Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ormanlık Alan - Tapu İptali ve Orman Adına Tescil - Tazminat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-07-2012, 13:26   #1
tbbavukat

 
Varsayılan Ormanlık Alan - Tapu İptali ve Orman Adına Tescil - Tazminat

Sayın Meslektaşlar;

Müvekkilim 1991 yılında, tapuda resmi satış yoluyla bir arsa satın almıştır. Bu tarihten beri de malik ve zilyettir. Söz konusu taşınmazın kadastro işlemi 1989'da kesinleşmiştir. Tapu'da orman olduğuna dair herhangi bir şerh vs. de satın alınan tarihte bulunmamaktadır.
Aradan yıllar geçtikten sonra Orman İdaresi dava açıyor ve bu yerin orman olduğunun tespitini istiyor.
Dava neticeleniyor ve orman olarak tespit ediliyor. Karar temyiz ediliyor ama onanıyor.
Şimdi orman idaresi tapu iptali ve tescil istemli dava açtı ve dava kabul edildi.
Karar tarafımızca temyiz edildi ancak dosya henüz Yargıtay'a gitmiş değil. Eksik harç nedeniyle bize muhtıra çıkarılmış, muhtıranın gelmesini bekliyoruz.
Bu durumla ilgili olarak tazminat davası açmayı düşünüyorum. Ancak kararı temyiz etmiş olmamız tazminat davası yönünden herhangi bir sıkıntı yaratır mı kuşkuluyum. Bu konuda değerli görüşlerinizi bekliyorum. Saygılarımla.
Old 19-07-2012, 14:40   #2
av.buğra

 
İnceleme

temyiz yoluna gitmek ile aleyhinize olan karar kesinleşmemiştir. dolayısı ile iddia edeceğiniz zarar henüz oluşmamıştır... tazminat talepli davayı mevcut kararın kesinleşmesini müteakip açmanız gerekir....kolay gelsin...
Old 26-07-2012, 17:00   #3
tbbavukat

 
Varsayılan

Peki sorumu şöyle değiştirsem;

Orman idaresinin ilk açtığı dava tespit davasıydı. Müvekkilin arazisi orman olarak tespit edildi, Yargıtay da onadı.

Esasen burada zarar gerçeleşmiş olmamakta mıdır?

Tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesi mi beklemlidir tazminat davası için?
Old 26-07-2012, 17:35   #4
Av.Hamdi Özkaya

 
Varsayılan

Kamuoyunda 2B yasaı olarak bilinen 6292 sayılı yasayı ve özellikle 7. maddesini inceleyin. Müvekkilinizin tapusunu hiçbir bedel ödemeden geri alabileceksiniz.
Old 27-07-2012, 10:54   #5
tbbavukat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Hamdi Özkaya
Kamuoyunda 2B yasaı olarak bilinen 6292 sayılı yasayı ve özellikle 7. maddesini inceleyin. Müvekkilinizin tapusunu hiçbir bedel ödemeden geri alabileceksiniz.

Sayın Hamdi Özkaya;

Söylediğiniz üzere 6292 Sayılı Kanunu ve özellikle 7. maddeyi yeniden okudum. Ancak bahsettiğiniz 7. maddede de; hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan yerlerden bahsediliyor. Benim sorduğum soruda ise, sonradan orman sınırına dahil edilen bir taşınmaz söz konusu. Bu nedenle de neyi düşünerek müvekkilimin tapusunu hiçbir bedel ödemeden geri alabileceğimiz sonucuna ulaştınız aydınlatabilirseniz memnun olurum, gözden kaçırdığım birşey olsa gerek. İlginiz için teşekkürler.
Old 27-07-2012, 18:07   #6
Av.Hamdi Özkaya

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tbbavukat
Sayın Hamdi Özkaya;

Söylediğiniz üzere 6292 Sayılı Kanunu ve özellikle 7. maddeyi yeniden okudum. Ancak bahsettiğiniz 7. maddede de; hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan yerlerden bahsediliyor. Benim sorduğum soruda ise, sonradan orman sınırına dahil edilen bir taşınmaz söz konusu. Bu nedenle de neyi düşünerek müvekkilimin tapusunu hiçbir bedel ödemeden geri alabileceğimiz sonucuna ulaştınız aydınlatabilirseniz memnun olurum, gözden kaçırdığım birşey olsa gerek. İlginiz için teşekkürler.

