli görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim...
|
|
|
|
Kira alacağına ilişkin tahliye ihtarli takip başlattık borçlu itirazında " borca,takip dayanağı belgeye, imzaya itiraz ederim" demiş ,sizce bu itiraz kira akdine ve kira akdindeki imzaya açıkça itiraz sayılır mı? İcra mahkemesine itirazın kaldırması ve tahliye yoluna başvurulabilir mi?
Konu ile alakalı emsal karar varmıdır?
|
|
|
|
Feto Teror Orgutune Uye Olma davalarinda Emniyet Mudurlugunun veri inceleme raporlarindaki A5,say gibi kodlamalar baskaca delillerle desteklenmedikce mahkumiyete esas alinmamaktadir. Yerel Mahkemelerin beraat kararlarini onayan Yargitay 3. Ceza Dairesinden,
Ornek İctihatlar:
Yargitay 3. CD.2022/1072 Esas 2023/2055 Karar
Ayni Daire 2023/18605 esas
Ayni Daire 2024/2009 karar
Ayni Daire 2024/5914 karar
|
|
|
Yazan : nisanur,
Tarih : 03-01-2025 16:22
|
merhabalar,
bir simsar alıcıdan aldığı kaporayı satıcıya gönderdikten sonra aralarındaki alım-satım ilişkisinin bitmesiyle ödenen kaporadan sorumlu mudur? kendisinde olmayan, satıcıya gönderdiği kaporadan sorumluluğunun bulunmadığına ilişkin bir karar var mıdır?
teşekkürler..
|
|
|
Yazan : av_yda,
Tarih : 02-01-2025 12:36
|
Merhabalar Sayın Meslektaşlarım,
Müvekkil aleyhine açılan kamulaştırma bedel tespit ve tescil davasında kamulaştırma bedeli müvekkilin hesabına depo edildi, müvekkile derhal ödenmesi için bankaya mahkemece yazı yazıldı ve gerekçeli kararlar da sunuldu. Fakat buna rağmen banka şubesi sorumluluğu genel merkeze atıp yüklü bir meblağı 20 gündür ödemiyor. Bu 20 günün faiziyle ilgili hukuken ne yapılabilir? Ve ayrıca ödemeyi sağlamak için nasıl bir yola başvurabilirim?
|
|
|
|
Herkese merhabalar,
Kurum bünyesinde çalıştığımdan dolayı miras hukuku ile ilgili davalara hakim değilim. Bir akrabamın hukuki destek istemesiyle araştırmaya başladığım bu süreçte uygulamaya hakim olmamanın verdiği birkaç soru ile boğuşuyorum yardımcı olabileceklere şimdiden saygılarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum...
1-Söz konusu taşınmaz mallar, tapuda intikal sebebiyle hali hazırda paylara bölünmüş gözüküyor. Böyle bir durumda paylı mülkiyette ortaklığın giderilmesi davası açmamıza gerek var mı? (Not: satış yoluyla ortaklığın giderilmesini istemiyoruz.) (çok fazla mirasçı var herkese ulaşamıyoruz.)
2-Paylı mülkiyet olarak gözüken taşınmazda mirasçılar paylarını yine istediği gibi satamıyor çünkü şufa hakkı devreye giriyor. Bu konuda dava eliyle verilmiş paylı mülkiyet kararı ile intikalen verilmiş paylı mülkiyet arasında ne fark var? (mahkeme tüm mirasçılara dava sürecinde ulaştığı için mi izalei şuyu kararına dayanan paylı mülkiyet satışa çıkarılabiliyor?)
3-Taşınmaz terekenin yola bakan cephesi ve bakmayan cephesi arasındaki kıymet takdiri paylı durumda olan mülkiyete dayanarak açılan izale-i şuyu davalarında tespit edilir mi? (bir meslektaşımız izalei şuyu sonucu mirasçılara parselleme yapılır dedi fakat benim aklıma bütünüyle oturmadı bu fikir. eğer belirlenecekse paylı mülkiyette satış yolu harici izalei şuyu açmakta hukuki yarar vardır diye düşünüyorum.)
4-Nasıl bir yol izlememi önerirsiniz?
bazıları tarafından çok basit olarak tanımlanacak bu sorularımı değerli tecrübelerinizle cevaplarsanız çok sevinirim.
|
|
|
|
Merhabalar meslektaşlarım,
Müşterek müteselsil olarak edinilen tapuda (kayın valide ve gelini ) kayınvalidenin farklı ilde yaşaması ve torununa bakmak için ihtiyacı olması sebebi ile gelini ile beraber edindiği yeni taşınmazdaki kiracıyı ihtiyaç sebebi ile tahliye davası kapsamında çekeceği ihtarda iki maliğin de imzası olmak zorunda mıdır ? Yoksa sadece ihtiyacı olan maliğin mi olması gerekir ? Şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
Sayın meslektaşlar merhaba,
Müvekkilin arazisi üzerinde belediye tarafından gerçekleştirilen bir parselayon işlemi vuku bulmuştu. buna karşın itirazlarımızı askı süresinde yaptık ve henüz dava açma süresi içerisindeyiz.
buna karşın, müvekkil söz konusu arazide ayrıca kamuya ayrılmış alana (özel koruma bölgesi içerisinde yer alıyor bölge) da itiraz etmek istemekte. kamuya ayrılan bu alanı hangi parselden verileceğinin takdiri bakanlık mı belediye mi yetkisindedir biz buna itirazı ayrı bir davayla öne sürebilir miyiz sürersek dava açma süresi engeli ile askı süresinde nazım ve uygulama planlarına itiraz edilmemiş olduğundan (geçem sene tarihliler) karşılaşır mıyız?
|
|
|
Yazan : AV.SANEM,
Tarih : 26-06-2025 15:47
|
Merhaba, kooperatif genel kurul toplantısının iptali davası zorunlu arabuluculuğa tabi midir?
|
|
|