doktorun ihmal mi?resmi evrakta sahtecilik mi?

Doktor hasta yoğunluğu nedeniyle karnesine tam olarak bakmadan reçete yazıyor, ancak yazdığı reçeteyi bu şekilde kötü niyetle yazdıran kişi hasta adına gidip ilaç alıyor ve bu şekilde sgk kurumu zarara uğruyor. Müvekkil doktor ücra bir yerde bir doktor ve o reçeteyi kötü niyetli yazdıran kişi hastayı tanımıyor yani karneyi kullanarak bu şekilde eczaneden para kazanacak. Ancak müvekkil doktorun hiçbir bilgisi ve alakası yok. Burada hem o karneyi kullanarak reçeteyi yazdıran kişi hemde müvekkil doktor hakkında dava açıldı, son celseye geldik savcı mütalada ceza talep etti, sizden ricam mağdur doktoru kurtarabilmek adına bu şekilde bir yargıtay kararı olan arkadaş varsa paylaşırsa sevinirim. yada nasıl bir savunma yapmamızı önerirsiniz?
Not: Reçeteyi yazdıran kişi bir eczane kalfası, hiçbir şekilde doktor ile bir bağlantısı yok. Reçetedeki ilaçların teslimi sırasındaki imza bu kişiye ait. Ancak müvekkil doktorun tek hatası reçeteyi karne sahibi sanıp ilaç yazması. kurum zararı ödenmiştir. karne sahibinin doktordan şikayeti yoktur. Zira raporlu hasta olduğundan bundan önce aynı hastasına ilaç yazmıştır.

Alıntı: avsafran

Alıntı: müvekkil doktorun tek hatası reçeteyi karne sahibi sanıp ilaç yazması. kurum zararı ödenmiştir. karne sahibinin doktordan şikayeti yoktur.

Sayın avsafran,

Alıntı: mağdur doktoru kurtarabilmek adına bu şekilde bir yargıtay kararı olan

Cezacı meslektaşlarımının affına sığınarak...
Yargıtay kararından önce... Suçta özel kast'ın mevcut olmadığı... Savunmanın odak noktası olmalıdır,görüşündeyim.

Madde gerekçesi:
Suçun faili bir memur olacaktır.
Maddî unsur göreve ait yetkinin kötüye kullanılmasıdır. Memur görevine dahil olan yetkiyi kötüye kullanarak, kanunun özel hükmü ile ayrıca suç hâline getirilmemiş herhangi bir fiili işlediğinde, suçun maddî unsuru gerçekleşmiş olur. Bu itibarla memuriyeti sırasında kanunun ayrıca cezalandırdığı bir fiili, kovuşturulması şikâyete bağlı olsun veya olmasın, işlemiş olan memur bu maddede yazılı suçu işlemiş olmaz.

Suçun manevî unsuru, failde, kendisine veya başkasına yarar sağlamak veya başkasına zarar vermek maksadının bulunmasıdır. Böylece, suçta özel kast aranacak, uygulamadaki duraksamalar da böylece ortadan kaldırılmış olacaktır.

5237s. TÜRK CEZA KANUNU

MADDE 257 - (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir (Değişik ibare: 6086 - 8.12.2010 / m.1) “menfaat” sağlayan kamu görevlisi, (Değişik ibare: 6086 - 8.12.2010 / m.1) “altı aydan iki yıla kadar” hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir (Değişik ibare: 6086 - 8.12.2010 / m.1) “menfaat” sağlayan kamu görevlisi, (Değişik ibare: 6086 - 8.12.2010 / m.1) “üç aydan bir yıla kadar” hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) İrtikap suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu görevlisi, (Değişik ibare: 6086 - 8.12.2010 / m.1) “bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile” cezalandırılır.

Saygılarımla

Sayın Hulusi METİN'e katılıyorum.Burada kastın varlığı yada yokluğu belirleyici olacaktır. Ancak, yanlış hatırlamıyorsam SGK tebliğleri gereği, her hangi bir sağlık kurumuna başvuran kişinin hak sahibi olduğunu belgelemesi gerekmekte olup, ilgili hekiminde, kişinin hak sahibi olduğuna dair belgeleri görmesi gerekmektedir. Bu nedenle, kast olmasa dahi TCK 257/2 den ceza alınması söz konusu olabilir.Karne sahibini tanık olarak dinletmeniz, o ilacın, o hastaya daha önce defalarca yazıldığını belgelemeniz, o gün gün boyu bakılan hasta sayısı/ameliyat gibi iş yoğunluğunu gösterir delilleri sunmanız en azından kastın yokluğu açısından yardımcı olabilir düşüncesindeyim.Saygılar

sayın meslektaşım öncelikle şunu belirtmek isterim ki evrakta sahtecilik suçu kastla işlenebilen bir suçtur. savunmanızın temeli suç işlmeme kastının bulunmadığını gösteren somut deliller ileri sürmelisiniz. İkinci olarak ise evrakta sahtecilik suçu ihmali bir davranışla işlenemiyor yani kast şart. iyi çalışmalar.