Müvekkiliniz aleyhine açılan dava, Orman Kanununun 2/b maddesi uyarınca değil mi ? Yani Orman sınırları içinde olup, orman niteliğini yitirdiği için (yukarıda arsa olduğunu söylemişsiniz) madde uyarınca bu yerler hazine adına ormandan çıkarılıyor. Size açılan davanın hukuki dayanağı başka mı ?
Old 27-07-2012, 21:50   #7
tbbavukat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Hamdi Özkaya
Müvekkiliniz aleyhine açılan dava, Orman Kanununun 2/b maddesi uyarınca değil mi ? Yani Orman sınırları içinde olup, orman niteliğini yitirdiği için (yukarıda arsa olduğunu söylemişsiniz) madde uyarınca bu yerler hazine adına ormandan çıkarılıyor. Size açılan davanın hukuki dayanağı başka mı ?
Olay aslında su sekilde,
Müvekkil çok uzun yıllar önce burayı tapudan satın alıyor. Tapuda arsa olarak görünüyor. Herhangi bir şerh vs bulunmuyor.
Aradan yıllar geçiyor ve orman dava acıyor. Davanın konusu da soz konusu arsanın orman olarak tespiti.
Davadaya uydu görüntüleri vs koyuyorlar ve yargılama neticesinde arsanın orman olduğu tespit ediliyor.
Daha sonra da yeni bir dava açıp tapu iptal ve tescil talep ediyor ve kesin hüküm nedeniyle de dava kabul ediliyor ve müvekkilin arsa olarak satın aldığı yer orman olarak orman adına tescil ediliyor. Suan temyiz asamasindayiz.
Yani burada durum farklı. Normalde arsa olan bir yer orman olarak tespit ediliyor. Herhangi bir tazminat vs ödenmeden burası müvekkilimin elinden alındığı icin de mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle tazminat davası açmayı düşünüyorum. Bu durumda 2/bden yararlanma hakkım olmadıgını düşünüyorum. Yanılıyor muyum? Çünkü hazine adına orman siniri dısına çıkarılma değil, tam tersine arsa olan yerin orman olarak tespitine karar verildi.
Old 27-07-2012, 22:10   #8
carlito

 
Varsayılan

Tapu siciline güven ilkesi gereği (nedenine dayali olarak)dava aleyhinize kesinlestikten sonra 1 yıl içerisinde muvekkilinizin ugradigi zarar nedeniyle maddi tazminat talipli davanızı asliye hukuk mahkemesinde hazine aleyhine acacaksınız.( delilleriniz arasında mutlaka keşif ve bilirkişi raporu bulunsun) çünkü keşif sonrası bilirkişi raporuna gore alacağınız maddi tazminat belli olacak. Belirsiz alacak Davasi acınız, pilot davanızı bilirkişi raporu sonrası rapora gore ıslah edersiniz
Old 27-07-2012, 22:58   #9
tbbavukat

 
Varsayılan

Peki bu 1 yillik sure hangi tarihten baslayacak?
Ilk davanin acildigi ve arsanin orman olarak tespit edildigi davadan itiraben mi yoksa, tapuiptal ve tescil davasindan sonra mi? Esasen mulkiyet hakkimiz arsanin ilk davada orman olarak tespitiyle ihlal edilmis durumda. Ama sanirim bu 1 yillik sure tapu iptal ve tescil davasi olan 2. davanin kesinlesmesinden itibaren baslayacak. Dogru muyum?

