Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İbranameye rağmen işçinin dava açması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-05-2011, 12:32   #1
adalet için

 
Varsayılan İbranameye rağmen işçinin dava açması

İş kazası geçirmiş işçi, müvekkil şirkete maddi manevi tazminat davası açıyor.Öncelikli olarak sormak istediklerim ;İş kazası işçi lehine haklı nedenle fesih sayılır mı? 2)İşçinin ibranamede maddi manevi herhangi bir hak talebinde bulunmayağım beyanını içeren ibranamenin geçerliliği var mıdır bu hususu beyan etmesine rağmen dava açabilir mi?Teşekürler...
Old 30-05-2011, 13:19   #2
Av.Evren Akçay

 
Varsayılan

(Bu konuya benzer başka bir tarışma konusu daha öncede açılmış.
http://www.turkhukuksitesi.com/showt...072#post476072)

İş kazasının işçi lehine haklı nedenle fesih hakkı verip vermemesi somut olayın özelliklerine göre değişir. Bu husus İş Kanunu İşçinin iş akdini haklı nedenle feshini düzenleyen 24/1. maddede belirtilen şekildeyse haklı nedenle fesih sebebi oluşturabilir.
İbranameyle ilgili olarakta aşağıda alıntı yapılmış yargıtay kararlarına göre bu ibraname geçersiz olduğu kanaatindeyim.


T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2004/21-329 (Karar: 2004/356
Karar Tarihi: 09.06.2004

Maluliyet durumu ve kusur oranları konusunda kesin fikir sahibi olması mümkün olmayan işçinin olaydan çok kısa bir süre sonra verdiği genel ve soyut bir açıklamayı içerdiği kuşkusuz olan ibranameyi tümden geçerli saymak, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Mevzuatının temel prensibi olan "işçinin korunması temel ilkesi" ne de uygun düşmeyecektir. Bu düşüncelerle kural olarak bu şekilde düzenlenmiş ibranamenin maddi tazminatı kapsadığı ve manevi tazminatı içermediği kabul edilmelidir.


T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 1999/13073
Karar: 1999/16177( Yargıtay 9. H.D. 21.10.1999 gün 1999/13073 E. 1999/16177K. )

Karar Tarihi: 21.10.1999
İş Hukukunda işçinin korunması temel ilkesi karşısında ibranamede" sair her türlü alacaklarımı aldım "şeklindeki ifade işçi aleyhine yorumlanamaz. Bu bakımdan fazla mesai ile ilgili davacı ve davalı tüm delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/16918
Karar: 2008/10275
Karar Tarihi: 25.04.2008
İş Hukukunda ibra sözleşmesi ibraname adıyla yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır, ibra sözleşmesinin tanımı, şekli ve hükümlerinin Borçlar Kanununda düzenlenmesinin ötesinde, iş Hukukunun işçiyi koruyucu özelliği sebebiyle İş Kanunlarında normatif hüküm olarak ele alınması gerektiği açıktır.

İşçi, emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. İş Hukukunda ibra sözleşmeleri dar yorumlanmalı ve borcun asıl sona erme nedeni ifa olarak ele alınmalıdır. Borcun tatmin edilemeyen sona erme şekillerinden biri olan ibra sözleşmelerine İş Hukuku açısından sınırlı biçimde değer verilmelidir.

Yeni Borçlar Kanunu tasarısında bu konuya değinilmiş ve 419. maddesinde, işçi ve işveren ilişkileri açısından ibra sözleşmesine dair bazı kurallara yer verilmiştir. Bahsi geçen düzenleme de, işçilik alacaklarını sona erdiren ibra sözleşmelerinin sınırlı biçimde ele alınması gerektiğini göstermektedir. Bu itibarla Borçlar Kanunu’nun irade fesadını düzenleyen 23 - 31. maddeleri arasında düzenlenmiş olan irade fesadı hallerinin İş Hukukunda ibra sözleşmeleri bakımında çok daha titizlikle ele alınması gerekir.

Konuya dair somut çözümlere gelince; öncelikle belirtmek gerekir ki, iş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri geçerli değildir, işçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak ya da bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmiş sayılmalıdır.

İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi de mümkün olmaz. Bu nedenle işveren tarafından işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu yönünde Yargıtay uygulaması istikrar kazanmıştır.

Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz etkisinde olduğu kabul edilmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ise, trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davaları yönünden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesinin uygulaması çerçevesinde, gerçek zarar ile yapılan ödeme arasında açık oransızlık bulunması durumunda ibra belgelerine değer verilmeyeceğini kabul etmektedir. (Yargıtay 11 HD. 11.3.2004 gün 2003/7655 E, 2004/ 2411 K.) 2918 sayılı yasanın 111. maddesinde, <Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir" şeklinde kurala yer verilmiş olup, benzer bir çözüme Yargıtay'ca iş kazalarından doğan tazminat davalarında da gidildiği görülmektedir (Yargıtay HGK 7.12.2005 gün 2005/21-665 E, 2005/712K.).
Geçimini emeği ile sağlayan bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmeyeceği varsayımından yola çıkıldığında, miktar içermeyen ibranameye değer verilmesi doğru olmaz, iş Hukukunda işçi lehine yorum ilkesi de bunu gerektirir. Dairemizin daha önceki kararlarında da miktar içermeyen ibranameye değer verilmemektedir (Yargıtay 9 HD 28.5.1996 gün 1995/38219 E, 1996/ 12005 K.). Ancak özellikle 2001 yılından sonra verilen bazı kararlarda miktar içermese de fesihten sonra düzenlenen ve işçilik alacaklarının ismen sayıldığı ibra sözleşmelerine geçerlilik tanınmıştır (Yargıtay 9 HD 25.4.2001 gün 2001/4006 E, 2001/7055 K. ve Yargıtay, 9 HD 10.12.2002 gün 2002/10816 E, 2002/ 23501 K). Yargıtay'ın diğer iş Dairelerinde de miktar içermeyen ibra sözleşmelerine değer verilmemektedir (Yargıtay 10 HD 23.10.2003 gün 2003/5745 E, 2003/7375 K; Yargıtay 21 HD 18.4.2005 gün 2005/1585 E, 2005/3896 K.). Yeni Borçlar Kanunun Tasarısının 419. maddesinde de miktar içermeyen ibranamenin geçersiz olduğu açık biçimde ifade edilmiştir. Bütün bu olgulara göre konunun yeniden değerlendirilmesi sonucu ve yukarda belirtilen gerekçelerle iş Hukuku açısından miktar içermeyen ibra sözleşmelerinin geçerli olmadığı sonucuna varılmalıdır, ibranamenin gerçeği yansıtmadığı itirazı karşısında işverence ibranamenin doğruluğunun yazılı delille kanıtlanması gerekir. Aksi halde ibranamenin geçerliliği kanıtlanamadığından işçi, miktarı gösterilmeyen hakları kazanır.
Old 30-05-2011, 16:09   #3
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan adalet için
İş kazası geçirmiş işçi, müvekkil şirkete maddi manevi tazminat davası açıyor.Öncelikli olarak sormak istediklerim ;İş kazası işçi lehine haklı nedenle fesih sayılır mı? 2)İşçinin ibranamede maddi manevi herhangi bir hak talebinde bulunmayağım beyanını içeren ibranamenin geçerliliği var mıdır bu hususu beyan etmesine rağmen dava açabilir mi?Teşekürler...

1.sorunuz dahilinde; İş kazası neticesinde maluliyet durumu hasıl olmış ise, ihbar tazminatı almaksızın diğer alşacak kalemlerini talep hakkınız var. Zira iş güvenliğinin tam sağlanamıyor olmasının aksin feshinde iş sağlığı kapsamında değerlendirmek mümkün.

2.sorunuz dahilinde ise, yargıtay bu tür iş kazaları neticesinde "maddi ve manevi tazminat istemim yoktur" şeklindeki beyanlar üzerinde farklı kararlar verdiğini gözlemlemekteyiz. Bu konuda yasal düzenleme yok. yani bu tür bir beyanın doğmamış haktan feragat mi yoksa ibra etmek mi olduğu anlaşılamamaktadır. Ancak bu konuda ağırlık, söz konusu beyan içeren sözleşmelerin makbuz niteliği olarak kabul edildiği yönünde olduğunu görmekteyiz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
işe iade davasını kazanan işçinin ihtarname ile çağrılmasına rağmen içeriye alınmamas melis aksu Meslektaşların Soruları 2 12-11-2009 17:39
Tarafların birbirine dava açması hukukcu1985 Meslektaşların Soruları 4 03-12-2008 17:52
İbranameye Rağmen İşe İade Davası Açılabilir mi? Av.Zeynep Meslektaşların Soruları 19 17-05-2007 10:21
işyerinde köpek saldırısına uğranması nedeniyle işçinin tazminat davası açması Fatma KAPUÇAM Meslektaşların Soruları 4 19-03-2007 19:07
Vasinin Dava Açması -MK 462/8 glossator Meslektaşların Soruları 3 26-02-2007 11:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03720689 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.