Tapu Iptali

Sayın Meslektaşlarım;

1930 lu yıllarda mübadele esnasında Türkiye' ye göç eden bir aileye iskan yasası gereğince taşınmaz mallar verilmiştir. Bu kayıtlara arşivlerde ve muhtar kayıtlarında ulaşılabilmektedir.

Miras bırakan 1950 yılında vefat etmiştir. Miras bırakanın kardeşi, 1970 li yıllarda kadastro geçerken ilgili taşınmazı kendi üzerine kaydetmiştir. Mirasçılar ise bugüne kadar herhangi bir hak arayışında bulunmamışlardır.

Sizce kadastro kesinleştikten sonra 10 yıllık zamanaşımı süresinden ayrık olarak amcanın yapmış olduğu bu işlem dolayısıyla hak kaybına uğrayan mirasçılar için herhangi bir çözüm yolu var mıdır? ( muvazaa, mirasçılar arasında zamanaşımı işlemez vs)

Saygılar

Çözüm yolu maalesef yoktur.
Muvazaa iddiaları her zaman ileriye sürülebilir,mirasçılar arasında zamanaşımı işlemez gibi kurallar mevcut ise de, Kadastro K.nun 12/3 maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre öncelikli olarak uygulanır. Maddedeki hüküm bir tasfiye hükmüdür.Hak düşürücü sürenin kesilmesi,durması ve uzaması söz konusu olamaz. Diye düşünüyorum.

Değerli üstadım
Yorumunuz için çok tesekkur ederim.
Sizce kadastro esnasinda doğrudan mübadele esnasındaki kayıtlara dayanarak ilk tapulama işleminin yapılması gerektiği yönünde bir gerekçeye dayanmakta mümkün değil midir? Yani amcanın beyanından ziyade yazılı devlet arşivindeki kayıtların dikkate alınması gerekliliği var mıdır? Saygilar

3402 sayılı Kadastro K. 12.maddesinde önceki 766 sayılı Tapulama Kanununun 31/2 maddesinde yazılı olduğu gibi " Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. denilmiştir.

Bu süre hak düşürücü süredir.Kamu düzeni ile ilgilidir. Bu süre ile tapu sicilinde kararlılık sağlanması,sicillerin bozulmaması ,belli bir süre geçtikten sonra yargı organlarınca bu sicillerin tartışma konusu yapılmaması amaçlanmıştır. 766 sayılı Tapulama Kanunu zamanında ileriye sürülen Anayasaya aykırılık iddiaları da Anayasa Mahkemesince kabul edilmemiştir.

Şimdi ortada bu şekilde ve bu nitelikte bir hüküm varken ne yapılabilir ki...

10 yıllık süre bazında Sayın Kocabaş'a katılmakla birlikte bir şey önermek istiyorum...
Neden yalnızca eşya hukuku/tapu/kadastro bazında çözüm yolu arayışı düşünüyorsunuz ki...
Saygılarımla