Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

haksız el koyma- tazminat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-12-2012, 13:16   #1
mopsus

 
Varsayılan haksız el koyma- tazminat

Merhabalar.

Müvekkilin 2003 yılında aracına kaçak eşya taşındıgından bahısle dava açılmış ve araca yaklasık ıkı yıl el konulmustur. 2006 da verılen adlı para cezası hagb ye cevrılerek karar 2009 da kesinleşmıstır. Biz kesınlesmiş kararı bırkac gun önce aldık.
Hukuk mahkemsınde tazmınat davası açmayı dusunuyoruz. Fakat zamanaşımı ıle ılgılı tereddutum geçmış değil sizce zamanaşımı varmıdır?

Değerlı göruslerınız ıcın şımdıden teşekkurler.
Old 14-12-2012, 13:52   #2
yeditepelişehir

 
Varsayılan

Müvekkiliniz beraat etmediyse tazminat davası açma hakkınız var mı?
Old 14-12-2012, 13:55   #3
yeditepelişehir

 
Varsayılan

Bir yıllık zamanaşımı süresi de karar 2009'da kesinleştiğine göre dolmuştur.
Old 14-12-2012, 14:43   #4
mopsus

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yeditepelişehir
Bir yıllık zamanaşımı süresi de karar 2009'da kesinleştiğine göre dolmuştur.

işlem tarihi 2003 oldugu ıcın cmk uygulanmıyor. haksız fiilinden dolayı dava açacagız.
Old 14-12-2012, 15:56   #5
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mopsus
Merhabalar.

Müvekkilin 2003 yılında aracına kaçak eşya taşındıgından bahısle dava açılmış ve araca yaklasık ıkı yıl el konulmustur. 2006 da verılen adlı para cezası hagb ye cevrılerek karar 2009 da kesinleşmıstır. Biz kesınlesmiş kararı bırkac gun önce aldık.
Hukuk mahkemsınde tazmınat davası açmayı dusunuyoruz. Fakat zamanaşımı ıle ılgılı tereddutum geçmış değil sizce zamanaşımı varmıdır?

Değerlı göruslerınız ıcın şımdıden teşekkurler.

Genel mahkemede açacağınız davayı 466 sayılı yasaya göre açacaksınız. Bu yasanın 2. maddesinde sözü geçen 3 aylık dava açma süresi kanun metninden açıkça anlaşılmasa da Yargıtay kararları ile istikrar kazandığı üzere kesinleşmiş kararın öğrenilmesinden itibaren başlamaktadır. Aynen 4857 sayılı iş yasasının 21. maddesindeki 10 günlük işe başvuru süresinin başlaması gibi burada da süreniz sizin kesinleşmiş kararı aldığınız günden başlar. Sadece bazı Yargıtay kararlarında kişinin kendisi hakkındaki davanın karara bağlandığını çok çok uzun bir süre öğrenmediği iddiasının gerçeğe uygun olmayacağı (bir kararda 11 yıl, bir diğerinde 17 yıl olduğunu hatırlıyorum) dile getirilmiştir ve bu kararları da isabetli buluyorum.

Sizin olayınızda karardan itibaren 3-4 yıl gibi bir zaman geçmişse de bu durumun sizin için aleyhe yorumlanamayacağını, kesinleşmiş kararı aldığınız tarihten itibaren 3 ay içinde davayı açtığınızı iddia ederek davanızı açabilirsiniz diye düşünüyorum.

( Elimde mevcut " kanun dışı yakalama, tutuklama, arama ve elkoymaya ilişkin tazminat davaları " isimli Yargıtay Tetkik Hakimi Hülya Poyraz GİYİK tarafından 2012 yılında yazılmış kitabın 131-141 sayfaları arasında konu ile ilgili 34 adet Yargıtay kararı bulunmaktadır. Birkaçına içtihat programlarından baktım ama esas numarası ile çıkmadı ama başkaca aynı yönde kararlara ulaşabilirsiniz ) Saygılar.
Old 14-12-2012, 16:21   #6
mopsus

