Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : ŞenolFurkan, Tarih : 05-01-2024 11:37
Meslektaşlarım merhabalar,
Bir müvekkil için değil de kendim için görüşlerinizi merak etmekteyim. Bir avukat olarak yaşadığım mağduriyet sebebiyle siz değerli meslektaşlarımın da görüşlerini de almak istiyorum.

Kısaca özet geçmek gerekirse ocak ayı sonunda nişan merasimim için bir mekan ile anlaşmaya vardık. Ekim 2023'te anlaşma bedelinin yarısını mekan işletmecisi şirketin hesabına kapora açıklamasıyla gönderdik. Kasım 2023 tarihinde yazılı sözleşme imzaladık.

Nişan merasimine üç hafta kala, ilgili mekanın işletmecisi whatsapp üzerinden tarafımıza mesaj atarak kalan ödemenin sözleşme uyarınca cumartesi günü yapılması gerektiğini belirten bir mesaj iletti. Nişanlımın sınavları olması sebebiyle hafta sonu gelmemizin zor olduğunu pazartesi ödeme yapıp yapamayacağımızı sorduk. Öncesinde pazartesi kapalıyız salı müsait misiniz dendi ve bizde kabul ettik. Ancak hemen ardından ödemeyi banka hesabıma gönderin ilaveten %10 KDV bedelini de gönderin dendi. Bu duruma sitem ederek, 2 gün için böyle bir tutuma gerek olmadığını söyledik.
İlgili işletmeci siz ödemeyi yapmayacağınızı belirttiniz, sözleşmeyi bu sebeple fesih ediyoruz, dedi. Ödeme yapmayacağımıza dair en ufak ibare bulunmamakta mesajlarda. Keza fesih tarihinde henüz bahse konu alacağın vadesi gelmemişti. Halen daha gelmemiş durumda.

İlk sorum şu;
İşletmeci söz konusu sohbeti, nişanlım ile whatsapp üzerinden yaptı. Akabinde bana sözleşmeyi yukarıda açıkladığım sebeple fesih ettiğini bildirdi. Bende kendisine ödeme yapılmayacak denmedi, fesih işleminiz haksız, ödenen bedeli faiziyle iade edin dedim.
İşletmeci nişanlım ile olan whatsapp konuşmalarını ekran görüntüsü alarak bana iletti. İlgili mesajların içeriğinde nişanlıma ait TC Kimlik Numarası, Öğrenci Numarası, Fotoğraf gibi bir çok kişisel veri bulunmakta. Bu durumda özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel verileri koruma kurumu nezdinde ihlal başvurusunda bulunulabilir mi ? Şahsen savcılık nezdinde özel hayatın gizliliğini ihlalden şikayette bulunabileceğimi ayrıca KVKK nezdinde ihlal başvurusunda bulunabileceğimi düşünüyorum. Ancak olayın mağduru olarak objektifliği yitirmiş olmam ihtimaline karşılık görüşlerinizi merak ediyorum.

İkinci husus ise;
Sözleşmede, satıcının sözleşmeden cayması halinde tahsil ettiği bedeli, cayma tarihinden itibaren bir ay içerisinde iade eder denilmektedir. Sözleşmeyi imzalarken ilgili maddenin geçersiz olduğu kanaatindeydim. Keza tüketici aleyhine düzenlenen ilgili maddenin şablon sözleşme üzerinden tarafımıza dayatılmış olması geçersiz olması için yeterliydi.