Esasen tazminat davasi acmadan AIHM'e de dogrudan basvurabiliyorum. Aihm benzer kararlarinda tazminat davasi acilmamasini dikkate almiyor, ic hukukun tuketildigini kabul ediyor. Icimden bir ses de Aihm'den daha gercekci bir tazminat alinabilecegini soyluyor ama Aihm'de de surec uzun tabi.
Old 10-08-2012, 16:29   #10
Av. Aylin

 
Varsayılan

Aynı durum bizim başımıza geldi ancak sizin açıklamanızdan orman şerhi mi yoksa 2/b şerhi mi konulduğunu anlayamadım eğer 2/b şerhi konulduysa tapulu araziler sahiplerine iade edilecek herhangi bir sorun kalmıyor, ancak orman şerhi konulduysa sorun devam ediyor 6292 sayılı kanunun 7/4 de durum düzenlenmiş bunlarda rayiç bedel yada yerine başka bir arsa veriliyor.Kanunun gerekçesinde de AİHM'ne yapılan tazminat başvuruların engellenmesi amacı var. Sanırım siz de bizim gibi 7/4. maddenin kapsamına giriyorsunuz ama bununla da ilgili pek bir açıklama yok şimdilik. Biz de bu konuyu araştırıyoruz.Bilgisi olan meslektaşlarımızın bu konuda bilgisini bekliyoruz.
Old 06-09-2013, 12:42   #11
Av.Nur Hayat BURAN

 
Varsayılan

Merhaba,
Tazminat davası açıp da sonuç alan var mı acaba? Varsa paylaşırsanız çok memnun olurum.
Old 14-09-2013, 11:59   #12
or.müh. serdar

 
Varsayılan Evveliyatı orman olan tapulu yer

Tapulu bir arazinin,satış yoluyla el değiştirmesinden sonra, evveliyatının orman olduğu iddiası ile açılan dava sonucunda, kısmen veya tamamen orman olduğuna karar verildiği taktirde, bu kararın kesinleşmesini takiben yasal süresi içerisinde dava açmak mümkün oluyor.
Dava 4721 S. TMK. Md: 1007’ye dayalı olarak, “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.” Hükmü gereğince, hazine aleyhine tazminat davası şeklinde açılabiliyor. Yargılama aşamasında, görevlendirilen bilirkişi heyeti tarafından, tapusu iptal edilen yerin rayiç değeri tespit ediliyor.
Evveliyatının orman olduğu gerekçesine dayalı olarak orman idaresi tarafından açılan davalar hakkında, arkadaşların bir konuya dikkatlerini çekmek istiyorum; Bir yerin evveliyatının orman olup olmadığını belirleyebilme konusu gerçekten uzmanlık isteyen bir konudur. Bilirkişilerin çok büyük bir bölümünün bu konudaki bilgi ve becerileri yeterli değildir. Bu konularla ilgili olarak özellikle ilk orman kadastrosu 1970’lerden önceye ait olan yerlerde, kesinleşen yargı kararlarının %90’dan fazlası bu şekilde verilen hatalı bilirkişi raporlarına dayanmaktadır. Ancak, yargı kararı kesinleşmiş olsa dahi, karara esas olan bilirkişi raporunun hatalı olduğu, ya da hatalı aplikasyona dayandığı kanıtlanabilirse (ki bu mümkündür), yeniden dava açılabilir ve karar düzeltilebilir. Yukarıda mevzu edilen davada, kesinleşmiş orman kadastrosunun ne zaman yapıldığı hakkında bilgi verilmediği için, görüş beyan etmemiz mümkün olamamıştır.
Old 08-10-2013, 15:20   #13
Av.Nur Hayat BURAN

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ E. 2011/10548 K. 2012/222 T. 17.1.2012

• TAPU TESCİLİNİN TUTULMASINDAN DOĞAN SORUMLULUK ( Tapu Kaydının Mahkeme Kararı İle İptal Edildiği/Tazminat Davası – 10 Yıllık Zamanaşımı Süresi İçinde Hazine Aleyhine Dava Açılabileceği)
• DEVLETİN KUSURSUZ SORUMLULUĞU ( Tapu Kaydının Mahkeme Kararı İle İptal Edildiği/Tazminat Davası – 10 Yıllık Zamanaşımı Süresi İçinde Hazine Aleyhine Dava Açılabileceği)
• ON YILLIK ZAMANAŞIMI SÜRESİ ( Tapu Kaydının Mahkeme Kararı İle İptal Edildiği/Tazminat Davası – Devletin Kusursuz Sorumluluğu Nedeniyle Açılacak Tazminat Davasının 10 Yıllık Zamanaşımına Tabi Olduğu)
• MAHKEME KARARI İLE TAPU KAYDININ İPTAL EDİLMESİ NEDENİYLE AÇILAN TAZMİNAT DAVASI ( Uyuşmazlık Konusu Arazinin Değerinin Net Gelir Esas Alınarak Belirleneceği)