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İbrahim YİĞİT
Genel mahkemede açacağınız davayı 466 sayılı yasaya göre açacaksınız. Bu yasanın 2. maddesinde sözü geçen 3 aylık dava açma süresi kanun metninden açıkça anlaşılmasa da Yargıtay kararları ile istikrar kazandığı üzere kesinleşmiş kararın öğrenilmesinden itibaren başlamaktadır. Aynen 4857 sayılı iş yasasının 22. maddesindeki 10 günlük işe başvuru süresinin başlaması gibi burada da süreniz sizin kesinleşmiş kararı aldığınız günden başlar. Sadece bazı Yargıtay kararlarında kişinin kendisi hakkındaki davanın karara bağlandığını çok çok uzun bir süre öğrenmediği iddiasının gerçeğe uygun olmayacağı (bir kararda 11 yıl, bir diğerinde 17 yıl olduğunu hatırlıyorum) dile getirilmiştir ve bu kararları da isabetli buluyorum.

Sizin olayınızda karardan itibaren 3-4 yıl gibi bir zaman geçmişse de bu durumun sizin için aleyhe yorumlanamayacağını, kesinleşmiş kararı aldığınız tarihten itibaren 3 ay içinde davayı açtığınızı iddia ederek davanızı açabilirsiniz diye düşünüyorum.

( Elimde mevcut " kanun dışı yakalama, tutuklama, arama ve elkoymaya ilişkin tazminat davaları " isimli Yargıtay Tetkik Hakimi Hülya Poyraz GİYİK tarafından 2012 yılında yazılmış kitabın 131-141 sayfaları arasında konu ile ilgili 34 adet Yargıtay kararı bulunmaktadır. Birkaçına içtihat programlarından baktım ama esas numarası ile çıkmadı ama başkaca aynı yönde kararlara ulaşabilirsiniz ) Saygılar.