Aynı işletmeci söz konusu maddeyi işaret ederek ödemeyi bir ay içinde istediği zaman yapacağını ve ödeme yapılması için kendisine iade faturası kesilmesi gerektiğini dile getiriyor. Son tüketici olarak satıcıya iade faturası kesmemiz gibi zorunluluğumuz bulunmamakta, bunu biliyorum. Ancak ilgili maddenin geçersizliği konusunda sizler de benimle hemfikir misiniz merak etmekteyim. Bu doğrultuda Tüketici Hakem Heyetine başvuruda bulunacağım. Ayrıca söz konusu eylem güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur mu?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2111, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : stjav10, Tarih : 04-01-2024 15:20
Merhaba,
Müvekkil şirket, bilgisayarlarla ilgili teknik destek aldığı firmayla bir gizlilik sözleşmesi imzalamak istiyor ancak bu sözleşme verilerin karşılıklı olarak gizli tutulması şeklinde değil. Daha çok bir güvenlik duvarı oluşturulması ve herhangi bir bilgi sızıntısı halinde sorumluluğun destek sağlayan firmaya ait olması şeklinde bir sözleşme. Buna ilişkin örneklere nereden ulaşabiliriz?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2113, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Mehmet_Ali, Tarih : 04-01-2024 01:16
Merhabalar, 1982 yılında müvekkilin köyünde kadastro çalışması yapılmış müteveffa babasının mülkiyetinde olduğu evinin önü, yaklaşık 300 m2, tescil harici, tapulama dışı, yer olarak bırakılmıştır. Müvekkilin müteveffa babası tarafından ilgili yer asliye hukuk mahkemesinde “tescil davası” açılmış, açılan dava kabul edilmiş, temyiz yolundan geçmiş 1984 yılında kesinleşmiştir.
Tapu müdürlüğü mahkeme kararını bilirkişi raporundaki krokinin zemine uygun olmadığı gerekçesi ile kararı tapuya işlememiş ve öylece kalmıştır. Taşınmazın ½ hissesi halihazırda müvekkil tarafından kullanılmaktadır.
2023 yılı sonunda müvekkil ilgili mahkeme kararı ile tapuya başvurmuş, mahkeme kararı doğrultusunda ilgili taşınmazın önündeki 300 m2lik arsanın payı oranında ½’sinin kendi adına tapuya işlenmesini talep etmiştir. Tapu müdürlüğü şifaen karardaki bilirkişi raporunun uygun olmamasından işlem yapamayacağını beyan etmiştir. Bu aşamada;
1-1982 yılına ait tescil konulu kesinleşmiş mahkeme kararındaki bilirkişi raporunu düzeltmek için yeniden dava mı açmak mı gerek? Dava açılırsa kesin hükümden reddedilir mi? Bilirkişi raporundaki hatalı olan kroki nasıl düzeltilebilir?
2-Tapuya mahkeme kararının uygulanması için yazılı başvuruda bulunup alınacak red kararı ile idari yargıda iptal davası açıp sonuç alınabilir mi?
Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2118, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : hukukçu077, Tarih : 03-01-2024 16:25
Herkese merhabalar; müvekkilimin hakaret ve tehdit suçundan yaqrgılandığı bir dosyada basit yargılama usulüne göre karar verilerek müvekkilim hakaret suçundan beraat etmişse de tehdit suçundan cezalandırılmıştır. Müvekkilimin, tanığı arayarak müşteki hakkında ["onun aracına zarar vereceğim, iş yerine zarar vereceğim" diyerek tehdit ettiğini beyan etmiştir. Tanıkta bu durumu doğrulamış ve müvekkilimin ceza almasına sebebiyet vermişlerdir. Hakaret söylemleri için iletme kastı yokluğundan ve en üç kişiyle ihtilaf olmaması sebebiyle beraat etmiştir. Ancak gıyapta tehdit suçunun oluşması içinde iletme kastı varlığı olması gerekir diye düşünüyorum. Bu konuda bilgisi olan meslektaşlarım varsa sorumu cevaplarsa çok sevinirim. Bu arada tanıkla müşteki her ne kadar şuan arkadaşız dese de geçmişte birbrlerini darp etmişler şikayetçi olmuşlar ancak sonradan şikayetlerinden vazgeçmişlerdir. Müvekkilim, iki şahsın arasında husumet olduğunu bilmektedir.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2115, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ilayda şen, Tarih : 02-01-2024 16:46
Merhaba, değişik iş dosyası ile bir tasınmaz üzerine ihtiyati tedbir konmasını atlep ettim. talebim kabul gördü ve lehe vekalet ücretine hükmedildi. ben vekalet ücretini icraya konu ettim. daha sonrasında süresi içerisinde de esas dava olan tapu iptal tescil davasını açtım. bu esnada karşı taraf ihtiyati tedbir tapu iptal tescil davasının ferisi niteliğindedir esas dava kesinleşmeden ferisi de icra edilemez sebebiyle takibin iptalini şikayet yoluyla talep etti. ben kesinleşmeden icra edilebileceğini düşnüüyorum. bu konudaki düşünceleriniz ve tecrübeleriniz nelerdir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2444, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : kaanktug, Tarih : 02-01-2024 16:30
Meslektaşlarım Merhaba,

Karşılaştığımız bir olayla ilgili olarak görüşünüzü rica etmekteyim. Hukuki durum şu şekildedir;

03.10.2006 tarihinde borçlu X aleyhine kambiyo senedine mahsus takip yapılıyor. Borçlu şirket yetkilisi tarafından 2009 senesinde icra borcuna kefil olunuyor. 25.11.2013 tarihine kadar çeşitli şekillerde alacağın tahsili için işlem yapılıyor ancak son işlem tarihi 25.11.2013. Borçlu ve icra kefili takip içi zamanaşımına uğradığı için icranın geri bırakılması kararı alıyor. İstinaf süresi kaçırıldığından karar istinaf edilemiyor.