4721/m.1007 818/m.125

ÖZET : Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle açılan tazminata ilişkindir. Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Borçlar Yasası’da yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresi gözetilerek, zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adli yargıda dava açabilirler. Diğer taraftan, tapusu iptal edilen taşınmazların arazi niteliğinde olduğu yönünde uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık bu taşınmazların değerinin ve dolayısıyla davacı şirketin gerçek zararının ne şekilde hesaplanacağına ilişkin olup, arazide değer net gelir esas alınarak belirlenmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı şirket ile katılan şirket tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı S… S… Sentetik Dokuma Sanayi ve Tic. A.Ş. 03.10.2005 tarihli dilekçesiyle, şirketlerinin önceki unvanının T… Sınai ve Ticari Yatırımlar A.Ş. olduğu, tapuda bu şirket adına kayıtlı Ç… köyü 409, 412, 414 ve 64 sayılı parselleri iyi niyetle tapuya güvenerek satın aldıkları, iyi niyetle ellerinde bulundurdukları, bu parsellerin Mayıs 1937 tarih 20, Aralık 1937 tarih, Mayıs 1937 tarih 22 sıra numaralı tapu kayıtlarından geldiği, tüm olarak bakıldığında S… B… V… H… Vakfı şerhi dışında başka şerh bulunmadığı, bu tapuların kapsamındaki 2296 hektar araziden sadece 100 paydan 28 payının kamulaştırıldığı, Hazine’nin tutunduğu Nisan 1954 tarih 12 sıra numaralı tapu kaydının mükerrer olarak oluşturulduğu, bu nedenle değer verilemeyeceği halde, Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 09.03.2004 gün ve 2003/427-380 sayılı, kendilerine ait tapu kayıtları kapsamında kalan taşınmazların kamulaştırılarak Hazine adına kayıt edilen Nisan 1954 tarih 12 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı, daha sonra kesinleşmiş 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, devlet ormanı sınırları içinde kalan taşımazlara ait tapu kayıtlarının değerini yitirdiği gerekçesiyle tapu kayıtlarının iptali ve Hazine adına tesciline ilişkin kararının Yargıtay denetiminden de geçtikten sonra kesinleştiği, bu şekilde uğradığı 296.000,00 TL ( YTL )zararın davalı yönetimlerden tahsili ile kendisine verilmesini istemiş, 28.07.2006 tarihli dilekçeyle davasını ıslah ederek faiz isteminde bulunmuştur. T… S… K… Bankası A.Ş. davacı S… S… Sentetik Dokuma Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile aralarındaki kredi sözleşmesi gereği davacı şirketin kendilerine borcu bulunduğu, davacı şirket hakkında icra takibi başlattıkları iddiasıyla davaya aslen katılma isteminde bulunmuştur. Mahkemece kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kaldığı için değerini yitirmiş tapu kaydı esas alınarak oluşan tapu kayıtlarının hukuki değerinin bulunmadığı, uyuşmazlığın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanmayıp, hatalı kadastro işlemlerinden kaynaklandığı, bu nedenle Medeni Yasa’nın 1007. maddesindeki tapu kaydının tutulmasından kaynaklanmadığı için 1007. madde hükümlerinin uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı şirket ile katılan şirket tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle, Medeni Yasa’nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminata ilişkindir.
Medeni Yasa’nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarında davalı sıfatı Hazine’nin olup, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün davalı sıfatı yoktur. Yüksek Hukuk Genel Kurulu’nun HGK 2010/7-70-86 sayılı kararında da değinildiği gibi, aleyhine dava açılanların davalı sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan ( husumet yönünden )reddedilecektir. HUMK 179/1. maddesi gereğince dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gereklidir. Bu bildirim esnasında yapılan yanlışlıklardan bazıları, davanın sıfat ( husumet )yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi, davalının temsilcisinde yanılmış olması halinde olduğu gibi olanak dahilindedir. Somut olayda, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün davalı gösterilmesinin ve Hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmanın temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi, davanın Hazine’ye yönlendirilmesi için davacı tarafa olanak verilmesi gereklidir.
