| Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
|
|
|
|
|
Merhabalar, 6 Şubat depremleri sebebiyle idare mahkemesinde açmış olduğumuz manevi tazminat dosyamızda 2 yılın sonunda her bir davacı yönünden hangi aile ferdi (vefat eden) için ne kadar manevi tazminat talep edildiği ayrı ayrı gösterilmesi gerektiğinden dilekçe ret kararı verildi. Gelinen aşamada 2 yıl önce talep etmiş olduğumuz manevi tazminat tutarı enflasyon karşısında bir hayli eridi. Sorum şu yeni sunacağımız dilekçe ile talep edilen manevi tazminat tutarlarını artırma şansımız mümkün müdür?
|
|
|
|
|
|
|
|
2021 yılında açtığımız tahliye davası daha ilk duruşmada süre yönünden reddedildi ve kararı istinaf ettik ve karar 2024 yılında istinafen bozuldu. Bozmadan sonra verilen tahliye kararı istinaf yolu açık olmak üzere verildi. Oysaki dava dilekçesindeki aylık kira bedeli 1000 TL, yıllık kira bedeli toplamı 12.000 TL 2025 yılı için sulh hukuk mahkemelerince verilen kararlardaki kesinlik sınırı olan 40.600.-TLnin altında. Duruşmada hakime kararın kesin olmak üzere verilmesi gerektiğini ifade ettik, hakim bu dosya istinaftan geldi bu yüzden kesinlik sınırına bakılmaksızın istinafa tabi diyerek istinaf yolunu açtı. Davanın esasına girilmeksizin usulen süre yönünden reddedilen bir davada bozmadan sonra verilen kararda kesinlik sınırına bakılmaz mı?
|
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım, bir icra dosyasında borçlunun taşınmazına 2024 yılının eylül ayında haciz koymuştuk ve ikinci sırada haczimiz işlenmişti. İlgili taşınmaz ilk sıradaki alacaklı tarafından satışa götürüldü ve bugün satış ilanı tebliğ edildi. Şu aşamada eylül ayında haczin düşme ihtimali mevcut mudur, satış avansı mı yatırmamız gerekir yoksa yenileme mi yapmalıyız? Şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
|
|
|
Merhabalar,
Borçlunun birden fazla taşınmazına Uyap üzerinden haciz koyduk. Borçlunun işbu hacizden haberdar olmasını istiyoruz. Tek bir 103 davetiyesi talebi ile tüm taşınmaz bilgilerini yazarak 103 davetiyesinin tebliğini talep edebilir miyiz.
Ek olarak, her ne kadar dosya borcu yüksek bir meblağ olsa da, borçlunun hisse sahibi olduğu birden fazla taşınmaza haciz şerhi işlediğimiz için, 103 davetiyesinde ''dosya borcunu aşar şekilde kötü niyetli haciz yapılmıştır'' gibi bir dönüş alır mıyız, buna ilişkin bir itiraz süreci okumuştum ancak neticesini bilmiyorum.
|
|
|
|
|
|
|
Sayın meslektaşlarım,
A ve B evliler. Bu kişilerin 2 çocuğu bulunmaktadır. Bu çocuklar da C ve D 'dir. A'nın üzerine bir tane ev bulunmaktadır. B'nin ise üzerine bir tarla bulunmaktadır. Şu an A,B,C ve D vefat etmiştir.
Bundan yaklaşık 30 yıl öncesinde A evi C'nin üzerine satış suretiyle geçirmiştir. Fakat herhangi bir ödeme yapmamıştır. C vefat etmiş. Bu taşınmaz vefatından sonra C'nin çocukları tarafından satılmıştır.
Yine yaklaşık 30 yıl öncesinde B de üzerine olan tarlayı C'nin eşine satış suretiyle geçirmiştir. C'nin eşi de vefat etmiştir. C'nin eşi ve C'nin kendisi vefat ettiği için çocuklarına kalmıştır. Şu an bu tarla C'nin çocuklarına kalmıştır.
Şimdi bizim müvekkil adayı D'nin çocuğudur. D tarla ve ev yönünden işlem yapmak istiyor.
Burada D'nin vefat etmesi üzerine mirasçıları olarak tarla yönünden muris muvazası nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açabilir mi ? Kök mirasçı olup olmamasının bir önemi var mıdır ?
Satılan ev yönünden de herhangi bir dava açılabilir mi?
Saygılarımla, iyi çalışmalar.