Bu noktada sizlerden ricam şu şekildedir;

Takip konusu çek kambiyo vasfını kaybetmiş ancak borç ilişkisi devam etmektedir. Borçlu ve icra kefili şirket yetkilisi aleyhine ilamsız takip yapılmıştır. Süresi içerisinde borçlular takibe itiraz etmiş, arabuluculuk sürecinde de anlaşılamamıştır.

İtirazın iptali davası açılacak olup, açılacak davada borçlu şirket yetkilisi(icra kefili)nin de taraf gösterilmesi mümkün müdür? Yoksa icra kefaleti sadece icra dosyasına mahsus bir düzenleme midir?

Değerlendirmenizi rica ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2015, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : zeygu, Tarih : 02-01-2024 13:32
Merhaba değerli meslektaşlarım,
Müvekkil samsun terme de otoyolda ilerlerken önüne aniden çıkan köpek neticesinde kaza yapıyor ve aracında 60.000 tl lik hasar meydana geliyor. KTK 7. madde gereği Karayolları Genel müdürlüğü Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak ile sorumludur. Akabında 110. maddede “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür." şeklinde hüküm bulunmaktadır. Aynı zamanda uuşmazlık mahkemesinde 2016 / 54 E.2016 / 89 K. sayılı bir karar da bulunmaktadır
Dava idari yargıda mı yoksa adli yargıda mı çözüleceği konusunda kesin bir karar veremedim çünkü bazı kaynaklarda kötü hizmetten idari yargının görevli olduğu yazılmış bana bu konuda yardımcı olursanız çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2132, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 02-01-2024 11:48
Merhaba meslektaşlarım. Emlakçılık sözleşmesinde, emlakçı saf dışı bırakılarak satış gerçekleşirse, emlakçı komisyonu ödenecektir diye madde var ve bu sebeple alıcı hakkında icra takibi başlatacağız çünkü başka emlakçıyla anlaşıp aynı daireyi satın aldılar. Ancak emlakçılık sözleşmesini hem alıcı hem de kardeşi iki kişi imzalamış. Bu durumda müteselsil borçlu mu olurlar? Veya komisyonu yarı yarı oranında mı icra takibine konu etmeliyim? Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1963, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.vahit, Tarih : 29-12-2023 16:26
Selamlar.. Müvekkillim üni. yıllarında (2013-2014) yılları arasında yurt ev kalmış olup sonradan örgüte ait olduğunun farkına varmıştır müvekkil bylock programını kullanmamış olup 3. şahısların bylock mesaj içeriğinde ismi tc gsm çıkmış olup hakkında soruşturma başlatılmıştır, yargıtay kararlarında programın yüklenmmiş olması yeterli olmayıp, örgütün faaliyetleri doğrultusunda kullanmış olması gerekmetedir kararları vardır, müvekkilimizin bylock prog. yüklü olmayıp bank vb. kayıtlarıda yoktur.. mahkeme ısrarla hüküm verme yönünde siz değerli meslektaşlarımdan YARGITAY KARAR veyahut tavsilerde bulanacak var mı...?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2148, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Ahu Gökçen, Tarih : 28-12-2023 10:11
Bu konuda sadece bir yuksek yargı kararı buldum o da tazminat talebinin reddini bozmuş ve zararın kapsamı belirlensin demiş. Ben alıcının ihale konusu taşınmaza fesih davası suresince kavusamamasi nedeni ile uğradığı hangi zararları talep edebilecegini öğrenmek istiyorum. Mesela geç teslimdeki gibi kira bedeli mi tadilat masrafı arttıysa ve tadilatı pahalı yaptirmak zorunda kaldıysa bu farkıda isteyebilir mi bu davadan aćan oldu mu karar var mı simdiden tesekkurler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2159, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Moja, Tarih : 25-12-2023 17:17
Merhaba,

Muris ölümünden önce düzenlemiş olduğu 2 vasiyetname ile önceki evliliğinden olma çocuklarını mirasçılıktan çıkararak son evliliğinden olma çocukları hakkında kazandırmada bulunuyor.