Diğer taraftan, mahkemece kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kaldığı için değerini yitirmiş eski tarihli tapu kayıtları esas alınarak kadastro yoluyla oluşan tapu kayıtlarının hukuki değerinin bulunmadığı, uyuşmazlığın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanmayıp, hatalı kadastro işlemlerinden kaynaklandığı, bu nedenle Medeni Yasa’nın 1007. maddesindeki tapu kaydının tutulmasından kaynaklanmadığı için 1007. madde hükümlerin uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
Ne var ki; mülkiyet hakkı Anayasa’nın 35. maddesi ve bu maddeye uygun olarak çıkarılan yasalarla korunduğu gibi, 5170 sayılı Yasa ile değişik Anayasa’nın 90. maddesi ile kanun hükmünde olduğu kabul edilen, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 Numaralı Protokolün 1. maddesiyle de güvence altına alınmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ( AİHM ), TURGUT VE DİĞERLERİ-TÜRKİYE Davası kararında, Devlet tarafından tazminat ödenmeksizin taşınmazın geri alınmasının, orantısız bir müdahale olduğunu ve söz konusu davada tazminat ödememeyi gerektirecek istisnai şartların bulunmadığına işaret ederek, kamu yararı ile bireysel haklar arasındaki adil dengenin kurulamamasını ihlal nedeni olarak saymış, KÖKTEPE-TÜRKİYE davasında ise, başvuranlara uygulanan mülkiyetten yoksun bırakma işlemine gerekçe olarak, gösterilen tabiatın ve ormanların korunması amacının 1 No’lu Ek Protokol’ün 1. maddesi anlamında kamu yararı kapsamına girdiğine dikkat çekmekle birlikte, mülkiyetten yoksun bırakma halinde, ihtilaf konusu tedbirin arzu edilen dengeye riayet edip etmediğinin ve bilhassa da başvuranlara orantısız bir yük yükleyip yüklemediğinin belirlenmesi için, iç hukukta öngörülen telafi yöntemlerinin dikkate alınması gerektiğini hatırlatarak, mülkün değerine karşılık gelen makul bir meblağın ödenmeden, mülkten mahrum bırakmanın aşırı bir müdahale teşkil edeceğini ifade etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 gün ve 2009/4-383 E., 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4-349 E., 2010/318 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK m. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Burada Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, Borçlar Yasası’nın 125. maddesinde yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresi gözetilerek Medeni Yasa’nın 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adli yargıda dava açabilirler.
Diğer taraftan, tapusu iptal edilen taşınmazların arazi niteliğinde olduğu yönünde uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık bu taşınmazların değerinin ve dolayısıyla davacı şirketin gerçek zararının ne şekilde hesaplanacağına ilişkin olup, arazide değer net gelir esas alınarak belirlenmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilerek, tarafların iddia ve savunmaları ile toplanan delillere göre karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı şirketin ve katılan şirketin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının temyiz eden şirketlere iadesine, 17.01.2012 günü oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kadastro Öncesi Tapu Kaydının kıyı kenar yada orman niteliğiyle hazine adına tespit edilmesi adasakini Meslektaşların Soruları 3 08-06-2012 20:02
orman şerhi + tazminat + Orman Müd T.İptali davası açmıyorsa Av.Serhat Doğan Meslektaşların Soruları 3 04-05-2012 12:58
Tapu İptali ve tescil Av.Barış Kılıç Meslektaşların Soruları 7 23-05-2011 11:21
Evlatlığın İptali-Miras-Tapu İptali ve Tescil köktaş Meslektaşların Soruları 4 10-11-2007 10:57


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05661702 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.