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba,
Ekim 2020 başlangıç tarihli kira sözleşmesi için Ekim 2025 tarihinde başlayan yeni dönem için kira tespit davası açabilir miyiz?
|
|
|
|
|
Yazan : Rümm,
Tarih : 22-07-2025 17:10
|
Herkese merhabalar.
Müvekkil bir trafik kazasına karışmış. Polis ekiplerince maddi hasarlı ve yaralanmalı (müvekkilin kaburga kemikleri kırıldığından hastanede tedavi görüyor) kaza tespit tutanağı düzenlenmiş.
Tutanağa göre müvekkil %75; karşı taraf %25 kusurlu tespit edilmiş. Fakat az kusurlu olan karşı yan, hem ehliyetsiz hem de aracın zorunlu trafik sigortası yok.
Bu durumda müvekkilin uğradığı zarar ve değer kaybı için ne yapılabilir?
Tutanağa itiraz etmeyi düşünüyorum. E devlet üzerinden SBM itiraz ekranını daha önce kullanmadım, dikkat etmem gereken özel bir husus var mı? polis tutanağına da buradan itiraz ediliyor mu yoksa sadece taraflarca düzenlenen tutanaklar için mi? Sadece kendi sigorta şirketimizin değerlendirmesi olması itiraza engel teşkil eder mi? Süresi 5 iş günü galiba başkaca bilmem gereken bir husus var mı?
Ya da bu durumda Sulh Ceza Hakimliğine mi itiraz etsem daha iyi olur? Karşı tarafın ehliyetsiz ve sigorta yaptırmamış olmasından yola çıkarak olumlu bir sonuç alabilir miyim? Keşif vs. yapılması durumunda epey masraflı olacak, daha kesin nasıl ilerleyebilirim?
Son olarak müvekkilin tedavi giderleri için güvence hesabına mı başvurmalıyım, süreç nasıl başlatılmalı yardımcı olursanız çok sevinirim.
|
|
|
|
|
|
|
|
müvekkilin arazisinin içinden yan parsel komşuları tedaşın ana direklerinden kendi imkanlarıyla arazilerine elektirik geçirmişler ve direkler müvekkilin arazisinin içinde tedaşta herhangi bir kaydı yok bu konuda kime hangi davayı açmamız gerekiyor?
|
|
|
|
|
|
|
Muristen kalan daire üzerinde Müvekkil ile birlikte 8 mirasçının elbirliği mülkiyeti bulunmaktaydı. Ortaklığın giderilmesi davası devam ederken taşınmaz ÇEVRE ŞEHİRCİLİK bakanlıkça kentsel dönüşüm gerekçesiyle yıkılarak yeniden inşa edilen daire açık arttırmayla mirasçılardan birine satıldı. Açılmış olan ortaklığın giderilmesi davası da haliyle konusuz kaldığından reddolundu.
Sorun şu ki söz konusu satış bedeli mirasçılardan birinin hesabına yatırıldı ve para halen daha hesap üzerinde elbirliği mülkiyeti olduğundan bahisle ancak tüm mirasçıların veya vekillerinin gelmesi halinde bankadan çekilebileceği yönünde banka yetkililerince bilgi verildi. Ancak mirasçılar bu konuda anlaşamıyorlar. Bu noktada bankadaki para üzerindeki ortaklığın paylaşma suretiyle giderilmesi dava edilebilir mi?
|
|
|
|
|
|
|
sayın meslektaşlar merhaba,
sorum biraz ilginç olabilir ancak, daha öncesinde bir mahkeme ilamında kısa kararı imzalayan katip ile gerekçeli kararı imzalayan katibin farklı olmasının bir bozma nedeni olacağı bu farklılığın sebebinin açıklanması gerekliliğine ilişkin kararlar bulmuştum. hem cmk hem hmk açısından rastlamıştım bu kararlara. somut durumda kısa kararı imzalayan bir katip olmasına karşın gerekçeli kararı yazı işleri müdürü imzalamıştır. sizce bu kararlara paralel bir durum mu oluşmuştur? fikri olan var mıdır
|
|
|
|
|
Yazan : s.bade,
Tarih : 16-07-2025 20:10
|
Merhaba meslektaşlarım,
Davalı tarafın vekili olduğum önemli bir dosyamda, sehven davanın reddi yerine davamızın kabulüne dair karar verilmesini talep etmişim. Bugün farkettim, bir beyan dilekçesi gönderip cevap ve ikinci cevap dilekçemizi tekrarla maddi hata olduğu aşikardır diyerek davanın reddini talep ettim bir sorun yaşar mıyım ? Kabul beyanı olarak yorumlanabilir mi? Lütfen geri dönüşlerinizi bekliyorum, daha önce yaşayan meslektaşım var mıdır?