İbrahim Bey şu kararı incelerseniz sevinirim.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2010/3-79
K. 2010/102
T. 24.2.2010
• HAKSIZ EL KONULMASI NEDENİYLE TAZMİNAT ( Araca 2001 Tarihinde El
Konulduğu - 1 Haziran 2005 Tarihinden Önceki İşlemlerden Kaynaklanan Tazminat Davalarına
Bakma Görevinin Dava Değerine Göre Genel Hukuk Mahkemelerine Ait Olduğu )
• TAZMİNAT DAVASI ( Araca Haksız El Konulması Nedeniyle - Araca 2001 Tarihinde El
Konulduğu/1 Haziran 2005 Tarihinden Önceki İşlemlerden Kaynaklanan Tazminat Davalarına
Bakma Görevinin Dava Değerine Göre Genel Hukuk Mahkemelerine Ait Olduğu )
• GÖREV ( Araca Haksız El Konulması Nedeniyle Tazminat - Araca 2001 Tarihinde El
Konulduğu/1 Haziran 2005 Tarihinden Önceki İşlemlerden Kaynaklanan Tazminat Davalarına
Bakma Görevinin Dava Değerine Göre Genel Hukuk Mahkemelerine Ait Olduğu )
• ARACA EL KONULMASI NEDENİYLE TAZMİNAT ( 1 Haziran 2005 Tarihinden
Önceki İşlemlerden Kaynaklanan Tazminat Davalarına Bakma Görevinin Dava Değerine Göre
Genel Hukuk Mahkemelerine Ait Olduğu )
5271/m.141,142
5320/m.6
1086/m.7,27
ÖZET : Davacılar, zabıta tarafından haksız olarak vasıtalarına el konulduğunu iddia ederek
tazminat talebinde bulunmuşlardır. Eşyaya haksız el konulması nedeniyle tazminat taleplerine
ilişkin ne 466 SK'da ne de 1412 SK'da hüküm bulunmaktadır. Bu nedenle bu nevi davalarda,
davanın değerine göre genel mahkemeler, tazminat hukukuna ilişkin hükümlere göre karar
vermekteydi. 5271 SK ise, bu nevi zararların Devletten talep edilebileceğini ve görevli
mahkemenin ağır ceza mahkemeleri olduğunu açıkça düzenlemiştir. Tazminat talebi, zarara
uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde, eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat
konusu işlemle ilişkili ise aynı yerdeki başka ağır ceza mahkemesinde, başka ağır ceza
mahkemesi yoksa en yakın yerdeki ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır. Dava konusu
araca 2001 tarihinde el konulmuştur. 1 Haziran 2005 tarihinden önceki işlemlerden
kaynaklanan tazminat davalarına bakma görevi dava değerine göre genel hukuk mahkemelerine
aittir.
DAVA : Taraflar arasındaki "Tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri
3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen
18.11.2008 gün ve 2008/1734 E. - 2157 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından
istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 13.04.2009 gün ve 2009/3991-6503 sayılı
ilamı ile;
( ... Dava, davacılara ait vasıtaya zabıtaca haksız el konulması nedeniyle uğranılan zararın
giderilmesi istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden 30.10.2001 tarihinde el konulan vasıtanın Haziran 2008 tarihinde ruhsat
sahibi olan davacılara iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, CMK'nun 141 ve
2
142. maddeleri uygulanarak ağır ceza mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiştir.
5320 sayılı CMK'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasa'nın 6. maddesinde,
CMK'nun 141-144. maddesi hükümlerinin 01.06.2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler
hakkında uygulanacağı düzenlenmiştir. Somut olayda el koyma işlemi 30.10.2001 tarihinde
olduğuna göre dava konusu uyuşmazlığa CMK hükümleri uygulanamaz. Bu nedenle işin
esasının incelenmesi gerekirken, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi bozma nedenidir... ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda;
mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan
ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, davacılara ait vasıtaya haksız el konulması nedeniyle doğan zararın
giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili; davacılara ait aracın 30.10.2001 tarihinde Kayseri Trafik Şube Müdürlüğü
ekiplerince evraklarının sahte olması gerekçesiyle bağlandığı ve özel otoparka çekildiğini,
Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava sonucu beraat etmelerine ve aracın iadesine
karar verilmesine rağmen el konulan aracı almak için davacıların özel otopark ücretini ödemek
zorunda kaldığını ileri sürerek 4.720,00.-YTL park ücretinin davalı bakanlıktan tahsilini talep
ve dava etmiştir.
Davalı vekili, görevli mahkemenin ağır ceza mahkemesi olduğunu bildirerek görevsizlik kararı
verilmesini, olmadığı takdirde de davanın reddini istemiştir.
Yerel mahkemece 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 142/2. maddesi uyarınca davaya
bakmakla ağır ceza mahkemesi görevli olduğundan mahkemenin görevsizliğine dair verilen
karar, özel dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel mahkeme "Olay, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce olmasına
rağmen -Derhal Uygulanırlık- ilkesi gereği 5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141 ve
142. maddelerinin eldeki davaya uygulanması zorunludur.." gerekçesi ile önceki kararında
direnmiş; hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun 141. ve 142. maddelerinin somut olayda uygulanıp uygulanamayacağı, davaya
bakma görevinin hangi mahkemeye ait olduğu noktasında toplanmaktadır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 04.12.2004 tarihinde kabul edilmiş olup 17.12.2004
tarih ve 25673 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmış; 31/03/2005 tarih ve 25772 Mük. sayılı
R.G.'de yayımlanan 31.03.2005 tarih ve 5328 Sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi ile, yürürlüğe
ilişkin 334. maddede geçen "1 Nisan 2005" ibaresi "1 Haziran 2005" olarak değiştirilmekle bu
tarihte yürürlüğe girmiştir.
Anılan kanunun "Tazminat istemi" başlıklı 141/1-3. maddesinde:
"Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;... Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine,
koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da
3
eşyası veya diğer malvarlıği değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen
kişiler, maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler."
Yine aynı kanunun "Tazminat istemenin Koşullan" başlıklı 142/2. maddesinde ise:
"istem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza
mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa,
en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır." hükümlerine yer verilmiştir.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun
"Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat" başlıklı 6. maddesi,
( 1 ) Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141 ila 144'üncü maddeleri hükümleri, 1 Haziran 2005
tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanır.
( 2 ) Bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 07.05.1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı
Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin
uygulanmasına devam olunur." şeklindedir.
Mülga 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi
Hakkında Kanun'un 1. maddesi özü itibariyle haksız yakalanma ve tutuklanma hallerinde
uğranılan zararın bu kanun hükümlerince karşılanacağını, 2. maddesi ise, l'inci maddede yazılı
sebeplerle zarara uğrayanların, kendilerine zarar veren işlemlerin yapılmasına esas olan iddialar
sebebiyle haklarında açılan davalar sonunda verilen kararların kesinleştiği veya bu iddiaların
mercilerince karara bağlandığı tarihten itibaren üç ay içinde, ikametgahlarının bulunduğu
mahal ağır ceza mahkemesine bir dilekçeyle başvurarak uğradıkları her türlü zararın tazminini
isteyebilecekleri düzenlenmiştir.
Bu kanunu kaldıran 5320 Sayılı Kanun ile tazminat koşullarıve kapsamı genişletilmiş; 5271
Sayılı Kanuna atıfla, 466 Sayılı Kanunda yer verilmeyen "eşyasına veya diğer malvarlığı
değerlerine, koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler
alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında
geri verilmeyen kişiler" için de maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebilme
olanağı getirilmiş; ancak bu talebe konu işlemlerin 01 Haziran 2005 tarihinden sonra
gerçekleşmesi halinde yeni yasanın uygulanacağı da açıkça ifade edilmiştir.
Açıklanan yasal düzenlemeler göstermektedir ki, eşyaya haksız el konulmasına ilişkin tazminat
taleplerine ilişkin ne 466 Sayılı Kanunda, ne de eski Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda
açık bir yasal düzenleme olmadığı için bu tip davalar dava değerine göre genel mahkemelerde
ve yine tazminat hukuku ilkelerine göre görülmekte iken; 5271 ve 5320 Sayılı Yasalar ile 01
Haziran 2005 tarihinden sonra ilgili maddelerde sayılan işlemlerden doğan zararların Devletten
istenebileceği açıkça düzenlenmiş ve yine bu tür tazminat davalarına bakma görevi ağır ceza
mahkemelerine verilmiştir.
Eldeki davanın dayandığı maddi olgu, davacılara ait vasıtaya suça konu olduğu iddiasıyla
30.10.2001 tarihinde zabıtaca haksız el konulmuş olmasıdır.
Şu durumda; tazminat istemine dayanak alınan işlemin tarihi 30.10.2001 olup; çok açık şekilde
01 Haziran 2005 tarihinden öncedir. Bu işlemden kaynaklanan tazminat davası, 5320 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un "Koruma
4
Tedbirleri Nedeniyle Tazminat" başlıklı 6. maddesindeki açık hüküm karşısında ağır ceza
mahkemelerinin görev alanına girmemekte; bu tarihten önceki işlemlere uygulanacağı belirtilen
466 Sayılı Kanunda da düzenlenmediği için genel hükümlere ve dava değerine göre genel
hukuk mahkemelerince bakılıp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Sonuç itibariyle; 01 Haziran 2005 tarihinden önce, 30.10.2001 tarihinde yapılan işlemlerden
kaynaklanan eldeki tazminat davasına bakma görevi genel mahkemelere ve özellikle
müddeabihin değerine göre de sulh hukuk mahkemesine aittir.
Yerel mahkemenin, yukarıda ayrıntısıyla açıklanan, uygulamanın kapsamını da belirleyen açık
hükümleri göz ardı ederek, derhal uygulanırlık ilkesinden bahisle ağır ceza mahkemesinin
görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermesi ve aynı hususlara işaret eden özel daire
bozma kararına uymayarak önceki kararında direnmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire
bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi
gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.02.2010
gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 14-12-2012, 18:28   #7
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mopsus
İbrahim Bey şu kararı incelerseniz sevinirim.
...

Karar doğru ve ben de aynı şeyi söylüyorum da, sizin sorunuzla ilgisi yok

Sorunuz 466 sayılı yasa yürürlükte iken haksız elkonulan araç için açılacak tazminat talepli davanın hangi süre içinde açılacağı ile ilgili. Cevap 466 sayılı yasanın 2. maddesi gereği kesinleşmiş mahkeme kararının size tebliğinden itibaren 3 ay içinde. Bu üç ay karar tefhim edilmiş olsa bile karar tarihinden başlamaz çünkü tefhim edilmiş karar, kesinleşmiş karar değildir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
haksız el koyma tazminatı cmk 141 eşitlik ve özgürlük Meslektaşların Soruları 6 16-04-2014 13:59
haksız el koyma nedeni ile tazminat parézer Meslektaşların Soruları 5 16-04-2014 13:00
haksız el koyma,beraat ve tazminat hermes73 Meslektaşların Soruları 0 28-03-2010 23:34
Haksız el koyma+tazminat Av.Kanbalı Meslektaşların Soruları 0 23-12-2009 01:09
Haksız El Koyma mustafaaladag Meslektaşların Soruları 2 07-02-2009 11:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,15299702 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.