Vasiyetnamelerden birinde tmk 510'da yazılı olmayan sebebe dayanarak çıkarma beyanında bulunuyor. Ölüme bağlı tasarrufların iptalini düzenleyen madde tasarrufun içeriğinin, bağlanan koşulların ve yüklemelerin hukuka ve ahlaka aykırı olması halinde vasiyetnamenin iptal edileceği düzenleniyor. Yazılı olmayan bir gerekçeye dayanılarak yapılan çıkarmadan dolayı "içeriğin hukuka aykırı olması" nedeniyle vasiyetnamenin iptalini talep etsem olumlu sonuç alabilir miyim?

Vasiyetnamelerin 2si de son evlilik tarihinden sonra düzenlenmiş. Hatta çıkarmaya beyanları son evlilikten olma çocukların doğumlarından ortalama 1,5-2 yıl sonrasında gerçekleştirilmiş. Zorlama ve aldatmaya dayanarak vasiyetnamenin iptalini talep etme gibi bir düşüncem var. Kişinin sonraki evlilikten doğma çocuklarından sonra önceki evlilikten olma çocuklarını mirasçılıktan çıkarmış olması bana çok makul gelmiyor. Konuyla ilgili yargıtay kararı da bulamadım. Fikirlerinizi merak ediyorum doğrusu.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2235, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : dejure, Tarih : 25-12-2023 15:30
Merhaba meslektaşlarım,

Alacaklıları bulunan müvekkil, mirastan feragat veya miras payının devri sözleşmesi yaparak murisin ölümü ile mallara haciz konulmasının önüne geçmek istiyor. Bu durumda, alacaklıların muvazaa iddiası olabilir mi? Elinde emsal karar olan var mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2159, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.yavuz selim, Tarih : 25-12-2023 12:14
Merhabalar.
Boşanma davamızda davalı yanın otel kayıtları istendi ve gelen cevap yazısında davalının müşterek evinde bulunduğu semt içerisinde bir pansiyonda 2 saat civarı kaldığına yönelik kayıt mevcut Ancak kiminle kaldığı belli değil.

Bu durumda mahkeme Zinanın gerçekleştiği yönünde karar verebilir mi ?
elinde bu duruma uyacak Yargıtay kararı olan varsa paylaşırsa sevinirim .
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2070, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.batuu98, Tarih : Dün 23:16
Herkese merhaba meslektaşlarım. Davalı vekili olduğum bir menfi tespit davası var. Konusu araç kiralama sözleşmesine ilişkin. Davacı araçla kaza yapıyor , aracı yaptıracağını söylüyor ve araçta çıkan masraflar için de taraflarca miktarda anlaşılarak kambiyo senedi imzalıyor ve müvekkile veriyor. Müvekkil senedi, aracın gereği gibi yaptırılmaması durumuna karşı kendini garanti altına almak için düzenletiyor ki endişesinde de haklı çıkıyor. Aracın parçaları orijinal değil ve eksik olarak tamir ettirilmiş. Bunun üzerine senet icraya konuluyor ve bahse konu dava yöneltiliyor. Müvekkille davacı bedeli aracın tamir masrafları için düzenliyorlar. Yani esasen değer kaybı ve ikame araç bedeli değerleri kapsam dışında. Fakat cevap dilekçesinde ne olur ne olmaz ben bu hususlara ilişkin talep hakkını saklı tutmaktayız şeklinde bir ibare geçtim. Rapor aleyhimize geldi ve itirazlarımı yaptım mahkemece kabul oldu. Davacı taraf ise değer kaybı ve ikame araç bedeli değerlerinin taleple bağlılık ilkesi gereği hesaplanmaması gerektiğini ileri sürdü beyan dilekçesiyle. Bu noktada her ihtimale karşın mahkemeden cevap dilekçesinin ıslahı için talepte bulunmalı mıyım? Yoksa zaten ispat yükünün davacıda olduğu ve cevap dilekçesinde bu hususlara değinilmiş olması nedeniyle mahkemece gözetilir mi? Önerilerinizi bekliyorum. Şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :142, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avukat sim, Tarih : 14-06-2024 15:24
Merhaba, Ocak ayında noter onaylı bir tahliye taahhüdümüzü icraya koyduk ve kiracı itirazda bulunmadı. Şubat ayında icra vasıtasıyla taşınmaza gidip 30 gün süre tanıdık ancak tahliye edilmedi taşınmaz. İş yeri olması sebebiyle müvekkil de icra dairesi memurları da kiracının tahliyesini bekliyor ancak ben herhangi bir hak kaybına uğramaktan endişeleniyorum. Çok fazla karar aradım ancak yanıt bulamadım. Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim, iyi günler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :315, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : AVUKAT2549, Tarih : 13-06-2024 19:23
Merhaba Sayın Meslektaşlarım,
Müvekkil taşınmazını kiraya verirken mahalle ismini farklı yazmış tapuda ise mahalle ismi farklı geçiyor. İhtiyaç sebebiyle tahliye davası açarken hangisini belirtmemiz gerekir. Tapuda mahalle ismi kurtuluş geçiyor. Fakat kira sözleşmesinde Alalı geçiyor. Ne yapmam gerekiyor. Yardımcı olursanız memnun olurum iyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :360, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : yunusmete, Tarih : 13-06-2024 16:30
Merhaba,