Şimdiden teşekkür ederim. İyi akşamlar .
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım,
CMK kapsamında müdafii olarak görevlendirildiğim bir dosyamda sanık beraat etti, ilk derece mahkemesi beraat vekalet ücretini vermemesi üzerine 2025 tarihli Ceza Genel Kurulu kararına istinaden dosyayı istinafa taşıdım. BAM kararı düzelterek beraat vekalet ücreti verilmesine karar verdi.
Zorunlu müdafilik kapsamında verilen beraat vekalet ücretinin tahsilatını nasıl yapacağız? İcra takibi ve Savcılığa başvuru şeklinde iki ayrı yol izleyen meslektaşlarımız mevcut, dosyada vekaletname olmadığı için nasıl bir yol izlemek gerekir?
Bu konuda işlem yapmış olan veya bilgisi olan meslektaşımız var mıdır ?
|
|
|
|
|
Yazan : Av.NT,
Tarih : 16-07-2025 13:11
|
İyi çalışmalar sayın meslektaşlarım.
Aynen iade talepli davamızda talep kısmında, terditli olarak öncelikle aynen iade talebinin ardından "aynen iadenin reddine karar verilmesi halinde" diyerek eşyanın dava tarihindeki değerine hükmedilerek dava tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiştik. İlk derece mahkemesi ilamda "öncelikle aynen iade, mümkün olmazsa ...-TL bedelin dava tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte tahsili" şeklinde hüküm kurduğundan İİK md.24'ten faydalanamıyoruz. Eşyanın değeri de dava tarihine nazaran oldukça artmış durumda. İstinaf etmemiştik ama karşı tarafın başvuruları da reddedildi.
Şu anda Yargıtay aşamasındaki dosyada aynen iade talebimiz devam etmekle bedele ilişkin ikincil talepten feragat ettiğimizi beyan edersek nasıl bir kararla karşı karşıya kalabiliriz? Benzer bir durum yaşamış olan meslektaşımız var mıdır? Karşı karşıya kalabileceğimiz bir problem olur mu?
Saygılarımla.
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba Meslektaşlarım, herkese iyi çalışmalar diliyorum.
Bir dosyamda müvekkil, evinde kendi oturmak istediği için ihtiyaç nedeniyle evi tahliye etmek üzere öncelikle zorunlu arabuluculuk yoluna başvurduk ve toplantı neticesinde 1 Eylül 2025'te kiracının tahliye edeceğine dair anlaşma tutanağını karşılıklı olarak imzaladık. Ancak kiracı, bu süreçte ev bulmuş ve 1 Eylül'den önce tahliye gerçekleşecek. Bu süreçte, müvekkilin durumunda değişiklik oldu ve artık kendi evinde oturmak değil yeniden kiralamak istiyor.
1. Sorum; Türk Borçlar Kanunu'nun 355. maddesi kıyasen arabuluculuk yolunda imzalanan belge için uygulanabilir mi? Yani, kiracı kendi isteğiyle arabuluculukta kararlaştırılan günden önce evi tahliye ederse, mülk sahibi, yeniden kiralama yasağına tabi olmaksızın dilediği gibi kiralama hakkını kullanabilir mi?
2. Sorum; Arabuluculuk tutanağına anlaşma hükümleri şu şekilde yazılmış; "1. Kiracı, 01.09.2025 tarihinde evi tahliye edeceğini kabul ve beyan eder. 2. Aylık kira bedeli tahliye tarihine kadar 10.000-TL olarak ödenecektir." Kira bedeli hali hazırda zaten 10 bin TL ve ev sahibinin zam yapmak için hiçbir hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Yani, arabuluculuk metnine bu ifadenin yazılmamış olması hiçbir durumu değiştirmeyecekti. Bu durumda, Kira bedelinin arabuluculuk tutanağına yazılması tahliye taahhüdünün kayıtsız şartsız olmasına engel midir?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
|
|
|
|
Değerli meslektaşlarım merhabalar. Müvekkilimiz nitelikli dolandırıcılık suçundan yargılanmaktadır. Müşteki duruşmada adına kredi kullandırıldığını ancak paranın iade edilmesi için başvuru yaptıklarını ve herhangi bir zararları kalmadığını beyan ettmiş durumdalar. Müvekkilimize zarar giderimi için süre de verildi. Bu durumda nasıl bir zarar giderimi yolu benimsemek gerekmektedir. Küçük bir meblağ yatırarak etkin pişmanlıktan faydalanabilir miyiz? Teşekkürler
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba, Açık Cezaevinde bulunan hükümlü müvekkil iş kazası geçiriyor ve parmağı kopma derecesinde yaralanıyor.