Konut Kira bedelinin ödenmemesi sebebiyle tahliye talepli icra takibi açtık , kiracı itiraz etti ve bizde itirazın kaldırılması davası açtık

Dosya bilirkişiye gitti ve ilk raporda aynen bizim icra takibini açtığımız bedel üzerinden ödenmeyen kira bedelleri tespit edildi

Daha sonra davalı itiraz etti ve ek rapor alındı bu raporda ise ilk raporun yarısı kadar ödenmeyen kira bedeli tespit edildi

SORUM ŞU : BU EK RAPORA İTİRAZ ETMEZ İSEK DAVALI TARAFA RED EDİLEN KISIM MİKTARI İÇİN BİR KARŞI VEKALET ÜCRETİ ÇIKAR MI ?

DAVALI TARAFA HANGİ ŞARTLARDA KARŞI VEKALET ÜCRETİ ÇIKAR ?

Teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :346, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : ayzıt, Tarih : 12-06-2024 15:39
Sevgili Meslektaşlarım,
Somut olayda A eşi B'nin 3 adet bileziğini alarak B'ye evlilik birliği içerisinde bir taşınmaz bağışlıyor. Müvekkil B, taşınmazı torununa devrediyor. A ile B'nin boşanma davasında B'nin taşınmazı eşi A'dan habersiz devretmesi güven kırıcı davranış olarak nitelendiriliyor. Devir konusu taşınmazın B'nin kişisel malı olduğu görüşündeyiz ancak görüşümüzü destekleyen herhangi bir içtihada rastlayamadım. Sizlerin görüşlerinden yararlanmak istiyorum. Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :397, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avhanim, Tarih : 12-06-2024 14:50
Meslektaşlarım merhabalar, OCAS müdafii olduğum bir dosya istinafta bozularak sanık müvekkilimin beraatine karar verildi. Ancak vekalet ücretiyle ilgili herhangi bir karar yazılmamış. Temyize gidilebilir mi sizce?

Bildiğim kadarıyla; "Beraat eden sanığın vekaletname ile yetkilendirilen müdafii bulunması halinde Hazine tarafından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmının ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücretine hükmedilmesi uygulamasına devam edilecek, ayrıca sanık müdafisinin Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafi olması ve müdafilik görevinin devam ediyor olması halinde de vekalet ücretine hükmedilecek, ancak bu ücret Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin ikinci kısmının ikinci bölümünde yer alan avukatlık ücretinden Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafi ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin Tarife uyarınca Hazine tarafından müdafiiye ödenen ücret mahsup edilmek suretiyle belirlenecektir."

İstinafa gidilen vakit 2022 yılı, asgari ücret tarifesindeki değişiklik 23.10.2023 tarihinden itibaren geçerli ve dosya istinaftan henüz yeni döndü. Değerli yanıtlarınızı ve yardımlarınızı bekliyorum...
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :497, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Tuba A., Tarih : 12-06-2024 14:44
Merhaba Sayin Meslektaslarim,

Ölümlü iş kazasi dosyamizda bilirkisi raporu alindi. Soz konusu bilirkisi raporuna istinaden bedel arttirim yapildi. Akabinde hakim dosyayi tekrar bilirkisi incelemesine gondermeye karar verdi ve bu sirada asgari ucret artti. Haliyle alacagimiz artti. Tekrardan bedel arttirim istedik ancak hakim ikinci kez bedel arttirim olmayacagindan bahisle talebimizi reddetti ve dosyayi karara cikardi. Kararda bir suru hata oldugu icin dosya istinaftan dondu. Simdi bozma sonrasi durusma gunu verildi.

Bu asamada ilk durusmaya girip dosyanin bir daha bilirkisiye gitmeyeceginden emin olup bu sefer islah icin sure istemeyi dusunuyorum.

Dogru yontem bu mudur? Baskaca dikkat edilmesi gereken bir durum var midir?

Simdiden tesekkur eder, iyi calismalar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :504, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03773904 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.