Bu iş kazasıyla ilgili idari yargıda tam yargı davası açılması gerektiğini öngörüyoruz. Buna istinaden;
1- Dava öncesi idareye başvuru zorunluluğumuz var mı?
2- Var ise; yazılı başvuru şartını KEP aracılığıyla yerine getirebilir miyiz?
3- Açılacak davada husumeti Adalet Bakanlığı'na mı yöneltmeliyiz?
|
|
|
|
|
Yazan : Av.melke,
Tarih : 12-07-2025 07:08
|
|
Herkese merhaba, vasiyetnamenin tenfizi davası açtım. Ancak vasiyet edilen mallar elbirliği mülkiyetine tabii olduğu için mahkeme bana paylı mülkiyete çevirmem için yetki verdi. 4 taşınmaz var 3’ünün tarafları aynı ancak bir tanesinde farklı bir tane taraf var. Arabulucuya başvurup dava açacağım. Tek bir arabuluculuk ve tek bir davada açsam taraf açasından sıkıntı yaşar mıyım? Yardımcı olursanız çok sevinirim.
|
|
|
|
|
|
|
Merhaba saygıdeğer meslektaşlarım,
Bilgisayar mühendisi olarak çalışan kardeşimin iş akdi işin sona ermesi (18 kodla) feshedildi. Ancak işveren şirket kıdem tazminatı ödemeye yanaşmıyor. Bu sırada da kardeşime görevi sırasında kullanmak üzere bilgisayar verdiler. Bu bilgisayarın da iadesini istiyorlar. Biz de bu durumu lehimize çevirmek için arabulucuda kıdemin ödenmesi karşılığı bilgisayarın iadesine anlaşmayı düşündük. Ancak bu durum kardeşim aleyhine bir sonuç doğurur mu? Başvuru sürecine kadar bilgisayarın bizde bulunmasında bir sakınca var mı?
Cevaplarınızı ve desteklerinizi bekliyorum. Şimdiden teşekkürler =)))
|
|
|
|
|
|
|
Kolay gelsin herkese
İİK 89/4 uyarınca açılan tazminat davasında verilen karar (sadece tazminat talebi var) kesinleşmeden icraya konu edilebilir mi?
İİK 89/4 uyarınca açılan tazminat davası kararları aleyhine İİK 36.madde uyarınca TEHİRİ İCRA prosedürü uygulanabilir mi?
|
|
|
|
|
Yazan : cereny,
Tarih : 11-07-2025 13:06
|
Merhabalar,
Müvekkilin kiralayanı olduğu taşınmaz tek bir kiracı tarafından kullanılmaktadır. Taşınmazın çatı katında da müvekkilin kendine ait eşyaları bulunmaktadır. Müvekkil taşınmazın çatı katına gittiğinde kiracının da kendi eşyalarınının bir kısmını oraya koyduğunu, eşyalarından klimanın çalınmış olduğunu ve çatıdan bir kısmın kesildiğini fark etmiştir. Müvekkil çatı katına demir kapı yaptırmak istemekte ancak kiracı karşı çıkmaktadır. Çatı katına kiralanan taşınmazdan ayrı bir giriş bulunmaktadır. Ayrıca yine kiracı taşınmazın bahçe kısmına kamelya ve garaj yaptırmıştır. Bu durumda bahçe kısmındaki yapılar bakımından kiracıya karşı müdahalenin meni davası mı yöneltilmelidir? Ayrıca taşınmaz miras malı olduğundan davanın tüm malikler dahil edilerek mi açılması gerekmektedir? Çatı katı açısından kiracının buraya eşyalarının koyması ortak alan olduğu iddiasıyla kabul edilebilir mi ? Kira sözleşmesinde bu yönde bir hüküm bulunmamaktadır.
Değerli görüşlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Çok teşekkür ederim.
|
|
|
|